Ünlü söz yazarı Lorenz Hart (Hawke), eski iş ortağı Richard Rodgers’ın (Scott) sahneye koyduğu yeni müzikal Oklahoma!’nın açılış gecesinden uzaklaşıp, soluğu Sardi’s isimli ünlü restoranda alır.
Barmen Eddie ve piyanist Morty ile sohbet ederken hayatının nereye gittiğini ve genç bir sanat öğrencisi olan Elizabeth Weiland’a (Qualley) karşı hislerini sorgular.
Anadolu’nun ortasındaki yoksul bir köye, bir gece aniden gökten meteor parçaları saçılır.
Yüksek meblağlara satılan bu taşlardan en büyüğünü hiçbir şeyi olmayan ama hiçbir şeye de ihtiyaç duymayan İrfan bulur ve bir anda köyün ilgi odağı haline gelir.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Entek, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda düzenlenen 29. İstanbul Tiyatro Festivali, üçüncü haftasında Flaman Kraliyet Tiyatrosu - KVS yapımı Bovary’i ağırlıyor.
Odeabank’ın tema sponsorluğundaki “Bu İşte Bir Kadın Var” başlığı altında, 8-9 Kasım’da sahnelenecek oyuna yüksek katkıda bulunan mekân sponsoru Zorlu PSM’nin Turkcell Platinum Sahnesi evsahipliği yapacak.
Yeni bir hayat kurduğu sakin kasabada, yeni bir Hayalet Maskeli katil ortaya çıktığında, Sidney Prescott’un (Neve Campbell) en karanlık korkuları gerçeğe dönüşür.
Kızı (Isabel May) bir sonraki hedef haline gelen Sidney, ailesini korumaya kararlıdır. Ancak bunu başarmak için geçmişinin dehşetleriyle yüzleşmeli ve bu kanlı döngüyü sonsuza dek bitirmelidir.
“Senden önce vardı, seninle birlikte vardı. Nedense, senden sonrası hiç olmayacak sanmıştım.”
New York Times’ın 1 numaralı çoksatan yazarı Colleen Hoover’ın edebiyat fenomeni romanı, annelik, affetme ve en büyük hatayı bile aşabilen aşkın gücü üzerine dokunaklı bir sinema filmine dönüşüyor.
 |
| David Hockney, 2016 (Fotoğraf: Jean-Pierre Gonçalves de Lima/Tate) |
Renk, ışık ve arzunun bir araya geldiği tablolarıyla David Hockney, yalnızca Pop Art’ın değil, görsel kültürün de en çarpıcı figürlerinden biri.
Ortak Duygular: British Council Koleksiyonu’ndan Yapıtlar sergisi kapsamındaki yazı dizisinin ikinci durağında, Hockney’nin sanatı üzerinden müze eleştirisi, kimlik temsili ve kuir deneyimlerin sanat tarihindeki görünürlüğü üzerine düşünüyoruz.
Sanatçının eserleri, hem kişisel hem politik bir özgürleşmenin izlerini sürerken, koleksiyonun sınırlarını yeniden tanımlıyor.