22.9.14

Kanunsuzlar :: Burası Türkiye.. yok öyle!.


Oto tamir işini kendine paravan edinmiş 'mafyöz' İmam'a yasa dışı pis işlerinde kuryelik falan yapan İso (Orhan Eşkin), yeni bir görev için yine İmam'ın mekânındadır..

Bu sefer yanında kankası Cengo (Bülent Çolak) ile mekâna gelen İso, mutat olduğu üzre önce İmam'dan vaazını dinler, sonra da yeni bakımdan çıkmış 65 model kırmızı renkli Ford Mustang'in anahtarını kapar..

Kendilerine 'çakal' da diyebileceğimiz bu bitirim ikilinin -iyi bir para karşılığı- yapacakları görev basittir aslında; içinde ne olduğunu bilmedikleri bir çantayı, başka bir şehirdeki mafya babasına götürüp teslim etmek..


İllegal de olsa- işinde gücünde ve ekmeğinin peşinde biri izlenimi bırakan İso, tek başına olsa eğer, bu görevi kolayca yerine getirip, dalgasına bakacaktır..


Gelgelelim, kendisine adeta Şeytan'ın elçisi denebilecek tıynetteki Cengo psikopatı, hem İso'nun kafasını, hem de ortalığı karıştırır..

Arkadaşının kafasına giren Şeytan Cengo, büyük para kaldırıp da zengin olmanın zehrini İso'ya zerk edince, o melanet yüklü emanet çanta açılacak ve o andan itibaren, ikilinin baş rollerde olduğu, alabildiğine acayip ve olabildiğince kanlı ve de heyecanlı bir hikâye ortaya saçılacaktır..



Tamam, bu ilk filmiyle karşımıza çıkarak, zorlu bir işin altından pek az hasarla çıkan yönetmen Barış Erçetin'i de kutluyorum; ama işin içinde asıl Kerem Topuz gerçeği var sanki..

Film adlı filmiyle ülke sineması standartlarını aşarak, kurmacayı dibine kadar zorladığına tanık olduğumuz senarist-yönetmen Kerem Topuz, senaryo katkısıyla can verdiği Kanunsuzlar'la -yeniden- fark yaratıyor..


Film'de sinyallerini verdiği, olay, çevre ve karakter yapılandırması hususlarındaki başarısını tekrarlayan Topuz, sokakta yürürken her an yanımızdan geçmesi, adres sorması, ateş istemesi ya da bela istemesi muhtemel, kafası kıyak, ruhu psikopat bu arkadaşların bizatihi ruhsal hâllerini, davranışlarını, ilgilerini ve yaşadıkları habitatı o kadar iyi gözlemleyip içselleştirmiş ki bu karakterler, tüm gerçeklikleriyle karşımıza dikiliyorlar..


Öte yandan, belli ve kısıtlı bir bilgi ve görgü birikimine sahip bu karakterleri, belirgin ve gerçek kılan en mühim husus ise diyaloglar..

Haliyle içeriği yavan, üslubu sıradan ve argoya abanan bu lümpen dostlarımızın konuşmalarını  -bazı yerli ve çok ünlü ecnebi sinemacıların yaptığı gibi- gerçek dışı bir renkliliğe ve zenginliğe bürümemek, çok değerli bir seçim..
Çünkü bu en azından, seyirci nezdinde 'sıkıcı' olmayı göze almak demektir..


Her halinden, iyi oyunculuğun ışığı yükselen; fakat şimdiye kadar, bir takım komedilerle oyalanarak körelen Bülent Çolak, adeta cuk oturmuş rolüyle, harika bir performans gösteriyor.. ki ben bu oyuncunun çok farklı karakterlerle dahi, aynı başarıyı göstereceğine eminim..

Bu arada, ikiliyi oluşturan ve partnerinden hiç de aşağı kalmayan Orhan Eşkin'i anmadan geçmeyelim..
Tabii bu performanslarda senarist ve oyuncular kadar, yönetmenin rolünü de atlamayalım..


'Belki olmasa da olurdu, ama o zaman da bu denli etkileyici olur muydu?' tartışmasını da beraberinde taşıyan, etkin bir final 'dönüş'üne, yani -sinemasal dille- twist'e sahip Kanunsuzlar, bu noktadan sonra, o ana kadar izlenenlere başka bir açıdan bakarak değerlendirme yapmayı da şart koşuyor..

Sanırım, "Burası Hollywood diil, Türkiye.. yok öyle!" dercesine bir tercihle yapılmış, 'anlamlı' bir twist bu..


Sonuç olarak, Kerem Topuz ve Barış Erçetin işbirliğinin çalıştığını gösteren Kanunsuzlar'ı, Türk sinemasına yeni bir dil ve yeni bir soluk getirme çabasının değerli bir ürünü olarak, memnuniyetle karşılıyorum..
Ayrıca filmin, 'komedi' diyerek hemen geçilmemesi gereken, suç düzeyi ağır, aksiyonu stilize, 'kara' mizahı da sağlam bir 'yol filmi' olduğunu hatırlatıyorum..


  3.5 / 5