13.3.25

Les femmes au balcon / Balkondaki Kadınlar / The Balconettes



 Hem yönetmenliğini üstlendiği hem de başrollerinden birini oynadığı ikinci filminde Noémie Merlant, cinsiyetçilik ve cinsel şiddet gibi son derece hassas bir konuyu işlerken komediyi cesurca korku ve fanteziyle birleştiriyor. 

Prömiyerini yaptığı Cannes’da büyük ilgi gören Les femmes au balcon / Balkondaki Kadınlar / The Balconettes, tabuları yıkarken bolca beden de parçalayan karanlık, cesur ve feminist bir punk masalı, kanlı bir intikam hikâyesi. 



Marsilya’dayız, acımasız sıcak hava dalgası şehri kasıp kavuruyor. Sıcaktan bunalan cıvıl cıvıl üç ev arkadaşı, balkonlarından komşularını gözetleyip her şeye karışıyor. 

Neşeli saatler bol içkili, bol fantezili bir gecenin ilerleyen saatlerinde bol kanlı bir olaylar silsilesiyle sonlanıyor. 



Noémie Merlant, senaryoyu başrolünü paylaştığı Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi’nin yönetmeni Céline Sciamma ile birlikte yazdı. 

Komşu rolünde ise Emily in Paris’in Gabriel’i Lucas Bravo oynuyor.



Yönetmen: Noémie Merlant

Oyuncular: Souheila Yacoub, Sanda Codreanu, Noémie Merlant, Lucas Bravo

Ülke: Fransa

Dağıtım: Başka Sinema

Yapım: Pierre Guyard

İthalat: Mars Prodüksiyon

2024 | Fantastik - Komedi - Korku | 105' | Fransızca; Türkçe altyazılı 

#LesFemmesauBalcon





Filmin mmknmrtb notu ::


"Hayatı, erkeklerle eşit ama korkusuz ve özgür bir kadın gibi, kadınca yaşayalım" yerine, "Erkekler bize nasıl bakıyorsa biz de onlara aynen öyle bakalım, onlar öküz gibi davranıyorsa biz de öküz gibi davranalım" şiarıyla hareket eden; böylelikle, 'En hakiki Feminist' olacaklarından emin 'karikatür karakterli' üç kadın arkadaşın başlarından geçen bir olayı anlatırken -amaçlandığı gibi- ne korkutan ne de güldürebilen 'Les femmes au balcon', başarısız bir denemeden öteye geçemiyor..

Bu arada, film boyunca osuruğuna -evet yanlış duymadınız osuruğuna!- gülmemizi ısrarla bekleyen oyuncu-yönetmen Noémie hanıma bir çift lafım olacak: Ruhunu bilemem ama pek güzel bir bedene ve özellikle şahane memelere sahip olduğunu zaten bilen biri olarak, onları görmekten rahatsız olmanın, aptallıkla eş değer olduğuna inanıyorum; lâkin, koca bir filmi fırsat bilerek, onu 'kendini teşhir meydanı' haline getirircesine aşırı çaba içinde olman hiç de hoş değildi canım.. 

Ne demişler: Azı karar, çoğu zarar!

Öptüm..

49   /100