![]() |
N.Serteli'nin kendi özel arşivinden bir 'gençlik' sureti (Cam negatiften baskı) |
Efendim.. yürüyüş sadece yürümekten ibaret değildir; bazen bilinçli bir biçimde, bazen de tamamen otomatik ya da spontane gelişen bir takım eylemler de yaparız, yürürken..
Bunların bir kısmından geçen yazılarda bahsetmişimdir..
İşte buyrunuz, bir diğeri daha:
Yolda karşılaştığımız -maksata uygun- bir şeyleri tekmeleyerek yürümek
Bu şeylerin 'maksata uygun'luğu demek; bir top kadar elverişli olmasa da ona yakın bir biçimde, ayağımızın darbeleriyle harekete geçirilebilir şeyler olmasıdır..
Bir zamanlar çocukken ve yürürken sık sık yaptığım, artık koca bir adam olarak bile arada sırada yaparken kendimi yakaladığım bir aktivitedir bu..
Bu şeyler küçük bir taş olabilir, kola kutusu, gazoz ya da su şişesi kapağı, at kestanesi, kibrit kutusu, buruşturulmuş sigara paketi, hatta bir kurukafa bile olabilir..
Gerçi, kurukafa size biraz abartılı gelmiş olabilir; fakat gelgelelim geçenlerde, her zamanki güzergâhımın sınırları içinde yer alan Fenerbahçe'de yürürken, kaldırımda boylu boyunca yatan 'tam takım' bir omurgayla karşılaşmış biri olarak, ayağıma bi güzel oturacak bir kurukafa için, 'neden olmasın' diyorum..
İşte efenim, yürürken karşımıza çıkan bu gibi materyallere şut çekerek yol alma hareketidir bu yapılan eylem..
Bazen -istemeden de olsa- karşıdan gelene pas olabilir bu şut; o muhatap da, ya 'elalemin oyunu, bana ne' diye görmezden gelir, hiç karışmaz olaya, ya da -en güzeli- hafiften bi gülümsemeyle ve bir ayakiçi darbesiyle sana iade eder o şeyi..
Bu enteresan oyunumuz, sıkıldığımızda veya o şey bizden iyice uzağa düştüğünde, yahut çevredeki park halinde ya da müteharrik bir arabaya falan isabet ettiğinde sona erer; ki bu son durumda, o an olanlardan tamamen ilgisiz biri gibi hızla olay yerinden uzaklaşılır..
Bütün bu eylem girişimlerinin başlangıcı, bir nevi 'refleks' hareketiyle başlasa bile, gayet de bilinçlidir aslında..
Bir de öte yandan, özellikle kafanıza takılan, halledilmesi gereken bir şeyleri düşünerek yürürken de böyle bir aktiviteye girişilebilir; ki bu durum, biraz farklıdır..
Eğlenmeye yönelik veya bilinçli bir hareket değildir bu, istemeden hatta farkında bile olmadan yapılır, 'bir şeyleri tekmeleyerek yürüme' olayında sonu zarar verici 'kötü sürpriz' ile bitenlerin çoğu da bu durumda ortaya çıkar..
Zaten olayın farkına da -genellikle- bu sonuçla varılır ve iş kavgaya varmasa da duyulan utançla, ortam terk edilir..
Böyle işte sayın seyirciler, sevgili dostlar..
Öyle veya böyle, siz yine de yürümeyi sakın ihmal etmeyin; mümkünse tek başınıza çıkın yola, takın kulaklığınızı, sevdiğiniz müzikleri dinlerken de yürüyün, yürüyün, yorulun..
Ne güzel!.
Bu tırıvırı'nın mini tesbiti
"Nice korku filminin başında gördüğüm, pırıl pırıl ışıldayan, tertemiz parlayan 'güzelim' kızların, filmin sonunda kana çamura bulanmış, pislik içinde adeta tanınmayacak hale geleceğinden hep yüzde yüz emin oldum, ve hiç ama hiç yanılmadım."
Numan S. (Alaycı Yazar, Alaylı Baba)
ekşimiş sözlük
songül
peşpeşe birkaç kız evlat sahibi olmuş ebeveynin -sanki daha doğrusu sadece babanın- en son doğan ve son olmasını umdukları kızlarına verdikleri bir isimdir songül..
nedense, ilk kızlara ilkgül adı verilmeyip, ilknur daha uygun görülür..
öte yandan hiç kuşkusuz, bir türlü bulunamayan erkek çocuk için 'sondaj' çalışmaları aralıksız sürdürülecektir..
ve nihayet ilker teşrif ettiğinde ise, soner'e ulaşmak artık keyfekeder bir hadisedir..