21.11.13

Sevgi Taşı :: Essah mı Ahmed Ağbi?.


Mehmet, annesinin anlattığı bir masalda geçen Sevgi Taşı'nın gücüne ve büyüsüne inanmakta ve her yerde onu aramaktadır.

Masalda, Sevgi Taşı'nın Hz. Süleyman'a ait olduğu ve türlü hastalık ve acılara derman olması için surların arasına saklandığı anlatılagelmektedir.
Mehmet'in tek dileği şahit olduğu olumsuzlukları bu taş sayesinde sona erdirmektir.

Öte yandan ziraat fakültesini başarıyla bitiren Dicle, Diyarbakır'ın Eğil ilçesine atanır.

Altı çocuklu bir ailenin kızı olan ve ailesiyle birlikte bu tarihi surların içerisinde yaşayan genç kadın, tesadüf eseri Hakan isimli genç bir adamla tanışır.

Hakan, tıp eğitimini tamamlayıp Diyarbakır'da ilk görevine atanan, Eskişehirli varlıklı bir ailenin oğludur.


Aralarında kısa süre içerisinde bir ilişki başlar ve evlenme kararına dek ilerler.
Ancak Dicle'yi istemeye geldikleri gece olaylar hiç de beklemedikleri şekilde gelişir..
Çekimleri Diyarbakır'da gerçekleşen film, Dicle ve Mehmet'in hikayesine paralel olarak çeşitli karakterlerin umut öykülerini işliyor.




Olayın ne öncesi, ne o anı, ne de sonrası olmadan uydurulmuş / ısmarlanmış Türk-Kürt, hatta Kürt-Ermeni aşkları; anasının gazına gelmiş küçük bir çocuğun habire sur duvarlarını oyması; aynı aileden olup, filme komedi unsuru olsun diye yamanmış iki koca adamın, define arama bahanesiyle aynı surları havaya uçurmaları falan..

Anladığım kadarıyla, Çözüm Süreci denen naneye, dolayısıyla da Hükumet'e destek olma amacıyla üretilmiş bir 'ödenekli sinema' örneğiyle karşı karşıyayız..


O değil de keşke bu ödeneğin hakkı verilseymiş..
İnanın o zaman, filmin bu özel ve güzel özelliğinden bahsetmezdim bile..
İyi bir film izledikten sonra, bana ne canım, kim kimden ne kadar para almışsa almış..
Devletin denizinde gemisini yürütenler keşke sadece 'gerçek' sanatçılar olsa..

Ama ortada boylu boyunca yatan bir cenaze var yani..
Bu sinemasal cenazenin ne senaryosu senaryo, ne yönetimi yönetim, ne kurgusu, ne şusu busu..
Neresini tutsan elinde kalan bu acayipliği eleştirmek bile insanı vicdanen yoruyor..
Bir nevi, suça yataklık ediyormuş hissine kapılıyor insan..


Yıl olmuş 2013, 'Türkiyeli Kürt Sineması' başlığı altında -iyisiyle kötüsüyle- bir sürü film izlemiş, değerlendirmişiz..
Sanki bütün bunlar hiç yaşanmamış, Kürt gerçeği üstüne bu ülkede hiçbir gelişme olmamışcasına, bu arkadaşların şimdi çıkıp da övündükleri şeye bakınız lütfen:
"Filmimizi baştan sona Diyarbakır'da çektik..
Kürtçe afiş yaptık..
Filmin içinde Kürtçe konuşmalar kullandık."

Te allaam ya!.


  1 5