19.9.23

Blaze



 13 yaşında, babasıyla birlikte yaşayan, ergenliğinin en stresli döneminde bulunan, hayal kurmayı seven, aşırı hassas ve kırılgan ruhlu biri olduğu her halinden belli olan Blaze kızımız bir gün sokakta -özellikle de ruh sağlığı açısından- asla karşılaşmaması gereken 'kanlı ve ölümcül' şiddet içeren bir suça tanıklık eder..

Tam anlamıyla 'cinsî sapık' bir adamın, ıssız bir sokakta peşine düştüğü bir kadına şiddet uygulayarak tecavüz edip öldürmesini büyük bir dehşet içinde izleyen Blaze'in 'dingin' yaşantısı bu olaydan sonra tamamen değişecek; zaten sınırlarda gezinen kızcağız, alabildiğine renk patlamalı, ejderhalı mejderhalı hayal dünyasına  -senarist yönetmenin, bu husustaki müthiş iştahıyla birlikte- iyice gömülecektir..

Allah çocuğumuza acil şifa, zavallı babasına da engin sabırlar ihsan eylesin!.

Amen!



Bizi  -hadi 'ruh hastası' demeyelim ama- psikolojik sağlığı oldukça sallantıda, hayal gücü ise adeta bir 'Michel Gondry' düzeyinde ergen bir kızın fantastik dünyasında gezintiye çıkaran film; bütün bu olup bitenleri anlatırken -son tahlilde- Blaze kızın, akıl karışıklığını, çalkantılı ruh dünyasını falan değil de daha çok, odasında oyuncaklarla evcilik oynamayı seven bir yönetmenin performansını gösteriyor..

Bu arada o bunu yaparken, çok iyi eğlendiği de bir gerçek..

Her duyguyu, düşünceyi ve akla gelebilecek her benzetmeyi görsel olarak gözümüze sokmanın çabasında kendini harap etmiş bir rejinin kurbanı olmuş bir filmle karşı karşıyayız sayın seyirciler..

Küçük kızımızın güzel yüzüne belki de hayatı boyunca kullanması muhtemel makyaj miktarını sadece bu filmde uygulayan, önüne çıkan her canlıyı ya da nesneyi, hatta güzel, çirkin tüm hayalleri en cafcaflı bir biçimde süsleyen bu anlayış -belli ki tam tersini yapmayı amaçlarken- korkunç gerçeği ya da gerçeğin korkunçluğunu yumuşattığının farkında bile değil.. 



Hanfendi keşke durmayı bilse ya da ekipten birileri uyarsa da bütün bu yaptıklarını -ama öyle böyle değil- alabildiğine abartmasa, tüm bu benzetmeleri, canlandırmaları yeteri miktarda yapsa; 'ultra yoğun' makyajları, hatta allı pullu süslemeleri bile en azından biraz azaltsa istenilen etki aslında yaratılacak.. ama nerdee!.

İzleyeni böylesine boğma yahu, sal biraz, bazı şeyleri de gösterme be bacım; bırak da her seyirci karşısına konan olayı, duyguyu kendi meşrebince görünür kılsın, bak o zaman eserin nasıl da daha güzel, daha etkileyici olacak!.



Demem o ki: Filmin senaryosunun ana kaynağı olan dehşet verici olayla, yönetmenin film yapma yaklaşımı ya da estetik anlayışı o kadar birbirine zıt ki, bu iki benzemezi birbirine yaklaştırma çabasıyla çırpınan film, hedefinin dışına düşerek, başarısızlığı handiyse hak ediyor; dolayısıyla, 'feminist' mesajlı final sahnesinin etkisi de pek güçsüz kalıyor.. 

İzlerken -bencileyin- arada bir 'ya sabır' çekme ihtimaliniz yüksek belki ama; bence 'kaçırılmış bir fırsat' olarak vasatı aşamayan bu film, özellikle Blaze'i canlandıran Julia Savage'in gerçekten üstün performansı ve kâh göz kamaştıran kâh göz yakan 'ilginç' görselliği ile -her şeye rağmen- hoşunuza gidebilir diye düşünüyorum..  

Hoşça kalın, sinemayla kalın..


Blaze


Yönetmen: Del Kathryn Barton

Senaryo: Huna Amweero, Del Kathryn Barton

Oyuncular: Simon Baker, Julia Savage, Yael Stone, Josh Lawson


60   /100