İlk bakışta, koyu gri ve siyah
renklerden oluşan tüyleriyle, dış görünüş
bakımından, arkadaşlarıyla arasında pek fark yok gibiydi..
Ancak daha dikkatli bakınca, biraz
fazla şişkince göbeği ve kendisine 'derbeder bir evsiz'
imajı veren, darmadağınık kafa tüyleriyle, diğer
kargalardan ayırmak da mümkündü..
Bazı bölgeleri plaj olan bir
deniz tarafı ile yürüme ve bisiklet yollarından, geniş
çimenliklerden oluşan bu sahil şeridinde - öğle
vakti olmasına karşın- geride kalmış yaz mevsiminin
kalabalığından eser yoktu..
Önceki gece patlayan fırtınayla
coşan dev dalgalar, irili ufaklı çakıllardan, kocaman kayalara, ağaç dallarından, binbir çeşit çöplere
kadar bir sürü materyali kumsala yığmıştı..
Bu sabahtan itibaren hava açmış
ve ısınmış, deniz de durulmuştu..
Sahilin yiyecek bakımından da aşırı
zenginleşmiş kumsalı, martı ve kargalarla dolmuş; yürüyen,
koşan ya da bisiklete binen insanlarla da yollar -biraz da olsa-
şenlenmeye başlamıştı..
Göbekli Karga'nın keyfi, diğer kuşlar gibi yerindeydi bugün..
Sabahtan beridir, sahilden toplayıp da
mideye indirdiği midyelerin haddi hesabı yoktu..
Sabahın ilk yol müşterileri
olan, 'iş öncesi spor insanları' henüz üşüşmeden
yemeğe başlamış, onlar gelince -biraz aksasa da- yeme işlemini
sürdürmüştü..
Ancak, onlar işe gidip de
arkadan, genç-yaşlı bilumum ev hanımı ve işsizlerle,
kadın-erkek emeklilerden oluşan daha geniş bir kitle buraya
yığılınca, işi biraz zorlaşmıştı..
Kabuklu hayvanları yiyebilmenin usulü
belliydi: Kır ve ye..
Kırmak için en uygun bölgeler,
taş ve asfalttan oluşan yürüme yollarıydı..
Midyeyi ya da -özellikle
vejetaryen kargalar için- cevizi, gagana sıkıştırdıktan
sonra kâfi miktarda havalanmak ve o kabukluyu zemine doğru
fırlatmak, yemeğin hazır olması için yeterliydi..
Bazen bu kırma işi ilk seferde
gerçekleşmez, aynı işlemin tekrarlanması gerekebilirdi..
Karga Göbekson, şiş göbeğine
bakarak, 'Artık yeter, bu son' diye, aklından geçirdi..
Hemen ayağının altında yatan, taze
olduğu kabuğunun açık renginden anlaşılan cânım
cevizi -tatlı niyetine- yiyecek ve sonra da
istirahate çekilecekti..
Artık otomatiğe bağlamış bir
biçimde, cevizi gagasıyla kavradığı gibi, gerekli irtifaya
yükseldi ve zarif bir kafa hareketiyle asfalta fırlattı..
Cevizin kırılmayıp birazcık
çatladığını fark etmiş, canı sıkılmıştı..
Çatlak büyük olsa ve
elbette aç olsa, gagasıyla falan açmayı deneyebilirdi
belki ama, şu an bununla uğraşmak hiç içinden
gelmiyordu..
Yolun kenarına yuvarlanmış cevizi
alarak, tekrar havalanmak daha kolaydı..
Cevize yaklaşırken, emekli olduğu
her hâlinden belli bir adamın kendine doğru geldiğini fark
etti..
Şu an, tempolu yürüyüş
metoduyla göbeğini eritmekten başka bir düşüncesi
olmayan bu adamdan kendine ya da cevize bir zarar gelmeyeceğinden
kesinlikle emindi..
Yine de, yürürken bi taraftan
da kendisini izleyen adamın önünden -sanki ondan
korkmuşcasına- yana doğru sıçrayıverdi..
Adam -yüzünde hafifçe
beliren bir sırıtışla- kendisinden çekinen hayvanın daha
da üstüne doğru bir hamle yaparak, geçti gitti..
Bu hareket, kuşa hiç de yabancı
gelmemişti..
Çoğu insanın, korkan bir
hayvanın üstüne üstüne yürüyerek, onu
kaçırtmaktan büyük zevk aldığı açıktı..
Nedenini anlayamasa da, insanların
bu 'tuhaf' davranışını gayet iyi biliyordu..
Bu yüzden, 'korkarak kaçışma'
hareketini her defasında biraz daha abartarak onları kışkırtmak,
en sevdiği oyunlardan biri haline gelmişti..
Karnı tıka basa tok, en sevdiği
oyunu da az önce oynamış biri olarak, şu anda dünyanın
en mesut kargasıydı..
Cevizi kaptığı gibi, daha öncekinden
de yukarıya yükseldi ve daha sert bir hareketle de fırlattı..
Ceviz hızla asfalt yola doğru
düşerken, çarpacağı hedefe son anda, hızla hareket
eden bir patenli kız girivermişti..
Dünyalar güzeli kızın, fındık burnuna cevizin çarpmasıyla çığlık atması
ve şaşkınlıkla karışık duyduğu acıyla da bacaklarının havaya
dikilip poposu üzerine düşmesi bir olmuştu..
![]() |
Temsili Patenli Kız |