22.1.22

Ouistreham / Ayrı Dünyalar



Tanınmış yazar Marianne Winckler, Fransa’da sosyal adaletsizlik ve gelecek kaygısıyla ilgili bir kitap yazacaktır. 

Araştırması için, gerçek kimliğini ifşa etmeden, Fransa’nın kuzeyine gider ve temizlik işçiliği yapan kadınlara katılır; böylece sosyal görünmezlik ve geçim kaygısını şahsen deneyimleyecektir. 

Koşulların ağırlığıyla kadınlar arasında dayanışma ruhu güçlüdür; ancak gerçek ortaya çıkınca, güvenleri sarsılacak mıdır? 



Cannes’da Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünün açılışında gösterilen Ayrı Dünyalar, Fransız gazeteci Florence Aubenas’nın kimliğini gizleyerek çalıştığı günleri ve gözlemleri anlattığı kitabı Le Quai de Ouistreham‘dan esinlenilerek sinemaya aktarıldı. 

Başroldeki Juliette Binoche ve ona eşlik eden amatör kadın oyuncu kadrosu ise tek kelimeyle şahane.



Ouistreham / Ayrı Dünyalar / Between Two Worlds, 21 Ocak'ta vizyona girdi. 


Yönetmen: Emmanuel Carrère

Oyuncular: Juliette Binoche, Hélène Lambert, Léa Carne, Emily Madeleine

Yapım: Emmanuel Carrère, Olivier Delbosc

Ülke: Fransa

Süre: 106 Dk.

İthalat: Mars Prodüksiyon

Dağıtım: Başka Sinema Dağıtım



Filmin mmknmrtb notu ::


Siz de benim gibi Fox Haber izleyicisiyseniz eğer, her akşam görüntüye gelen, işçi bulma kurumlarının önünde adeta nöbet tutan işsizlere, patronların keyfi öyle istedi diye işten atılanlara, ucuz ekmek kuyruğunda soğuktan titreyen emeklilere, açlık sınırının altında debelenenlere çok üzülmüş ve sıcacık evinizde karnınız tok vaziyette televizyon izleyebilmenize şükretmişsinizdir..

Türkiye'de yaşamasa, Fox Haber izlemese bile- Fransız yazar Marianne Winckler, ülkesindeki işçi sınıfının, ezilen kesimlerin şartlarının da aşağı yukarı bizimkine benzediğini görmekte ve bilmektedir..


Yalnız Marianne abla -bencileyin- boş gezenin boş kalfası değil de mühim bir yazar olduğundan, bizim gibi bu duruma sadece vahvahlanıp geçmeyecek, vasıfsız bir temizlikçi olarak iş arayacak, buralardaki insanların neler yaptığını ve işlerin nasıl yürüdüğünü bizzat deneyimleyecektir..

Yalnız burada unutulmaması gereken şey şudur; yazarımızın asıl amacı, insanları etkileyip sarsacak ve başarılı olup iyi satacak bir kitap yazmaktır; 'hassas' insani görevini yapmak, toplumun alt kesiminde yaşamaya çalışanların sesi olmak falan gibi şeyler, işin ikincil önemde 'getiri'leridir..



Zaten bunun böyle bir amaca hizmet ettiğini bize finalde gösterecek olan filmin -tüm bunlardan bağımsız olarak- asıl söylemek istediği şey şudur; her türlü iyi niyete rağmen, yalanlar ve sahtekârlıklar üzerine inşa edilen, edilmeye çalışılan her ilişki ve de dostluklar 'kumdan kaleler' misali yıkılmaya mahkumdur..

Filmin Türkçe adı, bu gerçeği en mükemmel bir şekilde anlatmaktadır; ki ayrı dünyaların, farklı sosyal katmanların insanları belki mecburen, belki de -burada olduğu gibi- 'amaca yönelik yalanlarla' kısa bir süreliğine bir araya gelebilir, hatta hep sürecekmişçesine samimi dostluklar bile kurulabilir, fakat bunun hemen sonrası -her iki taraf için de- gayet üzücü ve kesin bir sondan ibaret olacaktır.. 

70   /100