16.9.11

Captain America : The First Avenger :: Bir Ergen Amerikalı Rüyası



İkinci Dünya Savaşı'nın en civcivli zamanları Amerika'sında -yâni- Sam Amca'nın parmağını Amerikalı gençlerin gözüne gözüne sokarak, onları asker olmaya çağırdığı günlerdeyiz..

Hitler'i durdurmak üzre Avrupa'ya yollanacak bu gönüllülerin arasına katılmak isteyen Steve Rogers (Âdeta 'güneşte kurutulmuş' Chris Evans), bir izbandut sesine sahip olduğu halde, görüntüsü minnacık, çelimsiz bir oğlandır..

Görüntüsünün aksine kavga etmekten, daha doğrusu dayak yemekten hoşlanan, 'gereksiz cesaret' erbabı bu gencin askere alınabilmesi için bir mucizenin gerçekleşmesi şart gibidir..





Askerlik şubesine yaptığı muhtelif başvuruları hep 'çürük' damgasıyla geri çevrilen Steve'ın, Noel Baba Türbesi'nde ettiği dualar nihayet kabul olmuş ve Dr. Abraham Bey (Stanley Tucci) ile yolları kesişmiştir..

'Süper Asker' imal etmeye yönelik gizli bir askeri deney için bu 'bakımsız' oğlanı seçen Doktor, böylece, ABD'nin -hâliyle de- Dünya'nın eksikliğini alabildiğine hissettiği süper kahramanın doğuşuna sebep olur..




Mikro enjeksiyonla Steve'ın vücuduna zerk edilen bir maddeyle ulaşılan sonuç, göz kamaştırıcıdır.. Şişkin ve güçlü kaslara sahip, boy pos ve de yakışıklılıkta âdeta bir zirve olan, Kaptan Amerika ('Hormonlu' Chris Evans) yaratılmış olur..



Süper sınıfına sokulsa da aslında bu kahramanın, normal bir insanın ulaşabileceği en üst fiziksel kapasiteye sahip olmasının dışında 'süperlik' bir özelliği yoktur..

Her kahramanın olduğu gibi, Kaptan Amerika'nın da kendine has düşmanları vardır..
Önceleri Nazi lideri Hitler için çalışan, daha sonra onu bile yetersiz görerek, asıl şeytanın kendisi olduğunu ilan eden Red Skull (Hugo Weaving), bunlardan birincisidir..




Normal insan görünümlü bir maskeyle dolaşarak, kızıl renkli bir kuru kafadan ibaret olan asıl suratını gizleyen Red Skull'ın geliştirdiği korkunç silahlarla mücehhez ordusu, dünyayı ele geçirmeye hazırdır..

Bu gelişme üzerine Kaptan Amerika, kavga sırasında bir bumerang gibi de kullanabildiği, Vibranyum'dan mamul kalkanını kapıp da bu sinsi düşmanın üzerine gitmesin de ne yapsın allasen!


Ellerin Dert Görmesin Kaptan


Bir Marvel Comics marka çizgi roman karakteri olan Kaptan Amerika'nın olayı -her şeyden önce- pek yaygın bi şekilde müşahede edilen bir ergen rüyasının gerçekleşmesinden başka bir şey değildir..
Bu sonuca, bu konuda bilimsel araştırmalar veya istatistiksel çalışmalar yaptığımdan ulaşmış değilim elbet..
Direkt, kendimden biliyorum..




Aç parantez..
Bu arada hazır yeri gelmişken- herhangi bir konuda, herhangi bir 'bilimsel' sonuca varmak için yararlanılması gereken en güçlü ve tek kaynağın insanın bizzat kendisi olduğunu savunurum ki bu görüşümden ödün vermem mümkün değildir..
Hoş, bir başkasının bu yöntemle verdiği bir kararı ben asla tanımamışımdır, tanımam da..
Çünkü, bu tezin geçerliliği, öznesi ben olduğum sürece anlamlı ve bilimseldir..
Aksi durumda beni hiç ilgilendirmez..
Tam da burada ikna olmayarak, açığımı yakalamışcasına araya girip de benimle hiç uğraşmayın..
Zira sanıldığı gibi bu bir çelişki değil, bir vérité'dir..
Tam da yerinde kılıfından çıkarıp da görüşünüze sunduğum şu 'aksanlı' La Vérité, sanırım sizi ürkütüp susturmuş olmalı?
Kapa parantez..




Ne diyordum..
Steve'ın, iğne olmak suretiyle, çelimsiz bir oğlandan ülkesini kurtaran bir yiğit pehlivana 'mucizevi' dönüş süreci -her ne kadar temelsiz bir saçmalığı içerse de- filmin, en hoş, en zevkle izlenebilir kısmı..

Geriye kalan bölümün tamamı, Kaptan'ın hamaset dolu sözlerle, büyük büyük konuşarak, hatta 'güldürmeyen' espriler yaparak, kötülerle pata küte dövüşmesine ve dünyayı yâni ABD'yi, Hitler belasından kurtarmasına ayrılmış..
 
Kendisine, "Hay Allah razı olsun!" diyor, "Ellerin dert görmesin, kalkanının kaportası çizilmesin" diye de ekliyoruz..

Görevi ve özellikle adı gereği -özdeşleşmeyi geçtim- hiç de hoşlanmadığım bir çizgi roman süper kahramanı olan bu oğlanın, filmini de sempatiyle karşıladığımı söyleyemem..

Yine de türünün klasik şablonlarına harfiyen uyan bu yapımı, sempatiyle olmasa da zevkle seyretmek gayet mümkün..






Yönetmen: Joe Johnston
Senaryo: Christopher Markus, Stephen McFeely
Oyuncular: Chris Evans, Hayley Atwell, Stanley Tucci, Tommy Lee Jones, Hugo Weaving
Yapım: 2011, ABD, 124 dk.