Çok
rica ederim, ne zaman, nerede diye sormayın- size söylemiştim ki, adeta azgın nehirlerin akıntısına karşı yüzen o azimli
balıkların, gün ışığında yaldır yaldır yanan pulları
gibi göz alıcı ve görkemli bir dergi olan Kültür
Mafyası çıktığında, bizim şu kültür ve sanat
entelijansiyasının nasıl da derinden sarsılacağını..
Gördünüz
değil mi?. dediğim aynen çıktı..
Kimi
dostlar -sağolsunlar- beğenilerini açık açık
yazdılar, söylediler ve bu güzellik karşısında
duydukları heyecanı bizimle paylaştılar..
Kimileri
ise hiç görmemiş, hiç duymamış 'çifte
maymun' misali, ıslık çalar vaziyette havalara baktılar..
Bunlardan
-adı lâzım değil- biriyle Kadıköy Vapur İskelesi'nin
önündeki gazete bayiinde vuku bulan karşılaşmamı, keşke
siz de görebilseydiniz..
Bu
sözde yazar arkadaş, bir yandan yüzüme bakıp
-abartılı bir biçimde- gülümseyerek hatırımı
soruyor, diğer yandan, elindeki, özgün kapağıyla hemen
ayırt edilen Kültür Mafyası'nı, aldığı diğer
gazetelerin arasında kaybetmenin uğraşını veriyordu..
Bu
arada, son günlerde ne yaptığımı da sormaz mı teres..
Bekliyor
ki, "Yeni bir dergi çıkardık, işte ben de şunları,
bunları yazıyorum," diyeyim; buna karşılık o da, "Aa..
öyle mi? İnan hiç haberim yoktu yahu.. Biliyorsun, işten
güçten kafamı kaldıramıyorum ki.. Senin adına çok
sevindim valla," gibisinden okkalı yalanları sallasın..
Ona
bu fırsatı tanımaya hiç de niyetim yoktu, "Ne yapayım
moruk, yazıyorum işte bi şeyler, yayınlayacak bir mecra
bulamayınca da kendi kendime mail atıyorum, istersen sana da
postalayabilirim," diyerek, hafiften iğneledim..
O
kadar da salak değildi, bu alaycı yanıtın farkındaydı..
Ancak
huyumu bildiğinden, daha beter coşarak sıklaştıracağım laf
sokuşlarımı frenleme maksadıyla, anlamazlıktan geldi..
"Ya
bi ara okumuştum senin bir iki yazını, hiç de fena
değildi.. Bence kesin bulursun yazacak bir yer.. Hem ben de bakarım
sağa sola, bi şey çıkarsa da ararım seni.. Şimdi kaçmam
lâzım dostum, görüşürüz," diyerek,
yalan üstüne yalan söylemeyi tercih etti ve iktirip
gitti..
Çoğunuz,
değişikliği fark etmedi bile, ancak lafım bazılarınıza: Evet,
kabul ediyorum, bu sayfayı açıp da okumaya başladığından
beri, seni duymazlıktan geliyorum ey 'dikkatli' okuyucu..
Ama
yetti artık..
"Hani
ne oldu, ilk sayıdaki köşende atıp tutuyordun ya entel
dantel, -yok- eklektik sebze çorbası -yok- iri taneli
'intravenöz' işkembe çorbası?. Kültür
Çorbası'ndan Mafya Babası'na şu verev geçişine de
hayran oldum yavrum!" mealindeki laf atmalarına daha fazla
dayanamıycam..
Cevap
veriyorum: İçtim işte Kültür Çorbası'nı
bi güzel!. İçtim bitti!. Oh be!.
Hem
ben seni uyarmıştım o yazıda, 'evdeki hesap dergiye uymaz, ne
olacağı hiç belli olmaz' diye..
Aslında
hep aklımdaydı Mafya Babası..
Fekat
o gün ne olmuşsa olmuş -açlıktan sanırım- işi
direkt çorbaya vurmuşum..
Böyle
işte..
Sizin
de öyle olduğuna eminim- Mafya Babası dendiğinde benim ilk
aklıma gelen figür, Baba filmindeki Marlon Brando olur..
Bu
unvanı sahiplenmemde -yaşım kadar- onun da payı var elbette..
Lâkin
konu, kültürün mafyası olduğunda, o kocaman Marlon
Brando karizması nasıl da eriyip gidiyor ve adeta bir naylon branda
misali yerlere seriliveriyor..
Ne
yalan söyleyeyim, şu rezil, 'branda benzetmesini' yapmasam
delirecektim.. (Bu hususta bana ilham veren Sayın Sinan Sülün'ü,
en kalbi duygularımla selamlıyorum.)
Düşünsenize
yahu!. Klavyenin başına çökmüş vaziyette köşe
yazısı yazarak, Elif Şafak'a, Orhan Pamuk'a ayar vermeye çalışan
bir mafya babası!.
Vah
ki ne vah!.
![]() |
RTÜK bu görüntüleri de affetmemiş |
İzninizle
son olarak, ikincisini idrak ettiğimize göre, gönül
rahatlığıyla 'Geleneksel' diyebileceğim, 'Yazıyı iğneleyici
bir soruyla finale taşıma' bölümüne geçiyorum..
Pek
saygıdeğer KTÜK -pardon- RTÜK..
Televizyonda
gösterilen film ve dizilerdeki sigara dalı ve paketi ile içki
kadehi ve şişelerine yönelik bilumum sansürleme
çalışmalarınızın naçizane bir hayranıyım..
Ancak
sorarım size, peki ya o zavallı sigarayı ya da içki
kadehini elinde tutan şahısların hiç mi günahı yok?.
Ciğerleri sigara dumanıyla tıka basa dolu, midesinden damarlarına
tüm sindirim ve dolaşım sistemi alkolle yıkanan o 'şaibeli'
şahısları da 'kompile' sansürlemeyi, acaba ne zaman akıl
edeceksiniz..
Valla
çok merak ediyorum..
(İşbu
yazı, 'kültür mafyası dergisi'nin Kasım 2012 tarihli
sayısında yayınlanmıştır)