5.4.24

Kung Fu Panda 4

 


Bu ilkbaharda, neredeyse on yıl sonra ilk kez, komedi ikonu Jack Black, DreamWorks Animation'ın sevilen aksiyon-komedi serisinde yepyeni bir filmle dünyanın en sıra dışı Kung Fu ustası Po rolüne geri dönüyor: Kung Fu Panda 4.



Ejderha Savaşçı Po’yu, eşsiz cesareti ve çılgın dövüş sanatları yetenekleriyle kötü adamları alt ettiği ölüme meydan okuyan üç maceradan sonra, kader yeniden çağırır... artık dinlenmesi için. 

Daha açık söylemek gerekirse, Huzur Vadisi'nin Ruhani Lideri olması için görevlendirilir. Bu da birkaç sorun ortaya çıkarır. Birincisi, Po’nun ruhani liderlik hakkında bildikleri taş devri diyeti hakkında bildikleri kadardır ve ikincisi, bu yeni ulu pozisyonunu üstlenmeden önce hızla yeni bir Ejderha Savaşçı bulup eğitmesi gerekiyordur. Daha da kötüsü, kötü kalpli, güçlü bir büyücü olan Bukalemun, yakın zamanda büyük küçük her yaratığa dönüşebilen bir kertenkele olarak ortaya çıkmıştır. 



Bukalemun açgözlü, boncuk gözlerini Po'nun Bilgelik Asası'na dikmiştir; bu asa ona Po'nun alt ettiği tüm usta kötüleri ruhlar aleminden geri çağırma gücü verecektir. Yani Po'nun biraz yardıma ihtiyacı vardır.

Po yardımı tüylerini diken diken eden ama yetenekleri eşsiz olan kurnaz, kıvrak zekâlı hırsız Zhen’den alır. Huzur Vadisi'ni Bukalemun'un sürüngen pençelerinden korumaya çalışırken, bu komikliklerle dolu tuhaf ikili birlikte çalışmak zorunda kalacaktır. Bu süreçte Po, kahramanların en beklenmedik yerlerde ve şekillerde bulunabileceğini keşfedecektir.



Bu filmde rollerine dönen yetenekli oyuncular ise Kung Fu ustası Shifu rolünde Akademi Ödüllü DUSTIN HOFFMAN; Po’yu evlatlık edinen Mr. Ping rolünde JAMES HONG (Everything Everywhere All at Once); Po’nun biyolojik babası Li rolünde Akademi Ödülü adayı BRYAN CRANSTON ve Shifu’nun eski öğrencisi ve baş düşmanı rolünde ise Emmy Ödülü adayı IAN McSHANE bulunuyor. 

Oscar ödüllü KE HUY QUAN (Everything Everywhere All at Once) bu ekibe yeni bir karakter olan Hırsızlar İni’nin lideri Han olarak katılıyor.

Kung Fu Panda 4'ün yönetmenliğini Mike Mitchell (DreamWorks Animation'dan Troller, Şrek: Sonsuza Dek Mutlu) ve yapımcılığını Rebecca Huntley (DreamWorks Animation'dan Kim Demiş Kötüyüz Diye?) üstleniyor. 

Filmin yardımcı yönetmeni ise Stephanie Ma Stine (She-Ra ve Güç Prensesleri). 

Filmin senaryo yazımını ise JONATHAN AIBEL & GLENN BERGER (Kung Fu Panda filmleri) ve DARREN LEMKE (Shrek Forever After) üstleniyor. 

2008’de, Akademi Ödülü adayı olan ilk film, Kung Fu Panda, DreamWorks Animation’ın en çok gişe yapan orijinal animasyon filmi oldu ve küresel olarak 1.8 milyar dolar gişe yapan bir film serisine dönüştü.

Orijinal müzikleri efsanevi Oscar ödüllü besteci HANS ZIMMER (Dune, Dunkirk) ve STEVE MAZARRO (The Boss Baby filmleri) yaparken, filmin kurgusunu ise CHRISTOPHER KNIGHTS (Spirit Untamed) yapıyor. 

SEAN SEXTON (How to Train Your Dragon: The Hidden World) bu filmin karakter animasyonu bölümünün başında. 

Prodüksiyon tasarımını PAUL DUNCAN yaparken (Spirit Untamed) hikâye ekibinin başında CALVIN TSANG (The Super Mario Bros. Movie) bulunuyor. 

Görsel efekt süpervizörü ise BETSY NOFSINGER (The Croods: A New Age).




HİKAYE

Neredeyse 16 yıldır süren ve dünya çapında neredeyse 2 milyar dolar gişe yapan Kung Fu Panda filmleri, her ülkeden seyirciyi büyülemeye devam ediyor. 
Özünde, bu film serisi Po (Jack Black) adında sevimli bir pandanın hikayesi; o kendini keşfetmek hakkında önemli dersler alıp bunları benimserken, korkularını yenip takım çalışmasının gücüne inanıyor. Bu film serisi Kung Fu Panda 4’le yeni bir dönemine girerken, hikaye ilgi çekici bir noktaya evriliyor ve Po’nun ruhani gelişme ve değişme serüvenine şahit oluyoruz. 
DreamWorks Animation Başkanı Margie Cohn, “Kung Fu Panda dünyasının daima gelişip genişlediğini,” söylüyor. “Po’nun bütün yolculukları arasında bu; en duygusalı ve en heyecanlısı olacak. Po, Zhen gibi yeni karakterler ve yeni zorluklarla karşılaşacak, ve de Barış Vadisi’nin görüp göreceği en azılı düşmanlardan biri Bukalemun’la yüzleşirken, bu film onu ve izleyicileri, yeni ve fantastik bir maceraya çıkaracak.”

Bu önemli film serisinin başarısının devamlılığını sağlamak için bu dünyayı çok iyi anlayacak bir yönetmenin ustalığı gerekiyordu. Bu noktada Mike Mitchell devreye giriyor, kendisi Shrek ve Trolls gibi ikonik film serilerinde yönetmenlik yapmış ve önceki Kung Fu Panda filmlerinden de çalışmış, etkileyici ve deneyimli bir yönetmen. 
Mitchell, Kung Fu Panda 4’ü önceki filmlerin hikayelerinden sapabilecek bir film olarak görüyor. Mitchell,  “Ben Po’nun maceralarının her birinin bir parçası oldum ve onun büyümesine şahit oldum” diyor. “Üçüncü filmde bir uygulayıcı yapımcıydım, bu seride bir filmi yönetmeyi hep istemiştim ama mükemmel hikaye için beklemem gerekiyordu. Bu hikaye önceki üç filme göre çok daha farklı, o yüzden bu filmi yönetmek çok daha heyecan verici bir deneyimdi.”

Mitchell’ın hayali, izleyicilerin Po’yla 2008’de ilk tanıştıkları an yaşadıkları hisleri tekrar yakalamak ama bu sırada bu film serisindeki heyecan ve görsel şöleni yeni seviyelere yükseltmekti. 

Mitchell; “Benim her film serisinde, özellikle de en sevdiklerimde, hedefim herkese ilk filmi neden sevdiklerini hatırlatmak oluyor” dedi. “Kung Fu Panda zamanla eskimiyor, biz de bunu hatırlatmak istiyoruz. Daha çok aksiyon olmasını istedik, animasyonda daha önce kullanılmamış yeni kamera teknikleri keşfetmek istiyoruz. GoPro’yla çekilmiş, sadece canlı çekim filmlerde görebileceğiniz türden bir aksiyon düşünün. Bu dinamik enerjiyi animasyon dünyasına taşımak istedik, ve bunu bir Kung Fu Panda filminden daha iyi başka bir yerde kullanabilir miyiz? Bu filmle amacımız, bu serideki en iyi ve en büyük filmi, daha geniş çaplı, daha komik ve en iyi aksiyon sahneleriyle yaratabilmek."



Bunu başarabilmek için Mithcell usta bir ekip topluyor, bu ekipte yapımcı Rebecca Huntley’de bulunuyor. Bu, Huntley’nin bir parçası olduğu ilk Kung Fu panda filmi,  ancak etkileyici portfolyosunda The Bad Guys ve The Boss Baby gibi etkileyici filmler bulunyor. 
Huntley’e göre, bu filmin bir parçası olmak çok özel bir his. “Daha önce bir Kung Fu Panda filminde çalışmadığım için böyle sevilen bir film serisinde çalışabilme fırsatını hiç düşünmeden kabul ettim. Po’yu ve şu ana dek anlatılan hikayelerini çok seviyorum, dördüncü filme katılmam gerektiğinden çok emindim.”
Ardından ekibe yardımcı yönetmen olarak Stephanie Ma Stine katıldı, kendisi Raya and the Last Dragon ve How to Train Your Dragon: The Hidden World filmlerinde story artist’lik yapmıştı. Stine bu filme ekibe katılma teklifini detaylı bir şekilde düşünürken bu sırada Po’ya ve Lung Fu Panda film serisine olan sevgisini de göz önünde bulundurmuş. Stine “Bu filmin bir parçası olabildiğim için çok şanslıyım” diyor. “Mike’ın bana başından beri olan güveni ve bu projeye yaklaşımı paha biçilemezdi. Bana başından beri inandı, ve bunun için ona çok minnettarım."
Kung Fu Panda 4 Stine için bir projeden de fazlası, onun için kişisel değişimi de temsil ediyor. 
Stine şöyle diyor, “Bu kendini adamış ve tutkulu ekibin bir parçası olmak benim için çok önemliydi. Buradaki herkes Po’ya bayılıyor ve zorlukları aşıp kendiniz gibi olmanın değerini anlatan hikayelerini benimsiyorlar, bu herkesin paylaştığı tutku hayatımı değiştirdi. Umarım kendimizi ne kadar adadığımız her bir sahnede, harekette, replikte, her şeyde belli oluyordur.”

Ekip hikayeyi ve karakterleri yaratırken acele etmedi ve önceki filmlerin nasıl bir beklenti yarattığını da göz önünde bulundurdu. Huntley, “Son filmin üstünden sekiz yıl geçti, karşılamamız gereken bir beklenti olduğunun farkındaydık,” diyor. “İlk üç filmin olağan üstü başarısı ve ilk filmin çıkışından beri sürekli gelişen, birkaç nesli kapsayan izleyici kitlemiz olduğu için, her yaştan insanın seveceği bir hikaye yaratmaya çalıştık. Hedefimiz önceki filmlerin mirası ve nostaljisine yakışır bir film yaparken yeni, eğlenceli ve heyecan verici kısımlar eklemekti.”
Hikayeye son rötuşların atıldığı ekip çalışmalarında, Kung Fu Panda 4 ekibi canlı ve yaratıcı bir ortam yaratmaya çalıştı. Huntley “Yaklaşık 500 kişi bu filme katkıda bulundu ve hikayeye bir çok farklı bakış açısıyla yaklaştı” diyor. “Aynı hedefe ulaşmaya çalışan bir ekiple iyi anlaşıyor olmak bu süreci çok daha heyecanlı kıldı ve bizim ilk üç filmin hissini korurken yeni ve heyecanlı fikirler eklememizi sağladı.”




Hikayeyi tartışırken, yapımcılar Po’nun Huzur Vadisi’ni neredeyse hiç terk etmediğini fark etti, o yüzden onu konfor alanından çıkartıp yeni bir alana, Ardıç Şehri’ne taşıdılar ve burada Awkwafina tarafından seslendirilen marifetli Zhen’le tanıştı. 
Mithcell “Zhen’in şehirli Po’nun da ilk defa büyük bir şehir gören birini temsil edecek şekilde tasarlamak istedik” diyor. “Yani, biz aslında, New York şehri’nin Times Meydanı’nı antik bir çin dünyasına yedirdik. Film serisinde daha önce hiç görmediğiniz hayvanları göreceksiniz, gergedenlar, kuzular, yaban domuzları, domuzlar, keçiler, timsahlar, ayılar ve daha nicelerini.”

Kung Fu Panda 4’te, Zhen ve Po’nun keşfettiği alanlar ve konumlar daha önce hiç olmadığı kadar geniş bir skalada. Stine’a göre  “Bu geniş çaplı macera Po’da bir değişime sebep oluyor, aslında küçük bir gölde büyük bir balık olduğunu düşünmeye başlıyor. Bu yeni ve büyük dünyayı keşfettikçe, ne kadar farklı türden kişiler olduğunu kabulleniyor ve dünyanın hiç de siyah ve beyaz olmadığını fark ediyor. Bu yolculuk Po’ya bilgelik katıyor, durumu basit bir iyiler ve kötüler mücadelesi olarak görmüyor, bu Zhen’i de etkiliyor çünkü Zhen de dünyadaki gri alanları temsil eden gri bir Karsak tilkisi.”

Başlangıcından beri, Kung Fu Panda serisi komedi, aksiyon ve duygusallığın mükemmel karışımını barındırıyor. Mitchell, “Ben film serilerinin büyük hayranıyım, ve Kung Fu Panda dünyadaki en iyi serilerden biri,” diyor. “Beni en çok heyecanlandıran şey, özellikle de büyük bir Kung Fu filmleri hayranı olarak,  bu aksiyon ve komedi karışımını kullanabilmekti. Bu filmin hikayesi Kung Fu aksiyonunun en yüksek dozda olamsını gerektiriyor ve bunu komedi ve animasyonla harmanlıyoruz. Bundan daha mükemmel bir fırsat düşünemezdim.”
Kung Fu Panda 4 yapımının son adımlarına doğru yaklaşırken, Stine’ın büyürken kendi yaşadığı kültürel olaylar ekip arasında bir mutluluk ve öğrenme fırsatına dönüştü. 
“Ben etrafımda Tayvan ve Çinli akrabalarımla büyüdüm, o yüzden ekibe Mahjong oynamayı öğretirken çok eğlendim, babam şakayla karışık bir şekilde bu oyunun beni felakete sürükleyeceğini söylemişti. Ancak, ben bu Çin oyununu bütün arkadaşlarıma gösterirken çok eğlendim. Filmimizde de, taşradaki Huzur Vadisi’nden sonra kalabalık Ardıç Şehri’ne geçtiğinizde, bu kültürden çoğu şeyi filme aşılamaya çalıştık. En küçük detaylara kadar uğraştık, yemeklerin özgün olduğundan emin olduk, bu da Kung Fu Panda dünyasını zenginleştirip dünyanın dört bir yanında seyircilerin kendini filme yakın hissetmesini sağlayacak."
Mithcell ve ekip için en önemli hedeflerden biri özgün olmaktı, bunun sonucu da Çin’e bir aşk mektubuna dönüştü, bunu Kung Fu Panda film serisi boyunca görünen Kung Fu sanatına gösterilen özende de görebiliyoruz.





KARAKTERLER


Po
Jack Black


Kung Fu Panda dünyasında, komedi ikonu Jack Blak bu serinin en önemli gücü olmuştu, Black sevimli Po’nun karakterini oluşturmak için sesini ve komedi dehasını 16 yıldır kullanıyor. Po karakterinin fikri ortaya çıktığı ilk andan beri, Black’in eşsiz espri anlayışı ve sevimliliği ikonik pandanın kişiliğinin mihenk taşlarından birkaçına dönüştü. Mike Mitchell’a göre, “Po, Jack Black’in ta kendisi. Birbirlerine çok benziyorlar, ikisi de çok komik ve hareketli. Jack’in ruhu adeta bir çocuğunki gibi. Po’da tam olarak böyle bir karakter. O yüzden, ilk Kung Fu Panda filmini yaptığımızda, Jack’in kişiliğini de aklımızda bulundurmuştuk ve onun kişiliği filmler geçtikçe daha da belirgin olmaya başladı.”

Kahkahalar ve Kung Fu’nun da ötesinde Black, bu Po karakterinin performansına duygusal bir derinlik katıyor. Mithcell, “Jack’in gelmiş geçmiş en komik oyunculardan biri olduğunu herkes biliyor,” diyor. “Ama o bundan çok daha fazlası. O çok iyi bir oyuncu ve her sahnede duygusal bir damar yakalayabiliyor. Bunu bir animasyon aile filminde beklemezsiniz ama o duygusal anları yakalamakta çok başarılı.”
Efsanevi Ejderha Savaşçı olarak üç fantastik maceradan sonra, kader Po’nun sonraki adımı atıp, Oogway’in Huzur Vadisi’nin Ruhani Lideri görevini üstlenmesini gerektiriyor. Keşke nasıl yapacağını da bilse. Elinde Bilgelik Asası’yla, yeni yolculuğuna çıkabilmesi için yerine gelecek kişiyi seçmesi gerekiyor. Jack Black’e göre “Tekrar Po’yu oynamak neşesinden asla bir şey kaybetmemiş eski bir dostunuzla uzun bir süre sonra yeniden buluşmak gibi bir his. Po’nun bu sefer Ruhani Lider olmak için çıktığı yolculuk kişiliğine yeni bir derinlik katıyor. O artık daha derin bir karakter, bilge biri olması gerekiyor ama aynı zamanda şüpheye de düşüyor, kendine ‘Bunu yapabilecek miyim? Bu role geçebilecek kadar bilge biri miyim? Odadaki en bilge kişi olduğumda da şaka yapabilir miyim?’ diye soruyor. Po’ya göre; olur. O da bunu deniyor, Po’yu mükemmel bir karakter yapan şey de bu. Po’nun duygusal olarak geliştiğini görmek büyük bir ödül, erişte hastası bir savaşçıdan, midesi kadar büyük bir kalbi olan bir ruhani lidere dönüşüyor.”
 “Yeni bir kötü adamın ortaya çıkışıyla, Po’nun Zhen (Awkwafina) adında bir Karsak tilkisiyle bir olup bu kötü adamı yenerek barışı sağlaması gerekiyor. Bu beklenmedik ortaklık Po’nun yeni yöntemlerle düşünmesini sağlayacak, aradığı cevaplara ulaşmasını sağlayacak ve her bir sonun aslında yeni bir başlangıç olduğunu öğretecek. Black’e göre “Po’nun ruhani lider olması gerektiğinde içinde yeni bir çekişme yaşadığını görüyorsunuz. Bilgelik Asası onda ama bilgelik hakkında bir şey bilip bilmediğinden hiç emin değil. Bu hikaye Po’nun orta Kung Fu yaş krizi. Daha bilge, daha az yemek yiyor ama hala bildiğimiz ve sevdiğimiz Po.”
Bu filmler ve Po’nun gelişimi, Black’in üstünde önemli bir etki bırakmış. Black “Kung Fu Panda benim için mutlu bir alan, Po ve ekibi benim için aile gibi bir şey,” diyor. Bu espriler, duygusallık, hepsinin karışımı benim anılarımı canlandırıyor. Po’ya karşı olan bakış açım da gelişti. O Kung Fu ustası olmak isteyen bir panda olarak başladı, ve şimdi o Ruhani Lider olacak. Po’nun maceralarının dünya çapındaki seyirciler tarafından sevildiğini bilmek ve bunun bir parçası olmak benim için bir onur.”





2008’den beri Kung Fu Panda serisinde Panda Po’ya sesini veren Okan Yalabık, filmle ilgili heyecanını paylaştı.





Zhen
Awkwafina

Kung Fu Panda 4’te, Golden Globe ödülü sahibi Awkwafina Zhen rolünde, kimsenin bulaşmak istemeyeceği türden güce sahip olmak isteyen bir Karsak tilkisini canlandırıyor. Hırsız olmayı Zhen seçmedi, bu bir zorunluluktu. O Ardıç Şehri’nin zorlu sokaklarında yaşıyor, burada hayatta kalması için herkesin cebinden değerli eşyaları çalıp kendi tüylü kuyruğunda saklaması gerekiyor. Awkwafina “Karakterin sertliği ve zekası ilgimi çeken ilk şey oldu, onun çok eğlenceli bir kurnazlığı var. Ve tabii ki, Kung Fu Panda evreni gibi sayısız hayranın hayatında yer etmiş bir film serisinin parçası olmak da reddedemeyeceğim bir teklifti,” diyor.

Zhen çok sert, hızlı düşünüyor ve zeki. O, Po dahil herkesten iki adım önde. O Po’nun Zhen’in şehrindeki kötü adamı bulup durdurması için yardım ediyor. İkisi de dünyaya çok farklı açılardan baktığı için her zaman anlaşamasalar da, Po Kung Fu sayesinde Zhen’e doğru yolu gösterebilir ve Zhen de Po’ya dünyanın nasıl işlediğini gösterebilir. Yönetmen Mike Mithcell’a göre, “Zhen ve Po’nun birbirlerine zıt bir kimyaları var. Zhen’in hazır cevaplığı ve kinayeli havası Po’nun bir çocuğu anımsatan ruhuyla hep çakışıyor. Yolculukları, ilk olarak çok hevesli bir şekilde başlamasa da, onları dur durak bilmeyen bir maceraya sürüklüyor.” 

Awkwafina, Zhen ve Po’nun zıtlıklarını keşfederken çok eğlenmiş. Awkwafina’ya göre “Zhen ve Po, Kung Fu dünyasının beklenmedik çifti, onların zıtlıklarını keşfedip beraber gelişmelerini görmek çok güzeldi. Zhen hikayeye sokaklardan taşıdığı eli çabukluğu taşırken, Po’yu hiç beklenmedik şekillerde zora sokuyor.

Zhen’in karakterinin bir tilki olması bilinçli verilmiş bir karar. Mitchell, “Bu karakter için birçok farklı hayvan düşündük ama hızlı ve zeki bir hırsız için en uygun olanının bir tilki olduğuna karar verdik. Ekibimiz binlerce tilki çizimi yaptı, gerçek tilkileri izledi ve tilkilerin nasıl hareket ettiğini görmek için tilkileri inceledi. Hatta, sadece Zhen’in kocaman ve güzel kuyruğunun gerçekçi ve akıcı bir şekilde hareket etmesi için bir ekip yaratıldı. Zhen’in sadece iyi durması değil, iyi de hareket etmesi için bir çok insan bir çok farklı teknolojiyi kullandı,” diyor.

Awkwafina karakterine kendi ruhundan ve hazırcevap espri anlayışından da kattı. Awkwafina’ya göre “Zhen, hem benim hem de onun özelliklerinin bir karışımı. Hayatta beni ben yapan korkusuz anlarımı düşünüp bu performansta kullandım.”

Kung Fu panda serisine katılmak Awkwafina için özel bir değer taşıyor. Awkwafina “Bu benim için çok önemli çünkü bu sadece bir animasyon film serisi değil, bu yıllar boyunca bir çok seyircinin gönlünde yer etmiş bir dünya. Bu filme katkıda bulunup Çin kültürünün güzelliğini yayabilmek benim için çok özel bir değer taşıyor,” diyor.




Bukalemun
Viola Davis

Oscar ödüllü Viola Davis, Kung Fu Panda 4’te Huzur Vadisi’nin huzurunu kaçıran tahrip edici güç Bukalemun’u seslendiriyor. Bukalemun, neler yapabildiğini gösterene dek rakipleri tarafından hep hafife alınan güçlü bir büyücü. Bu sivri dilli ve şaşırtıcı derece komik küçük kertenkele, ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun istediği hayvana dönüşebiliyor, gerçi o hep kendinden büyük hayvanlara dönüşmeyi seçiyor.

Bu karakter bu film serisine, Po için yeni bir mücadele olması amacıyla yazılmış. Yönetmen Mike Mitchell, “Bu film serisinde Po’nun karşısına hiç güçlü bir kötü kadın karakter çıkmadığını fark ettik ve bunu düzeltmek istedik. Doğaüstü bir yanı olsun istedik ve Kung Fu Panda dünyasından istediği hayvana dönüşebilen bir büyücü karakter yarattık. Tabii ki bunun bir bukalemun olması gerektiğine karar verdik. Bukalemun’un doğa üstü güçleri onu bu film serisinde şu ana dek gördüğünüz en güçlü kötü karakterlerden biri yapıyor.

Bukalemun, Po’nun şimdiye dek karşılaştığı en küçük kötü karakter olsa da, Davis’in performansı onu bu film serisindeki en korkunç karakter yapıyor. Mithcell’a göre, “Bukalemun sayesinde güzel ve efsanevi bir tasarıma ulaştık. Buna bir de Viola Davis’in sesi de katıldığında, bu karakter gerçekten canlanıyor. Viola’nın sesi sayesinde bu karakterin hiç bu kadar küçük olacağını tahmin etmiyorsunuz. Sesi cüssesine zıt, performansı da çok güçlü, bizim Bukalemun için tam da ihtiyacımız olan şeyler bunlardı. Her şey mükemmeldi.”

Davis, bu küçük karakterin büyük hayalleri olmasının zıtlığını çok sevdi. Davis’e göre, “Sırf bu bile çok eğlenceli ve beklenilenin tersinde bir şey. Kendini içinde bulduğu duruma göre, Bukalemun’un sesi değişiyor, bu özgüvensiz olmasından en güçlü haline kadar farklı durumlarda oluyor. Ben onun zorlu yolculuğuyla biraz oynamaya çalıştım. Her seferinde istediğim gibi olacağını düşünmüyordum ama bu küçük yaratığın dünyasını ve sesini keşfetmek beni çok mutlu etti.”

Davis için, Mithcell ve yardımcı yönetmen Stephanie Ma Stine’la çalışmak çok eğlenceli ve olumlu anlamda zorlayıcı bir deneyimdi. Davis’e göre, “Bu filmde çalışmak benim birkaç saatliğine saçmalamama izin verdi ve sadece saçmalamanın nasıl bir his olduğunu unutmuşum. Benim kendi yorumumu katmama ve istediğimi denememe izin verdiler. Ben de fikrilerim ve sesim konusunda özgür bırakıldığım için bu işe başlarken biriken bütün anksiyetem de kaybolmuş oldu. Bence bu filmlerin bu kadar iyi olmasının sebebi oyuncuların stüdyoya girdiği an tetiklenen hayal gücüne bağlı, size eski bir film serisinde bile yeni fikirlerinizi aşılamanıza izin veren mükemmel liderleriniz de olduğunda, iyi bir iş çıkmaması imkansız.”

Davis, bu film serisinin bunca süredir bu kadar popüler kalabilmesinin sebebinin kahramanların beklendiği gibi kalmamasından dolayı olduğunu düşünüyor. Davis, “Bence bu hepimizin kendine yakın hissedebileceği bir şey. Po bir savaşçı gibi durmuyor ama bu insanın hayal gücünü tetikliyor ve sizin de ne olabileceğinizi düşünmenizi sağlıyor. Bu gruptan biri olduğum için çok mutluyum. Hep bir animasyon filminde olmak istemiştim ve bu film sayesinde doğru karakter ve doğru ekip beni buldu, onların yanında olmaktan çok mutluyum,” diyor. 




Shifu
Dustin Hoffman

Akademi Ödülü sahibi Dustin Hoffman, Çin’deki en iyi Kung Fu savaşçılarının eğitmeni olan Kung Fu ustası Shifu rolünü tekrar canlandırıyor. Shifu, öğrencilerinin daima ulaşılmaz görünen mükemmeliyete ulaşmasını sağlamak için zorlayan sert bir öğretmen. Po’nun da öğrendiği gibi, Ejderha Savaşçı olduğunuzda bu beklentiler katlanarak artıyor. Shifu, Po’ya artık yerine birini bulmasını ve Huzur Vadisi’nin ruhani lideri olup Oogway’in yerine geçmesi gerektiğini söylediğinde, Po’nun çekingenliği Shifu’nun sinirlerini bir kez daha zorluyor. Sıradaki Ejderha Savaşçı olması için Po, hiç beklenmedik birini seçtiğinde ise Shifu ilk başta şaşırıyor ama sonra tıpkı Po gibi, kahramanların hiç beklenmedik yerlerden çıktığını hatırlıyor.


Bay Ping
James Hong

Efsanevi film ikonu James Hong, kendini adamış bir kaz ve Po’nun üvey babası olan Bay Ping’i canlandırıyor. Tek ve en sevdiği çalışanını Kung Fu yolunda kaybettiğinde, Bay Ping panda oğluyla daha fazla gurur duyamazdı. Hatta, Bay Ping erişte dükkanını Po’nun efsanevi maceralarına adıyor. Bay Ping bu dünyada en çok üç şeyi sever: Po, erişteler ve erişte satmak. Po’nun biyolojik babası Li (Bryan Cranston) artık Huzur Vadisi’nde yaşayıp yeni Ejderha Savaşçı Erişte ve Tofu adlı restoranı işletirken, iki baba farklı ebeveynlik tarzlarına rağmen, ikisinin de önceliğinin oğullarının güvenliği olduğunu öğrencek. Yani, Po uzak bir şehre tehlikeli bir görev için gittiğinde, Bay Ping ve Li onu bulmak için yola çıkıyor.


Li
Bryan Cranston

Akademi ödülü adayı Bryan Cranston tarafından seslendirilen Li, Po’ya Kung Fu Panda 3’te kavuşan biyolojik babası. Cranston’a göre “Li rolüne dönmek, özellikle efsanevi James Hong’un canlandırdığı Bay Ping’le yanyana olmak çok heyecan verici. Animasyon karakteri seslendirmek çok özel bir şey ve yaratıcılık gerektiren sorunlar getiriyor. Sadece sesimi kullanarak tam bir karakter yaratmak farklı ama aynı hazzı veren bir yaratıcı kası çalıştırıyor ve bunu pijama ve terlikle yapabiliyorum!” 

Uzun zamandır görmediği oğluna kavuşup Huzur Vadisi’nde hayatın tadını çıkarırken, Li olabilecek en büyük babalık sorunuyla karşılaşıyor, çok sevdiği oğlunun dünyayı kurtarmak için tehlikeli görevlere çıkmasına izin vermek. Cranston’a göre “Bay Ping’le birlikte ebeveynlik yapmak benim için yeni sorunları beraberinde getiriyor, yani Li için, karakterle kendimi karıştırıyorum. Her ebeveyn gibi, Li’de Po’nun riskli görevlere çıkması konusunda zorlanıyor. Kung Fu Panda 4’ün hikayesinde güven, sorumluluk ve çocuğunuzun yuvadan göçmesinin getirdiği buruk hüznünü inceliyoruz. Bu çifte ebeveynlik, bu film serisindeki aile kavramının işlenmesini de devam ettiriyor, bir ailenin tek bir kalıba oturan bir şey olmadığını gösteriyor. Birlikte Po için çok farklı, özel, kaotik ve sevgi dolu bir aile oluyorlar. Po’yu çok seviyorum!”


Tai Lung
Ian McShane

Emmy Ödülü adayı Ian McShane, Kung Fu Panda 4’te dişi kar leoparı Tai Lung’u seslendiriyor. İlk filmde Po’ya yenildikten sonra, Tai Lung intikam duygusuyla geri dönüyor. McShane’e göre, “Tai Lung karakterine dönmek, anlatacak yeni hikayeleri olan eski bir dostu tekrar ziyaret etmek gibi bir histi. Bu karakterin karmaşıklığı beni ona çeken şeydi. Ruhlar Alemi’nde senelerce meditasyon yaptıktan sonra, Tai Lung özünde hala çok sert. Onun evrimi göze çarpmıyor, katmanların altına girdikçe hem tanıdık hem de ilgi çekici bir şey ortaya çıkıyor. Her oyuncunun çok sevdiği bir karakter yolculuğu, bunun sayesinde çok sevilen bir hikayeye biraz daha derinlik katılabiliyor.” Ruhlar Alemi’nde seneler boyunca düşünmeye vakti olan Tai Lung tek bir sonuca vardı: O haklıydı. Po, Usta Oogway’in sevgisini ve Ejderha Savaşçı olmayı hak etmiyor. Bu, Bukalemun’ın Tai Lung’u hapsolduğu yerden çıkarıp onu yaşayanların dünyasına geri getirdiğinde anlaşılıyor. Hem özgürlüğü hem de inanılmaz Kung Fu yetenekleri tehlikeye girdiğinde, Tai Lung’u haksız çıkarıp günü kurtarmak için onun nefret ettiği bir panda yeter. McShane’e göre “Tai Lung’un dinmek bilmeyen hiddeti çok özel bir şey, durumun ciddiyetini çok daha farklı bir noktaya taşıyor. Po’ya karşı dişli bir düşman olması, eşi benzeri olmayan kung fu yetenekleri ve kendini adamışlığı Po’nun yetenek ve cesaretinin sınırlarını zorlamasını gerektiriyor.


Han
Ke Huy Quan

Oscar ödüllü Ke Huy Quan tarafından seslendirilen Han, Hırsızlar İni’ndeki eski borulardan geçmek için kendini bir taş büyüklüğünde topa dönüştürebilen bir karıncayiyen. O bir düşmanla karşı karşıya geldiğinde, deri suratlı, keskin pençeleri ve derin bir sesi olan biri olduğunu ortaya çıkarıyor, kendisi bu İn’in lideri.




MÜZİK

Kung Fu Panda gibi büyük bir iz bırakabilen çok az film serisi vardır. Kung Fu Panda 4’te ise, beklentiler sadece yeni ve heyecanlı dövüş sanatları sahneleri sayesinde değil, bu filmin müziklerine işlenmiş büyüden de kaynaklanıyor. Bu filmin müziği, efsanevi Akademi Ödülü sahibi besteci Hans Zimmer ve onun saygıdeğer ortağı, Steve Mazzaro’nun işbirliği sayesinde gerçekleşiyor.

Rain Man, Dune, Sherlock Holmes, Gladiator ve The Lion King gibi çeşitli filmler sayesinde İki Akademi Ödülü ve bunun üstüne on ayrı adaylığı olan Zimmer, Kung Fu Panda’nın önceki filmlerinde de bulunan yaratıcı bir güç. Son film içinse, Zimmer ortağı olarak Mazzaro’yu seçti. Zimmer’ın onunla çok uzun bir geçmişi var, ikisi DreamWorks Animation’ın Boss Baby ve Interstellar, The Dark Knight Rises ve Dunkirk gibi ikonik filmlerde de birlikte çalıştı, Zimmer besteciyken, Mazzaro da davul programlamalarını yaptı.

Mazarro’nun Zimmer’la olan ortaklığına gidecek yolculuk Silva Screen Production’da başladı, Zimmer onun işlerini fark etti ve ona Remote Control Productions adlı şirketinde bir iş teklif etti. Zimmer, Kung Fu Panda dünyasına Mazzaro’yla döneceği için çok heyecanlı. Zimmer’a göre “Kung Fu Panda 4, ortağım Steve Mzazaro’yla tekrar çalışmak için çok iyi bir fırsattı. En sevdiğim pofuduk Panda’yla tekrar çalışabilmek de çok güzeldi, yani dostum Jack Black’le. Pedro Eustache, Karen Han ve Bei Bei gibi inanılmaz müzisyenlerle çalışıp bu filmin müziklerini hayata geçirebildiğimiz için çok şanslıyız. Çin kültürünü yüceltmek için elimizden geleni yaptık.”

Mazzaro içinse, Zimmer’la birlikte çalıştığı her proje onun için çok özel hissettirmiş. Mazzaro’ya göre, “Hans’tan öğrendiğim bir şey varsa, o da bir film için müzik bestelemenin tek bir yolu olmadığıdır. Film müziği bestelemek sadece bir kareye müzik yazmak değil, bir filmde doğru duyguyu uyandırmak için uğraşmanız ve çözmeniz gereken bir çok sorun bulunuyor. Hans da ben de yapım süreci boyunca bunu en iyi nasıl yapabileceğimizi anlamak için fikir alışverişi yapıyoruz. Genelde, bir filme beraber başladığımızda, konseptleri ve fikirleri konuşuruz, sonra da karanlık camsız odalarımıza geçer fikirler, motifler, sesler ve temalarla oynamaya başlar, işe yarayan bir şeyler bulana kadar bunları birbirimize göndermeye devam ederiz. Bu fikirler film sürecinde gelişiyor, biz de yazmaya devam ettikçe yeni ve enteresan fikirlerle karşılaşıyoruz.

Mazzaro, önceki üç Kung Fu Panda filmlerinin temelini geliştiriken aynı zamanda nasıl yeni fikirleri harmanladıkları süreci açıklıyor. Mazzaro’ya göre “Şansına, önceki üç filmde kullanılan müzik tarzı ve enstrümanlar sayesinde işimiz çok daha kolaylaşıyor. “Yeni temalar dikkatli bir şekilde aynı tarzda yazılıyor ki hem eski hem yeni temalar çakışmadan birbirleri arasında geçebilsin, hatta bazı durumlarda aynı anda çalbilsin. Başka bir tema merkezdeyken başka bir temayı alıp bir melodi olarak kullandığımızda da oldu. Bunun sayesinde müziğin karakterini bozmadan gereken duyguyu ortaya çıkarabiliyoruz.”

Zimmer ve Mazzaro hem yeni hem de tanıdık bir film müziği yaratırken bazı sorunlarla karşılaştı. Mazzaro’ya göre, “Devam filmlerinin en zorlu kısmı da hep budur. Bu karakterlerle üç film boyunca iyi ve kötü bir çok şey atlattık. Onları izleyen çoğu insan bu karakterlerle bir müziği eşleştiriyor ve orijinal temaları fazla kullanmadan en nostaljik etkiyi yaratması için belirli sahnelere koymamız gerektiğini düşündük.”

Kung Fu Panda 4 ruhani liderlik ve kendini keşfetme gibi temaları inceliyor, bunlar da filmin müzikleri sayesinde canlanıyor. Mazzaro’ya göre, “Filmlerde ruhani gelecek belli başlı sesler bulunuyor. İlk akla gelen tabii ki koro ama eğimli metal, cam, rüzgar çanları gibi küçük şeyler de ekleyip bu hissi daha da güçlendirdik. Bir tema için enstrüman değiştirmenin en güzel kısmı da istediğiniz duyguyu verebiliyor olmanız. Benim için en eğlenceli kısmı bu; bir temadaki her bir notayı eğip bükerek, neler yapabileceğini görmek. Tema ruhani bir duygu uyandırabilir mi? İhanet hissi uyandırabilir mi? İyi bir tema, anlaşılabilir bir melodisi olan ve seyirci tarafından fark edilebilir bir temayken aynı zamanda istediğiniz şeye dönüşebilmelidir.”

Kung Fu Panda 4’teki müziklerin en başarılılarından biri de Yolculuk melodisi, Zhen ve Po’nun macerasını temsil ediyor. Mazzaro’ya göre, “Bunun duygusal olarak çok yoğun bir şey olması gerekiyordu, ama aynı zamanda hızlı bir aksyion sahnesine de uyabilmeliydi. Bu temada göze çarpan birden fazla motif var ve yolculuk boyunca parçalarını duymaya başladıkça filmin sonuna doğru temanın tam halini duyuyorsunuz. Zhen ve Po’nun yolculuğu da sürekli geliştiği için bu çok daha uygun geldi.”




YAPIM


Karakter Geliştirme

Huzur Vadisi’nde, pandalar, kazlar, koçlar, domuzlar ve tavşanlar yaşar. Bunun yanı sıra, Ardıç Şehri olarak bilinen kalabalık şehirde ise, yavru gibi tatlı görünen tavşanlar, bir anda korkunç canavarlara dönüşebilir, bunlar yaratılırken Monty Python and the Holy Grail filmindeki şeytani tavşan ve gerçek hayattaki kurt ve porsuk gibi hayvanlardan esinlenilmiştir. Baş animatör TYLER PHILLIPS ekibin başındaydı, tatlı görünüşleri ve vahşi doğaları arasındaki farkın ne kadar komik olduğunun altını çizdi.

Otantik Kung Fu hareketlerini yakalayabilmek için, aynı zamanda Taekwondo ve Hapkido geçmişi olan karakter animasyonunun başı SEAN SEXTON, Po’nun hareketlerine gerçek dünyadaki mekanikleri de ekledi. Bir dublör, koreograf ve sanatçılar, Sexton’ın ekibine, animasyona taşıyabilmeleri için gerekli referans görüntüleri sağladı.


Sanat ve Animasyon Teknikleri

Kamera hareketleri, karakter animasyonları ve aksiyon sahneleri için ilham ararken, ekip dublör ve dövüş sanatçısı DON THAI THEERATHADA’nın Kung Fu danışmanı olmasını istedi. Theerathada ve dublör ekibi bazı en iyi aksiyon filmleri arasından dövüş sahneleri seçip canlandırdılar. Ayrıca, dublör ekibi animasyoncular için referans da kaydetti, karakterlerin kıyafetleri, kostümleri, boynuzları veya kuyrukları gibi şeylerin nasıl hareket ettiğini göstermek için de gerekli dekorlar kullandılar. 

Animasyon teknolojisi Kung Fu Panda film serisi devam ettikçe hatrı sayılır bir noktaya ulaştı. Bu teknolojik gelişmeler, Kung Fu Panda 4 için dinamik kamera hareketleri, ışıklandırmada gelişmeler ve surat kasları kontrolü için sayısız seçenek sağladı.

Teknolojideki gelişmelere rağmen, animasyoncular aksiyon sahneleri için elle çizilen karakalem eskizleri tercih etti, böylece eski usül teknikleri yeni üsul tekniklerle birleştirmiş oldular.


Bukalemun’ın Tasarımı ve Dönüşümleri

Bu film, Bukalemun ve onun komodo ejderi ordusunu yaratmak için biyolog ve paleontolog  Dr. STUART SUMIDA’nın bilgilerine başvuruldu. Karakterler onların fizyolojisi, hareketleri ve gözlerinin birbirinden bağımsız hareket edilmesi göz önünde bulundurularak tasarlandı.

Bukalemun’ın fiziksel dönüşümlerini yaratmak çok karmaşık bir süreçti, The Ring, X-Men, Night Crawler, ve Minions gibi filmlerden esinlenildi. Karakterlerin modelleri, detaylı dönüşümler için 8000’den fazla kontrole sahip. Bukalemun’ın dönüşümlerinde kıyafet sorununu çözmek için ise, onun tasarımı kıyafetlerini fark edilmeden cildinde yok olması için tasarlandı.


Filmin mmknmrtb notu:   67   /100