İkinci Paylaşım Savaşı sona ermiş,
savaştan mağlup çıkan Nazi Almanyası, müttefik ve
muzaffer dört devlet tarafından -bi güzel-
paylaşılmıştır..
Babası subay, annesi haza bir Nazizm
ve Führer sevdalısı olan Lore (Saskia Rosendahl), henüz
genç kızlığının baharını yaşamakta iken meydana gelen
bu yenilgi sonucunda ebeveyni tutuklanırken -biri daha bebek- dört
küçük kardeşiyle birlikte ortada kalakalmıştır..
Sevgili Mutti ile Vati'sinin yokluğuna
kahrolurken, kardeşlerinin de sorumluluğunu yüklenen, son
olarak sığındıkları köyden çıkıp gitmeleri için
baskı da gören Lore'nin önünde tek seçenek
vardır..
Kendilerine bırakılan küçük
bir miktar para ve kıymetli eşyaları kullanarak hayatta
kalabilmek, annesinin de öğütlediği gibi -ne yapıp edip-
yüzlerce kilometre ötedeki Hamburg'un bir köyünde
yaşayan anneanneye ulaşmak..
Sona erse de- savaşın 'insanlık düşmanı' yüzü tüm çıplaklığıyla ortada sırıtmakta; masum -dolayısıyla da- çaresiz insanlar bir somun ekmeğe, bebekler bir yudum süte muhtaç vaziyette sürünmektedir..
Sona erse de- savaşın 'insanlık düşmanı' yüzü tüm çıplaklığıyla ortada sırıtmakta; masum -dolayısıyla da- çaresiz insanlar bir somun ekmeğe, bebekler bir yudum süte muhtaç vaziyette sürünmektedir..
Bizim bu eski Nazilerin masum
çocuklarının durumu da diğerlerinden farklı değildir..
Onları Hamburg'a taşıyabilecek bi
araç yoktur, yollarda yürümek bile işgal güçlerinin
insafına kalmıştır..
Yokluktan ve açlıktan perişan
vaziyette yol alırlarken peşlerine takılan Thomas (Kai Malina)
adında bir oğlan, Lore'nin tüm itirazlarına karşın onlara
katılır..
Yahudi olduğunu söyleyen ve bu
sebeple de müttefik askerlerin yol kesmelerinden kolayca
sıyrılan, onları her durumda ağbisi olarak tanıtarak, yardımcı
olan bu genç adamın delici bakışları doğrudan Lore'yi
hedeflemektedir..
Şartların berbatlığına karşın,
adeta çamura düşmüş bir elmas gibi parlayan bu
güzel kıza aşık olmamak ne mümkün..
Yalnıız..
Nazi doktrini, disiplini ve gururuyla yetiştirilmiş ya da zehirlenmiş Lore'ye göre, ölmeyi çoktan hak etmiş bu Yahudi oğlanın -aşk mevzusundaki- şansı kesinlikle sıfırdır..
Nazi doktrini, disiplini ve gururuyla yetiştirilmiş ya da zehirlenmiş Lore'ye göre, ölmeyi çoktan hak etmiş bu Yahudi oğlanın -aşk mevzusundaki- şansı kesinlikle sıfırdır..
Bir 'Savaş Çocuğu' Portresi
Özel olarak Nazizmin, genel olarak
da inanç ya da ideolojilerin -doğrudan işin içinde
olmadıkları halde- kadın ve çocukları alabildiğine
derinden etkilediğini 'ibretle' gösteren filmin senaryosuna da
katkıda bulunan Avustralyalı yönetmen Cate Shortland, Rachel
Seiffert’ın 'The Dark Room' romanından uyarlamış Lore'yi..
Kadın yönetmen, 'nefret
kültürü'nün mümbit ortamında yetişen bir
fidanın, devran dönüp de nefret ettikleriyle aynı kaderi
paylaşmasına dair bir öyküyü, mükemmel bir
üslupla anlatıyor..
Bu ortak kader -ister istemez- nefreti
törpüleyecek, yıllarca örülen 'yapay' duvarlar,
doğa'nın sert fırtınalarına dayanamayarak yıkılacak, bu
yıkımın psikolojik etkisi de o denli sert gerçekleşecektir..
Yok efendim bu şunu yenmiş, yok
efendim şu bunun ülkesini ele geçirmiş diyerek, bir
hamlede üzerinden geçip gittiğimiz savaşlar tarihinin
asıl tanıkları, muhatapları ve mağdurları olan halkın neler
yaşadıkları ya da çektikleri, 'klasik' tarih gibi, klasik
savaş filmlerini de pek ilgilendirmez..
Buna karşın Lore, 'savaş sonrası'
şartlarına 'askeri' olmayan bir açıdan bakarken, bir
zamanların zalim gücünü odağına alarak, değişik
özellikli bir 'savaş çocuğu' portresi sunuyor..
Görüntü yönetmeni
-yoksa şairi mi deseydim- Adam Arkapaw, aktüel kamerayla
gerçekleştirdiği yakın planlar ve o kişilerin
düşüncelerini adeta açığa çıkaran 'makro
portreler'le, biten bir savaşın, insan hırsının parselleyerek
kirlettiği 'masum' topraklarda uzayan kanlı ve karanlık gölgesinde
debelenen insana dair bir şiir inşa ediyor..
Bunca sefaleti -tıpkı Lore'nin onurlu
ve gururlu duruşuna paralel bir biçimde- duygu sömürüsüne
tevessül etmeden; ama, etkileyiciliğini de yitirmeden
sergileyebilmek, filmin en önemli meziyetlerinden biriydi
sanırım..
Neredeyse hayatın tamamını dizayn
eden yoğun bir propagandanın etkisinden uzaklaşarak, gerçek
yaşamın içine düşen Lore, farkına vardığı
'insani' güdülerin varlığıyla -yavaş yavaş da olsa-
değişecek ve bu durum, onun ruh haline şiddeti giderek artan bir
depresyon etkisi yapacaktır..
Ve yönetmen bu değişimi -görüntü
yönetmeni ve oyuncusuyla birlikte- kusursuz bir biçimde
peliküle yansıtacaktır..
Lore / Savaşın Gölgesinde
Yönetmen: Cate Shortland
Senaryo: Cate Shortland, Robin
Mukherjee, Rachel Seiffert (roman)
Oyuncular: Saskia Rosendahl, Kai Malina
Yapım: 2012,
Almanya-Avusturalya-İngiltere, 109'4.5 / 5