15.9.17

Yarım Kalan :: Çok afedersiniz bir Ermeni'ye gönül verdim!.


"Emre Yılmaz'ın yönettiği Yarım Kalan, İstanbul'a üniversite eğitimi için gelen Ermeni Iskui ile Mert'in toplumsal baskılara rağmen yaşadıkları aşkı konu ediniyor.

İstanbul'a üniversite eğitimi için gelen bir Ermeni kız (Iskui) ile bir Türk genci (Mert) arasında büyük bir aşk filizlenir. 
Bu durum başta Iskui'nin Ermenistan'dan gelen abisi (Aram) ve Mert'in ailesi tarafından onaylanmayacaktır. 

İki milletin yüzyılı aşkın süredir devam eden sorunlarına kendi cephesinden bakanlar için böyle bir aşkın dünyada yeri yoktur. 

Aşkı bulan bu iki yürek, bütün karşı koymalara rağmen birbirleri için mücadele etmek zorundadırlar. 

Iskui'nin yaşadıklarına şahit olması, Leyla'nın geçmişindeki derin yarayı tekrar kanatacaktır. 
Peki bu sefer 'aşk', geçmişte yaşananların da üstesinden gelmeyi başarabilecek mi?"




Bir Ermeni kız, okumak için Ermenistan'dan Türkiye'ye gelmiş ve burada -kendisi onlara hiç benzemese de- ailesi, Ermeni düşmanlığını -resmen- Irkçı seviyeye yükseltmiş bir oğlana aşık olmuşsa ve de üstelik kızın Taşnak-Sütyun Cemiyeti üyesi zihniyetli ağbisi -hem çalışmak, hem de kardeşine mukayyet olmak ve Türklerden korumak üzere- kızkardeşinin peşine takılmışsa eğer neler olur, neler biter bi tahmin edin bakalım..




Ettiniz mi?.
Hah!. işte bütün bu tahmin ettikleriniz film boyunca bir bir gerçekleşecek; biz seyirciler de, yüz yıllık bir 'tarihi sorunsal'ın son kurbanları olan kahramanlarımızın dramıyla gözyaşlarına boğularak -hesapta- ibretler alacağız, falan..

Ha bu arada, bu talihsiz gençlerin durumunun bir benzerini çok eskiden yaşamış yaşlı kahramanların trajik hikayesi de olaya dahil olacaktır, uyarayım..




Bazı filmlerin kalitesini okurlara anlatabilmek, daha doğrusu tarif edebilmek her zaman kolay olmuyor; ki bu durumda bazı benzetmeler yapmak oldukça işe yarıyor; mesela, "Gerçek Kesit'in bir bölümü gibi film." dediğimizde, meramımızı az çok anlatabiliyoruz..
Bir Flash Tv klasiği olan Gerçek Kesit serisinin 'estetiksiz' estetiğini yaratanlara, bize sağladıkları bu büyük kolaylık için şükranlarımı sunuyorum..

Daha önceleri, genellikle 'Müsamere' sözcüğüyle tarif ettiğimiz, bu -yerlerde sürünen- kalite seviyesi, Yarım Kalan'ın tamamını kapsamakta, maalesef..




Filmin övülebilecek tek yanı, Ermeni milletine kafa göz dalmadan, biraz bize biraz da onlara dokundurmaya dikkat gösteren, 'tarafsız' denebilecek diliydi; ki bu bile bu devirde iyi bir şeydi..
Sonuçta, bu ülkenin başbakanının, "Benim için Gürcü diyen oldu, afedersin çok daha çirkin şekilde Ermeni diyen oldu." dediğini hatırlıyoruz..

Bir klişe olacak ama, 'niyeti iyi akıbeti kötü' demek istediğim filmin, hiçbiri karakter olamayan 'karton' tiplerinden; bu tipleri canlandırmaya çalışan (İskui’nin arkadaşı rolündeki Nihan Tarhan'ın parlaması dışında.) oyuncuların dökülmesinden; onları ve filmi daha da aşağıya çeken 'didaktik' senaryosundan ve de 'kitabi' diyaloglarından bahsederek, sözünü ettiğim  o 'Gerçek Kesit' mevzusuna uzak kalanlara, ne demek istediğimi açıklamış olayım..




O değil de, oyuncu kadrosundaki en kötü seçim, sanırım sırf Ermeni olduğu için tercih edilmiş Iskui hanımdı; oyunculuk yeteneği zaten olmayan kızcağızı bir de, belli ki hiç bilmediği, duymadığı bir dil olan Türkçe konuşmaya zorlamışlar ki, hem ona, hem de onun ne dediğini anlamaya çalışan seyirciye yazık!.

Yönetmen: Emre Yılmaz
Senaryo: Adnan Erdoğan, Yaşar İliksiz
Oyuncular: Iskui Baldzhian, Anıl Altan, Ali Buhara Mete, Nihan Tarhan, Mine Tüfekçioğlu,
Adnan Erdoğan, Melda Arat, İbrahim Gündoğan


2  /10