4.2.23

Knock at the Cabin / Kulübeye Tıklat

 


Genç bir kız ve ebeveynleri ücra bir kulübede tatil yaparken dört, silahlı yabancı tarafından rehin alınırlar ve ailenin kıyameti engellemek için akıl almaz seçim yapmasını isterler. 

Dış dünyaya erişimleri sınırlı olan ailenin her şeyi kaybetmeden önce neye inandıklarına karar vermeleri gerekmektedir.



Vizyoner film yapımcı M. Night Shyamalan’dan Knock at the Cabin / Kulübeye Tıklat filminde Dave Bautista (Dune, Galaksinin Koruyucuları serisi), Tony ödüllü ve Emmy adayı Jonathan Groff (Hamilton, Mindhunter), Ben Aldridge (Pennyworth, Fleabag), BAFTA adayı Nikki Amuka-Bird (İkna, Old), yeni oyuncu Kristen Cui, Abby Quinn (Küçük Kadınlar, Landline) ve Rupert Grint (Servant, Harry Potter serisi) rol alıyor. 



Universal Pictures sunar bir Blinding Edge Pictures yapımı, FilmNation Features ve Wishmore Entertainment iş birliğiyle, bir M. Night Shyamalan filmi. Senaryo by M. Night Shyamalan ve Steve Desmond & Michael Sherman Paul Tremblay’in çok satan The Cabin at the End of the World kitabına dayanmaktadır. 

Filmin yönetmeni M. Night Shyamalan, yapımcıları by M. Night Shyamalan, Marc Bienstock (Split, Glass) ve Ashwin Rajan (Servant, Glass). İdari yapımcılar Steven Schneider, Christos V. Konstantakopoulos ve Ashley Fox. 




Filmin görüntü yönetmenleri Lowell A. Meyer (Apple TV+ Servant) ve Jarin Blaschke (Kuzeyli). Yapım tasarımcı Naaman Marshall (Zamanda Tutsak) ve editör Noemi Preiswerk (Apple TV+ Servant). Filmin müziği Herdis Stefandottir (Sessiz Kalma), müzik süpervizörü Susan Jacobs (Zamanda Tutsak). Kostüm tasarımcı Caroline Duncan (Zamanda Tutsak).


Knock at the Cabin / Kulübeye Tıklat, 3 Şubat 2023'te sinemalarda.




HİKAYE


M. Night Shyamalan’ın takdir edilen kariyerinin olağanüstü başarılarının içinde belki de en büyüğü bu filmin muammalı, öngörülmez ve beklenmedik olmasıdır. Yeni bir M. Night Shyamalan filmine adım atarken emin olduğunuz tek şey, size neyin çarpacağını bilmemenizdir. Kulübeye Tıklat, Shyamalan sinema deneyiminin en üstün örneği olabilir. Hem önceki filmlerine benzeyen bir film hem de daha önce yaptığı hiçbir işe benzemeyen bir film.

Paul Tremblay’in çok satan The Cabin at the End of the World kitabından uyarlanan Kulübeye Tıklat, ilk olarak Steve Desmond ve Michael Sherman’ın her yıl sinema sektöründe yapımı gerçekleşmemiş en iyi senaryoların yer aldığı ünlü yıllık olağan Blacklist’e giren senaryosu olarak başlamış. 

Aslen Shyamalan’ın Blinding Edge Pictures şirketi sadece filmin yapımını düşünüyormuş ama fikir o kadar etkileyiciymiş ki Shyamalan hikayenin kendi versiyonunu anlatmak istemiş. Blinding Edge’in yapım başkanı Ashwin Rajan şunları söylüyor; “Bir gün toplantıda Night ‘Bunu yeniden yazıp yönetsem nasıl olur?’ dedi. Malzemeyle gerçekten bir bağ kurmuştu, yeterli ve aynı zamanda etkili olduğunu düşünüyordu.”

Film, Eric (Jonathan Groff) ve Andrew (Ben Aldridge) adlı gey bir çift ile evlatlık kızları Wen’in (Kristen Cui) ormanda ücra bir kulübede tatil yaparken evlerinin Leonard (Dave Bautista), Sabrina (Nikki Amuka-Bird), Adrianne (Abby Quinn) ve Redmond (Rupert Grint) adlı silahlı, dört yabancı tarafından kuşatılmasını konu alıyor. Birbirini tanımayan, bu dört yabancı tarafından rehin alınan aile, yabancıların hepsinin aklında ortak bir kehanet olduğunu öğreniyor; kulübedeki aile, aile üyelerinden birinin ölmesi için seçmezse dünyanın sonu gelecektir. Bu dört kişi delirmiş ya da haklı olmaları sorunu çözmez. İki senaryo da korkunçtur. Rajan şunları söylüyor; “Merkezinde zor bir soru olan bir gerilim filmi. Ailenizi ya da insanlığı kurtaracak olsaydınız ve sadece birini seçmek zorunda kalsaydınız ne yapardınız?” 

Shyamalan için AppleTV+ dizisi Servant’taki temalarla günümüz dünyasının durumu hakkındaki fikirlerini birleştirmesi önemliymiş. Kulübeye Tıklat filmi onun ellerinde din ve inanç, kesinlik ve şüphenin ardındaki fikirleri ve ikisinin de gücünü ve sınırlarını konu alıyor. Shyamalan şunları söylüyor; “Bir modern zaman İncil hikayesi. Servant da öyle. Büyük ölçekli İncil hikayelerini modern ortamlarda ve modern zamanlarda anlatma fikri şu anda bana hitap ediyor. Film, dünyada olan her şeyin iyi görünmediği ve iyi hissettirmediğine dair duygumu yansıtıyor. Ama hep birlikte doğru yönde mücadele ettiğimizi düşünüyorum. Kesinlikle her zaman doğru yapmıyoruz ama genel olarak insanlık olarak gittiğimiz yön doğru yön ve devam etmek için bir şansı hak ediyoruz. Benim duygum bu. Bir aşk hikayesi, insanlığın devam etmesi gerektiğine dair yeterli bir kanıt. Kulübeye Tıklat, bizim için bu devasa küresel İncil hikayesini bir ailenin deneyimi üzerinden deneyimlemek bizim için inanılmaz bir fırsat.”



Aile fikri, Shyamalan’ın filmografisinin büyük bölümünün merkezini oluşturuyor. Hyamalan’la beş film yapan yapımcı Mark Bienstock şunları söylüyor; “Night’ın tutarlı olan tek yanı filmlerinin bir aile etrafında geçmesi ve karakterlerin ve izleyicinin her filminde çıktığı duygusal yolculuk.” Shyamalan zorlukları da seviyormuş ve bu filmde de büyük bir zorluk varmış; neredeyse tamamen iç mekan olan bir film seti. Shyamalan şunları söylüyor; “Kapalı alan hikayeleri ve büyük hikayeleri çok küçük bir pencereden anlatmak beni çok çeker. O kısıtlanma, o denge, hikayenin boyutu ve bizim anlatım biçimimiz benim için çok heyecan verici.”

Ayrıca yaratıcı potansiyelle de doluymuş. İdari yapımcı Steven Schneider şunları söylüyor; “Bu Night için gerçekten gerilim sanatına gerçekten odaklanmak için bir fırsat. Hitchcock, favori film yapımcılarından biri ve bu da Night için bir şekilde çekimlerin kompozisyonu ve ışıktan kurguya kadar her sinematik unsurda gerilimi yapılandırması açısından tamamen Hitchcock tarzı olması için bir fırsat.” 

İlk senaryo, Tremblay’in kitabından uyarlanmış olsa da Shyamalan’ın revizyonları hikayeyi çok cesur ve beklenmedik yönlere götürüyor. Shyamalan şunları söylüyor; “Bu filmi yapmak için bir uyarlama yaptık ama hikayenin ortalarında tamamen farklı bir yöne gittik. Bu beni biraz zorladı. Ama aklımda hikayenin çok güçlü bir şekilde bu yöne gitmesi gerekiyordu ve öyle istiyordum. Aslında zorluğun heyecanlı kısmı da şu: “Sophie’nin Seçimi’ hakkında çok korkunç bir film yapabilir miyim ve izleyiciyi oraya götürebilir miyim?” 

Hikayedeki hiçbir şey siyah beyaz değil ve film boyunca gerilim ve riskler artarken neredeyse tüm karakterlerin ve izleyicinin varsayımları zorlanacak ve inançları sınanacak. Shyamalan şunları söylüyor; “Kusurlu oluşuna dayandığınız ve her şeyi doldurmadığınız, izleyicinin sizinle dans etmesine izin verdiğiniz türden bir hikaye anlatımı düşündüm. Tabloyu tamamlamak için hayal gücünüzün büyüsünü kullanmanız gereken Alacakaranlık Kuşağı’nı düşünün.” 

Filmin zamanı doğru ve provokatif. Dehşet verici öncülüne rağmen insanlıkla ilgili kasvetli ve kötümser bir bakış açışı değil. Shyamalan şunları söylüyor; “Çok karanlık hikayeler anlatabilirim çünkü insanlar ve dünya hakkında çok olumlu bir şekilde düşünebilirim. Bir şeylerin olumlu oluşuna dair derin inancıma dayanarak gerçek hayatta çok olumsuz bir şeyi olumluya çevirebilirim.” 



KARAKTERLER


Leonard : Dave Bautista


Leonard, ücra kulübeye gelerek kıyameti önlemek için yaptıklarını iddia ederek bir aileden akla gelmeyecek bir seçim yapmasını talep eden dört kişilik gizemli grubun lideri. Rolü, Galaksinin Koruyucuları serisinden Dave Bautista canlandırıyor. Bautista, ünlü bir güreş geçmişine sahip ama oyunculuğa girer girmez aşık olmuş. Şunları söylüyor; “Elimden geldiğince iyi olmak istedim. Başından beri iddiam bir film yıldızı olmaya ihtiyacım olmadığıydı. Bir oyuncu olmak için çıktım. Güreşte çok iyiydim. Zirvede bıraktım ama oyunculuğu çok sevdim ve güreşle birlikte yürütemedim. Paranın ve spot ışıklarının benim için bir anlamı yok. Bu sanatı seviyorum ve arkadaşlarımın saygı göstermesini istiyorum. O yüzden bu rol, benim için büyük bir fırsattı.”

Bautista, Kulübeye Tıklat’ın hikayesi ve Leonard rolü için hemen heyecanlanmış. Şunları söylüyor; “İlk düşündüğüm ‘Bu gerçekten karanlık’ oldu. Sonra ‘Bu hayatımın fırsatı. Bu beklediğim şeydi çünkü bunun gibi roller bana teklif edilmez.’ dedim. Genelde herkes beni aksiyon rolleri için ister. Ama ben bu durumdan çıkmak istiyordum. Daha anlamlı roller istiyordum çünkü oyuncu olarak kendimi kanıtlamak istiyordum.”

Yönetmen M. Night Shyamalan, Leonard rolünün karmaşık ve çok yönlü olduğunu söylüyor. Leonard fanatik değil. Kalbi kırık ve bu aileyi imkansız bir seçim yapmaya zorlaması gerektiği fikriyle acı çekiyor. Shyamalan şunları söylüyor; “Leonard fiziksel olarak tehdit edici olan devasa biri ve korkunç şeyler yapması gerekiyor ama aslında bir öğretmen gibi son derece hassas. Dave de öyle bir karakter. Çocuksu bir dev. Çok akıllı ve insan doğası hakkında son derece analitik, neredeyse bir çocuk gibi. Çocuk gibi çok güzel bir biçimde panik olabilir. Bunların hepsinin beyaz perdeye yansımasını istedim. Dave hayatta sanatında, deneyimlerinin eşsiz kombinasyonuyla ve hassasiyetiyle tam da bu noktada bir yerde. Leonard için bunların hepsini istedim. Dave bana geldi ve benim için her şeyi yapacağına beni ikna etti. Ve yaptı da.”

Kulübeye Tıklat’ın arkasındaki başlıca mesajlardan biri feda etmek ve sevginin neye benzediğine dair bir tanım yapmıyoruz. Bautista şunları söylüyor; “Sevgi, çeşitli şekillere ve formalara girer ve beklemediğiniz yerlerden gelir. Klişe olmak istemem ama dünyayı kurtarabilir.”


Eric : Jonathan Groff


Normal bir aile tatili olarak başlayan şey, bir ailenin dört silahlı yabancı tarafından rehin alınmasıyla kısa süre içinde kötü bir olaya döner. Tony ödüllü ve Emmy adayı Jonathan Groff (Hamilton) Eric rolünü canlandırıyor. Kocası Andrew (Ben Aldridge) ile birlikte sekiz yaşındaki Wen’in (Kristen Cui) ebeveynleridirler. Groff şunları söylüyor; “Daha önce baba ya da koca rolünü hiç oynamamıştım. O yüzden Ben ve Kristen’ın sette, sınırlı, gergin bir ortamda olmak senaryoyu ilk okuduğum zamandan çok daha duygusal ve gergindi. Bir hikayeyi anlatmak için tek bir mekan ve ansambl oyuncu kadrosu olduğu için çok teatral bir yanı vardı. Provalarda bile bir oyunun provasını yapıyor gibiydik. Çünkü bu uzun, 15 sayfalık sahnelerde çok fazla paslaşma oluyordu.”

Andrew ve Eric’in insanlıkla ilgili örüşleri farklı olsa da çok iyi bir ortaklıkları vardır. Andrew daha şüphecidir ve insanlığa olan inancını kaybetmiştir. Eric daha umutludur ve insanların iyi yanını görmeye eğilimlidir. Groff şunları söylüyor; “Çok gergin bir ortamda, korkunç, tarikat benzeri bir enerji üzerlerine gelirken ve insanlar kendilerine sıra dışı şeyler söylerken iki zıt bakış açısı var. Bence hikaye kesinlikle bize din, güven, aile ve kesinlikle kurban etmekle ilgili ilginç sorular soruyorlar.”

Shyamalan’ın oyunculardan istedikleri konusunda her zaman çok net bir görüşü vardı. Groff şunları söylüyor; “Night, yönetmenler olarak avcılar ve toplayıcılar arasındaki farktan bahsediyor. Avcılar ne istediklerini çok iyi bilir. Dışarı çıkar ve onu avlar. Toplayıcıların ne istedikleri konusunda bir fikirleri vardır. Ama o gün oraya gidene ve ne olduğunu görene kadar beklerler ve ne olduğunu o anda çözerler. Night öncelikle bir avcı ile özdeşleşiyor. Ne istediğini biliyor ve ekip ve oyuncular da bu vizyonu gerçekleştirmesine yardım ediyor.  En sevdiğim çalışma tarzlarından biridir çünkü kendinizi süreçte gerçekten kaybedebilirsiniz. Arkanızda olan, her şeyi görebilen ve sizi istediklerini zaten bildikleri performansa doğru yönlendirebilen bir kişi vardır.”

Andrew ve Eric’in etkileyici bir aşk hikayesi var ve Shyamalan da Groff ve Aldridge’in ilk andan itibaren bağ kurduğunu görmüş. Şunları söylüyor; “Sette hiç ayrılmıyorlardı. ‘Tamam, ikinizin işi bitti’ diyorduk ve ben başka biriyle çalışıyordum. O ikisi ise orada oturup saatlerce konuşurdu. Bir noktada ‘Birbirinize söyleyebileceğiniz başka hiçbir şey yok. Her şeyi söylediniz. Jonathan ve Ben birbirinizle konuşmayı bırakın.’ derdim. Ama birlikte vakit geçirmeyi gerçekten çok sevdiler. Bu beyaz perdeye de yansıdı.”

Groff, Aldridge’le kendisinin sektörde gey oyuncular olarak ortak deneyimleri üstünden bağ kurduklarını belirtiyor. Groff şunları söylüyor; “Ben’le ikimiz otuzlu yaşlarımızın ortalarındayız. 20 yıl önce büyürken çok farklıydı. Cinsel kimliğin kabul edilmesi tamamen farklı bir yerdeydi. O zamandan beri çok yol katettik ve bir M. Night Shyamalan filminde gey karakterleri canlandıran gey oyuncular olarak bir Hollywood korku filminde oynadığımıza inanamıyoruz. 15 yıl önce bu olmazdı. Kamera önünde ve arkasında gey olarak eğlenceli, ilginç, korkunç bir filmde kendimizi oynamamız da çok özel bir fırsat. Artık 2022 olduğu için ve her şey ilerlediği için bizi buraya getirmek için bizden önce yapılan işlerden faydalanıyoruz. Faydalandığımız bu ilerleme bizde boşa gitmiyor.”



Andrew : Ben Aldridge


Ben Aldridge (Fleabag) Eric’in partneri ve Wen’in diğer ebeveyni olan Andrew rolünü canlandırıyor. Aldridge, okuduktan hemen sonra aile merkezli hikayeye çekilmiş. Şunları söylüyor; “Aynı cinsiyetten ebeveynli bir aile hakkında. Hikayenin merkezinde onlar var. Eşcinsellikleri hikayenin bir parçası ama hikaye o değil.” 

Eric ve Andrew, insanlık hakkında birbirlerinin görüşlerine saygı duyuyorlar ama kulübedeki durumun tehlikesi artarken Andrew’un şüpheci dünya görüşüyle Eric’in daha umutlu görüşü bir endişe ve gerilim kaynağına dönüşüyor. Aldridge şunları söylüyor; “Night’ın çok iyi yaptığı şey, İşaretler Köy filmlerinde gördüğünüz gibi, çekirdek aile ortamını alıp büyük oranlara dönüştürüyor. Bu hikayenin içine girmek çok etkileyiciydi. Onu okuduktan sonra kısa sürede temaların ne kadar büyük olduğunu ve karakterlerin yolculuğunun ne kadar güçlü olduğunu fark ettim.”

Shyamalan’ın filmleri izleyiciye kendi gerçekliklerine ve inandıklarına meydan okuma cesareti veriyor. Aldridge şunları söylüyor; “Bence bu film, diğer filmlerine göre bunu çok daha doğrudan yapıyor. İzleyicisine inancı soruyor, dini sorguluyor ve bence hayatın muammaları olan bu direkt, yüzleşen soruları soruyor ve geleneklere uymayan bu domestik aile ortamında sınırlandırılıyorlar.”

Açık bir şekilde gey olan Aldridge sektörün temsilde dikkat çekici bir ilerleme gösterdiğini düşünüyor. Aldridge şunları söylüyor; “Gey olmanın ne olduğuna dair hiçbir erişimim olmayan bir zamanda büyüdüm. Birleşik Krallık’ta gerçekten dışadönük, frapan bir avuç kadar TV sunucusu vardı ve ‘Gey bu işte.’ Diye düşündüğümü hatırlıyorum. Ama insani düzeyde ne olduğunu veya kendimin ne deneyimlediğimi bilmiyordum. O yüzden bence temsil etmek çok önemli. İzlemeyi seçtiğimiz sanatta kendi yansımalarımızı görebilmek önemli. Kendimizi böyle öğreniriz. Dünyada bizden farklı insanları da böyle öğreniriz. Bence temsil etmenin değiştirme ve dünyaya olumlu bir şekilde etki etme gücü var.”


Sabrina : Nikki Amuka-Bird


Sabrina, aileyi rehin alan dört yabancıdan biri ve kıyameti önlediğine inanıyor. Günlük işinde hemşire olarak çalışıyor ama son dönemde açıklanamaz olaylar yaşıyor ve ortak bir amaçla bu yabancılarla güçlerini birleştirmesine neden oluyor. Leonard gibi o da kendisinin ve diğer yabancıların dünyanın sonunu önlemek için yapmak zorunda olduklarını düşündükleri şeyden dolayı acı çekiyor. 

Rolü, son dönemde Shyamalan’ın Zamanda Tutsak filminde rol alan Nikki Amuka-Bird oynuyor. Amuka-Bird şunları söylüyor; “Sabrina şefkatli bir kadın. Ailesine yakın olan biri. Tanrı’ya ya da bir dine inanmıyormuş. Sonra bir gün hayatının akışını değiştiren öngörüler görüyor ve burada, hikayenin başladığı yerde olmak ve insanlığı kurtarmak için kendini neredeyse feda etmek için kendini mecbur hissediyor. Bence o da diğer herkes gibi dehşete düşmüş ama korkularının üstesinden geliyor çünkü hayatlar kurtardığını düşünüyor.”

Bazen hemşirelerin gücü gözden kaçırılıyor. Ama Sabrina’nın içine itildiği durum o meslekte deneyimlediklerinden çok daha yoğun. Amuka-Bird şunları söylüyor; “Hemşirelerle yaşadığım deneyimlere göre yaşadığım en özverili ama aynı zamanda en güçlü insanlardır. Başka insanlar acı çekerken ve duygusal bir haldeyken güçlü olmak zorundalar. Bu rolün zor yanı da bunun mantıksız ve uç bir durum olması. Bence güçlü bir kadın olan Sabrina bile yoğunluğunu bırakıyor ve başkalarının atlatmasına yardım etmek için kendi korkusunun üstesinden gelmesi gerekiyor. Bu da Night’ın ve benim birlikte üzerinde çalıştığımız bir şey. Bana sürekli bundan daha güçlü biri olduğunu, mantığın sesi olabildiğini ve insanlar sarsıldıklarında mantıklı konuşan biri olduğunu fısıldadı.” 

Sabrina’nın birlikte çalıştığı diğer üç yabancı da onunla aynı deneyimleri yaşıyor. Amuka-Bird şunları söylüyor; “Açıklayamadıkları doğa üstü olaylar deneyimliyorlar. Kendilerinden daha büyük bir güç tarafından yönlendiriliyorlar. Bence bir oyuncu olarak ve oyuncu kadrosu olarak hepimiz için zor olan her sahnede hikayeyi nasıl anlatırız, bizi deli gibi göstermeden ve bu hüsranla bir çıkış yapmaya çalışıyor gibi göstermeden bunu nasıl açıklarız ve anlaşılırız. Ve filmde gördüğümüz gibi mesajı aktaramadığımız zaman sonuçları oluyor. Bu karakterlerin üstlerinde büyük bir baskı var ve zaman azalıyor. Benim için film Yunan tragedyasına benziyor. Amaç normal insanları alıp olağanüstü anormal durumlara koymak. Trajedinin düzeyini arttırıyorsunuz, riskler en düzeyde oluyor ve izleyici, insanların hayatlarında asla yaşamayacakları bir şeyi yaşamalarını izliyor. Ama kendilerine ‘Ben ne yapardım?’ diye sormalarına yol açıyor.”

Film boyunca ortak bir tema, maneviyatın soru sormak için bir yol olarak kullanılması. Amuka-Bird şunları söylüyor; “Her şeyden çok bundan etkilendim çünkü bunlar benim için gerçekten önemli sorular. Maneviyatın varsa hayatının gidişatına nasıl etki ettiği. Bunun gibi önemli sorular soran böyle bir ana akım, bir janr filmi gördüğüm için de gerçekten çok şaşırdım. Bazı yönlerden uyarıcı bir hikaye gibi. Ama aslında içinizde hissettiğiniz bir şey. Küçükken dinlediğiniz hikayeler gibi, biri anlatmaya başladığında sonunda ne olduğunu öğrenmeniz gerek.”



Redmond : Rupert Grint


Rupert Grint’in rol aldığı Redmond kulübeyi basanlardan biri. Kulübeye Tıklat’ın senaryosu Grint’İn en büyük iki kabusunu birleştirmiş; ev baskını ve kıyamet. Grint şunları söylüyor; “Kıyamet filmlerinin oldukça çekici bir yanı var. Kıyametin büyüleyici bir yanı var ve insanları nasıl olacağını düşünmeyi sever.” Nadiren böyle kapalı, ücra ve özel bir ortamda ele alınmıştır. Grint şöyle devam ediyor; “Bu açıdan, bu kulübeden görmek böyle bir şey için kusursuz bir ortam. O kadar izole bir yer ki orada her şey olabilir ve yardım almak için çok uzaktasınız. O yüzden çok daha rahatsız edici.”

Grint, hikayeden de büyülenmiş çünkü şu anda etrafımızda olan çok fazla güncel korkuya değiniyor. Grint şunları söylüyor; “Küresel bir pandemiden çıkıyoruz. Dünyada daha önce hiç bu kadar hassas olmayan bir çevre krizi yaşıyoruz. O yüzden dünyanın sonuyla ilgili bu tür bir korku, şu anda birçok kişinin aklında olan bir şey.”

Redmond, evi basan diğer yabancılarla birlikte çok fazla zamanla çalışmıyor. Grint şunları söylüyor; “Ama saati herkesten daha iyi duyabiliyor. Yani çok gerçek, çılgın bir korkusu var. Aynı zamanda bir tür reform halinde olan bir karakter. Gölgeli bir geçmişi var ama bence Redmond’ı tanıdığımızda aslında iyi bir yerde. Ve birden taşıması gereken büyük bir yükü ve vermesi gereken büyük bir kararı oluyor. Çok agresif ve hala mücadele ettiği çok fazla öfkesi var. Bu çok farklı şekillerde sonuçlanıyor. Bu durumda olacak en kötü kişi. Soğukkanlı biri değil ve nasıl iletişim kuracağını gerçekten çok iyi bilmiyor.” 

Grint, Shyamalan’ın Servant dizisinde rol alıyor ve yapımcının nasıl çalıştığını biliyor. Ama Kulübeye Tıklat’ta tamamen farklı bir şekilde çekilmiş. Grint şunları söylüyor; “10 sayfa kadar uzunluğunda bir bölüm var ve Night çekimlerin bazı beş dakika sürecek şekilde çekmiş.  Oyun gibiydi çünkü çok uzun süre içindesiniz. Dünyanın içine giriyorsunuz ve diğer tüm oyuncularla arasında da bu ritmi buluyorsunuz. Tuhaf bir eş zamanlama için giriyorsunuz ve çok ritmik ve çok ortak bir çalışma şeklinde.”

Shyamalan, izleyicilerin Grint’in performansındaki derinliği ve nüansı görmesini istiyor. Şunları söylüyor; “Rupert, kendini bir yetişkin olarak yeniden keşfeden nadir bir oyuncu. Tüm o çocuk oyuncu deneyimlerini alıp kendini tüketmeden yetişkin oyunculuk yolculuğunda harika tekniklere ve fırsatlara dönüştürdü. Neler yapabildiğini herkesin görmesi ve onun için hikayeler bulmaya devam etmek konusunda gerçekten heyecanlıyım.” 



Adrianne : Abby Quinn


Kulübeyi basan yabancılardan dördüncüsü Adrianne’i Küçük Kadınlar’ın Abby Quinn’i canlandırıyor. Quinn hikayenin herkes için beklenmeyen soruları tetiklemesine hayran kalmış. Şunları söylüyor; “Night, insanların en büyük korkularını birleştiriyor ve sonra bu da filmdeki her karakterin kendi ahlaklarını ve hayatlarında neyi feda etmek istediklerini sorgulamalarına neden oluyor. Bence film ayrıca insanların bir amaçları varmış ve iyi bir şey yapıyormuş gibi hissetmeleri için iyi ya da kötü yönde ne kadar ileri gidebileceklerini sorgulamanıza neden oluyor.” 

Shyamalan’ın önceliklerinden biri karakterler arasındaki ilişkilere odaklanmakmış. Quinn şunları söylüyor; “Night’ın uyarlamada yaptığı sevdiği özelliklerinden biri bu hikayeyi çok daha fazla üç boyutlu yapması. Bir amaç ekledi. Film, yavaşlamak ve hayatınıza ve ilişkilerinize dikkatle bakmanız için kusursuz bir davet.”


Wen : Kristen Cui


Andrew ve Eric’in sekiz yaşındaki kızı Wen’i oynayan Kristen Cui, Kulübeye Tıklat ile ilk sinema filmi denemesini yapıyor. Özelikle babalarını canlandıran rol arkadaşları Jonathan Groff ve Ben Aldridge’la çalışmayı eğlenceli ve eğitici bulmuş. “Ben’in en sevdiğim yanı, oyunculukla ilgili çok sayıda müthiş bilgi paylaşması oldu. Ben ‘Şunu mu yapmalıyım yoksa bunu mu? Şöyle yapsam çok garip olur mu?’ diye sorduğumda o da bana ‘Bence şöyle yapmalısın’ derdi ve her şeyin arkasında yatan nedeni paylaşırdı. O çok iyi bir öğretmen. Jonathan’la ilgili en sevdiğim şey çok oyuncu ve komik olması. Ama ekip ‘Kayıt!’ dediğinde hemen karaktere giriyordu.”

Groff ve Aldridge Cui’den etkilenmiş. Özellikle de kendilerinden ve Shyamalan’dan yönlendirmeleri ve yol göstermeleri alışından. Aldridge şunları söylüyor; “Night, Kristen’a karşı bizle olduğundan daha açık sözlü ve dürüsttü. Hepimizin egosu var ve o tarz bir dürüstlükle hepimiz yıkılırız. Ama Kristen rahattı. İşle ilgili bizim sahip olduğumuz güvensizlikleri ve egosu yoktu. O yüzden Night onun performansını gerçekten işleyebildi.”



MEKANLAR VE YAPIM TASARIMI


Yapım tasarımcı Naaman Marshall ve ekibi, Tabernacle, New Jersey’de Pine Barrens Ormanı’nda faaliyet halindeki bir turna yemişi çiftliğinde tam boy bir kulübe inşa etmiş. 

Yapım tasarımı ekibinin kulübe için mimari planlar yapması ve kulübe arazide kalacakmış gibi bir mimara ve mühendise onaylatması gerekmiş. Ayrıca belediye onay süreci zorlu bir süreç olduğu için inşaat süresi son derece sıkışıkmış ve tüm kulübeyi üç haftada inşa etmişler.

Filmin alt tonlarında renk önemli bir rol oynamış. M. Night Shyamalan, başından itibaren iyi ve kötünün zıtlığına yanıt vermiş ve arka planda doğal bir orman olan karşıt güçlerin birbirine zıt hareket etmesini temsil etmek için kırmızıları ve mavileri kullanmış. 

Marshall ve ekibi kulübenin etrafındaki bölgenin 360 derece özel çekimini yapmış ve sonra sete yerleştirmiş. Böylece mekan kusursuz bir şekilde sete bağlanmış. Özel arka plan sonuçta 9 metre yüksekliğinde 100 metre uzunluğunda olmuş.

Ekip geçmişe dönüş sahneleri için Philadelphia’nın bir banliyösündeki terk edilmiş bir hastanede birbirinden tamamen farklı dört set yapmış. Setlerin ikisi karakterlerden Eric ve Andrew’un evlatlık kızları Wen’le ilk kez tanıştıkları Çin’deki sahneler için hazırlanmış. Marshall ve ekibi için bu alanı her biri farklı görünen ve hissettiren farklı setlere dönüştürmek eğlenceli bir görev olmuş. 



SİNEMATOGRAFİ


Kulübeye Tıklat’ın iki görüntü yönetmeni var; Jarin Blaschke (Kuzeyli) ve Lowell A. Meyer (Servant).

Film bir kulübede geçiyor ve 24 saatlik süreçte geçiyor. Kulübe, ormanda inşa edilmiş ve dış çekimler için kullanılmış ve setteki diğer kulübe de iç çekimler için kullanılmış. Sette doğal ışığı yeniden yaratmak için bir gün boyunca pençelerin ve kapıların dışından her açıdan fotoğraf çekmek de dahil olmak üzere bir ışık çalışması yapılmış. Bu açılar da sette ön ve yan pencerelerden dışarı bakıldığında mavi ekran için plakaları toplamak üzere de kullanılmış.

Sürecin başlarında her sahnenin gün içindeki zamanı düşünülmüş ve böylece her sahnenin atmosferiyle uyumlu olabilecek, gündüzün geceye geçişini ve sonra da sabaha geçişini yansıtacak uygun ışık seçilebilmiş. Senaryo, altı farklı ışık evresine ayrılmış. 1. evre: öğleden sonra, 2. evre: geç öğleden sonra, 3. evre: gün batımı, 4. evre: alacakaranlık, 5. evre: sabah, 6. evre: karanlık. Her evrede Güneş’in yer değişimini taklit etmek için ışıklar ve yansıtıcı aynalar ve ayrıca ortamın ve Güneş’in sıcaklık değişimindeki renklerini göstermek için jeller özel bir şekilde konumlandırılmış.

Filme eski tarz gerilim havası vermek için Kulübeye Tıklat’ın yapımında 1989’da piyasaya çıkan ve takip eden 10 yılda film çekimlerinde popüler bir tercih olan Panavision Primo Anamorfik lensler kullanılmış. Farklı bir lense geçilen tek zamanda geçmişi şimdiki zamandan ayırmak için geçmişe dönüş sahnelerinde Panavision USG (Ultra Speed Gold) Panatar Anamorphic lensler (1980’de piyasaya çıkan) kullanmışlar.

Shyamalan, net kareler tercih ettiği için filmde çok az Stedicam kullanılmış. Çekimlerin çoğu hepsi daha yapılı ve sabit olan tripod, dolly veya jib/vinç kullanılmış. Fakat Stedicam’in kullanıldığı tek çekim, sekiz yaşındaki oyuncu Kristen Cui’nin alacakaranlıkta ormandaki bir dakikalık çekimi olmuş. 

Yapımcılar filmin duygusal zirvesi için kameranın karakterlerin bakış açılarını yakalamasını ve izleyiciyle doğrudan bir bağ kurmasını istemiş. Bunun için de oyuncuların doğrudan kameraya bakarken hala birbirlerini görmelerine olanak veren doğrudan kameranın lensi üstüne konulan EyeDirect donanımı kullanılmış. Donanım, göz çizgisi hala lenste/kamerada tam merkezdeyken oyuncunun bakışlarının aynalarla lense yeniden yönlendirilmesine olanak veren ışığı kıran bir donanım.

Kulübeye Tıklat, Kodak 35mm filmle çekilmiş, öncelikli olarak 5207 250D kullanılmış. Ara ara doğrudan Güneş’te dış mekan gündüz sahnelerinde Kodak 5203 50 D ile kulübenin içindeki final sahnesinde Kodak 5219 500T kullanılmış.


AKSESUARLAR


Robbie Duncan ve aksesuar ekibi, baskın yapan dört yabancının kullandığı çiftlik yapımı gibi duran silahları Pennsylvania eyaletindeki antika dükkanlarında alışveriş yaparak mükemmelleştirmiş.

Duncan ve ekibi silahlara isim vermişler. Rupert Grint’in silahlarının adı İnek Öldüren imiş. Dave Bautista’nın silahı Uykucu imiş.


Filmin mmknmrtb notu:   55   /100