Green Book, ünlü bir piyanist ve konser turu kapsamında özel şoförü olarak çalışan Tony’nin dostluk hikayesini anlatıyor.
Afro-Amerikalı piyanist Dr. Don Shirley, konser turu için hazırlanmaktadır.
Ünlü müzisyen tur kapsamında, Manhattan’dan güneye doğru birçok yere gidecektir.
Kendisi ile şehir şehir gezecek bir soför arayışında olan Shirley, bir süredir işsiz olan Tony’yi işe alır.
Tony, yolculuk sırasında ırkçılığın yaygın olduğu bu dönemde güvenli olan güzergahları kullanabilmek için “The Green Book” isimli kılavuzdan yardım alır.
Bu birbirinden çok farklı garip ikili, yolculukları sırasında zaman zaman tehlikeyle, zaman zamanda da beklenmedik nezaket ile karşılaşırlar.
Filmin mmknmrtb notu ::
Siyahilere karşı ırkçılığın hâlâ yaygın olduğu 60'lar Amerika'sında 'ne yeterince beyaz, ne yeterince siyah, ne de yeterince erkek olmayan' zenci bir müzisyen, ABD'nin güneyine/ırkçılığa doğru turneye çıktığında, görün bakalım başına neler gelir!.
Renkdaşlarının aksine çok iyi eğitim almış, çok ünlü bir piyanist olmuş ve çok zengin, pek şaşaalı bir yaşantı içindeki 'janti' bir Siyah'ın arka koltuğuna kurulduğu; ona hizmet eden şoförünün de süt gibi bir Beyaz olduğu bu arabalı manzarayı, hem de o bölgede (Oh my Goodness!) görenler, dumura uğramasın da ne olsun a dostlar!?
Değindiği meseleye dair onlarca film izlememiz, Green Book'un en büyük handikapı olurken; kahramanlarının -hem bireysel hem de toplumsal açıdan- fark yaratıcı özelliklere sahip oluşlarına, aynı kahramanları canlandıran Viggo Mortensen ile Mahershala Ali'nin 'Oskarlık' performansları da eklenince, ortada belirgin bir handikap da kalmamış oluyor..
1800'lerin sonuna doğru başlayıp 1960'lara kadar yürürlükte kalan Jim Crow Yasaları, insani ve sosyo-politik açıdan, ABD'nin -kölelik dönemi dışında- en ırkçı, en rezil dönemini belgeler..
Her türlü toplu taşıma araçlarında, okullarda, otellerde, sinema ve tiyatrolarda, kiliselerde, tuvaletlerde, hatta asansörlerde yasaklar uygulayarak, siyah tenli doğmaktan başka günahları (!) olmayan insanları toplumun en altına ittirerek sindirmeye çalışan bu ırkçı baskı düzenini günümüzde dahi özleyenlerin olduğunu bilmek tüyler ürpertici..
Bu arada size bir önerim var; yukarıdaki cümlenin -en azından- 'siyah tenli' kısmını, 'kadın' olarak değiştirerek okuyunuz; sonra da Türkiye'yi ve diğer Müslüman devletleri düşününüz..
Galiba.. Yok aslında birbirimizden farkımız..
ama biz Osmanlı hayranıyız!.
8 /10
Nick Vallelonga: Babamın hikayesini anlattım.
Tony Lip'in en büyük oğlu olan Nick Vallelonga, babasının Don Shirley ile olan yolculuğunu dinleyerek büyümüş.
Tony ve Shirley arasında gelişen hikâyenin kendisini çok etkilediğini ve herkesin bu hikayeden etkilenmeyi hak ettiğini düşünerek bunu geniş kitlelere duyurmayı hedeflemiş.
Nick Vallelonga‘ya göre Green Book, iki farklı insanın bir araya gelip hem birbirlerinin hayatlarını değiştirmeleri, hem de diğer insanlara yönelik bakış açılarını değiştirmeleri hakkında, önemli ve güçlü bir hikaye..
Don Shirley, hem coğrafi hem de kültürel açıdan diğer birçok Afrikalı Amerikalıdan ayrı bir yaşam sürmüştü. Yurtdışında klasik müzik eğitimi almıştı.
Tony onunla tanıştığında, Shirley lüks bir dairede yaşıyordu ve iki aylık bir konser turnesi için Tony ile anlaşıp onu şoförü olarak işe almıştı.
Bu yolculuk her ikisi için de büyük bir değişiklik getirecekti.
İnsanların onlara nasıl davrandıklarına ve insanların nasıl saygı duymayı öğrendiklerine dair bir değişim içine girdiler.
GREEN BOOK KİTABI NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Green Book adını, 1936'dan 1966'ya kadar her yıl yayımlanan yıllık bir seyahat rehberi olan The Negro Motorist Green Book'dan alıyor.
Bu kitap, bir Afrikalı-Amerikalı olan New Yorklu postacı Victor Hugo Green tarafından oluşturulup yayınlandı.
Araba ile seyahat eden Afrikalı Amerikalılar için vazgeçilmez bir hayatta kalma aracı haline geldi.
Aslında sadece New York bölgesini kapsıyordu. Ancak daha sonra Kuzey Amerika, Karayipler ve Bermuda'nın çoğunu kapsayacak şekilde yavaş yavaş genişledi.
ABD'de, Jim Crow ayrımı yasalarının ilçe ve eyalet tarafından farklılaştığı ve Güney'de gayri resmi kuralların uygulandığı yerlerde, Siyahi Amerikalılar için paha biçilmez hale geldi.
Esso benzin istasyonlarında ve abonelikle satılan Green Book, seyahat eden insanların taciz, tutuklanma veya şiddet olaylarından kaçınmaları için yol ve gezi planlamasına olanak sağladı.
Başkan Lyndon B. Johnson 1964 Sivil Haklar Yasası imzaladıktan sonra, Jim Crow yasaları yasadışı oldu, Yeşil Kitap yavaş yavaş tarihe karıştı.
VIGGO MORTENSEN (Tony Lip)
Captain Fantastic, A Dangerous Method, Eastern Promises, A History of Violence, The Road, Appaloosa, Far from Men, The Two Faces of January, Jauja, Captain Alatriste: The Spanish Musketeer ve The Lord of the Rings trilogy filmlerinden yer alan oyuncu, Yüzüklerin Efendisi üçlemesinde Aragorn rolüyle kendini tanıtmıştır.
2007 yılında David Cronenberg'in Eastern Promises’in filmindeki rolüyle Altın Küre'ye, BAFTA'ya ve Oscar'a aday gösterilmiştir.
MAHERSHALA ALI (Don Shirley)
12 yılı aşkın bir süredir onlarca ünlü ve popüler film ve televizyon programında rol almıştır.
Son olarak Netflix’in dizisi House of Cards’taki Remy Danton rolü ile Emmy Ödülünü kazanmıştır.
Marvel / Netflix dizisi Luke Cage’teki Cottonmouth karakteri ile bilinen Mahershala Ali, Hidden Figures filmi ile Oscar Ödüllerine aday olmuştur.
Moonlight filmi ‘’En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’’ dalında Akademi Ödülü'nü kazandı.
Oyuncu yakın zamanda eleştirmenlerce beğenilen True Detective serisinin üçüncü sezonunda Dedektif Wayne Hays olarak rol alacak. Daha sonra da Robert Rodriguez’in Alita: Battle Angel’ında izleyeceğiz.
Ali'nin diğer filmleri; Free State of Jones, The Hunger Games – Mockingjay Part 1 ve Part 2; Ryan Gosling ve Bradley Cooper'ın rol aldığı The Place Beyond the Pines ve David Fincher’ın The Curious Case of Benjamin Button.
PETER FARRELLY (Yönetmen)
There’s Something About Mary, Kingpin, Shallow Hall, Stuck on You, Fever Pitch ve Dumb and Dumber filmleri ile adını duyuran yazar, yönetmen ve yapımcı olan Peter Farrelly, son olarak Loudermilk televizyon dizisi ile gündeme gelmiştir.
Bobby Farrelly ile birlikte Farrelly kardeşler olarak bilinen, ilk filmleri olan Dumb ve Dumber ile güzel bir gişe başarısı yakalayan ikili, 20 film ve televizyon projesinde iş birliği yapmıştır.
Bu yapımlar arasında The Ringer Me, Myself & Irene; Osmosis Jones; Hall Pass; The Three Stooges; Dumb and Dumber To; The Leisure Class ve 2007 yeniden çekilen The Heartbreak Kid bulunuyor.
NICK VALLELONGA (Yapımcı/Yazar)
50'ye yakın film ve televizyon projesinin sahibi olan oyuncu ve yapımcı.
“Tony Lip” Vallelonga'nın oğlu, aynı zamanda Green Book filminde Mob Boss Augie'nin rolünü oynuyor.
Chazz Palminteri'nin rol aldığı ve Hollywood Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Yönetmen ödülü alan Unorganized Crime'in yapımcı ve yönetmenidir.
Vigilante Diaries, Vivica A. Fox ve Michael Jai White'ın rol aldığı “Chocolate City” filmini çekmiştir.
Vallelonga’nın diğer filmleri arasında Deadfall, Coyote Ugly, Rake, Kova, Dad Run, Diğerleri, New Jersey Shore Shark Attack, Summoned, ER ve Chicago Hope yer alıyor.
Amerika'da zenci olmakla müslüman bir ülkede kadın olmayı (hele birde Osmanlı Devleti'ni hedef alarak) kıyaslaman tam bir cehalet..! Kalkıp birde filmi yorumluyorsun 😱🤮
YanıtlaSilEvvelki yoruma katılıyorum. Kadınların leş gibi göründüğü, aşağılandığı ve hiçbir kıymeti olmadığı zamanda İslam kadına kıymet vermiştir. Öyle ki cenneti onun ayaklarının altına sermiştir. Kadının da haklarının olduğundan bahsetmiştir. Sizin düşündüğünüz ve çevrenizdekiler İslam'dan uzaklaşarak yozlaşmış, aşağı bir mertebeye inmişse suç ne İslam'ın ne İslam devletlerinin ki birkaç zibidi ve şarlatana bakarak koca dini ve tarihi böyle kolayca kötüyebiliyorsanız, evet, lütfen herhangi bir eseri bu şekilde yorumlamayın. Şayet bir koruma kanunu olsaydı büyük ihtimalle hapse girerdiniz.
YanıtlaSil
YanıtlaSilGenel istek üzerine ve biraz da hapse girme ihtimali korkusuyla yazımızın "Filmin mmknmrtb notu" bölümünün son cümlelerini şöyle güncellemek mümkün (Müdüriyet):
Bu arada -belki bazılarınıza biraz abartılı ya da ilgisiz gibi gelecek ama- size bir önerim var; yukarıdaki cümlenin 'siyah tenli' kısmını 'kadın', 'ırkçı'yı da 'cinsiyetçi' olarak değiştirerek okuyunuz; sonra da 'tüm insanlık' tarihini, ve günümüz Türkiye'sinde mukim bazı mihrakların -konuyla ilgili- icraatlarını, kendilerini İslam sıfatıyla niteleyen cümle devletlerin mevcut uygulamalarını düşününüz..
Galiba.. Yok aslında birbirimizden farkımız..
ama biz 'Erkek Hegemonyası'nın yılmaz neferleriyiz!.