Babası onu görevlendirdiği
halde, minik erkek kardeşini -para teklif ederek- bakkala yollayan
küçük kız, biraz sonra onun, eve getirilen
cesediyle karşılaşır..
Kuzey İrlanda'nın o 'düşük
yoğunluklu savaş' günlerinde havada uçuşan serseri bir
kurşunun hedefi olarak, sokakta öldürülen
kardeşçiğinin bu elim sonundan kendini sorumlu tutacak
Colette'in acısı büyüktür..
1993 yılına geldiğimizde, annesi ve
küçük çocuğuyla hayatını sürdürdüğüne
tanık olduğumuz kahramanımızın -tıpkı ağbileri gibi- İrlanda
Cumhuriyet Ordusu (IRA) mensubu olduğunu görmek hiç de
şaşırtıcı değildir..
Metroya, içinde bomba olan bir
torba bırakırken yakalanan Colette tutuklanır..
Sorgusunu yapan İngiliz gizli servis
teşkilatının subayı Mac (Clive Owen), ona bir anlaşma teklif
eder: Ya örgüte, dolayısıyla da ailesine ihanet ederek
muhbirlik yapacak ya da müebbeden hapse girecektir..
IRA, polis ve halkın oluşturduğu
üçgenin kenarlarının birbirleriyle olan ilişkileri ya
da çatışmalarıyla oluşan mevcut politik atmosfer, ne kadar
da tanıdık..
Yerelden evrenseli kucaklayan bu filmi
izlerken, IRA'yı PKK'nın, İngiltere Devleti'ni de Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin yerine koymaktan kaçınmak mümkün
değil..
Aynı eylemler, aynı halk tepkisi,
aynı polisiye ve örgütsel davranışlar..
Tam burada, yine tanıdık gelen,
'anlayışlı' olmayan bir anlayışla daha karşılaşırız..
'Terörist' ya da polis olsun hiç
fark etmez, her kim empati yapmaya, vicdanının sesini dinlemeye
kalkışırsa, karşısında bizzat dava arkadaşlarını
bulacaktır..
O 'hainler'in hareket alanları
daraltılacak, hatta kurulan en adi tuzaklarla, yaşam hakları da
ellerinden alınacaktır..
Cepheleri oluşturan her iki tarafın,
masumiyetten ve iyi niyetten yoksun, habis beyinli unsurlarının bu benzerliğine çok mu şaşırdınız..
Mükemmel bir drama olan The King
(2005) ve En İyi Belgesel Oscar’ını alan Man on Wire (2009)
filmlerinin de yönetmeni olan James Marsh, Tom Bradby'nin
romanından uyarlanan bu filminde, yapaylıktan tamamen uzak
gerilimini, dramının çatısına ustalıkla kuruyor, hiçbir
aksama olmadan da sonuna kadar sürdürüyor..
Polisin eline düşmüş, sonra da büyük oranda zaruretin, belki biraz da empatinin sürüklediği muhbirliğin getirdiği ağır psikolojik baskıyı tüm benliğinde hisseden bir 'terörist' kızı, adeta gözleriyle betimleyerek oynayan Andrea Riseborough'u ne denli övsem az..
Mevzunun genel hissiyatına uygun
olarak- iri iri laflar etmeden, konuya hakimiyetini doğrudan
gözümüze sokmadan ve ustaca oluşturulan fark
ettirmelerle ilerleyen yapım, az sahneyle çok şey
anlatabilen 'yoğun' bir film..
4 / 5
Shadow Dancer / Gölgede Dans
Yönetmen: James Marsh
Senaryo: Tom Bradby
Tür: Gerilim
Oyuncular: Clive Owen, Andrea
Riseborough, Gillian Anderson
Yapım: İngiltere – İrlanda, 2012,
101'