San Sebastian Film Festivali'nde de FIPRESCI Ödülü'nün sahibi oldu..
Bir beyefendi olarak, koca bir sinema dolusu, haza hanımefendiyle birlikte seyreylemenin şerefine/işkencesine nail olduğum bu mükemmel filmde; öncelikle 'değinmek' istediğim 'güzel şey' Penelope Cruz hanımefendidir..
Şimdiye kadar güzelliği hususunda hep şüphe duyduğum, ama artık emin olduğum bu şahane güzelin, mükemmel oyunculuğunun karşılığı olarak 'tek başına' ödüllendirilmesini, yetkililerden naçizane istirham ediyorum..
Benim, buram buram kadın kokan bu filmin içine fütursuzca dalmamın sebebinin -sadece ve utanmazca- Penelope olmadığına adım gibi eminim..
Bunu sağlayan, gerçek yaşantımızda bizi çevreleyen kadınlarımızı neredeyse bire bir anımsatan, o her nesilden kadınların konuşmaları, tavırlarıydı kuşkusuz..
O, kolayca bâtıla inanan, bir müddet sonra o bâtılın gerçek olmasına pek de şaşırmayan kadınlarıyla; futbol maçı ve karı-kız dışındaki her şeye ilgisiz, hayvansal erkekleriyle; insani istismarın tepe noktası, televizyon programlarıyla İspanya, benim gözüme, Yunanistan'dan bile daha yakın göründü..
Öte yandan, köyün tüm kadınlarının beraberce yaptıkları mezarlık temizliği -belki hiç alakası yok ama- yine, bizim şehit mezarlarını temizleyip, süsleyen hüzünlü kadınlarımızı hatırlattı bana..
Kadın dünyasına belki de bir kadından daha aşina olduğunu bildiğimiz yönetmen Almodovar, filminde 'doğru dürüst' tek bir adam bile bize göstermeyerek taraf tutmaktadır işin doğrusu, ama en silik bir kadından bile daha silik görünecek 'vasat' bir adamı, filminin orta yerine koymamasını da mazur görmeliyiz derim ben..
Daha da doğrusu -bencileyin- kaliteli denebilecek erkek sayısı maalesef o kadar az ki, öncelikle bunu kabul etmeliyiz..
Son olarak derim ki: Volver'de sadece 'merhume' anne geri dönmüyor; hemen hemen filmin bütün kahramanları, bir şekilde unutulmaya bırakılmış -acı ama gerçek- dumanlı geçmişleriyle yüzleşmiş ve güçlenmiş vaziyette geri geliyorlar..
4 /5