26.6.23

Indiana Jones and the Dial of Destiny / Indiana Jones ve Kader Kadranı

 


Efsanevi arkeolog Indiana Jones, tarihin akışını değiştirebilecek mühim bir eseri geri almak için zamana karşı yarışır. 



Indiana Jones and the Dial of Destiny / Indiana Jones ve Kader Kadranı


Yönetmen: James Mangold

Senaryo: Jez Butterworth, John-Henry Butterworth, David Koepp ve James Mangold

Yapımcılar: Kathleen Kennedy, Frank Marshall, Simon Emanuel

Oyuncular: Harrison Ford, Phoebe Waller-Bridge, Antonio Banderas, John Rhys-Davies, Toby Jones, Boyd Holbrook, Ethann Isidore ve Mads Mikkelsen

Süre: 154 Dakika




Ünlü yazar ve yönetmen James Mangold'dan sinemanın en büyük kahramanlarından birinin hikâyesinin son kısmı beyazperdede. Oscar adaylığı bulunan aktör Harrison Ford, Indiana Jones ve Kader Kadranı'nda, ikonik zeki arkeolog rolünü son bir kez daha canlandırarak, dünyaları dolaştığı nefes kesici bir maceraya atılıyor.

Yıl 1969 ve Indiana Jones işi bırakmaya karar vermiştir. New York'taki Hunter College'da on yıldan fazla bir süredir ders veren saygın arkeoloji profesörü, bugünlerde tek başına yaşadığı mütevazı dairesine çekilmeye hazırlanmaktadır. Arasının açık olduğu vaftiz kızı Helena Shaw'ın (Phoebe Waller-Bridge), babasının yıllar önce Indy'ye emanet ettiği nadir bir eseri, zamandaki çatlakları bulma gücüne sahip olduğu iddia edilen meşhur Arşimet Kadranı'nı aramak için yaptığı sürpriz ziyaretle işler değişir.

Başarılı bir dolandırıcı olan Helena, Kadran’ı çalar ve eseri en yüksek teklifi verene satmak için hızla ülkeden ayrılır. Peşinden gitmekten başka çaresi kalmayan Indy, son bir yolculuk için fötr şapkasının ve deri ceketinin tozunu alır. Bu arada, Indy'nin şimdilerde ABD uzay programında fizikçi olarak çalışan geçmişte bir Nazi olan eski düşmanı Jürgen Voller'in Kadran için dünya tarihinin akışını değiştirebilecek korkunç planı vardır.

Harrison Ford'un rol arkadaşları Phoebe Waller-Bridge (Fleabag), Antonio Banderas (Acı ve Zafer), Karen Allen (Kutsal Hazine Avcıları), John Rhys-Davies (Kutsal Hazine Avcıları), Shaunette Renée Wilson (Black Panther), Thomas Kretschmann (Das Boot), Toby Jones (Köstebek), Boyd Holbrook (Logan), Olivier Richters (Black Widow), Ethann Isidore (Mortel) ve Mads Mikkelsen (Körkütük)’dır.

James Mangold'un (Asfaltın Kralları, Logan) yönettiği filmin senaryosu Jez Butterworth ve John-Henry Butterworth ile David Koepp ve Mangold tarafından George Lucas ve Philip Kaufman'ın yarattığı karakterlere dayanılarak yazıldı. Kathleen Kennedy, Frank Marshall ve Simon Emanuel filmin yapımcıları, Steven Spielberg ve George Lucas ise uygulayıcı yapımcıları olarak görev yaptı.

Filmin müziklerini 1981 yapımı Kutsal Hazine Avcıları’ndan bu yana her Indy macerasının müziğini yapan John Williams besteledi. Prodüksiyonun yapım ekibi arasında görüntü yönetmeni Phedon Papamichael (Asfaltın Kralları); yapım tasarımcısı Adam Stockhausen (Batı Yakası’nın Hikâyesi); kurgucular Michael McCusker, Andrew Buckland ve Dirk Westervelt (Logan); kostüm tasarımcısı Joanna Johnston (Lincoln); görsel efekt süpervizörü Andrew Whitehurst (Ex Machina) ve görsel efekt yapımcısı Kathy Siegel yer alıyor.

Indiana Jones ve Kader Kadranı 30 Haziran 2023'te vizyona giriyor.



MACERANIN BİR ADI VARSA… O DA INDIANA JONES'TUR.


Indiana Jones'un şimdiye kadar beyazperdeye aktarılmış en sevilen karakterlerden biri olduğuna hiç şüphe yok: Amerikan Film Enstitüsü maceraperesti tüm zamanların en iyi ikinci film kahramanı olarak seçti. Fakat sadece "Bülbülü Öldürmek" filmindeki Atticus Finch rolüyle Gregory Peck, onu geçebildi. Yine de Indy'nin, yıpranmış kahverengi fötr şapkalı Harrison Ford olmadan kültürel bilinçte aynı kalıcı güce sahip olacağını düşünmek oldukça zor.

Indy, Steven Spielberg'in 1981 tarihli dönüm noktası Kutsal Hazine Avcıları filminde ilk kez beyazperdede belirdiğinde, karakter ve yıldız oyuncunun mükemmel bir uyum içinde olduğu açıktı. Sert, kaba saba erkekliğiyle Ford inkâr edilemez derecede karizmatikti ama aynı zamanda derinlerde sevimli bir çekiciliğe sahipti. Her fırsatta bilmiş bir gülümseme takınıyor ve görünüşte imkânsız olan kazalardan ustalık, beceriklilik ve tamamen şansın bir kombinasyonuyla kurtuluyordu.


Ford, canlandırdığı tüm unutulmaz karakterler arasında Indiana Jones'a her zaman özel bir yakınlık duymuş ve aktör periyodik olarak yapımcılar Kathleen Kennedy ve Frank Marshall'a rolü son bir kez daha tekrarlama olasılığını sorarmış. Kennedy, "Harrison bu karakteri seyirciler kadar seviyor ve bittiğini görmek istemiyordu," diyor. "Sürekli ‘Başka bir hikâye var mı?’ diye soruyordu."

Kennedy, Ford ve Spielberg cevabı bulmak için "Sınırları Aşmak", "Logan" ve "Asfaltın Kralları" gibi eleştirmenlerce beğenilen ve ticari açıdan başarılı filmlerin arkasındaki usta hikâye anlatıcısı James Mangold'a başvurdular. İki kez Akademi Ödülü® adayı olan Mangold, Johnny Cash'ten Carroll Shelby'ye kadar tarihi figürlerle ilgili duygu yüklü hikâyeler anlatma konusunda çok deneyimliydi ve aykırı figürlerle ilgili çarpıcı hikâyelerde de aynı derecede becerikliydi. Çoğu zaman büyüleyici, çatışmalı kahramanları merkeze alan filmleri daima ustalıkla hazırlanmış, benzersiz bir şekilde düşündürücü ve fazlasıyla eğlendiriciydi.


Kennedy, "Bence bu işe dahil olan herkes Jim'in olağanüstü bir sinemacı olduğunu uzun zamandır biliyordu. O aynı zamanda filmleri gerçekten inceleyen nadir sinemacılardan biri. Filmler hakkında konuşmak söz konusu olduğunda adeta bir bilim insanıdır. Jim'in adı geçtiği anda Harrison zaten işe yüzde yüz dahil olmuştu. Bu benim için çok şey ifade ediyordu. Steven ve Frank için de öyle.” diyordu.

Mangold'u zaten şahsen tanıyan Ford, son Indiana Jones macerasında dizginleri Spielberg'den devralmak için neden doğru kişi olduğunun altında yazar-yönetmenin çalışmalarının yattığını söylüyor. "Jim Mangold'un film yapma becerisinde hayranlık duyduğum pek çok yön var" diyor Ford. "Ama bir hikâye anlatıcısı olarak, kendi deneyimlerinden ve bakış açısından doğan özel bir algısı var ve hırsı, bizim bu film serisi boyunca ortaya koyduğumuz, alaycı bir mizah ve seyirciyi içine çeken duygusal bir gerçeklikle büyük ölçekli bir eğlence yaratma hırsıyla örtüşüyor."



Spielberg şöyle diyor: Kurgu, tempo, karakter gelişimi, sahneleri dengeleme gibi konularda benimle aynı hassasiyetleri paylaşan bir yönetmendi. Eğer ben bir Indiana Jones filmi daha yapmazsam, James Mangold yapmalı diye düşündüm.

Marshall da aynı şeyleri tekrarlıyor: Jim, Indiana Jones karakteri, seri ve serinin nasıl işlediği konusunda çok bilgiliydi. Daha önce yaptığı işlere ve çektiği filmlere dayanarak, bunu yapmak için doğru kişi olduğuna gerçekten emindik.

Mangold'a göre, 12 Haziran 1981’de New York'un kuzeyindeki Orange County Alışveriş Merkezi'nde açılış gününde 17 yaşında bir çocuk olarak Kutsal Hazine Avcıları'nı izleme deneyimi, asla unutamayacağı bir deneyim. Sinema sanatının ilk yıllarından tarzlar ve teknikler ödünç alan klasik maceranın heyecan verici ruhu onu etkilemişti. Kovalamacaların, büyük çekişmelerin, yumruklaşmaların, romantizmin ve nüktenin eşit bir karışımıydı ve benzersiz bir modern hassasiyete sahipti.


Ancak, Mangold'un Spielberg'in yarattıklarına duyduğu derin sevgi ve saygı, başlangıçta imza atmakta tereddüt etmesinin asıl nedeniydi. Kamera arkasına geçmeyi ancak Indiana Jones serisine yakışır, ilgi çekici bir macera yaratmak için zamanı olacağını düşündüğünde kabul etti: Kutsal Hazine Avcıları, 1984 yapımı Indiana Jones: Lanetli Tapınak, 1989 yapımı Indiana Jones 3: Son Macera, 2008 yapımı Indiana Jones 4: Kristal Kafatası Krallığı, Spielberg tarafından yönetilmişti.

Filmografilerinde "Kara Düzen", "Get on Up" ve "Yarının Sınırında" gibi yapımlar da bulunan, "Asfaltın Kralları"nın senaristleri Jez ve John-Henry Butterworth ile yeniden bir araya gelerek senaryo üzerinde çalışmaya başladı. Hikâyeyi kavramsallaştırırken, Indy'yi nesiller boyu sinemaseverler için bir parlama noktası haline getiren tüm nitelikleri korumanın hayati önem taşıdığının farkındaydılar.

"Indiana Jones bizi her zaman şaşırtan bir karakter" diyor Mangold. "Bencil olabiliyor, empati kurabiliyor, cesur olabiliyor, korkak olabiliyor ve Harrison tüm bu çelişkili unsurları bir arada bulunduruyor. Indiana Jones, Olimpos Dağı'ndaki bir Yunan kahramanı değil, çok insani bir karakter. Bence tüm eksantriklikleri, endişeleri, nevrozları ve zaafları çekiciliğinin bir parçası. Ama bir süper gücü var, o da inanılmaz derecede şanslı olması."


Karakteri onurlandırmak isterken, izleyicilere heyecan verici ve yeni bir şey sunmanın da önemli olduğunu düşünüyorlardı. Ayrıca, Ford'un çekimler sırasında 79 yaşında olacağı göz önüne alındığında, karakterin yaşını da dikkate almak istediler. Bu yüzden filmi 1960'ların sonuna, 1930'ların ve 40'ların klasik film serilerinden esinlenen maceracı bir en harika nesil kahramanının kendini biraz antika gibi hissedeceği bir döneme denk getirdiler.

Jez Butterworth, "En bariz zorluk, yeniden bir oyuncu kadrosu oluşturmadan bir türü geri getiriyor olmanız," diyor. "Otuzlu yaşlarında bu rolü oynayan aynı aktör yetmişli yaşlarının sonunda da bu rolü oynuyor. Belki de dezavantaj olarak algılanan şeyin avantaj olduğunu düşünüyorum. İnsanların hikâyelerinin sonlarına doğru olanların, başlarında olanlar kadar büyüleyici olabileceği fikriyle hareket etmek zorundaydınız. Bu otantik hissettirmeye başladı ve yapılabilir bir gerçeklik kazandı. Eğer bu fırsatı kucaklarsanız, her türlü hikâye anlatımının kapısı açılır."



Bu yaklaşım Ford'da güçlü bir yankı uyandırdı ve karaktere ilişkin içsel anlayışıyla örtüştüğünü hissetti. "Indy'nin hikâyesini anlattığımız süre boyunca 40 yıl yaşlanmış olduğu gerçeğinden kaçmadık, onu kucakladık" diyor Ford. "Onun karşılaştığı zorluklarla yüzleştik ve hikâyeye gerçek bir insanlık ve içtenlik kazandırdık. Hikâyenin geçtiği bağlamı kavramak için gerçekleştirilen olağanüstü bir hayal gücü işi bu. Çok iddialı. Çok heyecan verici. Çok cesurca."

Film başladığında, Indiana Jones için yolun sonu gelmiştir. Öğretmenlikten emekli olmaya hazırlanırken, kendini gecelerini New York'taki mütevazı bir dairede tek başına geçirirken bulur. "1969'da tanıştığımız Indiana Jones, diğer filmler boyunca birlikte yaşadığımız deneyimlerin bir sonucu" diye açıklıyor Ford. "Çökmüş bir arkeolog / profesör olduğunuzda, kariyerinizde hüsrana uğradığınızda, emeklilikten önceki son iş gününüzde ve belki de gün ortasında ara sıra bir içki içtiğinizde yaşadığınız şey budur. Keyifsizdir, alaycıdır, incinmiştir ama başına gelmek üzere olan koşullar onu bir ölçüde kurtuluşun ama aynı zamanda yenilenmenin de olduğu büyük bir maceraya sürükler."


Mangold şöyle açıklıyor: “Harrison'ın karakterini Indy olmaktan olabildiğince uzaklaştırmak istedim ki koşullar onu şapkasını tekrar takmaya zorladığında seyirci coşkuyu hissetsin.1969 artık kimsenin Indiana Jones gibi kahramanlara inanmadığı bir dönem. Yarattığımız macera pek çok açıdan eski tarz bir kahraman ile kararsız ve giderek daha alaycı hale gelen modern dünya arasında bir hesaplaşma.”

Hikâyeyi şekillendiren ve aranan eser olan Arşimet Kadranı, gerçek dünyadaki bir eserden, Antikythera düzeneğinden esinlenilmiştir. Antik Yunan'da astronomik olaylarla ilgili bilgileri hesaplamak ve görüntülemek için kullanıldığı düşünülen mekanik bir cihaz olan bu düzenek, bilinen en eski analog bilgisayar örneği olarak tanımlanıyor.

Mangold, "Filmin zamanla, kaçırılan ve kaybedilen fırsatlarla, yapılan seçimlerle, geri dönülemez hatalarla ilgili olduğunu anladığım anda, 'Zamanın kendisini düzeltmemi sağlayacak tek şey ne olabilir' sorusu aklıma geldi. Arşimet'in icadı olduğu söylenen Antikythera hakkında bulduğum araştırma, onun bir tür zaman pusulası olabileceğini düşündürdü." diye açıklıyor.


Senaristler Antikythera düzeneğine biraz daha sihir katarak, onu hikâye için mükemmel bir MacGuffin haline getirme cesaretini gösterdiler. "Arşimet'in Kadranı, büyük, cesur bir konsept," diyor Ford. "Bence dahiyane bir seçim oldu. Diğer filmlerde kullandığımız Sankara Taşları, Kutsal Kâse, Ahit Sandığı gibi diğer nesnelerin hep dini bir yönü vardı. Ama bu bilimin doğasıyla dalga geçiyordu."

Kadranı geri almaya kararlı olan Indy, New York'u arkasında bırakarak Kadran’ı yeniden ele geçirir, ancak Helena'nın peşindeki tek taraf o değildir. Indy'nin eski düşmanı Jürgen Voller de Kadran'ı ele geçirme umuduyla onun peşindedir. John-Henry Butterworth, "Indy filmlerindeki en iyi kötü adamlar Nazilerdir," diyor. "Bir Indy filminde ne görmek istediğinize dair bir dilek listesi yapsanız, Indy'nin Nazilerle kapıştığını ve sonunda galip geldiğini görürsünüz. Bunu ana hikâyenin geçmesini istediğimiz zaman dilimine nasıl sığdıracağımızı bulmak bir tür bulmaca çözmek gibiydi."

Bu amaçla, film yapımcıları 1944'te geçen ve daha genç bir Indy'nin Nazi düşmanlarıyla savaştığı aksiyon dolu bir prolog yarattılar. Mangold, senaristlerin bu konudaki düşünceleri hakkında şunları söylüyor: Bu durumda, Indiana'nın en iyi zamanlarında Nazilerle savaştığı bir sekans ve gerçekten ayrıntılı bir sekans yapmak mucize olurdu. Bu, seyircinin bir süredir görmediği bir şeyi hatırlamasını sağlayacaktı. Genç bir Harrison'la bir film yapma şansı istediğimi hissettim. İçimdeki hırs bunu denemek istedi ve filmi başlatan detaylı bir macerayı içeren bir sekans yazdık."


Indiana Jones ve Kader Kadranı tamamlanırken Mangold, 2022'nin son derece kişisel aile draması "Fabelmanlar" da dahil olmak üzere kendi yönetmenlik çalışmaları üzerinde çalışan uygulayıcı yapımcı Spielberg'e sık sık danıştı. Yapımcılar Kennedy, Marshall ve Simon Emanuel ("Rogue One: Bir Star Wars Hikâyesi," "Solo: Bir Star Wars Hikâyesi") ve diğer uygulayıcı yapımcı George Lucas'la birlikte, Spielberg macera için yaratıcı fikirlerini Mangold'la paylaştı ve Mangold da yapımın tüm aşamalarında onun katkılarını memnuniyetle kabul etti.

Mangold, Spielberg için "Hikâye ve sahneleme konusundaki içgüdüleri ve bakış açısı inanılmaz" diyor ve ekliyor: “Steven'ın söylediği ve bende her gün yankı uyandıran en büyük şey tempo ile ilgiliydi. Bir Indiana Jones filmi yapmak uzun metrajlı bir fragman yapmak gibidir. Filmde durağan geçen anlar çok azdır çünkü filmin tamamı neredeyse iki saat boyunca devam eden bir tanıtım fragmanı gibidir. Ve bu basit aforizma, bu basit fikir bende kalıcı oldu.”



'KADER' OYUNCU SEÇİMİ


Başından beri, Ford'un Indiana Jones olarak geri döneceğinden hiç şüphe yoktu. Bu gerçek, film yapımcılarının, aktörün kusursuz profesyonelliği ve becerisiyle eşleşecek ve büyük oyuncu için harika rol arkadaşları olacak yetenekli bir yardımcı oyuncu topluluğu oluşturmalarını sağladı.

Marshall'la birlikte Indiana Jones serisinin tüm filmlerinin yapımcılığını üstlenen Kennedy, "Harrison'ın her zaman eşsiz bir karizması vardı," diyor. "Kimse onun gibi değil. Yaptığı her şey onun kişiliğinin bir parçası. Açıkçası, performans sergiliyor ama kendisinin de dediği gibi, oynuyor. Rol yapıyor. Bence aktör olmadan çok önce zaten yaptığı bir şeyi yapıyor. Bence performanslarının özünde her zaman bu vardı ve bu yüzden bu kadar inandırıcı."

Helena Shaw'ın önemli rolü, üç kez Emmy® Ödülü kazanan yazar ve çok beğenilen komedi dizisi "Fleabag" ile tanınan aktris Phoebe Waller-Bridge'e verildi. Karakter, Indy ile inandırıcı bir şekilde başa baş mücadele edebilecek birini gerektiriyordu ve "Solo: Bir Star Wars Hikâyesi"ndeki aktivist droid L3-37 rolüyle de unutulmaz bir performans sergileyen Waller-Bridge bu rol için ideal bir isimdi.


Zeki, çekici ama tehlikeli derecede öngörülemez olan Helena yıllardır vaftiz babasından uzak. Waller-Bridge, "Son derece bağımsız, hayatta kalmak için neye ihtiyacı olduğunu biliyor ve onu gidip alacak. Tüm bunları yaparken de çok espritüel ve komik," diyor.

Mangold, Waller-Bridge'i Hollywood'un Altın Çağı'nın Katharine Hepburn ve Barbara Stanwyck gibi büyük yıldızlarına benzetiyor. "Onun sınır tanımadığını düşünüyorum," diyor yönetmen. "O gözlerin arkasında oldukça zeki bir İsviçre saatinin çalıştığını biliyorsunuz ve dikkatli olsanız iyi edersiniz. Uyanık ve hızlıdır. Harrison'la jokeylik yapmak için bu kadar yetenekli birinden daha iyi kim olabilir? Her film için beklentilerinizden biri de oyuncularınız arasında bir tür kimya, bir tür uyum olmasıdır ve Harrison ile Phoebe'nin birlikte harika bir dinamizmi vardı."

Waller-Bridge, Ford için şunları söylüyor: “O şimdiye kadar tanıdığım en enerjik insanlardan biri. İnanılmaz derecede zeki ve çok ama çok komik, olağanüstü oyunculuk seçimleri yapıyor ve sete muhteşem bir enerji taşıyor. İnanılmaz derecede cömert, nazik ve sevecen. O etraftayken herkesin yüzünde bir gülümseme oluyor.” Ford ekliyor: “Phoebe zengin komedi becerilerinin yanı sıra gerçek samimiyetini ve insanlığını da bu role taşıyor. O inanılmaz bir oyuncu.”


Film yapımcıları Jürgen Voller rolünde Danimarkalı usta aktör Mads Mikkelsen'i tercih etti. "Fantastik Canavarlar" da dahil olmak üzere gişe rekorları kıran filmlerdeki performanslarıyla tanınan Mikkelsen; "Dumbledore'un Sırları", "Rogue One: Bir Star Wars Hikâyesi", "Doctor Strange" ve "Casino Royale" gibi gişe rekortmeni filmlerin yanı sıra "Hannibal" dizisiyle de tanınıyor ve alkolizmin pençesindeki bir lise öğretmenini canlandırdığı Oscar® ödüllü "Körkütük" gibi dramalarda da unutulmaz performanslar sergiledi. Mangold, Mikkelsen'i "son derece güçlü, inatçı ve rolüne yüzde yüz bağlı bir oyuncu" olarak övüyor.

Filmin kötü adamı olduğu açık olsa da ne Mangold ne de Mikkelsen Voller'in aşırı karikatürize bir karakter olmasını istemedi. "Aşırı aksanlı ve aşırı çılgın Alman ya da Nazi klişesinden kaçınmaya çalıştık" diye açıklıyor Mikkelsen. "Onun Amerika'ya taşındıktan sonra uyum sağlamış bir adam olmasını istedik çünkü esasen bir bilim insanı. Voller pragmatik biri. Ölçülü bir karakter. Sokakta yanından geçip gidebileceğiniz bir adam." Ford ise şunları söylüyor: “Mads hem enerjisi hem de sürece yaptığı yatırım açısından büyük hayranlık duyduğum bir aktör.”

Voller'ın neo-Nazi uşağı Klaber rolüne, daha önce Mangold'la "Logan"da birlikte çalışan ve "The Predator" ve "Kayıp Kız" gibi filmlerde ve "The Sandman", "The Fugitive" ve "Narcos" gibi TV dizilerinde rol alan aktör Boyd Holbrook hayat verdi. Holbrook şöyle diyor: “Klaber, Voller'ın fino köpeği haline geliyor ama aynı zamanda biraz da fırsatçı, Voller'ın başlattığı bu büyük girişimin zemin katında yer almak istiyor. Klaber bu amaçlara hizmet etmek için orada.”


Ancak Indy'nin yanında bazı önemli müttefikleri de var. Mangold şöyle diyor: “Bir Indiana Jones filminden beklediğimiz şeylerden biri de dünyayı dolaşırken karşımıza çıkan bir sürü karakter.”

Pedro Almodóvar'ın "Acı ve Zafer" filmindeki rolüyle 2019 Akademi Ödülü® adayı olan saygın İspanyol aktör Antonio Banderas, Indy'nin Yunanistan'da uzman bir dalgıcın yardımına ihtiyaç duyduğunda başvurduğu denizci arkadaşı Renaldo'yu canlandırıyor. Banderas, "Renaldo şu anda bir balıkçı ama muhtemelen özgürlük için savaşan bir partizandı, belki İspanya İç Savaşı'nda, belki de daha sonra İkinci Dünya Savaşı'nda," diyor. "Renaldo cesur bir adam, biraz deli ama iyi anlamda ve Indy için sadık bir dost. Bence bu özel zamanda Indy'nin buna ihtiyacı var."

John Rhys-Davies ("Yüzüklerin Efendisi" üçlemesi) Kutsal Hazine Avcıları ve Indiana Jones 3: Son Macera'daki Indy'nin kadim yoldaşı, sadık ve iyi huylu kazı görevlisi Sallah rolünü yeniden canlandırmak üzere geri döndü. Kader Kadranı'nda onunla yeniden karşılaştığımızda, Amerika Birleşik Devletleri'nde bir yuva kurmuş, New York'ta taksi şoförlüğü yaparak hayatını kazanmaktadır.


Karakteri kadar samimi ve ince düşünceli olan Rhys-Davies, Sallah'ı bir kez daha Indy ile birlikte görmekten çok memnun. "Geri dönmek harika, o büyük güneşin yörüngesinde olmak harika" diyor ve ekliyor: “Indiana Jones sadece benim hayatımı değiştirmedi, aslında filmin doğasını da değiştirdi." Mangold, Rhys-Davies için şunları söylüyor: "İnanılmaz bir ciddiyete sahip bir aktör ama aynı zamanda çok etkileyici bir gülüşü ve neşesi var ve Harrison için harika bir ayna.”

Filmde Helena'nın Teddy adında, 16 yaşındaki Fransız aktör Ethann Isidore'un ilk uzun metrajlı filmi için canlandırdığı bir yardımcısı var. Prodüksiyon sırasında 14 yaşında olan Isidore karakterini şöyle tanımlıyor: “Becerikli ve biraz havalı, nasıl davranacağını ve her durumda nerede olması gerektiğini biliyor. Kendisinin bir yetişkin olduğunu ve dünyanın en iyi adamı olduğunu düşünüyor ki bu gerçek. Başta Indiana Jones'tan hoşlanmıyor çünkü Helena ile çok iyi arkadaş. Sanırım ona aşık.”


Filmin nefes kesen açılış sekansında görünen Helena'nın babası Basil Shaw, "Köstebek,", "Açlık Oyunları", "Kaptan Amerika" filmlerindeki rolüyle tanınan İngiliz aktör Toby Jones tarafından canlandırılıyor: "İlk Yenilmez" ve "Jurassic World: Yıkılmış Krallık" gibi filmlerle de tanınıyor.

Karakter daha önce beyazperdede hiç canlandırılmamış olsa da Basil bir arkeolog ve Oxford'da ders veren bir akademisyen ve aynı zamanda Indy'nin en eski ve en sevdiği arkadaşlarından biri; on yıllar boyunca onun "suç ortağı" olmuş bir adam. Jones, Basil ve Indy'nin yakınlığı için "Aralarında gerçek bir sevgi var" diyor. "Belli ki geçmişe karşı bir hayranlık duyuyorlar ama aynı zamanda sahnelerde onun benim için büyük bir endişe duyduğunu göstermem gerekiyor."

Ancak bu endişe Shaw'u, Hitler'in Nazi işgali altındaki topraklardan sanat eserlerini yağmalayıp Almanya'ya gönderme operasyonunu yöneten Thomas Kretschmann'ın canlandırdığı Albay Weber'den korumaya yetmiyor. Doğu Almanya doğumlu aktör ("King Kong," "Piyanist," "U-571") zorlu bir karakteri canlandırmasına rağmen, Ford'la ilk sahnelerinde kendini biraz korkmuş hissetti.

Kretschmann, "Harrison benim boyutlarımda, benim boyumda ve çok zayıf," diyor. "Önümde oturuyordu ve ben 'Çok iri!' diye düşünüyordum. Nazi üniformamla orada öylece duran bir çocuk gibi hissettim. Gözümü biraz korkutmuştu. Göz korkutucu bir şey yapmadı ama sadece, bilirsiniz, onun varlığı, bu harikaydı."

Indy'nin peşindeki CIA ajanı Ajan Mason rolünde Shaunette Renée Wilson ("Kara Panter," "Billions"); ve Voller'in uşağı Hauke rolünde Olivier Richters ("Black Widow," "The King's Man: Başlangıç") başrol oyuncularını oluşturuyorlar.



PRODÜKSİYON HAKKINDA


Indiana Jones ve Kader Kadranı, Londra'nın hemen dışındaki Pinewood Stüdyoları'ndaki sahnelere ek olarak Fas, Sicilya, İskoçya ve İngiltere'de çekildi. Mangold, filmde kendisiyle birlikte çalışmak üzere, Yapım Tasarımcısı Adam Stockhausen, Görüntü Yönetmeni Phedon Papamichael, Kostüm Tasarımcısı Joanna Johnston, Özel Efektler Süpervizörü Alistair Williams ve Görsel Efektler Süpervizörü Andrew Whitehurst'ün de aralarında bulunduğu, perde arkasındaki yaratıcı yeteneklerden oluşan örnek bir ekip kurdu.

Filmin hayranlık uyandıran görselliğini ve inanılmaz aksiyon sekanslarını birlikte geliştirdiler: 1944'teki tren sekansı; New York metrosuna giden bantlı geçit töreninde at sırtında kovalamaca; Tanca sokaklarında çılgın bir tuk tuk kovalamacası; Yunanistan'da gerilim dolu su altı dalışı ve filmin muhteşem zirve sekansı.

Bir Indiana Jones filminin verdiği hislere sadık kalmak için, prodüksiyon Kuzey Afrika'yı, Sicilya'yı ve Birleşik Krallık'ın dört bir yanındaki bölgeleri ziyaret ederek muhteşem manzaraları bu sürükleyici maceranın arka planı olarak kullandı. "Bu çok önemli," diyor Harrison Ford. "Dünya çapında pek çok yere gitmek istiyorsunuz. Bu yerleri hissetmek, deyim yerindeyse koklamak istiyorsunuz. Bu yüzden de mümkün olduğunca gerçekçi setler, farklı bir kültürün, farklı bir hissin olduğu gerçekçi mekanlar olsun istiyoruz."


Wes Anderson ("Büyük Budapeşte Oteli," "Yükselen Ay Krallığı," "Fransız Postası") ve Steven Spielberg ("Batı Yakası'nın Hikâyesi," "Başlat: Ready Player One," "Casuslar Köprüsü") ile kurduğu uzun süreli ortaklıklarla tanınan Oscar® sahibi Yapım Tasarımcısı Stockhausen ekliyor: “Bence bu filmleri özel kılan şey de bu; bir yerde olmak, bir yerdeymiş gibi davranmaktan farklı. Bir yerde olmak, gerçek olanın tüm özgünlüğünü ve bir sette inşa etmeyi hayal bile edemeyeceğiniz köşeleri dönüp dolaşabilmenin tüm sürprizlerini beraberinde getiriyor.”

Yine de Stockhausen, Pinewood'da inşa ettiği devasa ve zengin ayrıntılara sahip setlerle gerçek dünyadaki mekanların görsel ihtişamını eşleştirmeye çalıştı. Etkileyici açılış sekansı, aralarında İngiltere'nin Bamburgh Kalesi ve North Yorkshire Moors Tren İstasyonu'nun da bulunduğu etkileyici mekanların Stockhausen'in yaratıcı tasarımlarıyla akıllıca bir araya getirilmesinin en iyi örneğiydi. Bu gece setinde, genç Indy hareket halindeki bir trende arkadaşı Basil Shaw'u Nazi tutsaklardan kurtarmaya çalışırken görülüyor. Mangold şöyle diyor: “İzleyicilere istediklerini en baştan vermek istedim ki bu Indiana Jones klasiği deneyimini yaşayabilelim.”


Stockhausen dönemin trenleri hakkında kapsamlı bir araştırma yapmış ve vagonlar için arşiv fotoğraflarından ilham almıştır. Komutanın irtibat vagonu, Hitler'in savaş zamanı treni Führersonderzug'dan esinlenen ceviz paneller ve üst düzey armatür ve donanımlara sahiptir. Güçlendirilmiş pencere ve kapılara sahip ahşap bir yük vagonu olan define vagonu, Naziler tarafından yağmalanan bazı gerçek sanat eserleri ve antikaların kopyalarını da barındıran nadir nesnelerden oluşan bir zula içeriyor.

Eşyalar arasında Golgotha'da çarmıha gerilen İsa'nın böğrünü delen silah olduğuna inanılan Longinus Mızrağı ya da Kader Mızrağı'nın replikaları; 1938'de çalınan ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bulunana kadar Nürnberg Kalesi'nin altındaki tünellerde saklanan Kutsal Roma İmparatorluğu İmparatorluk Regalia’sı da vardı.

Elbette, bu son derece karmaşık sekansın en zorlu yönlerinden biri, 79 yaşındaki Ford'un 37 yaşındaymış gibi görünmesi için gençleştirilmesiydi. Industrial Light & Magic'ten (ILM) Görsel Efekt Süpervizörü Andrew Whitehurst, filmdeki tüm görsel efektlerin tasarlanmasına yardımcı olmak için yapımcılara yapım öncesi dönemde katıldı. Amacı, tüm dijital ortamları, set yapılarına ve mekanlara yapılan çok sayıda CG uzantısını, karmaşık yaratık animasyonunu ve doğal hava olaylarının simülasyonlarını içeren bilgisayar grafikleri (CG) unsurlarına gereğinden fazla dikkat çekmeden hikâyeye hizmet etmek için tam olarak ne gerekiyorsa onu sağlamaktı.


Yine de Indiana Jones'un geçmişine dönmek ILM'deki görsel efekt ekibi için tartışmasız en zorlu işti. Eğer sonuç inandırıcı görünmeseydi, tüm açılış boşa gidecekti. Neyse ki, efekt kusursuzdu.

Bunu başarmak için ILM, bir aktörün performansının her ayrıntısından yararlanan en gelişmiş yüz değiştirme teknolojisini (ILM FaceSwap) içeren tescilli tekniklerin bir kombinasyonunu kullandı. Sanatsal beceri ve sanatçı güdümlü makine öğrenimi araçlarının bir arada kullanılmasıyla, Ford'un sette sergilediği mimik performansları yıldızın yüzünün dijital bir versiyonuyla eşleştirildi.

ILM'deki sanatçılar Lucasfilm'in önceki Indiana Jones filmlerinde başrol oynayan Harrison Ford'un görüntülerinden oluşan geniş arşivine erişebildiler ve hem yeni teknolojiyi hem de arşiv görüntülerinden oluşan kataloğu kullanarak inandırıcı bir genç Indiana Jones ortaya çıkardılar.

Mangold şöyle diyor: ILM öyle bir sistem yarattı ki, her gün bu açılış sekansının çekimlerini tamamladığımda, iki gün sonra montaj odamda genç Harrison'ı buluyordum. Yaptığı şeyi anladığını görebiliyordunuz, adeta ruhunun derinliklerinden geliyordu. İfadeleri, yoğunluğu ve karakterin tutkusunu o yönlendiriyordu.


Film, proloğun ardından, NASA astronotları Neil Armstrong, Buzz Aldrin ve Mike Collins'i selamlamak ve Apollo 11'in Ay görevinin başarısını kutlamak için yaklaşık 4 milyon kişinin Manhattan sokaklarında toplandığı Ağustos 1969'a atlıyor. Geçit törenini ve ardından gelen kovalamacayı sahnelemek, Manhattan'ı aratmayan İskoçya'nın Glasgow kentinde ciddi bir saha hazırlığı gerektiren muazzam bir meydan okumaydı. Stockhausen şöyle diyor: “Midtown East'ten Hunter College'a doğru ilerleyen kovalamaca ve geçit töreni sekansı için bir mekâna ihtiyacımız vardı ve Glasgow'daki binaların ölçeği bunun için gerçekten harikaydı.”

Stockhausen, sokakların nasıl tasarlanacağı ve geçit törenine hangi araçların dahil edileceği konusunda ilham almak için dönem görüntülerine ve fotoğraflarına, özellikle de fotoğrafçı Stephen Shore'un 1970'lerin Amerika'sına ait görüntülerine baktı. "Fotoğraflarda ve görüntülerde sahneye dahil ettiğimiz gerçekten eğlenceli şeyler gördük" diyor. "Arka kapısı açık bir station wagon ve bir kamera ekibi gibi. Bu tür ayrıntılar yakalamak gerçekten eğlenceli çünkü gerçekten spesifik, gerçekten otantik. Gerçekten var olan bir şey. Kendimize ait birkaç şey ekledik, geçit töreni şamandıraları ve orijinalinde olmayan parçalar gibi ama iskeleti gerçekten geçit töreninden."

Aksiyon araçları süpervizörü Alex King, Armstrong, Aldrin ve Collins'i Broadway'deki geçit töreninde taşıyan 1952 model Chrysler Imperial Parade Phaeton'u filme dahil etmek istiyordu. Ancak arabanın sadece üç versiyonu yapılmıştı, bu yüzden King benzer bir Chrysler tedarik etmek, tavanı çıkarmak ve siyaha boyamak zorunda kaldı.


Ekip Glasgow'un ana arteri olan St Vincent Caddesi'ni tasarlamak için üç hafta harcadı ve bu cadde çekimler sırasında yedi gün boyunca halka kapatıldı. Stockhausen, "Şehir merkezindeki bir metropol alanına girip üç ay boyunca orayı ele geçiremezsiniz," diyor. "İşinizi mümkün olduğunca sıkıştırılmış bir zaman diliminde yapmalı ve sonra çıkıp insanların hayatlarına geri dönmelerine izin vermelisiniz. Dolayısıyla, herkesin acele edip tüm bu hazırlıkları yapması, tabelaları ve bayrakları asması için inanılmaz bir yoğunluk vardı. Tam bir koşuşturmacaydı."

Neyse ki hava iş birliği yaptı. Geçit törenine katılanlar ve Vietnam Savaşı protestocuları rolünde 1.000 kadar arka plan oyuncusunun görev aldığı çekim günleri mavi gökyüzü ve güneş ışığıyla kaplıydı. Bu da sekansın 1944 proloğuyla tezat oluşturacak şekilde renkli ve canlı olması gerektiğini düşünen Papamichael için bir nimetti. Değişen palet, Indy'nin etrafındaki dünyanın ne kadar değiştiğini gösteriyordu.

Papamichael şöyle diyor: “Çekimlerin tamamı Glasgow'da yapılmasına rağmen, ölçeği, renkleri, hippileri, kavalcıları, büyük bandosu, ponpon kızları, arabaları ve atlı polisleriyle sanki gerçekten 60'ların sonunda New York'taymışız gibi hissettirdi. Kontrast, ondan önce gelen sekanstan daha yüksek olamazdı. Geceden ve Nazilerden, renk ve tonlardan oluşan yepyeni bir görsel demete geçiyorsunuz. Bu, zaman geçişi için harika bir görsel araç işlevi gördü.”


"Şikago Yedilisinin Yargılanması" ve "Nebraski" filmlerindeki çalışmalarıyla iki kez Akademi Ödülü® adaylığı bulunan Papamichael, aralarında "Asfaltın Kralları" ve "Sınırları Aşmak"ın da bulunduğu altı filmde James Mangold ile iş birliği yaptı. Film yapımcılığının Papamichael'in DNA'sında olduğu açık. Babası Metro Goldwyn Mayer (MGM)'in klasik müzikali "Yağmur Altında"da şefti; büyükbabası ise John Huston'ın "Afrika Kraliçesi" filminde sahne amiriydi.

Mangold ve Papamichael, filmin hem en görkemli anlarında hem de en duygusal sahnelerinde, ilk üç Indiana Jones filminde görüntü yönetmeni olarak görev yapan Oscar® ödüllü İngiliz görüntü yönetmeni Douglas Slocombe'un çalışmalarına saygı göstermek istediler. Papamichael şöyle diyor: “Bu filmde o kadar geniş bir görsellik yelpazesi var ki, bir görüntü yönetmeni olarak benim için en büyüleyici kısım da bu. Bu filmde şaşırtıcı olan şey, Fas'tan Sicilya'ya ve su altına kadar, her birinde kendilerine özgü ışıklandırma ve palet sunan bu kadar farklı görsel ortamlara adım atıyor olmamız. Çok fazla çeşitlilik var.”

Geçit töreni sekansının kendisi birden fazla yaklaşım gerektiriyordu. Kovalamaca ilerledikçe, Indy kendini at sırtında, Manhattan'ın metro tünellerinde yeraltında ilerlerken ve karşıdan gelen bir trenle yarışırken buluyor. Bu sahneler için Stockhausen, Pinewood'un dünyanın en büyük ses sahnesi olan 007 ses sahnesinde bir metro istasyonunun tam ölçekli bir kopyasını oluşturdu ve seti olabildiğince otantik hissettirmek için eskitilmiş boya ve fayans işleriyle donattı.


Papamichael sekansın bu bölümü için ışıklandırmada "daha cesur" bir yaklaşım geliştirdi. Görüntü yönetmeni şöyle diyor: “Sinematik teatral paletten biraz daha uzaklaşıldı. ‘Taksi Şoförü’ ya da ‘Konuşma’ filmlerindeki gibi bir yaklaşımla biraz yumuşatıldı." (Francis Ford Coppola'nın 1974'te yönettiği son filmde Harrison Ford'un küçük ama unutulmaz bir yardımcı rolde yer alması dikkat çekicidir).

"Cesur", aynı zamanda Kostüm Tasarımcısı Joanna Johnston'ın Mangold'dan karakterlerin gardırobuna nasıl yaklaşması gerektiğine dair aldığı talimatı tanımlamak için kullandığı bir kelimeydi. "Jim tasarımların cesur bir gerçekçiliği yansıtmasını istedi" diyor Johnston. "Daha az göz alıcı bir dönemdi. Artık 60'ların sonunda olduğumuz için, mesele stil yaratmak değildi."

İki defa Akademi Ödülü® adaylığı ("Müttefik," "Lincoln") bulunan Johnston aynı zamanda eski akıl hocası, saygıdeğer Kostüm Tasarımcısı Anthony Powell'ın mirasını da onurlandırmak istedi. Johnston üç Oscar® ödüllü ("Travels with My Aunt," "Tess," "Nil'de Ölüm") tasarımcıyla Indiana Jones: Lanetli Tapınak'da çalışmış ve Indiana Jones 3: Son Macera kostümlerini onunla birlikte tasarlamıştı. Johnston, Kader Kadranı'nın çekimlerine başlamadan sadece birkaç gün önce ölen Powell için, "Film boyunca onun meşalesini tutmak istediğimi güçlü bir şekilde hissettim" diyor.

Johnston, Indy'nin alışılmış gardırobunun ruhuna sıkı sıkıya bağlı kaldı; fötr şapka ve deri ceket elbette tartışılmazdı. Ford eski kostümü denemek için geldiğinde, karakterin imza görünümüne hemen geri dönebildiğini gördü. "Bu kısacık bir hikâye," diyor Ford. "Tam oturdu." Frank Marshall da ekliyor: “İnanılmazdı. Orada öylece duruyorduk ve birdenbire Indy ortaya çıktı.”


Johnston, Waller-Bridge'in zeki Helena'sı ve Mikkelsen'in abartısız ama şeytani Voller'ı da dahil olmak üzere diğer ana karakterler için birbirini tamamlayan kostümler geliştirdi. Johnston, Helena için pratik, çoğunlukla ceket ve pantolondan oluşan, biraz da ilave şıklık içeren görünümler yarattı. Helena aksiyon modundayken bol erkeksi gömlekler, Jodhpur benzeri pantolonlar ve botlar giyiyor.

Waller-Bridge, "Bu benim en sevdiğim kostümdü; aslında sürekli onun içinde yaşayabilirdim," diyor ve ekliyor: “Helena'da pek çok farklı şey var ama zorluğu yaratan da buydu. Joanna, Helena'nın kim olduğunu bilen birinin var olduğunu ve bunun kıyafetlerden de anlaşıldığını hissettirmek için her şeyi çok zekice işledi.”

Voller için Mikkelsen, Johnston ile birlikte çok gösterişli görünebilecek her şeyden kaçındıklarını söylüyor. "Onun göze çarpmasını istemedik," diyor Mikkelsen. "Gösteriş için bu işin içinde değil. Ama Indiana Jones gibi, o da zamanının adamı; bu yüzden onu 60'larda gördüğümüzde, görünüşü hala 40'lardan kalma olduğunu anımsatıyor."

Hikâyenin aksiyonu Fas'a taşındığında, dış mekanlar Fes şehrinde çekilirken, Helena'nın kötü ganimetlerini açık artırmaya çıkarmak için gittiği Hotel L'Atlantique'in gösterişli iç mekanları yine Pinewood'da inşa edildi. Otelin büyük, kaotik bir arbedenin mekânı olacağını bilen Stockhausen, mekânı bu iddialı aksiyonu barındıracak şekilde tasarladı. "Çıkış noktamız ikinci filmin ["Lanetli Tapınak"] başındaki gece kulübü sekansıydı, o sekans ne kadar güzeldi" diye açıklıyor Yapım Tasarımcısı.


Otel kavgası Ford'a bazı klasik Indy anları yaşattı ve onu sadece kıvrak zekâsı ve aptal şansı kurtardı. Mangold, "Harrison bir aksiyon kahramanından beklentilerinizi altüst edebiliyor, onları yıkabiliyor, maço kalıplarını alt edebiliyor," diyor. "Bir aktör olarak başarılı olmaktan çok başarısız olmaktan zevk alıyor."

Film yapımcıları dublör koordinatörü Ben Cooke ("Jurassic World: Hakimiyet," "Casino Royale") ile fiziki aksiyona yönelik bir yaklaşım geliştirirken, dublörlük hareketlerinin olabildiğince fazlasının gerçek olmasını ve kahramanlık gösterilerinin aşırıya kaçmamasını istediler. Bu yaklaşım, esasen motorlu çekçekler olan küçük araçların, arkalarında motosikletler olduğu halde dolambaçlı sokaklarda hızla ilerlediği tuk tuk kovalamacasına kadar uzanıyordu.

Indy ve arkadaşlarının bir dizi dik merdivenden aşağı düşmesiyle sonuçlanan sekans için yaklaşık bir düzine tuk tuk kullanıldı; araç mucizevi bir şekilde içindekiler hırpalanmış ama hâlâ hayattayken durdu. Mangold, "Filmdeki neredeyse tüm insan aksiyonu gerçek" diyor ve Ford ekliyor: “Bence aksiyonda insan ölçeğini korumak çok önemli. Bazı düzenlemelerle fiziksel gerçekliği koruyabildiğinizde, bu seyirci için gerçekçi ve daha içsel bir his yaratıyor.”

Sicilya, Indy ve Helena'nın Indy'nin eski dostu Renaldo ile buluştukları ve Arşimet'in izini sürerken uçsuz bucaksız mağaralara tehlikeli bir dalış yaptıkları Yunanistan'ın yerine kullanıldı. "Adeta matematiksel düşünmeye çalışıyorsunuz, bir Indiana Jones filminde görmediğim ne tür bir düzenek var?" Mangold şöyle diyor: “Daha önce hiç görmediğimi düşündüğüm türden bir hazine avı, su altında bir enkazdaydı. Tıpkı bir mağarada olduğu gibi, su altında yeraltı mezarları, hazineler, tuzaklar, su altı hayvanları olabilir. (Ve doğal olarak, bu hayvanlar Indy'nin can düşmanı yılanlara mümkün olan en yakın canlı olan yılan balıkları).”


Mangold, "Bunların hepsi şüphesiz ilham verici deneyimlerdi," diyor. "Ve herkes çok eğlendi."

Özellikle de Ford’un neşesi belki de en çok film yapımcısı için heyecan vericiydi. Mangold efsanevi oyuncu için "O bir film yıldızının tanımı" diyor. "Kamerayı tanıyor, zamanlamayı biliyor, kurgunun nasıl işlediğini biliyor. İnanılmaz cazibesi ve içgüdülerinin ötesinde, asıl olumlu yanlarından biri de bu. O harika bir aktör ama aynı zamanda bir filmin ne olduğunu ve nasıl yapılacağını da biliyor."

Peki Harrison Ford, çekimlerin son gününde fötr şapkasını takıp kırbacını ilk kez şaklatmasından yaklaşık 40 yıl sonra gerçekten ikon haline gelmiş karakterine veda ederken ne hissetti? "Çok heyecanlandım!"; Ford gülerek anlatıyor: "Gerçekten çok mutluydum."

"Filmde birlikte çalıştığım insanları özleyeceğim. Lucasfilm'deki, Disney'deki herkesi, Jim Mangold'u ve oyuncuları," diye devam ediyor Ford. "Ama Indy'yi özlemeyeceğim çünkü o amacına ulaştı ve sonuna geldiğini gördüğüm için gerçekten mutluyum. Kendimi iyi hissettim. Seyircinin hak ettiği bir film yaptığımızı hissettim. Önceki filmlerin hayranı olan, onları izlemekten keyif alan ve aileleriyle izleyen insanlar için bu filmle onları şaşkına çevireceğimizden eminim."



FİLMİN MÜZİKLERİ


Dünyanın yaşayan en saygın film bestecisi John Williams, Kutsal Hazine Avcıları'ndan bu yana serinin her filminde olduğu gibi Indiana Jones ve Kader Kadranı'nın müziklerini besteleyerek dehasını bir kez daha Indiana Jones serisine taşıdı. Yapımcı Frank Marshall, "John Williams filme özel bir tat katıyor: müzik," diyor. "Bu filmler için yazdığı temalar o kadar tanınabilir ve filmle o kadar özdeşleşebilir ki, bu inanılmaz bir şey."

Mangold ekliyor: “John Williams bir efsane. Film müziklerinin Altın Çağı'nda yetişti. Franz Waxman'ın orkestralarında çaldı. Yirmili yaşlarında bir caz müzisyeniydi. Boston Pops'u yönetti. Konser ustası olarak dünyanın dört bir yanında çaldı. Film yapımında benim için çok önemli sanatsal kahramanlardan biri ve pek çok kişinin kariyeri ve filmi üzerinde çok derin ve ilham verici bir etkisi var.”

Beş kez Akademi Ödülü® kazanan ve 53 kez aday gösterilen John Williams ("Jaws: Denizin Dişleri," Star Wars, "E.T. The Extra-Terrestrial") sadece Indy'nin son macerasının heyecanını artırmakla kalmayacak, aynı zamanda filmin en sonundakiler de dahil olmak üzere en dokunaklı, derinden yankılanan duygusal anlarının altını çizecek müziği yazmaktan heyecan duyuyordu.


"Yapmaya çalıştığım şey bu esere nostaljik bir yönünü katmaktı" diyor Williams. "Indiana Jones harika çünkü Harrison Ford'un en dramatik sahneleri yüzünde hafif bir tebessümle ya da gözleri parlayarak oynama yeteneği var. Aksiyon-komedi diyaloglarını kimsenin yapamayacağı kadar iyi yapıyor."

Williams başlangıçta yeni film için sadece birkaç tema yazmayı kabul etse de tek tek parçaları bestelemeye başladıktan kısa süre sonra filmin tamamını yazmaya karar verdi. "Mangold şöyle diyor: İşe atıldığımda John'un filmin tamamını yapıp yapmayacağını bilmiyordum. Sadece dua ettim.

Williams'ın Helena için bestelediği tema, keman solisti Anne-Sophie Mutter'in olağanüstü katkılarıyla öne çıkıyor. Williams, "Jim Mangold bana Helena için 40'lardan ya da 30'lardan bir kadın gibi bir tema yazmamı söyledi" diyor. "Bir orada bir burada sevgilileriyle maceradan maceraya atılıyor, tüm bunları yaparken de büyüleyici güzellikte görünüyor."

Mangold, Williams'ın sanatına geleneksel ve sıra dışı yaklaşımından şöyle söz ediyor: John karakterler için tamamı kalemle ve notalarla yazılmış melodik temalar yaratıyor. Artık pek çok besteci filmi bir videoya kaydediyor, bir sentezleyici kullanıyor ve sentezleyicideki midi bunu notalara dönüştürüyor. Sonra bunu bir aranjöre veriyorlar, o da bunu orkestra için düzenlenmiş bir parçaya dönüştürüyor. Hepsi kulağa çok hoş geliyor ama John'un yöntemi daha iyi.



OYUNCULAR HAKKINDA


HARRISON FORD (Indiana Jones), sinema tarihinin en başarılı ve beğenilen filmlerinden bazılarında rol almıştır; bunların arasında dönüm noktası niteliğindeki "Star Wars" ve "Indiana Jones" serileri ve toplam sekiz ‘En İyi Film Oscar’®® adaylığına sahip film bulunmaktadır.  Ford, bir Akademi Ödülü®, üç Altın Küre® Ödülü ve bir BAFTA® Ödülü dahil olmak üzere çok sayıda En İyi Erkek Oyuncu ödülü adaylığı elde etti.

Görkemli kariyeri boyunca Ford, İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi'nin Albert R. Broccoli Britannia Ödülü, Hollywood Yabancı Basın Birliği'nin Cecil B. DeMille Ödülü ve 2000 yılında Amerikan Film Enstitüsü'nün Yaşam Boyu Başarı Ödülü de dahil olmak üzere film endüstrisine yaptığı katkılardan dolayı defalarca onurlandırıldı.

Ford, Annapurna'nın Michael Peterson'ın cinayet davasını konu alan drama dizisi “The Staircase”in baş yapımcılığını ve başrolünü üstlenecek. Antonio Campos da uygulayıcı yapımcı olarak görev yapacak.

Ford, başrollerini Jason Segel ve Jessica Williams ile paylaştığı AppleTV+ dizisi "Shrinking"de ve Helen Mirren ile birlikte, Paramount+ dizisi "1923"te rol alıyor.

Ford, 2020 yılında aile macera filmi "The Call of the Wild"da rol aldı. Bundan önce Kevin Hart ve Tiffany Haddish'le birlikte "Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı 2" filminde ağırbaşlı çiftlik köpeği Rooster'ı seslendirdi. Ford ayrıca Ridley Scott'ın 1982 yapımı bilim kurgu klasiği "Blade Runner"ın devam filmi olan "Blade Runner 2049"da Ryan Gosling ile birlikte rol aldı. J.J. Abrams'ın yönettiği Disney'in "Star Wars Episode VII: Güç Uyanıyor" filminde Han Solo rolünü yeniden canlandırdı. Film, birçok gişe rekoru kırdı.

Chicago doğumlu olan Ford, 1973 yılında George Lucas'ın çığır açan filmi "Gençlik Yılları"nda canlandırdığı çılgın Bob Falfa rolüyle sinema kariyerine başladı. Dört yıl sonra, "Yıldız Savaşları: Bölüm IV -Yeni Bir Umut"ta Han Solo'nun ikonik rolünü oynamak için Lucas'la yeniden bir araya geldi. Bilimkurgu destanı, En İyi Film de dahil olmak üzere 12 dalda Oscar® adaylığı kazandı ve 20 yıl boyunca elinde tuttuğu rekorla tarihin en çok hasılat yapan filmi oldu. Ford, Han Solo rolünü "İmparatorun Dönüşü ve "Jedi’ın Dönüşü" devam filmlerinde yeniden canlandırdı.

Ford 1981'de Steven Spielberg'in Oscar®® adayı filmi Kutsal Hazine Avcıları'nda bir başka efsanevi beyazperde karakteri olan Indiana Jones'u yarattı. 1980'lerde gişe rekorları kıran devam filmleri Indiana Jones: Lanetli Tapınak ile Indiana Jones 3: Son Macera'da rol aldı. 2008 yılında, son derece başarılı Indiana Jones 4: Kristal Kafatası Krallığı filminde başrole geri döndü.

Ford'un diğer birçok filmi arasında Francis Ford Coppola'nın Oscar® adayı filmleri "Konuşma" ve "Kıyamet"; Mike Nichols'ın Oscar® adayı romantik komedisi "Çalışan Kız", Nichols'ın yönettiği drama, "Kendini Arayan Adam"da başrol; Alan J. Pakula'nın "Şüphe Altında" ve "Sessiz Düşman"; Philip Noyce'un her ikisi de Tom Clancy'nin çok satan kitaplarından uyarlanan "Tehlikeli Oyunlar" ve "Açık Tehlike"; Wolfgang Petersen'in "Hava Kuvvetleri Bir"; Robert Zemeckis'in "Gizli Gerçek"; Kathryn Bigelow'un "K-19: Tehlikeli Saatler"; Roger Michell'in "Sabah Neşesi"; Jon Favreau'nun "Kovboylar ve Uzaylılar"; Robert Luketic'in "Paranoya"; Brian Helgeland'ın "42"; Lee Toland Krieger'in "Ölümsüz Aşk"; ve Gavin Hood'un "Uzay Oyunları" filmleri yer almaktadır. 

Ford halen, uluslararası alanda sorunlu bölgelerdeki biyolojik çeşitliliği koruyan ve kâr amacı gütmeyen bir grup olan Conservation International'ın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. 




PHOEBE WALLER-BRIDGE (Helena), rol aldığı, yarattığı ve yapımcılığını üstlendiği BBC 3/Amazon dizisi "Fleabag" ile tanınan çok ödüllü yazar ve oyuncudur. Waller-Bridge, ikinci sezonuyla En İyi Komedi Dizisi, Komedi Dizisinde En İyi Başrol Kadın Oyuncu ve Komedi Dizisi için En İyi Senaryo Yazımı dahil olmak üzere üç Primetime Emmy® Ödülü kazandı. Ayrıca iki Altın Küre® Ödülü (En İyi Kadın Oyuncu- Televizyon Dizisi Müzikal veya Komedi ve En İyi Televizyon Dizisi (Müzikal veya Komedi), iki Eleştirmenlerin Seçimi® Ödülü (Komedi Dizisinde En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Komedi Dizisi) ve Ekran Oyuncuları Birliği Ödülü (Komedi Dizisinde Kadın Oyuncunun Üstün Performansı) ve Komedi Programında En İyi Kadın Performans dalında bir BAFTA Televizyon Ödülü kazandı.

Waller-Bridge şu anda Amazon Prime Video için popüler video oyunundan aksiyon filmine dönüşen "Tomb Raider"a dayanan yeni bir dizi yazıyor ve geliştiriyor.

Yazar ve yapımcı olarak Waller-Bridge, eleştirmenlerce beğenilen BBC America dizisi "Killing Eve"in birinci sezonundaki çalışmalarıyla tanınıyor. Ekim 2021'de gösterime giren ve o yılın en yüksek hasılat yapan dördüncü filmi olan son James Bond filmi "Ölmek İçin Zaman Yok"un senaryosuna katkıda bulundu. Film, En İyi İngiliz Filmi dalında BAFTA Adaylığı kazandı. Televizyonda, senaryosunu da yazdığı "Crashing", "Broadchurch" ve Vicky Jones ile birlikte uygulayıcı yapımcılığını üstlendiği "Run" dizilerinde rol aldı. Waller-Bridge sinemada ise "Solo: Bir Star Wars Hikâyesi", "Elveda Christopher Robin" ve "Demir Leydi"de rol aldı.

Kraliyet Dramatik Sanatlar Akademisi mezunu olan yazarın ilk oyunu "Fleabag", 2014 Olivier Ödülü adaylığı ve 2013 Susan Smith Blackburn Ödülü Özel Takdiri kazandı. Popüler televizyon dizisine ek olarak, oyun ünlü Off-Broadway ve West End prodüksiyonlarını (Lucille Lortel Ödülü, Drama League, Drama Desk ve Olivier Ödülü adaylıkları) ve "Fleabag: The Scriptures" kitabının yayınlanmasını sağladı. Waller-Bridge kendi yapım şirketi Wells Street Films'i kurdu ve DryWrite Theatre Company'nin Eş Sanat Yönetmeni olarak görev yapıyor.



MADS MIKKELSEN (Jürgen Voller) hem ülkesi Danimarka'da hem de Hollywood'da çok çeşitli filmlerde başrol oynayarak sinemada büyük başarı elde etti.

Mikkelsen son olarak Warner Bros. filmi "Fantastik Canavarlar Dumbledore'un Sırları" (2022)"nda rol aldı.

Daha önce de Akademi Ödülü® kazanan "Körkütük" (2020) filminde rol almıştı. Mikkelsen'in Danimarka sinemasına dönüşünü simgeleyen film için Mikkelsen bir BAFTA Ödülü adaylığı ve bir Avrupa Film Ödülü kazandı. Bu film, kendisine Cannes Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandıran ödüllü "Onur Savaşı" (2013) filmindeki etkileyici başrol performansının ardından yönetmen Thomas Vinterberg'le ikinci filmi oldu.

Mikkelsen ayrıca Anders Thomas Jensen'in "Riders of Justice" (2020) filminde de rol aldı ve bu film Mikkelsen'i birçok kez birlikte çalıştığı Jensen ile yeniden bir araya getirdi. Mikkelsen aynı yıl 28. Saraybosna Film Festivali'nde Yaşam Boyu Başarı Onursal Saraybosna'nın Kalbi Ödülü'nü aldı.

Mikkelsen'in diğer filmleri arasında "Arctic" (2019), "Polar" (2019), "Doctor Strange" (2016), "Rogue One: Bir Star Wars Hikâyesi" (2016), "Casino Royale" (2006), "Kral Arthur" (2004) ve ünlü TV dizisi "Hannibal"daki (2013-2015) başrolü sayılabilir.  Mikkelsen 2011 yılında dünya sinemasına katkılarından dolayı Avrupa Film Ödülü'nü aldı ve 2016 Cannes jürisine başkanlık etti.

Mikkelsen ayrıca oyun tasarımcısı Hideo Kojima'nın aksiyon video oyunu "Death Standing"de (2019) 'Clifford Unger' karakterinin sesini, görünümünü ve hareket yakalamasını sağladı. Çalışmaları ona 2019'da The Game Awards'da "En İyi Performans" ödülünü kazandırdı.

Mikkelsen yakın zamanda yönetmen Nikolaj Arcel'in "The Bastard" filminde rol alacak.

Mikkelsen, "Erkekler ve Tavuklar" (2015), Oscar® adaylığına sahip "Yasak Aşk" (2012) ve Susanne Bier'in Akademi Ödülü® adayı da olan "Düğünden Sonra" (2006) gibi Danimarka filmlerinde önemli roller üstlendi. Ayrıca Anders Thomas Jensen'in "Adem’in Elmaları" (2005), "Çaylak Kasaplar" (2003) ve "Parıldayan Fenerler" (2000) gibi birçok modern klasiğinin başrolünde yer aldı. Mikkelsen sinema kariyerinin yanı sıra Emmy® Ödüllü "The Unit" (2000-2004) dizisinde de rol aldı.

Aarhus Tiyatrosu'nun Drama Okulu'nda eğitim gören Mikkelsen 1996 yılında mezun oldu ve Nicolas Winding Refn'in ilk filmi "Pusher" (1996) ile çıkış yaptı. İkilinin iş birliği "Kan Revan" (1999), "Pusher II" (2004) ve "Cennetin Kapısında" (2009) ile devam etti.

Mikkelsen ilerleyen dönemde "Hannibal"ın yaratıcısı Bryan Fuller ile korku filmi "Dust Bunny"de yeniden bir araya gelecek.



ANTONIO BANDERAS (Renaldo), Amerikan sinemasına adım attığından bu yana kendi kuşağının önde gelen uluslararası oyuncularından biri haline geldi.  Film, televizyon ve tiyatrodaki performanslarının yanı sıra yönetmen olarak sahne arkasındaki çalışmalarıyla da eleştirmenlerden övgüler aldı. 2005 yılında Hollywood Şöhret Yolu’nda bir yıldızla onurlandırıldı.

Banderas, 2020 yılında Pedro Almodóvar'ın otobiyografik draması "Acı ve Zafer"de canlandırdığı Salvador Mallo karakteriyle En İyi Erkek Oyuncu dalında Akademi Ödülü® ve Altın Küre® adaylıkları elde etti. Ayrıca bu inanılmaz performansıyla 2019 Cannes Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu ve New York Film Eleştirmenleri Birliği Ödülleri'nde En İyi Erkek Oyuncu ödüllerinin yanı sıra İspanyol Akademisi Goya En İyi Erkek Oyuncu ödülünü de kazandı.

2019 yılında Banderas, Teatro del Soho Caixabank Tiyatrosu'nu, yönettiği ve rol aldığı klasik müzikal "A Chorus Line"ın İspanyolca prodüksiyonu ile faaliyete geçirdi. 2021'de 35’inci Goya Ödülleri'ni tiyatrosundan canlı yayınlanan bir törenle sundu ve 2022'de "Company"nin İspanyolca yapımını yönetti ve başrolünü oynadı.

2018 yılında National Geographic'in mini dizisi "Genius: Picasso"da rol aldı ve bu diziyle Emmy®, Altın Küre®, Eleştirmenlerin Seçimi® ve SAG Ödülü adaylıkları elde etti.

Banderas kısa süre önce animasyon filmi "Çizmeli Kedi"nin devam filmi olan "Çizmeli Kedi: Son Dilek” filmini seslendirdi ve film, En İyi Animasyon Filmi dalında Oscar® adaylığı elde etti.

Son filmleri arasında Penelope Cruz ve Oscar Martinez'in başrollerini paylaştığı İspanyol komedi / drama filmi "Resmi Yarışma"; Millennium Films için "The Enforcer"; Tom Holland ve Mark Wahlberg'in başrollerini paylaştığı aksiyon macera filmi "Uncharted"; Steven Soderbergh'in, Meryl Streep ve Gary Oldman'la birlikte rol aldığı "The Laundromat"; Robert Downey Jr, Emma Thompson ve Rami Malek'le birlikte rol aldığı "The Voyage of Doctor Dolittle"; ve Ryan Reynolds, Salma Hayek ve Samuel L. Jackson'la birlikte rol aldığı "Belalı Tanık 2" yer alıyor. 

Banderas 1982 yılında yazar / yönetmen Pedro Almodóvar’ın yönettiği "İhtiras Labirenti" filminde rol aldı. Bu, Almodóvar'la birlikte çalışacağı sekiz filmin ilkiydi; diğerleri "Matador", "Tutku Kanunu", "Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar" ve "Bağla Beni!" filmleriydi. Bu filmlerin uluslararası başarısı onu Hollywood ile tanıştırdı. Daha sonra Almodóvar'ın yazıp yönettiği "İçinde Yaşadığım Deri" ve "Aklımı Oynatacağım" filmlerinde rol aldı.

Banderas, Hollywood'un en iyi yönetmenleri ve başrol oyuncularından bazılarıyla çalıştı: Alan Parker'ın Madonna'yla oynadığı ve ilk En İyi Erkek Oyuncu Altın Küre® adaylığını aldığı "Evita"; Robert Rodriguez'in Salma Hayek'le oynadığı "Desperado" ve Johnny Depp'le oynadığı devam filmi "Bir Zamanlar Meksika'da"; Angelina Jolie'yle oynadığı "Günahkar"; Martin Campbell'ın Catherine Zeta-Jones ile oynadığı ve ikinci En İyi Erkek Oyuncu Altın Küre® adaylığını aldığı "Maskeli Kahraman Zorro" ve devam filmi "Zorro Efsanesi"; Brian de Palma'nın "Öldüren Kadın"; Neil Jordan'ın Tom Cruise ve Brad Pitt'li "Vampirle Görüşme"; Bille August'un Meryl Streep ve Glenn Close'lu "Ruhların Evi"; ve Jonathan Demme'nin Tom Hanks ve Denzel Washington'lı "Philadelphia" filmleri bunlara dahil. Oyuncu, HBO'nun "And Starring Pancho Villa as Himself" filmindeki meşhur Pancho Villa rolüyle üçüncü kez En İyi Erkek Oyuncu Altın Küre® adayı oldu.

İlk yönetmenlik denemesini Melanie Griffith'in başrolünü oynadığı "Crazy in Alabama" ile yaptı.  İkinci yönetmenlik denemesi, 1970'lerin sonunda tatile çıkan arkadaşların ilk aşklarını, şehvetlerini ve saplantılarını anlatan bir ergenliğe giriş öyküsü olan İspanyol filmi "El Camino De Los Ingleses" (ABD'de "Summer Rain" adıyla gösterildi) oldu.

Oynadığı diğer filmler arasında "Hayatın Kendisi," "Beyond The Edge," "Sessizliğin Müziği," "Security," "Black Butterfly," "Maden," "Automata," "Knights of Cups," " Cehennem Melekleri 3," "Süngerbob Kare Pantolon" "Machete Kills", "Justin and the Knights of Valour", "Hayalimdeki Aşk", "Çapraz Ateş", "Kara Altın", "Day of the Falcon", "You Will Meet A Tall Dark Stranger", "Büyük Patlama", "Başka Bir Adam", "Şrek, "Şrek 3", "Şrek Sonsuza Dek Mutlu", "Take the Lead", "Çılgın Çocuklar" üçlemesi, "Aşk Oyunları", "Dört Oda", "Süikast Çemberi", "Asla Yabancılarla Konuşma", "Çifte Oyun", "13. Savaşçı", "Ölümüne Kadar" ve "Balistik" vardır.

İspanya'nın Malaga kentinde doğan Banderas, memleketindeki Dramatik Sanatlar Okulu'na devam etti ve mezun olduktan sonra oyunculuk kariyerine burada bulunan küçük bir tiyatro topluluğunda çalışarak başladı.  Daha sonra Madrid'e taşındı ve prestijli İspanya Ulusal Tiyatrosu'nun topluluk üyesi oldu.



KAREN ALLEN (Marion) ödüllü bir oyuncu ve yönetmendir. İlk çıkışını "Çılgınlar Okulu"nda yaptıktan sonra, Kutsal Hazine Avcıları filminde Harrison Ford'un karşısındaki Marion Ravenwood rolüyle tanındı. Daha sonra bu rolü Indiana Jones 4: Kristal Kafatası Krallığı'nda yeniden canlandırdı. 50'den fazla filmde rol aldı ve televizyon projelerinde de birçok rol üstlendi. Jeff Bridges'le oynadığı "Yıldız Adam", Bill Murray'le oynadığı "Benim Gecem", George Clooney'le oynadığı "Kusursuz Fırtına", Joanne Woodward ve John Malkovich'le oynadığı "The Glass Menagerie", "Uygunsuzlar" Albert Finney'le oynadığı "Erişilmez Duygular", Fransız aktör Thierry L'hermitte'le oynadığı "Until September", "A Small Circle of Friends", "White Irish Drinkers", "Bad Hurt", "Year by the Sea" ve Netflix'in "Seen and Heard" dizisi seçkin yapımlar arasındadır.

2019'da "Colewell" filmindeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu dalında Independent Spirit Ödülü'ne aday gösterildi. Film ayrıca Independent Spirit John Cassavetes Ödülü'ne de aday gösterildi.  

Karen hem Broadway'de hem de Broadway dışında çok sayıda oyunda rol aldı. 

Aynı zamanda yönetmenlik de yapan Karen, son olarak John Patrick Shanley'nin Jeff DeMunn ile oynadığı "Outside Mullingar" adlı oyununu ve Carson McCullers'ın kısa öyküsü "A Tree. A Rock. A Cloud"u yönetti.   

Ayrıca Actor's Studio'nun ömür boyu üyesidir.


JOHN RHYS-DAVIES (Sallah), modern sinemanın en tanınmış tiplemelerinden biridir. En çok "Yüzüklerin Efendisi"ndeki Gimli ya da Lucasfilm'in Indiana Jones macera filmlerinin üçünde Indiana Jones'un komik yardımcısı Sallah rolüyle tanınsa da Rhys-Davies 70'lerin başından bu yana 150'den fazla televizyon dizisi ve filmde rol aldı. 

Rhys-Davies ilk düzenli televizyon dizisine 1972'de BBC'nin "Budgie" dizisiyle başladı. 1975'te "The Naked Civil Servant" adlı televizyon filminde John Hurt'e eşlik etti ve BBC'nin çok beğenilen mini dizisi "I, Claudius" için Hurt'ün yanı sıra Derek Jacobi ve Patrick Stewart ile yeniden bir araya geldi ve ABD'de PBS'in Masterpiece Tiyatrolarında yayınlandı. Daha sonra NBC'nin "Shogun" adlı dizisinde rol aldı ve bu diziyle hem Emmy® adaylığı kazandı hem de yönetmen Blake Edwards ve Steven Spielberg'in dikkatini çekti. Edwards onu Julie Andrews ile birlikte "Victor/Victoria" filminde oynattı ve Spielberg de Indiana Jones filmlerinin ilk bölümü olan Kutsal Hazine Avcıları'nda Sallah rolünü verdi.

Sonraki yirmi yıl boyunca aktör aralarında "Cinayet Dosyası", "Star Trek: Voyager", "Ivanhoe", "King Solomon's Mines", "Günışığında Suikast", "War and Remembrance" ve "Indiana Jones 3: Son Macera"nın da bulunduğu çok sayıda film ve televizyon programında Sallah rolüyle yer aldı.

Rhys-Davies 1995 yılından itibaren üç sezon boyunca ABD televizyon dizisi "Sliders "da rol aldı. " Alaaddin ve Hırsızlar Kralı," " Kediler Dans Edemez," "Animaniacs," "Batman: The Animated Series," "Gargoyles," "Pinky and the Brain," "The Fantastic Four" ve "The Incredible Hulk" gibi animasyon filmleri ve dizileri için seslendirme çalışmaları yaptı.

Rhys-Davies ayrıca "Wing Commander III: Heart of The Tiger", "Dune 2000", "Baldur's Gate" gibi video oyunlarında da rol aldı: Dark Alliance" "Quest for Glory IV" ve yakında çıkacak olan "Squadron 42" gibi video oyunlarında da oynamıştır.

Peter Jackson'ın "Yüzüklerin Efendisi" üçlemesinin üç filminde de savaşçı cüce Gimli'yi canlandırdı ve ikinci filmde bilgisayarda yaratılmış bir karakter olan Ağaçsakal'ı seslendirdi. 

Rhys-Davies 2004 yılında Gerard Depardieu ile birlikte oynadığı "Lady Musketeer" ile ABD televizyonlarına geri döndü. Hırvatistan'da 2002 yılında çekilen bu filmde, 16 metre uzunluğunda ve 3 metre yüksekliğindeki bir duvar ve çatının üzerine devrilmesi ve sırtının beş yerden kırılmasıyla neredeyse yaşamını yitiriyordu. 

Nova Scotia Senfoni Orkestrası, Alman heavy metal grubu "Metall a Capella" için sunuculuk yapmış ve 2015 Mormon Tabernacle Korosu Noel Gösterisi'nde opera sanatçısı Deborah Voight ile birlikte rol almıştır. "The King James Bible, The Book That Changed the World" kaydında anlatıcıyı seslendirmiştir. 

Rhys-Davies yakın zamanda "Aquaman"de Brine King rolüyle, Stephen Moyer ve Casper Van Dien'le birlikte oynadığı bilimkurgu aksiyonu "G-Loc"ta, Viktorya dönemi korku gerilimi "The Gates"te ve yakında gösterime girecek olan Terrence Malick filmi "The Last Planet"te rol aldı.




SHAUNETTE RENÉE WILSON (Ajan Mason) önümüzdeki günlerde Kahlil Joseph'in A24 için çekeceği "BLKNWS" filminde rol alacak. Televizyonda ise Hulu'nun merakla beklenen dizisi "Washington Black"te Sterling K. Brown'la birlikte rol alacak. Yakın zamanda Antoine Fuqua'nın Fox'taki tıbbi draması "The Resident"ta "Mina Okafor" rolüyle izleyici karşısına çıktı.

Wilson, Yale School of Drama'dan mezun oldu ve son sınıftayken tiyatro alanında prestijli bir ödül olan Princess Grace Ödülü'ne layık görüldü. Mezun olduktan hemen sonra, Showtime için "Billions"ın ikinci sezonunda Damian Lewis ve Paul Giamatti ile birlikte dokuz bölümlük bir rol aldı ve hemen ardından Marvel'in Kara Panter’inde küçük bir rol aldı. Ayrıca Blumhouse/Hulu için "Into the Dark"ın bir bölümünde yer aldı. Aslen Guyanalı olan Wilson yaşamını genellikle New York'ta sürdürüyor.


THOMAS KRETSCHMANN (Albay Weber) yakın zamanda Amazon Studios'un uzun metrajlı filmi "Upgraded"da Marisa Tomei ile başrolü paylaştı. Kretschmann ayrıca yakında Kate Bosworth ile birlikte "Kill the Child" ve "Cerberus" adlı bağımsız uzun metrajlı filmlerde rol alacak. Kısa süre önce Michael Samuel'in BAFTA adayı bağımsız filmi "The Windermere Children"da başroldeydi ve yakın zamanda Showtime dizisi "Penny Dreadful: City Of Angels" ve HBO'nun ses getiren dizisi "Westworld"de rol aldı.

Kretschmann, Al Pacino'nun da rol aldığı Michael Polish filmi "Amerikalı Hain: Axis Sally Davası"nın kadrosundaydı. Daha önce Greg McLean'in bağımsız filmi "Jungle"da Daniel Radcliffe'le birlikte rol aldı ve EPIX dizisi "Berlin Station"da boy gösterdi. Kretschmann 2009 yapımı "Genç Victoria"da Emily Blunt'la birlikte oynadı. Filmlerde sergilediği diğer unutulmaz performanslar arasında "Yenilmezler: Ultron Çağı," "U-571," "Merkezi İstihbarat," "King Kong," "Operasyon Valkyrie," "Wanted," "Sibirya Ekspresi," "Eichmann," "Grimm Love," "Blade II" ve Oscar® ödüllü film "Piyanist" yer almaktadır. Aynı zamanda yetenekli bir seslendirme sanatçısı olan Kretschmann, Disney Pixar'ın "Arabalar 2" filminde 'Profesör Zündapp' rolünü seslendirdi.

Avrupa'da geniş bir kariyere sahip olan Kretschmann, son kırk yıldır çok sayıda film ve TV dizisinde rol aldı. Son olarak Alman televizyon dizileri "Biohackers" ve "Das Boot"ta rol almıştır. "Stalingrad" adlı filmi gelmiş geçmiş en yüksek hasılat yapan Rus filmlerinden biriydi. Ayrıca Rus-İngiliz draması "In Transit"te Daniel Bruhl, Vera Farmiga ve John Malkovich ile birlikte rol aldı. Avrupa'da rol aldığı diğer filmler arasında "Ballon", "Mogadishu", "Grimm Love", "Der Untergang", "Kadın Tuzağı" ve "My Father- Rua Alguem 5555" bulunmaktadır.

Uluslararası üne sahip olan sanatçı, Peter Jackson, Roman Polanski ve Guillermo Del Toro gibi ikonik yönetmenlerle çalışmıştır.



TOBY JONES (Basil Shaw) BAFTA Ödüllü aktördür ve geçen yılın önde gelen filmlerinden ikisi olan Sam Mendes'in "Işık İmparatorluğu" ve Netflix'in "The Wonder"’ında rol almıştır. BAFTA ve Londra Film Eleştirmenleri Birliği ödüllü olmasının yanı sıra, eleştirmenlerce beğenilen geniş bir koleksiyona sahip olan Jones’un, Truman Capote'yi canlandırdığı "Infamous" (2006) gibi projelerdeki rolleriyle Altın Küre® ve Emmy® adaylığı da bulunmaktadır. John le Carre'nin klasik suç romanı "Tinker Tailor Soldier Spy"ın (2011) Oscar® adaylı uyarlamasında, HBO/BBC televizyon filmi "The Girl"de (2012) Alfred Hitchcock rolünde ve "Uncle Vanya" (2020) ve "The Birthday Party" gibi yapımlarda rol almıştır. 

Jones şu anda Netflix'te Scott Cooper'ın "The Pale Blue Eye" filminde ve Noel'de ekranlara dönecek olan ikonik televizyon dizisi "Detectorists"te Mackenzie Crook ile birlikte karşımıza çıkıyor. 2023 yılında Apple'ın yakında gösterime girecek uzun metrajlı filmi "Tetris"te Robert Stein'ı canlandıracak.


BOYD HOLBROOK (Klaber), Hollywood'un en saygın oyuncularından bazılarıyla birlikte rol aldığı ve sektörün en vizyoner film yapımcılarıyla çalıştığı önemli, zorlu ve çeşitli rollerden oluşan etkileyici bir özgeçmiş biriktirerek sektörün en ilgi çekici ve özenli sanatçılarından biri olduğunu kanıtladı. 

Holbrook son olarak BJ Novak'ın Focus Features için çektiği sudan çıkmış balık kara mizahı "İntikam" filminde rol aldı. Ayrıca Neil Gaiman'ın ağustos ayında Netflix'te prömiyeri yapılan grafik romanı "The Sandman"in uyarlamasında da Rüya Dünyası'nın en büyük kâbusu ve Uyanık Dünya'daki Katillerin Koruyucu Azizi olan The Corinthian rolünde yer aldı. Holbrook 2023 Yazında FX'in "Justified: Elmore Leonard'ın "City Primeval: High Noon in Detroit" kitabından esinlenen sınırlı dizi "City Primeval"de rol alacak. Başrollerini Timothy Olyphant, Aunjanue Ellis ve Norbert Leo Butz'un paylaştığı dizi, FX'in "Justified" dizisinin bitiminden yedi yıl sonra ABD'li Şerif Raylan Givens'ın hikâyesine yeniden ekranlara taşıyor. Sonbaharda Jeff Nichols'ın yeni filmi "The Bikeriders"da Tom Hardy ve Austin Butler ile birlikte rol alacak.

Yakın zamandaki diğer sinema projeleri arasında Sam Ellis'in fantastik-korku filmi "The Cursed"de Kelly Reilly ile başrol, Shane Black'in "Predator" yeniden yapımında başrol, James Mangold'un Oscar® adayı filmi "Logan"da Hugh Jackman ile başrol, Jason Lew'in Elisabeth Moss ve Octavia Spencer'lı "The Free World", 20th Century Fox'un Kate Mara ve Paul Giamatti'li bilimkurgu gerilimi "Morgan", Gavin O'Connor'ın Natalie Portman ve Ewan McGregor'lı "Jane Got A Gun" ve Warner Bros'un Liam Neeson ve Ed Harris'li "Run All Night" yer alıyor. Sanatçının ilk projeleri arasında David Fincher'ın Gillian Flynn'in romanından uyarladığı "Kayıp Kız" ve Craig Johnson'ın başrollerini Kristen Wiig ve Bill Hader'la paylaştığı karakter odaklı bağımsız filmi "İskelet İkizler"deki olay yaratan rolleri yer alıyordu. Bu başarılarından önce Holbrook, Gus Van Sant'ın Akademi Ödülü® adayı draması "Milk"te önemli bir rol üstlendi. Holbrook'un yayıncılık alanındaki ilk başarısı, En İyi TV Dizisi: Drama dalında 2016 Altın Küre® adaylığı alan ve büyük beğeni toplayan Netflix orijinal dizisi "Narcos" oldu. İki sezon boyunca Pedro Pascal'ın karşısında, Kolombiyalı yetkililerin Pablo Escobar'ın izini sürmesine yardımcı olan gerçek hayattaki DEA ajanı Steve Murphy'yi canlandırdı.



OLIVIER RICHTERS (Hauke), Hollanda doğumlu aktör, profesyonel vücut geliştirmeci ve dünya çapında "Hollandalı Dev" olarak tanınan girişimcidir. 7'2" (2.18m) ve 342lbs (155 kg) ile şu anda hayatta olan en uzun aktör ve vücut geliştirmeci olarak Guinness Dünya Rekoru’nu elinde tutmaktadır. 

Haltere 19 yaşında başlayan Richters, eşsiz boyunu Hollanda'da isim yapmak için kullandı ve "The King's Man: Başlangıç" ve Marvel'in "Black Widow" filmlerinde cameo yaparak dünya çapında bir izleyici kitlesi kazanacak şansa sahip oldu.

Richters yılın ilerleyen zamanlarında, başrollerini Cate Blanchett ve Jamie Lee Curtis'in paylaştığı “Boarderlands” filminde yardımcı rolde izleyici karşısına çıkacak. 

Sadece saf kas gücü değil, Richters aynı zamanda bugüne kadar çevrimiçi spor süpermarketi Muscle Meat, takviye markası Dutch Giant Nutrition ve olağanüstü uzun boylu insanlar için çevrimiçi giyim mağazası Tall Origin olmak üzere üç şirket kurmuş son derece başarılı bir girişimcidir.

Ekranda çoğunlukla büyük kötü adam olarak tanınsa da Richters, gerçekçi tavrı ve etkileyici kişiliğiyle seviliyor. Bu özellikleri, gereğinden uzun boyuyla birleşince Richters gerçekten türünün tek örneği haline geliyor.


ETHANN ISIDORE (Teddy) 25 Ocak 2007 tarihinde Le Chesnay, Yvelines, Fransa'da doğdu. Franco-Mauritian-Brezilya kökenli Fransız aktördür. 6 yaşında, iki yıl erkenden, Chatou, Yvelines, Fransa'daki Sahnede Tiyatro Sanatları kursuna katıldı. 11 yaşından itibaren sinema tutkusuyla çeşitli kısa filmlerde (L'Evasion, Debout, ILS) rol aldı. 

2018 yılında Grand Prix CinéBanlieue 2019'u kazanan Ridwane Bellawell'in "Au Revoir Tom Selleck" filminde Nadir karakterini canlandırdı. Genç aktör, jüri tarafından 'En İyi Erkek Oyuncu Performansı Özel Mansiyon’ ödülüne layık görüldü. 2019'da Ziad Touma'nın Fransız-Kanada interaktif sanal gerçeklik deneyimi 'Les Passagers' filminde (Canadian Screen Prize Best Immersive Work 2022) hareket yakalamayla çocuk rolünde oynadı. Daha sonra sanatçı ajansı Noma Talent tarafından fark edildi ve o zamandan beri "Sam" (4. ve 5. Sezonlar, Netflix ve AMC+) ve "Mortel" adlı televizyon dizilerinde rol aldı.

2023'ün başında konservatuaardaki yedinci yılına başladı ve tiyatro ve dramatik sanat eğitimi aldı.



FİLM YAPIMCILARI HAKKINDA


JAMES MANGOLD (Yönetmen/Yazar) Oscar® adayı eserleri kolay kategorize edilmeye direnen, bir sinemacının sesinin yalnızca tür ya da tekrarlanan motiflerle değil, filmlerinin bize nasıl hissettirdiğiyle tanımlandığını düşünmemize zorlayan bir yazar ve yönetmendir. Mangold, Sundance Independent'tan süperstar polis noir'a, akıl hastanesi dramından romantik fantastiğe ve pulp korkudan müzikal biyografiye kadar pek çok farklı türde film çekti. Geleneksel westernlerden dünya çapında kaparilere, sevilen bir çizgi roman kahramanını konu alan iki filmden En İyi Film dalında aday gösterilen bir dönem araba yarışı filmine kadar birçok filmde yer aldı.

Mangold'un yazıp yönettiği ödüllü filmler arasında "Şişman", "Güçlüler Bölgesi", "Aklım Karıştı", "Sınırları Aşmak", "3:10 Treni ", "Logan" ve "Asfaltın Kralları" bulunmaktadır.

Ünlü ressamlar Robert Mangold ve Sylvia Plimack Mangold'un oğlu olan James, New York'un Hudson Vadisi'nde büyüdü. Alexander Mackendrick ("Başarının Tatlı Kokusu," "Kadın Avcıları") ile çalıştığı California Sanat Enstitüsü'nden film ve oyunculuk dallarında mezun oldu. Disney Stüdyoları ile prestijli bir yazar-yönetmen anlaşması yaparak 21 yaşında film sektörüne adım attı. Hollywood'da geçirdiği birkaç yılın ardından Columbia Üniversitesi'nin film okuluna gitmeye karar verdi ve burada Oscar® ödüllü yönetmen Milos Forman'ın öğrencisi olarak "Şişman" (1995) adlı uzun metrajlı filmini yazmaya başladı. Bu film 1995 Sundance Film Festivali'nde Yönetmen Ödülü'nü kazandı ve Cannes'daki Yönetmenlerin On Beş Günü'nde ABD'yi temsil etmek üzere seçildi.

"Şişman"ın eleştirel başarısının ardından Mangold, Sylvester Stallone, Harvey Keitel, Robert DeNiro, Ray Liotta ve Janeane Garafalo'nun oynadığı, günümüz New Jersey'sinde geçen bir şehir Western'i olan ikinci filmi "Güçlüler Bölgesi"in (1997) yapımına başladı. Filmin prömiyeri Venedik Film Festivali'nde yapıldı ve ABD'de iyi eleştiriler aldı.

Mangold, tamamı erkeklerden oluşan polisiye geriliminin ardından, Susanna Kaysen'in "Girl, Interrupted" (1999) adlı kitabından uyarladığı ve başrollerini tamamen kadınların paylaştığı psikolojik bir dönem dramı çekti. Angelina Jolie, Winona Ryder'ın canlandırdığı baş karakterle arkadaş olan büyüleyici sosyopat Lisa rolündeki performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Altın Küre® ve Oscar® ödüllerini kazandı. Mangold daha sonra başrollerini Meg Ryan ve Hugh Jackman'ın paylaştığı fantastik/romantik komedi "Büyülü Çift"i (2001) ve ardından John Cusack ve Ray Liotta'nın başrollerini paylaştığı akıllara durgunluk veren gerilim filmi "Kimlik"i (2003) çekti.

2005 yılında, "Sınırları Aşmak", Mangold için ortak yazar ve yönetmen olarak çığır açan bir film oldu. Başrollerinde Joaquin Phoenix ve Reese Witherspoon'un efsanevi müzikal çift Johnny Cash ve June Carter Cash'i canlandırdığı film hem eleştirmenler hem de izleyiciler arasında büyük başarı kazandı. Her iki oyuncu da kendi vokallerini yaptılar ve performanslarıyla Altın Küre® kazandılar. Film ayrıca En İyi Sinema Filmi: Müzikal veya Komedi dalında Altın Küre® kazandı. Oscar® ödüllerinde film beş dalda aday gösterildi ve Witherspoon En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. Mangold'un yıllardır üzerinde çalıştığı bir proje olan "Sınırları Aşmak", John ve June Carter Cash'in yardımı ve iş birliğiyle geliştirildi.

Mangold daha sonra, Elmore Leonard'ın kısa öyküsünden uyarlanan ve Oscar® ödüllü oyuncular Christian Bale ve Russell Crowe'un rol aldığı klasik western filmi "3:10 Treni"nin (2007) yeniden yapımını yazdı ve yönetti. Film Lionsgate tarafından gösterime sokuldu ve büyük beğeni topladı.

Mangold 2010 yılında Twentieth Century Fox'un aksiyon filmi "Gece ve Gündüz"ü yönetti ve bu film dünya çapında 250 milyon doların üzerinde hasılat yaparak uluslararası bir gişe başarısı elde etti. Filmin başrollerinde Tom Cruise ve Cameron Diaz yer aldı.

2013 yılında Mangold'un popüler Marvel Comics karakterine dayanan ve başrolünde Hugh Jackman'ın oynadığı aksiyon/macera/bilimkurgu fantezisi "The Wolverine" gösterime girdi. Filmin yapımcılığını Twentieth Century Fox ve Marvel Entertainment üstlendi.

Wolverine karakteri, Mangold'un yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği 2017 yapımı dönüm noktası niteliğindeki "Logan" filmiyle son yolculuğuna uğurlandı. Yakın gelecekte geçen filmin başrollerini Patrick Stewart (yaşlanmamış Charles Xavier rolüyle geri döndü) ve genç mutant X-23 rolüyle ilk uzun metrajlı filmini çeken 11 yaşındaki İspanyol-İngiliz oyuncu Dafne Keen paylaştı. Film eleştirmenlerden büyük beğeni topladı ve "X-Men" serisinin en iyi eleştiri alan filmi oldu. Mangold'un birlikte yazdığı senaryo Oscar® ödüllerinde en iyi uyarlama senaryo dalında aday gösterildi ve film 2017'nin en yüksek hasılat yapan filmlerinden biri oldu ve yaygın olarak türün en iyi filmlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Bir sonraki filmi, En İyi Film dalında Oscar® adayı olan ve Matt Damon'ın efsanevi otomobil yarışçısı ve spor otomobil üreticisi Carroll Shelby'yi canlandırdığı, Christian Bale'in ise hain sürücü Ken Miles'ı canlandırdığı, büyük beğeni toplayan "Asfaltın Kralları" (2019) oldu. Tarihin tozlu sayfalarından fırlamış zafer dolu ama bir o kadar da acı tatlı bir hikâye olan film, Shelby, Miles ve ayak takımı ekibinin 1966'daki Le Mans 24 Saat yarışında yenilmez Enzo Ferrari'yi yenmeye çalışırken, bir yandan da Henry Ford II'nin unvana aç Ford Motor Co. şirketinin engellemeleriyle mücadele etmelerini anlatıyor. Senaryosu Jez Butterworth, John-Henry Butterworth ve Jason Keller tarafından yazılan "Asfaltın Kralları", Mangold'un Bale ile ikinci, Damon ile ilk iş birliği oldu.

Mangold şu sıralar Elijah Wald'ın "Going Electric" adlı eserinden uyarlanan "A Complete Unknown"un hazırlıklarını sürdürüyor. Mangold ve Jay Cocks'un birlikte yazdığı film, genç Bob Dylan'ın altmışlı yılların başında New York'a gelişini ve Pete Seeger, Woody Guthrie, Joan Baez ve çalkantılı folk müzik sahnesiyle olan ilişkilerini anlatıyor ve Dylan'ın 1965 Newport Folk Festivali'nde 'elektronik müziğe geçişiyle’ sonuçlanıyor. Başrolde Timothée Chalamet yer alacak. Filmin çekimleri Ağustos 2023'te Searchlight için başlıyor.

Mangold'un filmleri Akademi Ödülü®, Altın Küre®, SAG, BAFTA, Sundance Film Festivali ve çeşitli loncalar ve eleştirmenler tarafından ödüllendirildi ve aday gösterildi.



JOHN-HENRY BUTTERWORTH (Yazar) 1976 yılında Londra'da doğdu, St. Albans'ta okudu ve Cambridge'de üniversiteye gitti.

John-Henry'nin beyazperdede yer aldığı filmler arasında Doug Liman'ın yönettiği ve Sean Penn ile Naomi Watts'ın oynadığı "Dürüst Oyun"; Tate Taylor'ın yönettiği ve Chadwick Boseman ile Octavia Spencer'ın oynadığı "Get on Up"; Doug Liman'ın yönettiği ve Tom Cruise ile Emily Blunt'ın oynadığı "Yarının Sınırında"; Pierre Grandrieux'nün yönettiği Fransızca kült film "Malgre Le Nuit"; James Mangold'un yönettiği ve Matt Damon ile Christian Bale'in oynadığı "Asfaltın Kralları" sayılabilir.

Televizyon için David E. Kelley ve Sam Strauss ile Hulu için Lianne Moriarty'nin "Nine Perfect Strangers" adlı romanından uyarlanan, başrollerinde Nicole Kidman ve Melissa McCarthy'nin oynadığı ve Jonathan Levine'in yönettiği bir film yazdı ve şu anda Georgia Lee ile birlikte AMC için başrolünde Andrew Lincoln'ün oynadığı iklim değişikliği draması "Endgame"i yazıyor.


JEZ BUTTERWORTH (Yazar) 1969 yılında Londra'da doğdu ve Cambridge'deki St Johns College'da İngilizce eğitimi aldı. 

İlk oyunu "Mojo" (Royal Court Theatre, 1995), En İyi Komedi dalında Olivier Ödülü de dahil olmak üzere yedi büyük ödül kazandı. Diğer oyunları arasında "The Night Heron" (2002), "The Winterling," (2006), "Parlour Song" (2008), "Jerusalem" (2009), "The River" (2012) ve "The Ferryman" (2017) bulunmaktadır.

"Jerusalem" Royal Court'tan West End'e transfer oldu ve yeni bir oyun için gişe rekorları kırdı. 2010 Evening Standard Awards’da En İyi Oyun, 2010 Birleşik Krallık Eleştirmenler Birliği Ödülü'nde En İyi Oyun ödüllerini kazandı ve Broadway'e geçerek 2011'de New York Eleştirmenler Birliği Ödülleri En İyi Yabancı Oyun ödülünü kazandı. Altı dalda Tony® adaylığı elde eden oyun, Mark Rylance'a En İyi Erkek Oyuncu dahil iki dalda ödül kazandırdı. The River" 2014 yılında Broadway'e transfer oldu ve başrolünde Hugh Jackman oynadı.

Royal Court için yazdığı altıncı oyun olan ve Sam Mendes tarafından yönetilen "The Ferryman" West End'e transferi sırasında uzatıldı. İngiltere günlük basınında 15 beş yıldızlı eleştiri alan oyun, 2017'de Evening Standard Tiyatro Ödülleri'nde En İyi Oyun ve En İyi Yönetmen, 2018'de En İyi Oyun dalında Eleştirmenler Birliği Ödülü ve En İyi Oyun, En İyi Yönetmen ve En İyi Kadın Oyuncu dallarında 3 Olivier Ödülü kazandı. 2018 yılında Broadway'e transfer olan "The Ferryman" dokuz Tony® Ödülü'ne aday gösterildi ve 2019’da En İyi Oyun ödülü de dahil olmak üzere dört ödül kazandı.

Jez'in senaryo yazarlığı yaptığı filmler arasında Doug Liman'ın yönettiği ve Sean Penn ile Naomi Watts'ın başrollerini paylaştığı "Dürüst Oyun" (2010); Tate Taylor'ın yönettiği ve Chadwick Boseman ile Octavia Spencer'ın başrollerini paylaştığı "Get On Up" (2014); Doug Liman'ın yönettiği ve Tom Cruise ile Emily Blunt'ın başrollerini paylaştığı "Yarının Sınırında" (2014); Scott Cooper'ın yönettiği ve Johnny Depp ile Dakota Johnson'ın oynadığı "Kara Düzen" (2015); Sam Mendes'in yönettiği ve Daniel Craig ile Naomie Harris'in oynadığı "Spectre" (2015); ve James Mangold'un yönettiği ve Matt Damon ile Christian Bale'in oynadığı "Asfaltın Kralları" (2019) bulunmaktadır.

Jez TV için, Amazon Studios için James Corden, Sally Hawkins, Melia Kreiling ve Colin Morgan'ın oynadığı komedi dizisi "Mammals"ı yarattı ve yazdı. Jez ayrıca Sky ve Amazon Prime arasındaki ilk ortak yapım olan tarihi fantastik drama "Britannia"yı da yarattı. Başrollerinde David Morrissey, Zoe Wanamaker ve Mackenzie Crook'un yer aldığı dizi üç sezon sürdü.

Jez, 2007 yılında Amerikan Sanat ve Edebiyat Akademisi tarafından verilen E.M Forster ödülünü kazandı. 2019 yılında Kraliyet Edebiyat Topluluğu Üyesi olarak seçildi.



DAVID KOEPP (Senarist) aralarında "Apartment Zero" (1989), "Psikopat" (1990), "Ölüm Kadına Yakışır" (1992), "Carlito'nun Yolu" (1993), "Jurassic Park" (1993), "İşkolik" (1994), "Görevimiz Tehlike" (1996), "Jurassic Park 2: Kayıp Dünya" (1997), "Yılan Gözler" (1998), "Panik Odası" (2002), "Örümcek Adam" (2002), "Dünyalar Savaşı" (2005), "Indiana Jones 4: Kristal Kafatası Krallığı" (2008), "Melekler ve Şeytanlar" (2009), "Cehennem" (2016) ve "Kimi"nin (2022) de bulunduğu otuzdan fazla filmin senaryosunu yazmış ya da yardımcı senaristliğini yapmıştır. 

Koepp'in ilk romanından uyarladığı "Cold Storage" şu anda StudioCanal ile yapım aşamasında. İkinci romanı "Aurora" 2022'de HarperCollins tarafından yayımlandı. Kevin Bacon'ın seslendirdiği "Yard Work" adlı öyküsü 2020'de Audible Originals tarafından yayımlandı.

Yönetmen olarak çalışmaları arasında "The Trigger Effect" (1996), "Dehşetin Yankıları" (1999), "Gizli Pencere" (2004), "Hayalet Şehir" (2007), "Acil Teslimat" (2012) ve "Ayrılmalıydın" (2020) filmleri bulunmaktadır. "Hayalet Şehir" ve "Acil Teslimat" esrarengiz John Kamps ile birlikte yazılmıştır. 


KATHLEEN KENNEDY (Yapımcı), bugün film endüstrisindeki en başarılı ve saygın yapımcılardan biridir. Lucasfilm'in Başkanı olarak şirketin üç bölümünü yönetmektedir: Lucasfilm, Industrial Light & Magic ve Skywalker Sound. Kennedy, o yıl tüm zamanların en büyük yurt içi açılış rekorunu kıran "Star Wars: Güç Uyanıyor" (2015) ve 2016'da bir numaralı hasılat yapan "Rogue One: Bir Star Wars Hikâyesi" filmlerinin yapımcısıydı. Kennedy, 2017'de dünya çapında en çok hasılat yapan film olan "Star Wars: Son Jedi (2017)"ın yanı sıra "Solo: Bir Star Wars Hikâyesi" (2018) ve "Star Wars: Skywalker'ın Yükselişi" (2019) filmlerinin yapımcılığını üstlendi. Kennedy yakın zamanda Emmy® Ödüllü "The Mandalorian" (2019-günümüz) dizisinin yanı sıra "The Book of Boba Fett" (2021), "Obi-Wan Kenobi" (2022), "Willow" (2022) ve hem hayranlar hem de eleştirmenler tarafından övgüyle karşılanan "Andor" (2022) dizilerinin uygulayıcı yapımcılığını üstlendi. Şu anda "Andor"un ikinci sezonu ve daha fazlası dahil olmak üzere Lucasfilm'in yapım aşamasındaki tüm canlı aksiyon filmlerinin yapımcılığını üstleniyor.

Yapımcılığını üstlendiği filmler arasında "Jurassic Park," "E.T. The Extra Terrestrial," "Altıncı His," "Geleceğe Dönüş" üçlemesi, "Masum Sanık Roger Rabbit," "Gremlinler," "Define Avcıları," "Kötü Ruh," "Güneş İmparatorluğu," "Lincoln," "Savaş Atı," "Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi," "Kelebek ve Dalgıç," "Schindler’in Listesi," "Mor Yıllar" ve "Tenten’in Serüvenleri" bulunmaktadır. 

Kennedy, Steven Spielberg, David Fincher, Martin Scorsese, Clint Eastwood, Robert Zemeckis, JJ Abrams, Julian Schnabel, Marjane Satrapi, M. Night Shyamalan, Frank Oz, Peter Bogdanovich ve Richard Donner gibi yönetmenlerin filmlerinin yapımcılığını üstlenmiştir. 

Kennedy kısa süre önce İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi'nin verebileceği en yüksek onur olan Fellowship Ödülü'nü aldı. Aynı zamanda CBE (Commander of the Most Excellent Order of the British Empire) ödülünün de sahibidir ve AFI Mütevelli Heyeti Başkanlığına seçilmiştir. Uygulayıcı ve yapımcı rollerinin yanı sıra, Hollywood Cinsel Tacizi Ortadan Kaldırma ve Eşitliği Geliştirme Komisyonu'nun kurucu Konsey Üyelerinden biriydi ve halen LA Promise Fund, Library of America ve USC School of Cinematic Arts'ın yönetim kurulunda yer alıyor. 

Kennedy, 2012 yılında Lucasfilm'e katılmadan önce, 1992 yılında yönetmen/yapımcı Frank Marshall ile birlikte kurduğu The Kennedy/Marshall Company'nin başında bulunuyordu. 1981 yılında Marshall ve Steven Spielberg ile birlikte olağanüstü başarılara imza atan Amblin Entertainment'ı kurdu.



FRANK MARSHALL (Yapımcı) 50 yılı aşan kariyeri ve 80'den fazla filmle Amerikan sinemasının şekillenmesine yardımcı olmuş, tüm zamanların en başarılı ve unutulmaz filmlerinden bazılarının yapımcılığını üstlenmiştir. 1967 yılında Peter Bogdanovich'in asistanı olarak ilk filmleri "Hedefler"de ve ardından "Son Gösteri"de mekân yöneticisi olarak çalışmaya başlayan Marshall, Bogdanovich ile yıllarca yakın çalıştı ve sonunda birlikte on film yaptı. 1980 yılına gelindiğinde Marshall, Steven Spielberg ve müstakbel eşi Kathleen Kennedy ile birlikte Kutsal Hazine Avcıları'nda yapımcı olarak çalışıyordu. Kısa bir süre sonra üçlü, sektörün güç merkezi Amblin Entertainment'ı kurdu ve birlikte "E.T.", "Gremlinler", "Geleceğe Dönüş" üçlemesi, "Masum Sanık Roger Rabbit", "Define Avcıları", "Güneş İmparatorluğu" ve Indiana Jones üçlemesi gibi filmlerin yapımcılığını üstlendi.

Marshall ve Kennedy 1991 yılında Amblin'den ayrılarak kendi yapım şirketleri The Kennedy/Marshall Company'yi kurdular ve 1991-2012 yılları arasında aralarında "Altıncı His," "İşaretler," "Zafer Yolu," " Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi," "Savaş Atı," "Lincoln," "Jason Bourne" serisinin beş filmi ve "Armstrong Yalanı" ve "Sinatra: All or Nothing at All" belgesellerinin de bulunduğu 25'in üzerinde filmin yapımcılığını üstlendiler. Marshall, 2012 yılında ortağı Kathleen Kennedy'nin Lucasfilm'in Yönetim Kurulu Başkanı olmasıyla birlikte şirketin tek yöneticisi oldu. O zamandan bu yana Marshall, film yelpazesini televizyon, belgeseller ve Broadway müzikallerini de kapsayacak şekilde genişletti. Son olarak Tony® ödüllü müzikal "A Strange Loop" ve Grammy® ödüllü belgesel "Jazzfest: A New Orleans Story" adlı belgeselin yapımcılığını üstlendi.

Marshall ve Kennedy, En İyi Film dalında beş Akademi Ödülü® adaylığının yanı sıra, 2018 yılında "çalışmaları sürekli olarak yüksek kalitede sinema filmi yapımcılığını yansıtan yaratıcı yapımcılara" verilen Irving G. Thalberg Ödülü'nü aldı. Marshall, üretken yapımcılık kariyerinin yanı sıra, "Arachnophobia: Örümcek Korkusu", "Kutup Macerası", "Yaşamak İçin", "Congo" ve HBO belgeseli "The Bee Gees: How Can You Mend A Broken Heart" adlı belgeseli yönetmiş ve altı dalda Emmy® ödülüne aday gösterilmiş başarılı bir yönetmendir.

En son projesi "Good Night, Oscar", şu anda Broadway'de Belasco Tiyatrosu'nda sahneleniyor.


SIMON EMANUEL (Yapımcı) 30 yılı aşkın süredir uluslararası film endüstrisinin saygın bir üyesidir ve aralarında "Batman", "James Bond" ve "Harry Potter" filmlerinin de bulunduğu dev yapımlarda dev yönetmenlerle çalışmıştır. 

Şu anda Lucasfilm'in Disney+ dizisi "The Acolyte"de baş yapımcı olarak görev yapmaktadır. Bundan önce Warner Bros için Matt Reeve'in "The Batman" filminde baş yapımcı, Netflix'in küresel hiti "The Witcher"ın birinci sezonunda baş yapımcı ve Lucasfilm için "Solo: Bir Star Wars Hikâyesi" ve "Rogue One: Bir Star Wars Hikâyesi"nde yapımcı olarak görev yapmıştır.

Emanuel ayrıca Lucasfilm ve JJ Abrams'ın "Star Wars: Güç Uyanıyor", Justin Lin'in "Hızlı ve Öfkeli 6" ve Christopher Nolan'ın "Kara Şövalye Yükseliyor" filmlerinde birim prodüksiyon müdürü olarak görev yaptı ve David Yates'in "Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 1 ve Bölüm 2", "Harry Potter ve Melez Prens" ve "Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı" filmlerinde prodüksiyon müdürü olarak görev yaptı.

Üçüncü yönetmen yardımcılığından birinci yönetmen yardımcılığına yükselen Emanuel'in diğer önemli başarıları arasında Michael Apted'in "Dünya Yetmez" ve "Enigma"; Roger Spottiswoode'un "Yarın Asla Ölmez"; Taylor Hackford'un "Yaşam Kanıtı"; Len Wiseman'ın "Karanlıklar Ülkesi"; Michael Hoffman'ın "Bir Yaz Gecesi Rüyası"; Stefan Fangmeier'in "Eragon"; Paul W. S. Anderson'ın "Ölümcül Deney" ve "Yaratık Avcıya Karşı"; Saatler" ve Jane Campion'ın "Bir Kadının Portresi" filmleri yer almaktadır.

Emanuel ayrıca Alfonso Cuarón ve Chris Columbus ile sırasıyla "Harry Potter ve Azkaban Tutsağı" ve "Harry Potter ve Sırlar Odası" filmlerinde çalıştı.



STEVEN SPIELBERG (Uygulayıcı Yapımcı) dünyanın en başarılı ve etkili film yapımcılarından biridir ve şu anda 1994 yılında kurduğu DreamWorks, SKG'nin kurumsal varisi olan Amblin Partners'ın başkanıdır. Kariyerinde kazandığı pek çok ödülün yanı sıra, üç kez Akademi Ödülü® kazanmış, Kennedy Center Onur Ödülü sahibi, Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nden Irving G. Thalberg Ödülü sahibi ve 2015 yılında Başkan Barack Obama'dan Başkanlık Özgürlük Madalyası almıştır.

Spielberg, "Jaws: Denizin Dişleri", "E.T. The Extra-Terrestrial", Indiana Jones serisi ve "Jurassic Park" gibi gişe rekorları kıran filmlerin yönetmenliğini üstlenerek tüm zamanların en çok hasılat elde eden yönetmeni oldu. İlk iki Oscar® ödülünü (En İyi Yönetmen ve En İyi Film) uluslararası alanda övgü toplayan ve toplam yedi Oscar® alan "Schindler'in Listesi" ile aldı. Film aynı zamanda birçok önemli eleştirmen kuruluşu tarafından 1993'ün En İyi Filmi seçildi ve En İyi Film ve Yönetmen dahil olmak üzere yedi BAFTA Ödülü ve üç Altın Küre® Ödülü kazandı. Spielberg ayrıca filmdeki başarısıyla Amerika Yönetmenler Birliği (DGA) Ödülü'nü de kazandı.

Spielberg, 1998 yılının en çok hasılat yapan filmi olan İkinci Dünya Savaşı draması "Er Ryan'ı Kurtarmak" ile En İyi Yönetmen dalında üçüncü Oscar® ödülünü kazandı. Film aynı zamanda yılın en çok onurlandırılan filmlerinden biri oldu ve dört Oscar® ödülünün yanı sıra En İyi Film: Drama ve En İyi Yönetmen dallarında iki Altın Küre® Ödülü ve aynı kategorilerde çok sayıda eleştirmen grubu ödülü kazandı. Spielberg ayrıca bir DGA Ödülü daha kazandı ve filmin diğer yapımcılarıyla birlikte bir Amerika Yapımcılar Birliği (PGA) Ödülü'nü paylaştı. PGA aynı yıl Spielberg'e sinema endüstrisine yaptığı tarihi katkılardan dolayı prestijli Milestone Ödülü'nü de verdi.

Ayrıca "Fabelmanlar", "Batı Yakası’nın Hikâyesi", "Lincoln", "Münih", "E.T. The Extra-Terrestrial", "Kutsal Hazine Avcıları" ve "Üçüncü Türden Yakınlaşmalar" ile En İyi Yönetmen dalında Akademi Ödülü® adaylıkları kazandı. Ayrıca, bu filmlerin yanı sıra "Amistad", "Güneş İmparatorluğu", "Mor Yıllar" ve "Jaws: Denizin Dişleri" ile DGA Ödülü adaylıkları kazandı. Bugüne kadar 13 filmiyle Spielberg, meslektaşları tarafından diğer tüm yönetmenlerden daha fazla DGA Ödülü adaylığı ile onurlandırıldı. 2000 yılında DGA'nın Yaşam Boyu Başarı Ödülü'nü aldı. Ayrıca Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi Irving G. Thalberg Ödülü, Hollywood Yabancı Basın Cecil B. DeMille Ödülü, Kennedy Center Onur Ödülü ve kariyerinde daha pek çok ödüle layık görüldü.

Spielberg 2012 yılında, kısmen yazar Doris Kearns Goodwin'in Team of Rivals kitabına dayanan "Lincoln" filmini yönetti. Film 12 dalda Akademi Ödülü® adaylığı elde etti ve Daniel Day-Lewis'in efsanevi 16. Başkan'ı canlandırdığı rolüyle En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Prodüksiyon Tasarımı dallarında iki Oscar® kazandı.

Spielberg'in Tom Hanks'in başrolünde oynadığı 2015 yapımı dramatik gerilim filmi "Casuslar Köprüsü", En İyi Film dahil altı dalda Oscar® adaylığı elde etti ve Mark Rylance En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar® ödülünü kazandı. Aynı yıl, dünya çapında 1,6 milyar doların üzerinde hasılat elde eden "Jurassic World "ün de baş yapımcılığını üstlendi. Colin Trevorrow'un yönettiği ve Chris Pratt ile Bryce Dallas Howard'ın başrollerini paylaştığı film, "Jurassic" serisinin dördüncü filmiydi. J.A. Bayona'nın yönettiği gişe rekorları kıran filmin devamı 2018'de, altıncı film "Jurassic World: Hakimiyet" ise 2022'de gösterime girdi.

Spielberg, başrollerini Meryl Streep ve Tom Hanks'in paylaştığı 2017 yapımı drama "The Post"un yönetmenliğini ve yapımcılığını üstlendi. Film, biri En İyi Film dalında olmak üzere iki Akademi Ödülü® adaylığının yanı sıra Meryl Streep'e En İyi Kadın Oyuncu dalında 21. kez adaylık kazandırdı. Ernest Cline'ın bilim kurgu romanından uyarlanan ve bir anda gişe rekorları kırarak dünya çapında 580 milyon doların üzerinde hasılat elde eden 2018 yapımı "Başlat: Ready Player One" filmini de yönetti.

Jerome Robbins, Leonard Bernstein, Stephen Sondheim ve Arthur Laurents'in klasik Broadway gösterisinin yeniden uyarlaması olan 2021 yapımı filmi "Batı Yakası’nın Hikâyesi", En İyi Film dahil yedi dalda Akademi Ödülü® adaylığı kazandı ve Ariana DeBose'a En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’ını® kazandırdı.

Spielberg'in "Fabelmanlar" filmi 2022'de Toronto Uluslararası Film Festivali'nde gösterime girdi ve Halkın Seçimi seyirci ödülünü kazandı. Bir 20. yüzyıl Amerikan çocukluğunun son derece kişisel bir portresi ve film yapımcısının hayatını ve kariyerini şekillendiren güçlerin ve ailenin sinematik bir anısı olan film, En İyi Yönetmen ve En İyi Film, Drama dallarında Altın Küre® ödüllerini kazanmaya devam edecektir. "Fabelmanlar" Amerika Yapımcılar Birliği, Amerika Yönetmenler Birliği, Amerika Sinema Oyuncuları Birliği tarafından En İyi Topluluk dalında ve Spielberg'in Tony Kushner ile birlikte yazdığı özgün senaryo için Amerika Yazarlar Birliği tarafından aday gösterildi. "Fablemanlar", En İyi Yönetmen, En İyi Özgün Senaryo, En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Film dahil olmak üzere yedi dalda Akademi Ödülü® adaylığı elde etti.

Spielberg'in kariyeri 1968 yapımı kısa film "Amblin" ile başladı ve bu film onun uzun vadeli bir stüdyo anlaşması imzalayan en genç yönetmen olmasını sağladı. "Night Gallery", "Marcus Welby, M.D." ve "Columbo" gibi TV dizilerinin bölümlerini yönetti ve 1971 yapımı "Duel" adlı telefilmiyle dikkatleri üzerine çekti. Üç yıl sonra, senaryosunu birlikte yazdığı "The Sugarland Express" ile ilk uzun metrajlı film yönetmenliğini yaptı. Bir sonraki filmi, gişede 100 milyon dolar barajını aşan ilk film olan "Jaws: Denizin Dişleri" oldu.

Spielberg 1984 yılında kendi yapım şirketi Amblin Entertainment'ı kurdu. Amblin Entertainment çatısı altında "Gremlinler", "Define Avcıları", "Geleceğe Dönüş" üçlemesi, "Masum Sanık Roger Rabbit", "Bir Amerikan Hikâyesi", "Twister", "Zorro'nun Maskesi" ve "Siyah Giyen Adamlar" gibi popüler filmlerde yapımcı ya da uygulayıcı yapımcı olarak görev aldı.

On yıl sonra Spielberg, Jeffrey Katzenberg ve David Geffen ile ortaklık kurarak orijinal DreamWorks Stüdyolarını oluşturdu. Stüdyo, peş peşe üç En İyi Film Akademi Ödülü® kazanarak hem eleştirel hem de ticari başarılara imza attı: "Amerikan Güzeli," "Gladyatör" ve "Akıl Oyunları." DreamWorks geçmişinde ayrıca "Transformers" gibi gişe rekorları kıran filmler; Clint Eastwood'un İkinci Dünya Savaşı dramaları "Atalarımızın Bayrakları" ve "Iwo Jima’dan Mektuplar", "Zor Baba", "Zor Baba ve Dünür" ve "Halka" gibi çok çeşitli filmlerin yapımcılığını ya da ortak yapımcılığını üstlendi. Spielberg DreamWorks çatısı altında "Dünyalar Savaşı", "Azınlık Raporu", "Sıkıysa Yakala" ve "Yapay Zekâ" gibi filmleri de yönetti.

Spielberg 2015 yılında yatırım ortakları Reliance Entertainment, Entertainment One, Alibaba Pictures, Participant Media ve Universal Pictures ile birlikte Amblin Partners'ı kurdu. Şirketin yakın zamanda vizyona giren filmleri arasında üç Akademi Ödülü® kazanan ve küresel gişede 385 milyon dolar hasılat elde eden "1917" ve En İyi Film dahil üç Akademi Ödülü® kazanan ve dünya çapında 320 milyon dolardan fazla hasılat elde eden "Yeşil Rehber" yer alıyor.

Spielberg başarısını beyaz perdeyle sınırlı tutmadı. Uzun süredir devam eden Emmy® ödüllü NBC TV draması "E.R."da baş yapımcı olarak görev aldı. "Er Ryan'ı Kurtarmak" filmindeki tecrübelerinin ardından, Tom Hanks ile birlikte, Stephen Ambrose'un İkinci Dünya Savaşı'nda Avrupa'daki bir ABD Ordusu birliğini konu alan kitabından uyarlanan 2001 yapımı HBO mini dizisi "Band of Brothers"ın baş yapımcılığını üstlendi.

Proje, aldığı pek çok ödülün yanı sıra, En İyi Mini Dizi dalında Emmy® ve Altın Küre® Ödüllerini kazandı. Daha sonra Hanks'le birlikte 2010'da HBO'nun beğenilen mini dizisi "The Pacific"in yapımcılığını üstlendi ve bu kez İkinci Dünya Savaşı'nın Pasifik bölgesindeki deniz piyadelerine odaklandı. "The Pacific", En İyi Mini Dizi dahil olmak üzere sekiz Emmy® Ödülü kazandı. Üçüncü bir dizi olan "Masters of the Air" şu anda Apple TV+ için yapım aşamasında.

Spielberg'in uygulayıcı yapımcılığını üstlendiği diziler arasında Emmy® ödüllü Syfy Channel mini dizisi "Taken", TNT mini dizisi "Into the West", Showtime dizisi "The United States of Tara", NBC'nin "Smash", TNT'nin "Falling Skies" dizilerinin yanı sıra CBS'in "Under the Dome" ve "Extant" dizileri de bulunmaktadır. Ayrıca Emmy® ödüllü Bryan Cranston'ın başrolünde oynadığı HBO Films filmi "All the Way"de ve Netflix belgesel dizisi "Five Came Back"te uygulayıcı yapımcı olarak görev aldı. Amblin Television, Margo Martindale'e Drama Dizilerinde En İyi Konuk Kadın Oyuncu dalında iki ödül de dahil olmak üzere dört Emmy® ödülü kazandıran FX'in "The Americans" dizisinin yapımcısıydı. Dizi ayrıca 2015 ve 2019'da Peabody Ödülleri'ni kazandı ve AFI Yılın TV Programı Ödülü'nün daimî sahibi oldu.

Spielberg zamanının ve olanaklarının çoğunu pek çok hayır işine adamıştır.  Schindler'in Listesi filminden elde ettiği tüm geliri kullanarak The Righteous Persons Foundation'ı kurmuş ve kısa bir süre sonra da 2006 yılında USC Shoah Foundation- The Institute for Visual History and Education adını alan Survivors of the Shoah Visual History Foundation'ı kurmuştur. Enstitü, Holokost ve diğer soykırımlardan kurtulanlarla ve diğer tanıklarla 55.000'den fazla video kaydı yapmıştır ve kendini bu ifadeleri eğitim ve eylem için ikna edici bir ses haline getirmeye adamıştır.

Spielberg ve Kate Capshaw, 2021 yılında daha adil, eşitlikçi ve birbirine bağlı bir Amerika inşa etmeye yardımcı olacak bir hayırseverlik fonu olan Hearthland Vakfı'nı resmi olarak faaliyete geçirdi. 



GEORGE LUCAS'ın (Uygulayıcı Yapımcı) zamansız hikâye anlatımına ve son teknoloji yeniliklere olan bağlılığı, tüm zamanların en başarılı ve en sevilen filmlerinden bazılarını beraberinde getirmiştir. Star Wars ve Indiana Jones'un yaratıcısı Lucas, dünya çapında popüler kültürün temel taşları haline gelen karakterlere hayat vererek, nesiller boyu sinemaseverleri eğlendirdi ve gençlere gözlerini yıldızlara çevirip hayal güçlerinin ve hayallerinin peşinden gitmeleri için ilham verdi.

Lucas, "Star Wars"un görsel efektlerini yaratmak için Industrial Light & Magic'i kurarak film endüstrisinde devrim yarattı ve Skywalker Sound'u kurarak da film ve televizyon seslerinde yenilikçiliği ileriye götürerek görsel ve işitsel gelişmişliğin yeni standartlarına öncülük etti. Devam eden araştırma ve geliştirme çalışmaları daha sonra AVID adını alacak ilk dijital kurgu sistemini ve Pixar Image Computer'ı ortaya çıkararak Pixar Animasyon Stüdyoları'nın kurulmasını sağladı.

Lucas, sinema alanındaki çalışmaları nedeniyle Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nden prestijli Irving G. Thalberg Anma Ödülü ve animasyon alanındaki çalışmaları nedeniyle de Televizyon Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nden iki Emmy® Ödülü aldı.

Industrial Light & Magic'teki otuz yılı aşkın yenilikçi çalışmaları nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri Başkanı tarafından ülkenin en yüksek teknolojik başarı ödülü olan Ulusal Teknoloji Madalyası ile onurlandırılmıştır. Lucas 2013 yılında, Amerika Birleşik Devletleri'nde sanatın yaratılması ve üretilmesindeki yaşam boyu başarısı nedeniyle Başkan tarafından kendisine verilen ve Birleşik Devletler Hükümeti tarafından sanatçılara ve sanat hamilerine verilen en yüksek ödül olan Ulusal Sanat Madalyası'na layık görüldü.

Çığır açan çalışmalarıyla etnik ve sosyal meselelerin daha iyi anlaşılmasını ve farkındalık yaratılmasını sağlayan kişilere verilen prestijli NAACP Öncü Ödülü'nü aldı. Lucas'a ayrıca Smithsonian Enstitüsü tarafından ilgi alanlarının ilerlemesine yaptığı seçkin katkılardan dolayı James Smithson Bicentennial Madalyası takdim edildi.

Teknik ve hikâye anlatımı uzmanlığını sınıflara taşıyarak hayırsever bir lider rolü üstlenen Lucas, 1991 yılında George Lucas Eğitim Vakfı'nı kurarak yaşam boyu öğrenen bireyler yaratmak için etkisi kanıtlanmış stratejileri, araçları ve kaynakları gündeme getirdi.

Lucas, Film Vakfı Yönetim Kurulu'nda, USC Sinematik Sanatlar Okulu Konsey Üyeleri Kurulu'nda görev yapmakta ve şu anda Amerikan illüstratif, dijital, çizgi roman, sinema ve animasyon sanatına odaklanarak son 150 yılın muhteşem hikâye anlatma tarihini, popülist eserlerini ve sanatsal yeniliklerini keşfetmek için bir araç işlevi görecek olan Lucas Anlatı Sanatı Müzesi'ni inşa etmektedir.


PHEDON PAPAMICHAEL ASC, GSC (Görüntü Yönetmeni), uzun metrajlı filmlerden televizyon dizilerine, reklamlara ve müzik kliplerine kadar otuz yılı aşkın bir süreyi kapsayan çalışmalarıyla Oscar® ve BAFTA adayı olmuş çok yönlü bir görüntü yönetmenidir. Indiana Jones ve Kader Kadranı, Papamichael'in yönetmen James Mangold'la altıncı çalışması olup daha önceki ortak çalışmaları arasında "Asfaltın Kralları", "Kimlik", "Sınırları Aşmak", "3:10 Treni" ve "Gece ve Gündüz" yer almaktadır.

Papamichael 2020'de Aaron Sorkin'in yönettiği "Şikago Yedilisinin Yargılanması" filmini çekti. Şikago Yedilisi'nin gerçek hikâyesine dayanan film, ABD federal hükümeti tarafından Vietnam Savaşı karşıtı protestolarla ilgili komplo kurmakla suçlanan bir grup sanığı konu alıyor. Film, Papamichael'e En İyi Sanat Yönetimi dalında bir adaylık da dahil olmak üzere birçok Oscar® adaylığı kazandırdı.

Bir önceki filmi "Asfaltın Kralları", 1966 Le Mans 24 Saat yarışında Ford'un rakibi Ferrari'yi yenmesi için bir araba yapmakla görevlendirilen kararlı bir grup Amerikalı ve İngiliz mühendisin gerçek hikâyesine odaklanıyordu. Papamichael, "Asfaltın Kralları" ile En İyi Sanat Yönetimi dalında BAFTA adaylığı kazandı.

Yönetmen belki de en çok Oscar® ve BAFTA adayı "Nebraska"daki çalışmasıyla tanınıyor. Alexander Payne'in yönettiği film, araları bozuk bir baba ve oğlunun bir milyon dolarlık çekiliş ödülünü kazanmak için Montana'dan Nebraska'ya yaptıkları yolculuğu anlatıyor. "Nebraska", ilk gösterimini Cannes Film Festivali'nde yaptı ve Altın Palmiye'ye aday gösterildi.

Papamichael, aralarında ünlü George Clooney Nespresso reklamlarının da bulunduğu 100'den fazla reklam filminde çalıştı. Bu alanda Mangold ile de iş birliği yapan Papamichael, Samsung ve Duralast için de reklam filmleri çekti. Diğer çalışmaları arasında Apple, Mountain Dew, Signa, Aegean Airlines, Milco ve Calzedonia reklamları yer alıyor.

Clooney ile çalışmaya devam eden Papamichael, yönetmenin "Hazine Avcıları" ve Venedik Film Festivali'nde izleyiciyle buluşan "Zirveye Giden Yol" dahil birkaç filmini de görüntüledi. Clooney ve Papamichael ayrıca Alexander Payne'in Toronto Uluslararası Film Festivali'nde gösterime giren "Senden Bana Kalan" filminde de birlikte çalıştılar.

Papamichael'in şu anda 46'dan fazla uzun metrajlı filmi bulunuyor: Jon Turteltaub'un yönettiği "Sen Uyurken", "Üşütük Popolar" ve "Mucize"; Will Smith'in başrolünde oynadığı ve Gabriele Muccino'nun yönettiği "Umudunu Kaybetme"; Diane Keaton'ın yönettiği ve büyük beğeni toplayan "Unstrung Heroes"; ve Nana Djordjadze'nin yönettiği "27 Eksik Öpücük".



Ödüllü Yapım Tasarımcısı ADAM STOCKHAUSEN; Steven Spielberg, Wes Anderson, Steve McQueen gibi yönetmenlerle ve Wes Craven ile "Çığlık 4" ve "Satılık Ruh" filmlerinde çalıştı.

Stockhausen, Steve McQueen ile ilk kez Akademi Ödülü®, BAFTA Ödülü ve ADG Ödülü için ilk adaylıklarını aldığı "12 Yıllık Esaret" filminde çalıştı.  Daha sonra birlikte "Dul Kadınlar"ı çektiler ve şu anda İkinci Dünya Savaşı filmi "Blitz" üzerinde çalışıyorlar.

Stockhausen, Wes Anderson ile "Büyük Budapeşte Oteli"ndeki çalışmasıyla bir Akademi Ödülü®, bir BAFTA Ödülü ve bir ADG Ödülü'nün yanı sıra "Köpek Adası"ndaki çalışmasıyla ikinci bir ADG Ödülü aldı. İkili ayrıca "Moonrise Kingdom", "Fransız Postası" (bu filmle BAFTA ve ADG Ödüllerine aday gösterildi), mayıs ayında Cannes'da prömiyerini yapacak olan "Asteroid City" ve yakında gösterime girecek olan "The Wonderful World of Henry Sugar" filmlerinde de birlikte çalıştı.

Stockkhausen'in Steven Spielberg ile ortak çalışmaları arasında Ernest Cline'ın "Başlat: Ready Player One" filminin yanı sıra her ikisi de Akademi Ödülü®, BAFTA Ödülü ve ADG Ödülü'ne aday gösterilen "Casuslar Köprüsü" ve "Batı Yakası’nın Hikâyesi" de yer alıyor.


MICHAEL McCUSKER, ACE (Kurgucu), kariyerine usta David Brenner'ın danışmanlığında başlamış başarılı bir film kurgucusudur. "Sınırları Aşmak" ile 2006 yılında En İyi Kurgu dalında Akademi Ödülü’ne® aday gösterildi ve 2020 yılında "Asfaltın Kralları” ile Oscar® kazandı. Film yapımcısı James Mangold ile sık sık birlikte çalışan McCusker, aksiyon, drama, süper kahraman ve müzikal gibi çeşitli türlerin yanı sıra Marvel ve Disney için büyük yapımlarda çalıştı.


ANDREW BUCKLAND, ACE (Kurgucu), Michael McCusker, ACE ile birlikte "Asfaltın Kralları" filmindeki çalışmasıyla Oscar® kazanan Akademi Ödüllü bir film kurgucusudur.

Purchase College'dan Film Yönetmenliği alanında lisans derecesini aldı ve kurgu sektörüne adım atmadan önce kariyerine "Seinfeld"de mekânlarda çalışarak başladı. İlk işini Alan Pakula'nın "Sessiz Düşman" filminde alan Buckland, Mike Nichols'ın "Daha Yaklaş" ve "Charlie Wilson'ın Savaşı" filmleri de dahil olmak üzere birçok yüksek profilli filmin kurgu ekiplerinde yer alma şansına sahip oldu.

Buckland daha sonra "The Long Wall Home" ve Chicago'da düzenlenen The Peace on Earth Film Festivali'nde 2012 Belgesel Teşhir Ödülü'nü kazanan "Somos Wichi" adlı iki belgesel film yönetti.

Buckland ilk olarak James Mangold ile "The Wolverine" filminde ek kurgucu olarak iş birliği yaptı. Diğer çalışmaları arasında Tate Taylor'ın "Trendeki Kız" filminin yardımcı kurgusu ve "Get on Up" filminin ek kurgusu yer alıyor.



DIRK WESTERVELT, ACE (Kurgucu) aksiyon, drama ve komedi dahil olmak üzere birçok farklı film türünde çalışmıştır. Türü ne olursa olsun, öncelikli odak noktası her zaman hikâye anlatımıdır. Bir süre kamera departmanında çalıştıktan sonra Westervelt, F. Gary Gray'in yönettiği ilk iki uzun metrajlı filmde ("Cuma" ve "Set It Off") montaj odasına geçti. Prag'da yaşarken ve çalışırken Westervelt, Guillermo del Toro için "Bıçağın İki Yüzü 2" ve "Hellboy"da VFX Kurgucusu olarak görev yaptı. Yönetmenler George Tillman Jr. ve Rick Famuyiwa ile tekrar tekrar iş birliği yapmaktan memnuniyet duymuştur. Son zamanlarda James Mangold için "Logan" ve "Asfaltın Kralları" ve David Leitch için "Deadpool 2" üzerinde çalışmalarını sürdürmüştür. 


JOANNA JOHNSTON (Kostüm Tasarımcısı) kariyerine Roman Polanski'nin "Tess" ve Karel Reisz'in "Fransız Teğmen’in Kadını" ve Sydney Pollack'ın "Benim Afrikam" gibi filmlerinde Akademi Ödüllü kostüm tasarımcıları Anthony Powell, Tom Rand ve Milena Canonero'ya asistanlık yaparak başladı.

Tasarımcı olarak ilk filmi Robert Zemeckis'in "Masum Sanık Roger Rabbit"i oldu. O zamandan beri, "Forrest Gump", "Ölüm Kadına Yakışır", "Kutup Ekspresi", "Mesaj", "Yeni Hayat", "Müttefik" (Akademi®, BAFTA ve Eleştirmenlerin Seçimi® Ödülleri adaylıkları kazandı), "Cadılar", "Pinokyo" ve yakın zamanda tamamlanan "Here" gibi filmlerde Robert Zemeckis ile birçok kez iş birliği yaptı.

Johnston ayrıca Steven Spielberg ile sıkı bir şekilde çalışarak "Er Ryan'ı Kurtarmak", "Münih", "Dünyalar Savaşı", "Savaş Atı", "Lincoln" (Akademi®, BAFTA ve CDG adaylıkları aldı) ve "The BFG" filmlerini tasarladı.

Diğer çalışmaları arasında M. Night Shyamalan'ın "Altıncı His" ve "Ölümsüz", Richard Curtis'in "Aşk Her Yerde" ve "Rock’n Roll Teknesi", Bryan Singer'ın "Valkyrie Operasyonu" ve "Dev Avcısı Jack", Guy Ritchie'nin "Kod Adı: U.N.C.L.E" ve Christopher McQuarrie'nin "Görevimiz Tehlike 5: Haydut Ulus" filmleri bulunmaktadır.


JOHN WILLIAMS (Müzik), altmış yılı aşkın kariyerinde ABD’nin film ve konser sahneleri için en başarılı bestecilerinden biri haline gelmiştir.  Ülkenin en değerli müzik kurumlarından biri olan Boston Pops Orkestrası'nın müzik direktörü ve ödüllü şefi olarak görev yapan Williams, Boston Senfoni Orkestrası, New York Filarmoni, Şikago Senfoni ve Los Angeles Filarmoni gibi dünyanın birçok büyük orkestrasıyla başarılı sanatsal ilişkiler sürdürmektedir.  Williams, Ulusal Sanat Madalyası, Kennedy Center Onur Ödülü, Majesteleri Kraliçe Elizabeth II'den onursal KBE, Olimpiyat Nişanı ve çok sayıda Akademi Ödülü®, Grammy® Ödülü, Emmy® Ödülü ve Altın Küre® Ödülü de dahil olmak üzere çeşitli prestijli ödüller almıştır. Kendisi, ülkenin en seçkin ve değerli müzikal seslerinden biri olmaya devam etmektedir.

Sayın Williams yüzden fazla filmin müziklerini bestelemiş ve müzik direktörlüğünü yapmıştır. Yönetmen Steven Spielberg ile 50 yıllık sanatsal ortaklığı, "Schindler'in Listesi", "E.T. the Extra-Terrestrial," "Jaws: Denizin Dişleri," "Jurassic Park," " Üçüncü Türden Yakınlaşmalar," Indiana Jones filmleri, "Er Ryan'ı Kurtarmak," "Amistad," "Münih," "Hook," "Sıkıysa Yakala," "Azınlık Raporu," "Yapay Zekâ," "Güneş İmparatorluğu," "Tenten’in Maceraları," "Savaş Atı," "The BFG" ve "Lincoln" gibi Hollywood'un en beğenilen ve başarılı filmlerinin çoğuyla sonuçlandı. İkilinin son ortak çalışması olan "Fabelmanlar" 2022'nin başlarında tamamlandı. Sayın Williams dokuz Star Wars filminin tamamının, ilk üç Harry Potter filminin, Superman'in, JFK'nin, Doğum günü Dört Temmuz’un, Bir Geyşan’ın Anıları'nın, Uzak Ufuklar'ın, The Accidental Tourist'in, Evde Tek Başına'nın müziklerini bestelemiştir, "Nixon," "Vatansever," "Angela’nın Külleri," "Tibet’te Yedi Yıl," "The Witches of Eastwick," "Rosewood," "Kardeş Gibiydiler," "Sabrina," "Şüphe Altında," "Genç Kovboylar," "Zaferin Bedeli" ve "Elveda Mr. Chips" gibi birçok filmde yer aldı. Alfred Hitchcock, William Wyler ve Robert Altman gibi birçok efsanevi yönetmenle çalıştı. 1971 yılında "Damdaki Kemancı" filminin müziklerini uyarladı ve bu film için ünlü virtüöz Isaac Stern için orijinal keman kadansları besteledi. Itzhak Perlman, Joshua Bell, Jessye Norman ve diğerleriyle birlikte piyanist ve orkestra şefi olarak kayıtlarda yer aldı.  Sayın Williams beş Akademi Ödülü® ve 53 Oscar® adaylığı kazanarak Akademi'nin yaşayan en çok aday gösterilen kişisi ve Oscar® tarihinde en çok aday gösterilen ikinci kişi olmuştur. En son adaylığı Fabelmanlar filmiyle olmuştur. Ayrıca yedi İngiliz Akademi Ödülü (BAFTA), 25 Grammy®, dört Altın Küre®, beş Emmy® ve çok sayıda altın ve platin plak almıştır.

New York'ta doğup büyüyen Williams, 1948 yılında ailesiyle birlikte Los Angeles'a taşındı ve burada Mario Castelnuovo-Tedesco ile kompozisyon çalıştı. Hava Kuvvetleri'ndeki görevinin ardından New York'a dönerek Juilliard School'a devam etti ve burada Madam Rosina Lhevinne ile piyano çalıştı. New York'tayken aynı zamanda gece kulüplerinde caz piyanisti olarak çalıştı. Los Angeles'a dönerek film endüstrisinde kariyerine başladı ve aralarında Bernard Herrmann, Alfred Newman ve Franz Waxman'ın da bulunduğu bir dizi başarılı besteciyle çalıştı. Çığır açan, erken dönem antoloji dizileri "Alcoa Theatre", "Kraft Television Theatre", "Chrysler Theatre" ve "Playhouse 90" için 200'den fazla televizyon filmine müzik yazmaya devam etti.  Televizyon müziğine yaptığı son katkılar arasında "NBC Nightly News"in ("The Mission") ünlü teması, televizyonun en uzun soluklu dizisi haline gelen NBC'nin "Meet the Press"inin teması ve prestijli PBS sanat programı "Great Performances" için yeni bir tema yer alıyor.

Film ve televizyon alanındaki faaliyetlerinin yanı sıra Williams, konser sahnesi için aralarında iki senfoni ve flüt, keman, klarnet, viyola, obua ve tuba için konçertoların da bulunduğu çok sayıda eser bestelemiştir. Viyolonsel konçertosu Boston Senfoni Orkestrası tarafından besteletilmiş ve prömiyeri Yo-Yo Ma tarafından 1994 yılında Tanglewood'da gerçekleştirilmiştir. Williams ayrıca New York Filarmoni için "The Five Sacred Trees" başlıklı bir fagot konçertosu, Cleveland Orkestrası için bir trompet konçertosu ve Chicago Senfoni Orkestrası için bir korno konçertosu da dahil olmak üzere dünyanın önde gelen orkestraları tarafından verilen siparişleri kabul etmiştir.  Eski ABD Şairi Rita Dove'un metinlerine dayanan soprano ve orkestra için yedi parçalık bir şarkı döngüsü olan "Seven for Luck"ın prömiyeri 1998'de Boston Senfoni tarafından Tanglewood'da yapıldı. James Levine, 2009/2010 sezonunun açılış konserinde Boston Senfoni'yi Williams'ın arp ve orkestra için yeni bir konçertosu olan "On Willows and Birches "in prömiyeriyle yönetti. Williams, 2021'de Boston Senfoni Orkestrası ile Tanglewood'da ikinci keman konçertosunun prömiyerini, eseri kendisi için bestelediği solist Anne-Sophie Mutter ile birlikte yaptı.

Williams, Ocak 1980'de efsanevi Arthur Fiedler'in yerine Boston Pops Orkestrası'nın 19. müzik direktörü olarak atandı.  Aralık 1993'te son derece başarılı geçen 14 sezonun ardından emekli olmasının akabinde üstlendiği Boston Pops Laureate Şefi unvanını halen sürdürmektedir.  Ayrıca Tanglewood'da Misafir Sanatçı unvanına sahiptir.

Amerika'nın en tanınmış ve en farklı sanatsal seslerinden biri olan Sayın Williams, birçok önemli kültürel ve anma etkinliği için müzik bestelemiştir. "Liberty Fanfare", 1986 yılında Özgürlük Heykeli'nin yeniden ithafı için bestelenmiştir. Yeni milenyumu kutlamak ve yönetmen Steven Spielberg'in retrospektif filmi "The Unfinished Journey"e eşlik etmek üzere yazılan "American Journe"in prömiyeri 1999 yılbaşı gecesi Washington, D.C.'de düzenlenen "America's Millennium" konserinde yapıldı.  "Soundings" adlı orkestra eseri Los Angeles'taki Walt Disney Konser Salonu'nun kutlama amaçlı açılışında seslendirilmiştir. Spor dünyasında, 1984, 1988 ve 1996 Yaz Olimpiyat Oyunları, 2002 Kış Olimpiyat Oyunları ve 1987 Uluslararası Özel Olimpiyatlar Yaz Oyunları için müzik temalarına katkıda bulunmuştur. Bay Williams 2006 yılında NBC'nin "Sunday Night Football" sunumu için tema bestelemiştir.

Williams, aralarında Harvard Üniversitesi, Juilliard Okulu, Boston Koleji, Northeastern Üniversitesi, Tufts Üniversitesi, Boston Üniversitesi, New England Müzik Konservatuarı, Boston Massachusetts Üniversitesi, Eastman Müzik Okulu, Oberlin Müzik Konservatuarı ve Güney Kaliforniya Üniversitesi'nin de bulunduğu 22 Amerikan üniversitesinden onursal derecelere sahiptir.  Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti tarafından sanatçılara verilen en yüksek ödül olan 2009 Ulusal Sanat Madalyası sahibidir.  Williams, 2020 yılında İspanya'nın prestijli Asturias Prensesi Sanat Ödülü'nün yanı sıra İngiltere'deki Kraliyet Filarmoni Derneği'nden Altın Madalya almıştır.

2016 yılında Amerikan Film Enstitüsü tarafından 44. Yaşam Başarı Ödülü'ne layık görülerek tarihte bu onura layık görülen ilk besteci olmuştur. 2003 yılında, Olimpiyat hareketine katkılarından dolayı IOC'nin en yüksek onuru olan Olimpiyat Nişanı'nı aldı. Pasadena'daki 2004 Gül Geçidi'nin Mareşali olarak görev yaptı ve aynı yılın aralık ayında Kennedy Center Honors ödülünü aldı. 2018'de Ulusal Kayıt Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nden Mütevelli Heyeti Ödülü'nü aldı. Williams, 2009 yılında Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi'ne kabul edildi ve aynı yılın ocak ayında Başkan Barack Obama'nın ilk açılış töreni için "Air and Simple Gifts"i besteledi ve düzenledi.  Majesteleri Kraliçe 2. Elizabeth tarafından onaylanan son ödüllerden biri olarak Britanya İmparatorluğu'nun onursal şövalyeliğine layık görüldü.



ANDREW WHITEHURST (Görsel Efekt Süpervizörü) film, reklam ve televizyon alanlarında 20 yılı aşkın deneyime sahip Akademi Ödüllü bir görsel efekt süpervizörüdür.

Whitehurst, önce "Skyfall" ve daha sonra "Spectre" olmak üzere iki James Bond filminde görsel efekt süpervizörü olarak yönetmen Sam Mendes ile birlikte çalışmıştır. Alex Garland'ın "Ex Machina" filmindeki çalışmasıyla Akademi Ödülü® ve BAFTA Film Ödülü adaylığı kazanan Whitehurst, Garland'ın sonraki iki projesi olan "Yok Oluş" filmi ve mini dizi "Devs"in süpervizörlüğünü üstlendi. Whitehurst ayrıca "Devs"te ikinci birim yönetmeni olarak görev yaptı. 2008 yılında, "Hellboy II: Altın Ordu"daki Taş Dev'i tasarlamak ve hayata geçirmek için Guillermo del Toro ve Görsel Efekt Süpervizörü Mike Wassel ile iş birliği yapma fırsatı buldu.


KATHY SIEGEL (Görsel Efekt Yapımcısı) 30 yılı aşkın süredir hem VFX Süpervizörü hem de VFX Yapımcısı olarak sinema filmleri, müzik klipleri, televizyon dizileri ve ödüllü ulusal reklamlar için görsel efektlerin planlanması, bütçelendirilmesi, çekilmesi ve oluşturulmasını denetledi.

Geleneksel animasyon, kuklacılık, pratik efektler ve optiklerin yanı sıra modern dijital teknikler konusundaki engin deneyimiyle mevcut prodüksiyon ortamında eşsiz bir yere sahiptir. 

Seçtiği alanda yeni zorluklar arayan Kathy, uzun metrajlı film VFX Yapımcısı oldu ve yapımcı/yazar/yönetmen James Mangold için eleştirmenlerce beğenilen "Asfaltın Kralları" filminin VFX yapımcılığını üstlendi. 

Diğer projeleri arasında "Labirent: Son İsyan", Marvel Studios için "Thor" ve "Kaptan Amerika"nın yanı sıra Cinemax için "Banshee"nin ikinci sezonu yer almaktadır.

Görsel sanatlar, müzik ve ekonomi eğitimi alan Siegel, görsel efekt alanına tesadüfen girmiş olsa da bu alanın bilim, matematik ve sanatın sınırsız yaratıcılığını harekete geçiren tam bir kombinasyonunu sunduğunu düşünüyor.

Lucasfilm Ltd'nin bir bölümü olan INDUSTRIAL LIGHT & MAGIC (Görsel Efektler) 1975 yılında kuruldu. Şirket, çığır açan görsel efekt çalışmalarıyla özdeşleşmiş ve alanında tanınmış bir lider olmaya devam etmektedir. ILM'nin San Francisco, Singapur, Vancouver, Londra, Sidney ve Mumbai'de faaliyet gösteren birimleri, ödüllü ILM Immersive bölümü aracılığıyla sinema filmleri, televizyon, reklamlar, temalı atraksiyonlar ve sürükleyici eğlence deneyimleri için son teknoloji görsel efektler ve animasyon üretmek üzere el ele çalışmaktadır. ILM şu anda Los Angeles ve Vancouver'da son teknoloji ürünü StageCraft sanal prodüksiyon LED sahnelerini işletmekte ve dünyanın dört bir yanındaki prodüksiyonlar için ısmarlama pop-up sahneler inşa etmektedir. Şirket, Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi tarafından En İyi Görsel Efekt dalında 15 Akademi Ödülü® ve 34 Bilimsel ve Teknik Başarı Ödülü ile ödüllendirilmiştir. Daha fazla bilgi edinmek için ILM'nin internet sitesi http://www.ilm.com adresini ziyaret edebilirsiniz.


Filmin mmknmrtb notu:   65   /100