Ailesine bağlı, gündelik
sıkıntılarla enerjisini kaybetmeyen, eğlenceli biri olan Hakan
(Timuçin Esen) ile daha gerçekçi, kuralcı ve
özgür bir kadın olan Esra (Selma Ergeç), otuzlu
yaşlarının ortalarında, kariyerlerine odaklanmış evli bir
çifttir.
Birbiriyle gayet iyi anlaşan bu çiftin
kariyerleri de, 7 yıldır devam eden evlilikleri de bir dönüm
noktasındadır; çocuk sahibi olma kararı...
Karar aşamasında devreye bir de 'babaanne' olmayı kafasına fena halde koymuş olan, Hakan’ın
annesi Meral (Nevra Serezli) girer.
Sakin, sevgi dolu ve mantıklı bir
baba olan Orhan’ın (Sait Genay) tüm itirazlarına rağmen,
çok sempatik ama baskın bir karakter olan Meral’in tatlı
müdahaleleriyle durum, daha da karmaşık ve komik bir hal alır.
Çocuk meselesini aile içinde
gündemin ilk maddesine yerleştiren Meral’in acele etmesinin
ne yazık ki çok önemli bir nedeni vardır.
Ve beklenmedik bir anda hamilelik
müjdesi gelir.
En son 2011 yılında izlediğimiz
Labirent gibi gayet iyi, Kaybedenler Kulübü gibi mükemmel
işlerin yaratıcısı o Tolga Örnek nerelere kayboldu
bilemiyorum ama, umalım ki geçici bir 'düşüş'
yaşamış olsun kendisi..
Oldukça başarılı kurgusuyla
akıcı, diğer teknik hususlarla da alabildiğine çağdaş,
ama anlattıklarıyla ve ima ettikleriyle de çağdışı bir
tutucu zihniyeti savunan film, genç kadınlara resmen, 'Hem
çocuk, hem kariyer yapamazsın canım, o sadece şarkılarda
olur' demekte ve sonra da eklemektedir: 'Kariyeri unut, evinde otur,
kocana yemek yap, onu mutlu et, çocuk doğur, iyi gelin ol,
kaynananı sevindir'..
'Babaanne' Nevra Serezli'nin iyi
ve baskın oyunculuğunun öne çıkmasıyla 'genç
evliler' olan baştaki odağını önce şaşıran Senin Hikayen, finale
doğru ilerlerken Nevra Hanım'ın filmin tam ortasına kurulmasıyla
da yalpalayarak, dengesini tamamen kaybediyor..
Selma Ergeç ne kadar yerinde bir
seçimse, başlı başına gerilim unsuru o 'psikopat'
gözleriyle bu türe hiç yakışmayan Timuçin
Esen ise tam bir cast hatası..
O değil de, başlarına gelen her
mutlu ya da mutsuz olayda -veyahut olaysız bir toplantıda- esas
çiftimizin hemen yanında, hem de sıfır fireyle, hem de
anında beliren, yine çiftlerden oluşan bir arkadaş grubu
var ki kendilerine 'tüm yüzyılların en sadık arkadaş
grubu' ödülü takdim edilse yakışır valla..
Ya kardeşim.. onlarca yıl boyunca
sadece bir gün olsun -en azından- bir çiftin karısı ya
da kocasından birinin de bir işi çıkmaz -ne bileyim- hasta
falan olmaz mı yahu?!
2.5 / 5
İzleyici olarak yorumunuza katılmıyorum. Yaşanmışlıklar öykü olunca sıradanlaşmaz. Saygılar
YanıtlaSil