20.4.25

Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikâyesi

 


Başrollerini, dünyaca ünlü ABD’li yıldızlar Steve Buscemi, Britt Lower ve John Magaro’nun paylaştığı Tolga Karaçelik imzalı kara komedi 'Psycho Therapy: The Shallow Tale of a Writer Who Decided To Write About A Serial Killer / Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikâyesi' 18 Nisan’da vizyona girdi! 

Karaçelik’in yazıp yönettiği dördüncü ve İngilizce çekilen ilk filmi “Saykoterapi” bir boşanmanın ortasında bocalayan bir yazar ile ona gündüzleri evliliği; geceleri ise yeni kitabında kaleme aldığı seri cinayetlerdeki öldürme yöntemleri için danışmanlık yapan emekli bir seri katilin tesadüfi ve tuhaf arkadaşlığını anlatıyor.

Film, dünya prömiyerini geçtiğimiz yaz New York’ta düzenlenen 2024 Tribeca Film Festivali’nde yaptı ve festivalde Seyirci Ödülü’nü kazandı. 

Geçtiğimiz günlerde yine New York’ta vizyona giren film, Türkiye prömiyerini yaptığı 44. İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale için yerli ve yabancı yapımlarla yarışıyor. 



Yeni kitabını yazarken zorlanan Keane, bir yandan da sarsılan evliliğinin derdine düşmüştür. 

Bolca içtiği bir gece, onun en büyük hayranı ve emekli bir seri katil olduğunu iddia eden Kollmick adında tuhaf bir adamla tanışır. Kollmick çok sarhoş olan Keane’i kendisi hakkında yazmaya ikna etmeye çalışır ve tesadüfen Keane’in karısı Suzie ile tanıştığında da işleri bozmamaya çalışır. 

Kollmick sabahları evde evlilik danışmanlığı, akşamları yeni kitap için seri katil danışmanlığı yapmaya başlar.



Hem yurt içinde hem de yurt dışında festivallere damga vuran ve çok sayıda ödül kazanan “Gişe Memuru”, “Sarmaşık” ve “Kelebekler” filmleriyle uzun süre gündemden düşmeyen Tolga Karaçelik, Sundance Film Festivali 2018’de Dünya Sineması Büyük Ödülü’nü kazanan ilk yerli yapım olan “Kelebekler” aynı zamanda tarihi bir başarıya da imza atmıştı. 

Karaçelik, İngilizce kaleme aldığı ve dünya çapındaki ödüllü oyuncularla, tamamı yurtdışında çekilen yeni filmi “Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikâyesi”yle de genç sinemacılar için umut ve örnek teşkil etmeye devam ediyor.




Başrollerini ABD’li yıldızlar Steve Buscemi, Britt Lower ve John Magaro’nun paylaştığı “Saykoterapi”nin 22 gün süren çekimleri New York’un farklı noktalarında; post prodüksiyon çalışmaları ise New York, Los Angeles ve İstanbul’da gerçekleşti. 

Filmin yapımcılığını Sinan Eczacıbaşı, Alihan Yalçındağ ve Scott Aharoni tarafından kurulan Curious Gremlin ve Wren Arthur ile Steve Buscemi’nin Olive Productions şirketleriyle birlikte Tolga Karaçelik ve Alex Peace Power üstleniyor. 

Filmin uygulayıcı yapımcıları ise Britt Lower, John Magaro, Kanat Doğramacı (Asteros Film), Ali Yürüer, Aret Taşçıyan ve Irmak Pakdemir (Pakpictures).

Görüntü yönetmenliğini, Black Bird ile Emmy ödülü alan ilk kadın görüntü yönetmeni Natalia Kingston’ın; prodüksiyon tasarımını American Honey, Hanna gibi yapımlara imza atan Lance Mitchell’in üstlendiği “Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikâyesi”nin müzik süpervizörlüğünü Emmy ödüllü Ciara Elwis yapıyor. 

Dünya çapındaki haklarını ABD’nin en önemli şirketlerinden ikisinin, CAA Media Finance ve UTA’in yönettiği filmin kurgusu ise Evren Luş’un imzasını taşıyor.





Filmin mmknmrtb notu ::


Hollywood ya da ABD maalesef hiç yaramamış Tolga Karaçelik'e!

Bundan önceki filmlerinde hayran kaldığımız kendine has o şahane üslubun yerinde yeller esiyor!


Dramatik olduğu kadar eğlenceli, neşeli olduğu kadar da hüzünlü, ironisi sağlam, 'kara mizah' ağırlıklı o 'şaşırtıcı' tarz kaybolmuş gitmiş..

Bunun yerine, bir sürü filmde karşılaştığımız için ilginçliği kalmamış 'sözde tuhaf' sahnelerden oluşan; muhatap sürekli şaşırdığı için de habire doğrulanması istenen -tahmin edilesi sıradanlıkta- diyaloglarıyla oldukça sıkıcı bir vasatlığın hakim olduğu bir iş ortaya çıkmış..

İddiasının aksine film, eğlendirmiyor, güldürmeyi bırak gülümsetmiyor bile, hatta bazı yerlerde 'cringe' hissi yaşatıyor.. 


Filmin adındaki 'sığlık' vurgusu adeta Karaçelik'in kendi senaryosundaki sığlığın itirafı gibi..

Bu vurgu, sanki bu yetersizliği kendi üstünden atıp filmdeki yazara yüklermiş hissi veriyor insana: "Valla suç bende değil, Keane denen o kabiliyetsiz yazarda!" dercesine..

    

Valla ben de şaşkın ve üzgünüm; doğrusu, bütün bunları bir Tolga Karaçelik filmine dair yazacağım hiç aklıma gelmezdi..


57   /100