17.4.14

33. Istanbul Film Festivali'nde dün ne oldu bugün ne olacak? - 12


“Türkiye’de Sinemada Neler Oluyor?” başlıklı ikili konuşmalarda dün sıra belgesel sinemadaydı.

İstanbul Modern’deki söyleşide yönetmenler Emel Çelebi ve Güliz Sağlam kendi deneyimlerinden yola çıkarak belgesel sinema yapmanın sorunlarını tartıştılar.
Belgesel sinemanın sorunlarının kurmacadan çok farklı olmadığı ama destek bulmakta daha çok zorlanıldığı konuşuldu.

Bu yıl Külkedisi Değiliz! filmiyle programda yer alan Emel Çelebi son yıllarda artan kadın belgesel yönetmeni sayısına dikkat çekti.

Dortmund-Köln Kadın Filmleri Festivali’nin bu yıl Türkiye’ye özel bir bölüm ayırdığını, bu bölüme film önermek için yakın geçmişe bakınca kadın yönetmenlerin sayısının belgeselde de kurmacada da arttığını söyledi.

Festivalde Tepecik Hayal Okulu filmiyle yer alan Güliz Sağlam, filmlerin restorasyonunda Kültür Bakanlığı’nın rolünü hatırlatarak, bakanlığın bir an önce Ahmet Uluçay filmlerini restore etmesi gerektiğini söyledi. Bakanlık dışında da belgesel filmlere destek için kaynaklar bulunması gerektiği konuşuldu.

Belgesel filmin ne kadar tarafsız olabileceği de söyleşi boyunca birkaç kez açılan konulardan biriydi. Güliz Sağlam, Eyal Sivan’dan alıntı yaparak, kamera, sizin durduğunuz yer, hayata bakışınızı yansıtır, kadrajınız, çerçevenin içinde kalanlar dışarıda bıraktıklarınız, bunların hepsi sizin tercihlerinize göre belirlendiği için tarafsız bir belgesel sinemanın mümkün olamayacağını düşündüğünü söyledi. Emel Çelebi de belgesel yapmasının sebebini hepimizin farkında olmadığı durumları anlatmak, farkındalığı arttırmak, görünürlüğü olmayan grupların seslerini duyurmaya çalışmak olarak açıkladı. Son olarak sektörde yaşanan toplumsal cinsiyet eşitsizliğine değinen ikili bunun sadece belgesel dünyasında olmadığını sektörün tamamında kadınların daha çok asistanlık yaptığını yönetmenlerinse hep erkek olduğunu söylediler.

KADINLAR KENDİ KADERİNİ ELİNE ALSIN DİYE

Türkiye’de çekilen pembe dizilerin Balkanlar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki kadınlar üzerindeki etkilerini inceleyen film Kısmet’in yönetmeni Nina Maria Paschalidou ve akademisyen Tayfun Atay’ın katılımıyla moderatörlüğünü akademisyen, senaryo yazarı ve yapımcı Zehra Çelenk’in yaptığı Yok Bir Sitemim, Hayatta Her Şey Kısmet başlıklı panel dün Akbank Sanat’ta yapıldı. Zehra Çelenk’in filmden kısaca bahsederek, sorularıyla sözü bıraktığı Nina Maria Paschalidou, belgeselin yapım sürecinden fikrin oluşumundan ve dizilerin insanları nasıl böylesine güçlü etkilediğinden söz etti. Balkanlardaki kadınların daha çok nostalji duygusuyla bu dizileri izlediğini, ortak gelenekler, aile bağları, erkeklerin maçoluğu dahil batı toplumuna göre daha yakın hissettiklerini söyledi. Aynı zamanda ekranella.com adlı sitede yazılar yazan Zehra Çelenk, sitelerinde dizileri kadınların ve erkeklerin nasıl izlediği üzerine sürekli meşgul olduklarını ekledi. Tayfun Atay da dizilerin Ortadoğu ve Balkanlardaki etkisi üzerine yapılmış çalışmaların sayısının, Türkiye’de bu dizileri nasıl bir motivasyonla izlendiği bilgisinden çok daha olduğunun altını çizdi.

FİLM VE EDEBİYAT – HAKAN GÜNDAY “DAHA” VE ORHAN PAMUK “MASUMİYET MÜZESİ”

Köprüde Buluşmalar seminerlerinin sekizincisi olan ve edebiyat ve film dünyasından profesyonelleri bir araya getiren panele katılanlar, iki sektörün de adaptasyon ürünlere bakışlarına ve bir edebiyat eserini adapte etme sürecinin ayrıntılarına dair merak ettikleri birçok şeyi öğrenme fırsatı buldular. Yazar Hakan Günday eseri adapte etme sürecinde patronu hikâye olarak görmenin ve yazarın da yönetmenin de bu kabulün yol göstericiliğinde hareket etmesi gerektiğinin önemini vurgularken, Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi kitabını uyarlayacak olan yönetmen Grant Gee ise bir edebi ürünü, yalnızca hikâye örgüsünü alarak adapte etmenin esere saygısızlık olacağını belirtti ve iyi bir adaptasyonun orijinal eserin atmosferini ve duygusal etkilerini de yansıtabilmesi gerektiğinin altını çizdi.

JAPON KÖPEĞİ

Yeni Bir Bakış bölümünde gösterilen Japon Köpeği filminin yönetmeni Tudor Cristian Jurgui dünkü katıldığı sunumda senaryoyu görüntü yönetmeniyle birlikte elden geçirdiğini ve karakterlerin sayısını azalttığını, ses tasarımında diyaloglardan çok hareket ve mimiklere ağırlık verdiklerini söyledi. Bu yüzden başkarakterin yaşadığı köyü görmekten daha çok duyduğumuzu, filmin sonuyla ilgili olarak da filmi Avrupa usulü hüzünlü bir sonla bitirmek istemediklerini sözlerine ekledi.

DEVRİMİN ORTASINDA MISIR SOKAKLARINDA FACE

Sinemada İnsan Hakları Yarışması’ndaki Çul Çaput filmiyle festivalin konuğu olan Mısırlı yönetmen Ahmad Abdalla, filmin ilk gösteriminde seyircilerin filmi Gezi Olayları ile bağdaştırması üzerine, Türkiye’deki olayları çok iyi bilmediğini, bu filmi yapma amacının insan özgürlüğünü ifade etmek ve bu hikâyenin dünyanın farklı köşelerinden insanlara ulaşabilmesini sağlamak olduğunu söyledi. “Asıl anlatmak istediğim şey hapishaneden kaçıp kendini birden sokaklarda, devrimin ortasında bulan başkarakterin tüm bu olayları ailesiyle, halkıyla ve kentiyle nasıl bağdaştırdığını göstermekti” diyen Abdalla, kendi ailesi ve arkadaşlarının ayaklanmalar sırasında yaşadığı gerçek olaylardan esinlendiğini, filmin başkarakterinin sembolik olarak bağlantısı olan bir kişi olduğunu da sözlerine ekledi.

KÜLKEDİSİ DEĞİLİZ

 Ev işçilerinin sendikalaşma mücadelesini anlatan Külkedisi Değiliz'in gösterimi yönetmen Emel Çelebi, film ekibi ve filmde izlediğimiz ev işçileri Yıldız Ay, Gül Korkutan ve Serpil Kemalbay’ın katılımıyla yapıldı. Kadınlar, işverenlerinin de aslında ekonomik bağımsızlık olmadan kocalarına bağımlı olduklarını fark ettiğini ve böylece kendilerini sigortalatmaya başladıklarını söyledi: “işveren de sonuçta bir kadın; bizden bir farkı yok.” Filmde yer alan Yıldız Ay, 'bizim sorunumuz işverenle değil, devletle, devlet bizi tanırsa işverenler de tanır' diye konuştu. İMECE olarak hazırladıkları kamu spotunun cesaretlendirici olacağını, bu belgeselin de davalarının ve sendikanın daha geniş kitlelere ulaşabilmesi için yapıldığını söylediler.

HAYATLA DÜELLO YAPANLARIN HİKAYESİ

 Festivalin Türkiye Sineması Yarışma Dışı bölümünde izleyicilerle buluşan Daire filminin dünkü gösteriminde filmin yapımcısı Derya Tarım ve oyuncuları izleyicilerden gelen soruları yanıtladılar. Bu filme 3 yıl önce başladıklarını ve senaryo aşamasının çok uzun sürdüğünü belirten Tarım, filmin Türkiye’de sınırlı bir dağıtım ağının olması sebebiyle, sadece Başka Sinema’da gösterime girebildiğini ve yalnızca iki bin kişi tarafından izlenebildiğini, buna rağmen çok iyi tepkiler aldığını dile getirdi.

NORVEÇLİ SENARİSTTEN YÖNETMENLİK DENEMESİ

Joachim Trier’in Reprise / Tekrar ve Oslo, 31 Ağustos gibi birçok ödüllü filminin senaryosunda imzası bulunan Eskil Vogt, Altın Lale Uluslararası Yarışma’da yer alan Körlük filminin gösteriminde, başkahramanı görme engelli olan bir hikâye okuyup çok etkilendiğini ve bu konuda düşünmeye ve körlüğü sinemada nasıl ifade edebileceğinin yollarını aramaya başladığını söyledi. Yaptığı filmin de bu arayış sonunda ortaya çıktığını belirten yönetmen görsel bir anlatım yaratması oldukça zor olan bu konuya dair bir film yapmanın onu bir yandan da yaratıcı çözümler bulmaya zorladığına değindi. 19 yaşından bu yana Joachim Trier'le senaryolarında beraber çalıştığını ama kafasında uzun süredir yönetmenlik yapmak olduğunu, kendi filmini çekebilmek için ancak finansman bulabildiğini dile getirdi.

ARZU EKSENİNDE BİR AŞK GERİLİMİ

“Nerdesin Aşkım?” bölümünde yer alan Göldeki Yabancı filminin başrol oyuncularından Christophe Paou dünkü gösterimde filmi “arzu ekseni etrafında kurgulanmış bir aşk gerilimi” olarak betimledi. Filmdeki mekân seçiminin yönetmen Alain Guiraudie için otobiyografik anlamlar taşıdığını belirten oyuncu, konuya dair sorulara yanıt olarak; “Her ne kadar etiketlemekten kaçınsam da, bunun bağımsız bir film olduğunu söyleyebilirim. Pornografik öğeler vurgulanmış olsa da bu bir porno filmi olduğu anlamına gelmez” dedi.

YUNAN YENİ DALGASINDAN BAŞARILI BİR ÖRNEK

Yorgos Tsemberopoulos yeni filmi İçimizdeki Düşman’ın dünkü gösteriminde, filmindeki ana karakterin yalnızca sol veya sağ ayrımıyla okunmaması için çok uğraştığını, hayatta hiçbir şeyin siyah ve beyaz olmadığını ve keskin çizgilerle ayrılmadığını ifade etti. İnsanoğlunun tümünün, sürekli bir ikilemin pençelerinde olduğuna inandığını söyleyen Tsemberopoulos, gerçekten önemli olanın içgüdülerimiz ve aklımız arasındaki bu savaşta dengeleri sağlamak olduğunu dile getirdi. Son olarak filminin ülkesindeki algılanışıyla ilgili, filmde yükselen faşizme dair söylediklerinin son dönemde ülkesinde olanları öngörmesinden dolayı Yunan medyası tarafından kâhin olarak anıldığını sözlerine ekledi.

POLİTİK BİR TAVIR YERİNE HAYATI ANLATMAK

Altın Lale Ulusal Yarışma’da yer alan Hüseyin Karabey’in filmi Sesime Gel’in dünkü gösterimine film ekibinden büyük bir katılım oldu. Türkiye’de anlatılması gereken çok fazla şey olduğunu dile getiren yönetmen, bu hikâyeleri sahiplerinin anlatması gerektiğini, yılda en az kendi filmi gibi 10 tane film çıksa bile bunun az olduğunu söyledi: “Kürdistan’ın doğasını ve havasını keşfetmek çok güzel; manipülatif bir filmdense, seyircinin keşfettiği bir sinema yapmak istedim, bu yüzden mesafeli bir kamerayla, mesafeli bir şekilde bu hikâyeyi aktarmaya çalıştım.”

TÜRK DİZİLERİNİN KADINLAR ÜZERİNE ETKİSİ

NTV Belgesel Kuşağı’nın merakla beklenen filmlerinden Kısmet’in dünkü ilk gösterimine katılan Yunan yönetmen ve gazeteci Nina-Maria Paschalidou filmde farklı ülkelerden farklı karakterleri bulmanın kolay olmadığını, Türkiye’den bir prodüktörle çalışmanın bu konuda çok yardımcı olduğunu ve diğer ülkelerdeki kadınlara arkadaşları vasıtasıyla, oyunculara da Türkiye’deki yapımcısı aracılığıyla ulaştığını dile getirdi. Paschalidou yapım süreci 4 yıla yayılan belgeselde ele aldığı Gümüş, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Muhteşem Yüzyıl gibi televizyon dizilerinin senaristlerinin hep kadın olduğunu bu projeye başlarken bilmediğini ve bunun çok cesur bir adım olduğunu belirtirken izleyicilerden gelen bir soru üzerine bu senaristlerin şimdiye kadar herhangi bir sansür veya baskıyla karşılaşmadıklarını; fakat ileride yazacakları bölümlerin yapımcılar tarafından bir kısıtlamayla karşılaşıp karşılaşmayacağı konusunda endişe duyduklarını söyledi.

VİCDAN BORCU

Festivalin belgesel gösterimleri yine duygu yoğun anlara sebep oldu. Diyar gösterim boyunca salonu güldürmeyi başarsa da sonunda yine gözleri doldurdu. Dedesinin kayıp mezarı peşinde çıktığı yolculuğu aktaran Devrim Akkaya dünkü gösterim sonunda film için emeği geçen herkese çok teşekkür etti ve “Bizim Ermeni soykırımından sağ kurtulan büyük dedemize bir vicdan borcumuz varmış, mezarını ziyaret etmek bizi yakınlaştırdı.” sözlerini ekledi.

KUMUN TADI

 Dün Altın Lale Ulusal Yarışma filmlerinden Kumun Tadı filminde yönetmen Melisa Önel, kalabalık bir film ekibiyle birlikte Atlas Sineması’nda sahnedeydi. Gösterimin ardından yorumlarını paylaşan seyirciler özellikte filmdeki atmosferi ve görselliği çok beğendiklerini söylediler. Melisa Önel de filmiyle ilgili şöyle dedi: “Hikâyeyi kurduğumuz bağ, deniz ve doğayı sınır olarak görmek ve kimi karakterleri bir araya getirmek.”


Festivalde Bugün


MARIN KARMITZ: SİNEMAYLA 40 YIL

Sanat sineması dağıtımında öncü rol oynayan, sanat sinemasından kastı “sansürsüz sinema” olan, ticari kaygıların siyasi baskılardan çok daha fazla sansüre yol açtığını söyleyen Marin Karmitz, kurucusu olduğu ve adının baş harflerini taşıyan MK2 firmasında 100’den fazla filmin yapımcılığını üstlendi, halen Fransa’da 65 sinema salonunun işletmeciliğini sürdürüyor. Festivalin Sinema Onur Ödülü’nü alacak olan Karmitz, Fransız Kültür Merkezi’nde 14.00’de gerçekleşecek sinema dersinde kariyerinin 40. yılını kutlarken yapımcılıkta başlangıçtan günümüze nelerin değiştiğini, yeni ufukları ve mesleğin inceliklerini paylaşacak.

Bugün yönetmen, yapımcı ya da oyuncu katılımıyla yapılacak film gösterimleri:

Antidepresan bölümünden Club Sandwich 11.00’da Feriye Sineması’nda filmin yönetmeni Fernando Eimbcke’nin katılımıyla;
Dünya Festivallerinden bölümündeki İçimizdeki Düşman filmi 11.00’da Nişantaşı Citylife City’s Sinemaları’nda filmin yönetmeni Yorgos Tsemberopoulos’un katılımıyla;
Levent Çetin’in Yeni Türkiye Sineması bölümündeki Sivil filmi 11.00’da Atlas Sineması Salon 3’te film ekibinin katılımıyla;
Altın Lale Uluslararası Yarışma’da yer alan Pedro Pires ve Robert Lepage’ın yönettiği Üçleme 13.30’da Atlas Sineması’nda filmin yönetmenlerinden Pedro Pires’in katılımıyla;
Nihat Seven’in Türkiye Sineması Yarışma Dışı bölümündeki Uzun Yol filmi 13.30’da Beyoğlu Sineması’nda film ekibinin katılımıyla;
Antidepresan bölümünden May’in Yazı 13.30’da Nişantaşı Citylife City’s Sinemaları’nda filmin yönetmeni Cherien Dabis’in katılımıyla;
Dünya Festivallerinden bölümündeki Eylül filmi 13.30’da Atlas Sineması Salon 3’te filmin yönetmeni Penny Panayotopoulou’nun katılımıyla;
Altın Lale Uluslararası Yarışma’da yer alan Frank 16.00’da Atlas Sineması’nda filmin Altın Lale ödüllü yönetmeni Lenny Abrahamson’un katılımıyla;
Altın Lale Uluslararası Yarışma’da yer alan Körlük 16.00’da Nişantaşı Citylife City’s Sinemaları’nda filmin yönetmeni Eskil Vogt’un katılımıyla;
Ramin Matin’in Türkiye Sineması Yarışma Dışı bölümündeki Kusursuzlar filmi 16.00’da Beyoğlu Sineması’nda film ekibinin katılımıyla;
Can Oral’ın Yeni Türkiye Sineması bölümündeki Buna Değer filmi 16.00’da Atlas Sineması Salon 3’te film ekibinin katılımıyla;
Kenan Korkmaz’ın Altın Lale Ulusal Yarışma’da yer alan filmi Gittiler ‘Sair ve Meçhul’ 19.00’da Atlas Sineması’nda film ekibinin katılımıyla;
Yeni Bir Bakış bölümündeki Japon Köpeği filmi 19.00’da Feriye Sineması’nda filmin yönetmeni Tudor Cristian Jurgiu’nun katılımıyla;
Yeni Bir Bakış bölümünde yer alan Her Şey Olacağına Varır 19.00’da Nişantaşı Citylife City’s Sinemaları’nda filmin yönetmeni Fernando Lavanderos ve filmin oyuncusu Cristobal Palma’nın katılımıyla;
FACE Sinemada İnsan Hakları Yarışması’nda yer alan Sessizlerin Sesi filmi 19.00’da Beyoğlu Sineması’nda filmin yönetmeni Maximon Monihan’ın katılımıyla;
Türkiye Sineması Belgeseller bölümünden Özgür Fındık’ın Olağan Haller filmi 19.00’da Atlas Sineması Salon 2’de film ekibinin katılımıyla;
Levent Semerci’nin Altın Lale Ulusal Yarışma’da yer alan filmi Ayhan Hanım 21.30’da Atlas Sineması’nda film ekibinin katılımıyla;
FACE Sinemada İnsan Hakları Yarışması’nda yer alan Mandalina Bahçesi filmi 21.30’da Beyoğlu Sineması’nda filmin oyuncularından Giorgi Nakhashidze’nin katılımıyla;
FACE Sinemada İnsan Hakları Yarışması’ndaki Çul Çaput 21.30’da Nişantaşı Citylife City’s Sinemaları’nda filmin Altın Lale ödüllü yönetmeni Ahmad Abdalla’nın katılımıyla;
Türkiye Sineması Belgeseller bölümünden Veysi Altay’ın 33 Yıllık Direniş - Berfo Ana filmi 21.30’da Atlas Sineması Salon 2’de film ekibinin katılımıyla;
Anılarına bölümünde yer alan Zeki Ökten’in Sürü filmi 21.30’da Feriye Sineması’nda Tuncel Kurtiz’in eşi Menend Kurtiz’in katılımıyla gösterilecek.