Ülkelerden bir ülke,
milletlerden bir millet
-maalesef böyle gelip böyle gittiğinden dolayı da- bunları yöneten bir kral, bu kralın da Elsa ile Anna adlarında dünyalar güzeli iki kızı ve ayrıca bunların hepsini birden etkileyen, büyük bir dertleri varmış..
-maalesef böyle gelip böyle gittiğinden dolayı da- bunları yöneten bir kral, bu kralın da Elsa ile Anna adlarında dünyalar güzeli iki kızı ve ayrıca bunların hepsini birden etkileyen, büyük bir dertleri varmış..
Bu dert, büyük kız Elsa'nın
özel durumuyla ilgiliymiş..
Efendim..
Elsa'nın doğuştan sahip olduğu
sihirli ve aşırı büyüklükteki güç -göz kamaştırıcı tarafı baskın
olsa da- oldukça tehlike arz etmektedir..
Aslında bir büyünün
etkisi altında olan; dokunduğu yeri buz kestirip, istediği yeri
kutup soğuğuna uğratabilme yeteneğine sahip Elsa, istemeden de olsa kardeşi Anna'ya verdiği zarardan ötürü -daha küçücük yaşta- sarayın bir bölümüne hapsedilir..
Ailesinin ondan ve bu tecritten beklentisi, sahip olduğu bu 'sonsuz' gücü, yaşı ilerledikçe kontrolünde tutabilecek bir hale gelme ihtimalidir..
Ailesinin ondan ve bu tecritten beklentisi, sahip olduğu bu 'sonsuz' gücü, yaşı ilerledikçe kontrolünde tutabilecek bir hale gelme ihtimalidir..
Birbirlerini pek seven ve çok
iyi anlaşan iki kardeşin ayrılığı en çok, koskoca
sarayda arkadaşsız kalmaktan feci canı sıkılan Anna'yı
etkiler..
Bu arada, Kral ve kraliçenin bir
gemi kazasında ölmeleri neticesinde Kraliçe unvanıyla
tahta geçen Elsa'ya -gayrıresmi- 'Karlar Kraliçesi'
ünvanı daha bi yakışmıştır sanki..
Taç giyme töreninde meydana
gelen istenmeyen olaylar neticesinde dondurucu gücünün
kontrolünü tamamen kaybeden Kraliçe, ülkesini ebedi kışa mahkum ederken, büyük bi pişmanlıkla da her şeyi geride bırakarak çekip gidecektir..
Sevgili ablasını bu zor durumdan
kurtarmak ve yeniden saraya geri getirmek üzre 'hakikatli
kardeş' Anna, düşer yollara..
Çıktığı bu macerada ona, dağ
adamı Kristoff ile ren geyiği Sven eşlik eder..
Danimarkalı yazar Hans Christian
Andersen'in Karlar Kraliçesi masalından esinlenilmiş,
müzikal özellikli bu animasyon, yılın en iyilerinden
biri..
'Her türlü olumsuzlukların
ilacı 'gerçek' sevgidir; bu yolda göstereceğin irade ve
sabırla güçlendirilmiş kararlılığınla -buz kesmiş
kalpler de dahil- çözemeyeceğin sorun yoktur.. Hadi
dostum göreyim seni!' mesajlı film -bir yandan da- 'Seni sen
yapan has özelliklerini kendine saklama, bırak dışarı
taşsın; başta belki biraz hoş olmayan durumlar ortaya çıkabilir,
ama son tahlilde sadece o özelliklerinle varolabileceğini
göreceksin' mealinde kulağımıza fısıldıyor ki bu 'cesur
dil'e, Disney'in geleneksel kabuğunu kırma girişimi denebilir bence..
İşçiliği mükemmel jest ve
mimiklere sahip bir biçimde yaratılmış 'çizgi'
karakterleri, gerçek oyuncuların olası performanslarını
bile aşacak bir kalitede sunan Frozen, güzel öyküsü,
eğlenceli dilinin yanı sıra 'Sevgi dolu öpücük'
hususunda 'anlamlı' sürpriziyle, komik kardan adam Olaf'ı,
geyik yapan geyik Sven'i, dünya tatlısı trolleriyle falan,
çocuklar kadar -bencileyin- içinde çocuk saklama
huyu olan büyüklere de iyi gelecek bir animasyon..
Öte yandan tavsiyemdir, bağzı
'donmuş kalp'lere kesinlikle şifa gibi gelecektir..
Frozen / Karlar Ülkesi
Yönetmen: Chris Buck, Jennifer
Lee
Senaryo: Jennifer Lee, Hans Christian
Andersen (The Snow Queen)
Yapım: ABD, 2013, 102'
4 / 5