İkinci
Dünya Savaşı'nı Pasifik'te Japonlar'la savaşarak geçirmiş
bir denizci olan Freddie Quell (Joaquin Phoenix), alkole olan
bağımlılığını bi şekilde giderirken, uzun süredir asker
arkadaşlarıyla birlikte yaşadığı ıssız bir adanın ayrıca
körüklediği seks açlığını en üst seviyede
hissetmektedir..
Öyle
ki Rorschach mürekkep lekelerinin alayını seks objesi olarak
görecek, aynı yoksunluğa sahip silah arkadaşlarının
sahilde yaptıkları 'kumdan kadın'a tecavüze yeltenecek
kadar..
Sivil
hayatından taşıdığı sorunlarını savaşla birlikte büyüttüğü
anlaşılan bu genç ve alkolik adamın, savaş sonu terhis
olduğunda giriştiği işlerde 'normal' biri gibi davranarak
çalışabilmesi mümkün değildir..
Son
işinden de kovalanıp, limandan kalkışa hazırlanan büyükçe
bir yata kendini attığında, Freddie'nin şu 'boktan' hayatı,
bambaşka bir rota ve ivme kazanacaktır..
Teknede
kızını evlendiren Lancaster Dodd (Philip Seymour Hoffman), hem
imal ettiği özel karışımlı içkilerine çarpıldığı;
hem de kendisine bir yardımcı ya da deneylerinde kullanabileceği
bir denek olarak gördüğü bu tuhaf ve davetsiz
misafirle dost olmaya karar verir..
Doktor,
fizikçi, filozof gibi unvanlarla kendisini tanıtan Dodd,
karısı Peggy (Amy Adams), çocukları ve bazı müritleriyle
bir arada yaşayan, The Cause adlı -bir nevi- tarikatın kurucusu ve
üstadıdır..
Epik
ve Hipnotik Bir Zaman Yolculuğu
Doğduğu
günden yetişkinliğine dek yalnızlıkla özdeşleşmiş
bir serseri ile bir nevi hipnotik zaman yolculuğu yaptırdığı
süjelerini, ana karnındaki anılarına kadar geri götürebilen
karizmatik bir tarikat lideri..
Birbirlerinden
çok farklı iki figürü adeta birbirleriyle
çarpıştıran senarist- yönetmen Paul Thomas Anderson,
bu işlemin ortaya koyduğu sonuçlarla oluşturduğu
senaryosunu, her türlü klişeden arındırarak, özgünlüğü
tartışılamaz ve hiçbir şekilde de taklit edilemez bir
biçemde beyaz perdeye aktarmış..
Öyle
ki, bu altıncı uzun metrajını çekerken -zaman zaman-
Freddie'nin gözüne dönüşen bir objektiften de
olaya bakan usta yönetmenin, 'Master' Dodd'un çalışmalarında
yöntem olarak kullandığı o 'psikoterapik hipnoz'un yarattığı
etkinin -olumsuz da olsa- bir benzerini, seyircisi üzerinde
uygulamaya kalkıştığı bile söylenebilir..
"İnsanoğlu
hayvanlar aleminin bir parçası değildir," diyerek,
insanı her türlü mahlukatın üstüne
yerleştirmeye çalışan malum zihniyetin iz sürücüsü
olan Lancaster Dodd için Freddie Quell, adeta 'İd' den
ibaret bir yaratık gibi düşünüp davranmasıyla,
üzerinde bir takım deneyler yapılabilecek 'mükemmellikte'
bir numunedir..
The
Master, işte bu açıdan irdelendiğinde, irice bir metafora
dönüşüyor..
Ki bu durumda Lancaster'ı, sürekli Freddie'yle cebelleşen bir 'Ego'yla açıklayabilmek mümkünken; bir yandan, bu her iki benliği de kontrol eden, diğer yandan -kocası ve onun 'kutsal' kitapları da dahil- hemen her şeyin üstünde bir duruşa sahip Peggy için de dört dörtlük bir 'Süperego'dan ibarettir denebilir..
Ki bu durumda Lancaster'ı, sürekli Freddie'yle cebelleşen bir 'Ego'yla açıklayabilmek mümkünken; bir yandan, bu her iki benliği de kontrol eden, diğer yandan -kocası ve onun 'kutsal' kitapları da dahil- hemen her şeyin üstünde bir duruşa sahip Peggy için de dört dörtlük bir 'Süperego'dan ibarettir denebilir..
Amerikan
toplumunun en ağırlıklı ‘taraf’larının birer örneğini
canlandıran iki aktörden Philip Seymour Hoffman neyse de
kariyerinin en iyi performansını gösteren Joaquin Phoenix’in
şu oyunculuğunu nasıl öveceğimi bilemedim valla..
Her
büyük harbin bitiminde görüldüğü üzre,
İkinci Paylaşım Savaşı da insanların varoluş algısında ya da
hayata bakışında derin değişikliklere yol açmıştır..
Henüz
geride bırakılan ağır travmaların izini, geleceğin umut dolu
iyimserliğiyle silmeye çalışan böylesi insanların
oluşturdukları ya da dahil oldukları bir takım 'ruhani'
gruplardaki bu arayışlar, filmin de ana omurgasını oluşturuyor..
Ne
türlü eğitimden, hangi 'beyin yıkama' faaliyetlerinden
geçerse geçsin, insanın karakter değişiminin
imkânsızlığına vurgu yapan film, yine bu 'ıslah'
çalışmalarıyla -kısa bir süreliğine- aksi mümkünmüş
izlenimi bıraksa da, kişiliğin oluşumunda görev almış bir
dizi kompleks ve yoksunlukların, önünde sonunda yeniden
hortlayacağını da hatırlatıyor..
Öte
yandan film, dinin ya da herhangi bir inanç sisteminin,
kendisine yöneltilen herhangi bir olumsuz eleştiriye karşı
zerre anlayış göstermemesini, hatta söylenenleri
dinlemeyi bile düşünmeden karşı saldırıya geçmesini
de lisan-ı münasiple anımsatıyor..
Bütün
bunları, 'yarı biyografik - yarı epik' de denebilecek, gayet
klâsik bir tarzla beyaz perdeye taşırken o kadar modern ve o
kadar özgün görünüyor ki..
4.5 / 5
Yönetmen
ve senarist: Paul Thomas Anderson
Tür:
Dram
Oyuncular:
Philip Seymour Hoffman, Joaquin Phoenix, Amy Adams
Yapım:
ABD, 2012, 144'