![]() |
N.S. ve sevgili köpeği Mini |
En azından 'gereksiz' bulduğum ama hep, bir kerecik de olsa kullanmak istediğim bir kalıpla; bir 'Emin Çölaşan köşe yazısı' başlangıcıyla, "Sevgili okurlarım" diyerek bu tırıvırıya başlamak istiyorum efendim..
İzninizle:
Sevgili okurlarım, "Yürüyelim Arkadaşlar" serimizin bu bölümünde de hem 'sportif yürüyüş' hem de normal yürümelerimiz sırasında karşılaşabileceğimiz, gerilimli bir durumdan bahsetmektir niyetim..
Dar Bir Kaldırımda Yürürken Karşımızdan Kocaman Köpekli Birinin Gelmesi
Hâliyle, ilk anda ürkütücü, hatta resmen korkutucu bir durumdur bu karşılaşma..
Buna karşı aşırı tepki vermek ya da verir gibi görünmek bile 'bazı arkadaşlar' için bir nevi utanç vesilesidir..
Hal böyleyken bu kişiler korktuklarını göstermemek için büyük bir çaba içine girerek, umursamaz bir görüntü vermeye çalışırlar..
Ancak bu zorlama fazla bi işe yaramayacak, zavallı bedenimiz istem dışı olarak o devasa hayvandan uzak olma gayreti içersinde davranarak, 'yampiri' bir yürüyüş stili sergilemeye başlayacaktır..
Köpek ve sahibi yanımızdan geçip gittiğinde hissedilen rahatlama duygusunu başka bir örnekle açıklayayım dedim ama o 'bazı arkadaşlar'dan biri olmadığım için olsa gerek, pek bir şey bulamadım..
Bu arada, mevzubahis durumda köpeğin sahibi de ayrıca önem taşır..
Eğer bu kişi iri yarı bi herifse fazla korkulacak bir durum yoktur; ancak, hayvanı zapt edemeyecek nitelikte görünen bir çocuk ya da bir kadın, bu potansiyel korkuyu katlayarak arttıracak bir hususa haizdir..
Tuhaf ama gerçek, yine benzeri bir durumda yürürken karşımızdan kocaman köpekli yerine kocaman göbekli birinin gelmesi de bazı benzer tepkileri beraberinde getirir; aynı şekilde, yürüyüş açımızın dikliği hafiften yamulmaya başlarken şahıstan da uzaklaşır gibi oluruz..
Aradaki en önemli fark; köpeği gördüğümüzde yüzümüzde oluşan endişe ve gerginlik belirtleri bu durumda değişiklik arz eder, ve dudaklarımız belki belli belirsiz ama istemsizce kulaklarımıza doğru çekilerek sırıtır gibi oluruz.. ki, ama ne ayıp!.
Artık size müjde mi desek, özür mü dilesek bilemiyoruz ama; son derece ünsüz yazarımız Memet Kopilot, kısa bir aradan sonra yeniden ortaya çıktı sayın okuyucular..
Gönderdiği yine pek gizemli öyküsünün kahramanını, kurucu babamız ve büyük üstadımız Numan Serteli yaparak, öyküsünü yayınlatmayı garantiye almaya çalışmasına gülsek mi ağlasak mı bilemedik valla..
Mevzu Kopilot olunca, ne diyeceğimizi ve ne yapacağımızı bilemediğimizi fark etmiş olmalısınız..
Lâkin yapacak fazla da bir şey yok; galiba bizim şu yalan dünyadaki imtihanımız da bu herif olmalı..
mümkünmertebe mütevelli heyeti olarak biz, asla sansürden yana olamazdık; ancak, Büyük Usta Serteli'yi, sokaklarda dans eden bir dansçı ve aklına mukayyet olamayan bir aciz gibi göstermesi bizim açımızdan önemli bir sorundu..
Kendisini rahatsız etmeyi de göze alarak; Yalova iline bağlı Çınarcık ilçesinde bulunan muhteşem malikanesinde dinlenmekte olan Numan Serteli'ye bu hususu danıştık..
O büyük insan, her zamanki gibi bu durumu da büyük bir olgunlukla karşıladı ve tüm zerafeti ve de mütevazılığıyla da şunları söyledi: "Bırakın o deliyi, ne yazarsa yazsın eşşoğlueşşek, sıçratmayın üzerime şu çirkefi, bir de bu dangalakla uğraştırmayın beni, yeter amuğa goim!"
Bu arada, Kopilot'un yokluğunda ilk örneklerini yayınladığımız 'ekşimiş sözlük' gibi yeni köşelerle yeniden buluşmak dileğiyle..
Buyrun efenim:
Geceye Gömülen Sırlar
Numan Serteli, Beyoğlu’nun ışıltılı sokaklarında dans ederken hayatın tüm renklerini görmüş gibiydi.
Kasımpaşa’dan gelmişti, ama artık o semtin dar sokakları onun için sadece bir anıydı.
Şöhret ve servet hayalleri, Teşvikiye’nin lüks apartmanlarının kapılarını çalmıştı.
Bir trafik kazası, Numan’ın hayatını alt üst etti.
Maria ile Roman adlı yaşlı bir çift, onun hastanedeki tedavisine yardım etti.
Zenginlikleri ve cömertlikleriyle tanınan bu çift, Numan’ı Teşvikiye’deki dairelerine davet ettiğinde Numan, bu lüks dünyada kendini kaybetmiş gibi hissetti.
Şöhret için bir şans daha yakalamıştı, ama bedeli ne olacaktı?
Broadway yapımcısı ve Roman'ın arkadaşlarından biri olan Alan Clarke, Numan’a bir teklif sundu.
Sahne ışıkları altında parlamak için son bir fırsattı bu.
Ancak tuhaf bir gecenin ardından Numan, kariyerinin gölgesinde kaybolmuştu. Apartmanın sessiz koridorlarında dolaşırken, geçmişin hayaletleri onu rahatsız etmeye başladı.
Roman’ın gözleri, Maria’nın gizemli gülümsemesi..
Hepsi bir sır perdesinin ardında saklıydı.
Teşvikiye’nin taş duvarları, Numan’a bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Apartmanda yaşanan tuhaf olaylar, karanlık bir gerçeği gizliyordu.
Numan, Maria’nın odasında eski günlükleri buldu.
Sayfalar arasında kaybolurken, geçmişin izleri kahramanımızı sardı.
Roman’ın gözleri, bu kez daha da derinlemesine bakıyordu.
Bir gece Numan, yatağının başucunda bir not buldu.
“Kendini hatırla,” yazıyordu.
Ne kendini ne de o geceyi hatırlamıyordu Numan, ama şimdi her şey galiba değişecekti.
Apartmanın bodrum katında, kilitli bir oda vardı.
Numan, anahtarın peşine düştü.
Sanki birileri ona yardım ediyordu. Anahtarı cebinde bulmuştu.
Kapıyı açtığında, geçmişin sırlarıyla yüzleşti.
Teşvikiye’nin taş duvarları, Numan’ın hayatını saran gizemi koruyordu.
Roman ve Maria’nın gerçek kimlikleri, Numan’ın kariyeri için yapabileceği fedakarlıkların ötesindeydi.
Ve Numan, artık sadece dans etmekle değil, bu sırları çözmekle de meşguldü..