4.2.18

Darkest Hour / En Karanlık Saat


Oscar ve Bafta ödüllü Gary Oldman, En Karanlık Saat’te Bafta ödüllü yönetmen Joe Wright’ın oyuncu kadrosunda rol alıyor. 

Film, Winston Churchill’in görevindeki ilk haftalarda, İkinci Dünya Savaşı’nın ilk günlerinde yaşadığı gerçek olaylardan ilham alan gerilim dolu bir hikayeyi konu alıyor. 
Oscar adayı Anthony McCarten’in orijinal senaryosu, simgenin ardındaki adamı açığa vurucu bir bakış sunuyor.

Zeki ve parlak bir devlet adamı olan Churchill, Parlamento’nun cesur bir üyesidir. Ama 65 yaşında Başbakan adayı olması pek muhtemel değildir. Ancak Avrupa’daki durum umutsuzdur. 
Müttefik devletler Nazi askerlerine karşı yenilmeye devam ederken ve tüm İngiliz ordusu Fransa’da sıkışıp kalmışken Churchill, 10 Mayıs 1940’ta acilen göreve getirilir.

Birleşik Krallık’ın Hitler’in güçleri tarafından istila edilmesi tehdidi ortaya çıkarken ve 300.000 İngiliz askeri Dunkirk’te sıkıştırılmışken Churchill, partisinin kendisine komplo kurduğunu öğrenir. 



Kral VI. George (Emmy ödüllü Ben Mendelsohn) yeni Başbakan’ının bu meydan okumanın üstesinden gelebileceği konusunda şüphelidir. 
Nihai seçenekle karşı karşıya kalır; Nazi Almanyası ile bir barış müzakeresini başlatmak ve İngiliz halkını korkunç bir bedelden korumak veya bütün engellere rağmen savaşmak. 

Churchill, 31 yıllık karısı Clemmie’nin (Oscar adayı Kristin Scott Thomas) desteğiyle ulusunun idealleri, bağımsızlığı ve hürriyeti uğruna savaşmak ve teslim olmamak üzere kendisine ilham vermeleri için İngiliz halkına döner. 
Sözcükler konusundaki gücünü nihai bir sınava sokar ve yorulmak bilmeyen sekreterinin (Lily James) yardımıyla bir ulusu toplayacak konuşmalarını yazması ve gerçekleştirmesi gerekmektedir. 
Winston, en karanlık saatine direnirken dünya tarihini sonsuza dek değiştirmeye çabalar.







Filmin mmknmrtb notu :: 

Fransa'nın kapısına kadar dayanmış Nazi istilası Büyük Britanya'yı tehdit ederken, başbakanlığa getirilen Winston Churchill'in Hitler'e karşı ve her şeye rağmen yükselttiği 'istiklal' mücadelesine dair, biyografik bir drama..

Hemencecik sıralayabileceğiniz tüm kötücül özelliklerin toplamının bir eksiğinden oluşan ve bu eksiğini de insanları biraz daha aldatmanın, onları kutsal bir davayla büyülüyerek harcamanın peşinde kullanan bir meslek dalı olarak, 'gerçek ve başarılı' bir politikacının en has halinin en şık örneklerinden birisidir Winston Churchill!.

Farkındayım; ki siz büyük ihtimal, bu cümlenin sonunda 'Adolf Hitler' adını görmeyi umardınız; lâkin, unutmayalım ki konumuz Churchill!

Geçen yıl izlediğimiz 'Bir Christopher Nolan Şaheseri' Dunkirk filminin tarihsel konusunu da içeren, ama onun estetiğinin yanından bile geçemeyen Darkest Hour; yine de, 'klâsik' anlatım tekniğiyle derdini güzelce anlatabilen, bu yapım notunda da bahsedildiği üzre, nice uğraşlar sonucunda -gözleri hariç- Churchill'e dönüşen Gary Oldman'ın oyunculuğuyla da keyif veren bir iş olmuş..
Aferin Joe!.

6   /10


Sözcükler ve İçerik

"Karanlık günlerde ve daha karanlık gecelerde, İngiltere tek başınayken ve çoğu asker, İngiltere’nin hayatından umudunu kaybetmiş İngiliz halkını kurtarırken o İngilizceyi kullandı ve savaşa gönderdi.  Sözcüklerinin başarısı halkının cesaretine ışık tutu."
Başkan John F. Kennedy, 1963

BAFTA ödüllü senaryo yazarı ve yapımcı Anthony Mc Carten şunları söylüyor; ““Sözcükler dünyayı değiştirebilir ve değiştirir de. 1940’ta Winston Churchill’in yaptığı da tam olarak buydu. Yoğun bir kişisel ve politik baskı altındaydı ama yine de birkaç gün içinde tekrar tekrar çok büyük mesafe katetti.” 

McCarten, efsanevi devlet adamının hayatıyla uzun zamandır ilgileniyormuş ve birçokları gibi Churchill’ın konuşmalarından ve hatipliğinden ilham alıyormuş. 
En son senaryosu olan Oscar adayı The Theory of Everything filmi bir başka büyük adamın, sözleri artık konuşamadığı zamandan sonra bile dünyayı değiştirmiş olan Stephen Hawking’i konu alıyordu.
McCarten, Winston Churchill’in kömürü elmasa çevirdiği 10 Mayıs ile 4 Haziran arasındaki yoğun döneme  ilgi duymuş. 

En Karanlık Saat’in senaryosunun temel taşlarını Churchill’in Mayıs ve Haziran 1940 arasında yazıp dile getirdiği üç konuşması oluşturmuş.

İşteki ilk günlerin ve haftaların zorlayıcı olduğu söylenir. 65 yaşındaki bu adam için 10 Mayıs 1940’ta Büyük Britanya’nın Başbakanı olması risklerin en yüksek olduğu bir dönemde gelmişti. 
Müttefik güçler Adolf Hitler’le savaştaydı ve demokrasiler birbiri ardına Nazi güçlerine teslim oluyordu. 
Şimdi Britanya uçurumun kenarında duruyordu. İkilem, çelik gibi iradeli olup savaşa girmek ya da İngiliz egemenliğinin olası sonuçlarıyla savaştan tümüyle çekilmekti.  

McCarten şöyle açıklıyor; “Soru, tek başına, belki silahlı güçlerin ve hatta ulusun yok edilişine kadar savaşmak ya da güvenli oynamaktı ki Vikont Halifax ve görevden ayrılan Başbakan Neville Chamberlain  buna ve Hitler’le bir antlaşma imzalamaya inanıyordu. Winston bu mücadeleye girmek zorundaydı ve kendisini düzenle savaşırken buldu.”

“Bu hikaye geçmişe dayalı olsa da burada ve şu anda hissediliyor. Günümüzde liderler çoğu zaman takipçilerdir. Bir Aydan kısa bir sürede verilmiş bu kararların dünya çapında sonuçları olmuş.”

Mayıs ve Haziran 1940’ta İngiltere’nin seferi güçlerinin tamamını oluşturan 200.000’den fazla İngiliz askeri, Fransa’da Dunkirk kıyılarında mahsur kalmış, kurtarılmayı ve tahliye edilmeyi beklerken hayatlar da tehlikedeydi.

McCarten’in araştırması kendisini Churchill’in Savaş Kabinesi toplantı tutanaklarına ulaştırmış. 
Şunları söylüyor; “Bunlar güçlü liderliği düşünüldüğünde göz önünde bulundurmadığımız bir belirsizlik dönemini ortaya çıkardı.  Winston geçmişte, kesinlikle 2. Dünya Savaşı’nda Gelibolu Savaşı’nda yanlış kararlar verdiğini biliyordu.” 

“Kürsüler, insanlar için değil, heykeller içindir. Tutanakların dikkatle okunması sadece başı dertte, her yandan saldırı altında olan ve hangi yöne gideceğini bilmeyen bir lideri değil aynı zamanda ülkenin, düşmanla önü alınmadığı takdirde dünyayı sonsuza dek değiştirecek, tehlikeli bir “barış” antlaşmasını yapmaya ne kadar yaklaştığını da ortaya çıkarıyor.” 

McCarten sonunda En Karanlık Saat senaryosunun, “çalışma yöntemlerinin, liderlik özelliklerinin ve düşünce yapısının incelenerek şekillendiğini” söylüyor. 
“Winston, sözcüklerin önemine çok inanırmış ve dehşet veren bir tehdidin üstesinden gelmek konusunda kendisine ve ülkesine yardım etmek için kalemini kullanmış.”





“Bu süreçte ikonik adamın kendi iradesiyle ortaya çıkması gerçekleşmiş.”

McCarten, tarihi dönemi yansıtmak için kendisine yoğun bir çalışma programı belirlemiş. Sekiz günlük çalışmanın ardından 16 sayfa yazmış. Bunları üzerinde birlikte çalıştıkları The Theory of Everything tamamlanmak üzereyken, Oscar adaylığı ve BAFTA ödülü olan, yapımcı Lisa Bruce’a göstermiş. 

Bruce şunları söylüyor “Okudum ve bir anda Anthony’nin yine bir insanlık ikonuna yakından bir bakış tasarladığını fark ettim. Hepimiz 2. Dünya Savaşı’nı biliyoruz. Belki bildiğimizden fazlasını hatırladığımızı sanıyoruz. Bu yüzden Anthony senaryosuna sadece yeteri kadar içerik bilgisi yerleştirmiş. Bu dönem hakkında her şeyi bilmeseniz bile Winston’ın etrafında döndüğü dünyada neler olduğunu net bir şekilde takip edebiliyorsunuz.”

“Churchill her ne kadar zekası ve aklıyla bilinse de En Karanlık Saat’te, çok farklı bir şekilde görüyorsunuz. Anthony’nin odaklandığı zamandaki uç bir nokta Churchill’in lider olarak vizyonunu, sesini ve önemli olanı değerlendirebilme yeteneğini güçlü bir şekilde resmediyor. Churchill, sesleri duymazdan gelip ve hatta parti üyelerine karşı çıkarak insanları arkasına alabilmiş. Herkese Hitler’e karşı durup savaşma fikrini kabul ettirmiş ve tehlikeyi ve çok daha büyük resmi anlamalarını sağlamış.”

Şunları ekliyor; “Yıllar sonra En Karanlık Saat filminin zamanlaması çok iyi; çünkü şu anda liderlikte bir boşluk hissediyoruz. Winston gibi olaylara karşı gelecek birini istiyoruz. Filmin ismi bu dönemle ilgili olarak yaptığı, karşılaştığı en büyük zorluk olarak ifade ettiği kendi değerlendirmesinden geldi. Zaten etkileyici olan bütün hayatı bu ana zemin hazırlıyormuş.”

McCarten’ın yazdığı sayfalar arttıkça Bruce, projeyi The Theory of Everything’in yapımcıları olan Oscar adaylıkları ve BAFTA ödülleri bulunan Working Title Films’den Tim Bevan, Eric Fellner’a sunarak projeyi bir adım ileri taşımış.

Fellner, “bir devlet adamının baskı altında zarafeti bulmasını anlatan hikayenin Working Title’ın yaratıcı ortaklarından, BAFTA ödüllü yönetmen Joe Wright’ın ilgisini çekeceğini düşünmüş. Yapım şirketi, yönetmenle unutulmaz 2. Dünya Savaşı sahneleri olan Attonement gibi başka projelerde de başarılı bir şekilde çalışmışlar.

Wright şunları söylüyor; “İlişkimiz büyüdü ve gelişti. Working Title’da her zaman harika bir yapabiliriz yaklaşımı vardır. Senaryo burada, yönetmen burada, oyuncular burada, hadi bir film yapalım! Ve yaparız.”

Fellner’ın düşüncesi doğru çıkmış. Wright kendisini bir anda gerçekten heyecan verici, saf bir dram olan hikayenin içinde bulmuş. “Ben her zaman 2. Dünya Savaşı’nın 20. Yüzyılın dayanak noktası olduğunu düşünmüşümdür.”

“Günümüz izleyicisi bir ikonla aynı zamanda bir insan olarak da bağ kurabilirse o zaman liderlik özellikleri çok daha ilham verici olacaktır.”

Wright projeye dahil olduktan sonra senaryonun gelişimiyle de yakından ilgilenmiş. McCarten şunları söylüyor; “Joe süreçte tam bir ortak oldu. Senaryonun her satırında bana baskı yaptığı birçok haftam geçti. Evine 20 defa falan gitmişimdir. Her defasında beni “Seni görmek ne güzel. Pekala birinci sayfa…” diyerek karşılardı.

“O bütünlük ve her anı sınamak senaryoyu gerçekten sıkıştırdı.”

Wright şunları söylüyor; “Filmi sadece İngiliz izleyiciler için değil tüm dünya için hayal ettim.”

“Hepimiz liderlerle ilgili filmler izledik. Tematik olarak En Karanlık Saat şüphe, güven krizi konularıyla ilgili. İlgi çeken yanı ise bir efsane hepimizin karşılaştığı zorlukların üstesinden gelirken onun yanında olmanız.”

Bruce şunları söylüyor; “Bu filmin yapım yolculuğunda Joe’dan çok şey öğrendim. Joe, son derece görsel düşünür. Bütün hikaye kafasındadır ve izleyiciyi duygusal olarak nereye götüreceğini bilir.”

Bir ikonu canlandıran oyuncuların korku unsurunu düşününce yapımcılar oyuncu seçiminin zorluklarından endişe etmiş.

McCarten şunları söylüyor; “Canlandırmada devrimci bir yaklaşımın da rol almasını umuyordum. Winston hakkındaki düşüncemizi tamamen yenileyecek bir oyuncu görmek istiyordum ve Gary Oldman düzeyinde bir oyuncu olmasını umuyordum.”

Gerçekten de Oscar adaylığı olan, BAFTA ödüllü oyuncunun ismi ne zaman geçse, onun kariyerine heveslenen bir oyuncu jenerasyonu akla gelir. 

Ama Fellner en iyi kaynağın Gary Oldman’ın kendisi olduğunu düşünmüş. Kendisi de film kariyerine 1986 yılında aynı zamanda Gary Oldman’ın da ilk sinema filmi olan Sid and Nancy filmiyle başlamış.





Dönüştürücü

Gary Oldman’ın uzun süredir yapımcı ortağı olan BAFTA ödüllü Douglas Urbanski şunları söylüyor; “Winston Churchill hakkında bir film yapmak, En Karanlık Saat gibi belli bir olayı ya da zaman dilimini incelemiyorsanız mantığa karşı koyar.” 

“Eric Fellner, projeyi tartışmak üzere herkesi bir araya getirmeye başladığında bunun çıkmaya değer bir yolculuk olduğunu fark ettik. İnsanları eğlendirecek, ama aynı zamanda durup tarihin sesini dinlemeye yönlendirecek bir film.”

Joe Wright şunları söylüyor; “Gary Oldman’ın Winston Churchill’i canlandıracağını duyduğumda “Kim bilir nasıl bir performansa tanık olacağım” diye düşündüm. Gençliğimdeki Sid and Nancy, Prick Up Your Ears, The Firm…” filmlerinden beri en beğendiğim aktördür.

Ama Sid Vicious’tan Beethoven’a, Lee Harvey Oswald’a kadar gerçek hayattan çeşitli kişileri canlandırmış olan bir aktör, Winston Churchill’i canlandırmak isteyecek miydi?

Oldman şunları söylüyor; “Gerçekten en iyi devlet adamımız olduğu için Churchill’i gerçekten her zaman çok beğenmiştim. Yine de canlandırmayı çok istediğim biri değildi. Aslında kendisini canlandırma ihtimali yıllar önce karşıma çıkmıştı ve ben reddetmiştim.”

“Sorun psikolojik ya da entelektüel zorluğu değildi. Fiziksel unsurdu. Yani bir bana, bir de Churchill’e bakmanız yeterli…”

Yine de itiraf ediyor; “En Karanlık Saat ekibine katılanlarla birlikte ben de evet deme eğilimine girdim.”

“Anthony’nin muhteşem senaryosunda hoşuma giden bir biyografi filmi olmayışı. Tarihimizin önemli birkaç haftasını dramatize ediyor. Bu yüzden zamanda ileri geri gitmek, yaşlanmak yok.”

En Karanlık Saat, Oldman için daha da fazla ilgi çekiciymiş. Şunları söylüyor; “O konuşmaları, konuşmalarını yapmak istedim. Churchill’in kendi yazdığı konuşmalar İngiliz dilinin en iyi konuşmalarından bazılarıdır. Dikkat çekiciydi, çünkü yavan sözcükler kullanmamış ve benzetmelerle ve hayal ürünleriyle doldurmamış. Gerektiğinde bunları kullanabilirdi. Ama doğrudan hitap ettiği insanları anlamış ve söylediklerinin ulusu doğrudan etkilemesini istemiş.”

“Tüm bu zaman boyunca zorluklar yaşamış. Hükümeti onu istememiş. Savaş Kabinesi’nin içinde çatışma varmış ve Churchill, Dunkirk’te mahsur kalan binlerce askerin hayatı için korkmuş. Bu tür bir baskı altında olmak ve İngiliz dilinin en iyi kullanım şekillerinden birini işlemek gerçekten mucizevi bir şey.”




En Karanlık Saat, Oldman’ın prensiplerinden birini de sınamış. Şunları söylüyor. “Her şey sesle başlıyor. Kendimi Churchill gibi konuşabileceğime ikna etmem gerekti. Bu yüzden konuşmalarından birini ve bir kayıt cihazını alarak deneye başladım.”

“Sonra bir tiranı deviren adam hakkında bilgi sahibi olmak için senaryo dışındaki yazılı materyallere yöneldim. Onu adım adım inşa etmek istedim.”

Urbanski şunları söylüyor, “Senaryo sadece belirli haftaları kapsıyor. Ama Gary yine de onun hakkında okumak ve Churchill’le ilgili öğrenebileceği her şeyi öğrenmek istedi.”

Bir Churchill tarihçisi ve biyografi yazarı olan Dr. Larry P. Arnn, Oldman’nın “gerekli okumalar” olarak nitelendirdiği kaynakları tavsiye etmiş. Çok da yararı olmuş, çünkü Churchill hakkında bin kadar kitap okuması gerekiyor ve onun hakkında okuyarak yıllarınızı geçirebilirsiniz!”

Urbanski şöyle söylüyor; “Dr. Arnn ve tarih danışmanımız Phil Reed, doğruluk konusunda onlara ilettiğimiz her şeyi inceliyorlardı. Ayrıca ne zaman istesek seti ziyaret ediyorlardı.”

Oldman şunları söylüyor; “Ben sözel olarak inceledim. 65 yaşında ve enerjisi ve motivasyonu çok yüksek olan bir adamın hakkındaki belgesel görüntüleri izledim.” 

Churchill’in özgüvenli kariyeri ve başarıları, Boer Savaşı sonrasındaki kahramanlıklar da dahil olmak üzere çok iyi belgelenmiş. Ama Oldman yine de Churchill’in başarıları karşısında hayrete düşmüş. Şöyle bilgi veriyor; “50 yıldan fazla hükümette yer almış. 50 kitap yazmış. Daha sora Nobel Edebiyat ödülünü almış. Dört savaşta yer almış. 500 resmi var. Royal Akademi’de 16 sergisi olmuş.”

“O olmasaydı dünya nasıl olurdu? Onun gibi kimse yok. Bugün bile onun gibi biri yok.”

Oldman, karakteri anladığını düşünmüş ama yine de fiziki boyutu konusu kendisini duraklatıyormuş. “Karakteri sadece duyarak değil de fiziksel olarak hissedinceye, nasıl hareket ettiğini anlayıncaya kadar” rolü canlandıramayacağını düşünmüş. 
“Aynaya bakıp onu görebilmem gerekiyordu. Ya da en azından onun ruhunun bana baktığını görmeliydim.”

“Kazuhiro Tsuji’nin beni o noktaya getirebilecek tek kişi olduğunu düşündüm. Kazu, Picasso gibidir.”

Film sektöründe söz konusu protezler olduğunda kendine özgü bir sınıfı olduğu düşünülen Tsuji, çeyrek asırlık özel efektler sanatçılığı mesleğinde iki kez Oscar’a aday gösterilmiş. Fakat 2012 yılında emekli olarak kendisini modern hiper gerçekçi heykelciliğe adamış.





Oldman, Tsuji’ye bizzat başvurmuş. 
Sanatçı şunları söylüyor; “Gary bana bu filmde ancak sen olursan yer alırım, dedi. Onunla tartıştım. Ama Gary’ye hayır diyemedim. Gary, birçok kişiden farklı olarak makyajı ve protez sürecini takdir eder.”

Film yapım ekibi için, Oldman’in Tsuji’yi ikna ettiğini ve Gary’nin de ikonik rolü canlandıracağını, Oldman’ın deyişiyle “uçaktan atlayacağı”nı öğrenmeleri, büyük bir rahatlama olmuş. 

Tsuji, planlaması için hemen aksiyon öğelerini değerlendirmiş. Şunları söylüyor; “Herkesin zaten sahip olduğu bir imaja benzer bir şey yaratmak ürkütücüydü. En zor yanı da oranları ve başlarının büyüklüğü tamamen farklı. Gary’nin baş şekli ovalken Churchill’in daha basık ve yuvarlak bir yüzü var. Gary’nin gözleri birbirine yakın. Churchill’in tam tersi. Bu kısıtlamalara değinmek zorunda kaldım. 

“Ama makyaj sanatı ve bu işe gönlünü vermiş bir oyuncunuz olduğunda, yaratmak istediğimiz kişiye dönüşebilir.”

Makyaj, protez ve saç çalışmaları yaratıcılık gerektirmiş. Oldman şöyle diyor; “Başlangıçta herkes çapraz tozlaşma gibi hibrit bir şey bulmamız gerektiğini fark etti. Hem Churchill, hem de Gary olması gerekiyordu. Yüzün üzerinde çalışabileceğin bir şey olması gerekiyordu.”

Yerleştirme, yontma, uygulama, uyarlama, ekleme ve çıkarmalarla doğru dengeyi bulmak için geliştirme ve deneme aşaması 6 ay sürmüş. Emek isteyen süreç gelişirken McCarten de senaryoyu düzeltmeye devam etmiş. Wright da kendi araştırmasını sürdürmüş ve ana karakterleri toplamış.

Tsujii, Oldman’ın kalıplarını çıkarmış. Tam vücut ve baş kalıplarını çıkarmış. Şunları söylüyor; “Başarılı olacak tasarımı bulana kadar 5 makyaj denemesi yaptık. Yönetmen olarak gözlerinizin keskin olması gerekir. Ama Joe Wright gerçekten keskin gözlere sahip ve bizi yönlendirdi.”

Sürece hayret eden biri de makyaj ve saç tasarım uzmanı Ivana Primorac olmuş. 
6 kez BAFTA adayı olan Primorac, Wright’ın en sevdiği iş ortaklarından biri ve yönetmen tarafından En Karanlık Saat’in ilk günlerinde kendi deyimiyle “diğer herkesin görünümünü tasarlamak üzere” göreve getirilmiş.  

“Churchill’in görünümü çok belirgin. Tüm dünya o görüntü olmadan hiçbir oyuncunun onu canlandıramayacağını bilir. Gary’nin Churchill’in konuşmasındaki ve hareketlerindeki fiziksel özellikleri taşıyabileceği görünüme ihtiyacı vardı. Dönüşüm ufak ufak gerçekleşmeye başladı ve her aşamada muhteşemdi. Kazu’nun Gary’yle başardığı şey inanılmaz. Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim.”

Alçılar kullanılarak önce negatif sonra da pozitif kalıplar çıkarılmış. Tsuji, Churchill'in gerçek hayattaki fotoğrafları ve videolarıyla Winston’ın özelliklerini pozitif kalıp üzerinde kille yontmuş. Daha sonra uygunluk kalıbı yapmış ve o kalıba silikon kauçuk yerleştirerek Gary’nin yüzüne uygulamış. Ayrıca saç modeli için bir peruk ve postiş yaptık. Gary’yi bu şekilde Winston olarak tasarladık.”

Protez makyajı silikondan yapıldığı için yumuşatmak üzere üzerinde özel sıvılar olan daha yumuşak bir malzeme kullanılmış. Sonu. Gerçek benzeri, insan derisine benzer bir doku olmuş. Oldman’ın yüzüne uygulandığında yüz hareketlerine tepki vermiş ve böylece de makyajla da mimikleriyle ifadelerini gösterebilmiş.





Belli alanlarda protez deri kullanılmamış. En dikkat çekici olanlar Oldman’ın alnı ve dudakları. Testler protezin yüz ifadelerini okumayı zorlaştıracağını ve performansı engellediğini ortaya çıkarmış. Oldman’ın yüz ifadeleriyle senkronize olması için protezlerin yerinden bir milim bile oynamaması gerekiyormuş. 

Tsuji ayrıca Oldman’a köpükten bir kıyafet hazırlamış. Aslında buna “şişman kıyafeti” de diyebilirsiniz ama kendisi hafifmiş. Bu da vücut şekline ve duruşuna yardım etmiş.

Prodüksiyonun 2016 sonbaharında başlamasıyla birlikte tüm günlük uygulama kesinleşmiş. Her gün yaklaşık üç buçuk saat sürmüş ve Oldman’ın günlük çalışma saatlerini toplamda 18-20 saate çıkarmış. Şunları söylüyor; “Protezler ve makyaj için sabah 3’te stüdyoda oluyordum. Kostümler de yarım saat sürüyordu. Hazır olmam ekibin geliş saati olan 7’yi buluyordu.”

Oldman başını kazıtarak proaktif bir adım atmasaymış çok daha uzun sürecekmiş. Böylece saçı olmadığından saçın maskelenme işlemine de gerek kalmamış.

Şunları söylüyor; “David Malinowski ve Lucy Sibbick her gün benim üzerimde çalışıyorlardı. Boyuyorlar ve her şeyi Kazu’nun talimatlarına göre yapıyorlardı. Muhteşem bir ekip!

İkili kendilerine rehberlik etmesi için Oldman’ın yüzündeki, boynundaki, gözlerindeki ve ağzındaki doğal işaretleri kullanmışlar. Her çizgi orijinal kalıptaki protez maskenin içinden yansıtılmış. Oldman’ın yüzü Winston’ın uygulaması için harita olarak kullanılmış.

Malinowski şunları söylüyor; “Baş bölümü çok yumuşaktı. İçinde haşlanmış fasulye doldurulmuş tayt tutuyormuşsunuz gibi bir histi. Yüzünüze koymaya çalıştığınız yumuşak bir şeydi. Doğru yerde değilse bükülüp kırışıyordu.

Oldman, günlük uygulamalara çok sadık kalmış. Çünkü uygulamalar tamamlandığında performansına tam olarak konsantre olabiliyormuş. Bu maksatla Primorac ve ekibi bütün makyaj kontrollerini minimumda tutmuşlar. Ayrıca başrol oyuncularının protez ve dolgularla vücudunun yarısı kadar bir ağırlığı taşıyor olmasına da hassasiyet göstermişler.

Protezlerin çıkarılması da her gün yaklaşık iki saat sürüyormuş. Oldman’ın cildine zarar vereceği için hiçbir zaman filmlerdeki gibi abartılı bir şekilde yırtılarak çıkarılamıyormuş.

Wright şunları söylüyor; “Çekimler sırasında bana çok gerçek geliyordu. Gary’nin protez makyaj kullandığını tümüyle unutuyordum.”

Winston’ın cildinin canlı kırmızılığı ince işlenmiş damarlarla hassas bir işçilik gerektirdiği için protez cildin sık sık Malinowski tarafından rötuşlanması gerekiyormuş. Protez cildin boyama süreci silikonun baz renginin tuval olarak kullanılmasıyla başlıyormuş. Farklı cilt renkleriyle, yüzün yontulmuş konturları çalışılarak vurgulanıyor ya da arka plana itiliyormuş. Winston’ın yüzündeki her bir leke hassas bir şekilde boyanmış. Cilt tonları ve lekeleri eklenince Malinowski en ince fırçaları kullanarak damarları vurgulamak üzere yüzlerce hassas kırmızı mor çizgi yapıyormuş.

Özelleştirilmiş çabalar gündüzü ve geceyi yansıttığı gibi Winston’ın fiziksel durumunu da verilen sahnede belirtildiği, tıraş kızarıklığına kadar yansıtıyormuş.

Malinowski şunları söylüyor; “Gerçek gibi görünen bir karakter yaratmaya çalıştık. İnsanların ekrana bakıp makyajı görmesini istemedik. Dijital lenslerle kamera daha ayrıntılı görebilir. Bu yüzden detay verirken hayata olabildiğince yakın olmasını sağlamanız gerekiyor.”

54 gün süren çekimde en az bir o kadar da tam donanımlı protez seti olması gerekmiş. Böylece Oldman hiç ara vermemiş ve makyaj, saç ve protez ekibi de paylaştıkları sadakat ve sabırla herkesin gözünü korkutmuşlar.

Tsuji, seti ziyaret etmek için birkaç kez Atlantik’i geçmiş. Kendisini “Gary’ye pek fazla bakmadan, Winston’ın sesini canlandırmasına nasıl eklediğini” izlerken bulmuş. “Benzerliği görmek ve sonra da sesini duymak muhteşemdi.” Diyor.

Urbanski şunları söylüyor; “Gary, Winston olarak yükseliyor. Tamamen farklı tarihi figürler olsalar da onun rolü bana Patton’daki George C. Scott’ı hatırlattı. Performansını izlediğinizde ağzınız açık kalıyor.”

“Gary’nin konsantrasyon yeteneği öyle fazlaydı ki her gün sete herkesten daha çok enerjiyle geliyordu. En az enerjiye onun sahip olması gerekiyordu ama o diğerlerini de beraberinde taşıyordu.”

Oldman şunları söylüyor; “En sonunda. Oyuncu olarak yaptığım en zor iş buydu.”

“Yine de en özgür kılan işti. İşe gitmek ve Winston olmak için sabırsızlanıyordum. Her gün gelip “bunu yaptığım için çok şanslı olmalıyım” diyordum.





Konuşma ve Giyinme Bölümü

En Karanlık Saat’te Winston Churchill’in Mayıs ve Haziran 1940’ta yaptığı konuşmalar güçlerini ya da ikonik statülerini ve ilham verme yeteneklerini hiç kaybetmemiş olan konuşmalardır. 20. Yüzyılın en etkileyici hatiplerinden olan Winston’ın konuşmaları bir ulusun tırnak içine almaya, tekrarlamaya ve uyarlamaya devam ettiği konuşmalardır. Sözleri zamanın, mekanın ve şimdi de siber uzayın ötesine geçer. İnternetteki herhangi özlü sözler sayfasını ziyaret ettiğinizde Winston’ın sözleri öne çıkacaktır.

Joe Wright şunları söylüyor; “En Karanlık Saat’te olağanüstü konuşmaları ve onların kaleme alınmasına neden olan olağanüstü şartları resmediyoruz. İnsanların her zaman hatırlamadığı bir şey de Winston’ın kariyerine bir gazeteci olarak başlamış olmasıdır. Yazmak, onun ilk en büyük yeteneği olmuştu ve işine çok yaramıştı.”

Anthony McCarten şunları ekliyor; “Her şeyden önce bir yazardı. Sözcükleri kalıcı bir miras bırakmıştır.”

Gary Oldman’ın rol için aylar süren hazırlanmaları ses çalışmalarıyla başlamış olsa da oyuncu aksanından vurgulamasına kadar her yönüyle kusursuz bir şekilde Churchill olarak konuştuğunda, meslektaşları hayrete düşmüş.

Oldman, birçok eğitimli kulağın dikkatinden kaçan bir şeyi fark etmiş. Oyuncu şöyle anlatıyor; “Sadece filmde gösterdiklerimizi değil yaptığı diğer konuşmaları da dinlerken, Winston’ın peltek olduğunu fark ettim. Ayrıca konuşurken genizden, konuşuyordu. Onları ne zaman öne çıkarıp ne zaman çıkarmayacağıma karar vermem gerekti.”

Wright, Oldman’ın izlediği yolu biliyormuş ama yönetmen ve oyuncu arasındaki güvenden dolayı kimseye söylememiş. Oldman, ilk kayıtlardan bazılarını değerlendirmesi için Wright’a göndermiş. Wright şunları söylüyor; “Ben İngiltere’deydim. Gary ise Los Angeles’taydı. Konuşmalardan birini yaparken kendi sesini kaydediyordu. Doğru akustiği ve ekoyu yakalamak için koridorunda yapıyordu ve bana e-postayla gönderiyordu. Churchill’i dinliyormuşum gibi hissettim. Ama bir canlandırma değildi. Gary, Winston’ın konuşma tarzının belirleyici noktalarını yakalamıştı.”

Ayrıca Oldman için canlandırmasında önemli olan bir diğer unsur da “kostüm detayı” olmuş. “Oyuncunun dokunduğu bir şey olduğu için çok kişisel bir şeydir.” Diyor.

Oldman protezler ve sesle içten çalışırken kostüm detayları da doğal bir şekilde dışsallaştıracaktı. Burada da süreklilik ve estetik detaylara verilen önem film yapımı ekibinin öncelikleri arasında yer almış.

Oscar ödüllü Jacqueline Durran, Wright’ın filmlerinde tecrübeli biri ve Working Title filmleri olan Tinker, Tailor, Soldier, Spy’dan beri Oldman’ı ilk kez giydirecekmiş ve üstelik çok farklı bir fizikle.





Oldman şöyle söylüyor; “Ona tamamen güveniyorum. Onunla çalışmak bir zevk.” Wright şunları ekliyor; “Bu film koyu renkli takım elbiseler içindeki bir sürü adam demek olsa da Jacqueline, En Karanlık Saat’e diğer filmlerimize yaptığı gibi tutkulu ve hevesli bir şekilde yaklaştı.” 

Aslında Durran, En Karanlık Saat’te Oldman, Wright, Kazuhiro Tsuji ile çekimler başlamadan 6 ay öncesinden çalışmaya başlamış.

Durran şöyle söylüyor; “Söz konusu Winston Churchill’i giydirmek olduğunda önemli olan ne giydiğine dikkatle bakmak ve onu kusursuz bir şekilde kopyalamaktı.”

“Benim yapmak istediğim ise Gary’ye olmak istediği Winston olması için gereken araçları vermek, Joe’ya da ihtiyacı olan görüntüyü sağlamaktı.”

Oldman şunları söylüyor; “Birçok belirleyici vardı. Purosu, saati, yüzüğü, gözlüğü ve şapkaları. Tam bir şapka adamıydı.”

Churchill’in şapkaları, dünyanın en eski şapkacısı olan Lock & Co. Şapkacılık tarafından özel olarak yapılıyormuş. 1676 yılında kurulan şirketin şapkaları Lord Nelson’dan David Beckham’a kadar herkesin başını süslemiş. Yapım ekibi de doğrudan kaynağa gitmiş. Oldman, “Tarihi ziyaret etmek gibiydi” diyor. 

Durran şöyle anlatıyor; “Gary, şapkaları canlandırmasına uyarladı. Bir Homburg, bir Cambridge, bir de silindir şapkası vardı. Ayrıca bir denizci şapkasıyla bir fesi vardı ama sonradan onları kullanmadık”

Yapım ekibi kıyafetler için Churchill’in orijinal terzisini aramış. 1806’da kurulan Henry Poole & Co. Savile Row Terzileri kıyafetleri yapmış. Oldman “Onları giymek canlandırmamda daha dokunulur olduğunu hissettirdi” diyor.

Oldman’ı Churchill’in keyif aldığı aksesuarlarla donatırken purolar Cohiba Siglos marka imiş. Cep saati ise Montres Breguet yapımıymış. Son olarak ayakkabılar da kuralın dışına çıkan tek kostüm olarak özel olarak yaptırılmış. Çünkü Churchill’in orijinal tedarikçisi artık yokmuş.

Oldman şöyle anlatıyor; “Bir savaşçının ellerini sarmaya başlayarak hazırlanmasına benziyordu. Savaş hazırlığı ritüeli gibiydi. Yüzü, kıyafetleri ve takım elbisesi göründüğü anda her şey tamamdı. Winnie’ydi.”

Bir role benzemek ve rolü seslendirmek bir oyuncuyu ancak bu kadar uzağa götürebilir. Son sınav performansla gelir. 

Sette, Lisa Bruce’un tüyleri ürpermiş. Şöyle anlatıyor; “Her an gerçeğiyle birlikte durduğumu hissettim. Gary’nin canlandırması, gözleriyle, duruşuyla, hareketleriyle yaptığı Winston’ı etkili bir şekilde yaratıyor.”

“Olağanüstü makyaj ve protez sizi ön kapıya kadar getiriyor. Ama size Winston Churchill’in içine götüren Gary Oldman.”

Wright, yıldızıyla iletişimin şaşırtıcı boyutlara ulaştığını görmüş. Şöyle anlatıyor; “En Karanlık Saat’te Gary benim ortağımdı. Çünkü kendisi de yönetmendir. Nil by Mouth olağanüstü bir çalışmaydı. Onunla film yapımının mekaniğini genelde oyuncularla konuşamayacağımız bir şekilde konuştum.”

“Bu işe başlarken bu işi kendisinin de yapabileceğini düşünmüştüm ve ben de diğer işleri halledecektim. Ama Gary muhteşem bir iş ortağı. Konuları tartışmak istiyor. Talimat almak istiyor. Bu yüzden En Karanlık Saat’i birlikte yapmamız gerçekten heyecan verici oldu.”

Oldman şunları ekliyor; “Yönetmenle sette geldiğim ana kadar tanışıp konuşmadığım filmler oldu. Bu yüzden Joe ile birlikte çalışmak çok güzeldi. Senaryoda sesli çalışmalardan sette yarattığı atmosfer kadar çok titizdi. Joe, En Karanlık Saat için bir vizyona sahipti.”





Erkeğin Arkasındaki Kadın

Deyişteki gibi her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır. Winston Churchill’in hayatında, 1940 ilkbaharındaki o en yoğun 4 hafta sırasında, 31 yaşındaki karısı Clemmie olarak bilinen Clementine varmış. Churchill, Clementine’le evlenmenin en büyük başarısı olduğunu söylemiş.

Sırdaşı, bilinci ve eleştirmeni olan Clemmir, Winston’ın herkesten çok güvendiği tek kişiymiş. Joe Wright şunları söylüyor; “Clemmie, Churchill’in ev hayatında olduğu kadar siyasette de ortağıymış. Churchill’den daha liberalmiş ve sıklıkla liberal amaçlar için tartışırmış. Churchill onu bazen dinlermiş, her zaman değil. Ama Clementine karar verme sürecine dahil olmuş.”

Clemmie’yi canlandırması için onun seçkinliğini, farklılığını, aklını ve keskin zekasını aktarabilecek birine ihtiyaç varmış. Eric Fellner şöyle söylüyor; “Dama Kristin Scott Thomas’tan daha iyi kim olabilir?”

Wright da, Oscar adayı oyuncunun beyaz perdede Gary Oldman’a kusursuz bir eş olacağını düşünmüş. “Kristin ne zaman konuşursa dinlersiniz. Onunla çalışmayı hep istemiştim ve muhtemelen gençliğimden beri ona biraz vurulmuştum.”

Scott Thomas, Wright’ın Pride & Prejudice ve Atonement filmlerine hayran olmuş. “Joe’yla birlikte çalışmak tam hayalimdeki gibiydi. Oyuncuların denemelerine olanak veriyor ve her tür fikre açık. Sadece bir yere takılıp kalmıyor.”

Scott Thomas, Clemmie’yi önemli biri olarak görüyor. “Winston ve o birbirilerine gerçekten hayranlarmış ve en muhteşem saflarda yer almışlar.”

“Mayıs ve Haziran’daki o aylarda Winston’ın ayakta kalması, İngiltere’ye vatanseverlik, cesaret ve onur anlayışı aşılaması olağanüstüydü.”
Oldman gibi Scott Thomas da ev ödevi materyallerini ürkütücü bulmuş. “Yapım ekibinden kitaplarla dolu bir kutu aldım. Kitapların her biri çok kalındı. Ama işe koyuldum ve araştırma müthişti.”

“Aynı zamanda Clemmie’yi daha önce canlandırmış oyuncuları ve onların versiyonlarını da biliyordum. Kendi yolumu, kendi Clemmie yorumumu bulmam gerekiyordu.”

Yol gösteren bir kez daha Winston’ın sözleri olmuş. Scott Thomas şöyle anlatıyor; “Churchill, mektuplarından birinde Clemmie yanında olmadan savaşı atlatamazdım diyor. Büyük destek verdiği ve siyaset hakkında dünyada yapılması gerekenler ve işlerin nasıl yürümesi gerektiği hakkında güçlü fikirleri olduğu ortadaymış. Bu fikirlerini Winston’a da söylermiş.”

Lisa Bruce şunları söylüyor “Clemmie ve Churchill, duygusal ve entellektüel olarak denklermiş. Winston’ın içini Clemmie’den başka kimse göremezdi. Kristin de bunu çok iyi biliyordu ve bunu Gary’yle olan sahnelerine taşıdı. İkisinin dans etmesi gibiydi ve onları birlikte izlemek çok keyifliydi.”

Oldman şunları söylüyor; “Bence Kristin’in Clementine’i kusursuz. Muhteşem bir karakterizasyon. Bence En Karanlık Saat’te onunla aramızda iyi bir elektrik var.” 

Scott Thomas şöyle diyor; “Onun Gary olduğunu tamamen unutuyordum. Biz sadece Winnie ve Clemmie’ydik.”




Yükselen yıldız Lily James, tarihimizin, herkesin tarihinin hatırlamamız ve üzerinde düşünmemiz gereken güçlü hikaye olarak gördüğü En Karanlık Saat filminin ekibine Churchill’in özel sekreteri Elizabeth Layton rolüyle katılmış. 

James, bir aşk ilişkimin olmadığı bir film yaptığım için memnundum. Ama Churchill ile Elizabeth arasında çok güzel bir bağ kuruluyor.”

Senaryo yazarı Anthony McCarten, evlendikten sonraki Elizabeth Nel adıyla Churchill’le geçirdiği yıllarının detaylarını anlattığı anılarını yayınlayan gerçek hayattaki Elizabeth’ten ilham almış.

McCarten, karakteri, dünyası günlük hayattan uzaklaştırılan bir adamın daha özel bir yanını izleyiciye göstermek için kaleme almış. Wright da bu motifi sekreterle iş verenin birlikte yer aldıkları sahnelere taşımış.

Wright şöyle anlatıyor; “Elizabeth, filmimizin gözleri gibi. Lily ile izleyici arasında hiçbir engel olmasını istemedim. Hikayeye onun bakış açısı erişilebilir bir bakış açısıydı ve benim için bu hikayenin önemli bir yanına götürüyordu. Winston’in İngiliz halkıyla bağlarını koparmasına ve sonradan yeniden bağ kurup güçlendirmesine.

“Bu anlamda oldukça seyreltilmiş bir ortamda yaşamış. Gerçek liderliğin gerekli olduğu bir ortamda kendi ortamından çıkıp sokaktaki kadınla ve adamla bağ kurması gerekmiş. Sadece sıradan insanlarla bağ kurarak ve onların endişelerini dinleyerek verdiği önemli kararların etkilerini ve yankılarını anlayabilmiş.”

James şunları söylüyor; “Elizabeth’in otobiyografisini okumayı çok sevdim. Yapması gereken bir işi olduğunu biliyormuş ve savaşçı bir ruhu varmış. Kitabı Churchill’e duyduğu hayranlıklarla dolu ve onu tıpkı yakınındaki diğer çalışanları gibi gerçekten sevdiğini görebiliyorsunuz.  Çok zor ve sert biriymiş ve her şeyin kendi istediği gibi olması istermiş ama cömert bir yönü ve muhteşem bir espri ve mizah anlayışı varmış.”

“Onu gerçekten Churchill gibi görmediğim anlar çok azdı. Gary Oldman çok cesur ve bana karşı oyuncu olarak da çok iyiydi. 

Şunları ekliyor; “Joe Wright, sette siyaset ve tarihten çok karakterlerin insani yanına ulaşabileceğiniz bir ortam yaratıyor.”

“Karakterin görünümünü Jacqueline Durran ve Ivana Primorac’la birlikte yaratırken her şey tam bir işbirliği içindeydi. Joe herkesin birlikte çalışmasına güvenir.”

Primorac şunları söylüyor; “Hepsi birbirine bağlı ve hepimizin katkısı olmadan asla başaramazdık. Joe bizi bir ekip olarak faydalı kılıyor.”

“Lily, çok modern, genç bir hanım. Ama onu 1940’ların sade bir kadına dönüştürdük.”

Çekimler boyunca James, belli detayları aklından çıkarmamış. Özellikle de Elizabeth’in Churchill’i arabasına kadar bile takip edişini. Elinde defteriyle ya da daktiloda yazarak hep yanında olurmuş. Eski bir daktiloda profesyonel şekilde yazı yazmayı öğrenmem birkaç ayımı aldı.”

“Temelde Elizabeth herhangi bir saatte görevinin başındaydı. Kendimi 20’li yaşlarının başında olan, bir dehaya bu kadar yakın olan, geleceğimizin gidişatını değiştirecek olan konuşmaları ve telgrafları üzerinde çalışan genç bir kızın düşünce yapısına soktum.”

Durran, karaktere filmdeki diğer karakterlerden daha farklı bir kıyafet değişimi sağlamış. Elizabeth başlangıçta yumuşak, hoş elbiseler giyerken daha sonra Churchill’in stresli ortamındaki hızına yetişmeye çalışırken iddialı bir şekilde tayyörler, yünlü takımlar giyiyor.  

Lisa Bruce şunları söylüyor; “Elizabeth, güçlü ve kendisinden yaşlı erkeklerin arasında topraktan çıkan parlak bir papatya gibi. Hikayeye farklı bir enerji ve ilişki getiriyor. Churchill, onunla birlikte savunmasını biraz indiriyor. Onunla birlikte Churchill’in başka türlü görmeyeceğiniz özelliklerini görüyorsunuz.”

 “Lily’nin doğal olarak meraklı bir yanı var. Ama aynı zamanda Elizabeth’in masumiyetini ve Churchill’e nasıl bir sadakat beslediğini de gösteriyor. Gerçek Elizabeth, onunla çalışmanın ne kadar zor olduğunu ama çok ilham veren biri olduğunu ve hayatının en güzel dönemini yaşadığını yazmış. Lily’nin bunu aktarması da anlattığımız hikayeyi güçlendiriyor.” 


OYUNCULAR

Winston Churchill  ……………..………………………..…………..………………  Gary Oldman

Clemmie Churchill  …….…………………………………………..……..…  Kristin Scott Thomas

Elizabeth Layton  …………………….…………………………………………………  Lily James

Viscount Halifax  ……….……………………………………...……………..........  Stephen Dillane

Neville Chamberlain  ………………………………………..……………...............  Ronald Pickup

King George VI  …………………………………………………………….….....  Ben Mendelsohn


YAPIMCILAR

Yönetmen  …………………..………………………….………………………………  Joe Wright

Yapımcılar  ………..  Tim Bevan, Eric Fellner, Lisa Bruce, Anthony McCarten, Douglas Urbanski

Yazar  ...…………….…………….……………………………………………  Anthony McCarten