17.5.21

Félix Ziem’den İstanbul manzaraları


Bu yazıda yaşadığı dönemden bugüne kadar koleksiyonerler ve resim sanatı tutkunları tarafından ilgiyle takip edilen, kendinden sonra gelen sanatçı kuşaklarını derinden etkileyen ve daha yaşarken eserleri Louvre Müzesi’ne kabul edilen ilk sanatçı olan romantik manzara resminin bu tanınmış ismi Félix Ziem’i ele alıyoruz.

Ziem, çoğunlukla deniz ve kentin iç içe geçtiği İstanbul’u ve Venedik’i konu alan resimleriyle biliniyor.

Sanatçının İstanbul resimlerinden sizin için bir seçki hazırladık! 


İstanbul Manzarası, 19. yüzyılın ikinci yarısı, Tuval üzerine yağlıboya

1) On dokuzuncu yüzyıldan bir İstanbul Manzarası 


Ziem’in İstanbul’u konu alan bu resmi, kentin belgesel bir betimi olmaktan çok, kent silueti önünde, deniz üstündeki yaşamın pitoresk yönünü ortaya çıkaran bir eserdir. 

Ön planda yelkenlilerin ve piyadenin oluşturduğu bütünü arka planda anıtsal bir cami yapısıyla öne çıkan kent görünümü dengeler. 

Sanatçının kullandığı canlı renkler ve hızlı, dinamik fırça tekniğiyle sürekli değişen ışığın titreşen etkilerini yakalama çabası resme egemendir. 

Bu üslup özellikleri Ziem’in izlenimci ressamlarla da karşılaştırılmasına, hatta eserleriyle önceden izlenimciliğin gelişini haber veren bir ressam olarak kabul edilmesine neden olmuştur. 

Oryantalist resmin Avrupa resim sanatına, en önemli katkısı sayılan parlak güneş ışığının kullanımı, arka plandaki kent görünümünde göze çarpar. Ön plandaki piyadenin içinde birkaç fırça darbesiyle betimlenmiş figürler yer alır. 


Kayıkta Dansöz, 1870 - 1880, Ahşap üzerine yağlıboya


2) Kayıkta Dansöz 


Sanatçı, oryantalist yaklaşımın görece öne çıktığı, desenle yağlıboya arasında bir yerde duran bu eskizinde, çok sevdiği konulardan olan dansöz ve Boğaz görünümü önündeki “piyade” ismi verilen kayığı bir araya getirmiştir. 

Sanatçının yağlıboyalarında insan figürleri, çoğu zaman uzakta ve belirsiz, örneğin Guardi gibi Venedik resimleriyle tanınan sanatçıların geleneğine de uygun olarak birkaç renk lekesiyle belirtilmiştir. 

Buna karşın İstanbul’da çizdiği desenlerde ayrıntılarıyla betimlenmiş çok sayıda figüre rastlanır. İki farklı yaklaşımı bir araya getirme denemesi sergideki aynı konuyu ele alan poşadla da vurgulanmaktadır. 



Boğaz’da Kayık ve Yelkenliler, 19. yüzyılın ikinci yarısı, Tuval üzerine yağlıboya


3) Boğaz’da Kayık ve Yelkenliler


Félix Ziem, Boğaz’daki canlı yaşantıyı betimlediği bu resmini İstanbul’da bulunduğu dönemde yaptığı desenleri kullanarak ülkesine döndükten sonra tamamlamış olmalıdır. 

Sanatçı, porte, ölüdoğa, gündelik yaşam, tarih gibi çok farklı konularda eser üretebilen bir ressam olsa da temelde bir manzara ressamı olarak kabul edilir; nitekim doğanın betimini öne çıkaran Barbizon Okulu’nun da aktif bir üyesidir. 

Bu resminde de İstanbul, uzaktan görülen birkaç cami siluetiyle belirtilmiş, buna karşın Venedik resimlerinde olduğu gibi, kent, deniz ve birer renk lekesine dönüşmüş insan figürlerinin pitoresk birlikteliği öne çıkarılmıştır. 

Renklerini doğal pigmentlerden kendisi elde eden Ziem’in resimlerindeki renk kullanımı başka ressamları da etkilemiş; örneğin Van Gogh, “Ziem gibi maviler boyayabilmek” istediğini belirtmiştir. Sanatçının, bu resimde de egemen olan mavi renk için “lapis lazuli” kullandığı bilinmektedir.


İstanbul, Boğaz'da Günbatımı, 1880 -1890, Kâğıt üzerine mürekkepli kalem


4) Boğaz’da Gün Batımı 


Burada görülen desen romantik ve hayali bir İstanbul manzarasının ana hatlarını yansıtır ve sanatçının çalışma yöntemleri hakkında bilgi verir. 

Bu küçücük desenin dahi Ziem’in resimlerinde öne çıkan çeşitli unsurları yansıtması dikkat çekicidir. Işığın en önemli noktayı oluşturduğu kompozisyonda batan güneş merkeze, abartılı boyutlarıyla vurgulanan bir cami silueti ile yelkenlinin arasında yerleştirilmiştir. 

Ufuk çizgisi alçakta tutularak gökyüzüne büyük bir alan ayrılmıştır. Formların dış çizgilerindeki belirsizliğe rağmen her zaman perspektif açısından doğru betimlemelere yer veren mimarlık eğitimi almış sanatçı bu kez gölgelerle perspektifi vurgulamıştır. 

Ön planda yer alan kayık ve iskele merkezdeki güneşe doğru yönelmiş bu derinlemesine hareketi durdurmak için kullanılmıştır.


İstanbul, Fantezi, 1880 -1890, Tuval üzerine yağlıboya


5) Hayali İstanbul 


Ziem 1856’da Kırım Savaşından hemen sonra İstanbul’a gelerek iki ay kalmış, bu sürede şehri gezerek çok sayıda desen çizmiştir. Bu desenler daha sonra atölyesinde yaptığı yağlıboyaların temelini oluşturur. 

Sanatçı aldığı bu görsel notları, aslına tamamen sadık İstanbul görümleri oluşturmak amacından çok kendi düşsel İstanbul’unu yaratmak için kullanmıştır. 

Burada görülen resimde altın sarısı ışıklarını saçan güneş merkeze alınarak, etrafında Boğaz’dan cirit oynayan atlılarıyla hayal ürünü bir İstanbul kurgulanmıştır. 


(İşbu yazı Pera Müzesi tarafından hazırlanmıştır.)