3.8.15

Darbe :: Kahraman Müsteşar Paralellere Karşı



Bu yılın başlarında gösterime girip, Türk sinemasında, mevcut hükümete ve sağlam iradeli liderine kurulan komploları faş etme, bu arada haşmetmeabı aklama-paklama, yıkama-yağlama dalında bir ilki gerçekleştiren; bu başarısıyla da IMDb'nin 'Tüm zamanların en berbat filmler listesi'nin zirvesine yerleşerek hepimizi gururlandıran Kod Adı K.O.Z.'u hatırladınız mı?.

Bunca çabasına karşın, ne o lidere, ne o lidere aşık milyonlara, ne de 'normal' sinema seyircisine yaranabilen, dolayısıyla da gişede çakılarak, Ali Kundilli'nin bile epey altında kalan o filmi unutmak, 'aynı yolun yolcusu' ama daha iddialı yeni bir filmsel operasyonla ortaya çıkıp piyasayı karıştırmak şart olmuştu ki Darbe yetişti.. çok şükür!.

Tabii bu arada -fiilen pek öyle görünmese de- seçimle iktidardan düşmüş hükümetin ve her geçen gün prestijinden kaybeden Başkan efendinin böylesine bir morale ihtiyacı gerçekten büyüktü.. valla bu çok iyi oldu bak!.

Yapımda, yayında ve dağıtımda emeği geçen herkese ne kadar teşekkür edilse azdır..
Elbette, sadece kuru bir teşekkürle de kalınmamalı; ilgili arkadaşlar, daha nice darbeli ya da darbesiz operasyonlar için 'maddi-manevi'  desteklenmelidir..
Laylaylaylaylaaaay ooooo Türkiye!.



Müsteşar Buraya Yumruk Havaya

İster istemez karşılaştırmak zorunda hissettiğim Kod Adı K.O.Z.'la 'mesele'si aynı olan, sütten çıkmış ak kaşıkların paralellerle olan mücadelesini vurgulamayı da sürdüren Darbe'nin en önemli farkı, MİT müsteşarını -tamamen- ön cepheye sürmesidir..

K.O.Z.'un en önemli kozu olan malum kişi artık pek ortalığa çıkmamakta, adeta bir peygamber (Sümme haşa!) rütbesine yükseltilmiş olarak, kendisinin sadece o mübarek sesleri biz ölümlülere duyurulmaktadır..
Sanırım böylece, o nur yüzlüye -beyaz perdeden de olsa- doğrudan bakma teşebbüsünde bulunacak gafil gözlerin hemen o anda kör olma ihtimalinin önüne geçilmiş olmalı..

Yok.. bu nur yüzlü o değil, onu görmüyoruz dedim ya!

Bir Fidan Büyüyor

Sayın 'Müsteşar' Fidan'ın (Cansel Elçin) nasıl da şahane bir insan olduğunu; içinin güzelliği dışına vurmuş, iyilik, cesaret, adalet, feragat ve belagat timsali bir yiğit kişi olduğunu bize anlatan -anlatmak ne kelime, adeta kafamıza çakan- 'görkemli' açılış sekansıyla filmimiz başlar..

Mütevazı bir sınır karakolunda, bir grup askere komutanlık yaparken görürüz Fidan'ı ilk..
Orayı basmaya geldiğini telsizden türkü söyleyerek duyuran (deli midir nedir?) ve tüm askerleri, 'yiğitler yiğidi' Fidan'ımızı bile korkudan titreten Tilki kod adlı bir komutanın idaresindeki PKK'lılar ağır silahlarıyla birlikte karakolu yakıp yıkarlar..

Yok.. bu da Tilki değil, paralel polis! 

Biri asker, diğeri terörist olan iki kardeşten birinin 'şehit' olduğu, diğerinin 'ölü ele geçirildiği' bu çatışmadan sağ kurtulan kahramanımızı bundan sonra karakollarda falan değil, en kalitelisinden sivilleri çekmiş vaziyette, MİT'in başında görürüz..

Bu arada neler olmuş, neler bitmiş; bu arkadaş, bu devasa basamakları ne ara, nasıl çıkmış -sanırım bizi ilgilendirmediği için- hiç bilemeyiz..
Olsun ama.. Kahraman Müsteşar'ımızı Ebedi Başbakan'ımızın en has elemanı olarak yanında görürüz ya, o da bize yeter..



Önce Fidan Sonra Erdoğan

Tek düşmanımız PKK olsa canımıza minnettir; oysa, bütün küffar devletler ve onların istihbarat örgütlerinden oluşan tüm dış mihraklar, içimizdeki hain düşman Paraleller'i de bi güzel kullanarak, yüce devletimizin başına çorap örmekte gecikmezler..

Bizi nasıl çökerteceklerinin plânlarını tartışan dış mihraklar, ultra lüks teknelerde içkilerini yudumlayıp, temiz denizlerimize -tüplü tüpsüz- dalışlar yaparak bakir derinliklerimizi kirletirken; Başbakan'ımız da -Müsteşar'ının emniyetli koruması altında- milletimizin bekası, ülkemizin kalkınması için canla başla çalışmaktadır..


Yalnız, ihanet büyüktür..
Dış mihrakların büyük desteğini alan Pensilvanyalı Hocaefendi'nin Paralel örgütü, gemi azıya almış; devlet içinde yapılanmaları gerçekleştirmiş; her alanda olduğu gibi, Polis'in, Emniyet'in ve Adalet'in de içinde yuvalanarak, sonu bir hükümet darbesine varacak kadar işi büyütmüşlerdir..
Polis polisle, savcı savcıyla, hakim hakimle karşı karşıya getirilmiştir..

Bütün bu yapılanmalar yıllar içinde ve bilgisi dahilinde gerçekleştiği halde, gelinen bu aşamayı -nedense- şaşırarak izleyen 'zavallı ve masum' Hükümet, harekete geçmeye nihayet karar vermiştir..


Bu hainler bir an önce durdurulmazsa eğer, -Beyefendi de dahil- nice temiz vatan evlatlarına ait, nice kirli çamaşırların ortaya dökülmesi an meselesidir..

Paralel kuvvetler de savaşa hazırdır; "Önce Fidan Sonra Erdoğan" parolasıyla faaliyete geçerler..

"Uğruna baldıran zehri bile içerim" diyerek olayı sahiplenen Ebedi Başbakan'ın liderliğinde başlatılan -ama, şu günlerde çoktan 'tu kaka' edilerek maziye karışan- o şaşaalı Barış Süreci ya da Çözüm Süreci'nin mimarı olan Müsteşar Fidan'ımızı, ifade vermesi için savcılığa çağırma cesaretini bile gösterir bu haddini bilmezler..

Bu vatan kahramanı nasıl olur da normal bir vatandaş gibi ifade vermeye çağırılabilir; bu ne küstahlıktır..
Belli ki bunların kolları daha da uzayacak, zinhar ulaşılmaması gereken kişilere ve onların saraylarına, konaklarına ve de kasalarına dek varacaktır..
'Hodri meydan'dır..



Vatan yahut Başkan Sağolsun

Evet sayın seyirciler..
Görüldüğü üzre Darbe, Kod Adı K.O.Z.'un bıraktığı yerden gönül rahatlığı ve görev bilinciyle inisiyatif alarak, AKP hükümetlerini ve de hükümdarını -sinema yoluyla- aklama, paklama misyonunu aynen sürdürüyor..
Ne demişler; "Devlette devamlılık esastır."

Biricik oğlunu -şu günlerde yeniden alevlenen- iğrenç savaşa kurban verdiğinde (ki biz buna şehit olmak diyoruz, hem böylece muhtemel tepkiler yumuşamış oluyor) buna neden olan devlet erkanına isyan edenleri değil de, "Vatan sağolsun" diyerek gözyaşı döken ana-babaları bağrına basan film, TRT başta olmak üzere devlet imkânlarından oldukça yararlanmış vaziyette gerinirken, adeta "Başkanım sağolsun" der gibidir..


Nereden bakarsak bakalım, kötü çekilmiş bir propaganda filmi olan  Darbe'ye en büyük darbe, destek verdiği çevreden geliyor..
Türkiye'nin kısa zamanda değişen siyasi hava durumunu hesap etmemenin cezasını çekerek, üzerine konumlanmaya çalıştığı zeminin bir bölümü, altından kayıveriyor..

Yine de yapımcıların üzerine fazla gitmemek gerek; film  boyunca  övdüğü kişilerin başlattığı ve sahiplendiği hususun, yani Çözüm Süreci'nin yine aynı kişiler tarafından -kolayca- yok hükmünde sayılabileceğini onlar bile tahmin edememiş olabilir..


Belli ki 'parayı bulmuş' film yapım ekibinin, karada, havada, denizin üstünde ve altında muhtelif çekimler yapmak için kendine fırsat yaratmasına; hiçbir anlam ifade etmediği gibi, gayet de gereksiz görüntü efektleriyle artistlik yapmasına tanık olup da, pek edepli atasözlerimizden, "Arap yağı bol buldu mu kıçına başına sürermiş"in akla gelmemesi imkânsız..

O değil de, her "Başbakan" dendiğinde ya da kendisinin o mübarek sesini her duyduğumuzda falan kameranın bir anlığına ve kendiliğinden 'zoom in - zoom out' yaparak, adeta bir deprem efekti yaratılmasını ben filmin görüntü yönetmenine değil de, o an devreye giren uhrevi bir güce bağlıyorum.. yerseniz tabii!.


Velhasılıkelam, her propaganda filmi gibi, her kişiye ve olan biten her şeye fanatik marka bir at gözlüğünün arkasından bakan Darbe'nin, malum selefinden yarım puan daha iyi bir yapım olduğunu, meraklısına müjdeler; Tv ekranlarında her yarım saatte bir, önüne çıkan herkese fırça atarken izlediğimiz malum kişiyi bir de sinema perdesinde göstermediği için de, ilgili kişiye şükranlarımı sunarım..

Darbe

Yönetmen: Yasin Uslu
Senaryo: Deniz K. Yılmaz, Avni Özgürel
Oyuncular: Cansel Elçin, Erdinç Gülener, Öykü Çelik, Şemsi İnkaya, Ahmet Somers, Denis Capezza, Bülent Alkış, Murat Atik, Fırat Topkorur, Yener Gürsoy, Zafer Kırşan, Oral Özer, Burak Demir, Haluk Cömert, Vural Meriçtan, Bilgihan Birincioğlu ve Kenneth James Dakan

Meraklısına: Bu güzel kızımız -ağbisiyle birlikte- filmin aksiyon unsurudur.

  1.5 / 5


1 yorum:

  1. Adsız4.2.16

    Sade bir konuda hem fikrim, oda devlet imkanlarından faydalanarak yapılması. Insanlar sizin anladığınız gibi algılar. Film bence de çok iyi değil di özellikle sonu. Ama tahmin ediyorum ki devamı gelebilir. Filmin propagandalığına gelince emin olun paralel yapının varlığına inanan inanıyor inanmayan da inanmıyor. Bu filmi izleyen aklı selim hiç kimse demez ki ''gördün mü devletin içinde bir paralel yapı varmış!" Müsterih olun sizin gibi düşünenler için değil film, gökten zembille bile inse yine de inanmazsınız. Ama seyredip yorum yaptığınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil