Bu sonbahardan tam 50 yıl önce tarihin en dehşet veren filmi vizyona girerek tüm dünyada izleyicileri şok etti.
Şimdi 6 Ekim Cuma günü yeni bir bölüm başlıyor.
Cadılar Bayramı serisini yeniden canlandırarak gündemi sarsan Blumhouse ile yönetmen David Gordon Green’den The Exorcist: Believer / Exorcist: İnançlı filmi geliyor.
Victor Fielding (Tony ödüllü ve Oscar® adayı Leslie Odom, Jr.; One Night in Miami, Hamilton), 12 yıl önce hamile karısının Haiti’deki bir depremde ölümünden sonra kızı Angela’yı (Lidya Jewett, Good Girls) tek başına yetiştirmiştir.
Ama Angela ve arkadaşı Katherine (yeni oyuncu Olivia Marcum), ormanda kaybolup üç gün sonra başlarına gelenleri hiç hatırlamayarak geri geldiklerinde bir dizi olay ortaya çıkarak Victor’u şeytanın en kötü haliyle yüzleşmeye zorlar. Victor, ümitsizlik ve dehşet içinde benzer bir olaya tanık olmuş, yaşayan tek kişiyi arar: Chris MacNeil’ı.
Oscar® ödüllü Ellen Burstyn, 1973’ten bu yana ilk kez 50 yıl önce kızı Regan’ın başına gelenlerle hayatı sonsuza dek değişen oyuncu Chris MacNeil’ın ikonik rolünü yeniden canlandırıyor.
Filmde ayrıca Emmy ödüllü Ann Dowd (The Handmaid’s Tale, Ayin) Angela’nın komşusu Victor rolünde, Grammy ödüllü Jennifer Nettles (Harriet, The Righteous Gemstones) ile iki kez Tony ödüllü Norbert Leo Butz (Fosse/Verdon, Bloodline) ise Angela’nın arkadaşı Katherine’in ebeveynleri rolünde yer alıyor.
William Peter Blatty’nin çok satan kitabına dayanan Exorcist filmi vizyon girdiğinde kültürü sonsuza dek değiştirmiş, gişe rekorlarını altüst etmiş, 10 Akademi Ödülü® alarak En İyi Film dalındaki tek korku filmi olmuştur.
Exorcist: İnançlı filminin yönetmeni David Gordon Green, senaryo yazarları Peter Sattler (Camp X-Ray) ve David Gordon Green, uyarlanan hikayenin yazarları Scott Teems (Cadılar Bayramı Öldürür), Danny McBride (Cadılar Bayramı üçlemesi) ve David Gordon Green, uyarlanan karakterlerin yaratıcısı William Peter Blatty.
Filmin yapımcıları Blumhouse adına Jason Blum ile Morgan Creek Entertainment adına David Robinson ve James G. Robinson.
İdari yapımcılar Danny McBride, David Gordon Green, Stephanie Allain, Ryan Turek ve Atilla Yücer. Universal Pictures sunar bir Blumhouse/Morgan Creek Entertainment yapımı Rough House Pictures iş birliğiyle.
GEÇMİŞ HİKÂYE
William Peter Blatty'nin The Exorcist adlı romanı 1971'de raflarda yerini aldığında, büyülenen okuyucular; sarsılan inanç, aile travması ve şeytani ele geçirme öyküsünü hemen kabul ettiler. Yönetmen William Friedkin, Blatty'nin orijinal senaryosundan alınan hikâyeyi Aralık 1973'te beyazperdeye taşıdığında, dünya çapındaki izleyiciler, onları derinden sarsan, hayal bile edemeyecekleri bir korkuyla karşılaştı. The Exorcist gişe rekorları kırdı ve kabusları körükleyen aldatıcı derecede basit müziğe sahipti. Başrollerinde Ellen Burstyn, Max von Sydow ve yeni keşif Linda Blair'in yer aldığı film; korku türünü ve film dünyasını sonsuza dek değiştirdi ve korku açısından bir dönüm noktası oldu.
Şimdi, gişe rekorları kıran filmin gösterime girmesinden bu yana neredeyse 50 yıl geçti, Exorcist: İnançlı, izleyicileri açıklanamaz kötülüğün en karanlık kalbine götüren yeni bir başlangıcı işaret ediyor. Yapımcı Jason Blum şunları söylüyor: “Orijinal Exorcist filmi kendi dönemine göre çığır açıcıydı ve biz de bu devam filmiyle o filmi onurlandırmak istedik.” “50 yıl geçti ve The Exorcist'ten bu yana binlerce korku filmi vizyona girdi, bu yüzden bizim için bu, rahatsız edici ve orijinal bir hikâyeye geri dönmeye çalışmakla ilgiliydi. Bu, bir ebeveynin dünyası, yani tek çocukları tehdit altında olduğunda hissedebilecekleri dehşeti aktarmaya çalışmak ve birisine bu alışılmadık dünyada rehberlik ederken inançlarınızın nasıl gelişmesi gerekebileceğini kabul etmeye çalışmakla ilgiliydi.”
Morgan Creek yöneticileri James G. Robinson ve David Robinson, The Exorcist'in haklarını yaklaşık 25 yıl önce yaratıcı Blatty'den satın almışlardı, baba-oğul film yapımcıları filmi yeniden başlatmak için mükemmel zamanı ve mükemmel yapım ekibini bekliyorlardı. Blum ve yazar-yönetmen David Gordon Green'in Cadılar Bayramı filmleriyle neler başardığına tanık olduktan sonra, ikonik filmde yeni bir sayfa açmak için Blum'a başvurdular. David Robinson, “Jason ve David gibi ortaklara sahip olmak inanılmazdı.” diyor. “Detaylara gösterdikleri titiz ilgi ve yaratıcı uzmanlıkları, projeyi tartışmasız bir şekilde hepimizin hayal edebileceğinden çok daha tüyler ürpertici bir filme dönüştürdü.”
Senaryo hikâyesinde Scott Teems ve Danny McBride'la, ardından senaryo kısmında senarist Peter Sattler'la birlikte çalışan Green, yıllar önce Haiti depreminde karısını kaybeden kederli fotoğrafçı Victor Fielding'in hikayesini şekillendirdi. Tam o ve kızı Angela hayatlarını rayına sokmuşken, ailelerine şeytani bir varlık sızar ve Angela ile en yakın arkadaşına musallat olur.
Bu korkunç olay, yalnız kalan Victor'ı destek ve rehberlik için diğer insanlara güvenmeye zorlayacak ve sonunda onu, efsanevi şeytan çıkarma olayından sağ kurtulan Chris MacNeil'e götürecektir. Green, “Film, birlik olma ve insanların toplumla ilgili zorlukların üstesinden nasıl geldikleri hakkındaki temaları araştırıyor.” diyor. “Şeytani ele geçirme, insanların daha ilişkilendirilebilir ele geçirilme türlerine ilişkin fikirleri keşfedebilmelerinin bir yoludur: hepimizin sahip olduğu iç mücadeleler. Bu tür, korkunun beni çeken bir alt türü çünkü şu soruları araştırıyor: 'Ben kimim? Kim var içimde? İçimde toplumumun sorgulanabilir olarak görebileceği şeyler var mı? Ve eğer öyleyse, ilişkiler, aşk, müdahale yoluyla benden bir şeyler çıkarabilirler mi?' Bu fikirlerin hepsini gerçekten ilgi çekici buluyorum.”
Green ve Blumhouse'un Cadılar Bayramı serisindeki yaklaşımına çok benzeyen Exorcist: İnançlı, 1973 yapımı filmi sadece rehber olarak görüyor. 1973 yapımı The Exorcist'in ilerleyen yıllarda devam filmleri olmasına rağmen, bu filmin anlatımı açısından bakarsak diğer filmler hiç çekilmedi. Blum, “Cadılar Bayramı'nın 2018 versiyonunda olduğu gibi, The Exorcist'in orijinal filmine aşina olmayan bir hayran kuşağı var.” diyor. “Exorcist: İnançlı, zamanımızın anlık bir görüntüsü olan çağdaş bir film: Ergenlik çağındaki kızını tek başına büyütmek ve bir topluluktan yardım isteme zounluluğıyla karşı karşıya kalan bekar baba açıkçası buna ihtiyaç duyacağını hiç düşünmemişti. Bu hikâye, orijinal filmin korku hayranları tarafından çok sevilen karakterlerini ve unsurlarını bir araya getiriyor.”
Green'e göre film, aynı zamanda onun uzun zamandır merak ettiği bir konuyu araştırmasına ve üzerinde düşünmesine de olanak tanıdı. Green, “Her türden dinin büyüsüne kapılarak büyüdüm.” diyor. “Dini temalı bir film izlediğimde genellikle onun hakkında daha fazla şey okur veya araştırırım.” Her ne kadar 1973 yapımı film öncelikle musallatın Katolik yorumuna dayansa da, Exorcist: İnançlı bu temayı birçok inancın perspektifinden inceliyor. Green şöyle diyor: “Bu, musallata dair pek çok farklı bakış açısını ele almak ve onu çeşitli karakterler ve onların dine bakış açıları aracılığıyla keşfetmek için bir fırsattı.” Ancak dramatik ve duygusal olarak Green, hikâyenin merkezindeki bu açıklanamaz olayların insanları nasıl etkilediğine odaklanmak istedi. Green, “Her zaman dramatik köklere ve ilişkilendirilebilir karakterlere bakıyorum.” diyor. “Dünyada kendimi özdeşleştirebileceğim durumlar arıyorum. Bu filmde muhteşem olanı keşfediyoruz ama her zaman bir yandan bu olayların nasıl açıklanabileceği ve anlaşılabileceği üzerinde durmaya çalışıyoruz.”
Sonuç, Blum'a göre “sürükleyici, dramatik, karanlık ve dehşet verici” bir film. Green için bunun başka hiçbir şeye benzemeyen bir film yapımı deneyimi olduğu ortaya çıktı. “Bu yapımın asıl inişli çıkışlı yanı, karanlıkta neşe bulmak, yalnızlık içinde toplumu bulmak ve yapım deneyimine sinmiş insani bir niteliği olan ve umarım izleyicilerin filmi izlediklerinde takdir edebilecekleri bir film bulmaktı.” diyor Green.
KARAKTERLER
Editör Notu: Tüm aktör röportajları SAG-AFTRA işçi grevi başlamadan önce gerçekleştirilmiştir.
Victor Fielding : Leslie Odom, Jr.
On üç yıl önce, fotoğrafçı Victor Fielding'in sevgili eşi Sorenne (Tracey Graves), Haiti'de bir depremde mahsur kaldığında, doktorlar ancak doğmamış kızları Angela'yı (Lidya Jewett) kurtarabilmişler. Victor, hayatta kalanların suçluluk duygusuna kapılmıştır ve sevgi dolu bir yuva yaratmak için elinden geleni yapmıştır ancak kızının masum “okulu ekme günü”, Angela ve en yakın arkadaşı Katherine'i (Olivia O'Neill) ormanda üç günlük bir aramaya dönüştüğünde Victor, yurtdışında başına gelen lanetin onları Amerika'ya kadar takip edip etmediğini sorgular.
Hamilton'daki Tony ödüllü çalışmasıyla ve One Night in Miami ve Harriet gibi filmleriyle tanınan Leslie Odom, Jr., Victor'ı canlandırmak için seçildi. Odom, kızını geri almak için her şeyi yapabilecek, hatta cehenneme bile gidebilecek sıradan bir adamın vücut bulmuş haliydi. Yönetmen David Gordon Green, “Victor, tüm bu zorluklarla mücadele eden bir sanatçı.” diyor. “Bir alışveriş merkezindeki portre fotoğrafçısı olarak, kendini ifade etmekte ve aklını kullanacağı yaratıcı bir yer bulmakta zorlanan adam gösteriyoruz. Victor çok izole bir hayat yaşamaktadır ve Angela, Victor'un her şeyidir. Victor’ın toplumla ya da komşularıyla pek iyi bağları yoktur, kiliseyi ve inancını arkasında bırakmıştır. Bunun yerine sahip olduğu her şeyi kızını korumaya ve kızının dünyasına adar. Bu hikâyedeki olaylar, onun dünya görüşüne temel düzeyde meydan okuyor. Bu yalıtılmış karakter; topluma, dünyaya farklı bakış açılarına ve kızına özgürlük ve ifade özgürlüğü sağlamanın başka yollarına maruz kalıyor.”
Green ve senarist arkadaşı Peter Sattler filmin hikayesini yazarken rol için Odom'u düşünüyorlardı. Green şöyle diyor: “Leslie'nin bağ kurulabilirliğine, sıcaklığına ve aynı zamanda yoğunluğuna uzun zamandır hayranlık duyuyorum.” “Onun itibarı, her role kendini adamasından geliyor. Yeteneği çok yönlü ve enerjisi sınırsız. Ayrıca arkasında bu kadar harika iş olmasına rağmen genç ve filmlerde keşfedilen, her seferinde sanatçı olarak yeniden doğan biriyle çalışma fikri de hoşuma gitti.”
Victor'ı oynama şansı, Odom için hayatta bir kez karşılaşılabilecek bir fırsattı. Odom, “Tanışabileceğiniz en büyük Exorcist hayranlarından biriyim.” diyor. “The Exorcist'teki ilişkilerin özgünlüğü -gerçeklik, insanlık ve çaresizlik- bu oyuncuların getirdikleriydi. David Gordon Green'in bu filmi yapacağını duyduğumda, menajerime bunun hayallerindeki proje olduğunu söyleyen bir e-posta gönderdim. Yedi ya da sekiz ay sonra, bu macerada David'e katılmam için bir çağrı aldım. Bir hayran yarışmasını kazanmış gibiyim. Orijinal filmde oyuncuların ifade ettiği duyguların, bizimkinde de belirgin olduğundan emin olmak istedim.”
Odom, özellikle Ellen Burstyn'in 1973 filmindeki performansından etkilenmiş. Odom, “The Exorcist'i ilk izlediğimde gençtim ve Ellen'ın performansı beni çok sarsmıştı.” diyor. “İnsanlığı ve dürüstlüğüyle sizi çaresiz bırakıyor. Onunla çalışacağım için gergindim ama ilk dakikamızda bana kocaman, misafirperver bir şekilde sarıldı. Daha sonra kolları sıvadık ve sorular sormaya, materyali sorgulamaya başladık. Varlığıyla, bereketiyle bize böyle bir hediye verdi.”
Burstyn de onun karşısında büyülenmişti. Burstyn, “Leslie'ye aşık oldum.” diyor. “Muhtemelen umut etmeyi imkânsız kılacak bir yaş farkımız var ama yine de aşığım. O harika bir aktör, sanatçı ve insan. Ona her seviyede yüzde 100 verdim. Hayatımda yaratıcı olmaktan ve benimle aynı olan biriyle çalışmaktan daha zengin bir deneyim yok. O ve ben bu işte birlikteydik. Bu çok zor materyalle eğlenen iyi oyun arkadaşları olduk.”
Chris MacNeil : Ellen Burstyn
Oscar ödüllü Ellen Burstyn, elli yıl aradan sonra ilk kez, 1973 yapımı filmde kızı Regan'ı (Linda Blair) akıl almaz bir şeytandan kurtarmak için cenneti ve dünyayı yerinden oynatan kadın Chris MacNeil rolüne geri dönüyor. Burstyn'in Exorcist: İnançlı'daki rolü, sinema tarihindeki en uzun canlı aksiyon oyuncu-karakter eşleşmesi olarak yeni bir rekor kırdı. Yapımcı David Robinson, “Ellen olmasaydı filmimiz olmazdı.” diyor. “O olağanüstü bir oyuncu ve onun bu filme ve oyuncu kadrosunun geri kalanına neler katabileceğini biliyorduk. O hikâyenin kalbi. O sadece inanılmaz bir oyuncu değil, aynı zamanda izleyiciler onun Leslie ve çocuklarla olan ilişkisini gördüklerinde çok etkilenecekler.” Yapımcı Jason Blum şunu ekliyor: “Bu filmde Ellen Burstyn'in olması, bu filmin DNA'sını orijinaline bağlıyor. Tüm hayranlar için, özellikle de benim için bu çok tatmin edici.”
Yönetmen David Gordon Green bir süredir Burstyn'in katılımını istiyordu. “Birkaç yıl önce Ellen'a ulaşıp şunu söyledim: 'Bu üzerinde çalıştığım bir proje. Sen de dahil olmak ister misin?'“ “Bu konuşmalar ikimiz için de tereddütle başladı; bunun birlikte geliştirmek istediğimiz bir şey olup olmadığını anlamaya çalışıyorduk. Onunla paylaşacak bir senaryom olduğunda tanışmak için New York'a gittim. Pek çok sorusu ve fikri vardı. Kısa sürede, 50 yıl önce yarattığı bir karakterin yanı sıra, insanların topluluklarıyla birlikte zorlukların üstesinden nasıl geldiklerine dair temalarımız için de coşku, enerji ve olanaklara sahip olduğunu fark ettik. Bu temalara kendi hayatında yanıt verdi.
Green ve Burstyn; Chris MacNeil'in, kızı Regan'ın 1973'teki acımasız şeytan çıkarma ayininden sonra başlattığı yolculuğu birlikte hayal ettiler. İlk filmdeki olaylardan sonra Chris; hayatını başkalarının, özellikle de bu durumu yaşayan diğer ebeveynlerin, musallat olgusunu anlamalarına yardımcı olmaya adamış. Chris artık kızına olan sevgisi için bu işe girişen başarılı bir yazardır ve kızı, Victor'un komşusu Ann'in (Ann Dowd) yazılarına yaptığı girişle Victor'un yörüngesine girer. Burstyn şöyle diyor: “Chris 50 yıldır yaşıyor ve ben de 'O kim oldu? Bu 50 yılda yaşadığı deneyimler neler ve bunlar onun şu anki halini nasıl etkiliyor?' diye sordu. Bu, yaratıcı bir şekilde ilgimi çekti. Bizler, zamanın herhangi bir anında başımıza gelen her şeyin ve bunların karakterimizin bir parçası haline gelenlerin toplamıyız. Bu keşfedilmesi ilginç bir mücadeleydi.”
Burstyn ayrıca rolü ve filmdeki çalışması karşılığında aldığı ücreti, kariyerinin çoğunu adadığı bir kuruluş olan The Actors Studio aracılığıyla, önümüzdeki on yıllar boyunca yeni nesil oyunculara yardım etme fırsatı olarak gördü. The Actors Studio’nun eş başkanı olan Burstyn, “Bu rol bana uzun zamandır yapmaya çalıştığım bir şeyi yapma fırsatı verdi; The Actors Studio'da ödeme yapmaya gücü yetmeyen yetenekli sanatçılar için bir burs programı oluşturmak.” diyor “Bunu çok istiyordum ve bu sorunun çözümünün bu olduğunu fark ettim.”
Ann : Ann Dowd
Mahalleye taşındıklarından beri Victor ve Angela, yan komşuları Ann'in sadece meraklı ve sinir bozucu olduğunu düşünürler. Bir hemşire olan Ann'in yalnızca sokaktaki çöp kutuları polisi olmakla ilgilendiği ortaya çıkar. Ancak Angela'ya musallat olan güç, onun bedenini ve zihnini ele geçirirken Victor, Ann'in bir zamanlar hevesli bir rahibe olduğunu ve onun doğaüstü bilgiye sahip olmasının Angela'yı kurtaran az sayıdaki lütuftan biri olabileceğini fark eder.
Karaktere hayat vermek için yönetmen David Gordon Green, ünlü kariyeri Philadelphia'dan Compliance'a ve The Handmaid's Tale'e uzanan eski çalışma arkadaşı Ann Dowd'a başvurdu. Dowd, Green'in Our Brand Is Crisis programında sahne aldı ve o zamandan beri tekrar birlikte çalışmak istiyorlardı. Dowd, “David'i bir arkadaş ve bir insan olarak seviyorum.” diyor. “Onun enerjisini ve deliliğini, deney yapma, neşe bulma ve risk alma arzusunu seviyorum. David'le çalışmak başka bir gezegene seyahat etmek gibidir; varlığından haberdar olmadığınız ve gitmek istediğinizden emin olmadığınız bir gezegen. Ona güvendiğin için sahip olduğun her şeyi veriyorsun ve sonunda hayatının en güzel anını yaşıyorsun.”
Dowd'un ayrıca 1973 yapımı filmi izlediğine dair silinmez bir anısı varmış. Dowd, “Filmi izlediğimde gençtim.” diyor. “Beni çok korkuttu ve dikkatimi çeken şey ise babamın da filmi izlemiş olmasıydı. O koyu bir Katolikti ve film onu da gerçekten korkutmuştu. Yani korku dolu anılarım var. Bu konuyu daha fazla tartışmaya ya da yemek masasında gündeme getirmeye hiç niyetim yoktu.” Bu dehşet anılarını, kendi şeytanlarıyla savaşan kadın rolüne taşıdı. Dowd, “Ann'in vazgeçmesi, uzlaşması gereken zorlu bir geçmişi var.” diyor. “Hizmet etmeyi seçerek hemşireliğe başlamış. Kendisi koyu bir Katolik olmaya devam ediyor ve inancı, bağ kurma konusundaki farkındalığı ve her gün üzerimize ne gibi küçük varlıklar geldiği hakkında çok daha fazlasını anlamak üzere.”
Oyuncu, karakterinin gizli güçlerini ortaya çıkarmasını çok sevmiş. Dowd, “Ann'in kendisinde bunlardan herhangi birinin olduğunu bildiğini sanmıyorum.” diyor. “Hayatının ilk hayal kırıklıklarını atlatamayan çok özel bir insan. Tanrı’ya hizmet etmeye ve rahibe olmaya hazırmış ancak bu onun eylemleri nedeniyle başarısız olmuş. Kendini affetmeye hazır olup olmadığını ya da inancının kişisel düzeyde ne anlama geldiğini anlamaya istekli olup olmadığını bilmiyorum.”
Miranda ve Tony : Jennifer Nettles ve Norbert Leo Butz
Miranda, kasabasının ve kilisesinin temel direği olan son derece sert bir anne ve eştir. Çok yönlü aktris Jennifer Nettles tarafından hayata geçirilen karakter, varlığını tanımlayan sarsılmaz bir Tanrı inancına sahip. Kızı Katherine (Olivia O'Neill) ele geçirilince Miranda, kasabasını tehdit eden kötülüğü ortadan kaldırmak için kilise topluluğuna güvenir. Nettles, “Böyle ikonik bir hikâyenin yeniden tasarlanmasının ve canlandırılmasının bir parçası olmak benim için heyecan vericiydi.” diyor. “Senaryonun orijinal hikâyeyi onurlandırma ve ona saygı gösterme şeklini sevdim ama aynı zamanda ona yepyeni bir bakış açısı da kattı. İnançlarımız ve dinlerimiz açısından hepimizin farklı taraflardan olduğunu ama bir araya geldiğimizde nasıl daha güçlü olduğumuzu anlatıyor.”
Miranda, kilisesinde ve evinde en güvenilir kişidir ancak yine de alışılmadık ve bilinmeyene açıktır. Nettles, “O, bu hikâye gerçekleşene kadar her şeyi mantık zemininde ve güvende tutan ailenin alfa üyesi.” diyor. “Buna musallat diyen ilk kişi Miranda. Aynı zamanda mevcut hikâyede temsil edilen tek anne. Çocuğuyla ilgili o çaresizlik duygusuna sahip olmak, kimsenin bana inanmayacağı ve ona nasıl yardım edeceğime dair hiçbir fikrimin olmadığı hissi duygusal açıdan çok yoğundu.”
Miranda'nın sadık kocası Tony, onun First Baptist cemaatindeki ikinci yetkilidir. Katherine'in erkek kardeşi Tyler (RORY GROSS) ve kız kardeşi Hannah (NORAH ELIN MURPHY) ile birlikte Katherine'in yetiştirilmesine yardım etmenin yanı sıra Tony, kızına musallat olunmasıyla inancının çöktüğünü fark eder. İki Tony ödüllü Norbert Leo Butz tarafından canlandırılan Tony, Katherine ve Angela'yı ebedi lanetten kurtarmak için tüm inancını ortaya koymaya çalışırken bir yandan da kızını tek başına kurtarma isteğinin üstesinden gelmeye çalışır.
Angela Fielding ve Katherine : Lidya Jewett and Olivia O’Neill
Lidya Jewett'in canlandırdığı Angela ve Olivia O'Neill'ın canlandırdığı en yakın arkadaşı Katherine'in ortadan kayboldukları gün tek bir planı vardı: okulu asmak ve birkaç saatliğine ormanda takılmak. Ancak eve dönerken kaybolduktan sonra yürümeye devam ettiler. Evlerinden 30 mil uzakta bir ahırın köşesinde birlikte titrerken bulunduklarında, üç günün geçtiğinden haberleri yoktu. Yanlarında getirdikleri şey kendilerinin, ailelerinin ve toplumlarının hayatlarını sonsuza dek değiştirecekti.
Mükemmel ikiliyi -hem masum hem de ele geçirilmiş rolü oynayabilecek iki kız- bulmak için yapılan seçme süreci çok kapsamlıydı. Yönetmen David Gordon Green, “Tahmin edebileceğiniz gibi, Linda Blair'in izinden gidecek iki genç kadını bulmak olağanüstü bir arayıştı.” diyor. “Oyuncuların göreceli keşifler olmalarını istedim çünkü Hollywood'un çocuk-oyuncu hassasiyetini aramıyordum. Doğallık arıyordum. Genelin dışında, farklı bir şey arıyordum. Daha sonra Olivia ve Lidya ile tanıştım.”
Film yapımcıları, genç oyuncuların filmin çoğu zaman rahatsız edici materyallerinin yanı sıra büyük bir film yapımında ana karakterler olmanın zorluklarıyla başa çıkabilmelerini sağlamak için büyük çaba harcadılar. Green şöyle diyor: “Duygusal açıdan karmaşık bir yolculuğa çıkmanın onlara sorun yaratmayacağından emin olmak istiyorsunuz çünkü bu karakterler çok zor yerlere gidiyor.” “Onlar için hem sette hem de set dışında sağlıklı bir ortam olduğundan emin olmak istedik. Bu, harika aileler ve mükemmel ebeveyn desteğiyle başlıyor ve ardından psikologları ve eğitimcileri de işe kattık. Bunların hepsi kritik derecede önemliydi çünkü bu genç kadınlar sadece replikleri ezberlemek ve bir iblis tarafından ele geçirilmiş gibi davranmak zorunda değiller, aynı zamanda her gün iki buçuk saat boyunca makyaj sandalyesinde oturup makyaj yapmak zorundalar. Okula gitmek ve film yapmaya çalışan bir grup çılgın insanla uğraşmak da zorundalar. Dolayısıyla bu, her genç oyuncu için muazzam bir psikolojik zorluktur.”
Hem Jewett hem ONeill hem de aileleri Green'in beklentilerini aştı. Green, “Olivia ve Lidya her günü gerçek bir keyif haline getirdi.” diyor. “Sete çıktıklarında hazırlardı ve tüm bu zorlukları şampiyonlar gibi karşıladılar.”
İblis zamanla onları daha fazla kontrol altına aldığından, genç oyuncular birden fazla musallat seviyesinde yol almak zorunda kaldılar. Performanslarını birbirleriyle ve filmin anlatımıyla uyumlu tutmak için Green'le yakın iş birliği içinde çalıştılar. Jewett, “David bize aşamalar ve musallat seviyeleri hakkında ne düşündüğünü gösterdi.” diyor. “Bana bir sahne için ne kadar çılgınlık istediğinin yüzdelerini anlattı. Bu görselleştirmemize yardımcı oldu. Bazı sahneleri metanetli bir şekilde oynamamı isterdi. Bir gün sahneyi tatlı Angela olarak, diğer günler ise süper agresif bir versiyon olarak oynamamı isterdi.”
Green, genç aktrisleri her şeyi yapmaya teşvik etti. Jewett, “Orijinal filmi izlediğimde 'bu çılgınlık' diye düşündüm” diyor. “İlk defa böyle bir şey görüyordum. Aynanın karşısında replik alıştırmaları yaparken tuhaf hissettim çünkü ben sadece bendim. Ama iblis makyajımı yaptığımda karakter haline geldi. Işıklandırma ve sandalyeye bağlanmamız doğal geldi. Onu zihinsel, sesli ve fiziksel olarak somutlaştırıyordum. Makyaj ve ışık işin yarısını halletti. Makyaj yapmasaydık bu kadar ürkütücü olamazdık. Farklı açılardan gelen ışık ve makyaj, benim hiçbir şey söylememe gerek kalmadan, durumu daha da korkutucu hale getirdi.”
Oyuncular, musalattan önce ve sonra karakterlerinin kim olduğunu bulmak zorundaydı. O'Neill, “Katherine'in kim olduğunu, iblis Katherine'in kim olduğunu ve bu ikisi arasındaki her şeyi bilmek zorundaydım.” diyor. “Bu aşamaların nerede olduğunu net bir şekilde görebildiğinizden emin olmak ama aynı zamanda Katherine ele geçirildiğinde bunları bir araya getirebilmenizi istedim. YouTube arama geçmişim tuhaf, musallat videolarıyla dolu...”
O'Neill, filmdeki paskalya yumurtaları ve 1973 filmindeki karakterler hakkında fark ettiği öğelerle ilgili bir Google dokümanı bile hazırlamış. O'Neill şöyle diyor: “İzleyicilerin filmimizde orijinale yapılan tüm göndermeleri ve farklı referansları görmesi beni çok heyecanlandırıyor.” “Çünkü bunların çoğu göz önünde değil; onları yakından görüp dinlemeniz gerekiyor.”
Yardımcı yıldız Ann Dowd; Jewett ve O'Neill'ın çekimler sırasında ne kadar yetenekli olduklarını görünce büyülenmiş. Dowd, “Lidya ve Olivia baştan sona olağanüstüydü.” diyor. “Olağanüstü aktrisler, olağanüstü insanlar. Onlarla çalışmak bir ayrıcalıktı.”
Ellen Burstyn genç sanatçıların zorlu görevleriyle empati kurmuş. Sinema tarihinde çok az kişi aktrislerin somutlaştırmaya çalıştıkları şeyle bu kadar ilgili olabilir. Burstyn, “İçerideki bir gücün sizi ele geçirmesi korkunç bir düşünce.” diyor. “Birinin odanıza gelip sizi kaçırması, musallat olması önemli bir şey. Ama bir gücün sizi ele geçirmesi ve sizin onu kontrol edememeniz fikri? Bundan daha korkunç bir şey düşünmüyorum.”
RUHANİLİK VE DEMONOLOJİ
“Şeytan çıkarma ayini en eski insan ritüellerinden biridir. Tarihten bu yana her kültürde, her ülkede, negatif enerjileri dağıtmak ve iyileşme yolculuğuna çıkmak için bir tören vardır. Müslüman ayinlerinden Yahudi dybbuklarına ve Zerdüşt metinlerine kadar. Ölü Deniz Parşömenleri'nde bile neden birçok şeytan çıkarma büyüsü var?” – Chris MacNeil, Exorcist: İnançlı
1973 yapımı film, şeytani ele geçirmeyi ağırlıklı olarak Katolik bir bakış açısıyla araştırırken, Exorcist: İnançlı, iki genç kızı kurtarma mücadelesine birden fazla inancı dahil ediyor. Yönetmen David Gordon Green, “Bu filmdeki çabalarım filmi bilinmeyene dair bir diyalog haline getirmekti.” diyor. “Film, açıklanamayan bir hastalığa sahip bir çocuğunuz olduğunda ebeveynliğin kırılganlığını ele alıyor. Böyle bir krize nasıl yaklaşacağınız, kendi inanç sisteminiz tarafından şekillendirilir: İster dindar bir Baptist aile olun, ister Tanrı'ya inanmayan bir aile, ister tıp dünyasına büyük bir umutla ya da şüpheyle bakan bir aile olun. Film, bilim ve maneviyat hakkındaki bu iletişime dahil oluyor.”
Green, hikâye geliştirme sürecinin başlarında bu filmin inançlı ve inançsız birçok bakış açısını içermesini istediğini biliyordu. Green, “Her Pazar kiliseye giden ama aynı zamanda sorular soran, kuruma biraz meydan okuyan ve ötesinde ne olduğunu merak eden sinir bozucu bir çocuktum.” diyor. “Büyüdükçe daha fazla kültürle, çeşitli dini bakış açılarıyla tanıştım ve bana öğretilenden çok farklı şekilde inanan insanlarla yakın arkadaş oldum. Böylece, film için araştırmalarım saf bir merakla başladı; musallata ilişkin çeşitli dini bakış açılarını ve keşfettiğimiz şeytani evrene paralel çeşitli ritüelleri ve törenleri merak ederek. Bu süreçte akademisyenler ve her türden inanç lideriyle konuşma şansım oldu ve onlar bana okumam için bolca kitap tavsiye ettiler.”
Bu araştırmaların çoğu ekrana çeşitli şekillerde yansıdı ve Exorcist: İnançlı'da adı geçen her inançtan ruhani uzmanlar, film yapımcılarının ve oyuncularının danışması için işe alındı. Filmde Angela ve Katherine'i kurtarma görevi şunları içeriyor: dört temel topluluk inanç lideri: Katolik rahip Peder Maddox (E.J. Bonilla), Victor'un arkadaşı Stuart, Pentikostal bir vaiz (Danny McCarthy), bir kök doktor olan Doktor Beehibe (Okwui Okpokwasili) ve bir Baptist vaiz olan Papaz Don Revans (Raphael Sbarge).
Yapımın Ruhsali Koordinatörü CARLA DUREN, oyuncuların ve ekibin zihinsel ve duygusal sağlıkları da dahil olmak üzere ruhsal güvenliğini sağladı. Şeytan çıkarma ve demonolojiyle ilgili ritüeller çeşitli, büyüleyici ve çoğu zaman gizemlidir.
Carla Duren'e göre, filmde görülen ve duyulan ritüel uygulamaların ve büyülerin çoğu, Afrika'nın çeşitli yerlerinde ortaya çıkan ruhsal ve şifa yöntemlerine dayanan Doktor Beehibe'nin bazı uygulamaları da dahil olmak üzere, gerçek şeytan çıkarma ayinleri ve uygulamalarındandır.
Danışman yapımcı GAMAL J. PALMER, derin hassasiyet gerektiren, kültürel açıdan önemli anları değerlendirmek için ekibe katıldı. Palmer, “Bu, katılım süreci veya çeşitlilik açısından doğru olduğumuzdan emin olmak için yapıldı.” diyor. “İnsanları özgün ve stereotipleri sürdürmeyecek bir şekilde temsil ettiğimizden emin olmak istedik.”
Katolik kilisesinde şeytan çıkarma hâlâ gizlilik havasını koruyor. Atlanta Başpiskoposluğu rahibi Peder JOSEPH MORRIS'e göre, piskoposluktaki hiç kimse gerçek şeytan kovucunun kim olduğunu bilmiyor. Şeytan kovucunun korunması ve yardım etmekle görevlendirildiği kişilerin güvenliği için isminin gizli kalması zorunludur.
Georgia State Üniversitesi'nde din psikolojisi alanında uzmanlaşmış bir profesör olan proje danışmanı DR. DAVID BELL’ göre, genel olarak varlıklı dinlerde o kadar da kızgın şeytan yoktur. Ancak hayat zorlu olduğunda, düşük sosyoekonomik statüde asgari yaşam koşulları karşılanmadığında, şeytanilik daha fazla ortaya çıkma eğilimi gösteriyor.
Bell, genel olarak ABD'deki zengin toplulukların şeytanlara ve meleklere inanma ihtimalinin fakir olanlara göre daha az olduğunu belirtiyor. Tarihsel olarak Siyah kilisesi, bu figürlerde çok daha somut bir inanç sistemine sahiptir; tıpkı Amerika'nın daha kırsal bölgelerini işgal eden Pentekostal kiliseler ve dini topluluklar gibi.
Exorcist: İnançlı'daki kızlara musallat olan iblis, Lamashtu adında bir Mezopotamya figürüdür; eski halklar tarafından, yeni doğanların aç bir hırsızı haline gelen, kana susamış bir succubus olarak efsaneleştirilir. Harvard Kütüphane Bülteni'ne göre, “M.Ö. ilk bin yılda Lamashtu tutarlı bir şekilde aslan başı ve kadın vücuduyla tasvir edilirken, ayaklarda kuş pençesi özelliği korunuyordu.”
Lamashtu, orijinal romandaki ve 1973 filmindeki şeytandan farklı bir iblistir. O iblis Pazuzu'ydu. Metropolitan Sanat Müzesi'nin web sitesine göre, “Güçlü bir iblis olarak Pazuzu sıklıkla başka bir doğaüstü dehşete karşı bir kalkan olarak kuruldu: Lamashtu, geniş ve kapsamlı yıkıcı güçleri olan, özellikle hamile kadınların ve lohusaların korktuğu ve en sevdiği kurbanları da bunlar olan (ama bunlarla sınırlı olmayan) dişi bir iblis."
Özel Makyaj FX Tasarımcısı Christopher Nelson ve yönetmen David Gordon Green, filmin korkunç şeytanını yaratmak için bu figürden ilham aldılar. Nelson, “Lamashtu için doğaüstü ile gerçekliğin tatmin edici bir ortalamasını bulduk.” diyor.
Lamashtu'nun tasarlanması, hayata geçirilmesi ve şekillendirilmesi altı ay sürdü. Lamashtu'yu LIZE JOHNSTON (Guillermo del Toro - Cabinet of Curiosities) canlandırıyor.
Yapım başlamadan önce Olivia O'Neill'in annesi, kutsanması için (sadece güvende olmak için) onu kiliseye götürmüş. Oradayken, çekimler sırasında korunması için O'Neill'e kişisel tespihini veren efsanevi Martin Sheen ile tanışmış.
MAKYAJ
David Gordon Green ve Oscar ödüllü SPFX makyaj tasarımcısı Christopher Nelson, izleyicileri karanlığın kalbine götürmek için, şeytan kızların musallatının dört makyaj aşamasından geçmesini sağlayacak şekilde filmin haritasını çıkardı: Aşama 1'den Aşama 3'e. Başlangıçta dört tane vardı. Green, “Aşama 1'e 'yaramaz', ardından 'iğrenç' ve 'budaklı' adını verdik.” diyor. “4. Aşama 'bir daha asla' oldu çünkü onu filme bile çekmedik. Kızlara makyaj yaptırdık ve 'Hayır, bunu asla yapmayacağız.' dedik. Makyaj, çoğu zaman sanatçıların her sabah saatlerce makyaj yapmasını gerektiriyordu.
1. Aşama, diğer adıyla “yaramaz”, kızlarda bir şeylerin ters gittiği hissini yaratıyor. Green, “Sadece biraz 'yanlış' hissettiriyor” diyor. “Gözlerde kızarıklık, bazı çizikler, solgun bir yüz, hafif uzaklaşan saç çizgisi olabilir.”
2. Aşama, diğer adıyla “iğrenç” şiddeti artırıyor. Green, “Kızlar kendilerini kesiyor, kaşınıyor, saçlarını karıştırıyor, küçük enfeksiyonlar buluyor olabilir ve fiziksel özellikler biraz daha kötüleşebilir.” diyor.
3. Aşama, “budaklı” son aşama. Green, “Filmin doruk noktasına gelindiğinde bu karakterler banyo yapmamış, sağlıklı yiyecekler yememiş ve şiddetli öfke nöbetleri geçirmişlerdi.” diyor. “Bu kızlarda aşırı fiziksel hayal kırıklıkları kendini gösteriyor ve işte o zaman tam protezlere geçtik ve makyaj çok yoğunlaştı, nitelikler korkunç hale geldi.”
Olivia O'Neill'ın “3. Aşama” Katherine'le ilgili en sevdiği kısım, rol arkadaşı Lydia Jewett ile fırtına öncesi sessizliği simgeleyen anlar bulmasıymış. O'Neill, “Lidya ve ben birlikte çalıştık.” diyor. “Sandalyelerde arka arkaya otururduk ve farklı şeyler uydururduk. Hiçbir çekim aynı değildi, özellikle Aşama 3'te. Bunu oynamayı seviyorum çünkü 1.Aşama’nın gelişmiş haliydi ve o anları şekillendirebildim.
MEKANLAR, YAPIM TASARIMI VE ÖZEL EFEKTLER
Kasım 2021'de, ana çekimler başlamadan birkaç ay önce ekip, tüm Ellen Burstyn sahnelerini çekmek için bir hafta boyunca Savannah, Georgia'da toplandı.
Filmin açılış sahneleri Dominik Cumhuriyeti'nde (Haiti olarak gösterildi) çekilmeden önce, son şeytan çıkarma töreni Atlanta'da çekildi.
Renk tasarımı sohbetlerinde Green ve yapım tasarımcısı Brandon Tonner-Connolly, Wong Kar-Wai'nin gösterişli, romantik klasiği In the Mood for Love gibi filmlerin temel özelliklerini tartışıp parlak renkleri yansıtmaya karar verdiler.
The Exorcist'in ikonik görüntülerinden ilham almak ve ekibine efsaneyi yaşatma konusunda meydan okumak için Tonner-Connolly, 1973'teki başyapıttan 50 fotoğraf bastırdı ve bunları prodüksiyon ofisinin duvarına yerleştirdi.
Yapımcılar, Victor'un karısı Sorenne'in depremde ölümünü tasvir eden Haiti sahneleri için tehlikeyi ve aciliyeti temsil etmesi için “Karayip yeşili” rengini belirlediler. Renk tonu bir akıl hastanesinde yeniden ortaya çıktığında sinir bozucu olmayı amaçlıyor... Katherine'in evinde ve Victor ile Angela'nın evinde olduğu gibi.
Önemli bir Haiti sahnesi için özel efekt departmanı ilginç bir merdiven inşa etti. Her merdivenin farklı küçük eğimleri vardı; bir dublör merdivenden düşerken farklı merdivenlere çarpabilirdi. Bu merdiven deprem sırasında çöken basamakları taklit etti. Dublör koordinatörü ASHLEY RAE RIDDICK'e göre deprem olduğunda zemin akordeon gibi açılıp kapanıyor ve merdivenler parçalanıyor.
Bir akıl hastanesinde geçen sahnelerin rahatsız edici görünümü için yapımcılar, zihinsel ve duygusal açıdan sorunlu çocukların ve genç yetişkinlerin akıl almaz hikayelerini içeren 1983 Oscar adayı bir belgesel olan Children of Darkness'tan ilham aldılar. Bu anlatıdaki ailelerin acısı, Exorcist: İnançlı'daki kurgusal ebeveynlerin acısıyla yankılandı.
Filmin mmknmrtb notu: 60 /100