5.3.22

Bergen



Yapımcılığını Orchestra Content’in yaptığı ve dağıtımını CJ ENM Türkiye’nin üstlendiği, sezonun en çok merak edilen projesi olan Bergen filmi 4 Mart tarihinde seyircisiyle buluşacak.  

‘Bergen’ kudretli sesi ve konservatuardan başlayan şarkı söyleme tutkusuyla efsaneler arasına girmiş Belgin Sarılmışer’in hayatını konu alıyor. 

Filmde Bergen’i ünlü oyuncu Farah Zeynep Abdullah canlandırdı.


 

Büyük bir irade göstererek var olmaya çalıştığı hayatı trajik bir sonla biten ‘Bergen’in yaşam öyküsünü anlatan filmin yapımcılığını ve yaratıcı yapımcılığını Mine Şengöz, senaryosunu Yıldız Bayazıt ve Sema Kaygusuz, yönetmenliğini Mehmet Binay ve M. Caner Alper üstlendi.


 

4 Mart’ta vizyona girecek ‘Bergen’de Farah Zeynep Abdullah’la birlikte, Erdal Beşikçioğlu ve Tilbe Saran başrolleri paylaşırken; filmin oyuncu kadrosunda Nergis Öztürk, Ali Seçkiner Alıcı, Ahmet Kayakesen, Arif Pişkin, Şebnem Sönmez, Nurcan Eren ve Suzan Kardeş gibi birbirinden yetenekli isimler yer aldı.

 


Görkemli prodüksiyonu, Türkiye’nin bir dönemini yeniden canlandıran muhteşem set tasarımı, zengin oyuncu kadrosu ve çarpıcı hikayesi ile seyirciyi derinden etkilemeye hazırlanan ‘Bergen’in müzikleri ise usta sanatçı Mazlum Çimen’e ait.



Filmin mmknmrtb notu ::


Filmimiz, hayattan ve hayatındaki erkeklerden darbe yedikçe, icra ettiği müzik türlerinde değişiklik yaparak, klasik müzikten caza, Türk sanat musikisinden hafif arabeske ve en sonunda da 'damardan arabeks'e geçiş yapan; sahnelerimizden, önce 'Güzeller Güzeli' sonra da 'Acıların Kadını' unvanıyla gelip geçen 'merhum' Bergen'in yaşam öyküsünü anlatan, biyografik bir 'melodram'.

2015 yılı yapımı 'güzelim' Çekmeceler'den sonra yeni işlerini umarsızca beklediğim 'Caner Alper, Mehmet Binay' yönetmen çiftimizden, tam yedi yıl sonra gelecek film bu mu olmalıydı yahu!.




En hafif deyişle 'olmamış' senaryonun bu arkadaşlardan çıkmaması, zaten bilinen bir öykü olması, vasata dahi ulaşamayan bu yapımın bir nedeni olarak gösterilebilir; lâkin, öykünün kurgusu ayrı, filmin kurgusu ayrı baş döndürücülüğe sahip o filmden bu sıradanlığa/kolaycılığa geçiş yapmanın sorumlusu da ben değilim sanırım.. 

Senaryo demişken, üzerinde -bi zahmet ama o da yarım yamalak- çalışılmış Bergen Hanım ve biraz da anne dışında diğer kişiler resmen es geçilmiş; 'hayırsız baba' gibi, ana kahramanın üzerinde bariz etkileri olan bu tiplerin hiçbiri 'karakter' olamamış hâlde sahnelere girip çıkıyorlar, hele bazıları adeta kafasına göre takılıyor, türlü sekanslarda anlamsızca ortaya çıkıp, sıfır fonksiyonla ortadan kayboluyorlar..

Geçen ay gösterime giren, bir başka 'Acıların Kadını'ndan bahseden Dilberay'a göre, sadece oyuncu performanslarıyla bir tık daha iyi gibi görünen Bergen'i de izledikten sonra daha net karar verdik ki, biz bu biyografik drama olayını pek beceremiyoruz..
Dua edelim de sırada, 'trajik' bir hayattan gelen başka bir arabeskçimiz daha kalmamış olsun, yetti gari..

45   /100