Emekli ve dul bir hemşire olan Elena,
on yıl önce hastanede tanıştığı zengin ve de dul bir adam
olan Vladimir'le iki yıl önce, ikinci evliliğini yapmıştır..
Dullukları dışında, eski eşlerinden
birer çocuklarının olması, bu çiftin belki de tek
ortak noktasıdır..
Burjuvalığın süzgecinden geçmiş biri olarak -nispeten- ince zevklere ve 'liberal' dünya görüşüne sahip olduğu anlaşılan adama karşın; biricik oğlu ve torunlarından başka bir ilgi alanı olmayan kadın ise, dine ve de geleneksel değerlere oldukça bağlıdır..
Burjuvalığın süzgecinden geçmiş biri olarak -nispeten- ince zevklere ve 'liberal' dünya görüşüne sahip olduğu anlaşılan adama karşın; biricik oğlu ve torunlarından başka bir ilgi alanı olmayan kadın ise, dine ve de geleneksel değerlere oldukça bağlıdır..
Öncelikle ortada, 'Davul bile
dengi dengine çalar' deyimine -bir kez daha- hak verdiren bir
evlilik var..
Her ne kadar birazcık, 'Para bende bok gibi' tavırları takınsa da, kendisine gayet kibar davranan kocasıyla oturduğu ultra lüks evde hiç de mutlu görünmeyen Elena, uzun bir tren yolculuğuyla vardığı berbat bir semtte yaşayan oğlunun evindeki sefil ortamdan gayet memnundur..
Sadece burada yüzü gülen
kadıncağız, oğlu ve torunlarıyla kaynaşmakta, mutluluktan adeta
havalara uçmaktadır..
Yaşlılıklarına denk gelen bu
evlilik belli ki -büyük oranda- bir çıkar
ilişkisidir..
Elena'ya nazaran çok daha yaşlı
olan Vladimir, evde kendisine hizmet edecek, yaşlılığında ya da
hastalığında bakımını en iyi şekilde yapabilecek bir kadını
bulmuşken; emekli maaşından başka bir şeyi bulunmayan Elena da,
kendisini maddi bakımdan sorunsuz yaşatabilecek bir adama sahip
olmuştur..
Adamın yalnız yaşayan 'asi' kızı, -aile gibi- eskimiş kurumlara tavırlı, babasının deyimiyle de 'hedonist' biridir..
Kadının ise, emekli maaşını aldığı
gibi ona verdiği, 'Nasıl becermiş de evlenmiş?' denebilecek kadar
tembel, gamsız ve 'müzmin işsiz' bir oğlu, bu adama nasıl
katlandığı meçhul bir gelini ve -biri yolda- üç
adet torunu vardır..
İşte bu kişilerden -serseriliğine
ek olarak- tam da babasının bir numunesi olan büyük
torunun gündemde olan meselesi, filmin de gidişatını
belirleyecek yegâne unsurdur..
Bu ''hafiften salak oğlan, gerekli
olan para bulunup da üniversiteye mi gidecek, yoksa doğrudan
askere mi postalanacak?.
Torununun bu zor durumuna çok üzülen Elena, aynı zamanda bunun çaresini de bulabilecek tek kişidir..
Muhtemel Suçlu İnsan Üzerine
Vozvrashchenie (2003) ve Izgnanie
(2007) filmlerinden sonra isminin yanına 'mühim' işareti
koyduğum Andrey Zvyagintsev, yine aile kurumuna yoğunlaşırken,
aileyi oluşturan fertlerin birbirleriyle olan münasebetleri de
doğrudan odaklandığı husus oluyor..
Evin penceresinin hemen yanındaki
dalında bir karganın tünediği ağaca odaklanan bir kadrajla
açılan film, kameranın eve girmesiyle gelişir ve aynı
salon penceresinden çıkarak, aynı ağaca odaklanarak da sona
erer..
Sanki, "İnsanlar gider, yeni
insanlar gelir, hatta bir süre sonra onlar da eskir; ama doğa
ya da yaşamın bizzat kendisi daima orada ve değişmezdir,"
der gibidir..
Kan bağı gerçeğinin önemine
vurgu yapan film, -birbirlerini ne kadar severlerse sevsinler- evli
çiftler arasında oluşmuş bağın gücünün,
aynı kadın ve erkeğin kendi çocuklarıyla ezelden kurduğu
kan bağının yanında hiç düzeyinde olduğunu
hatırlatır..
Yeri geldiğinde ya da kendince
bahanesini hazırladığında, herkesin -cinayet dahil- her türlü
suçu işleyebileceğini; hele ki işin içine para
girdiğinde kimseye güvenilmemesi gerektiğini söyleyen
filme, zaman zaman devreye girerek, özellikle yaylılarla
gerilim yaratan, Philip Glass imzalı mükemmel ezgilerin
katkısı, tartışılmaz..
Eşitsizliğin zirve yaptığı, SSCB sonrası Rusya'sında, sosyal sınıflar arasında oluşan uçurumlara da dikkat çeken film, kahramanlarına izlettiği televizyona sık sık kulak kabartmamızı sağlayarak, bunca hayati sorunun en ufak yansımasının bile görünmediği entipüften programlar üzerinden medyayı da eleştiriyor sanki..
Her oyuncunun rollerinin hakkını
verdiği filmde, Elena'yı canlandıran Nadezhda Markina o kadar
usta, o kadar mükemmel ki..
Olağandışı hiçbir şeyin
vuku bulmadığı, küçük ayrıntılarda gözlemlenen
insani reflekslerle gayet hassas dokunuşlar gerçekleştirerek
sakince ilerleyen, çok iyi bir 'minimalist sinema' örneği..
Yönetmen ve senarist: Andrey
Zvyagintsev
Tür: Dram
Oyuncular: Nadezhda Markina, Andrey
Smirnov, Aleksey Rozin
Yapım: Rusya, 2011, 109'
8 /10
8 /10