29.6.11

Behzat Ç. Bomonti'ye, Numan S. Astral Seyahate!


Astral Seyahat'in Duble Yolcuları

Bu hafta gösterime giren Insidious adlı filmi izlerken yeniden aklıma düştü şu astral seyahat..

Tam zamanı ve yeridir diyerek açıklıyorum, şu saçma sapan hayatımı daha da acayip kılan bir ayrıntıyı..

Şu sıralar pek gerçekleşmiyor belki ama bir zamanlar benim epeyi bi astral seyahate çıkmışlığım vardır..

Uyku sırasında olmasına karşın, uykudan ve rüyadan tamamen bağımsız gerçekleşen bu deneyimim sırasında astral bedenim -bir başka deyişle- 'dublem' önce bedenimden ayrılarak ona üstten şöyle bir bakar, sonra da özgür bir şeklide -duvar falan dinlemeden- gezer dolaşırdı..

Bu 'ruhsal' yolculukta nerelere gittiğimi ve neler yaptığımı sizlerle paylaşarak, lafı uzatmak niyetinde değilim..

Aslında bu bir nevi 'şuur projeksiyonu'nu ayrıntısıyla açıklamanın pek de doğru olmayacağını söyler uzmanlar.. Neme lâzım!.



  

Yalnız şunu söyleyerek konuyu kapatayım: İlk hareket yâni bedenden ayrılış gayet kolay gerçekleşirken, bedene dönüş ve yeniden duhul çok çok zor ve de büyük acılar hissedilerek mümkün olabilmektedir..

Zaten, muhteşemliği hiçbir şeyle kıyas kabul etmez, bu gerçekten olağanüstü fenomenden bir süredir uzak kalıyor olmamı, her defasında duyduğum bu dayanılması güç acının, bünyemde -istemsizce- oluşturduğu caydırıcı etkiye bağlıyor ve "Bakalım kısmet" diyorum..
Kısmet!.




Kadının Fendi Numan'ı Gerdi

Bir film adı olan Made in Dagenham'ı, 'Kadının Fendi' olarak Türkçe'ye çevirme cüretkârlığı göstererek, bencileyin bir adama -hiç yoktan- gereksiz bir nostalji yaşatan ve o adı görür görmez de hemen arkasından, 'erkeği yendi' şeklinde cümleyi tamamlatan insan.. Sen var ya sen!. Sana hiçbir şey demiyorum..

O değil de, fabrikanın sıcağından buram buram bunalan makinacı işçi kadınlar, ortamda erkek bulunmamasından yararlanarak üstlerini başlarını çıkararak çalışmaktayken bir erkek atölyeye girdiğinde kadınlara, "Destur erkek var!" mealinde uyarı yapılması, bana çok 'bizden' bir şey gibi gelerek, hem şaşırttı, hem güldürdü..

Kesinlikle emin değilim -Muhteşem Yüzyıl'ı da seyretmiyorum- ancak, bu uyarının hemen hemen aynısının Osmanlı sarayı hareminde söylenmiş olması bana çok mantıklı geliyor..

Hayal meyal hatırlar gibiyim sanki, çocukken götürüldüğüm 'kadın günü'nde havada uçuşan bir replik de olabilir bu, "Hanımlar.. Erkek Geldi!".

Belki de, günün yapıldığı evin salonuna -anamın eteğine tutunmuş vaziyette- giren 'okul öncesi' Numan'ı gören kadınlar, şaka yollu laf atmışlardır özüme..

Bu hususta, Berrin Abla'dan şüpheleniyorum ben..
Minnacık ve alabildiğine utangaç Numan'a, "Nişanlım" diye hitap ederek, öpücüklere boğan o muhteşem kadından..

Nasıl da hoşuma giderdi bana sarılması.. Lâkin, nasıl da kızarır bozarırdım.. Aman Allahım!.






Ne Gerzekler Var La Şu Dünyada!.

O değil de 'muhteşem ötesi' sezon finaliyle Behzat Ç.'yi izlerken -çok afedersiniz ama- resmen dibim düşmüştür..

Benim gibi hâzâ bir beyefendiye hiç yakışmayan- bu 'mabatlı' tespitimin bir nedeni, dizinin küfürden geçilmeyen replikleriyse; bir diğer nedeni de bu son bölümü ağzı açık izlememdir..

Daha da gerçek sebep ne biliyor musunuz..
Hem de eleştirmen geçinen biri olarak- nasıl yapıp da bu diziyi övebileceğimi bilemememdir (iki nokta!)

O da değil de, bir ritüele hazırlanır gibi her bölüm öncesi Bomonti'lerimi tedârik edip de ekran karşısına geçmeme ne buyuracaksınız peki..

Bundan önce herhangi birinin, bir film ya da diziyle bu cinsten bir etkileşime girdiğini duysam, çıkaracağım 'cık cık cık' sesinden sonra -en hafifinden- "Vay be!. Ne gerzekler var la şu dünyada!" derdim..

Daha doğrusu la demez, lan derdim..

Düşünün.. O derece yâni!.