2.12.19

Last Christmas / Bir Şans Daha


Emilia Clarke (HBO’da Game of Thrones), Henry Golding (Küçük Bir Rica, Çılgın Zengin Asyalılar) Michelle Yeoh ve Emma Thompson, yönetmenliğini Paul Feig’ın (Küçük Bir Rica, Ajan, Nedimeler) yaptığı Last Christmas / Bir Şans Daha filminde rol alıyor.

George Michael’ın müziğinden esinlenen filmin senaryosu Oscar ödüllü Thompson (Aşk ve Yaşam, Bridget Jones’un Bebeği) ile oyun yazarı Bryony Kimmings’e ait.

Kate (Emilia Clarke), yıl boyu açık olan bir Noel dükkanında elf kılığına girdiği işinin bir başka sinir bozucu parçası olan ayakkabılarındaki çanların eşliğinde aldığı çok sayıda yanlış kararla birlikte Londra’da yaşamaktadır.
Tom’un (Henry Golding) hayatına girmesi gerçek olamayacak kadar iyi görünmektedir.
Tom, Kate’in koyduğu engelleri görmeye başlar.



Londra yılın en muhteşem zamanına girerken, bu ikili için hiçbir şey işe yaramayacaktır.
Ama bazen olayları akışına bırakmak, kalbinin sesini dinlemek ve inanmak gerekir.

Bir Şans Daha’da, filmin adını aldığı buruk bir sevinç içeren Noel klasiği de dahil olmak üzere George Michael’ın müzikleri yer alıyor.

Filmde ayrıca 115 milyondan fazla albüm satan, ikonik kariyeri boyunca listelerde birinci sırada yer alan 10 şarkıya sahip, efsanevi, Grammy ödüllü sanatçının yepyeni, daha önce piyasaya sürülmemiş eserleri de ilk kez yer alacak.





Filmin yapımını Calamity Films adına BAFTA ödüllü David Livingstone, Emma Thompson, Paul Feig ve Feigco Entertainment adına Jessie Henderson gerçekleştiriyor.
Filmin idari yapımcısı Sarah Bradshaw.

Last Christmas / Bir Şans Daha, 29 Kasım’da vizyona girdi..




Filmin mmknmrtb notu ::

En güzel şeyi George Michael şarkıları olan filmin, ölçüp biçilip ayarlanmış yerinde şaşırtılan seyircisine, beklendiği üzre, "Aaa! Öyle miymiş?" dedirtiyor belki ama; oldukça 'fantastik' bu 'twist' ile birlikte, filmin o ana kadar -biraz zorlamayla da olsa- yükselen 'sempati' düzeyi, bir anda -maalesef- düşüşe geçiyor..

'Sempati' demişken, buradaki 'şımarık' hâllerine hafiften gıcık kapılsa da şirinliği bâki olan -fenomen dizi Game of Thrones'un Daenerys Targaryen'i- Emilia Clarke, filmin her şeyi olarak, göründüğü hemen her sahnede gözümün önüne -futbolumuzun kendi küçük, hayal kırıklığı büyük topçusu- Emre Mor'un gelmesine ne demeli peki?.

 /10




Bir Şans Daha’nın başrol oyuncuları arasında, Kate’in teoride çalıştığı yer olan Noel dükkanının efkarlı ama sert sahibi Santa rolünde Michelle Yeoh ile Kate’in hükmedici ve bir zamanlar melek gibi olan kızının kendi yarattığı dramda yeteneklerini heba ettiğini anlayamayan annesi Petra rolünde Emma Thompson rol alıyor.

Ayrıca muhteşem bir uluslararası yardımcı oyuncu kadrosu yer alıyor.
Lydia Leonard, Kate’in fazla disiplinli olan ve kardeşinin de kendisinin yarısı kadar sorumluluk almasını dileyen ablası Marta rolünde; Boris Isakovic, Kate ve Marta’nın dünya işlerinden yorulmuş ve bütün gece eve gelmek yerine taksisini kullanmayı tercih eden babası Ivan rolünde; Peter Mygind ise Noel’e olan sevgisi Santa’nınki gibi çok güçlü olan Danimarkalı rolünde yer alıyor.

Kadroya ayrıca Kate’in çocukluktan en iyi arkadaşı olan ve Kate’in kanepesinde uyumasına gösterdiği anlayışı giderek zayıflayan Jenna rolünde Ritu Arya; sonsuz sabırlı olan ve yaptığı detaylı model eşyaların yapısal bütünlüğü üzerinde sabrını denediği Jenna’nın kocası Rufus rolünde Ansu Kabia; Kate’in bir barda, uyuyacak bir yer ararken tanıştığı Ed rolünde Maxim Baldry; Tom’un gönüllü çalıştığı merkezin yaşlı lideri Arthur rolünde David Hargreaves; Merkezde gönüllü olan ve Kate’i beğendiğini saklamakta zorlanan Nathan rolünde Calvin Demba; merkezin şüpheci koordinatörü Danny rolünde Ben Owen-Jones, merkezin konukları arasında olan ve  beklenmedik bir sahne gösterisi sergileyen Asker Tom rolünde Joe Blakemore; Noel sevgisi süsleme zevki kadar kıt olan Noel dükkanının Amerikalı müşterisi Joyce rolünde iki kez Tony ve Grammy ödüllü Patti LuPone yer alıyor.
Bir Şans Daha filminin çekimleri 3 Aralık 2018’de başlamış.




Zaman İçin Dua Etmek : Bir Şans Daha Başlıyor


Yaklaşık 10 yıl önce yapımcı David Livingstone, George Michael’ın şarkısından esinlenen bir romantik komedi filmini geliştirmeye başlamış. Livingstone, her şeyin bir Jimmy Stewart klasiğine olan tutkusuyla başladığını söylüyor. “It’s a Wonderful Life’ı çok severim ve bana her zaman sevilecek ve bir Noel komedisi olacak bir şey yaratma fırsatı verecek bir marka bulmaya çalışıyordum.” Yapımcının aklına gelen en büyük Noel markası Wham! Şarkısı “Last Christmas” olmuş. Şunları söylüyor; “Her yıl, bütün radyo kanallarında, bütün mağazalarda tekrar tekrar çalınıyordu. Bir filme dönüştürmenin muhteşem olacağını düşündüm.”

Yapımcı efsanevi şarkı yazarı ve şarkıcı Michael’a teklifi sunmuş. Michael, projeyle birçok yeteneği olan Emma Thompson’ın filmin geliştirilmesinde ve yapımında rol alması şartıyla ilgilenmiş. Livingstone’un Universal Pictures’da yönetici olarak çalıştığı dönemde yazar/yapımcı/oyuncuyla uzun bir geçmişi olması sayesinde avantajlıymış. Oscar’lı oyuncuya ulaşmış ve Andrew Ridgeley ile Michael’ın hit şarkısının sözlerine dayanan bir senaryo yazmakla ilgilenip ilgilenmeyeceğini sormuş.
Şunları söylüyor; “Emma’yla daha önce Nanny McPhee ve Love Actually filmlerinde birlikte çalışmıştım. Bir toplantı yaptık ve Emma birkaç fikir sundu. Sonra da George’la buluşmaya gitti. İkisini bir arada düşündüğümde son derece heyecanlandım. İki İngiliz ikonu, ikisi de oyunculuk ve müzikal yetenek anlamında işlerinin kesinlikle en iyisi. O toplantı çok başarılı geçti ve süreci başlattı.”

Thompson, Livingstone’la bir araya geldiğinde fikrinin o kadar büyük bir hikaye olduğundan emin olmadığını söylüyor. “Başta ona düşüneceğimi söyledim. Sürekli şarkıyı düşündüm. Nasıl hiç düzgün bir romantik komedi yazmadığımı ve bunu nasıl yorumlayabileceğimi. Bir fikrim vardı ve Greg Wise’a bahsettim. “Sence bu tutar mı?” dedim. O da bence tutar, dedi. İskoçya’da yürüyüşlerimizde konuşmaya aşladık. Bu versiyonu şekillenmeye ve çok iyi bir şeye dönüşmeye başladı. Ama çok karmaşıktı. Hikayeyi tersten anlatmaya çalışıyorduk.”

Thompson ve Wise, birlikte bir çözüm bulduklarında işin yoluna girdiğini düşünmüşler. Thompson şunları söylüyor; “David burada bir şey var, dedi. Birkaç yıl önce beni tekrar aradı ve o projeye geri dönmeliyiz çünkü çok iyi bir hikaye dedi. Tekrar bir araya geldik ve ‘Neden bizim için ilk taslağı yazacak birini bulmuyoruz, çünkü şu anda ben yazamam dedim. Neden işi bir şekilde başlatmıyoruz? Böylece muhteşem performans sanatçısı Bryony Kimmings’i işe aldık.”




Yaratıcı ekip, Kimmings’e önermelerinin mantığını anlatmış. Thompson şunları söylüyor; “Bir toplantı yaptık ve ‘Hikaye bu, bunlar karakterler ve bu da aile dinamiği’ dedik. Bront gitti ve müthiş güzel görüntülerle dolu bir taslak yazdı. Şu andaki işin başlangıcı böyle oldu. Daha sonra Greg ve ben iki yıl daha üzerinde çalıştık.”

Başta, Thompson’ın Michael’la olan sohbetlerinde Thompson’ın aklındakileri ve Michael’ın klasik müzik ilhamından ilham almayı umduğunu konuşmuşlar. “George’la bu konuyu konuştum. Birlikte çok hoş bir öğleden sonra geçirdik. Bu ölümünden iki yıl kadar önce oldu. Hikayenin fikrini ve toplumsal bilinç taşıyan yanlarını beğenen çok hoş biriydi. Onu çok sevmiş ve onunla birlikte çalışmaktan ve bu projenin parçası olmaktan çok memnun olacağımı düşünmüştüm.”

Senaryonun geliştirilmesi sırasında 2016’nın Noel günü Michael, trajik bir şekilde öldü. Böyle efsanevi bir sesin kaybedilmesinden dolayı bütün dünya çok etkilenmiş. Ama Bir Şans Daha filmini geliştiren yaratıcı ekip projenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini de merak etmeye başlamış. Livingstone şunları söylüyor;  “George, hikayenin çerçevesini biliyordu. Ama senaryoyu okuma fırsatını hiç bulamamıştı. Epey büyüleyici bir proje olduğunu düşünüyordum ama gidecek hiçbir yerimiz yoktu. Ta ki bir gün Emma’nın eşi Greg, George’un arkadaşı ve menajeri David Austin’e rastlayıncaya kadar. David, projeyi yeniden başlattı. Emma ile bir toplantı ayarladı ve bize George’un daha önce hiç kimsenin duymadığı müziklerini dinletti. Son derece heyecan vericiydi. Bize büyük bir güç verdi. Çok iyi bir senaryomuz vardı ve kendisini onurlandırıyordu.”

Thompson, bu anı ideal Noel hikayesini anlatma fırsatı olarak almış ve kendilerini koruyan bir melekleri olduğunu hissetmiş. “George öldüğü dönemde ailemizde de çok sayıda ölüm yaşadık. Ne yapacağımızı bilmez bir haldeydik. Bir taslak daha yazdık ve sonra Haziran 2018’de bir gün David geldi ve “Az önce George’un menajeri ve çocukluk arkadaşı Dave Austin’le görüştüm. Bu proje hakkında konuşmak istiyor. Çünkü George için çok önemliymiş.” Dedi. Yapımcı, Austin’in sanatçısının mirasını taşıyan biri olduğunu görmüş. Thompson şunları söylüyor, “Dave geldi ve bize George’un yazdığı harika şarkıları dinletti. Çok heyecan vericiydi.”

Thompson, Michael’ın müziğinin Wise ile birlikte hikayenin talihsiz aşıkları Kate ve Tom için yazdıklarının son versiyonuna çok güzel uyduğunu düşünmüş. Büyük bölümü de belli bir merakın etrafında dönüyormuş. “Tom’un “Sadece yukarı bak! Çünkü beklenmedik bir şey göreceksin” sözü gibi. Yukarı bakmak bu hikayenin çok önemli bir bölümü. Çünkü bazı şeylere de yüz çeviriyor. Tüketici kapitalizmi bizi bu acımasız “bunu almak zorundasın yoksa mutsuz olursun” düşüncesiyle sarıyor. Bu durum sokaklarda, vitrinlerde belli bir göz seviyesinde gerçekleşiyor. Bundan kurtulmak için gözünüzü yukarı kaldırmalısınız. “Ne? Bunların hepsi saçmalık!” demeyi unutuyorsunuz.”

“Tom neredeyse alternatif bir evrende yaşıyor. Çünkü zihni açık. Aziz olduğunu söylemiyor. Hiç değil. Oldukça kendini beğenmiş, hatta biraz da yargılayıcı. Kate’in ona verdiği yanıt da çok doğru. ‘Muhteşem biri olduğunu biliyorum. Her şeyi görüyorsun ve meraklısın. Mükemmel olmak çok güzel olmalı.’ Tom’un yolculuğu çok farklı bir yolculuk. Kusursuz bir adamın bir kıza nasıl yaşayacağını öğrettiği, çok komik bir şekilde alışılmış olan bir hikaye yazmak istemedim. Tuhaf biçimde ilginç biri. Telefonu yok, ki bu bizim dünyamızda çok garip.”

Daha geniş çıkarımlar düşünüldüğünde Thompson’ın dünyanın giderek şüpheli olan manzarasının öğelerini de işlemesi çok önemli olmuş. Şunları söylüyor; “Bu hikaye, kalbini kullanmakla ilgili, yaşamakla ve kendini sevmekle ilgili. Aynı zamanda kendi sorumluluğunu almakla ilgili ve bu genelde başarılamıyor. Şu anda çok az kişi yetişkinliğe ulaşıyor. Sürekli olarak genç olmaya çalışıyoruz. Çağımızın narsistliği çok açık.”

Yapımcı için romantik komedilerde genelde var olan insanlık halini aşırı basitleştirmekten kaçınmak da önemliymiş. “Bu hikayede yazmak istediğim şey, nasıl davrandığımız, birbirimizi nasıl kolladığımız, nasıl sevdiğimiz ve insanların dikkatinin dağılmasının çok zor olduğu modern dünyada nasıl yaşadığımız oldu. Buna kesinlikle bir son vermeliyiz ve yaptığımız şeye bakmalıyız aksi takdirde hayatta kalamayacağız.”

Ayrıca hikayede yabancı bir diyarda yabancı olma unsurları da işlenmiş. “Baş kahramanımızın ebeveynleri göçmen. Brexit2in doğuşuna, Trump’ın başkanlığına verdikleri tepkilerin hepsi arka planda yer alıyor. Çünkü 2017 yılında çok kesin bir şekilde belirlendi. Yarattığımız dünya gerçek ama aynı zamanda dramatik ve romantik açıdan güçlendirilmiş.”

Livingstone, çok uzun zaman önce sunduğu fikrin sonunda daha önce hiç düşünmediği bir şekilde hayata geçtiğini görmekten memnun olmuş. Şunları söylüyor; “Bu bir romantik komedi. Yüzeyin altında, kırpışan ışıkların ardında çok daha fazlası var. İzleyiciler, bunun göründüğünden daha büyük bir hikaye olduğunu anlayınca kendilerinden geçecekler”




Hızlı Aşk : Thompson, Feig’le Buluşuyor


Austin’in geliştirme bulmacasının son parçalarına olan katkısıyla birlikte Thompson ve Livingstone, tutku projelerinin başına getirecekleri ideal yönetmenleri düşünmeye öncelik vermişler.  Thompson şunları söylüyor; “David Livingstone’la otururken ‘Paul Feig’e (menajer) ve Bryan Lourd’a gönderip fikirlerini alacağım.’ demiştim. Birkaç saat sonra onlardan bir telefon aldım ve ‘bu filmi bu yıl yapmalıyız’ dediler. Ben, Paul, George ve hepimiz bir araya gelince Bryan senaryoyu Noel süslemeli bir kutuya koyup “Mutlu Noeller” mesajıyla Universal’den Donna Langley’e gönderdi. Donna okudu ve ‘Bunu gerçekten çok beğendik’ dedi. Bir ay sonra yapım öncesi çalışmalara başlamıştık. Hiç böyle olmaz.”

Thompson, oyunculara hiçbir yere sığmayacak karakterlerin gücünü verme özelliği bulunan yapımcıyla çalışma nedenlerini şöyle paylaşıyor: “Paul, tam bir feminist ve bunu söylemekten korkmuyor. O anlamda tam bir aktivist ve filmlerinde kadınlarla çalışma tarzını seviyorum. Amerikalılar epik konusunda iyiler. Biz de belli bir tür ironide iyiyiz.”
Livingstone, kısmet konusunda Thompson’ın düşüncelerine katılıyor. Bridesmaids ve Spy filmlerinin yönetmeninin bu iş için ideal olduğunu söylüyor: “Paul, komedi uzmanı. Onun gibi bir yönetmenimizin olması zorunluydu. Ayrıca Londra’yı çok seviyor. Hassasiyetiyle çok örtüşüyor. O yüzden Londra’ya bir aşk mektubu yazmak istedi. Londra’ya bir Londralı olmayan birinin gözüyle bakarsanız her şeyi yepyeni görürsünüz. Albert Köprüsü’nü beğenirsiniz. Jermyn Caddesi’ndeki, Brixton ve Brick Sokaklar’ındaki her şeyin ne kadar güzel olduğunu fark edersiniz.”

Yönetmen/Yapımcının ilgisini çeken bütün ailesinin geleceğini değiştiren sağlık durumu nedeniyle genç ve yetenekli bir kadının yolunu kaybetmesi öncülü olmuş. Filmin başlarında Kate’in kısa bir süre önce hayatını kurtaran bir operasyon geçirdiğini öğreniyoruz. “O zamandan beri Kate kendini eksik hissetmiş ve yıkıcı bir yolda olduğunu görüyoruz. Herkes ona tahammül ediyor ve onu doğru yola yönlendirmeye çalışıyor. Ama arkadaşlarının ve ailesinin sabrı tükenmiş. Daha sonra hayatına Tom giriyor. Tuhaf, yakışıklı, eski kafalı bu adam kendisine ilgi duyuyor.”

Feig, Kate’in aşk hayatı ve yolculuğuna katkısından söz ederken Tom’un başka bir çağdan gelmiş bir yaratık olduğunu söylüyor. “Sanki 1930’lar müzikalinden fırlamış gibi. Çok hareketli, yaşama sevinciyle dolu biri. Dünyaya pembe gözlüklerle bakıyor. Kate’e hep yukarı bakmasını söylüyor. Hayatımızı telefonlara bakarak yaşayan bizlerin kaçırdıklarını gören biri. Tom, Kate’e kafasının içinden çıkmasını ve etrafındaki dünyanın değerini anlamasını öğretiyor. Ayrıca evsizler barınağında çalışıyor. Kate’i oraya götürüyor ve bu bakış açısı Kate için her şeyi değiştirmeye başlıyor.”

Feig için Thompson’la çalışmak hoş bir eğitici deneyim olmuş. “Emma, bir film yaparken sahip olabileceğiniz en iyi partner. Özellikle de onun yazdığı bir filmse. Çünkü bu üzerinde çalıştığı ve sekiz yıldır geliştirdiği bir projeydi. Emma hem yazarlık hem de oyunculuk dallarında Oscar ödülleri kazanmış biri. Tanıştığı herkesin saygısını kazanıyor. Bir fikri olduğunda herkes dinliyor ve bir ustanın karşısında olduğunuzu anlıyorsunuz. Ne istediğini biliyor ve çok iş birlikçi biri.”

Feig, yapım ortaklarıyla birlikte Bir Şans Daha filmini bir Noel klasiği yapmayı hedeflemiş. “Çok iyi bir Noel filminin sevgi, aile, affedilme ve mutlulukla ilgili olması gerekir. Filmimiz bazı anlarda çok duygusal. Bazen gerçekten komik. Ayrıca sevimli ve çok güzel. Görüntü yönetmenimiz John Schwartzman, filmi daha önce hiç görmediğiniz bir şekilde çekti. Londra’yı muhteşem gösterdi. Londra çok sevdiğim ve hayatımı geçirdiğim bir şehir. Şehri benim gördüğüm ve sevdiğim haliyle göstermek istedim. Tüm bu unsurlar bir araya gelerek çok kapsayıcı, duygusal bir deneyim yaratıyorlar. Bence en iyi Noel hikayesi oldu.”

Yönetmene göre bu dünya başkentine sihri ekleyen şey George Michael’ın müzikleri. “George’un müziğinin gücü nefes kesici. Şarkıları çok iyi yazılmış ve düzenlenmiş. Biz onları alıp yeniden düzenleyip ikinci kez hayata geçirdik. Üstelik kimsenin duymadığı yayınlanmamış bir şarkımız da var. Bu film, Londra’ya olduğu kadar George’a da yazılmış bir aşk mektubu. Hayranları için de heyecan verici çünkü müziklerini yeni bir biçimde yeniden deneyimleyecekler. Benim gibi George’u bilen ama ne kadar yetenekli olduğunu tam olarak takdir etmeyen kişiler adına da heyecanlanıyorum”

Yapımcı başarılarına rağmen setteki en büyük hayran olduğunu itiraf ediyor. “Kendimi bazen gerçekten çimdiklemem gerekti. Elimde Emma Thompson ve Bryony’nin harika bir senaryosu, olağanüstü bir oyuncu kadrosu, muhteşem George Michael’ın müzikleri vardı ve Londra’da çekim yaptık!

Parçalar yerine oturduktan sonra Feig’in son dönemdeki yapım ortağı Jessie Henderson da yapımcı olarak ekibe katılmış. Livingstone, neredeyse 10 yıldır verilen emeklerin her dakikasına değdiğini düşünüyor. İşi amacına suç ortağının ulaştırdığını söylüyor. “Emma, yapımın her yönüne önem veren biri. Arka plandaki sanatçıların mutlu olup olmadığını, yeterli yemekleri olup olmadığını, üşüyüp üşümediklerini kontrol eder. Hiç şüphesiz herkesin adını tek tek bilir. Bir kez tanıştıysa onları gidip tekrar görür. Emma, kimseyi asla geride bırakmaz. Bu da iyi bir yapımcının, iyi bir iş ortağının ve iyi bir yaratıcının işaretidir.”

Thompson, mistik birleşmenin yapıma birçok yönden yardımı olduğunu söylüyor. “Kayıplarımız vardı. Sonra olağanüstü kazançlarımız oldu. George hala hayattayken yapsaydık, Emilia müsait olmayacaktı. Sanki onun için yazmış gibiyim. Tam ona göre, onun harika kişiliğine, eğlenceli ruhuna uygun. O muhteşem bir sanatçı ve bu da ilk kez böyle bir şey yaptı. Henry sinema kariyerine başlamayacaktı. Yapımcının sunumumuzdan sonra projeyi kabul etmesinden sonra bunun gibi komik filmlerden 9 yıl sonra Nanny McPhee, 15 yıl sonra Sense and Sensibility filmleri gelmiş. Ama iyi fikirlere çok sık rastlanmıyor. Ve bu gerçekten de iyi bir fikir.”




OYUNCU KADROSUNUN SEÇİMİ

İstediği Her Şey : Kate rolünde Emilia Clarke  


Baş kahramanımız Kate’le yılın en mutlu olması gereken zamanda, çalıştığı yer olan yıl boyu açık Noel dükkanında tanışıyoruz. İronik bir şekilde hayatında bir şeyler hissetmesine neden olan her şeyden ve herkesten kaçmaya çalışıyor. Thompson şunları söylüyor; “Kate için Noel cehennem gibi, çünkü aile hayatını oluşturan bütün gerilim, tektonik plakalar o zaman yaşanıyor. Yanlış bir şey söyleyen ya da birine yanlış bir bakış atan biri olmadan geçiremezsiniz.”

Yapımcılar Kate’i canlandırması için en son HBO’nun ödüllü dizisi Game of Thrones’un yapımını tamamlayan Emilia Clarke’ı düşünmüşler. Ejderhaların annesi, Daenerys Targaryen rolünde, Broadway’den TV’ye, sahneden ekrana geçmiş. Clarke, repertuvarını genişletmeye devam ediyor. Yapımcılar sürekli olarak onu filmin başrolüne almak istemişler. Clarke, Kate rolüyle ekranı aydınlatıyor. Yönetmen şunları söylüyor; “Clarke beni sette her gün şaşırtıyordu. Muhteşem bir oyuncu ve komedyen. Kamera önünde de muhteşem görünüyor. Bu rolde başkasını düşünemiyorum.”

Clarke’ın şarkı söyleyebildiğini keşfetmek yapımcı için bir artı olmuş. Feig şunları söylüyor; “O konuda şanslıydım. Çok güzel, temiz bir sesi var. Sesini keşfetmesini görmek çok keyifliydi. Çok güzel bir sesi var ama filmimizde tam kullanmıyor. Filmin konusu Kate’in pop yıldızı olması değil. Onu gerçekten mutlu eden tek şeyi geri kazanmak.”
Livingstone, Clarke’ın yeteneğini övüyor. Bütün repliklerde komedi açısından hedefe tam vurduğunu söylüyor. “Biraz sinirli ve sinir bozucu bir karakter ama öyle sevimli bir şekilde yapıyor ki onu seviyorsunuz. Emilia sizi ağlatacak, güldürecek. Bu rolü başkasının oynadığını hayal edemiyorum.”

Clarke’ı role çeken Noel hikayesinin duygu dolu ruhu olmuş. “Emma bu hikayeyi büyük bir özen ve samimiyetle yazmış. İnsan doğasının karmaşıklığını anlıyor ve bu bilgiyi baştan sona kullanmış. Bu hikaye belirsizlikleri, insan olmanın ürkütücü anlarını ve güzelliklerini konu alıyor. Clarke şunları söylüyor; “Bu film, hayatlarında kaybolmuş ya da kafası karışmış hissedenlere yazılmış bir aşk mektubu. Böyle hissetmenin sorun olmadığını ve kendinizi tanıyacağınızı iletiyor.”

Oyuncu bize karakteri nerede bulacağımızı söylüyor; “Kate, Londra’da yaşayan, kafası karışmış, kayıp ve kök salmamış genç bir kadın. Hikaye ilerledikçe sarsıntılı yolculuğu netleşiyor. Yol boyunca birkaç engel olsa da sonunda hayatı yeni bir açıdan görmesine yardım eden biriyle tanışıyor.”

Kate ile karakterin hoşlandığı kişinin yan yana duruşları konusunda Clarke şunları söylüyor; “Tom ve Kate’in klasik bir tanışma sahnesi var. Tom, aklı başında bir karakter. Kate ise tam tersi. Sürekli sarhoş, düşüyor, bir şeyleri kırıyor. Kate, en iyi arkadaşımın deyişiyle tam bir “saçıcı”. Yeni halılar aldığınızda “saçıcı” birine bir kadeh şarap vermezsiniz.”

Oyuncu bazı sahnelerinin kendisini savunmasız hissettirdiğini söylüyor. Yine de Thompson’a ve Feig’e olan güveni hem çok özel hem de komik anlarda kendisine yol göstermiş. Şunları söylüyor; “Paul çok iyi ve yetenekli bir yönetmen. Herkese iyi hissettirdi. Komediyi çok iyi biliyor ve Onun yönetmenliğinde fiziksel mizaha da biraz girmek benim için büyük bir mutluluktu.”

Clarke için, Bir Şans Daha’nın mesajını öğrendiğinde biraz hayatın sanatı taklit etmesi gibi olmuş. Çocukken büyükbabası ona “yukarı bak” dermiş. Gözünü açıp bir çoğumuzun değerini bilmediği hayatı görmesini söylermiş. “Bu filmdeki önemli temalardan biri de yukarı bakmak. Açılmanın önemini anlatıyor. Etrafındakilerin farkında olup yaşadığınız dünyanın güllerini koklamak.”

Sette olmak sevdiği şehrini bambaşka bir açıdan deneyimleme fırsatı vermiş. Şunları söylüyor; “Noel zamanı Londra’nın her yerinde çekim yaptık. Bu şehir yılın bu vaktinde zaten çok güzel. Ama biz her mekana daha çok ışık ekledik ve çok daha büyüleyici göründü.”
Oyuncu için yapımın en iyi yanı da ilham verici kaynak malzemenin çok önemli katkıları olmuş. “Filmimizde George Michael müzikleri olduğu için çok şanslıyız. Benim için muhteşem ve çok keyifli oldu. Yıllarca düşünsem şarkı söyleyip komedi yapacağım bir filmde rol alacağımı asla aklıma getirmezdim. Yani bir hayalim gerçek oldu.”
Clarke’ın rol arkadaşı filmin Kate karakterine büyük saygı duyduğunu söylüyor. Golding şöyle diyor; “Emilia, enerji dolu ve gözleri parlıyor. “Çok çalışkan ve karakterinin mizahını ve duygusallığını çok güzel dengeledi.”



Özgürlük! ’90 : Tom Rolünde Henry Golding


Yönetmen, Golding’le en son A Simple Favor’da birlikte çalışmış ve baş rol oyuncusuyla bir kez daha çalışmaktan çok memnun olmuş. Feig şunları söylüyor; “Henry ekibe geldiğinde ona doğal olmasını söyledim. Parlamasını istediğim şey onun doğal hayattaki neşeli haliydi ve muhteşem bir iş çıkardı.”

Livingstone şunları söylüyor; “Henry’nin gizemli bir karakteri oynaması gerekiyor. Tom, gizemli havası olan biri. İlginç karakteristik özellikleri var. Henry, bunu çok iyi ve çok güzel bir biçimde yapıyor. O ve Emilia çok iyi uyum sağladılar. Onları bir araya getirdiğinizde her şeyin doğru olduğunu hissettiren bir hava oluştu.”

Clarke, karakterlerinin etkileşiminden ve Golding’le sahneyi paylaşmaktan söz ediyor. “Kate ile Tom’un ilişkisi ilk görüşte aşk değil. İkisi de biraz inatçı tipler. Çok esprili. Ancak filmin sonuna doğru ikisinin de bir amacı olduğunu görüyoruz ve bunun onları nasıl bir araya getirdiğini anlıyorsunuz. Henry, oyuncu olarak çok açık, cömert ve komik. O yüzden çok keyifli oldu.”
Sete adım attığı andan itibaren ekibin desteğini hissetmiş. “Emma çok yardımcı ve yapım anlamında çok kavramsallaşmış. O ve Paul sette mizahı, duyguları dengelemek ve müzik duygusunun doğru olması için yakın çalıştılar. Paul, tüm yapımın birçok hareketli bölümünü organize etti. Sahne arkasında çok güzel bir izah anlayışı var ve kesinlikle kamera önünde karakterlerimize de yansıdı.”

Aralık 2017’de Brexit oylaması döneminde geçen film, kargaşanın insani yönüne ve yabancıların ödediği bedele dokunuyor. Golding şunları söylüyor; “Emma senaryosunda bu sosyal yönleri vurgulamak konusunda çok zeki. Evsizlerin zorluklarına ve nasıl yardım edebileceğimize, bazen sadece bir fırsata ve yardım uzatan bir ele muhtaç olduklarına değiniyor. Herkesin güçlü yanları vardır ve bazen sadece onu vurgulayacak birine ihtiyacınız olur.”

Senaryo yazarları sıradan yollarla ulaşılabilen bir karakter yazmaktan kaçınmış. Tom da Kate’i beklenmedik bir şekilde, ona ihtiyacı olduğu ya da olmadığı bir anda buluyor.  Thompson şunları söylüyor, “Tom, Henry tarafından çok iyi canlandırılıyor. Henry, sıra dışı bir oyuncu ve sadece kendisiyle ilgilenmiyor. Sadece profesyonel ve coşkulu olmakla kalmayıp aynı zamanda ‘Coşkulu olmak için fazla havalıyım” düşüncesi olmayan birini bulmak harika. Sıradan biri olan Tom için mükemmeldi. Güzel bir karakter ama onun dışında Kate’e çok faydalı. Çünkü o akıllı biri ve gizli yargılamaları hissedebilen biri.”

Thompson, işine kendi aile hayatının unsurlarını da eklemiş. “Orada biraz ben ve Greg var. Çünkü ben hep Greg’in benden daha iyi biri olduğunu düşünürüm. O bir şey söyler, ben de ‘Beni yargılıyor, beni yargılama hakkı var” derim. Ama bu bana iyi hissettirmez. O yüzden kötü davranırım. Kate ve Tom arasında da hep böyle oluyor.”

Golding sadece Thompson’la ilk kez birlikte çalışmakla ve yönetmeniyle başka bir projede buluşmakla ilgilenmekle kalmamış, oyuncu ayrıca bu tutku ve kayıp hikayesiyle de bağ kurmuş. “Bu hikayede komedi, aşk ve renkli karakterler var. Var olmak, çevreni algılamak ve etrafındakilerle etkileşime girmek konularının önemini vurguluyor.”
Oyuncu hem sevimli hem de ona aşık olan kadın için sinir bozucu olan karmaşık bir adamı oynamadığı için memnun olmuş. “Tom, herkesin birlikte takılmak istediği türden biri. Yanınızda ve Londra’da gezinmekten, mimariye ve tarihe bakmaktan keyif alıyor. Taze bir nefes ve neşeli biri. Tom hikayeye girdiğinde Kate’in potansiyeline ulaşmasına yardım ediyor. Kate’e kendini sevmeyi ve yukarı bakmayı öğretiyor. Var olmanın, açık olmanın ve elinden gelen en iyi hayatı yaşamanın önemini gösteriyor.”

Golding şöyle devam ediyor; “Tom ve Kate, yin ve yang gibi. İkisi de birbirini giderek daha iyi anlıyor. Tom, Kate’in acısını, ailesiyle mücadelesini anlıyor ve dünyadaki iyilikleri bulması konusunda ona rehber oluyor.”
İngiltere’de çekim yaparken Noel havasına kapılmamak imkansızmış ve Golding de Noel’in büyüsüne kapıldıkları konusunda Clarke’a katılıyor. “Londra’da çekim yaparken Noel havasını yıllardır olmadığı kadar hissettim. Covent Garden’da, Regent Caddesi’nde, Alexandra Sarayı’nda, Strand’da ve Piccadilly Circus’ta çekim yaptık. Londra’da Noel büyüleyici. Şehrin bütün güzel kısımlarını yakalamak filme daha çok Noel havası kattı.”

İzleyicinin filmi izlerken deneyimleyecekleri konusunda şunları söylüyor; “Kamera önündeki ve arkasındaki herkes bu işe çok emek verdi. Senaryo, size ders vermekten suratınıza bir tokat atmaya kadar birçok yönden çok güzel. Önemli mesaj, anda olmak, burada olmak, desteklenmek ve sevilmek.”



Hayal Gücü : Santa Rolünde Michelle Yeoh 


Santa, Kate’in Noel dükkanındaki katı ama adaletli patronu. Gerçek adı her neyse kendisine verdiği ad Santa. En azından dükkanda öyle. Clarke şöyle anlatıyor; “Santa, yıl boyu açık Noel dükkanında Kate’in patronu. Biraz cingöz, alaycı ve Noel süslemeleri konusunda çok özel bir zevke sahip. Kate’le ilgileniyor ama hiçbir şeyden paçayı sıyırmasına izin vermiyor. Sert bir ilişkileri var.”

Livingstone şunları söylüyor; “Santa, Kate’e ve işe gelememesine sinirleniyor. Dükkanda kargaşa yaratıyor ve müşterilerle ilgilenmiyor. Özünde Kate’e değer veriyor ama aksi biri ve kesinlikle elinden gelenin en iyisini yapmasını istiyor.”
Santa, Thompson’ın gelini Bao’dan ilham almış. Thompson ‘İngilizce’yi keskin bir Çin aksanıyla konuşan ve son derece zeki biri olarak tanımlıyor. Ama aynı zamanda ön planda ve farklı biri.’ Bütün hayatını yapmak istediği şeyi oldurmaya odaklayan bu karakterin ilham kaynağı Bao’ymuş. Thompson şunları söylüyor; “Shenyang, Çin’den geliyor. Tek çocuk neslinden. Omuzlarına ebeveynlerinin arzularını ve hayallerini gerçekleştirme yükü verilmiş. Santa’nın sevdiği bir yer var ve harika bir karakter. Hikaye sırasında aşık olduğunu görüyoruz. Alt plandaki bir aşk hikayesini yaratmak çok eğlenceliydi. Aşık olabileceği en sıra dışı ve garip kişiyi buldum.”

Feig, Michelle Yeoh’nun büyük hayranı ve rolü kabul ettiğinde çok heyecanlanmış. “Açıkçası senaryoyu okuduğumda rolü verdiğim ilk kişi Michelle’di."
"Santa rolünün 10 sayfasını okudum ve çok uygun olduğunu düşündüm. En iyi yanı Michelle’in komik yanını gösterebiliyorum. Kamera önünde bunu asla göstermez. O yüzden mutlu oldum. Santa harika bir karakter. Çok çalışkan bir kadın ve Noel’i çok seviyor. Bu sevgisini muhteşem bir işe dönüştürmüş. Noel dükkanı çok abartılı ama şık. İşe yaramaz şeyler de güzel şeyler de satıyor. O Santa.”

Thompson şunları söylüyor; “Paul, senaryoyu okuyunca hemen Michelle’i gördü. Ben de çok heyecanlandım çünkü bence muhteşem bir oyuncu. Ama daha önce onu böyle bir rolde gördüm mü bilmiyorum. Sonra Michelle ‘Yani erkek arkadaşım mı olacak?’ dedi. Çok eğlenceli ve çok komik biri. Crazy Rich Asians filminde kayınvalide rolünü çok keskin bir performansla canlandırıyor. Ama aynı zamanda komik. Bu rol daha da komik.”
Golding, Crazy Rich Asians filminden sonra Yeoh ile başka bir filmde birlikte çalışmaktan çok mutlu olmuş. “Bu Michelle’ın daha önce hiç kimsenin görmediği bir yanı. Ne kadar çok film yaptığını düşününce bu çok hoş. Michelle bu filmde muhteşem. Santa olarak Kate için hep belirsiz yorumları var ve espri zamanlaması mükemmel. Herkesin yeteneğini görmesini heyecanla bekliyorum.”

Yeoh, Feig’le birkaç yıl önce Toronto’da yönetmenin Golding’le yaptığı son çekim sırasında tanışmış. Sette çok sevimli olduğunu görmüş. “Paul çok zarif ve samimi biri. Çok kesin ama hızlı çalıştı ve ekip için her şeyin pürüzsüz olmasını sağladı. Hepimizin çok eski bir dostla çalıştığımızı hissetmemizi sağladı.”
Aynı şekilde oyuncunun her türde usta olduğunu düşündüğü Thompson’la bir yapımda birlikte çalışma fırsatını bulması da çekici gelmiş. “Aynı filmde hem oyunculuk hem yazarlık, hem de yapımcılık yapan çok az kişi vardır ve Emma da o listenin en başında geliyor. Onunla çalışmayı hep istemiştim ve onunla tanıştığımda hayran kaldım.”

Kate gibi Santa da hayatta kalmayı başarmış biri. Yapabilirim tarzı, rolü değerlendirmesi sırasında kendisine çok hitap etmiş. Şunları söylüyor; “Santa nerede çalışıyor olursa olsun kendisi için iyi bir hayat yaratmaya çalışıyor. Evcil hayvan dükkanında çalışırken kendisine “Kedicik” adını vermiş. Gıda dükkanında “Miso” olmuş. Fırında “Kap Kek” olmuş. Şimdi Noel dükkanında çalışıyor ve kendisine “Santa” adını vermesi uygun olmuş.”
Yeoh şöyle devam ediyor; “Santa, kendisini dükkanına adamış ve başka bir şeye pek vakti yok. Ama Kate’e ya da onun deyişiyle “Elf”e karşı bir zaafı var. Kate, tembel, unutkan ve hiçbir sorumluluk almıyor. Ama çok iyi satış yapıyor. Santa, Kate’in ablası gibi ve hiçbir şeyden paçayı kurtarmasına izin vermiyor. Çok samimi bir ilişkileri var ve birbirlerini kolluyorlar.”

Santa, neredeyse dünyanın en kötü elemanıyla aklını kaçırmak üzereyken Kate’e son bir şans daha vermek ister. Kate gizemli bir yabancıyla tanıştığında eskiden değersiz olan bir numaralı elfinde bir değişim fark eder. Yeoh şunları söylüyor; “Santa, Tom’un iyi biri olduğunu düşünüyor. Zeki, hassas ve Kate’in ihtiyacı olan türden biri olduğunu düşünür. Sonunda Tom, Kate’in kendisi hakkında iyi hissetmesine ve her gün etrafında olan muhteşem şeyleri fark etmesine yardım eder.”

Yeoh, ayrıca karakterinin de kısaca “erkek” adını verdiği gizemli Dane (Peter Mygind) ile tanışmasından ve romantik bir aşk hikayesi olmasından memnun olmuş.  Yeoh şunları söylüyor; “Santa çok pragmatik, tek amaçlı ve Noel dükkanına odaklı. Kariyer açısından çok kuralcı. Ama onu heyecanlandıran biriyle tanıştığında nasıl tepki vereceğini bilmiyor. Neyse ki Kate yardımına koşuyor ve bu iki farklı karakteri bir araya getirerek aşklarının doğuşuna yardım ediyor.”
Feig’in Londra tutkusu Bir Şans Daha filminde yer buluyor. Yeoh da şehrin Noel döneminde büyüleyici olduğunu düşünüyor. Aslında yıllar önce Londra’da okula gitmiş. “Noel zamanı özeldir çünkü aileyi, sevgiyi ve vermeyi kapsar. Bu film de Kate’in başkalarını sevmenin ve en önemlisi de kendini sevmeyi öğrenmenin değerini bulduğu yolculuğunu anlatıyor.
Clarke’la kamera önünde geçirdiği zaman Yeoh için keyifli bir deneyim olmuş ve yıldızın gizli yeteneklerine çok şaşırmış. “Emilia’yla çalışmak çok güzeldi. Enerji dolu. Çok iyi bir oyuncu olduğunu biliyordum ama çok güzel bir sesi olduğundan hiç haberim yoktu.”



Acıyı İyileştir : Petra rolünde Emma Thompson 


Thompson, filmin ortak yazarlığı ve yapımcılarından biri olmanın yanı sıra Kate’in eski dünyalı annesi Petra’yı da canlandırıyor. Emma, karakteri canlandırma biçimi yönünden son derece komik. Ama aynı zamanda çok özgün. Karikatür yapmadığını biliyorsunuz. Hepimizin bildiği o insanlardan biri. Tabii ki son derece güzel canlandırıyor ve çok komik biri. Role duygu katıyor.”

Kate’in annesinin kızına çok fazla baskı yapmasının nedeni onda kendisini görmesi. Clarke şunları anlatıyor; “Petra, memleketinde, eski Yugoslavya’da büyük bir yıldızmış ve ailesi İngiltere’ye göç ettiğinden beri epey sorun yaşamış. Vaktinin çoğunu Kate’in nerede olduğu konusunda endişe ederek ve sürekli onunla iletişim kurmaya çalışarak geçiriyor.”
Petra’nın endişesi, kızıyla iletişimini bozmuş ama bu durum, anneyi 7 gün 24 saat Kate’e ulaşmaya çalışmaktan alıkoymuyor. Santa’da sürekli gelen telefonların ve mesajların tek çalışanını işinden uzaklaştırmasından yorulmuş.
Yeoh şunları söylüyor; “Kate’in annesi ve kız kardeşiyle karmaşık bir ilişkisi var. Petra biraz yorucu bir kontrol düşkünü. İşlevsiz bir ailesi var. Santa’nın Kate’e karşı zayıf bir noktasının olmasının bir nedeni de bu. Kate’in kendisine verilen sevgiyi sürekli reddetmek yerine kabul etmesini istiyor.”

Thompson, Petra’yı kocası Greg’in tanıdığı bir kadına dayanarak canlandırmış. “Daha fazla bilgi veremem. Yoksa gelip bizi öldürebilir. Bu, çok acı çekmiş, son derece pasif agresif biri. Petra da travma sonrası stres bozukluğu yaşıyor. Ülkenden ayrılıyorsun ve bir anda kimsenin dilini konuşmadığı bir yere düşüyorsun. Hiç arkadaşın yok. Yalnız ve korkmuşsun. Petra da öyle ama bunu saklıyor. Kızı hasta. Bu da onun davranış tarzını belirliyor.”

Oyuncu, karakterine, Kate’in hastalığı sırasında bir kimlik ve amaç verildiğini söylüyor. Ama artık kızı iyileşmiş ve Petra da nereye ait olduğunu, rolünün ne olduğunu bilmiyor. “Hepsine sahipmiş ve sonra elinden alınmış. Sonra kızı ortadan kayboluyor çünkü hayatını akılsızca harcıyor ve onun elinden bir şey gelmiyor. Petra, şüphe, endişe, dehşet, kızgınlık ve öfke ağına kapılmış ve kurtulamıyor.”
Ailelerde bu tür güç dinamiğinin değişmesinin sık yaşandığını söylüyor. Aile üyelerinden biri radikal bir biçimde, olumlu yönde değişirse diğerlerinin de değiştiği görülüyor. “Kate değiştikçe etrafındakiler de değişmeye başlıyor. Petra bir anda farklı bir açıdan bakıyor. Kate, onu yemek üzerinden dünyaya yeniden bağlıyor. Sonra bir anda bu kadının da mutlu olabileceğini görüyorsunuz.

“Bu hikayenin güzel yanı hiçbir şeyin düzgün bağı olmaması. Sonsuza dek mutlu olmaya inanmam. Çünkü saçmalıktır. Bu filmde yapmaya çalıştığımız bir şey de çıktığınızda hayalinizde canlı kalması.  Gücünü ve duygusu olması. Çok etkileyici bir film.”



Bir Deneme Daha : Filmin Yardımcı Oyuncuları


Kate’le tanıştığımızda ailesi ve arkadaşları tarafından sayısız şans verilmiş genç bir kadın görüyoruz. Ama hala acımasız geçmişini ardından bırakmaya çalışıyor. Hayatına giren çeşitli karakterler sadece değerli hayat dersleri vermekle kalmıyor. Aynı zamanda dünyada daha iyi biri olma fırsatını da sunuyorlar.
Filmin yardımcı oyuncularının katkılarının değeri de Thompson’ın gözünden kaçmamış. Bu filmdeki bütün roller çok iyi seçildi ve oynandı. Bütün küçük roller kocamın tanıdığı kişilere dayanıyor. Çok dikkat çekici birleşimler ve örtüşmeler. Hepimiz ayrıcalıklı hissediyoruz.

Kate’in Ailesi


Petra ve Kate’in ailesi Kate’in kız kardeşinde olmayan aile sorumluluğunu taşayan ablası Marta rolündeki Lydia Leonard’la ve babası ve Petra’nın kocası olan ve mümkün olduğunca eve gelememeye çalışan Ivan rolündeki Boris Isaković ile tamamlanmış.
Kate ve Marta’nın bir sevgi ve nefret ilişkisi var. Ailedeki anlaşmazlıktan birbirlerini sorumlu tutuyorlar. Clarke şunları söylüyor; Marta birçok yönden ailenin umutlarını ve hayallerini omuzlarında taşıyor. Bu sorumluluk kırgınlıkla birlikte geliyor. O yüzden Marta ile Kate’in ilişkisi endişe verici. İşlevsiz ama sevgi dolu bir ilişkinin son derece samimi bir tasviri.”

Petra ve Ivan, kızlarını savaş geçiren eski Yugoslavya’dan İngiltere’ye 1990’larda getirmiş. Onlarla birlikte eski memleketlerinin umutları, hayalleri ve dehşeti de gelmiş. Thompson için bu hikaye, Brexit oylamasından sonraki yıl olan 2017’yi ve vatandaşların yaşadığı korkuları sinematik olarak incelemek için de bir fırsat sunmuş. Şunları söylüyor; Brexit sırasında Hırvatistan’dan arkadaşlarımın bizimki de tam böyle başlamıştı dediğini hatırlıyor. Tito’nun düşüşüyle birlikte hizipçilik başlamış ve herkes “Ama biz en iyisiyiz.” Demiş. Hizipçilikteki kimlik ihtiyacını anlamaya çalışmayı öğrendim. Çünkü benim oğlum da bir göçmen ve ülkenle ilgili bazı konularda özdeşleşmeyi ve ne kadar değerli olduğunu öğrenmem gerekti. Nefret dolu bir milliyetçilik türü var ve bu da karşılıklı nefretin doğuşuna sebep oluyor. Bunları kontrol etmede iyi değiliz ama bulmak konusunda çok ama çok iyiyiz.”

Yazar, üyelerinden bazılarının dehşet verici bir savaş yüzünden çok uzaklardan geldiği o ailelerden çok sayıda tanıdığını söylüyor. “Boşluğun ortasında bir tekneye binmeyi seçmiyorlar. Kate’in anne babası gibi ölümün pençesinden geliyorlar. O dönemdeki Sırbistan ve Hırvatistan hakkında birçok kişiyle konuştum. Kate ile Marta’nın babası avukat olduğu için işlerin gidişatına bakmış. Sadece 40 yıl önce Nazi Almanyası örneği varmış. “Bunun sonu iyi olmayacak. Gitmemiz gerek.” Demişler.

Ivan, ailesi için her şeyi feda etmiş. Öz algısı otomatik olarak anne babası öyle istediği için avukat olmak istemeyen büyük kızı Marta’ya geçmiş. Thompson şunları söylüyor; “Ivan’ın yapmış olduğu her şey elinden alınmış ve büyük kızı Marta ile birlikte gitmiş. Marta, o dönemde kendi ülkesi için imkansız bir durum olan lezbiyen olduğu için mücadele ediyor. Kendini adamış ve sürekli hasta olan bir kız kardeşi var. Ama ailesi aşırı stres altındayken çok daha deforme, katılaşmış ve zor bir hal alıyor ve kimse bu konudan konuşmuyor. Marta’yla tanışıyoruz ve bütün dikkati üstüne çektiği için kız kardeşine karşı öfkeli.
Thompson şöyle devam ediyor; “Kate, iyileşmesiyle ve etrafındaki dünyanın değişmiş olmasıyla tam olarak başa çıkamıyor. Bütün bu gerilim ve içerleme muhteşem oyuncu Lydia Leonard sayesinde ekrana yansıyor. Anne babasını rahatlatmak için çok çabalayan, genç bir kadını canlandırıyor. Cinsel tercihini onlara söylemiyor çünkü üzüleceklerini düşünüyor. Aile sahnelerinde setteki birçok kişi “tıpkı benim annem gibi” dedi.

Kate’in yakınları arasında Ritu Arya’nın canlandırdığı Jenna yer alıyor. Kate’in çocukluktaki en iyi dostu, hamile Jenna, genelde sabırlı olan ve Ansu Kabia’nın canlandırdığı kocası Rufus’ın artık evlerini paylaşan çocuk kadını tolere edemeyecek bir hal alana dek Kate’in tuhaflıklarına dayanacaktır.



Oyuncular Görevde


Kate, Tom ile tanıştığında boş saatlerinin çoğunu insanlara yardım ederek geçirdiğini öğrenir. Kate, bu duruma gözlerini devirir ta ki hayatında eksik olan şeyin anlam olduğunu kabul etmeye başlayıncaya kadar. Henry Golding şunları söylüyor; “Tom, evsizler barınağında gönüllü olarak çalışıyor. Onunla olan yolculuğunda Kate de topluma daha çok yardım etmek istiyor. Sonunda barınakta bir Noel oyunu organize ediyor ve herkesin iyi olduğu bir alan olduğunu, bazen o yeteneğe ışık tutacak fırsata ihtiyaç olduğunu vurgular.”

Görev alan oyuncular arasında Arthur rolünde David Hargreaves ile Asker Tom rolünde Joe Blakemore, iki evsizi canlandırıyor. Arthur sokaklarda yaşamış. Asker Tom ise savaşın dehşetinden kaçmış ve travma sonrası stres sendromu yaşamış. Kate barınağa ilk geldiğinde Calvin Demba’nın canlandırdığı gönüllü Nathan’la ve daha önce Kate gibi yardımseverleri çok görmüş ve onun vicdanına ayıracak zamanı olmayan koordinatör Danny Ben Owen-Jones ile tanışıyor.

Thompson’a göre Bir Şans Daha filminin en önemli bölümlerinden biri evsizler sorununun etrafında yer alıyor. Şunları söylüyor; “Sadece evlerinden ayrılmak zorunda kalmış bir ailemiz olduğu için değil aynı zamanda insanların ülkemizde yabancı düşmanlığı yaşadığı, misafirperverliğin ve birlikte yıllarca yaşadığımız doğru insani tepkilerin öldüğü bir yılda geçiyor olması da önemli.”
Hem Thompson hem de George Michael, yıllar içinde evsizlerle çok çalışmış ve şarkıcı hayatının çalışmasına ihtiyaç duyanlara dikkat çekmiş. “Londra’daki 10 kişiden biri evsiz. Ülkemizin önemli bir sorunu ve utancı. Biz zengin bir ülkeyiz ve kimsenin evsiz olması için bir neden yok.”

Bu filmdeki birçok karakter White Chapel Hayırevi’ndeki kadınlar ve erkeklerden alınmış. Thompson şunları söylüyor; “Arthur yıllar içinde tanıdığım evsizlerin birikiminden oluştu. Birçoğu ordudan, aileleri parçalanmış, travma sonrası stres sendromu yaşamış kişiler.  25 yaşından sonra yardıma ulaşmaları çok zor. O kadar çok acı yaşamışlar ki. Oyuncularımızdan biri olan Joe Blakemore ordudaki o çocukları temsil ediyor. Arthur rolündeki David Hargreaves ise hayatını sokaklarda geçirmiş. Evsizlik herkesin başına gelebilir. Bazen bir güvenlik ağı vardır ama bazen yoktur. Kate’in yapmamıza yardım ettiği şeylerden biri de o dünyaya girmemizi ve o insanların kim olduklarını, bizim gibi olduklarını, sadece birkaç kötü şans ya da yargılamayla sokaklara düşebildiklerini görmemizi sağlamasıdır.”

Bu arka plandaki muhteşem sanatçıları çoğaltmak Paul Feig ve ekibinin insanları temsil etmesi ve bunu yansıtan oyuncu seçimleri yapmaları önemliymiş. Thompson şunları söylüyor; “Ben Owen Jones adında barınağı yöneten kişiyi canlandıran harika bir oyuncumuz var. İşi, engelli rolü olmadığı için kabul ettiğini söylüyor. Tekerlekli sandalyede olduğu için değildi. Karakterinin bununla hiçbir ilgisi yoktu. Daha büyük bir insan ailesi içindi. Salonda bütün o farklı insanları gördüğünüzde dünya orası oluyor. Orası Londra. Orası insanlık. Herkesin bir hikayesi var ve genellikle o hikayeler son derece zor oluyor.”




MÜZİK

Last Christmas : Noel Dönemi Müziği


Deneysel olarak “Last Christmas” kesinlikle bir Noel şarkısı. Yapımcı David Livingstone şunları söylüyor; “Kimse George’un olağanüstü üstün ve büyük bir yetenek olduğu gerçeğini yadsıyamaz. Kimsenin duymadığı şarkılarına, Wham!’e ulaşmayı bir kenara bırakın onun çalışmalarının yakınına bile ulaşma fırsatı çok büyük. Biz, bu büyük sanatçının eserleriyle çalışma sorumluluğunu çok ciddiye aldık.”

Romantik komedide önemli sahnelerin arasında yer alan George Michael ve Wham! şarkıları arasında “Last Christmas,” “Too Funky,” “Fantasy,” “Praying for Time,” “Faith,” “Waiting for That Day,” “Heal the Pain,” “One More Try,” “Fastlove,” “Everything She Wants,” “Wake Me Up Before You Go-Go,” “Move On,” “Freedom! ’90” ve “Praying for Time” (MTV Unplugged) yer alıyor.

Yapımda yer alan son şarkı daha önce hiç yayınlanmamış bir şarkı olan “This Is How (We Want You to Get High). Kate ve Tom’un yolculukları boyunca birbirlerine öğrettiklerini mükemmel bir şekilde özetliyor. Michael’ın müziklerinin hayranı olan Emma Thompson, kendisinin on yıldır tutkusu olan projende daha önce hiç yayınlanmamış müziklerin yer almasının ne demek olduğunu anlatıyor. “George’un yeni şarkısı mükemmel. Şiirinin film için bu kadar mükemmel olmasını ürkütücü buluyorum. ‘This Is How (We Want You to Get High)’ filmin özünü daha iyi ifade edemezdi. Kendinizi sevemezseniz kimseyi sevemezsiniz.”

Film müziği ve yapım için başka bir hoş sürpriz de Emilia Clarke’ın şarkıları olmuş. Thompson şöyle anlatıyor; “Emilia’yı seçtiğimizde şarkı söyleyebildiğini bilmiyorduk. Söyleyebilmesi çok önemli değildi çünkü Kate, modern hayatımızın bir başka yönüne sahip. O da birçok filmde işlenen yıldız olma hayali. Yıldız olma hayali oldukça nahoş ve mesleğimizin zehirleyici bir yan ürünüdür. Kate yıldız olma hayaline sahip çünkü öyle bir dünyada yetişmiş. Annesi memleketlerinde halk kulüplerinde şarkı söylemiş. Kate’in bir yardım gösterisi düzenlediği filmin son bölümünün çekimi sırasında Em ağzını açıyor ve büyüleyici, çok çekici, güzel bir sesi var. Film, onu bekliyormuş. Çok güzel ve çok duygulu şarkı söylüyor. Son derece etkileyici ve duyduğunuz her şey Em’in kendisi. Çok şanslıydık.”



Film Müziği Bestesi


Theodore Shapiro, Paul Feig ile 2015 yılının Spy filminden beri birlikte çalışıyor. Yönetmen tarafından birlikte dördüncü filmlerinin bestesini yapması için görevlendirilmiş. Shapiro, aynı duyguları paylaşarak şunları söylüyor; “Paul’un yaptığı işlere bir süre hayranlık duydum. Birkaç filmde çok muhteşem bir iş birliğimiz oldu. Yaptığım iş, yaratıcı bir bağ kurmak ve Paul de o tür bir bağ kurmak için çok şanslı hissettiğim biri.” 

Besteci, süreçlerini anlatırken Feig’le birlikte modern bestelerin kullanıldığı yaygın uygulamadan kaçınmış ve bestelerini organik olarak bulmayı tercih etmişler. Shapiro şunları söylüyor; “Biz hep Paul’un sürecinde çok başta başladığımız bir şekilde çalıştık. Şarkının tonunu ve müziğini post prodüksiyonun başlangıcında bulmaya çalıştık. Bu da filmde yaşayan müziği yazmama olanak veriyor. Böylece müzikal dil hiçbir zaman son müzikte olandan başka bir şey içermiyor. Bir Şans Daha filminde geçici müzik yoktu. Her zaman orijinal demo müziğim yer aldı.”

Prodüksiyon müzik süpervizörü Becky Bentham ve David Austin, Feig ve Thompson ile birlikte çalışarak George Michael’ın şarkı kitabından, hikayeyi sürükleyecek şarkıları seçmek için çalışırken besteci filmin müziğinin kendi ayakları üstünde durmasının önemli olduğunu biliyormuş. “Temel soru film müziğinin George Michael’ın müziğiyle ilişkili olarak nasıl ele alınacağıydı. Bu büyük bir sorundu. O şarkıların filmin müzikal odağı olacağı belliydi. Ama aynı zamanda bu bir müzikal değil. Filmin, şarkıları destekleyen ama tek başına ayakta duran bir müziği olması gerekiyordu. Asıl önemli olan o dengeyi bulmaktı.

Shapiro hikayenin sanatsal tercihlerini yönetmesine izin vermeyi oldukça özgürleştirici bulmuş. Tüm kariyerinde olduğu gibi içgüdüleriyle yol almış. Şunları söylüyor; “Şarkılar kendi başına ayakta duruyor. Benim işim de o şarkıları tartmaktı. Ürkütücü olan dengede olan bir doku yaratmaktı. Şarkılar ve beste birbirinden tamamen farklı bir şey yapıyor gibi hissedilirse hoş olmazdı. Ama aynı zamanda tamamen farklı bir yöne gidip her şeyi bir George Michael müziğine de dayandıramazsınız. O da aşırı yükleme olur.”

Yönetmen ile bestecinin Bir Şans Daha filminin ciddi unsurlarının vurgusunu azaltmamaları ve filmi asit bir müzikal komedi yapmamaları önemliymiş. Shapiro şunları söylüyor; “Film müziğinin şarkılarla aynı dilde olması ve o dünyada yaşaması için ince işlenmesi ve George Michael şarkılarının motiflerine değinirken bir yandan da kendi hayatı olması gerekiyordu. Bu korkutucu bir durumdu. Ve birçok uykusuz saati bunu düşünerek geçirdim.”
Belki de besteci için yazması en ilginç karakter müziklerinden biri de Santa ile Dane’in müziği olmuş. Muhabbet kuşları arasındaki romantizm, Kate’in deyişiyle “bir İskandinav filmi gibi kısa”ymış. Shapiro müzikle ilgili şunları söylüyor; “Çok eğlendik. İlişkileri kadar garip olan garip ses eşleşmeleri bulmak istedik. Sonunda İskandinav müzik paletiyle ahenkli dille hiç örtüşmeyen bir enstrümantasyon bulduk. Bütün müziği ilginç bir yere taşıyan bir ses karışımı yarattık. O kadar ki Kate, bu sözü Santa’ya söylediğinde izleyici neden bahsettiğini gerçekten anlıyor.”

Londra’ya yönetmeni kadar tutkun olan Shapiro, şehrin müziğini mükemmelleştirmek için Feig’le uzun süre çalışmış. Şunları söylüyor; “Bu filmin şehre bir aşk mektubu olmasını istedi ve bundan çok söz etti. Bir George Michael şarkısına dayanmayan ana tema müziğine “Londontown Theme” adını verdik. Basit bir piyano melodisi. Bir karakteri anlatmak yerine Londra’nın kış mevsimindeki büyüsünü anlatıyor O temayı bulmak beste için bir çıkış noktası oldu.”

Kesin olarak söylemesi zor olsa da Kate ve Tom için en güzel Londra anı, Kate’in gizemli yabancıya ne kadar aşık olduğunu anlamaya başladığında Tom’un bahçesinde geçirdikleri zaman olmuş. Formun işlevi izlediği gibi Shapiro da o görüntüleri müzikal ilham olarak görmüş. Şunları söylüyor; “Görüntü departmanından aldığım ilk görüntülerden biri gizli bahçede çekilen bazı görüntülerdi. Hiçbir diyalog olmadan kar yağışı görüntüleri o müziği yapmama yardım etti.”

Shapiro için Bir Şans Daha filminin en büyük müzikal zorluğu Kate ve Tom’un Tom’un evinde geçirdikleri ve birbirlerine sarılmak istedikleri sahne olmuş. Shapiro şunları söylüyor; “Bu uzun ve çok sessiz bir sahne. Paul ve ben başta hiç müzik olmamasını istedik. Sonra bir şeye ihtiyacı olduğunu anladık ve böyle sessiz bir sahne için uzun bir müzik yapmak oldukça zor oldu. Ama karakterleri destekleyecek ve yollarına çıkmayacak bir şey yapmanın bir yolunu bulduk. Kate ve Tom’un temasını çok mütevazı bir şekilde kapsadı. İkimiz de ilk düşüncemizden tümüyle farklı bir yöne gittiğimiz için şaşırmıştık.”




MEKANLAR

Çok Şık : Londra’da Yukarı Bakmak


Bir Şans Daha, tümüyle İngiltere’de çekilmiş ve Londra’nın birkaç ikonik mekanına da yer verilmiş. Çekimler Noel dükkanının vitrinini ünlü meydandaki kemerli yollardan birinin yerleştirildiği Covent Garden’da başlamış.
Londra’da Noel döneminin büyüleyici arka planına yansıtmak konusunda Paul Feig şunları söylüyor; “Yıllardır Londra’ya gelirim ve çok severim. Burada beni mutlu eden bir şey var. Sevdiğim bütün Londra mekanlarına yer vermek istedim ama ayrıca şehrin ne kadar farklı olduğunu da göstermek istedim. Regent Caddesini, Covent Garden’ı, Strand’ı hepimiz biliriz ama farklı, harika topluluklarının bulunduğu Electric Caddesi ya da Brick Yolu’nu pek çoğumuz bilmeyiz.  Filmin çekimine Covent Garden’dan başladık. Benim için evrenin merkezidir. Özellikle de Noel döneminde. Çünkü dekorasyonlar muhteşemdir. Bunun dünya için Londra’nın tam bir tanıtımı olduğunu düşündüm. Bu filmi izleyen herkesin Londra’ya gelip hepsini görmeye davet ediyorum.”

Emma Thompson da kendisine katılıyor. Olağanüstü yerlerde çekim yaptık. Normalde Covent Garden gibi yerlerde çekim yapamazdık. Regent Caddesi de çok zor. Londra’dan, meclisten izin alamazsınız. Londra, çekim izni aldığımız mekanlardan dolayı olağanüstü görünüyor. Noel döneminde Covent Garden’da çekime sabah 2.00’de başladık. Çok güzeldi. Çünkü Covent Garden’daki bütün ağaçları ve süslemeleri çektik.”
Westminister bölgesindeki Covent Garden, Strand’in kuzeybatısında yer alır. 300 yıldan uzun bir süredir metropolün ana meyve, çiçek ve sebze pazarıymış. Aslen Westminister’lı Benedictine’lerin sahibi olduğu bir manastırın bahçesi olan bölge, Londra ve Westminister şehirlerinin Thames nehrinin kuzey kıyısı boyunca birlikte büyüdüğü dönemde Bedford’lı Dördüncü Earl tarafından geliştirilmiş. 1630’larda Londra’da bir ilk olarak, meydan ya da yerleşim meydanı olarak kullanılmış.

Covent Garden pazarı, 2. Charles tarafından 1670 yılında kuruluncaya kadar gayri resmi olarak çalışmış. 1830’da yeniden inşa edilmiş. 1974’de Londra’nın kuzeyinde Wandsworth’te yeni ve daha geniş bir pazar alanına taşınmış. 19. Yüzyılın Çiçek pazarı binası 1980’lerin başında yenilenmiş ve şimdi Londra Ulaşım Müzesi de dahil olmak üzere çeşitli mağazaları barındırıyor.




Wyndham Place’deki St. Mary’s Kilisesi, Tom’un gönüllü çalıştığı, Kate’in de sesini yeniden bulduğu Aziz Jude Evsizler Barınağı’nın dış cephesi olarak kullanılmış. Neşeli Noel konseri de orada çekilmiş.
St. Mary’s Bryanston Meydanı, 1823-1824 yılları arasında inşa edilmiş ve Bryanston meydanının alt kısmını görecek şekilde tasarlanmış. Taş sütunları ve kulesiyle 1. Kategori bina olarak sınıflandırılmış. Kilisenin inşa edildiğindeki bedeli 119.955 pound imiş. (yaklaşık 25.000 dolar). Bu da bugünün parasıyla yaklaşık 1.610.000 pound (yaklaşık 2 milyon dolar). Kate’in elf kılığındaki feci seçmelerinin geçtiği tiyatro iç mekanı Londra’daki Savoy Tiyatrosu’nda çekilmiş.

Savoy Tiyatrosu, Strand WC2’de yer alan bir West End tiyatrosudur. Tiyatro 10 Ekim 1881 tarihinde açılmış ve Gilbert ile Sullivan’ın daha sonra Savoy Operaları olarak bilinen popüler komik operaları serisi için inşa edilmiş. Bu tiyatro 1929’da yeniden inşa edilip modernize edildiğinde dünyada tamamı elektrikle aydınlatılan ilk bina imiş. 1993 yılında, bir yangının ardından yeniden inşa edilmiş ve şimdi 2. Kategori bina sınıfında.
Kate’in güzel bir şekilde süslenmiş kilisede bir melek gibi şarkı söylediği filmin açılış sahnesi, Bayswater’da Moskova Yolu’ndaki bir Yunan Ortodoks kilisesi olan St. Sophia Katedrali’nde çekilmiş. 5 Şubat 1882’de Londra’da, özellikle de Paddington, Bayswater ve Notting Hill’de yaşayan zengin bir Yunan topluluğun Kutsal Bilgelik Kilisesi olarak kutsanmış.

2. Dünya Savaşı sırasında Londra, sürgündeki Yunan hükümetinin merkezi olmuş. St. Sophia ise Yunanlıları katedrali olmuş. Savaş sırasında bombalanmış ama daha sonra tamir edilmiş. Katedral dışarıdan göreceli olarak mütevazı görünür ve tarzı sadece kubbeli çatısı ve kemerli pencerelerinden belli olmaktadır. Ancak içi polikromatik mermer ve mozaiklerle detaylı bir şekilde süslenmiştir.

Tom’un Kate’le ilk yürüyüşlerini yaptığı Gizli Bahçesi, Londra’nın tiyatro bölgesinin merkezinde olan Phoenix bahçesinde çekilmiş. Bahçe, Londra’nın batı ucunda yeşil alan ve şehirde yabani yaşam alanı olarak yapılmış. Bahçe gönüllüler tarafından yönetilmiş ve bakımı yabani hayat bahçeciliğinde yenilikçi bir yaklaşımla sürdürülebilir tekniklerle yapılmış. Kuru ortamlarda yetişen, yıl boyu iyi görünen ve yabani hayata maksimum fayda sağlayacak bitkilerle donatılmış.

Tom ve Kate’in Frozen on Ice seçmelerinden önce buz pateni çalıştığı büyüleyici saha sahnesi Alexandra Sarayı’nda çekilmiş. 1873 yılında “Halkın Bahçesi” olarak açılan Alexandra Sarayı, Viktoriya döneminde güzel bir çevre ve dinlenme alanıymış. Bazı maddi zorluklardan sonra 1900 yılında bir Parlemento yasası, Alexandra Parkı ve Sarayı tröstünü oluşturmuş.  Yasaya göre yetkililer, parkın ve sarayın bakımını üstlenecek ve “sonsuza dek halkın ücretsiz kullanımı ve dinlenme alanı olarak kullanıma uygun hale getirecektir.” Güzel ortamı, panoramik Londra manzaraları ve büyüleyici mimari özellikleriyle Ally Pally, Londra’nın önde gelen mekanlarından biri olarak ün yapmıştır.

Kate’in annesiyle birlikte gezdiği çok kültürlü pazar sahneleri Leather Yolu’nda çekilmiş. Pazar yerinin 400 yıllık tarihi isminin aksine deriyle ilgili değildir. İsmini yerel bir tüccar olan Le Vrunelane’den almıştır. Çeşitli türevlerinden sonra Lovrelane’den Liver’a dönüşmüş, sonra da Leather Yolu haline gelmiştir.

Hatton Bahçesi’nin mücevher ticareti merkezine paraleldir ve yemek aşıkları için bir cennettir. Dört yüzyıldır her gün açık olan pazar yeri şehrin en iyilerinden biridir ve sürekli gelişmektedir. Bugünlerde öğle yemeklerinde takım elbiseli çalışan kesimi doyurmaktadır.




YAPIM TASARIMI VE SET DEKORASYONU

O Günü Beklemek : Kış Mevsiminde Londra


Yapım tasarımcı Gary Freeman ve uzun zamandır birlikte çalıştığı set dekoratörü RAFFAELLA GIOVANNETTI’ye Paul Feig tarafından Neşeli Londra’yı hem heyecanlı bir masal diyarı hem de çok samimi bir yer olarak sergileme görevi verilmiş. Tom’un Yukarı Bak mantrası etrafındakilere görmekten kaçındıkları harikaları deneyimleme çağrısı yaparken yönetmen de Noel Baba’nın “Parlama Zamanı!” deyişine hayat verecek bir mekan yaratmayı umut etmiş.

Yapım Tasarımı


Maleficent, Everest and Mowgli: Legend of the Jungle gibi epik yapımlara imza attığı yıllarda ustalaşan yapım tasarımcı Gary Freeman, Feig ve Emma Thompson’ın başarmak istediklerinden çok etkilenmiş. Şunları söylüyor; “Zorlu zamanlarda olumlu bir şey yapmak oldukça güzeldir. Emma’nın enerjisi de sarhoş ediciydi. Ayrıca Londra’da çekim yapıyor olmamız da ilginçti. Sürekli olarak Londra’nın başka yerlerinde çekim yaptık. O yüzden şehrin en iyi yanlarını vurgulamak çok hoştu. Her yeri çektik. Bir Londralı olarak genelde A noktasından B’ye başınız yere bakarak yürürsünüz ve etrafınıza hiçbir zaman gerçekten bakmazsınız. Özellikle Noel zamanında baş döndürücüdür.
Freeman şöyle devam ediyor; “Paul, güzel bir şehir olan Londra’yı göstermek istedi. Görkemli yerleri bulmak için çok zaman geçirdik. Londra’ya masalsı bir görünüm vermek istedi. Masal ışıklarını, parıltıları çok seviyor. Gittiğimiz her yerde her zaman güzelliği arıyorduk.”

Aziz Jude Evsizler Barınağı’nın tasarımıyla ilgili Freeman şunları söylüyor; Öğrenim süreci oldukça aydınlatıcıydı. Barınağı doğru yapmamız gerektiğinin farkındaydım. Çünkü sorunları gizleyemezsiniz. Özellikle de Londra’da. Bir evsizlere yardım evine gittik ve her şeyi değerlendirdik. Asgari ücret alan insanlar var ve birçoğu insanlara bakmak için ücret karşılığı olmadan zamanlarını veriyorlar. Onlarla konuştuk ve barınağın protokolünü öğrendik. Paul, bütün bilgileri, dokuları ve mekanın karakterini aldı.”

Barınağın dışı Wyndham Place’deki Azize Mary Kilisesi’nde çekilirken içi de Londra’da Marylebone’da İsveç Kilisesi’nin içinde yapılmış. İkisi de sinematik kaliteye, ziyaret ettikleri evsizlere yardım vakfının samimiyetine ve karakterine sahipmiş. Freeman şunları söylüyor; “Göz kamaştırıcı yapmak istemedik. Bu evsizler mekanlarına gittiğinizde ziyaretçilerini utandırmamak için dışarıda bile kocaman tabelaları yoktur. Her zaman küçük bir zil ve çok küçük bir tabela vardır ve herkes kusursuz bir sırada bekler.  Hiçbir kargaşa ve düzensizlik yoktur ve bunu filmde sunduğumuz şekilde yansıtmak istedik.”

Tasarımcı, Covent Garden’ın merkezinde Noel’den iki hafta önce kurulan Noel dükkanının dışını hazırlamakla ilgili şunları söylüyor; “Departmanımızın yaşadığı en büyük zorluk Covent Garden’daki o seti, halk bütün aksesuarları satın almaya çalışırken hazırlamaktı. Noel dönemi olduğu için Covent Garden’ı kapatamıyorduk. Ekip Pazar gecesi çekime başlamadan önce seti kurmak için bir hafta sonumuz vardı. Oldukça acımasızcaydı ama ekip çok iyi iş çıkardı.”
Yapım tasarımcı, yönetmeninin vizyonuyla ilgili, Noel dükkanının inandırıcı olması gerektiğini bu yüzden vitrini oldukça muhafazakar yaptık. Sıra içeriye geldiğinde her şey mümkündü. “Paul, içerisinin nicelik ve çılgınlık olarak abartılı olmasını istemiş. “Kat kat dekorasyonlarla süsledik. Büyüleyici bir Noel kaleydoskobu olmasını istedi. Dükkanı açtığımızda ışıklar yanıyor ve büyüleyici bir yanı var.



Set Dekorasyonu


Freeman’la birlikte yeteneklerini Tomb Raider, Allied ve Everest gibi filmlerde sergileyen İtalyan set dekoratörü Raffaella Giovannetti bu kez yönetmen Feig için çalışmış. Eat Pray Love filminde sağladığı muhteşem hassasiyeti sunan Giovannetti, gerektiğinde yapım sırasında muhteşem dükkanına gelen müşteri adaylarını kovmak demek olsa bile etrafını Noel’le ilgili her şeyle sarmalamış.

Thompson şunları söylüyor; “Noel dükkanının seti York’taki kaleydoskopik bir deneyim sunan bir Noel dükkanına dayanıyor. Noel ruhunun içine girmek gibi ama kötü bir endişe krizi geçiren birinin ruhuyla. Kate bununla başa çıkabiliyor. Santa da onu yanında tutuyor çünkü iyi bir satıcı. Satış yapmayı biliyor çünkü etkilemeyi biliyor. Daha önce Noel şebeği gibi kötü Noel fikirleri düşünmeye çalışarak hiç bu kadar eğlenmemiştim. Çok garip Noel fikirleri var ama sıra dışı mezbaha işçisi bana özel bir zevk veriyor.”
Set dekoratörü bize sürecini anlatıyor. “Eylül 2018’de filmi hazırlamaya başladığımda dükkanın girişi filmin başında çekilecek olsa da en son çekimi yapılacak olan dükkanla başladım. Neyse ki hemen yaptım. Yılın o döneminde Noel süslemeleri aramak sıra dışı olsa da neredeyse geç kalıyorduk!”

Noel ürünleri satan şirketlerle iletişim kurarken ve Avrupa’daki satış yerlerini ziyaret ederken sınırsız seçenekleri gördüğünde en az Noel Baba kadar şaşırmış. Şunları söylüyor; “Noel satış yerlerini görmek inanılmazdı. Sanki bir masalın içine girmek gibiydi. Çok güzel parçalar olduğu gibi çok garip olanlar da vardı. O andan itibaren istediği dükkan zihnimde oluşmuştu. Renklerle, biblolarla, Noel Babalarla, elflerle, tuhaf dekorasyonlarla dolu bir dükkan. Dükkanın tamamen dolu olmasını istedim. İki katlı dükkanın duvarlarında tek bir yer bile boş olmayacaktı.”

Tasarımcı için Noel dükkanını süslemek kariyeri boyunca ortaya çıkardığı en heyecanlı setlerden biri olmuş. Çocuk gibi hissettim. Üzerinde dükkanın adı yazan alışveriş çantaları yaptık, küçük kişisel hediyeler, kutular, etiketler vardı. Her şey gerçek ve komikti. Hiç bu kadar çok Noel süslemesi ve ışıklar almamıştım.”

Yapım tasarımcı gibi Giovannetti de halkın ürünlerin satılık olmadığını bilmemesine çok şaşırmış. “Covent Garden’daki dükkanın küçük bir bölümünü hazırladığımızda, yoldan geçen insanlar dükkanın sahte olduğunu fark etmediler. Noel için açılmış yeni bir dükkan sandılar. Giriş kapılarının önüne güvenlik bariyerleri yerleştirmek zorunda kaldık çünkü halk içeri gelip bir şeyler satın almak istiyordu. Vitrindeki ürünleri çok beğenmişlerdi ve dükkanın ne zaman açılacağını öğrenmek istiyorlardı.”

Petra ve Kate’in birlikte alışveriş ve yemekle geçirdiği bir günde bağ kurdukları önemli sahneler için ekip Noel’le ilgili 16 pazar yeri tezgahını süslemiş. “Pazardaki tezgahları kullandık ve tüm süslemeleri değiştirdik. Covent Garden Pazarı, açık bir alan. Noel için alışveriş yapanların arasında çalışmamız gerekti. Kabus gibiydi!” diyerek gülüyor.
Setlerin süslemelerine sabah erken bir saatte, 4.00 civarı başlasalar da meydan çok kalabalıkmış. “Herkes fiyat soruyor, dokunuyor ve süslemeleri oynatıyordu. Sürekli olarak “Üzgünüm! O satılık değil! Film çekiyoruz. Lütfen dokunmayın.” Diyorduk.”

Giovannetti, Covent Garden süslemeleri konusunda titiz olduğu gibi yapım boyunca da özenliymiş. “Diğer setlerin hazırlığı, hepsine çok özen göstersem de daha kolaydı. Jenna ve Rufus’un dairesi genç, yeni ve alternatifti. Yeşil bitkiler, sarı ve kırmızı renkler kullanmak istedim. Kate ve Marta’nın aile evinde doğu Avrupa dokunuşları vardı. Renkler daha monokromatikti ve klasik tarzdı. Evsizler barınağı sanat doluydu. Evsizlerin resimlerin bazılarını yaptığını vurgulamak istedim. Dışarıdaki sokaklar ışıklarla ve süslemelerle doluydu. Neşeyle dolu bir filmdi.




SİNEMATOGRAFİ

İnanç : Karanlıkta Işık Bulmak


Oscar adayı görüntü yönetmeni John Schwartzman ve Feig, 1982 yılından beri tanışıyorlarmış ve USC Sinema Sanatları’nda yapım ortaklığı yapmışlar. Schwartzman Seabiscuit ve Meet the Fockers’dan Jurassic World’e kadar çeşitli filmler çekmiş. Son dönemde Feig’le birlikte hit gerilim filmi A Simple Favor’ı yapmış. Görüntü yönetmeni olarak neredeyse 40 yıllık ortak hikayelerin olması iş birliğinin oldukça kolaylaştırıyormuş. Schwartzman şöyle söylüyor; “Geçmişinin olması iş birliğini çok daha kolaylaştırıyor. Köprünün altından çok sular aktı.”

Söz konusu Londra’da yoğun sezonda çekim yaparken ışık kısıtlamalarına geldiğinde görüntü yönetmeni ve yönetmen filmlerinin gerektirdiği farklı Noel görünümünü yakalamak için uyum içinde çalışmış. Schwartzman şunları söylüyor; “Bir Şans Daha’yı çekmenin en zor yanı Londra’nın merkezinde yaptığımız çekimlerde şehrin getirdiği kısıtlamalardı. Gece çekimlerinin ilk üç haftasında sadece küçük, pilli ışıklar kullanmama izin vardı. Noel tatili alışveriş sezonunda, jeneratör, kablo ya da hiçbir makinenin kullanımına izin yoktu. Yapım olarak mekanlarımızı çok dikkatle seçtik ve gece görüş kazanmak için Londra belediyesi tarafından yerleştirilen Noel ışıklandırmalarını kullanmak konusunda çok akıllıca davrandık.”

Schwartzman, Thompson’la da 2013 yılında Saving Mr. Banks filminde birlikte çalışmış. Ekibinin geri kalanı gibi yapımcı/yeteneğin sette bir numara olduğunu biliyor. Schwartzman şunları söylüyor; Bulunduğu ortamda en zeki kişi olan Emma’yla ikinci filmimdi. Bu, hayatı çok daha kolaylaştırıyor.”
Golding, A Simple Favor’da da rol almış ve görüntü yönetmeni genç oyuncunun bu kadar kısa sürede büyüdüğünü gördüğüne çok memnun olmuş. Schwartzman şunları söylüyor; “Henry’yle ikinci filmim oldu. Oyuncu olarak gelişimini görmek çok güzeldi. Onunla çalıştığım birkaç yıl öncesine göre yeteneği çok daha gelişmiş.”

Görüntü yönetmeni daha önce Clarke’la birlikte hiç çalışmamış ama filmin baş rol oyuncusunun setine geldiğini görmekten de aynı derecede memnun olmuş. “Emilia büyük bir sevinçti. Yıllar süren Game of Thrones, yeteneklerini çok geliştirmiş. Daha önce her söylediğinizi hiç itiraz etmeden yapan bir oyuncuyla hiç çalışmamıştım.”
Schwartzman ne kadar usta olursa olsun söz konusu “Ejderhaların Annesi” olduğunda hayran olmamanın mümkün olmadığını söylüyor. “Bana sürekli hepsinin rol olduğunu ve Game of Thrones’da hiç ejderha olmadığını, sadece yeşil varil olduğunu hatırlattı.”




KOREOGRAFİ

Devam Et : Tom’un Usta Nezaketinin Sırları


Bütün Marvel filmlerinde Elizabeth Olsen’ın Scarlet Witch rolü için hareketlerini oluşturan ve son dönemde büyüleyici Rocketman filminde yardımcı koreograf olarak çalışan koreograf JENNIFER WHITE, Golding’e dans etmeyi ve hareket etmeyi göstermek üzere ekibe getirilmiş.
Tom Londra’da fırıl fırıl döndükçe Kate de tökezliyormuş. Bu yüzden kolaylıkla hareket eden enerjik birini göstermek çok önemliymiş. Kate’in ilk fark ettiği şeylerden biri de Tom’un şehrin sokaklarında ne kadar ustaca hareket edip, yapılardan kaçındığı, bankların ve otobüs duraklarının arasından nasıl geçip gittiği olmuş. Kate de tüm bunlar olurken imrenerek izlemiş.

Golding şunları söylüyor; “Emma, Paul ve ben, Tom ve hareketleri konusunu en başında görüşmüştük. Tom’un hareketlerinde bir zarafet ve akıcılık vardı. O yüzden Tom’un gerçek duygusunu hissetmem için bir hareket koçu olmasını önerdim. O noktada Jennifer geldi ve hafif hareket etmeyi öğrenmeme yardım etti. Çalışmalarım sırasında merdivenden çıkıyor, kedi çevikliğiyle setlerin arasında dolaşıyordum. Bence o çalışmalar Tom’un nasıl biri olduğunu anlamama yardımcı oldu.”

Feig, Tom ve Kate’in hareketlerinin hayata karşı farklı tutumlarını anlattığını vurguluyor. “Tom’un hareketleri çok güzel ve elf kılığında valizini sürükleyen Kate’in çok zıddı. Sırtında dünyanın ağırlığını görebiliyorsunuz. Sonra bir de insanların arasında zarifçe dans eden Tom var. Bu, hayatı seven biri ile yorgun birinin arasındaki farktır.”
White, Golding’in doğuştan yetenekli olduğunu söylüyor. “Henry’yle çalışmak çok keyifli. Çok akıcı hareket ediyor. Gene Kelly, James Bond’la buluşuyor gibi. Step dansını seviyor. O yüzden basit step hareketleriyle oynadık. Hepsini çok doğal ve doğaçlama gibi gösterdi. Her şeyi deniyor ve iyi hissettiği şeyi buluyor ve vücudunda iyi duran bölümleri koruyordu.”

Koreograf, Golding’in dans dersini kolayca öğrendiğini söylüyor. “Stüdyoda birlikte fikirler üretirken çok eğlendik. Bazı durumları yaratmak için bulabildiğimiz her şeyi kullandık. Tıpkı kaldırımdan inip çıkarak yapılan dans hareketlerini çözmemize yardım eden şu egzersiz step kutuları gibi.”

Tom’un etrafında dolaşacağı yayalar ya da lamba direkleri olarak stüdyoya çeşitli engeller yerleştiren White ve ekibi, Golding’in diyaloglarına devam ederken bir yandan da bazı hareketleri için gereken enerji akışını deneyimlemesine olanak vermiş. White şunları söylüyor; “Hareket zamanlaması, kaymaları, dönmeleri, sıçramaları ve valsi vaktinde, kimseye veya hiçbir şeye çarpmadan yapmak önemliydi. Henry, bir yayayken bir sihirbaz gibi pürüzsüzce hareket etti. Yardımcı oyuncularımız gibi dakik olması gerekiyordu. Neyse ki hiçbir çarpışma olmadı.”

Öğretmen ve öğrenci, hareketlerini yola taşımayı umarken Golding’in profesörü, Crazy Rich Asians filminin sevecen oyuncusunun yanından geçenlerin dikkatini çekeceği için dikkatli davranmış. “Sokaklarda denemek istedik ama eğer dans eden kişi Henry Golding ise bütün dikkati üzerine çekecekti.” diyor White gülerek.




KOSTÜM TASARIMI

Böyle Yapılır : Kalfus Noel’i Süslüyor


Chocolat, Hidden Figures ve A Simple Favor gibi filmlerdeki göz kamaştırıcı çalışmalarıyla BAFTA adayı kostüm tasarımcı Renée Ehrlich Kalfus, senaryoyu okuduğundaki ilk izlenimlerini şöyle anlatıyor; “Senaryoya bayıldım. Çok etkileyici ve çok güzel yazılmış. Çok farklı bir şekilde anlatılan bir Noel hikayesi yapma fikri benim için çok zorlayıcıydı.
Feig’le yeniden birlikte çalışmak kostüm tasarımcı için çok mutluluk verici olmuş. Yönetmeninin kusursuz, zarif ve uyumlu giyinen biri olduğunu söylüyor; “Paul için çalışmak çok güzel çünkü aramızda bir güven kurduk. Paul’un zevk düzeyi çok yoğun ve inanılmazdır. Her zaman güzel giyinir ve çıtayı çok yüksek tutar. Ancak biriyle yeniden çalıştığınızda aranızda belli bir dil ve iş birliği gelişir. Paul, elinden geleni yapmanızı ister. Bu projedeki herkes, projede yer alan kişilerin yeteneklerinden dolayı elinden geleni yapmak istedi.”

Kalfus, iki ana karakterin farklılıklarının kostümlerinden belli olması gerektiğini biliyormuş. “Emilia’yla ilk provamızda havalara uçtu. Kostümleri alıp ‘Ben bu kızı tanıyorum. Bu kızı tanıyorum.’ Deyip durdu. Sahte kürkünü giydiğinde muhteşem göründü. İlginç olan filmlerde insanları günlerde aynı paltoyla tutamazsınız. Her sahnede farklı bir kostüm olur. Ama biz çok fazla eski moda çalışma yaptık.” Baş rol oyuncumuzun hayatını değiştiren bir hastalık geçirdiğini düşününce bu daha da anlaşılır. “Kate’in ceketi battaniyesi gibi. Rahatlatıcı bir eşyası gibi ve ona ihtiyacı var.”

Kalfus için yapımın en büyük zorluklarından biri de Emilia’nın Bir Şans Daha’nın büyük bölümünde giydiği elf kostümü olmuş. Şunları söylüyor; Bu kostümü hiç yorulmadan denedik. Kamerada denedik. Başlığında birçok değişiklik yaptık. Ne tür bir şapka komik olur? Ne kadar komik olmalı? Kate’in farklı sahneler için farklı başlıkları mı olmalı?
Tasarım açısından çok eğlenceliydi. Ama en iyi yanı Kate’in elf ayakkabılarıydı. Takıp çıkarılan tozluklar yapma fikrini bulduk. Kate’in yüksek topuklu Doc Martins ayakkabıları var ve elf ayakkabıları onların üstüne takılıyor. Böylece komik dengeyi sağlayabiliyor. Emilia, kendi dünyasından inanılmaz hareketli.”




Kate’in elf kıyafeti, Santa’yla çalıştığı yıl boyu açık Noel dükkanında giydiği ve Londra sokaklarında sürekli değiştirdiği kostüm. Patronunun kostümü ise şık ve sofistike. “Santa çok ilginç bir karakter. Akıllı bir kadın. Kendisine sahne adı olarak Santa adını vermiş. Aynı şekilde görünümü de oldukça teatral.”
Yeoh’yu mükemmel yapmamak neredeyse imkansızmış. Feig ve Kafus bunu denememişler bile. Kalfus şunları söylüyor; “Pauli, Michelle’ın göz alıcı olmasını istedi. Biz de onun için tamamen fantezi, çok parlak bir gardırop hazırladık. Noel dükkanı, Santa’nın sahnesi. Elf Kate ve tüm süslemeleri ve ışıkları var. Ama o hep merkezde muhteşem görünüyor.”

Golding de altta kalmayarak Kalfus ve ekibinden hanımların gördüğü ilgiyi görmüş. “Tom’un ruhani bir varlığı var. Etrafının farkında ve Kate’e yolunda rehberlik ediyor. Biraz nostaljik görünüyor. Tarzını yükselttik ama klasik tuttum. Onun için Steve McQueen ve Paul Newman’ı referans aldık. Ralph Lauren’i aradım ve arkasında süet olan, biraz yukarı kalkan bir trençkot yapmalarını istedim. Bu detay ona dans ederken şıklık kazandırdı ve çok hafif. Diğer herkes kışlık kıyafetlerle. O yüzden Tom farklı bir şekilde öne çıkıyor.”

Noel döneminde dış mekan çekimi yapmak kostüm ekibi de dahil olmak üzere herkes için farklı olmuş. Kalfus şunları söylüyor; “Gerçek üstüydü. Çünkü sabah 2.00’den ertesi gün öğlene kadar çekim yapıyorduk. Önce hepimiz panik olmuştuk Genelde kostümler büyük bir kamyonda tutulur ve her şey bir arada olur. Ama Londra’nın merkezinde olduğumuz için saç, makyaj ve kostüm departmanları otelden otele taşındı. Birkaç gecede bir yeni bir mekana yerleşti. Ama tüm çabalara değdi. Bu sessiz dönemde Covent Garden’da ve civarlarında olmak çok güzeldi.

Tasarımcı yapımcılarından biriyle ilk buluşmasında biraz heyecanlı olduğunu söylüyor. “Emma Thompson, prova odasına gelecekti ve ben de ona ikinci el, kullanılmış kıyafetlerini giydirecektim. Kıyafetler onun karakteri için çok uygundu. Ama nasıl tepki vereceğinden emin değildim. Neyse ki geldi, kostüm yığınına baktı ve mükemmel olduğunu söyledi. Kıyafetleri denedi ve Petra’ya dönüştü. Olağanüstü biri.”

Kalfus’un ekibi, yıldızları giydirmenin yanı sıra karakterlerle dolu bütün evsizler barınağını da giydirmek zorundaymış. Özgün olmak için kostüm tasarımcı ve ekibi birkaç barınağı ziyaret etmiş. “Çok fazla fotoğraf çektik ve o barınaklarda insanların nasıl olduğundan konuştuk. Basmakalıp olmasını istemedik. Herkesin faturalarını ödeyememeye ve fakir düşmeye bir adım uzak olduğunu göstermek istedik.”




SAÇ VE MAKYAJ

Wake Me Up! Before You Go-Go : Oyunculara Mevsimsel bir Görünüm Kazandırmak


Victoria & Abdul, Florence Foster Jenkins and The Queen gibi filmlerdeki göz alıcı dönüşümleriyle bilinen Oscar adayı saç ve makyaj tasarımcı DANIEL PHILLIPS, yapımdaki tüm oyunculara Noel ruhunu taşımakla görevlendirilen ekibin başında yer almış.
Phillips şunları söylüyor; “Paul’le karakterlerimizi ilk görüşmemizde Kate için yaklaşımım şık ve dağınık bir görünümü olmasıydı. Genç, modern bir kadın. İnatçı ve bağımsız ama aynı zamanda kendini yok eden bir modda.”

Phillips, Clarke’la birlikte Kate’in düzen karşıtı biri olma arzusunu resmedecek bir zemin yaratmış. Şunları söylüyor; “Kate’in sevimliliğini yitirmeden yoldan çıkmasını istedik. İzleyicinin ona karşı empati duyması önemli. Bu iyi hissettiren bir Noel filmi. En önemli özelliği de bütün baş rol oyuncularının göze hoş görünmesi. Ne de olsa bu bir aşk hikayesi.”

Clarke’ın modern tarihin en ikonik dizilerinden birindeki Daenerys Targaryen rolünü canlandırdığı düşünülünce sete geldiğinde uzun bir saç buklesi olması hiç şaşırtıcı değilmiş. “Emilia sete çok kısa, erkek gibi saçlarla geldi. Saçını sarıya boyadık. Diplerini koyu yaptık. Çıt çıtlarını ekledik ve bir kesim yaptık. Böylece dağınık, yataktan kalkmış bir efekt yarattık. Belki de biraz fazla göz makyajı kullandık.” Clarke gerçekten göz alıcı olmuş. “Karakterinin makyajla yatmış ve ertesi gün biraz daha eklemiş gibi görünmesini istedik. Bunlar Kate’in hayat bulmasına yardım etti.”

Saç ve makyaj tasarımcı, klasik bir güzellik olan Yeoh’ya çok fazla ekleme yapması gerekmeyeceğini biliyormuş. Oyuncuyla ilgili ilhamını anlatırken şunları söylüyor; “Michelle, Santa rolünde çok göz alıcı. Kusursuz giyineceğini bildiğimiz zengin, güçlü, bekar bir iş kadını. Muhtemelen tasarımcı arkadaşlarından giyiniyor. Haftada birkaç kez kuaföre gidiyor.”
Bu da Phillips ve Yeoh’ya karakteri incelemek için bir fikir vermiş. “Santa’nın çeşitli saç tarzları bir şekilde abartılı ama her zaman pahalı. İlk görünümü biraz sert ama yumuşak ve anne gibi bir yanı var. Aslında onu evimi satın alan Çinli bir kadın gibi giydirdim. Her zaman çok göz alıcı görür.

Phillips ve Golding, Tom’a yakışıklı, her annenin seveceği türden bir erkek olan komşunun oğlu görünümü verseler de Kate’in hayatındaki diğer aşkı biraz zorlayıcı olmuş. Sıra Petra’ya geldiğinde ‘suçluluk ve Kate’e ve genel olarak hayata karşı duyduğu endişeyle doluymuş” Tasarımcı Thompson’la birlikte çalışarak karakteri sönük bir hale dönüştürerek “telaşsız, anaç ve yıpranmış bir görünüm vermişler. Şunları söylüyor “Emma ve ben, Petra’nın aynaya bakacak ve kendisiyle ilgilenecek zamanının olmadığını düşündük.”

Universal Pictures sunar—Perfect World Pictures iş birliğiyle—bir Calamity Films yapımı, bir Feigco Entertainment yapımı, bir Paul Feig filmi: Last Christmas / Bir Şans Daha, oyuncular Emilia Clarke, Henry Golding, Michelle Yeoh ve Emma Thompson.
Oyuncu seçimi Fiona Weir, Alice Searby, müzik Theodore Shapiro.
Kostüm tasarımları Renée Ehrlich Kalfus, romantik komedinin editörü Brent White, ACE. Yapım tasarımcı Gary Freeman, görüntü yönetmeni John Schwartzman, ASC. İdari yapımcı Sarah Bradshaw.
Yapımcılar; David Livingstone, p.g.a., Emma Thompson, p.g.a., Paul Feig, p.g.a. ve Jessie Henderson, p.g.a.
Söz yazarı ve bestecisi George Michael olan “Last Christmas” şarkısından esinlenilmiştir.
Romantik komedinin hikayesi Emma Thompson ve Greg Wise’a ait.
Senaryo yazarı Emma Thompson ve Bryony Kimmings.
Filmin yönetmeni Paul Feig.
© 2019 Universal Studios. www.lastchristmasmovie.com