5.6.15

Hayalet Dayı :: Araf'tan Dayı Çıkarmak



Okullarını bitirmiş ama aradıkları halde -mutat olarak- iş bulamamış, kanka düzeyinde iki arkadaş olan Caner (Caner Özyurtlu) ve Ozan'la (Ozan Özcan) bu sefer birlikte kalmak için ev ararlarken tanışırız..

Yine mutat olarak bir kaç emlakçı kazığına oturmak üzereyken sıyıran dostlarımızın (evet hemen de dost olduk bu şirin kardeşlerimizle), son uğradıkları Sokar Emlak, adının hakkını verecek ve onları da bir eve sokacaktır..

Köhne de olsa bu bir konaktır ve hem mobilyalı hem de kirası pek ucuz olduğundan kankaların keyfi yerindedir..

Yalnız bu keyifleri fazla uzun sürmez..

Daha önce bu konakta yaşayıp ölen, lâkin sevgili karısının kalbini kırdığı için de öte tarafa geçemeyerek arafta kalan, dolayısıyla da 'yaşantısını' hayalet olarak konakta sürdüren Hayalet Dayı (Settar Tanrıöğen) ile tanışırlar..


Tanışmaları da enteresandır tabii; hayalet olduğu için -normal olarak- yaşayanların göremediği Dayı, evde bulup içtikleri, Dayı'nın kendi imalatı olan 'sahte rakı' Yevi Rakı'nın mucizevi etkisi sayesinde bizimkilere görünür olur..


Biraz huysuz falandır ama samimiliği, muhabbeti yerinde olan, güzel de rakı içen bu dayının, hiç de öyle korkulacak bir hayalet olmadığını gören Caner ile Ozan, kısa sürede dostluğu ilerletirler..
Artık sıra, Hayalet Dayı'yı el birliğiyle ebedi huzura kavuşturmaya gelmiştir..


Nedense vizyona sokulamayan ilk filmi Moral Bozukluğu ve 31 (2010) ile tanıdığım yönetmen Ali Yorgancıoğlu'nun, zaman zaman oldukça başarılı ve komik sekanslar yarattığı bir gerçek..
Lâkin bu güzellik genele yayılamadığı için, yönetmenin bu yeni işinin düzeyi -Dayı hesabı- vasat ile iyinin arafında kalıyor..


Moral Bozukluğu ve 31 demişken, tüm amatörlüğüne karşın, nice profesyonel komedilere taş çıkartan kalitesiyle bu filmin, yurdum gençliğinin -şaka değil gerçekten- en mühim ve kadim sorununa çok net bir dille ve büyük bir cesaretle kamera doğrulttuğunu belirtmek isterim..
Türk sineması adına bir iftihar vesilesi sayılabilecek bu filmin vizyona girememesini de önemli bir kayıp olarak değerlendiriyorum..


Konumuza dönersek; Caner Özyurtlu, Ozan Özcan ve Settar Tanrıöğen'in kusursuz oyunculuklarıyla sırtladığı filmde, deşarj olabilmek için dükkan açan 'atarlı bakkal' rolünde Kaan Sezyum'un iyi bir performans gösterdiğini, ama pek tadımlık kaldığını; tepesine 'mumbar dolması' heykeli monte edilmiş 'otomatik mumbar anonslu Merso' olayının da enteresanlığını zikretmek isterim..


Öte yandan, işi abartarak, iğrençleşmekte sınır tanımaz hale gelip -Tercümesi: Recep İvedikleşip- daha fazla komik olunacağını öngörerek her fırsatta bu duruma abanmak, filmi yaralıyor bence..
Ya da bana öyle geliyordur da umarım bu konuda yanılırım, hatta sırf bunu yaptıkları için film acayip hasılat yapar da bi güzel yamulurum.. ki hiç önemli değil..


Zira filmin -her şeye rağmen- üzerimde yarattığı sempatiyi çok daha fazla önemsiyorum..
Sempatiyi yaratan en önemli unsurun, senaryoya katkıda bulunan Serkan Altuniğne'nin varlığıyla oluştuğunu tahmin ettiğim, bir nevi 'mizah dergisi kafası' olduğunu düşünüyor ve filmin en büyük artısının da bu özelliği olduğuna inanıyorum..



Hayalet Dayı

Yönetmen: Ali Yorgancıoğlu
Senaryo: Serkan Altuniğne, Ozan Özcan, Ali Yorgancıoğlu
Oyuncular: Settar Tanrıöğen, Caner Özyurtlu, Ozan Özcan, Tuğçe Karabacak, Kaan Sezyum, Ülkü Duru ve Esra Dermancıoğlu
Yapım: 2015, Türkiye, 98'

  3 / 5