17.6.16

Zootopia / Zootropolis: Hayvanlar Şehri



“Zootropolis’te herkes her şey olabilir.”


Walt Disney Animasyon Stüdyoları 92 yıllık geçmişinde, Mickey Mouse’un kısa çıkış filmi “Steamboat Willie”, “Bambi”, “Dumbo,” “Ormanın Kitabı,” “Robin Hood” ve  “Aslan Kral”  gibi konuşan hayvanlı filmlerden oluşan uzun ve mühim bir miras yarattı.

WDAS şimdi “Zootropolis” filmiyle tekrar vahşi doğaya dönüyor.
Yönetmen Byron Howard, “Hepimiz harika Disney hayvan filmlerini izleyerek büyüdük.” Diyor ve ekliyor; “Benim en sevdiğim çocukluk filmim “Robin Hood” filmiydi ve bu efsaneyi onurlandırmak istedik, ama bunu daha derinlere inen yeni ve farklı bir şekilde yapmak istedik. Ve şu soruyu sormaya başladık; ‘Eğer hayvanlar için tasarlanmış olsaydı bir memeli metropolü nasıl görünürdü?’ Bu fikir bizi çok heyecanlandırdı.

Faklı kültürleri kapsayan mahallelerden oluşan Zootropolis, diğerlerine benzemeyen bir şehir.
Çöl hayvanları için lüks bir Sahra Meydanı var. Tundra Kasabası da kutup ayıları ve geyikler için. Sıcak ve nemli Yağmur Ormanı bölgesi olan Küçük Rodentiya, en küçük memeliler için ve Tavşan Yuvası da, milyonlarca ve milyonlarca tavşan için.
Şehir merkezi bölgesi olan Savana Meydanı ise her yaşam alanından gelen hayvanların buluştuğu çok renkli bir yer.




Zootropolis, en büyük filden en küçük fareye kadar ne olursanız olun her şey olabileceğiniz bir yer.
Ama acemi polis memuru Judy Hopps geldiğinde, kocaman ve sert hayvanlardan oluşan polis gücündeki ilk tavşan olmanın kolay olmadığını öğreniyor.
Kendini kanıtlamaya kararlı olduğu için, hızlı konuşan dolandırıcı tilki Nick Wilde’la ortak olması gerekmesine rağmen bir gizemi çözmek ve davayı sonuçlandırmak için fırsata atlıyor.

Yönetmen Rich Moore, “Zootropolis aslında özünde bir dostluk filmi. Bir tavşanla bir tilki olan Judy ve Nick aslında doğal düşmanların tam tanımları. Bu yüzden bu iki karakter başta iyi anlaşamıyor. Bu ilişkiye birbirleri hakkında duydukları ve inandıkları, ama doğru olmayan düşüncelerle giriyorlar.” diyor.

Howard’a göre filmi komedi yapan şey de bu arkadaşların iyi anlaşamaması.
Howard, “Judy herkesin her şeyi yapabileceğine inanan sonsuz bir iyimser ve sonuçta şehrin sloganı da bu.” Diyor ve ekliyor, “Nick ise onun tam tersi. Tam bir şüpheci. Neysek o olduğumuza inanıyor. Bu yüzden içi enerji ve azimle dolu olan bu iyimser taşralıyı koca şehrin ortasına, Nick’in yanına koyduk ve Nick’in onunla uğraşarak eğlenmesini sağladık. Ama tabii Judy’nin de bazı numaraları vardı.”

Film yapımcıları, geniş ve çok detaylı bir Zootropolis dünyası yarattılar ve içersine de 64 farklı türden hayvan koyarak her bir hayvanın, onları gerçek dünyada harika yapan özelliklerini vurguladılar.
Ama bu hayvanlar konuşuyor ve pantolon giyiyorlar.



Yapımcı Clark Spencer, “Tüm dünya çapındaki hayvan uzmanlarıyla konuştuk, buna Walt Disney dünyasındaki Disney hayvan alemi de dahil. 14,400 kilometre yol kat ederek Kenya, Afrika’ya giderek iki hafta boyunca hayvanların karakterlerini ve davranış biçimlerini inceledik. Her hayvan türünün gerçek olmasını, otantik bir his vermesini ve gerçek dünyadaki davranışlarına dayanarak hazırlanmasını istedik.” Diyor.

“Bence hepimiz Afrika seyahatinden sonra biraz değiştik. Yüzlerce, binlerce hayvanın arasında olmak muhteşem bir deneyimdi. Bu filmde bu yoğunluğu hissetmek istedik ki bu da çok çalışma gerektirdi. Bu yolculuktan geriye her şeyi doğru yapma isteğiyle birlikte döndük.” diye ekliyor yardımcı yönetmen ve senaristlerden biri olan Jared Bush.

“Zootropolis” filminde memeli metropolünü hayata geçirmek üzere uzun bir ses sanatçısı listesi bulunuyor.
Bunlara acemi tavşan polis memuru Judy Hopps’u seslendiren Ginnifer Goodwin (ABC dizisi “Once Upon a Time,” “Ödünç Sevgili,” “Sınırları Aşmak”), dolandırıcı Tilki Nick Wilde’ı seslendiren Jason Bateman (“Patrondan Kurtulma Sanatı 2,” “Seni Bıraktığım Yerdeyiz”) dahil.
Spencer, “Bu kalibredeki yeteneklere sahip olduğumuz için şanslıyız, bu hikayedeki duyguları ve komik yönleri daha önce hiç görmediğimiz gibi kavradılar. Programları izin verdiği sürece Ginnifer ve Jason’ı birlikte kayda aldık. Bence ortaya özel bir şeyler çıktı ve bu çok heyecan verici.” diyor.

Ayrıca ses sanatçılarının arasında Judy’nin ciddi Cape bizonu patronu Amir Bogo’yu seslendiren Idris Elba (BBC dizisi “Luther,” Netflix dizisi “Beasts of No Nation” için Altın Küre ®-adaylığı); Belediye başkanı yardımcısı Bellwether’ı seslendiren Jenny Slate (“Obvious Child,” “Marcel the Shell”); çekici çita Clawhauser’ı seslendiren Nate Torrence (HBO filmi “Merhaba Hanımlar,” Fox dizisi “Weird Loners”) ve Judy’nin gergin ama destekleyici ebeveynlerini seslendiren Bonnie Hunt (“Kalbim seninle,” “Yeni Bir Başlangıç”) ve Don Lake (“Salak ile Avanak Geri Dönüyor,” “The Bonnie Hunt Show”) yer alıyor.


Liste içinde ayrıca Sığır Yax’ı seslendiren Tommy Chong (“Up in Smoke,” “Yeniden 70’ler”); belediye başkanı Lionheart’ı seslendiren J.K. Simmons (“Juno,” Oscar® ödülü kazandığı “Whiplash”); endişeli Bayan Otterton’ı seslendiren Octavia Spencer (“Kuralsız,” Oscar® ödülü kazandığı “Duyguların Rengi”); Duke Weaselton’ı seslendiren Alan Tudyk (“Rogue One: A Star Wars Story,” “Trumbo”) ve Zootropolis’in en büyük uluslar arası pop yıldızı Gazelle’i seslendiren Shakira yer alıyor.

Son olarak diğer seslendiriciler ise, tembelhayvan Flash’ı seslendiren Raymond Persi (“Oyunbozan Ralph,” WDAS hikaye sanatçısı); Mr. Big’i seslendiren Maurice LaMarche (“Pinky and the Brain,” iki kere Emmy® ödülü kazanan “Futurama”); Finnick’i seslendiren Tiny Lister (“Cuma,” “Beşinci Element”); Jerry Jumbeaux Jr.’ı seslendiren John DiMaggio (Fox dizisi “Futurama,” Cartoon Network serisi “Adventure Time”); bal porsuğu Dr. Madge’ı seslendiren Katie Lowes (ABC dizisi “Scandal,” “6 Süper Kahraman”) ve Mr. Manchas’ı seslendiren Jesse Corti (“Karlar Kraliçesi,” “Güzel ve Çirkin”).

Walt Disney Animasyon Stüdyolarından “Zootropolis” filminin yönetmenliğini Howard (“Karmakarışık,” “Bolt”) ve Moore (“Oyunbozan Ralph,” “The Simpsons”) üstlenirken, yapımcılığını Spencer (“Oyunbozan Ralph,” “Lilo ve Stitch”) üstleniyor.
Senaryo yazarları Bush ve Phil Johnston (“Oyunbozan Ralph”).
Baş yapımcı John Lasseter.
Film müziklerini Michael Giacchino (“Jurassic World,” Oscar®-ödüllü Disney•Pixar filmi “Ters Yüz”) yapıyor ve ayrıca filmde yepyeni orijinal bir parça olan, GRAMMY®-ödüllü şarkıcı ve şarkı yazarı Sia ve şarkı yazarı ikili Stargate tarafından yazılarak GRAMMY sahibi Shakira tarafından seslendirilen “Try Everything” kullanıldı.
Ebeveyn Kontrolüyle izleyicilere açık olan “Zootropolis” 4 Mart 2016’da beyaz perdeye çıktı.

BÜYÜK BİR FİKİR

Film Yapımcıları Karmaşık Temayı Gerçeklik, Eğlence ve Macerayla Dengeliyorlar


Walt Disney Animasyon Stüdyoları filmlerinin hepsinin temelini araştırma oluşturuyor; baş yapımcı John Lasseter harika bir hikaye yaratmak için bunun şart olduğuna inanıyordu.
Bu yüzden “Zootropolis”in arkasındaki film yapımcıları tamamen hayvanlardan oluşan bir dünya yaratmaya karar verdikleri zaman iş araştırmaya geldiğinde kendilerini resmen doğaya verdiler.

Ekip, Afrika’ya yolculuklarının yanı sıra Disney’in Hayvan Alemi ve San Diego vahşi hayvan parkında zaman geçirdiler; çok sayıda uzmanla görüştüler ve Los Angeles şehrindeki Doğal Tarih müzesini ziyaret ettiler.
Yönetmen Byron Howard, “Yaklaşık 18 ayımızı tamamen hayvanları araştırmakla geçirdik.” Diyor ve ekliyor, “Doğada birbirleriyle nasıl iletişim kurduklarını, nasıl sosyalleştiklerini ve kendi topluluklarını doğada nasıl kurduklarını inceledik.”

Howard, “Hayvanların büyük bir bölümünün -yüzde 90’ının- av olduğunu gördük.” Diyor ve devam ediyor. “Sadece yüzde 10 yırtıcılardan oluşuyor. Yani biz aslında hayvan alemini yırtıcıların yönettiğini düşünsek de onlar azınlığı oluşturuyorlar. Antropologlar ve sosyologlarla konuşarak insan tarihinin en başlarını inceledik; ne zaman bir çoğunlukla azınlık olsa, sosyal sorunlar çıkıyordu. Her türden hayvanın kendilerine benzeyen hayvanlarla birlikte dolaştığını öğrendik ve gördük; kendi gruplarına sığınıyorlar ve korunuyorlar, farklı görünen hayvanlardan da kaçınıyorlar.”

Bu araştırma film yapımcılarını basmakalıplarla ve önyargılarla oynayan bir hikayeye itti.
Howard, “Komik bir hayvan filmi çekmek için yola çıktık ama kazmaya devam ettikçe çok daha önemli bir şey hakkında konuşma fırsatı elde ettik; bu arada hâlâ dünyayla, karakterlerle ve hikayeyle eğlenebiliyorduk.” Diyor.

Baş senarist Josie Trinidad’a göre film yapımcıları ilk olarak avlarla yırtıcılara ve bunun Zootropolis’daki bir topluluğu nasıl etkileyeceğine baktılar.
Film yapımcıları hikayede doğru bir denge yakalamaya çalıştılar. Yönetmen Rich Moore, “Doğru noktayı bulabilmek için çok sıkı çalıştık. En başından beri amacımız eğlenceli, duygusal ve anlamlı bir şeylerden bahseden bir hikaye anlatmaktı.” Diyor.



Baş hikaye yazarı Jim Reardon, film yapımcılarının ciddi temaları çok dikkatli ve uygun bir şekilde sunduklarını söylüyor.
Peki yaklaşımları?
 Reardon, “Vaaz verme, anlatma, göster.” diyor.
“Seyircilerin, tavşanla tilki, aslanla kuzu gibi belirli hayvanlar ve onların ilişkileri üzerindeki beklentilerini aldık ve onları tersine çevirdik. Bu da bütün filme yaklaşım konusunda çok önemliydi; seyircinin hayvan dünyası hakkında ‘bildiklerini’ aldık ve onları basmakalıpların incelendiği bir forum olarak kullandık.” Diyor.

Yapımcı Clark Spencer, “Olağanüstü bir önyargı uzmanı olan Doktor Shatki Butler’la konuştuk.” Diyor ve ekliyor, “O bize birini tanıdıktan sonra ona karşı önyargılı olunmanın zor olduğunu söyledi. Bu temel fikir doğal düşmanlar olan tavşanla tilkinin hikayesine çok iyi oturdu, ikisi de önceden birbirleri hakkında belirli şeyler düşünüyorlardı ama ekip olmak zorunda kaldıktan sonra bu varsayımlarının tamamen yanlış olduğunu öğrendiler.”

BÜYÜK BİR HAREKET

Judy Hopps yavru bir tavşan olduğundan beri polis memuru olmak istiyordu.
Tabii ki şartlar ona karşıydı çünkü bir tavşan daha önce Zootropolis polis merkezine katılmamıştı ve hatta buna cesaret bile etmemişti.
Zootropolis’daki polisler gergedanlar, filler ve hipopotamlar gibi büyük hayvanlardan oluşuyordu. Ama bu Judy’yi durdurmadı.
Moore, “İçinde büyük bir adalet hissi var. Güçsüzlerin hakkını koruyor, zorbalıktan hoşlanmıyor ve büyük şehir ‘Zootropolis’deki herkes her şey olabilir sloganına cidden inanıyor.

Ancak bu kolay olmayacak.
Judy bir polis memuru olmaya uygun değil ya da en azından herkes öyle düşünüyor.
Ama bir tavşan olarak belirli becerilerinin başarılı olmasını sağlayabileceğini anlamasından sonra eğitimlere katılıyor ve sınıf birincisi olarak mezun oluyor.
Yardımcı senaryo yazarı Phil Johnson, “O çok zorlu biri ve hayır cevabını kesinlikle kabul etmiyor. Eğer kafasına bir şey koyarsa kesinlikle peşinden gidiyor.” Diyor.

Howard, “Performansı yüzünden belediye başkanı Lionheart onu fark ediyor ve ona Zootropolis merkezinin 1. bölgesinde polis akademisi öğrencisi olma seçeneği sunuyor ki orası şehrin en zorlu ve en önemli bölgesi.” diyor.

Ama Judy’nin patronu ve ciddi bir Cape bizonu olan Amir Bogo, onun akademi rekorundan hiç etkilenmiyor.
Polis gücünde bir tavşan istemiyor. Bu yüzden Bogo ona yüksek profilli bir görev vermek yerine, onu otopark görevine veriyor. Trinidad, “Orada mutlu değil. Ama kendini yerden kaldırıp, tozlarını silkeleyip işe koyularak, bir tavşanın polis olabileceğini kanıtlamak için çok çalışmaya başlıyor.” Diyor.

Judy ilk gününde öğlene kadar 200 park cezası kesiyor. Ama tam kendini iyi hissetmeye başlarken şüpheli görünen bir tilkiyle, yani Nick Wilde’la karşılaşıyor.
Judy’nin ebeveynleri her zaman ona tilkilerin sinsi ve güvenilmez olduklarını söylemişlerdi ve Nick de bu önyargıya tamamen uyuyordu.
Moore, “Nick tüm hayatını şehirde geçirmiş biri. Eğer herkes onun bir dolandırıcı olduğuna inanacaksa, olabileceği en iyi dolandırıcı olmaya karar vermiş. Nick’in düşündüğü kadarıyla Judy banliyöden gelen bir tavşandan ötesi değil. Ve gerçek bir polis olma hayalinin asla gerçekleşmeyeceğini yüzüne söylemekten hiç çekinmiyor.” Diyor.



Judy büyük bir şans elde ediyor, ancak Amir Bogo ona istemeyerek yeni bir dosya veriyor.
Yardımcı yönetmen ve yardımcı yazar Jared Bush, “Bazı memeliler kayboluyorlar. İçlerinden biri de Bay Otterton. Karısı Bayan Otterton çaresizce onu bulmaya çalışıyor. Başka memeliler de kayıp olsa da Amir Bogo, Otterton dosyasına Judy’nin istediği gibi bir ilgi göstermiyor. Bu yüzden Judy onlara yardım etmeye gönüllü oluyor.” Diyor.

Bogo kafasındaki düşünceye rağmen Hopps’un görevde çalışmasına izin veriyor ama onunla bir anlaşma yapıyor; davayı çözmek için 48 saati var, aksi halde Judy polis gücünden istifa etmek zorunda kalacak.
Ve Amir Bogo onun istifa etmesini umarken Judy bu sınavı kabul ediyor ve kendini göstermek için harekete geçiyor; ta ki ilk ipucunu keşfedene kadar.
Bush, “Bir noktada Bay Otterton’ın ortadan kaybolmadan önce Nick Wilde’la temas kurmuş olduğunu öğreniyor. Bu onun ilk ipucu. Bu yüzden dolandırıcı Nick’i kendisine yardım etmesi için ikna etmeye çalışıyor ve bu da, iki zıt karakteri birlikte çalışacakları çılgın bir maceraya sokuyor.” Diyor.

BİR ŞEHRİN KURULUŞU

Film Yapımcıları İçlerindeki Hayvanı Ortaya Çıkartarak Her Boydan Hayvan İçin Bir Şehir İnşa Ediyorlar


Judy Hopps’a göre Zootropolis hayallerin gerçekleştiği bir yer. Yönetmen Rich Moore, “Judy her zaman Zootropolis’e istediği her işi yapabileceği ışıltılı bir şehir olarak bakıyor. Ama Tavşan Yuvası'ndan sonra uzun bir yolu var.” Diyor.

“Zootropolis” üzerine fikirler şekillenmeye başladığı zaman film yapıcıları hayal ettikleri şehrin her şekilden ve boydan kolları olduğunu fark ettiler.
Yapıcı Clark Spencer, “Hayvanların gerçek boylarını yansıtmak istedik- bu da animasyon filmlerinde nadiren yapılan bir şeydir. Bu yüzden bizim dünyamızın yaratıcı ve açık bir şekilde her boydan hayvanı barındırabilecek şekilde olması gerekiyordu.” Diyor.

Sanatçılar, teknisyenler ve hikayeci ekip bir araya gelerek, büyük ulaşım sistemleri için minik sistemler olan ve boruların, rampaların, yürüyen merdivenlerin ve büyüklü küçüklü girişlerin bir ağ şeklinde bir araya geldiği çok yönlü bir şehir yarattılar.
Bu şehir sadece çeşitli boylarda değil, çeşitli ihtiyaçlara sahip hayvanlara yuva olacaktı.
Yönetmen Byron Howard, “Zootropolis pek çok farklı çevresel bölgeden oluşuyor. Her bölge belirli bir hayvan türü için özel hazırlandı; görünüş, iklim, her şey hayvanların yaşayabilmeleri için gereken yaşam alanını yansıtıyor. Ve bu ortamları bir araya getirerek bütün bu farklı hayvanları büyük bir şehrin içine yerleştirerek, hayvanlar arasında başka yerde mümkün olmayacak fırsatlar ve ilişkiler oluşturduk.” Diyor.

Yapım tasarımcısı David Goetz, film yapımcılarının şehri tasarlayabilmek için hayvan gibi düşünmeleri gerektiğini söylüyor.
“Zootropolis’in zor kısmı insanlar tarafından değil, orada yaşayan hayvanlar tarafından inşa edilmiş bir dünya olmasıydı. Normalde beklediklerimizden farklı bir his yaratan çok organik şekiller kullandık. Bir deve insanlarda bulunan teknolojiyi ve bilgiyi kullanarak Sahra meydanını nasıl inşa edebilirdi? Bir kutup ayısı Tundra kasabasına ne koyardı? Ayrıca insanların metropol hissiyatını yakalayabilmeleri ve kendileriyle bağdaştırabilmeleri için de bazı unsurlar ekledik.” Diyor.



New York ve Londra gibi şehirlerden ilham alan sanatçılar, geleneksel şehir manzaralarını küresel etkiler ve hayvan yaşantılarıyla karıştırdılar.
Örneğin Tundra kasabası spor merkezi, Rusya mimarisine gönderme olarak soğan şekilli bir kubbeye sahip ve Zootropolis tren istasyonunun içi de Madrid’in Atocha tren istasyonundan esinlenilmiş tropik bir bahçe görünümünde.
Güney Kaliforniya’ya benzer bir iklimi olan Zootropolis’te her türden sakini için yapay iklim sahaları bulunuyor.
Bitişik mahallelerde zıt iklimler yaratmanın mantığı da geniş araştırmalar sonucunda ortaya çıkıyor.
Goetz, “‘Bir tundrayı çölün yanına nasıl koyarız?’ diye sorduk. Cevabı da basit oldu aslında. İki yaşam alanını birbirinden ayıran dev klimalı duvarlar yaptık. Tıpkı bizim kendi klimalarımız gibi. Biri soğuk hava üfleyerek Tundra kasabasını soğuturken, diğeri Sahra meydanını ısıtmak için sıcak hava üflüyor.” Diyor.

YAKIN BAKIŞ

Düzenleme, Aydınlatma ve Gelişmiş Teknolojiyle Zootropolis’i Hayata Geçirme


Bir animasyon filminde doğru görüntüyü yakalamaya çalışma yolculuğu, canlı aksiyon filmlerine çok benziyor.
Teknoloji, aydınlatma ve düzenleme bir araya gelerek filmin hayata geçmesi için genel bir vizyon oluşturuyor.
Yapımcı Clark Spencer, “Zootropolis’i gerçekleştirebilmek için olağanüstü bir takım kurduk. Bu filmde çıtayı gerçekten yükselttik ve bence seyirciler bundan çok etkilenecekler.” Diyor.

SAÇ ve GİYİM

Görsel efekt gözetmeni Scott Kersavage, ekibin yaşadığı en büyük zorluğun karakterlerin boy farkı olduğunu söylüyor.
Kersavage, “Ayrıca neredeyse her karakterin tüyleri var. Bu da aşmamız gereken büyük bir dağdı.” Diyor.

Yapım başlamadan önce teknolojinin, film yapımcılarının hayvanların boyutları, temsil edilen farklı hayvan türleri -64 adet- ve hatta sadece hayvanların kürkleri değil, giydikleri giysilere kadar bütün taleplerini karşılayabilmesi için hazırlanması gerekiyordu.

Kersavage, “Daha en başından kesin olan şey, karakterlerin pelüş hayvanlara benzemelerini istemediğimizdi. Bu gerçekliği yakalamak için bir sürü araştırma yaptık. Bulduğumuz şeylerden biri hayvan kürkündeki köklerin, herkeste aynı olan insan saçının aksine hayvandan hayvana değişiyor olduğuydu.” Diyor.

En büyük buluşlardan biri kürkün ve tüylerin hareketlerinden geldi. Kersavage, “Tüyleri tek tek kontrol edebilmemiz ve eski hareket edişinden daha iyi olması gerekiyordu.” Diyor ve ekliyor, “Aralarından rüzgar geçirebilmek istiyorduk. Geçmişte tek bir saç teli tüm kümeyi hareket ettiriyordu. Ama ‘Zootropolis’te her bir teli tek tek hareket ettirebiliyoruz ve bunu sinemaların 1800’lük çekimlerinde kullanılabilecek gibi yapıyoruz. Teknoloji ekibimiz bir sürü araştırma ve geliştirme yaptı. Bunu diğer animasyon özelliklerinde gördüğümüzü zannetmiyorum.”

Hareket eden bir yaratığın üzerindeki kürkün üstüne giysi eklemenin de zorlukları oldu.
Simülasyon denetmeni Claudia Chung Sanii’ye göre çözüm, biraz tüy dökmekten geçiyordu.
Claudia, “Giysi derinin üstünde hareket ettikçe giysilerin altındakiler kesiliyorlar, tıpkı bir çim biçme makinesi gibi. Ve tüyleri kesiyormuşuz gibi görünmesin diye de bu tüyleri biraz yatırmaya başladık, böylece giysiyle etkileşime giriyor gibi göründü.” Diyor.

Teknoloji sanatçılara biraz daha girdi sağlarken kürkün bu yatışını daha gerçekçi göstermelerini de sağladı.
Chung Sanii, “Sanatçılar onu yönlendirebiliyorlar, sanki onu tarıyormuşsunuz gibi. Bununla birlikte giysi dışındaki şeyler, mesela karakterin eli yüzüne dokunduğu zaman altında kalan tüyler yatabiliyorlar.” Diyor.

DÜZENLEME

Sinematografi düzenleme yönetmeni Nathan Warner, ekibinin ‘Zootropolis’ ile yaşadığı en büyük zorluğun boyut olduğunu söylüyor. Warner, “Ortam ve karakterler son derece farklı boyutlarda ve şehirde bulundukları yere göre de sürekli değişim gösteriyorlar. Mesela bir fil restoranının bir tavşana servis verebilmesi gerekiyor. Bu da çok sayıda zorluk yaratıyor.” Dedi.

Warner’a göre amaç seyirciye modern canlı-aksiyon filmlerinden alışkın oldukları bir kamera dili sunmaktı.
Warner, “İnsanlara çektiğimiz dünyanın fantezi değil gerçek olduğunu ne kadar hissettirirsek o kadar iyi olacaktı. Var olan bütün zorluklara rağmen sanki orada biri varmış da karakterlerimizi bulundukları yerlerde kameraya çekiyormuş gibi hissettirmek için elimizden geleni yaptık.” Diyor.

Warner ve ekibi gerçek dünya diyafram ayarı -alan derinliği- kullanarak odaklananları ve odaklanmayanları gösterdi.
Warner bu çalışma sayesinde bir tavşanı 60 santim gösterirken bir zürafayı altı metre gösterebildiklerini söyledi.
“Kameramızı tek lens refleksli kameraların çalışmasına benzettik, böylece farklı aydınlatma şartlarında, farklı hayvan boylarında ve bir hipopotamla karşı karşıya olan bir farenin suratını ne kadar yakından çekmemiz gerektiği konularında netliği, odaklamayı, bozulmaları ve odak dışı alanları öğrendik.”

Ayrıca düzenleme ekibinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, Bilgisayar Grafikleri'nin rahatsız edici boyutta kusursuz olma eğilimi oldu.
Belirli canlı-aksiyon durumlarında, örneğin loş aydınlatmalı ortamlarda kusursuz şekilde odaklama zor olurken, animasyonda bunu yapmak son derece kolay. Ama kusursuz odak, seyircinin gözünü istenen nesneye çekmiyor.
Warner, “Bu filmde canlı-aksiyon standartlarına erişebilmek için çok yorucu da olsa tersten çalışmaya başladık. Kusursuz olma hakkında bildiklerimizi unutmamız gerekiyordu. Bilinçli olarak, odaklarken hedeflerimizi kaçırdık ve ardından hedefe yaklaştık veya uzaklaştık, tıpkı canlı aksiyon filmlerinde gördüğümüz gibi.” Diyor.

Warner sözlerine, “Aynı tekniği kamerayı hareket ettirirken de kullandık. Çoğu zaman sanki kameraman hızla hareket eden yaratığa yetişmekte zorlanıyormuş gibi bir etki yarattık. Seyirciler bu küçük ayarlamalara alışkınlar.” diye devam ediyor.

AYDINLATMA

Sinematografi Aydınlatma yönetmeni Brian Leach, Zootropolis için en doğru görüntüyü kazandırmaya yardım etmek üzere Warner’la birlikte çalıştı.
Sadece şehirde bulunan farklı bölgeler değil, şehrin büyüklüğü de kendi başına zorlayıcı bir durum oluyordu.
Leach’e göre, Judy’nin filmin başında Zootropolis’e doğru gittiği tren yolculuğu, ekip için en zorlayıcı sahne olmuş.
Leach, “Bu sahne, şehrin tanıtımı oluyor. Burada farklı bölgeler için birer vitrin gerekiyordu ve Zootropolis’in zenginliğini, güzelliğini gözler önüne sermeliydik. Bu kesit, şehrin çeşitliliğini ve sakinleri için yaratılan iklim sahalarını gösterecek kocaman çekimlerle dolu olmalıydı. Şehrimizi gerçekten gösterebilmek için tüm departmanlar arasında büyük bir bilgi alışverişi oldu. İnsanların ağızlarını açık bırakacak bir şey olmalıydı. ” diyor.

Zootropolis’in eşsiz bölgeleri, eşsiz yaklaşımlar gerektirdi.
Leach, “Aydınlatma açısından çok sayıda farklı ortama ve ruh haline erişmemiz gerekiyordu.” Diyor ve ekliyor, “Bölgelerden her biri için eşsiz bir renk imajı yaratmaya çalıştık. Sahra Meydanında sıcak tonlar kullandık ve atmosferin kuru ve sıcak bir his vermesini sağladık. Yağmur ormanının serin bir tonu ve ağır nem oranı var. Tundra Kasabası gölgeler içinde serin ve ayazlı bir yer. Aynı zamanda bölgelere aynı şehire ait olduklarını gösteren bir hava katmak gerekiyordu. Sakinleri için farklı bölgelerin yaratıldığı tek bir yer olduğu hissini vermek istedik.”

Film yapımcıları bir sahneyi aydınlatmadan önce, hangi iklimde olacağını düşündüler.
NASA iklim bilimcisi olan Doktor Thomas Wagner’e de danışarak atmosferin ışığı nasıl etkilediğini incelediler.
Leach, “Bu filmde atmosfer fikrini gerçekten zorladık.” Diyor ve ekliyor, “Havaya kamera önündeki başka bir unsurmuş gibi davrandık. Filmdeki her kesitte bunu yansıttık ve bu da şehirdeki farklı bölgeleri birbirinden ayırmaya yardımcı oldu. Ayrıca filmdeki boyutları belirlememize de yardımcı oldu.”

Aydınlatma ekibi, genel görüntünün yanı sıra her sahnedeki duygunun tanımlanması ve yaratılmasına da yardım etti.
Leach, “Aydınlatma sayesinde bir sahnedeki duyguyu takip etmek için bir sürü fırsat doğuyor. Mesela Judy’yle Nick’in arasındaki önemli bir anı anlatan gondol sahnesi karanlık, bunalımlı ve atmosferik başlıyor. Sonra güneşin yeni bir güne doğması ile bitiyor ki bu da çok sembolik bir şey.” Diyor.

Film yapımcıları WDAS tescilli teknolojinin de altını çizmeyi başardılar.  “6 Süper Kahraman” filmini hayata geçirmek için yaratılan Hyperion, son derece faydalı olduğunu kanıtladı.
Kersavage, “Hyperion, filmimizin görüntüsünde ve her şeyin yorumlanmasında gerçekten büyük etki yarattı. Aydınlatma, nesnelerin üzerinden sekmesi ve her bir yüzeye tanımladığımız fiziksel özellikleri yüzünden çok önemli. Işıklar Hyperion sayesinde daha düzgün hareket ediyorlar.” Diyor.

Leach, “Bu filmin görüntüsüne ve yaratmayı başardığımız görüntülerin çeşitliliğine bayıldım.” Diyor.



FİLM YAPIMCILARI HAKKINDA

BYRON HOWARD (Yönetmen/Hikaye)


Nathan Greno’yla birlikte Disney’in 2010’da dünya çapında hit olan “Karmakarışık” filmini yönetti.
Bu filmde Oscar®-adaylı ve Grammy®-ödüllü “I See the Light” şarkısı yer alıyor.
Howard ve Greno sonrasında 2012’de tekrar “Tangled Ever After” filmi için bir araya geldiler.

Howard’ın çocukken en sevdiği Disney animasyon filmleri arasında “Robin Hood,” “Cinderella” ve “Uyuyan Güzel” bulunuyor.
Ayrıca Chuck Jones, Ronald Searle ve Bill Watterson gibi sanatçılardan ilham aldı ve bilgisayarını kendi yarattığı kağıt karakterlerle dolduruyordu.
Sanata ve animasyona olan aşkı lisede ve üniversitede devam etti.

Howard, Washington’da sinematografi, sanat ve edebiyat eğitimi alarak film yapımcılığı ilgisini sürdürdüğü The Evergreen eyalet üniversitesinden edebiyat fakültesi diploması aldı.
1991’de Disney ailesinin bir parçası olarak Orlando’da Disney-MGM Stüdyolarında animasyon turu sunuculuğuna başladı.
Howard 1994’te “Pocahontas” filmi için tweening ve toparlama sanatçısı olarak resmen Florida’daki Walt Disney Animasyon Stüdyolarına girdi. Orada çabucak “Mulan” filmi için animatör oldu ve “Lilo ve Stitch” ve “Ayı Kardeş” filmlerinin animasyon denetmenliğinin yanı sıra iki filmde de karakter tasarımı yaptı.



Howard daha sonra hikaye sanatçısı ve karakter tasarımcısı olarak sinematografi ve çizim çalışmalarını sürdürmek üzere Kaliforniya’ya geçti ve 2006’da Walt Disney Animasyon Stüdyolarının yönetmeni oldu.
Walt Disney Animasyon Stüdyolarının Oscar®-adaylı 2008 filmi “Bolt”, Howard’ın sinema filmi yönetmeni olarak (Chris Williams’la birlikte) ilk çıkış filmi. Howard aynı zamanda bu filmdeki karakterlerden bazılarını tasarladı.

Howard animasyonun işbirlikçi ortamını seviyor, çünkü bununla sanatı, sinematografiyi, yazmayı, tasarımı, oyunculuğu ve müziği, destekleyici ve yetenekli bir sanatçı ailesiyle birlikte birleştirebiliyor.
Ekip üyeleri birbirlerine ilham vererek, tek başına yapabileceklerinden daha büyük bir şey ortaya çıkartabiliyorlar.

Howard, hayat boyu süren animasyon tutkusu ve 20 yıldan fazla süren kariyerine ek olarak ilgi alanlarının içinde sanat, müzik, tiyatro, seyahat ve hayvan sevgisi (İki tane sevimli ve kurnaz kedisi var) bulunuyor.
Los Angeles, Kaliforniya’da güneşli ve sessiz bir tepede orta çağ temalı küçük bir çiftlikte yaşıyor.




RICH MOORE (Yönetmen/Hikaye)


Walt Disney Animasyon stüdyolarının 2012 Oscar®-adaylı filmi “Oyunbozan Ralph”in yönetmeni.

Moore “The Simpsons” dizisinin çok sayıda bölümünü yönetti ve “Simpsonlar: Sinema filmi” filminin seri yönetmeniydi.
Kaliforniya Sanat Enstitüsünün (CalArts) meşhur Karakter Animasyon Programından mezun olan Moore, Ralph Bakshi’nin “Mighty Mouse: The New Adventures” filminde tasarım ve yazarlık yaptı.
“The Simpsons”ın ilk üç yönetmeninden biri olarak ilk beş sezon içersinde Emmy® ödülü sahibi “Homer vs. Lisa and the Eighth Commandment” dahil olmak üzere çok sayıda bölümü yönetti. Ardından Gracie Films’lerinden “The Critic” için denetleyici yönetmenlik yaptı.

Moore, Matt Groening’ın “Futurama” dizisinin yaratıcı geliştirilmesi ve yapımında gözetmenlik yaptı ve 1999’da (Ulusal Karikatürcüler Derneğinden) En iyi Televizyon Animasyonu dalında Reuben Ödülü, 2001’de Animasyonda özel başarı dalında (Dünya Bilim Kurgu Derneğinden) Hugo Gold plaketi ve 2002’de (“Roswell That Ends Well” bölümü için) Olağanüstü Animasyon programı dalında Emmy® ödülü aldı.

Warner Bros’taki yönetmenlik veya denetleyici yönetmenlik çalışmaları arasında kısa tiyatral filmi “Duck Dodgers in Attack of the Drones”, CBS prime-time pilot dizisi “Vinyl Café”, Comedy Central’ın “Drawn Together” filmi, Mad TV’nin “Spy vs. Spy” filmi ve Fox’un “Sit Down, Shut Up” filmi yer alıyor.



JARED BUSH (Yardımcı Yönetmen/Hikaye/Senaryo)


“Zootropolis” dünyasının tanımlanmasının yanı sıra karakterlerin geliştirilmesine, kişiliklerin şekillendirilmesine ve genel olarak hikayeye yardım etmekten sorumlu.

Bush ayrıca Disney XD’nin animasyon komedi serisi “Penn Zero: Part-Time Hero” için yardımcı yaratıcılığın yanı sıra baş yapımcılık ve yazarlık yapıyor.
Bunun yanı sıra Oscar® ödüllü filmler olan “6 Büyük Kahraman” ve “Karlar Ülkesi” filmlerinin de geliştirilmelerine yardımcı oldu.

Kariyerine Akademi ödülü® sahibi yönetmen Robert Zemeckis için senaryo okuyucusu olarak başlayan Bush, baş rollerini Adam Arkin ve Elliott Gould’un paylaştığı “Baby Bob” serisinin yazarları arasında çalıştı.
Bush, repertuarına baş hikaye editörlüğü ve yardımcı yapımcılığını yaptığı Will Smith filmi “All of Us”ı da ekledi.
Ayrıca Revolution Studios, Fox ve NBC için orijinal televizyon dizileri geliştirmenin yanı sıra New Line Cinema, Columbia/Tristar ve 20th Century Fox için sinema filmi projeleri de yaptı.

Harvard üniversitesinin İngilizce ve Amerikan edebiyatı bölümünden mezunu olan Bush, altı kıtada 40 ülkeyi gezmiş bir seyahat tutkunu ve yıllar içinde çok sayıda caz grubunda çalmış olan başarılı bir trombon sanatçısı.
Bush şu anda üniversite aşkı ve üç çocuklarıyla birlikte bir imparator akrebi, bir Ball pitonu, bir ağaç kurbağası ve 36 kiloluk Pit bull’u dahil olmak üzere, bir ev dolusu hayvanıyla Los Angeles’ta yaşıyor.



CLARK SPENCER (Yapımcı)


Walt Disney Animasyon stüdyolarının 2012 Oscar® adaylı sinema filmi “Oyunbozan Ralph”ın yapımcılığını üstlendi ve bununla birlikte Amerika Yapımcılar Derneğinden En iyi animasyon filmi dalında ödül aldı.

Spencer son 20 yıl içersinde Walt Disney Animasyon stüdyoları için çok sayıda filmde en üst yönetici konumlarında çalıştı.
Disney’e 1990 Temmuz ayında finans ve planlama departmanında kıdemli iş planlamacısı olarak girdi ve 1991 Ağustos ayında stüdyo planlama müdürü olarak terfi aldıktan sonra 1992 Eylül ayında Stüdyo planlama ve finans yöneticiliğine terfi edildi.
Bu süre zarfında Asya’da Disney kanalının açılmasına, Miramax Films şirketinin alınmasına ve Disney’in Paris merkezli animasyon stüdyosunun iş planının yaratılmasına dahil oldu.

Spencer 1993 Ekim ayında bölümün planlama yönetmeni olarak Walt Disney Animasyon Stüdyolarına katıldı ve çabucak planlama ve finans başkan yardımcılığı koltuğuna terfi edildi.
The Hollywood Reporter gazetesi Spencer’ı, 1995’te 35 yaş altındaki yeni nesil genç yöneticiler sıralamasına soktu.
1996 Ekim ayında Walt Disney Animasyon Stüdyoları ve Teatral yapımlar için finans ve operasyon başkan yardımcılığına yükseldi ve 1998 Eylül ayında Disney’in Florida merkezli animasyon stüdyosuna geçişine kadar bu görevinde kaldı.

Spencer, Florida stüdyosu için kıdemli başkan yardımcılığı ve genel müdürlük yaptığı sırada bütün üretim ve operasyon işlerine baktı. 1999’da Florida Stüdyolarında ikinci animasyon filmi olan Oscar® adaylı sinema filmi “Lilo ve Stitch”in yapımcılığını üstlendi.
Büyük beğeni alan bu film, üç DVD serisi, televizyon animasyon dizisi ve bugün bile hâlâ popüler olan karakterleriyle Walt Disney şirketi için imtiyaz hakkı getireceğini kanıtladı.
Spencer 2002’de “Robinsons Ailesi” filminin baş yapımcısı olarak Burbank’teki animasyon stüdyolarına döndü ve projenin hikaye gelişimini denetledi.
Ardından Walt Disney Animasyon Stüdyolarının 2008 Oscar® adaylı filmi olan “Bolt”un yapımcılığını üstlendi.

Aslen Seattle, Washington’dan olan Spencer, 1985’te Harvard Üniversitesi tarih fakültesinden mezun oldu.
Üç yılını Wall Street’teki Bankers Trust şirketinde finans ortağı olarak çalışarak geçirdi ve ardından Harvard Ticaret okuluna geri dönerek işletme mastırını tamamladı.
Şu anda Malibu, Kaliforniya’da yaşıyor.



JOHN LASSETER (Baş Yapımcı)


Walt Disney Animasyon Stüdyolarından, Pixar Animasyon Stüdyolarından ve Disneytoon Stüdyolarından çıkan tüm filmleri ve projeleri yaratıcı bir şekilde denetlemesine ek olarak, Walt Disney için çeşitli işlerde yeni fikirler sunuyor.

Lasseter ilk yönetmenlik çıkışını 1995’te, ilk sinema metrajlı bilgisayar animasyonu filmi olan “Oyuncak hikayesi” filmiyle yaptı ve “Oyuncak Hikayesi” ekibine ilham verici liderliğinden dolayı Özel Başarı Oscar® ödülü aldı.
Senaryo yazarı ekibinin geri kalanıyla birlikte En iyi orijinal senaryo dalında Akademi Ödülü® adaylığı kazanmalarından sonra ilk defa bu kategoriye bir animasyon filminin girişini sağlamış oldular.
Lasseter aynı zamanda “Bir Böceğin Yaşamı” (1998), “Oyuncak Hikayesi 2” (1999), “Arabalar” (2006) ve “Arabalar 2” (2011) filmlerinin yönetmenliğini de yaptı.
Şu anda 15 Haziran 2018’de beyaz perdeye çıkacak olan Disney•Pixar’ın “Oyuncak Hikayesi 4” filminin yönetmenliğini yapıyor.

Lasseter Walt Disney Animasyon Stüdyolarının Oscar® ödüllü filmi “6 Büyük Kahraman” (2014) ve En iyi Orijinal şarkı dalında Oscar ödül alan (“Let It Go”) “Karlar Ülkesi” (2013) filmlerinin de baş yapımcılığını üstlenmişti.
Lasseter, 2006’da iki animasyon stüdyosunun da yaratıcı denetmenliğini üstlenmesinden sonra Walt Disney Animasyon Stüdyoları filmi “Bolt” (2008), “Prenses ve Kurbağa” (2009), “Karmakarışık” (2010), “Winnie the Pooh” (2011), “Oyunbozan Ralph” (2012) ve bu yılın “Zootropolis” ve “Moana” filmlerinde baş yapımcılık görevini üstlendi.
Ayrıca “Uçaklar 2: Söndür ve Kurtar” ve “Tinker Bell ve Canavar Efsanesi” gibi Disneytoon Stüdyoları filmleri için de baş yapımcılık yapıyor.

Lasseter “Sevimli Canavarlar” (2001) filminden sonra yedi Akademi ödüllü® “Kayıp Balık Nemo” (2003), “İnanılmaz Aile” (2004), “Ratatouille” (2007), “WALL•E” (2008), “Yukarı Bak” (2009), “Oyuncak Hikayesi 3” (2010), “Cesur” (2012) filmlerinin yanı sıra geçen yılki “Ters Yüz” ve “İyi Bir Dinozor” filmleri dahil olmak üzere Pixar filmlerinin hepsinde baş yapımcılık yaptı.
Şu ana kadar 16’sından 14’ü birinci sıraya yerleşen Pixar filmleri 9,6 milyar dolarlık gişe hasılatı elde etti.

Lasseter’ın yazıp yönettiği ve animasyonunu yaptığı Pixar kısa filmleri arasında “Luxo Jr.,” “Red’s Dream,” “Tin Toy” ve “Knick Knack” bulunuyor.
“Luxo Jr.” 1986’da En İyi Animasyon Kısa filmi dalında ilk defa Akademi Ödülüne® aday gösterilen üç boyutlu bilgisayar animasyonu filmiydi; “Tin Toy” ise 1988’de En İyi Animasyon Kısa filmi dalında ilk defa Akademi Ödülü® kazanan üç boyutlu bilgisayar animasyonu film oldu.
Bunun ardından Lasseter, stüdyonun sonraki tüm kısa filmlerinin baş yapımcılığını üstlendi.
Bu filmlerin arasında Akademi ödülü sahibi kısa filmler “Geri’s Game” (1997) ve “For the Birds” (2000), “La Luna” (2011), “The Blue Umbrella” (2013) ve Pixar’ın yeni kısa filmi ve “Ters Yüz” filminden önce giren “Lava” ve “İyi Bir Dinozor”dan önce giren “Sanjay’s Super Team” yer alıyor.
Lasseter ayrıca Walt Disney Animasyon Stüdyoları kısa filmlerinin de baş yapımcılığını üstlendi.
Bu filmler arasında Oscar® ödüllü kısa filmler “Feast” (2014) ve “Paperman” (2012) filmlerinin yanı sıra “Get a Horse!” (2013) ve yeni kısa film olan “Karlar Ülkesi: Kutlama” yer alıyor.

Walt Disney Imagineering için üstlendiği yaratıcı baş danışman rolü ile Kaliforniya Macera parkındaki Disneyland Tatil Köyünde beş hektarlık araziye yayılan Cars Land’in 2012’deki başarılı açılışıyla birlikte Radiator Springs’in sevilen karakterlerini ve görüntüsünü misafirleriyle buluşturmayı başardı.

Lasseter 2009’da, 66. Venedik Uluslararası Film Festivalinde Hayat Boyu Başarı dalında Altın Aslan ödülü aldı.
Ertesi sene Amerika Yapımcılar Derneğinden David O. Selznick Sinema Başarı ödülü alan ilk animasyon film yapımcısı oldu. Lasseter’ın diğer başarılarının arasında, 2004 Sanat Yönetmenleri derneğinden Olağanüstü Sinematik Betimlemeye Katkı ödülü, Amerikan Film Enstitüsünden şeref payesi ve ASIFA- Hollywood’dan Kariyer başarısı ve Animasyon sanatına Katkı dalında 2008 Winsor McCay Ödülü var.

Lasseter, 1986’da Pixar’ın kurulmasından önce Lucasfilm Ltd.’nin bilgisayar bölümünün bir üyesiydi ve burada ilk defa karakter bazlı üç boyutlu bilgisayar animasyon filmi olan “The Adventures of André & Wally B.” ve 1985’te yapımcılığını Steven Spielberg’ün üstlendiği, bilgisayarda yapılan “Genç Sherlock Holmes” filmindeki Mozaik Cam Şövalye karakterinin tasarım ve animasyonlarını yaptı.

Lasseter, Kaliforniya Sanat Enstitüsündeki ilk Karakter Animasyon Programı sınıfında yer alıyordu ve 1979’da film bölümünden Güzel Sanatlar diplomasını aldı.
CalArts öğrenci filmleri olan “Lady and the Lamp” (1979) ve “Nitemare” (1980) filmleriyle animasyon dalında iki defa Öğrenci Akademi Ödülü alan tek kişi oldu.
İlk ödülü, beş yaşındayken Kaliforniya, Whittier’daki Model süpermarketinde pastel boyayla çizdiği Başsız Süvariyle kazandığı 15 dolar oldu.



PHIL JOHNSTON (Hikaye/Senaryo)


İlk Disney filmi, 2012’nin Oscar®- adaylı filmi “Oyunbozan Ralph” olan bir sinema ve televizyon filmi yazarıdır.
Başrollerini Ed Helms ve John C. Reilly’nin paylaştıkları “Çılgın Bir Hafta sonu” filmindeki senaryosuyla İlk En İyi senaryo dalında 2012 Bağımsız Ruh ödülü adaylığı elde etti.
Johnston’ın Sacha Baron Cohen’le birlikte çalışması sonucu çıkan “Grimsby” ise 2016’nın başlarında vizyona girecek.
 Diğer projelerinin arasında Pulitzer ödüllü “Alıklar Birliği” (A Confederacy of Dunces) romanının beklenen uyarlaması (Paramount, yapımcı Scott Rudin), Johnston tarafından yazılan ve Joel ve Ethan Coen ile birlikte yaratılan Fox animasyon dizileri “My Deer Wife” ve “Harve Karbo” bulunuyor.

Johnston film yapımcısı olmadan önce radyo televizyon muhabiri olarak çalışıyordu ve bu çalışmalarıyla üç kere Emmy® ödülü kazandı. Wisconsin-Madison Üniversitesinin Muhabirlik bölümü diploması ve Columbia Üniversitesi Film bölümünden mastır diploması var.
Karısı Jill, iki çocukları Fia ile Emmett ve Wayne Sanchez isimli kedileriyle birlikte Los Angeles’ta yaşıyor.

MICHAEL GIACCHINO (Besteci)


Yakın geçmişte büyük beğeni toplayan film projelerinden bazılarında yer aldı.
Bunların arasında “Ters Yüz,” “İnanılmaz Aile,” “Ratatouille,” “Jurassic World,” “Görevimiz Tehlike 4” ve “Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti” filmleri bulunuyor.
Giacchino’nun Pixar’ın 2009 hit filmi “Yukarı Bak” için bestelediği parça kendisine bir Oscar®, bir Altın Küre, BAFTA®, Broadcast Film Eleştirmen ödülü ve iki Grammy® ödülü kazandırdı.

Stüdyonun Emmy® adaylı televizyon animasyon spesiyali “Prep & Landing: Naughty vs. Nice” filminden sonra “Zootropolis”, Giacchino için ilk Walt Disney Animasyon Stüdyoları filmi oldu.

Giacchino film yapımcılığı kariyerine 10 yaşında Edgewater Park, New Jersey’deki evlerinin arka bahçesinde başladı ve sonunda NYC’de Görsel Sanat akademisinde film yapımcılığı okudu.
Üniversiteden sonra Disney’de pazarlama işine girdi ve önce Juilliard’da, ardından da UCLA’da Müzik Besteleme okudu. Pazarlamadan Disney’in yeni kurulan Interactive Division’a geçti ve orada video oyunları için müzik yazma fırsatı elde etti.



Yeni kurulan DreamWorks Interactive Division’da bir yapımcılık işine geçtikten sonra “Kayıp dünya: Jurrasic Park” filminin uyarlaması olan bir video oyunu için geçici müzik yapması istendi.
Ardından Steven Spielberg, onu besteci olarak işe aldı ve canlı orkestra müziği olan ilk PlayStation oyunu çıktı.
Giacchino video oyunu müzikleri yazmaya devam etti ve “Şeref madalyası” alan müzikleriyle tanınmaya başladı.

Giacchino’nun video oyunlarındaki çalışmaları J.J. Abrams’ın ilgisini çekti ve bunun sonrasında aralarında hit televizyon dizileri “Alias” e “Lost,” ve sinema filmleri “Görevimiz Tehlike 3,” “Uzay Yolu,” “Super 8” ve “Star Trek: Bilinmeze Doğru” gibi film müziklerine uzanan uzun süreli bir iş ilişkisi başladı.

Diğer projelerinin arasında Disney Imagineering ile birlikte Space Mountain, Star Tours (John Williams’la birlikte) için yaptığı müzik işbirliği ve Disneyland Paris’deki “Ratatouille” gezisi bulunuyor. Giacchino ayrıca 81. Yıllık Akademi Ödülleri® müzik yönetmenliğini de yaptı.
“Uzay Yolu,” “Star Trek: Bilinmeze Doğru” ve “Ratatouille” filmlerinin müzikleri canlı olarak tam orkestrayla filmlere yerleştirildiği için müziği uluslararası konser salonlarında duyulabilir.

Giacchino Sinema Sanatları ve Bilimi Akademisi Müzik dalında bölüm başkanı olarak görev yapıyor ve Los Angeles’taki Education Through Music okulunda danışman kurulunda yer alıyor.


Filmin mmknmrtb notu:  4 / 5