28.7.15

Paper Towns / Kağıttan Kentler



Başarılı aktör Nat Wolff ve aktris Cara Delevingne’in başrollerini paylaştığı Paper Towns, John Green’in çok satan romanından beyaz perdeye uyarlandı.

Film, kapı komşusu güzeller güzeli Margo’ya (Delevingne) aşık olan, romantik ve çalışkan genç Quentin (Wolff) ‘un hikayesini anlatıyor.

Çocukluklarında iyi arkadaş olan ikili, biraz büyüdüklerinde eskisi kadar yakın olmazlar.
Lise hayatlarının sonlarına doğru, Margo, Quentin’i bir dizi eşek şakasına dahil olacağı uzun bir gecede yanında olmasına ikna eder.

Ancak ertesi gün Margo, arkasında ipuçları bırakarak ortadan kaybolur.
Quentin ve arkadaşları onu bulmak için uzun bir yola çıkarlar.

Filmin mmknmrtb notu ::

Sessiz-sakin, akıllı-uslu ve romantik bir genç oğlanın, delicesine aşık olduğu, ama gösterdiği yoğun ilgiye karşın olumlu bir yanıt alamadığı güzeller güzeli o kızı -doğası gereği- abartarak neredeyse bir tanrıça haline gelene kadar gözünde ve de gönlünde büyütmesinin öyküsü..


'Doğası gereği' dedim ya- gerçekten de bu 'kadim karşılaşma' bir evrensel gerçek, evrensel bir yanılsamadır; ilk belirtisi -hiç kuşkusuz- aşktır, ki 'kara sevda'ya kadar da yolu vardır, son belirtisi de koskoca bir hayal kırıklığıdır..

Paper Towns'ın en güzel şeyi adı..
İster istemez beklenti yaratan- oldukça da 'iddialı' bu adın hakkını verebilecek herhangi bir felsefeden yoksun bir metne dayanması da filmin en büyük defosu..


Arkadaşlık dayanışmasına güzel bir örnek de diyebileceğimiz filmin en değerli tarafı ise gerçekçiliği..
Hayatımıza giren, ama bir türlü ulaşamadığımız / elde edemediğimiz insanları ya da şöhretin palavra kanatlarıyla kendimiz uçurarak, yine kendimizin hayranlıkla izlediği birtakım şöhretleri birer insanüstü yaratık gibi görme salaklığımızı yüzümüze vuran bir gerçekçilik bu..


İyi oyunculuğuna, Quentin karakterine kazandırdığı aşırı sempatik duruşu da ekleyen Nat Wolff'un filme katkısı büyük..
Lâkin, karakterinin elverişliliğine karşın performansı vasatı aşamayan Cara Delevingne için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil..

Oyunculuk demişken, filmdeki ağırlığı az olsa da Quentin'in kankası Ben rolünde parlayan Austin Abrams'ı da anmadan geçmeyeyim..

  3 / 5







Bu komik ve içten, arkadaşlığın gerçek gücünü keşfedeceğiniz, filmin yönetmeni Jake Schreier.

Paper Towns / Kağıttan Kentler,  birini zihninde romantikleştirmenin onu nasıl insanlıktan çıkaracağının hikayesi” diye filmin ana temasını açıklıyor John Green.
“Quentin, Margo’nun bir insandan daha fazlası, bir mucize olduğunu düşünmektedir, ancak bunun yıkıcı etkisini daha sonra fark edecektir. Margo’nun soyadı Spiegelman, bu ayna ustası anlamına geliyor ve bence insanlar Margo’ya baktıklarında sadece Margo’yu değil, kendi yansımalarını da görüyorlar."



“Genç erkeklerin, genç kadınları zihinlerinde romantikleştirerek onları elde ettiklerini hayal edip, hikayenin mutlu sonlanacağını gösteren bir çok film var” diyor Green.
“Ancak gerçek hayatta insan ilişkileri bu şekilde işlemiyor. Gerçek hayatta bu ilişkiler çok karışık durumda.  Hayattaki yegane amacın kızı ya da erkeği elde etmek olmadığını göstermek istedik.”

Pek olacağına ihtimal vermese de, fazla ortak noktasının bulunmadığı “Kızı elde etmek” Quentin’in hayalidir.

Quentin’e göre, Margo çok havalı birisi. Herkes tarafından hayranlıkla bakılan, gizemleri seven tez canlı bir maceracıdır.
“Herkesin beraber olmak ya da öpüşmek isteyeceği türden bir kızdır” diyor Green.
“Aynı zamanda Quentin’in basit hayalleri içinde sıkışmış bir kızdır"


“Margo aşırı özgür ruhlu birisi ve ben onu anı yaşayan ve gelecek hakkında çok düşünmeyen biri olarak tanımlarım.” diyor Delevingne. 
“Margo ailesi ya da başkası tarafından sınırlandırılamaz. Kendi dünyasında patlamalar yaratır ve verdiği hasarın farkına varmadan, eğlenip, kaosa sebep olur. Bir hayvan gibi, içgüdüleriyle hayatta kalır ve hayattan en iyisini umar. O da, ben de bayağı korkusuz kişilikleriz."

İlginç olan, 22 yaşındaki birinin küresel varlığı göz önüne alındığında, ne film yapımcıları ne de rol arkadaşı, seçmelerden önce Delevingne’i tanımıyorlardı.
“Dürüst olmak gerekirse Cara’yı hiç tanımıyordum” diyor John Green. “Ben mankenler hakkında pek bir şey bilmem” diyor ve gülüyor.
“O sadece bu rol için en iyi aktristti. Neden olduğunu bilmiyorum ama onunla odadayken ve sizinle konuşuyorken onu çok dikkatli dinlersiniz. Karizmanın nasıl işlediğini bilmesem de, Cara’da bunu fazlasıyla görebildim.”

Filmin başına geri dönersek, Quentin’in hikayesi dokuz yaşındayken, Margo’nun yan eve taşınmasıyla başlıyor.
Anında ona tutulur. Çocukluk arkadaşı olan Margo ve Quentin, yıllar geçtikçe farklı sosyal çevrelere yönelirler.
Hayatı planlanmış, çalışkan bir çocuk olan Quentin, zeki ve birazda inek olan sınıf arkadaşları Ben ve Radar’a yakındır.



“Quentin ruh dolu ve kendi kafasında” diyor Nat Wolff.
“Bir doktor olmak istiyor ve herşeyi yapmak zorunda olduğu yoldan yapıyor. Margo’ya hala aşık ama onunla dokuz yıldır konuşmadı ve Margo artık Quentin için bir insandan çok düşünceye dönüşür. “

“Nat, AYNI YILDIZIN ALTINDA adlı filmde mükemmel bir performans sergiledi ve onunla tanıştığım andan itibaren Quentin olmasını istedim.” diyor John Green.
“Çok yetenekli ve Quentin’in yolculuğunu çok iyi anlatıyor. Hatta sesi, benim romanlarımdan bir karaktermiş gibi çıkıyor. Etrafındaki herkesi daha iyi gösteren, çok cana yakın, dürüst ve cömert bir aktör.