11.4.19

Genèse / Başlangıçta: Hiç masum değildik!


Festivalin Uluslararası Yarışma jürisinde yer alan Kanadalı yönetmen Philippe Lesage’ın son filmi Genèse / Başlangıçta, iki kardeşin, ilk aşkın kalp kırıklığı, acı ve kafa karışıklığı ile dolu büyüme hikâyelerini anlatıyor.

Gösterimin ardından izleyiciden gelen soruları cevaplayan Lesage, 2016 yılında Şeytanlar filmiyle festivalde yer almıştı.

Film masumiyetin kayboluşuyla mı ilgili?

Ben öyle demezdim çünkü küçükken bile tamamen masum değiliz. Tutkulu, sevmekten korkmayan, hesaplar yapmayan gençlerden bahsediyoruz ve asıl buna saygı duyuyorum.
Karakterlerden öğrendiğimiz şey; sevmekten korkmamak, kendine ve çevrene karşı dürüst olmak. Ben de bir yetişkin olarak kendime böyle bir ders çıkarabilirim. Çevremiz ne kadar sert olsa da, bizi ne kadar cezalandırmak isteseler de sevmeye cesaret göstermeliyiz. Bu genç yüreğimizin atmaya devam etmesi gerekiyor.



Neden filmde iki farklı hikâye var?

Bunun birçok sebebi var, ama ikinci hikâyeyle aslen küçük yaşlara dönmenin çok ilginç olacağını düşündüm. El tutuşmanın bizim için hem dünyanın sonu hem de her şeyin başlangıcı olduğu o döneme dönmek istedim. Radikal bir son olduğunu biliyorum fakat istediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz. Bu bölümü filmin sonundaki bir şiir gibi, bir müziğin sonu gibi, baştaki karakterlerin bir fantezisi gibi düşünebilirsiniz; bunu izleyiciye bırakıyorum.

Neden Genesis?

Genesis İngilizcede "her şeyin başı, başlangıcı" anlamına geliyor. Buna yine Montrealli Leonard Cohen’in bir şarkı sözüyle cevap vermek istiyorum: "Love is the only engine of survival." Hayatta kalmanın tek mekanizması sevgidir. Her şeyin özü sevmek; dünyayı döndüren şey sevgi/aşk. Gerçekçi bir romantik olarak böyle düşünüyorum.

Gerçekçi bir romantik olarak, sonsuza kadar süren bir aşk/sevgi var mı?

Sonsuza dek süren bir aşk olabilir, aşk dönüşür ve dönüştürür. Filmin kendisi de başından sonuna doğru başka bir şeye dönüştü. Filmdeki karakterlerin ikisi de çok güçlü. Özellikle Charlotte’tan bahsetmek istiyorum. Çünkü Guillaume’un bir şekilde ayakta kalacağı belli. Charlotte ise etrafındaki erkeklerin ona yaptığı baskılara rağmen bir şekilde ayakta duran ve ne yapacağını bilen çok güçlü bir karakter. Charlotte’u oynayan oyuncu da karakterden çok şey öğrendiğini söyledi, gerçek hayattaki ilişkilerinde bile "Charlotte ne yapardı?" diye düşünüyormuş. Film erkekleri eleştiriyor, kendimi de eleştiriyorum bu konuda. Erkekler sürekli etraflarındaki kadınları bastırmaya çalışıyor. Filmde bunu da yansıtmaya çalıştım.

Film hakkında detaylı bilgi için tıklayın.