29.10.18

Müslüm


"Ayla filminin yapımcısı tarafından yine gerçek bir hikaye, etkileyici bir sinematografiyle beyazperdeye aktarıldı. 

Genç, yaşlı her kuşaktan izleyicinin çok sevdiği, şarkıları dilden dile dolaşan, efsanevi sanatçı Müslüm Gürses’in acılar ve aşkla dolu ‘film gibi’ hayatı artık izleyicilere emanet. 

Tüm zamanların gişe rekorlarını kırmaya hazırlanan, Can Ulkay ve Ketche’nin yönetmenliğinde çekilen Müslüm, 26 Ekim’de, tüm Türkiye’de 1000’den fazla salonda vizyona girdi.

59 yıllık hayatına sonsuz acı ve Muhterem Nur’a bağlılığını sığdırarak sanatında devleşen Müslüm Gürses’in yaşamını, Urfa’daki çocukluğundan başlayarak anlatan Müslüm, sanatçının pek çok bilinmeyen yönü ve ‘film gibi’ hayatını ilk kez beyazperdeye aktarıyor. 

Önce sadece ezilenlerin, dışlanmışların sesiyken zamanla benzersiz ses rengi, farklı yorumuyla her kesimden dinleyiciyi şarkılarında buluşturmayı başaran Müslüm'ün oyuncu kadrosunda; Timuçin Esen, Zerrin Tekindor, Ayça Bingöl, Erkan Can, Taner Ölmez, Erkan Avcı, Şahin Kendirci,  Turgut Tunçalp, Güven Kıraç, Erkan Kolçak Köstendil, Caner Kurtaran, Goncagül Sunar, Aleyna Özgeçen  yer alıyor.




Müslüm Gürses’in çocukluk arkadaşı, tüm yaşamı ve müzik kariyeri boyunca her zaman yanında olan, can dostu, ünlü müzisyen Burhan Bayar’ın Genel Müzik Direktörlüğünü yaptığı filmin müziklerinde ise Ender Akay ve Sunay Özgür imzası var.

Gerçek hayat hikayelerini beyazperdeye uyarlayarak ülkemiz sinemasında eksikliği hissedilen “True Story” kategorisinde önemli bir boşluğu dolduran Dijital Sanatlar Yapımevi, Müslüm filminin dağıtımını CGV Mars ile gerçekleştiriyor. 

Yapımcı olarak ICNN’nin de olduğu film, 26 Ekim’den itibaren 1000’in üzerinde salonda vizyona girerken sinemamız tarihinde tüm zamanların gişe rekorlarını kırmaya hazırlanıyor." 




Acıların Adamı Müslüm


Her şeyden önce filmi, sinemasal kalite bağlamında ikiye ayırmakta fayda var; Baba'nın Muhterem Hanım'la karşılaşmadan öncesi ve sonrası..
Öncesinde adeta okul müsameresi tadında bir 'arabesk film' estetiği sunan yapımın, bu tanışmayla birlikte doğru dürüst bir sinema ruhuna kavuşmasını -bir bilgim yok ama tahminim şu ki- iki yönetmenin bu minvalde bir iş bölümü yapmalarına bağlıyorum..
Eğer bu tahminim doğruysa, ortada mühim bir problem var; yok eğer yanlışsa, bu çok daha ciddi bir sorun!.




Alâkasız bir tip olarak- çok zor bir işe soyunarak risk alan Timuçin Esen'in, Müslüm Gürses olurken fazlasıyla çabaladığı hatta gerildiği aşikâr, ama yine de korkulan olmuyor; 'burun farkıyla' da olsa Müslüm'e dönüştürülmüş Timuçin, bazı sahnelerde, Baba'nın ta kendisine dahi bürünebiliyor..

Son tahlilde.. 'Acıların Adamı' unvanını anasının ak sütü gibi helalinden kullanabilecek, bir acayip yaşantının içinden geçen, dolayısıyla da hayatı film olabilecek şöhretlerin hemen başında gelen Müslüm Gürses'e lâyık bir biyografik drama kotarıldığını; ona resmen tapınan hayranlarını 'jiletsiz' tatmin edebilecek, necip ve hisli halkımızı ise -kendi kaderine de lanet ettirerek- gözyaşlarına boğabilecek bir filmin ortaya konulduğunu söyleyebilirim..




Ancaak.. 'True Story' iddiasındaki bir filmin, gerçek bir olayın tarih ve mekanında kaydırma yapması pek hoş değildi; tamam, Baba'nın bıçaklanma hadisesinin, filmin duygusunun tepe yaptığı bir noktaya taşınması sinemasal açıdan doğru bir tercih olabilir belki ama, işin bir de 'belgesel' boyutu, etiği de bulunmakta..
Bilmem anlatabildim mi?.

6   /10



2 yorum:

  1. Kesinlikle izlenmesi gereken gerçek bir hikaye

    YanıtlaSil
  2. Bir arabesk düşmanı olarak önyargı ile gittiğim müslüm baba filmi beni derinden etkiledi desem yeridir. Onun için filme benim gibi önyargı ile gitmeyiniz. Müslüm Gürses hakketten babaymış.

    YanıtlaSil