2.9.10

Piranha 3D :: Lezzetsiz Olur Rejisör Pipisi


Necip Amerikan gençliğinin bahar ayları gelip de hep birlikte azmaya kalkıştığı ve olayın kısa bir sürede adeta 'orgy'ye dönüştüğü, katılımcı olmaya ve de görmelere seza bir Spring Break Bayramı'nın daha arefesindeyiz sayın seyirciler!.

'Islak Tişört' şenliği başta olmak üzre bilumum çılgınlıklara doğal mekan olacak gölümüz ve üzerinde her türlü etkinliğin yapılmasına müsait iskele platolar, sahneler, tekneler ve de her an kıvır kıvır kıvranmak için bahane bile aramayan genç bedenler, hazır beklemektedir..

Olayın oldukça dışında takılan, ihtiyar ama alabildiğine sarhoş bir balıkçı ise küçük teknesiyle gölün ortasında, balık sürüsünün yakınlarına olta atmakla meşguldür..

Tam bu anda gerçekleşen bir deprem, göl tabanında büyük bir kırılma ve göçük oluşturur..



Bu kırılmanın etkisiyle meydana gelen çok güçlü bir girdap 'sarhoş' balıkçıyı suyun dibine çekerken; bu gölün altında yer alan kapalı bir yer altı gölüne açılan geçitten de, orada var oldukları ortaya çıkan bildiğimiz piranaların ataları olan canavar balıklar -ki fosil araştırmalarıyla, milyonlarca yıl önce nesillerinin tükendiği bilinmekte- bir anda gölümüze geçiş yaparlar..

Milyonlarca yıl sonra insan etiyle tanışarak mideleri bayram eden bu 'sevimli' yaratıkların ilk kurbanı, 'alkolik balıkçı emmi' olmuştur..

Böylece bu günahkar gayyası dünyadan bir pisliğin daha temizlendiğini görmenin iç rahatlığıyla diğer sahnelere geçiş yapmaya -seyirci gerzekler olarak- hazırızdır artık..
Haydi Allah rast getire!.




Amerikan Usulü Bol Kanlı Pek Neşeli Sodom ile Gomore


Bu dünyanın kötüsü bir sarhoşun eksilmesiyle biter mi hiç?.
Göl kenarına yığılan, çıplak ve diri bedenleriyle, nefsani arzularına kapılmış şehvet kurbanı binlerce gencin arasına, şeytanın ta kendisi bir iğrençlikle betimlenmiş bir porno yapımcı-yönetmeni ve de onun her çeşitten baştan çıkarıcı özelliklere haiz 'Miss Lucifer'leri de dahil olurlar..

Kötüler cephesi, 'yok edici' ilahi kaderlerini bekleyedursun; iyiler cephesini de kısaca bir tanıyalım: Kanunun ve devletin kasabadaki temsilcisi olan kadın şerif Julie ile çikolata renkli yardımcısı, az sonra gerçekleşecek 'ilahi' kıyımda ellerinden geleni yapmaya çalışacaklardır belki ama, kötüler için artık her şey çok geçtir..

Şerifin yardım gücü, -sadece- bi ara pornoculara uyarak kötü yola düşer gibi olan genç ve yakışıklı oğlu Jake ile onun, aynı tehlikeden kıl payı kurtulan kız arkadaşına ve de diğer iki küçük çocuğuna bir yarar sağlayacaktır..

Neticede beklenen -hiç sürprizsiz- gerçekleşir ve içip içip azan sarhoşlar; memelerini ve her bir yerlerini gözümüzün önünde hem de 'tiridi boyut'ta sallayan kızlar; ahlâksız porno film yönetmeni ve hayasız yıldızcıkları; iyi olsa dahi 'maalesef' zenci doğma talihsizliği içindeki memur arkadaş, Allah Baba'nın bu dünyada bir anda yarattığı cehenneminde parça pinçik olarak, acılar içinde ölüp giderler..

Cenab-ı Allah'ın inayetiyle de 'iyi' kontenjanından yararlanan büyükler, şeytanın tuzağından son anda yakayı kurtaran ergenler ve masum çocuklar ise -gerçek dünyada her gün yaşananlardan tamamen farklı olarak elbette- kıllarına dahi zarar gelmeden ve de cehennemden muaf bi şekilde mutlu geleceklerine yelken açarlar..



Sözde Muhafazakar Ahlak Pezevenkleri


Tam da burada bana: "Numan efendi, pek güzel esip gürlüyorsun iyi güzel de, sen bu filmden farklı olarak ne bekliyordun ki?" demeniz gayet mümkün..

Elbette ki farklı bir şey beklemiyordum; lâkin, böylesine 'kör gözüne parmağım' Amerikan malı klişeler yüklenmiş filmlerinde 'iyilerin' tarafında sinsice yer tutup da, 'kötülerin' hiçbir şeye aldırmayarak 'günah sahnesinde' neşe içinde ve 'tüm çıplaklıklarıyla' yaptıkları danslarını, o iç gıcıklayıcı, parıltılı yaşantılarını alabildiğine sömürmek suretiyle ihya olan şu ikiyüzlü sinemacılar sizi hiç mi rahatsız etmiyor yahu!?

Kimse kusura bakmasın, kendimi bildim bileli gıcık olduğum bu -sözde muhafazakâr- ahlâk pezevenklerine yönelik hıncımı dışa vurmazsam eğer, oturduğum koltukta rahat edemiyorum kardeşim.. Ne yapayım!.

Tamamen fantastik konulu yapımlarda dahi bunlardan çok daha gerçekçi ve sorumluluk sahibi senaryolar filme aktarılırken, yüzyıldır ısıtıp ısıtıp ortaya sürülen böylesi zırvaları izledikten sonra: "Ohh işte ne güzel!. Heyecanla, neşeyle, zevkle izledik, geçip gitti.. Artık bundan sonraki zırvalara bakalım" diyerek iç rahatlatmak, gayrı bana batıyor..
İşte maruzatım bundan ibarettir..




Kızın Dolgun Dudaklarla Çevrili Ağzına


1975'te büyük bir başarı yakalayan Steven Spielberg’in Jaws’ının tahrik edici etkisiyle, dikkatini denizlere, göllere çeviren filmcilerin gözünden kaçması imkansız hale gelen etobur bir canlı türü olan piranalar ilk kez 1978 yılında, Joe Dante'nin yönetiminde beyaz perdeye teşrif etmişti..
(Aynı şekilde 'katil balina' Orca da bu furyanın ürünüdür.)

Bu 3D'lisinden farklı olarak bir nehirde geçen ilk filmi zamanında sinemada izlediğimi, bi şekilde mutasyona uğrayarak iyice vahşileşmiş piranaların yine öncelikle genç nüfus katliamına giriştiklerini; kalite bağlamında ise, kendisine ilham kaynağı olan Jaws'ın yakınına bile yaklaşamadığını hatırlıyorum..

Şimdilerin meşhur yönetmeni James Cameron, 1981 yılında daha kariyerinin başlarındayken, Piranha Part Two: The Spawning filmiyle piranaları yeniden gündeme getirerek, kalite açısından olmasa da popülerliğin zirvesine çıkacağı istikbaline yönelik, sağlam bir giriş yapmıştı..

Peki, yukarıda açıklamasını yaptığım -elbette sorumluluğu asla ona ait olmayan- ikiyüzlü politik tavrı aynen koruyan genç yönetmen Alexandre Aja bu filmiyle diğerlerinden farklı olarak ne yapmış diye sorulduğunda; bir türlü ısınamadığım 3D dışında, böylesi bir filmi oluşturan her enstrümanın oldukça başarılı düzeyde kullanıldığından bahsetmek doğru olur kanımca..
Bu filme -pis moruk olarak- layık gördüğüm oldukça yüksek notun sebebi de budur haddizatında..




Her türlü -akla gelecek, gelmeyecek- en aşırı vahşet görüntülerine bile yedirilmiş mizah anlayışı, her ne kadar 'sinir bozucu' bir özellik gösterse de bu filmi karakterize eden bir diğer özellik olarak göze çarpmakta..

Bu cümleden olarak, yüzlerce genç insanın parçalanmış vücutları ve kanlarıyla mezbahaya dönmüş gölün üstünde olan biten vahşeti bir süre sonra Erol Taş usulü kahkaha atarak izlediğimin farkına vardığımda kendimden korktuğumu söyleyebilirim..

Porno film yönetmeninin penisini yutan bir pirananın, organı bir süre ağzında geveledikten sonra dışarı tükürmesi komik idi belki ama; pirana saldırısının dolaylı etkisiyle, bedeni verevden doğranan kızların memelerinden birinin, -birbiri üzerinde kayarak- ikiye ayrılan gövdelerinin üst kısmında, diğerinin de alt kısmında kaldığına tanık olurken, sahnenin olağan dehşetinden tamamen uzak, hatta neşeli bir haleti ruhiye içinde takılmak bana pek de sağlıklı gelmemekte..

Sözün özü: Gayet seksi model ve gerçek porno yıldızlarıyla; çırılçıplak icra edilen su balesi sekansıyla; en tahrik edici sahne olarak- yere uzanmış taş gibi kız bedenindeki tuz zerrelerini yaladıktan sonra, göbek deliğine doldurulmuş tekilayı yalayıp yutan erkeğin, akabinde -ateşi had safhaya yükselmiş- kızın dolgun dudaklarla çevrili ağzına ağzıyla yumularak, orada kendisini bekleyen limon dilimini kapması ve emmesiyle nihayetlenen bir takım oyunlarla ateşlenen erotizm, Piranha 3D'nin en büyük silahı!.

Bir filmde aradığınız hususlar içinde, böylesine azmış bir erotizm ve şimdiye kadar görülmemiş dehşetlikte kan banyosu ve vahşet de bulunuyorsa eğer buyrunuz sinemalara..

Tam tersini düşünüyorsanız -aman diyeyim- yanından bile geçmeyiniz!.


Piranha 3D 


Yönetmen: Alexandre Aja
Senaryo: Pete Goldfinger, Josh Stolberg
Oyuncular: Elisabeth Shue, Steven R. McQueen, Jessica Szohr, Adam Scott, Christopher Lloyd, Kelly Brook, Eli Roth
Yapım: 2010, ABD, 88 dk.

6,5   /10


(İş bu yazı Tersninja.com'da yayınlanmıştır)




1 yorum:

  1. Hocam, bendenizde naçizane; bir zamanlar "soruşturmacı gazetecilerin" afedersiniz ota boka gizli kamera kullanmaları gibi, şimdilerde bu 3D olayını da eprimiş, lif lif dökülen konuları cilalayıp yeniden tabiri caizse "çakmak" için kullanıyorlar diye düşünüyorum.

    Çok çok amatör bir izleyici olarak, holivud sinemasının zaten mevcut teknolojik üstünlüğünü bu 3d ile dahada pekiştirdiğini söyleyebiliriz gibime geliyor.

    Clint Eastwood'un oynadığı bir filmde (http://www.imdb.com/media/rm774740224/tt0139668) gazetenin genel yayın yönetmeni olduğunu sandığım adam Clint'e öğüt veriyordu : "hey, bırak o konuları, insanların sadece ilgilendiği kan ve vajina artık"

    Selam ve sevgilerle...

    YanıtlaSil