20.4.10

Life During Wartime :: Yaşam Savaşı Sırasında


Filmi izlerken de, izledikten sonra da aklıma hep bu 'savaş' lafı takıldı..
Zira, filmde de sürekli sözü edilen ve o an yaşandığı iddia edildiği halde, pek bi ipucu da verilmeyen savaş hangi savaştır?.

Kahramanlarının büyük çoğunluğu Yahudi olduğuna göre- on yıllardır bitmeyen, hatta nerdeyse, bitmesi teklif bile edilemeyecek hale dönmüş İsrail-Filistin Savaşı mı?.
Yoksa -en mantıklısı- Irak savaşı mı?.
Hangi savaş?. falan derken, ister istemez şu yanıt geldi sonunda aklıma: Herhangi biri de olabilir, hepsi de ya da bambaşka biri de..

Zira, şu Amerika savaşmaya hiç ara vermedi ki..
Savaşacak düşman bulamasa dahi, anında yaratmıyor mu sanki birilerini..
Yine de -büyük ihtimal- bu bir metafor..
Hem de insanın en büyük savaşına, yaşam savaşına vurgu yapan bir metafor..

İşte bu yaşam savaşını veren milyarca insandan küçük ama anlamlı bir demet: Kızkardeşler, onların kocaları, çocukları, sevgilileri..




Filmin hemen başında, erkek olabilmenin heyecanlı sancılarını erkenden hissetmeye başlamış küçük oğluyla kendi seks hayatını konuşmakta beis görmeyen bir anne portresi çizen Trish (Allison Janney), pedofili suçundan dolayı hapse giren kocası Bill (Ciarán Hinds)'den ayrılmıştır..

Kendisine -en azından fiziksel açıdan- hiç 'yakışmayan' yeni bir sevgili bulduğuna da tanık olduğumuz Trish, hem kendisine sevebileceği bir koca, hem de çocuklarına 'normal' bir baba olacak yapıdaki Harvey (Michael Lerner)'i elinden kaçırmadan nikah masasına oturtmaya kararlıdır..

Bu arada da sapık koca Bill, tahliye olmuş, eski karısına ve çocuklarına -davetsiz olarak- ziyaretler yapmaktadır..

Enteresan tiplerden geçilmeyen bu filmin en ilginç kişiliklerinden biri de, tüm kırılganlığıyla kendisine 'çocuk kadın' denebilecek bir diğer kızkardeş Joy (Shirley Henderson)'dur..
Joy, hüzünlü yalnızlığını, bir zamanlar kendisini terk ettiği için intihar ederek öteki dünyaya göçmüş eski sevgilisini sürekli yanı başında -ete kemiğe bürünmüş şekilde- görerek gidermeye çalışmaktadır..




Yönetmen Todd Solondz'un Life During Wartime'ı, her türlü sürprizini büyük bir doğallıkla yerine getirirken, esprilerinde bile ciddiyetini muhafaza etmekte; aslında oldukça tuhaf ve sıra dışı diyalogları çok sıradan bir şeymiş gibi sarf ederken, kahramanlarının yaşadıklarıyla veya ruhi durumlarıyla paralel sahneler yaratmasıyla da oldukça dikkat çekici bir film..

Amerika'daki Yahudi cemaatinin içine oldukça doğrudan giren nadir filmlerden biri olarak, günümüz toplumundaki insani ilişkileri 'cinsellik' bağlamında irdeleyen Savaş Sırasında Yaşam -en küçük çocuklar da dahil- bütün oyunculukları adeta bir performans yarışmasına çıkmış düzeyde sunan, komik ögelere sahip olsa da epey sarsıcı bir dram..

8   /10


(İş bu yazı Tersninja.com'da yayınlanmıştır)




1 yorum:

  1. Adsız24.1.13

    Merhaba,
    Bilmeyenler için güzel yazı bile olabilirdi. Ancak 1998 tarihli happiness filmini izlemediğiniz, bu iki film arasındaki bağdan habersiz olmanızdan çok belli. Çabanızı taktirle karşılıyor ancak sinema yorumculuğunun biraz daha özen gösterilmesi gereken bir iş olduğuna inanıyorum.
    umtabe@yahoo.com

    YanıtlaSil