13.11.14

A Walk Among The Tombstones / Kanunun Ötesinde


Konusu, Lawrence Block’un en çok satanlar listesindeki roman serisinden uyarlanan A Walk Among the Tombstones / Kanunun Ötesinde filminin baş rolündeki Liam Neeson (Non-Stop, “Taken” / “Takip: İstanbul”, “Unknown” / “Kimliksiz”) yasadışı yollardan, lisanssız şekilde özel dedektiflik yapan eski bir NYPD polis memurunu canlandırıyor.

Matt Scudder (Liam Neeson) özel dedektiflik yapan eski bir NYPD polis memurudur. 
Karısı kaçırılıp öldürülen eroin kaçakçısı Kenny Kristo’ya (Dan Stevens) istemeden de olsa yardım etmeye ikna olur ve olayı araştırmaya başlar. 
Özel dedektif, Kenny’nin karısının, kadınları korkunç işkencelerle öldüren bir cinayet şebekesinin kurbanı olduğunu, ilk kez cinayet işlemediklerini ve bunun da son olmayacağını keşfeder. 
Doğruyla yanlışın arasındaki belli belirsiz çizgide gidip gelen Scudder, New York’un arka sokaklarında bu iki katili tekrar cinayet işlemeden durdurmaya çalışacaktır.

Filmin mmknmrtb notu :: 


Nedense herkesin pek bi yakıştırdığı, ama benim tamamen -yakışıksız anlamında- alâkasız bulduğum, 'Aksiyon Filmleri Yıldızı Liam Neeson' klişesinden, vasat bir iş daha..
Finalde çalan, bir Soundgarden şaheseri olan Black Hole Sun cover'ından başka ilgimi çeken, dolayısıyla da not edebileceğim pek bir şey yok bu filme dair..

  2.5 / 5


Öyleyse yapım notuna devam..




OYUNCULARLA İLGİLİ

Performansıyla herkesi kendine hayran bırakan oyuncu LIAM NEESON (Matt Scudder) hem büyük stüdyoların önemli yapımlarında hem de bağımsız filmlerde gösterdiği performansla uluslararası film endüstrisinde kabul gören bir isimdir. 
Steven Spielberg’in 1993 yılında çektiği ve En İyi Film Oscar’ını kazanan Schindler’in Listesi filmindeki Oskar Schindler rolüyle üç farklı ve önemli ödüle, Akademi Ödülü, Altın Küre ve BAFTA Ödüllerine aday gösterilmiştir. 
Bundan üç yıl sonra Neil Jordan’ın biyografik filmi Michael Collins ile bir Altın Küre adaylığının ve ödülünün sahibi olurken canlandırdığı İrlandalı cumhuriyetçi kahraman rolüyle bunların yanında Evening Standard British Film Award ve 1996 Venedik Film Festivali’nde de çeşitli ödüller kazanmıştır. 
2004 yılında, Bill Condon’un, Kinsey adlı yapımında aldığı araştırmacı Alfred Kinsey rolüyle de üçüncü Altın Küre adaylığının yanı sıra Independent Spirit Award ve Los Angeles Film Critics adaylıklarında da adını duyurdu.



Yardımcı oyuncu olarak Kenny’nin uyuşturucudan kurtulmaya çalışan kardeşi Peter Kristo rolüyle BOYD HOLBROOK (Very Good Girls), filmde Scudder’e katil Ray rolündeki DAVID HARBOUR’u (Quantum of Solace) ve Albert rolündeki ADAM DAVID THOMPSON’ı (Martha Marcy May Marlene) bulması ve onlardan bir adım öteye geçebilmesi için yardım ederken eski polis memurumuz, BRIAN “ASTRO” BRADLEY’in canlandırdığı TJ karakteriyle de bir arkadaşlık kuruyor.

Filmin ana karakterlerini destekleyenler arasında da Rus uyuşturucu satıcısı olan YuriLandau rolüyle SEBASTIAN ROCHE da (Beowulf) kızı kaçırılan ve onu bulmak için elinden gelen her şeyi yapan ikinci kurban rolündeyken Reuben Quintana rolündeki MARK CONSUELOS da (American Horror Story dizisi) Scudder’e yardımı dokunabilecek önemli bilgilere sahip bir başka karaktere bürünüyor. 
Ayrıca mezarlık bakıcısı James Loogan rolündeki OLAFUR DARRI OLAFSSON (Contraband) ise şehri çalkalayan bu suç olaylarının aydınlanmaya başlamasını sağlayan önemli istihbaratı da sağlayan kişi oluyor.




KAMERA ARKASINA DAİR

Akademi Ödülü adaylığı bulunan film yapımcısı SCOTT FRANK (The Lookout filminin senaristi ve yönetmeni, Out of Sight, Azınlık Raporu ve The Wolverine filminin senaristi) Block’un romanı A Walk Among the Tombstones’u beyaz perdeye uyarlayıp filmi çeken kişi olurken, yanında topladığı yaratıcı ekibin üyeleri de de başarılı kariyerleriyle dikkat çekiyor. 

Bunları, görüntü yönetmeni MIHAI MALAIMARE, JR. (The Master, Tetro), prodüksiyon tasarımcısı DAVID BRISBIN (The Lookout, Alacakaranlık 2: Yeni Ay), editör JILL SAVITT (The Lookout, Secret Window), kostüm tasarımcısı BETSY HEIMANN (Pulp Fiction, Almost Famous) ve besteci CARLOS RAFAEL RIVERA olarak sıralayabiliriz.



Kanunun Ötesinde filminin prodüksiyonunu ise Jersey Films’ten DANNY DEVITO (Erin Brokovich, Out of Sight), Double Feature Films’ten MICHAEL SHAMBERG (Contagion, Erin Brokovich) ve STACEY SHER (Django Unchained, Erin Brokovich), Exclusive Media’dan TOBIN ARMBRUST (Begin Again, Rush) ve Cross Creek Pictures’tan BRIAN OLIVER (Black Swan, The Woman in Black) üstleniyor.

SCOTT FRANK, özgün ve karakter odaklı filmlerde karmaşık anlatımı bulunan senaryolarla çalışabilmesiyle bilinen bir senarist ve yönetmendir. 
Frank, ilk yönetmenlik deneyimini 2007 yılında The Lookout filmiyle yaşarken Spirit Award tarafından En İyi Çıkış Filmi ödülüne de layık görülmüştür. 
Frank’in hem yazıp hem yönettiği The Lookout filminin baş rollerinde Joseph Gordon Lewitt, Jeff Daniels ve Isla Fisher bulunuyor.



LAWRENCE BLOCK, yaklaşık yarım yüzyıldır yüzden fazla gizem, polisiye ve gerilim romanının yanı sıra sayısız kısa hikâye yazmış bir isimdir. 

Block daha çok, özel dedektiflik yapmaya başlayan eski polis memuru Matthew Scudder karakteri üzerinden oluşturduğu hikâyelerle bilinir. 

Block, Mystery Writers of America tarafından Büyük Usta ödülüne layık görülürken yine bu kuruluşun ve bunun yanında Private Eye Writers of America’nın başkanlığını da yürütmüştür. 
Edgar ve Shamus Ödülleri’ni dörder kez kazanırken, Malta Şahini Ödülü’nü iki kez, Neroand Philip Marlowe Ödülünü, Private Eye Writers of America ve Crime Writers’ Association’dan Yaşam Boyu Başarı Ödüllerine birer kez layık görülmüştür.



DANNY DEVITO, eğlence endüstrisinin gerek oyuncu, gerek yapımcı, gerekse yönetmen olarak sürekliliğini en uzun süre devam ettirebilen isimlerinden biri olarak tanınır. 

DeVito’nun Taxi dizisindeki Louie De Palma rolü kendisini büyük kitlelerin dikkatine taşır ve bunun üzerine yine aynı rolle Prime Time Emmy ve Altın Küre ödülleri kazanır. 

STACEY SHER, yakın zamandaki Quentin Tarantino filmi Django Unchained ve Steven Soderbergh’in Erin Brokovich yapımıyla iki kere Akademi Ödülü adaylığı bulunan bir isimdir. 
Ayrıca Sher’in geçmiş başarılarının içinde sayısız ödül kazanan Pulp Fiction filmi de bulunmaktadır.




90’LARA BİR SELAM

Kanunun Ötesinde (A Walk Among the Tombstones) filminin prodüksiyonundaki en zorlayıcı nokta şüphesiz, senaryonun çok da uzak olmayan ve günümüzle arasındaki değişimin herkesçe, kolaylıkla gözlemlenebilmiş olacağı bir tarihte, 1999 yılında geçmesinin gerekmesiydi. 

10 yıldan biraz uzun bir süre önce roman, başarılı bir senarist olan Scott Frank tarafından, daha önce de çalıştıkları Jersey Films’in dikkatine sunuldu. 
Frank, Block’un bu önemli kitabının çarpıcı bir polisiye filmine dönüşebileceğini ve yapımcıların ilgisini çekebileceğini biliyordu.
Öyle de oldu. Yapımcılar, hikâyedeki adeta işkence gören ana karakterin özgürlüğünü aramasından öyle etkilendi ki, sayfaları yarışırcasına çevirerek bitirmek isteyen yapımcıların içinden StaceySher; “Lawrence’ın romanlarında her zaman gerçekleşen iki husus vardır, Scudder’in içsel mücadelesi ve her kitapta karşılaştığı gizemli ve yoğun gerilim. Karakter daima büyük baskı altındadır ve içinde bulunduğu durum söz konusu karakteri son derece gerer.” sözlerini sarf eder.



Filmde Sher ve Danny DeVito ile ortaklaşa çalışan yapımcı Michael Shamberg, kitabın ekranlara uyarlanması aşamasına büyük ilgi gösterirken, “Scott en iyi iki filmimizi, GetShorty’yi ve Out of Sight’i yazdı ve şimdi yönetmek de istemişti. Bu iki filmin ardından The Lookout isimli muhteşem bir film çekti. Söz konusu bu filmi senaryosunu yazdıktan uzun yıllar sonra başarıyla çekmiş olması, bu filmde de en doğru tercihi yaptığımızı bize kanıtlıyor.” şeklinde konuştu.

BAŞROL SEÇİMİ

Eski New York Polisi memuru Matt Scudder rolü söz konusu olduğunda yapımcıların aklına tek bir isim geldi, LIAM NEESON. 
Neeson ise, Scudder’i yalnız kalmaya meyilli yapısının dikkat çektiğini ve senaryonun, rolün teklif edildiği sıralarda okuduğu İskandinav suç romanlarındaki soğukluğu başarıyla yansıttığını belirtirken, yasadışı yollardan dedektiflik yapan başrolü “New York’un sevimsiz, karanlık tarafında dedektiflik yapan ve her zaman görmeye alışık olmadığımız türden bir karakter.” olarak tanımlıyor.




TASARIM VE ÇEKİM

Lawrence Block için New York, romanlarında diğer mekânlardan ayrılarak bir yer kaplıyor. 
Bu yüzden çekimlerin Brooklyn’de gerçekleşmiş olması da en baştan beri kaçınılmaz bir durum olacaktı. 

New York’un kış mevsiminde büründüğü soğuk ve iç karartıcı atmosferi, dahiyane görüntü yönetmeni MihaiMalaimare, Jr.’ın bakış açısıyla birleşince, yapımcı Sher’e de “Bu viraneyi andıran ruhsuz mekanlara rağmen göz kamaştırıcı bir çekim.” demek kalıyor.

Sinister ve The Exorcism of EmilyRose gibi yapımlarda görev alan prodüksiyon tasarımcısı David Brisbin’se Frank’in görüşüyle paralel gidebilmek için büyük çaba sarf edenler arasında. 
Frank’se, “David’le birlikte tam olarak ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek mekânlar arayıp bulmaya çalışırken elimizde oldukça kısıtlı bir renk çeşitliliği vardı.” diye ekliyor.



Filmin en çok önem arz eden mekânlarından biri olan Brooklyn’deki GreenWood Mezarlığı, Brisbin tarafından “Mezarlıklar artık şehirlerin en yeşil alanları ve burada çekim yapmak, prodüksiyonun geri kalanına kıyasla daha iç açıcı olacak.” şeklinde nitelendiriliyor.