15.4.22

Fantastic Beasts: The Secrets of Dumbledore / Fantastik Canavarlar: Dumbledore'un Sırları



Warner Bros. Pictures'ın Fantastic Beasts: The Secrets of Dumbledore / Fantastik Canavarlar: Dumbledore'un Sırları adlı filmi, J.K. Rowing'in yaratımı olan Büyücülük Dünyasındaki (Wizarding World™) en yeni macerayı konu alıyor.

Profesör Albus Dumbledore (Jude Law) güçlü Karanlık büyücü Gellert Grindelwald’un (Mads Mikkelsen) büyücülük dünyasının kontrolünü ele geçirmek için harekete geçtiğini bilmektedir.

Dumbledore onu tek başına durduramayınca, büyücüler, cadılar ve cesur bir Muggle fırıncıdan oluşan gözüpek bir ekibin yönetimini Büyüzoolog Newt Scamander'a (Eddie Redmayne) emanet eder. 

Ekip, üstlendiği bu tehlikeli görevde, bir yandan eski ve yeni canavarlarla karşılaşırken, bir yandan da Grindelwald’un sayıları gittikçe artan müritleriyle çatışır. 

Riskler böylesine büyükken, Dumbledore'un kenarda beklemesi daha ne kadar mümkün olacaktır?



Filmin zengin oyuncu kadrosu Oscar ödüllü Eddie Redmayne (“The Theory of Everything”), iki kez Oscar adayı Jude Law (“Cold Mountain”, “The Talented Mr. Ripley”), Ezra Miller, Dan Fogler, Alison Sudol, William Nadylam, Callum Turner, Jessica Williams, Victoria Yeates, Poppy Corby-Tuech, Fiona Glascott, Katherine Waterston, Maria Fernanda Cândido, Richard Coyle, Oliver Masucci, Valerie Pachner, Aleksandr Kuznetsov ve Mads Mikkelsen'den oluşuyor.




“Fantastic Beasts: The Secrets of Dumbledore/Fantastik Canavarlar: Dumbledore'un Sırları”nı, David Yates yönetti. 

Filmin senaryosunu J.K. Rowling ile Steve Kloves, Rowling'in bir senaryosuna dayanarak kaleme aldılar. 

Filmin yapımcılığını David Heyman, J.K. Rowling, Steve Kloves, Lionel Wigram ve Tim Lewis; yönetici yapımcılığını ise Neil Blair, Danny Cohen, Josh Berger, Courtenay Valenti ve Michael Sharp üstlendi.



Filmin kamera arkası yaratıcı ekibi, görüntü yönetiminde George Richmond (“Rocketman”); yapım tasarımında, üç Oscar'lı Stuart Craig (“The English Patient”, “Dangerous Liaisons”, “Gandhi”, “Harry Potter” ve “Fantastic Beasts” filmleri) ile Neil Lamont (“Solo: A Star Wars Story”, “Rogue One: A Star Wars Story”); kurguda Mark Day (“Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald”, son dört “Harry Potter” filmi); kostüm tasarımında ise dört Oscar'lı Colleen Atwood (“Chicago”, “Memoirs of a Geisha”, “Alice in Wonderland”, “Fantastic Beasts and Where to Find Them”) bulunuyor. 

Görsel efekt süpervizörlüğünü Oscar adayı Christian Mänz'ın (Harry Potter and the Deathly Hallows – Part 1”, “Fantastic Beasts filmleri) gerçekleştirdiği filmin müziği ise dokuz kez Oscar adayı olan James Newton Howard'ın (“News of the World”, “Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald”, “Michael Clayton”, “The Hunger Games” filmleri) imzasını taşıyor.



Warner Bros. Pictures, bir Heyday Films yapımı olan, David Yates filmi “Fantastic Beasts: The Secrets of Dumbledore/Fantastik Canavarlar: Dumbledore'un Sırları”nı sunar. 

Filmin dünya çapında seçili sinemalara ve IMAX sinemalarına dağıtımını Warner Bros. Pictures gerçekleştirecek..

Fantastic Beasts: The Secrets of Dumbledore/Fantastik Canavarlar: Dumbledore'un Sırları, 15 Nisan'da Türkçe Altyazı, Türkçe Dublaj ve Imax Seçenekleriyle Sinemalarda.



Eğer yeterince dikkatli dinlersen geçmiş sana fısıldar


"Fantastik Canavarlar: Dumbledore'un Sırları"nın büyülü macerasında, alışılmadık kahramanlardan oluşan bir ekip, Newt Scamander’ın önderliğinde hem sihir dünyasını hem de sihirli olmayan dünyaları kurtarmak üzere tek bir sihirleme şanslarının olduğu bir göreve gönderilirler. Nihai sihir dehası Profesör Albus Dumbledore tarafından tasarlanan bu gizli operasyonda her birinin oynayacak bir rolü vardır.

Dumbledore, 20 yıldan uzun bir süre önce Büyücü Dünyasının ilk kez tanınmasından bu yana en saygı duyulan şahsiyetlerden biri oldu. Ancak Harry Potter kitaplarının ve filmlerinin bu sevilen büyücüsü, “Fantastik Canavarlar” serisinin üçüncü filminde ortaya çıkan, merak uyandırıcı bir geçmişe sahip.

Yönetmen David Yates, “Dumbledore, J.K. Rowling'in dünyasında müthiş önemli bir şahsiyet. Potter kitaplarının ve filmlerinin sevimli, bilgili, haylaz ve alim kişiliği. Bizi cezbeden şeylerden biri, genç Dumbledore'u, nihayetinde olacağı insanı tanımlayacak bir oluşum döneminde görmekti" diyor.

Hogwarts'ın müdürü olacak büyücü rolüne geri dönen Jude Law ise şunları söylüyor: "En çok keyif aldığım şey, Dumbledore'un geçmişini daha fazla ortaya çıkarma fırsatıydı. Son filmde bunun ipuçları vardı ama burada onun Gellert Grindelwald ile ikisi genç birer adamken olan bağlantılarını ve bu bağlantının kopmaya başladığı noktayı derinlemesine inceleyebildik. Albus bir keresinde Grindelwald'la Muggle'lar hakkında oldukça aşırı uçta görüşlerini paylaşmıştı; ama hatalı olduğunu anlayıp geri adım atsa da o karanlık sırla ve ilişkilerindeki kopuklukla yaşıyor”.


Büyücülük Dünyasının tüm filmlerinin yapımcısı olan David Heyman şunları aktarıyor: "Konu, hem sadakat ve yanlış yönlenmiş sadakat, hem de kişinin geçmişteki hatalarını düzeltip yoluna devam edebilmesi. Bence bu çok güçlü bir şey çünkü hepimizin hayatında pişmanlıkları vardır. Filmde insanların özdeşleşeceğini düşündüğüm birkaç temadan biri de bu”.

Mads Mikkelsen’in canlandırdığı Gellert Grindelwald, radikal inançları ve şiddet taktikleri nedeniyle aranan bir adamdı. Şimdiyse, bu güçlü Karanlık büyücü gölgelerden çıkıp, tüm büyücülük dünyasının kontrolünü ele geçirmek ve Muggle'lara karşı topyekun savaş başlatmak üzere hazırladığı planını uygulamak üzeredir. Ama bu kez yasanın dışında değil, sistemin içinde hareket ederken onu kendi çıkarları için büküyor olması kendisini daha da tehlikeli kılar.

Dumbledore, Grindelwald’un hırslarını engelleme gücüne sahip tek büyücüdür, ancak önceki ilişkilerinden bugüne dek uzanan fiziksel bir sebep onu durdurmaktadır. Law bunu şöyle açıklıyor: “Gellert ile Albus’un gençlik tutkusu ve inanç yoluyla yaptığı kan yemini, ikisi arasındaki bağın somutlaşmış hâli. Hayatları çok farklı yönlere gitmiş olsa da, Albus'un bakış açısından son derece sinir bozucu olan bu açmazla hâlâ birbirlerine bağlılar".



Daima bir satranç ustası olan Dumbledore, arkadaşı ve eski öğrencisi Newt Scamander'ın, büyücüler, cadılar ve cesur bir Muggle’dan oluşan küçük bir grupla güç birliği yapmasını içeren bir plan tasarlar. Yates konuya şöyle ışık tutuyor: "Dumbledore'un insanları çılgınca şeyler yapmaya teşvik eden, hata ve başarısızlıklarla dolu bir geçmişi var ama yine de onu bu yüzden seviyoruz".

Heyman ise, Harry Potter hayranları için tanıdık bir isme atıfta bulunarak, “Bir araya getirdiği grup biraz Dumbledore'un Ordusuna benziyor” diyor ve ekliyor: “Grubun her bir üyesi bir şekilde çemberin dışında, bu da J.K. Rowling'in eserlerinde sıklıkla yer alan başka bir tema".

J.K. Rowling'in özgün senaryosuna dayanan, “Fantastik Canavarlar: Dumbledore'un Sırları”nın nihai senaryosu, her ikisi de filmde yapımcı olarak görev yapan Rowling ve Steve Kloves tarafından yazıldı. İlk iki “Fantastik Canavarlar” filminin yapımcılığını üstlenen Kloves, yedi “Harry Potter” filminin de senaryosunu yazmış kişi olarak Büyücülük Dünyasında uzun bir geçmişe sahip. Yates, “Bir yönetmen olarak bu benim için bir zevkti çünkü yazar ve meslektaş olarak Jo ve Steve'i seviyorum. İkisi de inanılmaz derecede yetenekli; dolayısıyla, mükemmel bir kombinasyondu bu” diyor.


Büyüzoolog Newt Scamander rolünü yeniden üstlenen Eddie Redmayne, bunun Dumbledore'un onun adına hareket etmesi için Newt'i ilk görevlendirişi olmasa da, ittifaklarının geliştiğini söylüyor… en azından bir dereceye kadar. "Newt ve Dumbledore arasındaki ilişki bir usta-çırak ilişkisi olarak başladı. O dönemde, Dumbledore, Newt'i körü körüne bir kukla gibi kullandı ve her zaman da gerçekleri ona söylemedi. Bundan önceki filmin finalinde, Newt, Dumbledore ile yüzleşip bu konuyu dile getirdi. Burada, ilişkilerinin, Dumbledore'un ona hâlâ her şeyi söylemese de mümkün olduğu kadar çok şeyi açıkladığı bir ilişkiye evrildiği hissi vardı. Dumbledore yeniden Newt'i başka bir olağanüstü maceraya gönderiyor ama daha dürüstçe, biraz daha teşvik ve prestijle, ki bu harika" diyor aktör.

Newt'e, bu macerada tanıdık bazı simalar da katılıyor: Bunlar Callum Turner'ın canlandırdığı ağabeyi Theseus; Victoria Yeates tarafından canlandırılan, Newt'in sabırlı asistanı Bunty; William Nadylam'ın canlandırdığı Yusuf Kama; ve Dan Fogler'ın canlandırdığı Muggle fırıncı Jacob Kowalski. İkinci “Fantastik Canavarlar” filminde kısaca gözükse de, grubun yeni cadısı, Jessica Williams tarafından canlandırılan, Amerikan Büyücülük Okulu Ilvermorny'de büyüleyici bir Büyüler profesörü olan Eulalie “Lally” Hicks’tir. İsteksiz Jacob'ı Büyükcülük Dünyasına geri dönmeye ikna etmesi gereken kişi de odur.


Yates, gruptaki tek Muggle olan Jacob'ın "büyülü dünyada her zaman kendi boyundan derinde yüzdüğünü" söylüyor ve, "Bu üçüncü bölüme girerken, daha fazla sihir, tuhaflık ve eğlenceyi geri getirmek istedik" diyor.

Heyman, “Kalp, mizah ve macera bu filmin bizim için üç temel direğiydi” dedikten sonra, şöyle devam ediyor: "Kesinlikle karanlık unsurlar var, ama aynı zamanda yumuşak, eğlenceli ve heyecan verici. Bir de büyüsü var tabii. Sanırım hepimiz büyülü bir dünyada yaşayabilmeyi diliyoruz ve 'Fantastik Canavarlar'da, Jacob gibi, oraya aitmişsiniz gibi karşılanıyorsunuz çünkü öylesiniz".

Beş farklı büyücü ve cadı ile kafası karışık bir Muggle'dan oluşan grup, Grindelwald'a ve —ne yazık ki Jacob'ın hayatının aşkı (bir kez daha Alison Sudol'un canlandırdığı) Queenie Goldstein'in de artık aralarında bulunduğu— yandaşlarına rakip olabilecek gibi görünmemektirler. Grindelwald’un etki alanındaki bir başka kişi de Credence olarak bilinen ve gerçek adının Aurelius Dumbledore olduğu ortaya çıkan genç adamdır. Rolü bir kez daha Ezra Miller canlandırdı.

İlginçtir ki, Gellert Grindelwald ile Albus Dumbledore arasında, zıt amaçlar için olsa da başkalarını araç olarak kullanma bakımından bir paralellik vardır. Mikkelsen bu konuda şunu aktarıyor: “Grindelwald, Dumbledore'a karşı bir hamle yapamıyorken, Albus mutlak güç kazanarak Gellert'ın yoluna çıkıyor. Bu yüzden Credence, Gellert için kilit role sahip. Film, her bireyin neyi başarmaya çalıştığını çok net bir şekilde ortaya koyuyor; soru, bunu nasıl yapacakları. Bizi bu büyülü dünyada bir yolculuğa çıkaran harika bir hikaye olduğunu düşünüyorum.”



Uluslararası oyuncu kadrosunda, ayrıca, Albus'un kardeşi Aberforth Dumbledore rolünde Richard Coyle; Grindelwald’un sadık yardımcısı Rosier rolünde Poppy Corby-Tuech; Minerva McGonagall rolünde Fiona Glascott; Uluslararası Büyücüler Konfederasyonunun eski Başkanı Anton Vogel rolünde Oliver Masucci; onun koltuğuna aday olan Vicência Santos rolünde Maria Fernanda Cândido; Alman Seherbaz Dairesi başkanı Helmut rolünde Aleksandr Kuznetsov; ve filmde kısa bir süre Amerikan Seherbaz Dairesinin başkanı Tina Goldstein olarak görünen Katherine Waterston yer alıyor.

Onlara ek olarak, insan olmayan oyuncu kadrosuna geri dönen, iki sevilen karakter de bulunuyor: Her zaman parlak nesnelerin peşindeki, Burnuk Teddy; ve Newt'in her daim yanında gezen becerikli bir Kabuluk Pickett.

Filmde birçok yeni canavara da yer veriliyor ki bunlardan bir tanesi hikaye için çok önemli olan Büyülü Qilin (Çilin olarak okunur) hem yetişkin hem de bebek hâliyle görünüyor. Yetişkin hâli yanardöner pullarından yumuşak bir parıltı yayılan, ejderha ile at arası bir yaratığı andırmaktadır. Bebekliği de benzer özelliklere sahip olsa da, hareketleri daha çok yeni doğmuş bir geyik yavrusununki gibidir. Büyü camiasında saygı duyulan bu nadide yaratık, bir kişinin ruhunu görme ve kalplerinin saf olup olmadığını anlama konusunda doğuştan gelen bir yeteneğe sahiptir. Bu niteliği, Qilin'i Grindelwald’un gücü ele geçirme entrikalarının, Dumbledore'un ise onu durdurma planının ayrılmaz bir parçası yapan bir hediyedir. 

Diğer yeni canavarlar arasında, kabuklu canlılara benzeyen, obur Mantikor’lar ve Wyvern adı verilen şekil değiştirebilen uçan yaratıklar da yer alıyor.


“Fantastik Canavarlar: Dumbledore'un Sırları” film serisinin Büyücülük Dünyası'nda yeni sınırları aşma geleneğini sürdürüyor. Yapımcı Tim Lewis, “Bu filmleri tamamen farklı yerlere götürmek, başka büyülü kültürleri getirmek ve bu sefer Berlin'de, başka bir Sihir Bakanlığına girmek heyecan vericiydi” diyor.

Macera, Çin'den Büyük Britanya'ya, New York'tan Almanya'ya ve Avusturya Alplerinden Bhutan'a kadar dünyayı dolaşıyor. Film, ayrıca, izleyicileri sevgili Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okuluna ve yakınlardaki Hogsmeade köyüne geri götürüyor.

Yapım ekibi, yirmi yılı aşkın süredir Büyücülük Dünyası filmlerine ev sahipliği yapan İngiltere'deki Warner Bros. Leavesden Stüdyoları'nın platolarında ve devasa dış setlerinde bu uzak mekanları yeniden yaratırken kendi sihir becerilerini devreye soktu.

“J.K. Rowling'in Büyükcülük Dünyasını daha geniş çaplı olarak keşfetmenin heyecan verici yanlarından biri, sizi kelimenin tam anlamıyla dünyanın herhangi bir yerine götürebilmesidir” diyor Yates ve ekliyor: "Ve bu film, Berlin'in karlı sokaklarından Bhutan'ın güzel dağlarına kadar gerçekten uluslararası bir tuvale sahip".

Bu tuvali hayata geçirmek için Yates ile işbirliği yapan sanatçı ve zanaatkarlardan oluşan ekipte yer alan isimler arasında ilk “Harry Potter” filminden başlayarak J.K. Rowling'in Büyücülük Dünyası vizyonunu gerçekleştiren yapım tasarımcısı Stuart Craig bulunuyordu. Craig, bu filmin yapım tasarımını, tüm “Harry Potter” filmlerinde sanat yönetmeni olarak çalışmış olan Neil Lamont'la birlikte üstlendi. Onlara görüntü yönetmeni George Richmond da katıldı; Yates'in kurgudaki seçimi Mark Day oldu. Görsel efekt amiri Christian Mänz, kostüm tasarımcısı Colleen Atwood ve besteci James Newton Howard ekipte yer alan diğer önemli isimlerdi.

Redmayne, "büyücülük dünyası ile sihirli olmayan dünyanın yan yana gelmesi, içinde yaşadığımız dünyanın yanı sıra, o duvarın ötesinde bizimle dip dibe, başlı başına bir sihir ve macera evreninin vae olması fikri bana her zaman çekici gelmiştir" diyor ve şöyle devam ediyor: "Bu fikir her şeyin mümkün olabileceğine dair o çocuksu merak duygusunu ateşliyor. Bunun Birleşik Krallık dışındaki diğer ülkelere de yayıldığını görmek hayret verici”.



OYUNCU KADROSU


Filmin başlangıcında, Newt Scamander'ı bir şey aramak için bir nehri geçip bir bambu ormanı boyunca ilerlerken buluruz. Scamander aniden keskin bir çığlık duyar ve hedefine yaklaştığını anlar: Doğum yapmak üzere olan bir Qilin.

Eddie Redmayne, "Nihayet Newt'i en iyi ve en mutlu olduğu yerde, vahşi doğada, canavarların izini sürerken görebileceğimiz için çok heyecanlandım" diyor ve şöyle devam ediyor: “Newt hakkında her zaman sevdiğim şeylerden biri, hafif sosyal beceriksizlikle harmanlanmış fizikselliği ile sahadayken sergilediği uyum ve beceri arasındaki görünürdeki anormallik. Bunu daha fazlasını göstermesi için David Yates'e ricada bulunup durmuştum".

Yates, “Eddie, karakterinin her yönüne derinlemesine dalmayı seven dönüştürücü bir aktör. Newt'i, güzel ve de gizemli Qilin'i bulmak için ormanda yürüyüş yaparak antropolojik becerilerini sergilerken göstermekten heyecan duyuyordu. Newt'i daha önce hiç vahşi doğada görmemiştik. Bu, hikayede onunla yolculuğumuza başlamanın eğlenceli bir yolu oldu".

Aktör de yönetmenden övgüyle söz ediyor. Redmayne şöyle hatırlıyor: “David beni çekime başlamadan bir veya iki ay önce Newt'in gelişimi ve dönüşümü hakkında konuşmak için çağırdı çünkü elbette David, oyuncuların bu karakterlerin kim olduğu konusunda gerçek bir sahiplenme duygusuna sahip olduğunun farkında. Katkılarımıza ve fikirlerimize memnuniyetle kucak açıyor".


Geçmişte, Newt'in Qilin'e olan ilgisi tamamen insani, bilimsel ya da her ikisi birden olurdu. Fakat eski öğretmeni Albus Dumbledore'un emriyle orada olduğunu anlıyoruz. Büyücülük Dünyası, Uluslararası Büyücüler Konfederasyonunun yeni başkanını seçmeye hazırlanırken, Qilin'in birinin gerçek kalbini bilme yeteneği, onu şu anda çok değerli kılıyor.

Jude Law, seçimin tüm Büyükcülük Dünyasını çalkantıya sürüklediğini belirtiyor ve bunu şöyle açıklıyor: “Grindelwald daha fazla taraftar topladı ve bu nedenle daha büyük bir tehdit. Dumbledore, Grindelwald’un safkan büyücülerin Muggle'lara hükmettiği bir dünya kurma hayalini gerçekleştirmesini engelleyecek bir plan yapmak zorunda. Albus'un, Gellert'ın hızlı yükselişini durdurmak için sihirle yapabilecekleri sınırlı. Bu da onu güvenmesi gereken insanlarla olan ilişkisinde, amacına yardımcı olmaları için onları bir dereceye kadar manipüle etmeye itiyor". 


Law sözlerini şöyle sürdürüyor: "Fakat Dumbledore'un aynı zamanda insanları kendi potansiyellerinde ve yeteneklerinde ilerlemeye —kendi içlerinde, hem yaptıklarının doğru ve haklı olduğuna dair ahlaki temeli ve inancı keşfetmeye, hem de Grindelwald tehdidiyle yüzleşmek için gereken cesareti bulmaya— teşvik eden biri olduğunu düşünmek de hoşuma gidiyor. Bu çabaya görevleri olduğu için değil, bunu önemsedikleri ve kendilerini vakfettikleri için katılıyorlar. Benim için çok ilginç olan şey, kelimenin tam anlamıyla geçmişinin sırlarına zincirlenmiş olmasına rağmen, hâlâ içten gelen bir şekilde hayatın ve umut olasılığının tadını çıkarması. Ve sihirle ilgili becerilerini çok doğal bulduğu için, zaman zaman onlarla haylazca oyun oynuyor; ben de bunu kucaklamaya çalıştım. En uç durumlarda veya tehlikeli şartlarda bile olaya bir eğlence unsuru katabiliyor çünkü bir öğretmen olarak, insanların muhtemelen böyle bir durumda keyif alabildiklerini ve iyi şekilde çalışabildiklerini biliyor.”

Yates, Law için, “onunla çalışmak bir zevk” diyor ve ekliyor: "Dumbledore'un her yönünü keşfetme konusunda tutkuluydu: İyi bildiğimiz komik, aldatıcı tarafını ve daha az aşina olduğumuz daha savunmasız tarafını".



Law, "David'in kamera önünde ve arkasında çok işbirlikçi ve kapsayıcı bir yaklaşımı var" dedikten sonra, şöyle devam ediyor: "Ve her şeyi öylesine bir netlik hissiyle bir araya getiriyor ki, bazen bir yandan size belirli bir satır veya kelime üzerinde mükemmel bir tavsiye verirken, bir yandan da havada yüzlerce farklı top olduğunu ve conglörlük yaptığını unutmak kolay. Gösteriyi kucaklayabilir ve tadını çıkarabilirsiniz. Fakat David'in en çok sevdiği şeyin hikayenin içindeki insan hikayeleri olduğunu ve onları ortaya çıkarmada ve bize tasvir etmemiz için güç vermede son derece iyi olduğunu söylemek de yerinde olur diye düşünüyorum”.

Redmayne ise, "Tipik Dumbledore tarzında, planında anlaşılması zor bir şey var. Normalde, Newt neler olup bittiğine dair hiçbir şey bilmeden göreve gönderiliyordu; bu sefer en azından bir fikri var. Şimdi neler olacağının bilinemeyeceğini ve bir şans unsuru olduğunu grupla paylaşmak ona kalmış. Bana inanın çünkü benim Dumbledore'a inancım var, durumu söz konusu" diyor.


Bu durumda, Dumbledore'un stratejisi için belirsizlik, "karşı görme" denilen şeyi içerdiği için, çok önemlidir. Heyman bunu şöyle açıklıyor: "Dumbledore, Grindelwald’un geleceğe dair bazı ipuçları görebildiğini biliyor. Yani, Grindelwald’un onların eylemlerini önceden tahmin etmemesi için, çakışan manevralarla onun kafasını karıştırmaları gerekiyor. Dumbledore, planın tamamını, onu gerçekleştirmesini istediği kişilere bile açıklayamaz, ki bu, tahmin edebileceğiniz gibi, onlar için biraz şaşırtıcı. Ona güvenmeleri gerekiyor sadece".

Grindelwald, Dumbledore'un müttefiklerinin kendisine karşı komplo kurduğunun gayet iyi farkında olup, bütüne daha faydalı olduğuna inandığı amacına odaklanmıştır. Mads Mikkelsen, “Hedefi tamamen kaçıkça değil, kesinlikle daha iyi bir dünyanın kapısını açacağına inanıyor. Bununla birlikte, bunu başarmak için kullandığı yöntemler, ille de herkesin hemfikir olduğu şeyler değil” diyor.


Aktör, canlandırdığı karakterin bir zamanlar kendisiyle aynı hedeflerini paylaşan adama karşı bir kayıp duygusu hissettiğini de sözlerine ekliyor: "Gellert ve Albus, bir zamanlar —dünyayı daha iyi bir yer olacağını düşündükleri şeye dönüştürmek şeklindeki— ortak bir rüyada birleşmiş çok yetenekli büyücüler. Bu, aralarında uzunca bir süre devam eden güçlü bir bağ yaratmış… ve sonra o bağ paramparça olmuş”.

Yates ise, “Bu iki adamın birbirine verdiği sözü iletmek bizim için önemliydi. Derin bir bağınız olan birinden uzaklaştırılma hissi hikaye boyunca irdeleniyor ve bazı karakterler için geçerli temalardan biri” diyor.



Heyman yönetmenin sözlerine şunları ekliyor: "Grindelwald'un hâlâ Dumbledore'a karşı hisleri var... her ne kadar, Dumbledore'un davadan vazgeçmesi nedeniyle, kendisinin de göreceği üzere, bu hislerin bir kısmı küskünlüğe ve kırgınlığa dönüşmüş olsa bile. Yani Grindelwald, Büyükcülük Dünyasının başına geçmek için her şeyi göze alsa da, bunun altında bir melankoli, —sevgilisi, işbirlikçisi ve dengi olan kişinin— kaybı için bir hüzün yatıyor. En zeki ve güçlü iki büyücü olmak onları bir araya getirmişti, ama değerleri arasındaki fark onları birbirlerinden kopardı. Şimdi, insanlarla çevrili olmalarına rağmen, Dumbledore da Grindelwald da yalnızlar ve bu yalnızlık onların ortak noktası". Heyman, "Fakat, bu, Grindelwald'u daha az kötü yapmaz" diye vurguluyor.

Yates ise, “Mads, her zaman bir şeyler denemeyi merak eden, son derece işbirlikçi ve birlikte çalışması gerçekten keyifli bir aktör. Sette, etrafında olmak eğlenceli. Buna rağmen, bir anda karanlık ve sarsıcı bir an yaratabiliyor".

Kan yeminine rağmen, Grindelwald, Dumbledore'un onu durdurma yeteneğini küçümsememek gerektiğini bilmektedir. Bunu aklında tutarak, Credence'ı kanatları altına alır, onu korkunç bir görev için eğitir ve onun Obscurial güçlerinden yararlanır —Obscurial sihri bastırılmış olduğu için Obscurus adında ölümcül bir asalak güç oluşturan büyücüye verilen isimdir. Grindelwald, ayrıca, ustalara yakışır kurnaz bir darbeyle, Credence'a gerçek adını geri verir: Aurelius Dumbledore.

Ezra Miller, “Bence Credence'ın içinde bulunduğu durum iki ucu keskin bir kılıç gibi. Bir yandan, Grindelwald tarafından kendisine bir kimliği olduğu hissi verilmiş; bir amaç duygusu verilip, gücü kabul edilmiş. Ama bir yandan da, kafası fazlasıyla karışmış ve altta yatan pek çok soru var: Bu konuma gelme şekli onu sürekli rahatsız ediyor ve fiziksel olarak kendinde olan bitenlerle ilgili bir belirsizlik hissi söz konusu. Gücünden dolayı, bu olağanüstü süre boyunca taşımayı başarabildiği Obscurus, büyülü bir hastalığa dönüşmüş durumda ve onu içten içe yıpratıyor. Özetle, Credence'ı aradığı yuvaya, aradığı kimliğe bazı açılardan kavuştuğu bir yerde buluyoruz. Sanki neredeyse daha iyi durumda gibi ama elbette bunun altında yatan şey, aslında aradığı yuvanın orası olmadığı gerçeği... Yavaş yavaş, hatta sadece içgüdüsel düzeyde bile olsa, aldatıldığı gerçeğinin farkına varıyor".


Miller, bu ikiliği yakalamasına yardım eden kişinin Yates olduğunu belirtiyor. Aktör, “Credence'ın gelişimiyle ilgili başarmaya çalıştığımız şeyin karmaşıklığı hakkında çok konuştuk. Bir tür çürüme hissi var ve Credence'ın öz farkındalığı çok acı verici bir şekilde büyüyor. Aynı zamanda, öz-farkındalığa ve kendi kökenlerinin bilgisine giden yolculuğunda nihayet ilerleme var" diyor ve ekliyor: "David'in ince ayrıntılar konusunda harika bir zekası var… böyle bir süreç için böyle bir yönetmene sahip olmak çok faydalıydı, özellikle karakterin bu uyarlamasında. Credence'ı motive eden şeyin asla tek bir boyutu yoktu; çok yönlü ve kendi kendisiyle çelişiyor. Bu yüzden, bazen birbiriyle çeliştiğinde bile tüm noktaları çizdiğimizden emin olmaya çalıştık; bu çelişkileri kucaklayarak, onlara sırtımızı vererek ilerledik”.

Yates ise, “Ezra, Credence'ın bulunduğu her sahneye her zaman mümkün olduğunca fazlasını vermek istedi. Bir aktör olarak korkusuz olmanın yanı sıra, kuvvetli bir hayal gücüne sahip ve işine derin bir şekilde düşünerek yaklaşıyor” diyor.

Credence, Queenie Goldstein'a bir tür yakınlık hissediyor çünkü “ikisi de aykırı tipler. İkisi de yaralı oldukları bir dönemde çizgiyi aşmışlar. İkinci filmde Queenie'nin kararı birçok insanı şoke etti; ben bile ilk öğrendiğimde kafam karışmıştı” diye itiraf ediyor Alison Sudol ve ekliyor: “Ama bu onun yolculuğuydu, başa çıkmasına yardımcı olacak araçlar veya destek olmadan acı dolu bir dizi olayda elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu. Kız kardeşi de dahil olmak üzere, Büyücülük Dünyası onu hayal kırıklığına uğrattı; onun olduğu kişi olma ve sevdiği kişiyi sevme yeteneğini sınırladı. Bu yüzden, Grindelwald'un daha iyi bir alternatif sunabileceğine inanarak hata yaptı". 

Aktris şöyle devam ediyor: "Grindelwald onun kırılganlığını kendi yararına kullandı, ona duymak istediklerini söyledi ve bu arada onu sevdiği herkesten ve her şeyden ayırdı. Grindelwald insanların temel arzularını anlıyor ve onlarla oynuyor. Bu yüzden o çok tehlikeli. Bu, gerçek dünyada her zaman olan bir şey; pek çok gencin içine düştüğü bir tuzak. Arzularımızla nasıl konuşacağımız bize öğretilmiyor, uyum sağlamak için onları bastırmamız öğretiliyor. Bu durum duygularımıza sahip çıkmanın hatırı sayılır gücünü bizden alıyor ve bu gücü ele geçirilmeye açık hâle getiriyor; bizi hileyle yönlendirilmek için bir hedef hâline getiriyor. Filmin başında, Queenie’yi, kendisiyle ve sevdiği insanlarla olan bağlantısını kaybetmiş olarak, gerçek bir çatışma hâlinde buluyoruz. İçindeki o neşeli ışık henüz sönmedi ama her an sönebilir çünkü kiminle uğraştığı gerçeği giderek daha net hâle geliyor. Ait olmadığı, herhangi bir yanlış hamlenin kişinin sonunu getirebileceği bir dünyada kapana kısılmış durumda. Onun hikayesi bir hatanın sonrasını, yolunuzdan çıktıktan sonra karşılaştığınız seçimleri irdeliyor. Geri dönemezsen nasıl ileri gidersin?”



Mikkelsen’e göre, Grindelwald, Queenie'nin şüphelerinden habersiz olmasa da, bunu umursamıyor. “Görünen o ki Grindelwald tam olarak kendi tarafında olmadığını bildiği insanları manipüle etmekten zevk alıyor. Elbette onları tamamen döndürebilirse, bu bir kazan-kazan durumu olur. Döndüremezse, eski bir deyişin tembihine uyuyor: "Dostunu yakın, düşmanını daha yakın tut". Ve Queenie de çok işe yarar biri çünkü o zihin okuyabilen bir Zihinyönlendirici ki bu Grindelwald için harika bir araç. Ayrıca sırtınıza bir hançer saplanıp saplanmayacağını asla bilememenin eğlenceli bir yanı var ve o bu oyunu seviyor” diyor gülümseyerek.

Kayıp ve pişmanlıkla uğraşan tek kişi Queenie değildir. New York'taki Jacob'ın bir zamanlar bol kazançlı fırını çaptan düşmüştür ve işler iyi gitmemektedir. Dan Fogler bunu doğruluyor: “Jacob'ı bu filmde ilk gördüğümüzde, mekanı oldukça boş ve bu da kalbinin içinde neler olup bittiğinin bir aynası. Queenie hayatındaki en önemli şeydi ve o gittiğinden beri kendinde değil. Bu çok büyük bir kayıp;  onu yitirmekle kalmadı, pişirmeye olan ilgisini de kaybetti. O aşk hastalığı çekiyor ve gerçekten bunalımda".


Jacob'ın yitirmediği şey ise cesareti ve insanlığıdır. Bu yüzden de, fırınının olduğu sokağın karşısında bir kadının tacize uğradığını görünce, sayıca üçe karşı bir olmasına rağmen müdahale etmekten çekinmez. Fogler, "Sadece zekası ve kocaman bir yüreği var; çok cesur bir adam" diyor ve ekliyor: "Bir keresinde J.K. Rowling'le herkesin evi nasıldır diye akıl yürüttüğümüz sırada şöyle dedim: 'O bir Hufflepuff çünkü yemek yapmayı ve pişirmeyi seviyor, değil mi?' Ama o bana, 'Yo hayır, o bir Gryffindor çünkü o bir askerdi' dedi ve bu beni çok etkiledi. Onu onun kendini gördüğü gibi oynayabilmem için önemli bir bilgiydi. Belki fırıncı ama önce bir asker ve buna bayılıyorum”.

Sonradan anlaşıldığı üzere, tacize uğrayan kadın tehlikede değildi… ve tesadüfen orada da değildi. Jessica Williams, "O Eulalie Hicks, nam-ı diğer Lally. Ilvermorny'de Tılsım profesörü ve Jacob'ın bu noktada anlaşılır bir şekilde asla parçası olmak istemediği büyülü dünyaya geri dönmesini sağlamak için gönderildi. Lally bu görevde ona neden ihtiyaç duyduklarını söyleyip, Jacob'a iyi kalpli olduğunu hatırlatıyor ve onu kendisiyle birlikte geri gelmeye ikna ediyor” diyor.

Williams sözlerini şöyle sürdürüyor: "Lally buradaki risklerin farkında ve Dumbledore ona güvenebileceğini, ona bel bağlayabileceğini biliyor. Lally çok açık sözlü ve ahlaklı. Ayrıca, kendi döneminde farklı ten rengindeki bir kadın olarak karakterine çok uygun bağımsız bir mizacı var. Aynı zamanda komik, dürüst ve gerçekten çok zeki”.

“Fantastik Canavarlar: Dumbledore'un Sırları”, Williams'ın ekrandaki Büyücülük Dünyasına ilk büyük girişi olsa da, o, ömrü boyunca J.K. Rowling evreninin hayranı olduğunu belirtiyor: “Kitapları okuyarak büyüdüm ve sadece bu dünyanın inanılmaz hikayesine değil, aynı zamanda büyülü olabileceğiniz fikrine de âşık oldum. 'Fantastik Canavarlar'ın bir parçası olmak kelimenin tam anlamıyla bir rüyanın gerçekleşmesiydi".

Yates ise bu rolü Williams'a vermekten heyecan duyduğunu şu sözlerle ifade ediyor: “Jessica bu dünyaya harika bir katkı. O, bir oyuncu ve komedyen olarak, sete ve Lally rolüne lezzetli bir titreşim kattı”.



Jacob’ı da yanına alan Lally, Dumbledore'un bir araya getirdiği ekibi Berlin'e taşıyan sihirle döşenmiş bir tren vagonunda cisimleşir. Trende Jacob, arkadaşını gördüğüne çok sevinen Newt ile tekrar bir araya gelir. Redmayne bu durumun karakteriyle ortak bir noktası olduğunu dile getiriyor: “Newt ve Jacob arasındaki ilişki benim favorilerimden biri. Bu filmde o kadar birlikte değiller ama Dan de ben de her zaman bu sevgiyi gösterebileceğimiz anları bulup çıkarmaya çalışıyorduk”.

Dumbledore, bireysel görevlerinin bir parçası olarak, Jacob için olağanüstü bir şey de dahil olmak üzere, ekibin bazı üyeleri için belirli nesneler göndermiştir. “Newt, Jacob'a bir asa sunuyor, bu çok hoş bir sahne. Jacob bu vagona çekildiğinde elinde hâlâ tavasını tutuyor ve Newt ona asasını verdiğinde tavayı bırakıyor. Bu harika bir metafor: Bir fırıncı aletini bırakıp, bir büyücü aleti alıyor. Sonunda bir asaya sahip oldum ve bu çok havalı. O asadan dolayı çok ama çok mutluyum. Belli oluyor mu?"  diyor Fogler gülerek ve ekliyor: "Eğer size bir asa verilmesi fırsatına erişirseniz, mutlaka almanızı tavsiye ederim".


Newt'in paha biçilmez asistanı Bunty Broadacre'ın yanında olması şaşırtıcı değildir. Fakat bu kez Broadacre'a talimatları veren kişi, bu görevde ona hayati bir rol emanet eden Dumbledore'dur. Rolü bir kez daha üstlenen Victoria Yeates, Bunty için, yine “Newt'in ona sırılsıklam âşık olan sağ kolu ama Newt böyle şeyleri anlayabilecek yapıda biri değil. Bunty güvenilir, sağlam ve çok pratik bir kadın ve bence Dumbledore onun bu özelliklerini görüyor. Kendisinden isteneni cesurca yapacak kadar sadık, kararlı bir insan olduğunu görüyor. Bunty bu filmde kesinlikle çiçek açıyor ki bunu görmek çok hoş. Tahmin edebileceğinizden çok daha fazlası olabilen karakterleri canlandırmayı seviyorum ve Bunty için bu kesinlikle geçerli” diyor.


Son filmden esrarengiz bir şahsiyet olan Fransız-Afrikalı büyücü Yusuf Kama, başlangıçta daha çok kişisel nedenlerle gruba katılır. William Nadylam şunları aktarıyor: “Grindelwald, Kama'nın ailesinin son üyesi olan üvey kız kardeşini onun gözleri önünde öldürdü. Benim bakış açıma göre, burada yeni bir ailenin parçası oluyor çünkü Leta aracılığıyla Newt ve Theseus'a bağlı. Fransızcada dediğimiz gibi, "par la force des selects", yani şartlar gereği, bu insanların Grindelwald'a karşı savaşmasına yardım edecek. Bu, Kama'nın yolculuğunda yeni bir bölümün başlangıcı".

Leta, Newt'in çocukluk aşkı ve ömür boyu arkadaşıyken, daha sonra ağabeyi Theseus'un nişanlısı olmuştu. Callum Turner, onun ölümüyle ilgili olarak, "ikisi için de yıkıcı oldu. Ama bir yandan da yıllarca mesafeli olmuş, birbirlerine karşı merhamet duymamış iki kardeşin bir araya gelmesine vesileydi. Kardeşler ve aileler zor olabilir. Birbirlerinden ayrı düşmeleri kolay olmuştu, fakat ilişkilerini onarabilir ve bir ittifak kurabilirlerse, Grindelwald'u yenmek için kim bilir hangi becerilerini sergileyecekler" diyor.



Redmayne şunları ekliyor: "Aynı kandan olmanıza rağmen başka hiçbir ortak noktanızın olmadığı kardeş ilişkilerinin karmaşıklığı benim için ana temalardan biri. Birbirlerini çok seven, ancak dünyaya tamamen farklı açılardan bakan Newt ve Theseus arasındaki durum böyle. Bunu Callum'la karşılıklı oynamak harikaydı çünkü ona bayılıyorum".

Turner ise, “Eddie ve ben, karakterlerimiz üzerine kurulu ama aynı zamanda kendi kimliğimizin de bir parçası olan bir ilişki oluşturduk. Onunla karşılıklı oynamayı ve bu filmlerde birlikte çalışmayı seviyorum” diyor. 

Aile teması Albus ve Aberforth Dumbledore'a da taşınmıştır. İki kardeş arasındaki sürtüşmeli ilişkinin kaynağı küskünlükten olduğu kadar kız kardeşleri Ariana'nın karıştığı trajik olaydan da kaynaklanmaktadır. Richard Coyle bunu doğruluyor, “Bence Aberforth ünlü, saygın ağabeyinin gölgesinde yaşadığı için son derece hınçlı. Çok az sözün söylendiği ama çok fazla bastırılmış duygu içeren bu ilişki büyüleyici bir dinamik yaratıyor. Jude'la bunu hayata geçirirken kesinlikle çok eğlendik ve doğal bir kimya yakaladık. İkimizin de kendi erkek kardeşlerimiz var ve kardeş ilişkilerinin saçmalıklarını anlıyoruz ki bu çok yardımcı oldu".


Coyle sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bir Dumbledore'u ve orijinal Büyücülük Dünyasından önemli bir figürü oynamak bir onurdu. Aberforth'u genç bir adam olarak tasvir etmek de ilginçti. O çok zengin bir karakter olduğu için, ruhunu doğru bir şekilde yansıtma konusunda hem hayranlara, hem J.K. Rowling'e hem de Aberforth’un kendisine karşı sorumluluk hissettim”.

Heyman ise, “Aile gerilimlerinin nasıl olduğunu hepimiz biliriz. Kardeşinizi ne kadar severseniz sevin, bir maziniz ve çatışma anlarınız vardır; ve işte o mazi şimdiki zamanın nasıl yönleneceği üzerinde etki eder. Yani bu kesinlikle bir aile hikayesi. Ama burada hem gerçek bir aile, hem de Büyücülük Dünyasını korumak için mücadele eden dost ve iş arkadaşlarından oluşan bir aile söz konusu” diyor.

Yates, bu mücadelenin merkezinde “bütün Büyücülük Dünyasına liderlik eden Uluslararası Büyücüler Konfederasyonunun yeni başkanını belirlemek için yapılacak büyük bir seçim” olduğunu vurguluyor ve şunları söylüyor: "Dumbledore, mevcut başkan Anton Vogel'a Grindelwald'un seçim süreciyle ilgili hiçbir şeye yaklaştırmamasını söylemek için Newt'le mesaj gönderdi. Eğer bunu yaparsa, sadece Büyücülük Dünyasını değil, Muggle dünyasını da kargaşaya sürükleyebilecek bir zincirleme olaylar silsilesi ortaya çıkacaktır. Mesajın dediği gibi, 'kolay olanı değil, doğru olanı yapmak' çok önemlidir”.

Oliver Masucci ise şunu aktarıyor: "Vogel, Grindelwald'un takipçilerinin sokaklarda toplandığını görüyor ve onun aday olmasına izin vermezse bir devrim olacağından korkuyor. Yani bir karar vermesi gerekiyor."

Meşru adaylar, bahislerin favorisi olan Çin'den Liu Tao ve Brezilya'dan Vicência Santos'tur. Rolü üstlenen Maria Fernanda Cândido, “Santos güçlü bir kadın ve bu filmde güçlü bir kadınsı varlığın olmasını seviyorum. Büyücülük Dünyasının Brezilya'da hayal edebileceğinizden çok daha fazla hayranı var ve onların kendilerini temsil eden Santos karakterinin varlığından çok mutlu olacaklarını düşünüyorum" diyor.

Tüm oyuncu kadrosunu öven Yates, “Muhteşem bir kadromuz vardı. Sete gelen tüm oyuncular, uzun soluklu bir mirasın parçası olan bir şeye dahil olduklarını gerçekten hissettiler. Bu konuda harika türde bir karşılıklı sihir vardı: Hepsi bize ellerinden gelenin en iyisini verdi ve biz de her birine, bir veya iki günlüğüne orada olsalar bile, mümkün olan en iyi deneyimi yaşatmaya çalıştık" diyor. 



CANAVARLAR


“Fantastik Canavarlar” serisi geleneğine uygun olarak, “Dumbledore'un Sırları” da hem yeni hem de tanıdık çeşitli sihirli yaratıklar içeriyor. Ancak hiçbiri olay örgüsünde Qilin'den daha tamamlayıcı bir yere sahip değil. Tim Lewis, “Qilin, temel karakterlerimizden biri” diyor ve ekliyor: "Senaryoda Jo bize ayrıntılı bir açıklama yapmış. Fakat bu, gitmek istediğimiz yönü daraltmak için çok uzun bir tasarım sürecinin başlangıcından ibaretti".

Büyücülük Dünyasının Qilin'inin kökleri aynı adı taşıyan mitolojik bir yaratığa dayanmaktadır. Görsel efekt süpervizörü Christian Mänz, “Bu bir meydan okumaydı çünkü bu tür efsanevi canavarların çoğu birden fazla gerçek hayvanın melezi olma eğiliminde. Aslında, Qilin'in geleneksel olarak birçok farklı yorumu vardır: Geyik benzeri olabilir, bazen boynuzlu bazen boynuzsuz olabilir; bir aslan kafasına sahip olabilir... Ama biz canavarlarımızın doğada var olan ama Muggle algısının sınırlarının dışında olan yaratıklarmış hissini vermelerini istiyoruz. Fantastik ve fantezi arasındaki bu çizgi üzerinde yürünmesi için oldukça ince” diyor.


Filmde, yetişkin Qilin, pullarla kaplı ve vücudu neredeyse ilahi bir parıltı yayan, at veya geyik benzeri bir ejderhayı andırıyor. Bebeği de o ayırt edici parıltıya sahip ama başka bir tasarım ilhamı daha taşıyor. Mänz bunu şöyle aktarıyor: “Framestore animasyon süpervizörü Nathan McConnel, küçük bir antilop olan dikdik adlı bir hayvana rastladı. Burnu alışılmadık bir şekle sahipti, adeta karıncayiyenlerin burnunun biraz daha kısa versiyonu gibiydi; ayrıca, burnunu çekme şekli gerçekten çok tatlıydı. David Yates'e gösterdiğimiz anda onu çok sevdi. Tabiat ana çoğu zaman hayal edebileceğimizden daha fantastiktir, öyleyse neden ondan biraz almayasınız ki?”

Qilin'in rolü, Büyücülük Dünyasının yeni liderinin seçimiyle bağlantılı. Yates bu konuda, “Qilin, bir kişinin ruhunu görebilir ve içgüdüsel olarak kalbinin iyiliğini ve saflığını bilir. Eskiden Büyücülük Dünyasında seçimlere bir Qilin çağrılırmış: Tüm adaylar sıraya girermiş ve Qilin sırayla her adaya gidermiş. Birinin önünde boyun eğdiğinde, bu durum halkın seçimini etkilermiş” diyor.

Mantikor da filmde hem yetişkin hem de yavru olarak görünen bir başka canavar, fakat aralarındaki benzerlik bununla sınırlı çünkü bu canavar skalada nazik Qilin'in tam karşı ucunda yer almakta. Yates de tam olarak istediğinin bu olduğunu söylüyor: "Jo, Steve ve David'e dedim ki, 'Bir değişiklik olsun diye oraya korkunç bir canavar koyalım!' Her zaman tatlı ve komik olan sevimli yaratıklarımız var, ancak Mantikor sekansında komedi ile korku arasındaki o çok ince çizgiyi irdeleyebildim, ki bu gezinmeyi eğlenceli bulduğum bir alan”.

Yengeç veya ıstakoz ile akrebin bir karışımını andırmakla birlikte onlardan farklı olarak üç gözü olan açgözlü Mantikor'lar, Theseus'un ne yazık ki kendini içinde bulduğu hapishanenin insan ve insani olmayan "muhafızlarıdır". "Hapishanenin derinliklerinde beslenmesi gereken bir sürü bebeği olan, kocaman bir anne Mantikor yaşıyor. Onları besleme şekli gerçekten korkunç ama aynı zamanda tuhaf bir şekilde komik" diyor Yates.

Theseus, daha önce Newt'in seçtiği meslekle alay etmiş olabilir, ancak Büyüzoolog onu kurtarmak için ortaya çıkıp bebek Mantikor sürüsünü savuşturmak için —kelimenin tam anlamıyla— uzmanlığını kullandığında alay edecek durumda değildi. Redmayne, "Newt'i gülünç bir dans yapması için harekete geçiriyorlar" diyor gülerek ve ekliyor: "Ben ritüel bir aşağılanma yaşamasam, ve bu da tipik bir tasvir dansı içermese, bir 'Fantastik Canavarlar' filmi olmazdı bu" diyor.


Aktörün işine bağlılığına dikkat çeken Yates, “Kalçalarını bu şekilde döndürmek o kadar da zor görünmeyebilir, ancak yaklaşık yedi saat boyunca tekrar tekrar çekimler yaptığınızda yoğun oluyor. Eddie, günün sonunda fiziksel olarak tükenene kadar her şeyini verdi. İşte Eddie böyle biri; sahneye hakkını vermek için her şeyini ortaya koyuyor".

Film, ayrıca, uygun bir anda Newt'in kasasından çıkan Wyvern adlı bir kuş canavara da yer veriyor. Mänz, şekil değiştiren yaratığın tasarımıyla ilgili olarak, “Sanatçılarımızdan biri parlak bir fikir ortaya attı: Sıcak hava balonu misali, uçmak için kendine hava üfleyen bir tür ejderha. Biraz çılgınca ve eğlenceli bir şeydi” diyor. Havada tutunduğunda, Wyvern yeniden dönüşüm geçirir ve kanatlarını genişletirken vücudunu söndürür: ağırlığının kat kat fazlasını taşıyabilen kuyruğu meydana çıkar.

Newt'e bu macerada yine cesur ve becerikli Kabuluk Pickett ve iflah olmaz Burnuk Teddy katılır.  “Pickett'in marifeti zekice hareket edip günü kurtarmak. Burnuk ise her zamanki gibi sahne çalıyor ve genellikle Newt'in hayatının baş belası oluyor" diyor Redmayne şakayla ve ekliyor: "Bu filmde oldukça kaprisli ve oyunbazlar ama hiçbir şeyi açık etmeden şunu söyleyebilirim: Pickett ve Teddy bu filmde kahraman olarak rollerine adım attılar".

Herhangi bir Büyücülük Dünyası hayranının tanıdığı ve sevdiği bir canavar olan Anka kuşu filmin içine süzülür; ancak, Credence ile bağlantılı olduğu için, yansıttığı şey de onun içindekilerdir. Mänz, "Ömrünün sonuna yaklaşıyormuş gibi görünmesini istedik. Dolayısıyla, daha önce gördüğümüzden daha az kırmızı ve daha az canlı; ve çok daha gri. Kanatlarından közler çıkıyor ve uçarken küller bırakıyor. Temelde önceki filmlerde görülen tasarımın aynısı ama eskisinden biraz daha yıpranmış görünüyor” diyor.

Her zaman olduğu gibi, yaratık kuklacısı Tom Wilton yönetimindeki bir grup uzman kuklacı, oyuncu kadrosuna ve yapım ekibine yardım ettiler. Oyuncuların etkileşebileceği her canavarın somut ve hareketli temsillerini sağladılar. Kuklalar aynı zamanda yaratıklar için fiziksel yedekler olarak da hizmet ettiler, bu nedenle Yates ve kamera ekibi, sahneleri çerçevelemek ve bloke etmek için fiziksel bir referansa sahipti.


Filmin mmknmrtb notu:   53   /100