'Orman Hayatı' adlı bir kitabı
bulunan, ABD’de bir üniversitede profesörlük de
yapan Tom Ricks, çok özlediği altı yaşındaki kızını
görebilmek ve ona hep yakın olabilmek için Paris'e
gelmiştir..
Bu 'hassas' görünümlü
adam neden ailesinden ayrılmıştır, bilemiyoruz; ama, karısıyla
aralarının bozuk olduğunu, hatta kızına yaklaşma ihtimâline
karşı karısının yasak kararı çıkarttığını da
biliyoruz..
Adam bir gün bu yasağı çiğner
ve polisten kaçarken de bindiği otobüste uyuya kalır..
Son durağa gelmiş ve boşalmış
otobüste uyandığında, valizinin çalındığını
görür..
Eşyasız ve parasız bir şekilde
geldiği döküntü bir otele sığınan Tom, otel
sahibinin pek de tekin görünmeyen bir iş teklifini kabul
eder..
Geceleri çalışacak adam, ıssız bir yerde bulunan -içerde neler döndüğünü asla bilemeyeceğimiz- bir yapının girişindeki bir odaya kendini kilitleyecek, oradaki güvenlik kamerasının ekranına bakarak, gelen insanların doğru parolayı söylemesiyle de ana giriş kapısını açacaktır..
Bu arada, kendisini tanıyan bir kitapçının önerisiyle katıldığı bir edebiyat toplantısında Margit adında güzel olduğu kadar -hatta daha da fazla- gizemli bir kadınla tanışır..
Ailesinden yana derdi büyüktür belki ama, kadınlardan yana şansı epeyi açık olan Tom Ricks'in, bir Türk olan otel sahibinin, genç ve güzel Polonyalı sevgilisiyle de işi pişirdiğini ekleyelim..
Bu kız neyse de, adamı iyice
kıskaçlarına alan, her hali ve tavrı gizem yüklü
bir kadın olan Margit'le işler daha da sarpa saracak gibidir..
İçinde büyüyen
karanlık tarafıyla -istemeden de olsa- sevdiklerine zarar veren;
sükunetinin altında -bastırmakta güçlük
çektiği- adeta her an patlamaya hazır bir volkan gizleyen
bir adamın hikâyesi..
Douglas Kennedy’nin aynı adlı
romanından sinema uyarlanan bu yapım, demek istedikleri, anlatılan
öykünün dışına taşan, hatta onun derinliğine
doğru da sızan, anlaşılması çaba isteyen filmlerden..
İzleyicisinin kafasında cevaplamakta zorlanacağı sorular oluşturarak ilerleyen film, hiç kuşkusuz ki bunu, kahramanının beyin kıvrımlarında dolaşarak yapıyor..
Polonyalı yönetmen Pawel
Pawlikowski'nin, bu zor işin altından -tam anlamıyla- kalktığı
söylenemez..
Ancak, yarattığı ağır atmosfere,
zaman zaman tuhaf ayrıntılara odaklanan bir kameranın, 'net alan
derinliği' oldukça dar bir bakış açısıyla
yakaladığı çarpıcı fotograflara ise diyecek lâfım
yok..
Büyük ihtimal, benliğini
başka bir yerde bırakmış da gelmiş bir adamın endişeli hüznünü
başarıyla yansıtan Ethan Hawke başta olmak üzere,
oyunculuklara da aynı şekilde..
La femme du Vème / Gizemli Kadın
Yönetmen: Pawel Pawlikowski
Senaryo: Douglas Kennedy, Pawel
Pawlikowski
Tür: Gerilim
Oyuncular: Ethan Hawke, Kristin Scott
Thomas, Joanna Kulig
Yapım: Fransa-Polonya-İngiltere,
2011, 85'
6,5 /10
6,5 /10