4.11.13

What Maisie Knew :: Bir Çocuğu Doğururken Öldürmek!.


6 yaşındaki Maisie (Onata Aprile), 'birleşme' içgüdüleri gözlerini bağladığında hemen evlenerek çocuk yapan, sonra da kendilerini ve işlerini daha çok düşünen iki ayrı insan olduklarının farkına varıp da boşanan bir ebeveyn mağduru/kurbanı, minik, tatlı bir kızımızdır..

Olayın başında -çok sevdiği- dadısı ve annesiyle geçen güzel günlerden, anne-babanın iki ayrı dünyasında ayrı ayrı yaşamaktan mutlu gibi görünen Maisie'nin durumu, onların kurdukları yeni ilişkiler ve de işlerindeki değişikliklerle bozulan dengeler sonucunda, iyice tatsızlaşmaya başlar..

O ufacık şeyin varlığı, boşanmış anne ve baba için 'vazgeçilemez' gibi görünmektedir belki ama, aynı zamanda onlar için -açıkça itiraf edilemeyen- bir 'ayak bağı' durumu da arz etmektedir..

Bu konuda çok şey sıralamışımdır, ama çocuk dünyaya getirmenin cinayet işlemekle aynı şey olduğunu söylemiş miydim?.




Yok.. Ben böyle söylerken hani o, "Savaşan ve kendini tüketen bir dünyaya çocuk getirmek doğrusu hiç istemem şekerim"ciler anlamında kullanmıyorum bu saptamayı..

Hele ki bunun sorumluluğunu alamayacak kapasitedeki sözde ebeveynlerin aslında çocuk sahibi olmadıklarını, o çocuğu öldürdüklerini söylüyorum..

Bu laflar çok mu uçuk geldi size; öyleyse buyrun bu filmi izlemeye..




Bir anne ya da bir baba, minnacık kızını kolayca tek başına bırakarak siktir olup gidiyorsa eğer, beni hiç bi şekilde ikna edemezsiniz..
Yok hayat şartları, yok geçim durumu bunu gerektirmişti de.. masallarına karnım tok..

Çocuk, sevilmek ve mutlu olmak ister..
Çevresindeki sevdiği insanların da mutlu olmasını..
Bu anne ve babasıyla mümkün olabiliyorsa ne alâ..

Eğer olamıyorsa, onu öz çocuğu gibi sahiplenen iki 'yabancı'nın yanında, kendi mutlu dünyasını -hem de şahane bir biçimde- yeniden oluşturabilir o..
İnsanlıktan birazcık nasibinizi aldıysanız, bu şansı kesinlikle tanımalısınız ona..




Yok efendim, 'Onu ben doğurdum' yok, 'O benim kanımdan' falan filan safsatalarını çöpe atmalısınız..

Evet sayın seyirciler..
Çok afedersiniz- evlenmeyi bi bok sanarak başlarını yakmış milyonlarca insandan ikisi daha, bu 'cendere'ye daha fazla dayanamayarak boşanmış, şimdi de küçücük bir melekten farksız olan yavrularını perişan etmeyi başarmışlardır..
Bu nedenle, kendilerini ve o gençlere doğru bir yol gösterdiğini sanan bilumum toplumsal baskı odaklarını lanetle kutluyorum..




Kendilerine hiç utanmadan 'anne-baba' denmesini isteyen bu iki şahsın -boşanmak suretiyle- sıcak bir yuvada büyüme şansını temelli elinden aldıkları ve onun henüz yeni yeni oluşturduğu alışkanlıklarından kolayca kopararak, aralarında gidip gelen canlı bir pinpon topuna çevirdikleri minnacık bir kız çocuğunun büyük dramıdır bu..

Henry James'in 1897 tarihli romanından -gerekli katkılarla- uyarlanan bu 'küçük' film, minik Maisie'nin gözleriyle yetişkinlerin dünyasına bakarken, büyük yetenek Onata Aprile'in inanılmaz katkısıyla büyüdükçe büyüyor..

Maisie'nin tüm hissettiklerini, birer inci tanesi gibi yanaklarına süzülecek gözyaşlarından daha önce, onun 'hüzünlü' bakışlarıyla anlatmayı başaran What Maisie Knew, her bakımdan ustaca yönetilmiş, çok iyi bir film.. 


What Maisie Knew / Arada Kalan

Yönetmen: Scott McGehee, David Siegel
Senaryo: Nancy Doyne, Carroll Cartwright, Henry James (roman)
Oyuncular: Onata Aprile, Alexander Skarsgård, Julianne Moore, Steve Coogan, Joanna Vanderham
Yapım: ABD, 2012, 93'

 /10