Daha çok genç yaşta Lösemi (Kan kanseri)'ye yakalanmış bir hanım kızımız olan Tessa Scott (Dakota Fanning), yıllarca gördüğü tedavilerin sonrasında doktorundan, iyileşmesinin artık mümkün olamayacağı bilgisini almıştır..
Çocuklarına ilgisiz bir kadın
olan annesinden boşanmış babası (Paddy Considine) ve erkek
kardeşiyle yaşayan Tessa için ölüme giden yol,
geçen her saniyede daha da kısalmaktadır..
Ne yaparsa yapsın, pek yakında
öleceğinin bilincinde olan 'kadersiz' kız, son günlerini,
hastanede tedavi olarak değil de, dolu dolu yaşayarak, şimdiye
kadar denemediği şeyleri yaparak geçirme kararı alır..
'Ölmeden önce yapılacaklar
listesi' bir hayli kalabalıktır..
Sırası geldikçe ya da aklına
estikçe, tek yakın arkadaşı Zoey (Kaya Scodelario) ile
birlikte gerçekleştirmeye çalışır bunları..
Acı sürecin sonuna doğru, Adam
(Jeremy Irvine) adlı -aynı zamanda komşusu olan- genç bir
çocukla yakınlaşarak aşkla tanışması, listedeki bir kaç
maddeyi kendiliğinden temizlerken, bazılarının da artık pek bi
anlamı kalmamış gibidir..
Senarist-yönetmen Ol Parker'ın -Jenny Downham'ın 'Before I Die' adlı romanından beyaz perdeye uyarladığı- bu ikinci filmini izlerken aklımdan geçen düşünce tam bir çaresizlik örneğidir: Ölüm o kadar dehşet verici bir gerçek ki insanın buna isyanı bile kursağında kalıyor..
Konusu itibarıyla daha en baştan
duyguları harekete geçiren film, alabildiğine istismara açık
bu mevzuyu, hem duyguların yoğunlaştığı sahneleri
abartmayarak, hem de Tessa'nın baş eğmeyen tavırlarına ve
içinden yükselen 'sessiz isyana' ağırlık vererek,
dengede tutuyor..
Yine de eğer gerçek hayatınızda benzer bir dertten mustarip bir yakınınız olduysa, sizi çok etkileyebilir ve gününüzü zehir edebilir, uyarayım..
İnsan sevdiği birini kaybederken,
onunla -nasıl ve ne şekilde olursa olsun- yeniden buluşmaya,
yanında olduğunu hissetmeye çoktan hazırdır; tıpkı
Tessa'nın küçük kardeşinin, ondan hayalet olarak
geri dönmesini ve kendisine musallat olmasını istediği gibi..
Kızın yaşını göz önüne
alırsak eğer, ortada alınmış çok zor ve çok
radikal bir karar var; 'tedaviden vazgeçmek ve ölümü
beklemek' gibi..
Filmin süresi boyunca, 'Bu kızın
yerinde eğer ben olsaydım ne yapar, nasıl davranırdım?' sorusu
kafanızdan hiç çıkmıyor..
O an aklınıza gelenlerle Tessa'nın
eylemlerini karşılaştırıyor hatta onu yargılıyorsunuz..
Konu açısından benim korkum,
sadece, Tessa'nın ölmeden önce yapmak istediklerine bir
bir odaklanması ve olayı saçma sapan bir yarışmaya
çevirmesiydi..
Ki asla bu yola sapılmadı ve bu süreç
çok doğal bi şekilde, tıpkı hayatın normal akışı
içersindeymiş gibi akıp gitti..
Aşkın, öyle çağırmakla
gelen, git deyince de giden, 'ısmarlama' bir şey olmadığını da
çıtlatan filmi izlerken, doğrusu insan ağlamamak için
kendini zor tutuyor ve ister istemez doluyor, doluyor; babanın
aniden ağlamaya başladığı o sahneyle birlikte de gözyaşlarını
bırakıveriyor..
Now Is Good / Aşk, Şimdi
Yönetmen: Ol Parker
Senaryo: Jenny Downham (kitap), Ol
Parker
Tür: Dram, duygusal
Oyuncular: Dakota Fanning, Paddy Considine,
Jeremy Irvine, Kaya Scodelario
Yapım: İngiltere, 2012, 103'
77 /100