9.10.15

The Martian / Marslı



Mars gezegenine astronotların gönderildiği bir görevde, Mark Watney (Matt Damon) isimli astronot şiddetli bir fırtına sonrası öldü sanılarak ekibi tarafından terk edilir. 

Fakat Watney hayattadır ve kendisini Mars’ta yapayalnız bulur. 
Elindeki sınırlı olanaklarla, zekasını ve dayanıklılığını kullanarak dünyaya yaşadığına dair bir sinyal göndermeye çalışır. 

Milyonlarca mil uzakta NASA ve uluslararası bilim adamları durmaksızın bu ‘Marslı’nın eve dönmesi için uğraşırken, ekip arkadaşları da cesur bir kararla kurtarma operasyonunda yer alırlar. 
Dünya Watney’nin güvenli bir şekilde geri dönmesi için kenetlenir. 

Filmin mmknmrtb notu ::

Dünyada bir adada değil de, uzayda bir gezegende tek başına kalmış, bir nevi ve 'zamane' Robinson Crusoe öyküsü..

Üstelik bir de 'Cuma'sız, tamamen 'cansız', susuz ve solunabilecek havasız bu gezegenin yakınından geçecek bir 'gemi' umudu da olmayan bir adamın hayatta kalma mücadelesini izlemenin heyecanı büyük elbette..


Öldü sanılan bu adamın kurtuluş çaresi, sürekli olarak dünyadan gözlenen Mars'taki varlığını -bi şekilde- NASA'ya hissettirerek, iletişime geçebilmesindedir..
Bunun için de öncelikle zamana, zaman için de karnını doyurabilecek şeylere ihtiyacı vardır..

İşte tüm bu koşulların sağlanması ve ihtiyaçların giderilmesi, en sonunda da bir kurtarma operasyonunun gerçekleşmesi üzerine odaklanan film, bilim kurgu sosuna buladığı bu macerayı, türünün bilinen kalıplarının dışına çıkmadan anlatınca, beklendiği kadar etkili olamıyor..
Buna başka bir neden de, mizahi esprilere gereğinden fazla yüklenilmesiydi sanırım..


O değil de, her başarılı bir gelişme ya da girişim sonrası NASA mensuplarının -şimdiye kadar binlerce filmde karşılaştığımız- o 'meşum' sevinç gösterileri, bu filmin de en nefret edilesi sahneleriydi..
Üstelik, Çin'in 'NASA'sını da tıpkı böyle sevindiriyorlar ki ne desem boş..

Yönetmen Ridley Scott'tan şaheserler beklemeyi çoktandır bırakmıştık zaten; vasatın biraz üstünde yerini alan The Martian ile de bu durum biraz daha pekişiyor işte..



The Martian / Marslı

Yönetmen: Ridley Scott
Senaryo: Drew Goddard, Andy Weir (kitap)
Oyuncular: Matt Damon, Jessica Chastain, Kristen Wiig, Jeff Daniels, Michael Peña, Kate Mara, Sean Bean, Sebastian Stan, Aksel Hennie, Donald Glover, Mackenzie Davi
Yapım: 2015, ABD, 141'

3 / 5


Çok satılan Andy Weir romanından esinlenilen The Martian, usta yönetmen Ridley Scott imzasıyla beyaz perdeye taşınıyor. 

Hepimiz dünyada yalnızlık hissini yaşarız. Ancak Mars’ta yalnız olma hissini sadece Mark Watney biliyor. 

Yıkıcı bir fırtına sonucu öldüğü varsayılan Watney, yaralı bir şekilde kendine gelir ancak hayatta kalmak için çabuk karar vermelidir. 
Eğer hayatta kalabilirse, yardım sadece birkaç yıl ve birkaç milyon kilometre uzağındadır.

“Bu bir nihai hayatta kalma hikayesi” diye sözüne başlıyor yönetmen Ridley Scott. 
“Mark Watney hayal edilemeyecek bir uzaklıkta yapayalnızdır ve hayatta kalması tamamen kendi elindedir. Mark’ın kaderi paniğini kontrol etmesine, ölümün kaçınılmaz olduğunu kabullenmesine, eğitimine, mizah anlayışı sayesinde sakin kalmasına ve problem çözebilme yeteneğine bağlıdır.” 



Watney’nin espri anlayışı, tüm umutsuzluklarla ve zorlaşan şartlarla başa çıkmasını sağlıyor. 
Hep iyimser kalabilmesi, hikaye ve karakter için hayati önem taşıyor. 
Matt Damon’ı karakterine çeken bu yönü oluyor.

“Sadece Watney değil, bütün karakterlerin espri anlayışına hayran kaldım” diyor Damon. 
“Filmin komik yönü asla üstünkörü geçilebilecek bir konu değil ve içerisindeki dramla birbirini tamamlıyor. Bu bilim kurgu filmlerinde sıkça rastladığımız bir durum değil.”



Damon senaryoyu Elysium’da beraber çalıştığı yapımcı Simon Kinberg’den teslim almış. 
Cuma günü gönderdiği senaryoya, Damon cevabını Pazar günü vermiş.

“Matt hikayeye benim stüdyoda verdiğim tepkiye benzer bir tepki verdi” diye hatırlatıyor Kinberg. 
“Çok orijinal, komik, heyecanlı ve bir hayatta kalma hikayesi için eşsiz derecede farklı olduğunu söyledi. Başka birini Mark Watney olarak düşünemezdik.”



Senaryo, eskiden bir bilgisayar programcısı olan ve daha sonra yazar olmaya karar veren Andy Weir’in romanından esinlenilmiş. 
Aditya Sood, Weir’in eKitabını okuyan ilk yapımcı olmuş. 
2014’ten önce sadece internet üzerinde bulunabilen kitap, Amazon’da eKitap olarak satılmış.

“Okuduğum en iyi bilim kurgu romanı olduğunu düşündüm. Watney için neredeyse her şey kötü gidiyor ancak o gitmeye devam ediyor. Çok kaliteli bir hikaye ve bu onu çok heyecanlı bir macera filmi yapıyor. ” diyor Aditya Sood.



Kinberg otuz sayfa okuduktan sonra hikayaye bağlanıyor ve Fox stüdyoları altında çalışmalara başlıyor. 
Kitap daha sonra senarist Drew Goddard’a incelenmek üzere gönderiliyor. Goddard birkaç aylık çalışma sonucu, kitabı filme adapte edebilmek için büyük bir yol katediyor. 
"Bu sayısız matematik problemi çözmeye benziyor" diyor Kinberg.



PRODÜKSİYON HAKKINDA

The Martian’nın ilk fotoğraf çekimi 8 Kasım 2014’te Budapeşte’de başlıyor. 
Bu göz kamaştırıcı Orta Avrupa başkenti, birçok güzel mekanı yüzünden, bit yığın büyük bütçeli Holywood filmine ev sahipliği yapmasıyla biliniyor. Ancak özellikle film yapımcılarının dikkatini çeken bir diğer unsur ise Korda Stüdyoları.

Korda Stüdyoları’nın 6.sahnesinin dünyanın en büyüğü olduğu söyleniyor.
Bir Mars ortamı yaratmaya ve MAV’nin fırlatma ünitesi için uygun durumda. Set, diyalog sahnelerini, kapsül içi çekimleri ve büyük kum fırtınalarını çekmek için çok ideal. 
Büyük ölçekli çekimler daha sonra Ürdün’de tamamlanıyor.

Avustralya’nın en ücra yerleri, Mars yüzeyine benzer bir yer bulmak için araştırılır; ancak başarısız olunur. 



Öncelikle Mars’ta geçen iç mekan çekimleri tamamlanır ve Ürdün’de çekilen dış mekan çekimleri ile birleştirilir.

Prodüksiyon sırasında, uzay gemisi Hermes ve astronotların Marstaki sığınağı için, Korda’nın tüm altı seti kullanıldı. 
Sanat departmanı ise, hızlı çalışmasıyla bilinen ve planların önüne geçen Scott’un bir adım önünde olabilmek için büyük çaba sarf etti.