L’amour a Vingt Ans / Love at Twenty

11.6.20

L’amour a Vingt Ans / Love at Twenty

"Beş yönetmenin (Marcel Ophüls, Renzo Rossellini, François Truffaut, Andrzej Wajda ve Shintarô Ishihara) ortak çalışması olan L'amour a Vingt Ans, 20 yaşında aşkın nasıl olduğuna dair bir konuyu işleyen aynı senaryoyu beş yönetmen de kendi ülkesinde çekmiş, ortaya bambaşka beş kısa film çıkmıştır."

Öncelikle, yukarıdaki tanıtım yazısında iddia edildiği gibi ortak bir senaryo ortada yok; ama, senaryo değil de şöyle bir öneri var sanki: "Şimdi ağbi gençler var, kızlı erkekli.. Bunlar, işte birbirlerini seviyorlar; ya da biri deli gibi aşık, ama diğeri onunla hiç ilgilenmiyor bile, hatta bir başkasını seviyor falan.. Nasıl ağbi, çok orijinal bir mevzu değil mi?. Hadi hepimiz bu konuda birer kısa film yapalım, sonra da bunları birbirlerine yapıştırıp keyfimize bakalım.. Tamam mı?"

Bu öneriyi yapanın François Truffaut olduğuna handiyse adım gibi eminim..
Çünkü 'ortak' filmin açılışı onunki ile başlıyor ve bu kısa film, diğerlerinin yanında bir yıldız gibi parlayıp göz kamaştırıyor..

Filmin bir fragmanını bulamadığımdan, Antoine et Colette'in teaser'ını buraya ekliyor ve sansasyonel iddialarıma aynen devam ediyorum sayın seyirciler:

Les Quatre Cents Coups'da çocukluk yıllarını izlediğimiz Antoine Doinel karakterinin ikinci kez ortaya çıktığı bu filmde 'zavallı' Antoine, kendisini 'sadece arkadaş' olarak görmekte ısrar eden 'şerefsiz' sevgilisi yüzünden kederlere düçar olup, bencileyin hassas ruhları gözyaşlarına boğacaktır..

Gayet emin olduğum ikinci bir şey de; Renzo Rossellini'nin 'resmen kötü' filminin, bizim Yeşilçam'ın o berbat melodramlarına ilham kaynağı olduğudur..
Oradaki sahnelerin hepsini ezberleyerek, hiç değişmeyecek kalıplar haline getir, aralara da her defasında bazı değişik eklemeler yaparak, zavallı kadınlarımızı ağlamaktan mendillerini parçalatacak, onlarca film çek..

Belli ki Truffaut, Antoine et Colette adını verdiği bu kısa filmini yaptıktan sonra, bu şekilde bir ortaklıkla, hem ilginç bir girişime öncülük etmeyi hem de bu kısa filmini, uzun metraj bir sinema filminde değerlendirmeyi düşünmüş olmalı..

Kesinlikle bir bilgiye dayanmayan, resmen şimdi oturduğum yerden salladığım bu teorim yanlışsa eğer, böyle bir iftirayla lekelemeye kalkıştığım Mösyö Truffaut'nun aziz ruhundan özür diler; siz saygıdeğer okurlarımı da tek tek öperim efenim..