Halk arasında 'Fetocu' diye bilenen bir gruba ait dersanenin öğrencileriyle, halk arasında neci dendiğini bilemediğim birilerine ait dersanenin öğrencileri, 3. Geleneksel Dersaneler Yarışması için Antalya sahillerine konumlanmışlardır..
İlk gece, tanışmak ve birbirleriyle
kaynaşmak için tüm öğrencilerin katıldığı bir
plaj partisi düzenlenir..
Kumda yakılan kocaman bir ateşin
etrafında çevrelenen envaitürlü genç, kâh
maklube yiyerek, kâh ateşte marshmallow kızartarak ya da
Ankara'nın Bağları türküsüyle dans ederek
eğlenmektedir..
Fekat, az sonra başlarına gelecek
inanılmaz olaylar zinciri, bu aşırı çılgın dersaneli
gençlere bile epey ağır gelecek, bazıları 'wow' olurken,
bir kısmı da 'off' olacaktır..
.........dikkat şpoyler içerir........
Eğlencenin tam ortasında denizin
içinden yürüyerek gelen, kendisinde süper
özellikler olduğunu iddia etse de kimsenin buna tanık olmadığı
'İrecepman', arkasında sıralanan 'Çalanlar' kuruluyla
birlikte, tüm bu olanları şaşkınlıkla izleyen gençlere
yaklaşır..
Ankara'nın Bağları susmuş, herkes
sus pus olmuştur..
Bu arada öne doğru seyirten
'Çalanlar' kurulu üyesi Hegemon Boğaç, aniden
tumanını indirir ve ortada yanan ateşi, gösterdiği büyük
bir azimle söndürmeyi başarır..
İşte tam bu sırada, gök
gürlemesiyle karışık çakan şimşekler arasında
gökten inen Pensilvanya Prensi 'Fetoman', asasını sönen
ateşe doğru tutar ve patenti kendisine ait olan, "Allah
onların evlerine ateşler salsın" bedduasını okur..
Eskisinden daha da büyük bir
ateş yeniden etrafı aydınlatırken, deliye dönen İrecep, Hegemon'a "Hadi
işesene lan!" manasında işaret çakar..
Zavallı Hego, başını öne eğer
ve ebedi liderine, "Anneea çişim bittiii" manasında
göz süzer..
Burnundan soluyan İrecepman ekibini
toplar, "Dönüşümüz çılgınca olacak
Feto, bak göreceksin olm sen!" mealinde el kol işareti yaptıktan
sonra da ortadan kaybolur..
Finalde, Feto ve asası memleketine
geri dönmüş, tüm dersane öğrencileri,
aralarındaki rekabeti falan unutarak, çılgınca bir
eğlenceye dalmışlardır..
...............son......................
Şu anda ve kıçüstü
uydurduğum böylesine saçma sapan ama 'manidar' bir
öyküyle bile -aklı bir mil havada dolanan- mevcut
garabetin çok fevkinde bir 'Dersane gençliği' filmi
yapılabilirmiş sanki..
Ben ki bu hususta uzman tanınırım-
neresinden tutup da hangi tarafından eleştirmeyi bilemediğim, iki
saatin sonunda özüme adeta beyin tutulması yaşatan, pek
fena bir film bu..
"- Film mi?!
- ....
- Birinde, ikisinde ne gibi bir ışık
gördün de şimdi de kalktın üçüncüsüne
gittin?.
- Ama sinema, aşk, iş, güç..
hık mık.."
Diyeceğim şu ki dostlar, ben ettim, cezamı da
bi güzel çektim..
Gayrı siz bilirsiniz..
Sonuçta, mazoşizm diye de bi
şey var şu garip dünyada..
Çok arzu ettiyseniz eğer,
buyrun işte bu da 'gerçek' hikaye:
"Özlem Dershanesi’nin
öğrencileri dershaneler arası müzik yarışmasının
finali için Antalya’ya gelmişlerdir.
Kendileri adına yarışacak olan
Ali’nin aniden hastalanmasıyla, hiç de akıllarında
olmayan otel çalışanı Zeynep’i kendi adlarına yarışmaya
hazırlarlar.
İlk görüşte Zeynep’e aşık
olan Ali, arkadaşlarıyla birlikte Zeynep’in hayatındaki
bilinmeyen gerçekleri öğrenerek, onun için hayati
bir önem taşıyan sorununu çözmek için
kolları sıvarlar.
Çılgın Dersane'yi Kamil Çetin
yönetti; Duygu Çetinkaya, Okan Karacan, Paşhan Yılmazel
ile Ozan Aydemir oynadı."
0,5 / 5
muhteşem bir yorum yapmışsınız yalnız bu filme yarım yıldız çok olmuş yıldızsız olmalıydı
YanıtlaSil