![]() |
Bu adam ne mi yapıyor? Az sonra! |
Merhaba
Yürüyoruz di mi arkadaşlar?
Aman ihmal etmeyin..
Özellikle de benim gibi yaşlı bireyler, hazır henüz yürüyebiliyorken her fırsatta yürümeli..
Yürüyüş en kolay yapılabilen bir spor, daha ne olsun!.
Peki.. Yürürken başımıza gelenlere ya da yanımıza gelenlere devam edelim mi?
Edelim bence..
![]() |
Bir zamanlar N.Serteli ve birileri (hey gidi) |
Yürüyüş sırasında tanımadığınız birileriyle yan yana yürümek zorunda kalmak
'İstemeden yan yana yürümek' de denebilecek bu fiili durum, günün birinde herkesin başına gelebilir..
Tek başınıza yürürken, önünüzde yürümekte olan birine yetiştiğinizde ya da bir başkası size arkadan yetiştiğinde meydana gelen 'konumsal' bu durum, bir kaç saniye de sürebilir, bir kaç dakika da..
Dışardan bakan biri için bu iki kişi 'resmen' beraberlermiş gibi görünürken, bu durumda kalan kişilerin zihninde de bu 'gerçek' aynen canlanır, ki nedense rahatsız edici bir süreçtir bu..
'Nedense' lafın icabı, aslında nedeni bellidir: Tanımadığın biriyle birlikte görünme, o anı -hiç hesapta yokken- bir yabancıyla birlikte yaşama korkusudur bu..
Ne kadar sosyal biri olsanız da bu his değişmez; insanoğlunun, 'sosyalleşme'de henüz işin başında olduğunun göstergesidir bu yaşanan..
Oysa ne gerek var rahatsız olmaya; yolda -istemeden de olsa- yan yana düştüğümüz o insan kardeşimizle, kısacık bir süre de olsa güle oynaya yürümeli, o anı paylaşmalıyız içtenlikle ve sevinçle..
Onu tanımıyormuşuz!.
Pöh! Sanki şimdiye kadar hep yan yana yürüdüğümüz ve tanıdığımızı sandığımız bütün o insanları -tam anlamıyla- tanıyabilmişiz gibi..
Dostluğa, kardeşliğe ve insana dair 'iyimser temennili' mesajımızı da araya sıkıştırdıktan sonra, bugünkü konumuzun 'gerçekçi tarafına' biraz daha değinelim diyorum..
Yürürlerken bi şekilde yan yana gelen ve bir süreliğine birlikte yürümeyi sürdüren bu iki kişi, istenmeyen bu durumdan kurtulma amacıyla bir takım hamleler düşünürler; ama bunu gerçekleştirmek o kadar da kolay olmayıp, oldukça da stresli bir süreçtir..
"Acaba yavaşlasam da o beni geçse olmaz mı, yoksa hızlanarak geçip gitsem mi? Peki, ya o da benimle aynı hamleleri aynı zamanda yapmaya kalkışırsa, ve bu durumda birbirimizden kopamayarak, 'yürüyen çift' imajını bir türlü bozamazsak!?
Bir de bunun, gece karanlığında yaşandığı için psikolojisi çok farklı bir versiyonu vardır..
Hele bir de bu arkadaşlar iki farklı cinsiyetten insanlarsa, gerilim en üst seviyede gerçekleşir ve -herhangi bir kötü niyet olmadığında- bir süre sonra ortam normalleşir belki ama o ana kadar hissedilenler bir korku filmi atmosferinden farklı değildir..
Kendimi bu durumda bulduğum zaman 'kötü niyetli olmadığımı' önümdeki kadın bireye göstermek için benim yaptığım şey, onun hizasından mümkün olduğu kadar kenara açılarak, kısa bir deparla önüne geçmektir..
Artık huzursuzluk sona ermiştir; o, tehlike geçtiği için, ben de kendimi aklamış biri olarak rahatlamış vaziyette yolumuza gideriz..
Ya da bütün bu ihtimallerin hepsi belki de sadece benim hüsnükuruntumdan ibarettir..
![]() |
O depar (temsili) |
'Transandantal' yazarımız Numan Serteli'nin bundan önceki 'tırıvırı'da, "Yolda karşılaştığımız -maksata uygun- bir şeyleri tekmeleyerek yürümek" başlıklı makalesinde geçen; "Bu şeyler küçük bir taş olabilir, kola kutusu, gazoz ya da su şişesi kapağı, at kestanesi, kibrit kutusu, buruşturulmuş sigara paketi, hatta bir kurukafa bile olabilir." cümlesini yakalayan 'kerameti kendinden menkul' yazar Memet Kopilot, her zamanki gibi yine fırsatı ganimete çevirmeyi bilmiş, maalesef..
Ve hiç vakit kaybetmeden ve de büyük bir yaratıcılık örneği göstererek, 'Yolda Yürürken Yerde Gördüğü Kurukafayı Tekmeleyen Adamın Başına Gelenler' başlıklı bir 'sözde' öyküyü kaleme almış..
Kahramanının adını, kurucu babamıza -kendince- nazire yaparak Noman adını veren bu arkadaşı allaha havale ediyor; kibarlığı ve zerafetiyle tanıdığımız Numan Serteli'nin, kendisi hakkında editörlerimizi uyarırken söylediği, "Bırakın o deliyi, ne yazarsa yazsın eşşoğlueşşek, sıçratmayın üzerime şu çirkefi, bir de bu dangalakla uğraştırmayın beni, yeter amuğa goim!" sözlerini şiar edinerek, bu şeyi yayınlıyoruz..
mmknmrtb mütevelli heyeti
![]() |
Noman kurukafayı inceliyor. (Foto: M. Kopilot) |
Yolda Yürürken Yerde Gördüğü Kurukafayı Tekmeleyen Adamın Başına Gelenler
Bir sabah, her zamanki yürüyüşüne çıkan Noman, rutininde bir şeylerin eksik olduğunu hissetti.
Hava biraz fazla serindi, ayakları biraz fazla ağırdı, ama yine de adımlarını hızlandırarak ilerlemeye devam etti.
Birden, gözleri yolda bir şey fark etti: Yerde tek başına duran bir kurukafa.
Noman, hızla yaklaşarak onu inceledi.
Eski bir kemik, belki de bir heykelin parçası..
Her neyse, öyle duruyordu.
Canı sıkılmıştı; belki de biraz eğlenebilirdi.
İçinde bir güdü uyandı.
Sağ ayağını kaldırarak kurukafayı tekmeledi.
Anında bir şey oldu.
Zemin titredi, hava bir an için dondu ve kurukafa, Noman’ın gözlerinin önünde yavaşça kayarak yerinden kalktı.
Hemen ardından kurukafanın içinden bir parıltı yükselmeye başladı.
Noman, şokla geri adım attı.
Kurukafa yükseldi, etrafında dans eden ışıklar bir anda Noman’ı sarstı. "Ne... ne oluyor?" diye mırıldandı ama cevap alamadı.
Ardından başını salladı ve bir adım daha geri attı.
Birden, korkunç bir sesle, kurukafa şekil değiştirmeye başladı.
Bir adam figürü belirdi; gözleri simsiyah, cildi ölü beyazı.
Kurukafa, Cenaze Tanrısı'nın yarım kalmış bir şekli gibi, kollarını açarak Noman'a doğru yaklaştı.
"Beni tekmeledin, şimdi bedelini ödeyeceksin," dedi, sesi derin ve yankılıydı.
Noman’ın kalbi hızlıca atmaya başladı.
"Sadece bir şaka... Ne olur, affet!" diye bağırdı, fakat adamın silueti ne kadar geri çekilse de yaklaşmaya devam ediyordu.
Noman, yavaşça geriye doğru yürüdü, ama her adımında yer biraz daha sarsılıyor, hava biraz daha yoğunlaşıyordu.
"Bu senin son yolculuğun," dedi kurukafa, ve aniden ortadan kayboldu.
Noman, korkuyla nefes alırken, kurukafanın tekrar yerden yükseldiğini fark etti.
Bu kez, kurukafa ona gülümseyerek başını eğdi ve yere düşen her şeyin bir bedeli olduğunu fısıldadı.
Ve Noman, hayatında ilk kez, bir şaka yapmanın ne kadar ağır bir bedel taşıyabileceğini öğrendi.
O günden sonra, yolda gördüğü her kurukafayı sadece gözleriyle selamladı.