1.4.18

Pacific Rim Uprising / Pasifik Savaşı İsyan


Kitlesel imha yapan başka dünyalı canavarlarla onları yenilgiye uğratmak üzere inşa edilen insanların komuta ettiği süper makinalar arasındaki tüm dünyaya yayılan çatışma, Pacific Rim Uprising / Pasifik Savaşı İsyan’da insanlığa yapılan kıyasıya saldırının sadece bir başlangıcıydı.

John Boyega (Star Wars: The Force Awakens), korkunç “Kaiju”lara karşı insanlığın zaferini sağlamak için hayatını veren efsanevi bir babaya sahip olan ve bir zamanlar umut vaat eden bir Jaeger pilotu olan asi Jake Pentecost karakterini canlandırıyor.

Jake, eğitimini terk edip bir yeraltı suç dünyasına yakalanmıştır. Ama durdurulması daha zor bir tehdit şehirlerimizi yıkıp dünyaya diz çöktürürken ayrı düştüğü kız kardeşi olan ve savaşın gölgesinde yetişmiş yeni ve cesur bir pilot nesline liderlik eden Mako Mori (Rinko Kikuchi, Babel) tarafından Jake’e babasının mirasına layık bir şekilde yaşaması için son bir şans verir. Yenik düşenler için adalet ararken tek umutları yok edici güçlere karşı dünya çapındaki bir isyanda bir araya gelmektir.




Jake’e yetenekli, rakip pilot Lambert (The Fate of the Furious’daki Scott Eastwood) ile 15 yaşındaki Jaeger korsanı Amara (yeni oyuncu Cailee Spaeny) eşlik ediyor ve Pan Pasifik Savunma Birliği (PPSB)’nin kahramanları geriye kalan tek ailesi oluyor.
Dünya üzerindeki en güçlü savunma gücü olmak üzere isyan ederek olağanüstü ve yepyeni bir maceraya doğru yola çıkıyorlar.

Ayrıca Pasifik Savaşı’ndaki rollerine geri dönen oyuncular arasında Burn Gorman ve Charlie Day, dünyanın bugüne kadar gördüğü en dahi, iki bilim adamını, Dr. Hermann Gottlieb ve Dr. Newt Geiszler rollerini yeniden canlandırıyorlar. Şimdi ikisi de Gedik’i kapatan ilk ekibin üyeleri olarak Kaiju savunmasının ön cephesinde yer alıyorlar.
Seriye yeni katılan oyuncular arasında ise Shao Endüstri’nin CEO’su ve insansız dron Jaeger birliklerine inanan Shao Liwen rolüyle Tian Jing (The Great Wall) ve ekibin lazer odaklı süpervizörü Mareşal Quan rolüyle Çinli süperstar Max Zhang yer alıyor.

İlk filmde GUILLERMO DEL TORO (The Shape of Water, Pan’s Labyrinth) ve TRAVIS BEACHAM (Clash of the Titans, Philip K. Dick’s Electric Dreams) tarafından yaratılan olağanüstü görsel dünyanın üzerine inşa edilen Pasifik Savaşı İsyan filminde yeni nesil savaş alanı yer alıyor; yeni Jaegerlar ve yeni Kaijular, beyaz perde için inşa edilen son teknoloji bir manzara sunuyorlar.
Kamera arkasında yönetmen STEVEN S. DEKNIGHT (Netflix’in Daredevil, STARZ’s Spartacus) ve yapımcılar MARY PARENT (Kong: Skull Island, Pacific Rim), CALE BOYTER (gelecek film Detective Pikachu), del Toro, Boyega, FEMI OGUNS, THOMAS TULL (Jurassic World, Pacific Rim) ve JON JASHNI’ye (Unbroken, Pacific Rim) yetenekli bir yaratıcı ekip eşlik ediyor.
Aralarında görüntü yönetmeni DAN MINDEL (Star Wars: The Force Awakens), yapım tasarımcı STEFAN DECHANT (Kong: Skull Island), editörler ZACH STAENBERG (Once Upon a Time in Venice), DYLAN HIGHSMITH (Star Trek: Beyond) ve JOSH SCHAEFFER (Molly’s Game), kostüm tasarımcı LIZZ WOLF (True Memoirs of an International Assassin) ve besteci  LORNE BALFE (13 Hours) yer alıyor.
ERIC MCLEOD (Kong: Skull Island) filim idari yapımcısı olarak görev alıyor.

Pasifik Savaşı İsyan filmi Beacham tarafından yaratılan karakterlere dayanmaktadır ve senaryosu DeKnight & EMILY CARMICHAEL (The Adventures of Ledo and Ix), & KIRA SNYDER (The Handmaid’s Tale) ve T.S. NOWLIN (The Maze Runner) tarafından yazılmıştır.


Pasifik Savaşı İsyan başlıyor


Pasifik Savaşı’nda Pasifik Okyanusu’nun dibinde bir Gedik açılmıştı ve oradan uzaylı Öncüler tarafından bir boyuttan diğerine geçerek gezegenleri yaşanabilir kılmak üzere yapılmış dev Kaiju’lar ortaya çıkmıştı.
Bu Kaijular, Pasifik kıyısı boyundaki şehirlere öfkelerini saçmış ve geleneksel silahlarla durdurulamaz olduklarını gerçek anlamda kanıtlamışlardı. Karşı koymak için Jaegerlar denilen ve insanlar tarafından nöral bir köprü kurularak kontrol edilen dev robotik savaşçılar yapılmıştı. Jaeger Çingene, operasyonun başarısı için hayatını feda eden efsanevi Jaeger Mareşal Stacker Pentecost’ın da yardımıyla nükleer bomba patlatarak Gedik’i başarıyla kapatmıştı.
Pasifik Savaşı İsyan, bol detaylı, tümüyle orijinal bilim kurgu evreninin mitolojisini sürdürüyor.
Karmaşık, zengin ve çok yönlü karakterlere odaklanan film, evrensel bir macera. İzleyicileri gelecekteki Los Angeles’tan Çin’e, Tokyo’dan Avustralya’ya ve Sibirya’nın buzlu zirvelerine götürüyor. Çok nesilli ve çok kültürlü cazibesiyle, gezegenimiz uğruna bir savaşı konu alan ve insan kahramanlığına yepyeni bir boyutta ilham veren bu film duygu yüklü ve görsel olarak da göz kamaştırıcı.

Yıl 2035, insanlığın Kaiju tehdidiyle sözde yenildiği ilk filmdeki olayların üstünden 10 yıl geçmiş. Savaş bitmiş. Pasifik Okyanusu’nun dibinde bulunan ve Kaiju’ların oraya çıktığı geçit olan Gedik kapatılmış. Ama başka bir boyuttan gelen bu boyun eğmez canavarların tekrar ortaya çıkma korkusu her zaman devam ediyor.
Tetikte olmak bir yaşam biçimi olmuş. PPSB, yeni nesil genç pilotların komuta ettiği ileri teknoloji robot savaşçılardan oluşan küresel bir güç olarak yeniden doğmuş. Daha da ölümcül bir Kaiju ortaya çıktığında askeri öğrenciler denilen bu genç savaşçılar, kendilerine miras kalan dünyayı korumak ve intikam almak güdüsünden güç alıyorlar.

Dünya’nın kendini onarması için bir fırsatı vardır ama yüksek bir stres altındadır. Los Angeles’ta eski bir Akademi pilotu ve Stacker Pentecost’un oğlu olan Jake Pentecost artık Jaeger parçaları için kara borsa çöpçüsüdür. Çok değerli, üçüncü düzey bir plazma kondansatörünü almaya çalışırken Kaiju savaşında yetim kalmış, genç Amara ile karşılaşır.  Amara, PPSB Jaeger’larının öylece ortaya çıkarak kendisini korumayacaklarını zor yoldan öğrenmiş, bu yüzden de Kavgacı’yı inşa etmiştir.
Çok yetenekli bir mühendis zekasıyla mekanik koruyucu meleğini, savaş sonrası Santa Monica’sından topladığı parçalarla yapmıştır.
Yeni tutuklanan Jake’e ayrı yaşayan evlatlık ablası ve yüksek rütbeli bir PPPSB subayı olan Mako Mori tarafından uzun bir listeden oluşan suçlarının düşürülmesi seçeneği sunulur. Tek bir şartla; Çin’de Moyulan Shatterdome’undaki genç askeri öğrencilerin eğitilmesine eski arkadaşı, şimdiki rakibi Nate Lambert ile birlikte yardım edecektir. Bir zamanlar kardeşten bile yakın olan iki adamın ilişkisi, Jake muhteşem Jaeger pilotları olacakları ortak kaderlerini terk edip gittiğinde bozulmuştur.




PPSB, bu öğrencileri sadece eğitmekle kalmıyor aynı zamanda Kaiju’ların bir gün dönmesi durumu için gelişmiş, yeni bir tür Jaeger inşa ediyorlar. Liwen Shao ve şirketi Shao Endüstri tarafından geliştirilmiş bir rakip dron Jaeger program da oyundadır. Bu dron, pilotları Jaegerlardan çıkaracak, makineleri uzaktan kontrol edecek, pilotların ve askeri öğrencilerin çatışmasına ve gücenmesine neden olacaktır.
Öğrenciler, Kaijularla savaşmak üzere eğitilirken Sidney’de savaşın sona ermesinin 10 yılı kutlamalarında gösterişli ve yıkıcı, başı boş bir Jaeger biçiminde yeni bir düşman ortaya çıkar. Obsidyen Öfke adındaki bu Jaeger, Çingene’nin yenerse şanslı olacağı, dehşet verici biçimde üçlü türden bir rakiptir.

Jaegerlar savaşa girerken, insanlığın hiç görmediği gizli bir tehdit, Pasifik kıyısı boyunca birçok Gedik’in açılmasını tetikler ve Kaijular daha heybetli ve her zamankinden daha tehlikeli bir şekilde geri döner.
Jake ve Lambert’ın, yeni uzaylı tehlikesinin başıboş makinelerle bağlantısını çok geç olmadan çözmesi gerekmektedir. Amara ve öğrenci arkadaşlarının da dünyamızı kurtarmak için savaş alanında gençliğe ve deneyimsizliğe meydan okumaları gerekmektedir.

Legendary’nin serinin 2. bölümüne yaklaşırken ilk filmi onurlandıracak, Pasifik Savaşı evreninde cesur ve yeni bir yorum sunacak yenilikçi bir vizyon yaratmak istemişler.
Yapımcı Cale Boyter şunları söylüyor; “Legendary, yaptığımız her işte her zaman belli bir tutuma sahip olmuştur. Bu da markanın neyi temsil ettiğini ve nasıl geliştirmek istediğini kusursuz bir şekilde sunmak için bir fırsattı.”

Yapım ekibi için hiçbir filmin kusursuz bir hikaye olmadan var olmaması önemliymiş. Boyter şunları söylüyor; “Serilere karşı çok fazla alaycılık var ve biz de bunun bilincindeyiz. Kendimize “İnsanları şaşırtacak bir şeyi nasıl yaratırız?” diye sorduk.”
Yapımcılar Mary Parent ve Boyter için önemli bir adım da Starz televizyonunun hit dizisi Spartacus’un yaratıcısı ve yönetmeni, ayrıca Marvel/Netflix dizisi Daredevil’ın ilk sezonunun yönetmeni olarak bilinen Steven S. DeKnight’ı ekibe getirmek olmuş.
DeKnight, Legendary’nin yaratıcı hikaye anlatımına bağlılığını anlamış ve yapımcılar için bütün her şeyin olduğu zorlu bir hikaye ortaya çıkmış.
Canavarlar ve makinelerden oluşan bu evrende, özünde insani bir mesaj ve zorlayıcı, duygusal hikaye iniş çıkışları bulunuyormuş.

Boyter şunları söylüyor; “Steven türleri çok güzel karıştırır. Onun konseptine göre hikaye Pasifik Savaşı’nın basit bir devam filmi görevinde değildi. Başlattığı büyük fikir, herkesin bir fark yaratabileceği olmuş. Hikaye bunu ana mesaj olarak alıyor ve Stacker Pentecost’un sorunlu oğlu Jake ve genç, yetim ve mekanik dahisi Amara’ya odaklanıyor. İkisi de bulundukları durumun ve hatalarının üstesinden gelmiş, sonunda büyük bir fark yaratmış iki sorunlu kişidir.”
Hikaye, aynı zamanda yeni nesil pilotları da tanıtıyor. Öğrenciler denilen askeri öğrenciler, küçüklükten beri Jaeger pilotu olarak yoğun eğitim alan gençlerdir. Aynı zamanda Kaiju’ların dönüşüyle ve bu dönüşün başıboş bir insan müdahalesiyle hazırlanıp hazırlanmadığına da odaklanır.
Boyter şunları söylüyor; “Geliştirdiğimiz senaryoda olağanüstü büyük aksiyon öğeleri ve Jake ve Amara’nın değişimleri var ama aynı zamanda gizemli bir macera. Filmin ilk 10-15 dakikasında Pasifik Savaşı dünyasında olduğunuzu anlıyorsunuz.  Vurgu ve hız sadece daha duygusal olmakla kalmıyor aynı zamanda daha hareketli.”
Legendary, yapımcılar Toro, Thomas Tull ve Jon Jashni’nin dönüşüyle keyiflenmiş ve Universal Pictures’la işbirliği yaparak stüdyoyu yaratıcı sürecin başlarında dahil etmiş.
Boyter şunları söylüyor; “Universal’e yaptıklarımızı anlattık. Ön görselleştirme sunumu yaptık ve onlara filmden konseptleri ve başlıca anları gösterdik. Çok beğendiler. Bu, birlikte başladığımız proje hakkında heveslenmelerini sağladı.”

Jake Pentecost Gelir : Boyega Yapıma Katılır


Yapım için yeşil ışık yandığında sıradaki en önemli sorulardan biri de başroldeki efsanevi savaş kahramanı Stacker Pentecost’un dik başlı oğlu Jake karakterini kimin canlandıracağı olmuş?
DeKnight ve yapımcılar için bir oyuncu hemen listenin başına yükselmiş; John Boyega.
Star Wars: The Force Awakens filmiyle çıkış yapan yıldız Boyega, bir sonraki projesinde sadece oyunculukla ilgilenmiyormuş. Sette gerekli zamanı ve enerjiyi vererek set yapımcısı olarak da hizmet vermek istemiş.
Şunları söylüyor; “Kendi yapım şirketimi kurmuştum ve kendimi tanıtmak üzere Hollywood’a gitmiştim. Programımdaki toplantılardan biri de Legendary’de Mary Parent ve Cale Boyter ileydi. Çeşitli projeler hakkında konuştuk ama bir noktada Mary “Pasifik Savaşı’nın devam filmini yapacağız. Birkaç şeye bakmak ister misin?” dedi.”
“Ben de ‘Elbette’ dedim ve yandaki odaya geçtik. Olağanüstü bir konsept sunumları vardı ve beni olağanüstü tasarımlı bir kıyafetle tasvir ediyordu. Tümüyle geliştirilmiş bir sunumdu ve Cale bana filmin benim de rol aldığım bütün muhteşem yeni öğelerini gösterdi.” Diyerek gülüyor. “Beni köşeye sıkıştırdıklarını söylemeliyim!”

Pasifik Savaşı, yıldız olmasından önceki günlerde Boyega üzerinde büyük bir etki bırakmış. “İlk filmde Idris Elba’yı görmek benim için çok önemliydi.  Oyunculukla küçük boyutta, drama kulüplerine giderek ilgileniyordum. 2013’de otobüsteyken bir afiş gördüm. Idris Elba, siyah Jaeger kıyafetiyle Stacker rolündeydi. O görüntü ve temsil ettiği şey bir anda beni vurdu ve motive etti.”
DeKnight, bu seçimden çok heyecan duyduğunu söylüyor. “John’un ilgilendiğini öğrendiğimde çok heyecanlanmıştım. Onunla buluştum ve ikimiz de seride yapabileceğimiz şeylerin ihtimalleri konusunda çok heyecanlandık. O klasik bir kahraman ama aynı anda hem kahramanı hem de anti kahramanı oynayabiliyor. Jake Pentecost, hırsız olarak başlıyor ve sonunda dünyayı kurtarıyor. John, o tür bir rol için isteyeceğiniz tüm özelliklere sahip. Çekici, zeki ve komik. Karaktere, Indiana Jones’daki gibi gerçek bir Harrison Ford katıyor.”

Boyter şunları ekliyor; “John hemen anladı. Görevin ne olduğunu anlayan ve oyun planını hemen her gün geliştirmeye yardım eden bir oyuncunuz olması müthiş bir duygu.”
Film, Jake ile açılıyor. Gecenin karanlığında kötü bir eyleme karışmış. PPSB hurdalığından Jaeger parçaları çalıyor. Yakalanıyor ve kendisine iki seçenek sunuluyor; Hapse grimek veya doğal yeteneklerini kullanarak Moyulan Shutterdome’da öğrencileri eğitmek.
Boyega karakterini şöyle anlatıyor; “Jake’in karakterinde farklılıklar ve çelişkiler var. Babası Stacker’ın gölgesinde büyümüş ve ailesinin adıyla yaşamakla savaşmış. Jaeger pilotu olma arzusu varmış ve PPSB akademisinde eğitime başlamış. Ama Stacker’la yaşadığı bir yüzleşme, isyan edip tehlikeli bir yol izlemesine yol açmış. Ardından kahraman olma yolculuğu geliyor.”

Boyega, Jake’in varoluş anlamında Stacker’ın bir özelliğini, enerjisini ve otoritesini taşımasını istemiş. Ama aynı zamanda çok farklı biri olmasını, izleyicilerin içindeki Stacker’ın onaylamadığı asiyi de fark etmelerini istemiş. “Bu kendimi 16, 17 yaşında gördüğüm halime dayanarak yaratmak istediğim bir şeydi. Biraz kötü yönetilen, ukala bir çocuktum” diyor.
Çok yönlü oyuncu, büyük yapım süreci boyunca çifte görevini memnuniyetle taşımış. Boyega şunları söylüyor; “Şimdi yapımcı da olacaktım ve o tür bir liderliği istemenin zorluğunu, hayranı olduğum bir stüdyoyla birlikte ortak yapımcı olmayı, muhteşem bir rolü canlandırmayı ve Spartacus ve Daredevil’deki olağanüstü çalışmalarından sonra hep çalışmak istediğim biri olan Steven’la çalışmayı çok sevdim.”

Boyega şöyle devam ediyor; “O kadar harika olmasının nedenlerinden biri de işbirlikçi olması ve görüşlerinin karakter için çok doğru olması. Kariyerimde Teknik bilgiyle sanatsal bilgiyi çok iyi dengeleyen yönetmenlerle çalışma şansım oldu. Steven’ın da kusursuz hissettiren bir yönetim tarzı var. Tek bir kişi gibi çalıştığımızı hissettim. Olağanüstü biri.”

Hem yıldız hem de yapımcı olmanın Boyega için sonunda tüm yapımı güçlendirebilecek karmaşık yanları da olmuş. “Yapımcı olmak ilginçti çünkü rol dışında alınmasına yardım ettiğim herhangi bir karar, rolü etkiliyordu. Sıra diğer oyuncuların seçimine, set dekorlarına, aksiyon sahnelerine, diyaloglara geldiğinde hepsi yaratılması gerektiğini düşündüğüm karakteri destekleyecek kararlar ve seçenekler sunmam gereken bir bulmaca gibiydi.”
Boyter, rol için gereken empatiyi yaratma konusunda oyuncunun yeteneğine işaret ediyor; “John’un getirdiği tarz ve insanlık çok önemliydi. Çok başarılı bir oyuncu. Değer vermenize neden oluyor. Öyle bir cazibesi var ki karakteri olayları ahlaki açıdan sorgulayabiliyor; ama onu yine de seviyorsunuz. Bu da bir günahlardan arınma hikayesinde çok önemlidir.”

Genç Boyega’nın birkaç yıl önce Elba’yı Pasifik Savaşı’nın afişinde görmesinin yarattığı ilham verici tepkisi, filmin izleyicisi üzerinde bırakmak istediği genel etkide önemli olmuş. DeKnight şunları söylüyor; “Nihayetinde film insanların ortak faydası için savaşmak üzere bir araya gelen insanları konu alıyor. Nereden geldiğinizin bir önemi yok. Herkesin bir fark yaratma şansı vardır. Herkesin kahraman olma şansı vardır. Bu filmde hepimize güçlü bir biçimde aktarılan mesaj buydu. Genç izleyicilere bunu aktarmak istedik”




Pilotlar ve Savaşçılar : Epik Maceranın Başlıca Oyuncuları


Pasifik Savaşı İsyan hem hayranları hem de yeni izleyicileri ödüllendirmek için sevilen karakterlerle yeni ve heyecanlı yüzleri bir araya getirmiş. Karaktere ve oyuncu seçimine odaklanma çok farklıymış. İnsanlık filmde birleşiyor, dini, ırkı ve geçmişi yok sayıyor. Yönetmen DeKnight ve yapımcılar filmdeki oyuncu kadrosundaki değerleri yansıtmak istemişler.
DeKnight şunları söylüyor; “Beni bu hikayeye çeken şey, hikayenin evrensel yönü oldu. Pasifik Savaşı çok farklı ülkeye dokunuyor ve biz de bunu yansıtmak istedik. Zorlama gibi görünmesini istemedik. Bu küresel tehditle savaşmak için dünyanın bir araya gelmesi çok doğal. Herkesi farklılıklarını bir kenara bırakmaları için cesaretlendiriyor. Bu da günümüz ve çağımız için muhteşem bir mesaj.”
Stacker Pentecost ilk filmde Mako Mori’yi ailelerinin bir parçası olması için getirmiş ve sonunda da genç Jake’in gerilmesine neden olmuştu. Boyega şunları anlatıyor; “Stacker Mako’yu aldıktan sonra gidişat değişti. Jake ve Stacker aynı fikirde olamıyorlardı. Mako ikisi arasında kalmıştı. Jake’in, Mako’nun Stacker’ın ideal çocuk hayaline uyacağını bildiği için aynı evde kalması zor olmuştu.”

Jake’i kahramanlık yoluna sevk eden Mako’nun üvey kardeşinin yeteneklerine olan inancı ve Mako’nun etrafındaki olaylar olmuş.
Filmin açılış sahnesinde genç Amara ile karşılaşıyor ve birlikte Shatterdome’a gönderiliyorlar. Amara da Jake’in gelişimi için çok önemli. Boyter şunları söylüyor; “Jake’in aşması gereken çok fazla şey var ama Amara’ya karşı baba rolüne bürünmesi açılmasını, babasına karşı duyduğu öfkeyi ve acıyı bırakmasını sağlıyor.”

Nathan Lambert, PPSB’de bir asker ve donanmanın en iyi pilotlarından biri. Öğrencilerin eğitim programının başında genç ve erken gelişmiş öğrencilere bilgi veriyor ve hazırlıyor. Lambert ve Jake birlikte büyümüş ve eğitim almışlar. Jake, meslektaşına haber vermeden PPSB’den ayrılıncaya kadar da en iyi arkadaşlarmış. Pasifik Savaşı İsyan’da ikilinin geçmişlerini onarmaktan ya da yok saymaktan başka seçenekleri yok. Yetenekleri bir arada başıboş makinelerle ve Kaiju’larla savaşmak için çok önemli.
Boyega, ilişkileri hakkında şunları söylüyor; “Lambert, Jake’in gitme kararına ve kendisini ifade etmeyişine kırılmış. Tekrar karşılaştıklarında Lambert ‘Bana arkadaşın ya da kardeşin gibi değer vermeden hayatıma öylece girip çıkamazsın’ diyor. Eski ilişkilerine dönmenin bir yolunu bulmaya çalışıyorlar.”



Yöntemleri sert ve emek verilen bir sevginin sillesi ama iyi bir sebebi var. Lambert’ı canlandıran Lambert şunları söylüyor; “Kendinden çok emin, inançları çok net. İlişkilerini sebepsiz yere zorlamıyor.  Bu genç çocukları bir gün hayatlarını savunmaları için eğitmeye çalışıyor. Söz konusu ölüm kalım olduğunda gevezelik etmeye fazla yer yok.”
Eastwood, sadece etkileyici aksiyon sahnelerinden değil karakterlerden ve hikayelerinin gelişimlerinden etkilenmiş. Şöyle özetliyor; “Bir sürü görsel efektiniz olabilir ama aşık olabileceğiniz karakterleriniz yoksa büyük aksiyon sahnelerinde kopabiliyorsunuz. Onlarla birlikte bir yolculuğa çıkabiliyorsanız izleyici için çok daha güçlü bir film oluyor.”

Oyuncu aynı zamanda savaş sahnelerindeki hassasiyeti de beğenmiş. “Filmin sevdiğim yanı o kıyafetleri giyip Jaeger’ları kullanıyor olmanız. Ama hala sadece bir insansınız. Özel güçleriniz yok, yaralanabilir ya da ölebilirsiniz. Sadece bu savaşta çarpışmaya çalışan bir insansınız. Bunun ilginç olduğunu düşündüm. Mistik değildi. Gerçeğe dayanıyordu.”

On yıl önce Kaiju saldırılarında yetim kalan Amara, Santa Monica’da terk edilmiş bir binada tek başına yaşamaktadır. Sokaklara uyum sağlamış, öfkeli bir karakteri olan Amara, Kaiju’ların dönmesi halinde hazırlıklı olmak gereksinimiyle hareket ediyor. Birçok kişiyi yenilgiye uğratacak bir durumda doğuştan gelen olağanüstü mühendislik yeteneğini beslemiş ve yedek parçaları kullanarak kendi Jaeger’ı olan Kavgacı’yı inşa etmiş.
Amara’yı canlandıran, filmin yeni oyuncusu Cailee Spaeny, daha önce birkaç kısa filmde rol almış ama büyük film yapım merkezlerinden uzakta yaşıyor. Springfield, Missouri’li Amara, Pasifik Savaşı İsyan için deneme rolünü kendisi kaydetmiş. Ama oldukça sade bir şekilde beyaz bir duvarın önüne geçerek replikleri okumuş. Etkileyici bir seçme yaratmak üzere her yolu denemiş.
Şöyle anlatıyor; “Küçük kasabamda yapacak çok fazla bir şeyim olmadığı için hazırlanmak için tam bir günü kullandım. Havalandırma çalışmıyordu. O yüzden gerçekten terliyordum. Kapüşonumu takmıştım, yüzümde çamur vardı ve elimde bir boruyla yerde yuvarlanıyordum. Kavgacı’nın düğmeleri olarak da bir televizyon kumandası ve bağlantı bölmesine girmek için bir tabure vardı. Kaydı gönderdiğimde deli olduğumu sanabileceklerini ya da bayılacaklarını düşünmüştüm.”

DeKnight ve yapımcılar genç oyuncunun yeteneğinden ve yaratıcılığından etkilenmiş. Bir hafta sonra da onu Los Angeles’a getirtmişler. Şunları söylüyor; “Steven’la tanıştım. Sonra John’la okuma yapmadan önce notları okuyup hazırlanmam için bir günüm vardı. Daha önce deneyimlemediğim bir şeydi. Elemeden sanki bir ekiple çalışıyormuşum gibi çıktım. Birçok elemede üzerinizde bir baskı olduğunu hissedersiniz. Ama ben Steven ve John’la bunu hissetmedim. Çok işbirlikçi bir çalışmaydı. Odadan çıktım ve ‘Bu rolü alacak mıyım hiç bilmiyorum ama bu gerçekten çok keyifliydi’ dedim.”

Amara, Jake’in peşinde olduğu pahalı bir Jaeger parçasını çalmasından sonra Jake’in peşine düşmesiyle Jake’le karşılaşır. Kavga ederler ve yakalanmaktan kurtulmak için birlikte Kavgacı’yı kullanırlar. Amara’nın mühendislik yeteneğinin farkında olan Mako, Jake’i öğrencileri eğitmek üzere Moyulan Shatterdome’a gönderirken onu da yanında gönderir.”
Amara da Jake de kendilerine yetmeye alışmışlardır ve birilerinden uzaklaşırlar ama benzer yanları aralarında bir bağ oluşmasına neden olur. Spaeny şunları anlatıyor; “İnsanlar yanlarından gitmiş. O yüzden kendilerini kapatmışlar. Başkalarıyla birlikte çalışmak onlar için çok zor. Nasıl yapacaklarını bilmiyorlar ama bunu yapmanın bir yolunu bulduklarında kusursuz bir ekip oluyorlar.”




Boyega, ikilinin arasında gelişen dostluk hakkında şunları söylüyor; “Shatterdome’a geldiklerinde Amara’nın henüz tam olarak anlamadığı, Jake’in de unutmaya yüz tuttuğu ortama alışırken birbirlerine yardım ediyorlar. Birbirlerinde bir kardeş ilişkisi buluyorlar. Jake, Amara’nın ağabeyi oluyor.”
Spaeny, set içinde ve dışında sınırlarını aşma konusunda Boyega’yı tek geçiyor. “John beni kanatlarının altına aldı. Bu süreçte bana yardım etmek istedi. Jake çok isteksiz. John ise tam tersi. Muhteşem biri. O kadar şanslıydım ki şimdi hayran olduğum bir oyuncu.”
Rol arkadaşları da yeni oyuncunun çalışmasından aynı derecede etkilemiş. Boyega şunları söylüyor; “Caille’nin masumiyeti, bu çıkış rolüne yaklaşımı için yeni bir yol izlemesine olanak vermiş. Bu Cailee’nin çok iyi ele aldığı bir şey. Ne kadar deneyimli olsam da ondan çok şey öğrendim ve aramızda güçlü bir bağ ve büyük bir elektrik oldu.”
Eastwood şunları ekliyor; “Cailee muhteşem. Ekranı aydınlatıyor. O genç masumiyeti sergiliyor ama onda adını koyamadığınız bir şeye de sahip. Performansında çok dürüsttü.”

Mako, yıllar önce bir Kaiju saldırısında anne babasını kaybetmiş. Kendisini evlat edinen Stacker Pentecost rafından kurtarılmış. Mako, Jaeger programında öğrenci olmuş ve olağanüstü bir dereceyle asker olarak eğitilmiş. İlk filmin sonunda o ve Raleigh bir ekip olarak Çingene’ye pilotluk yapmışlar ve dünyayı Kaiju’lardan kurtarmışlar.
Pasifik Savaşı İsyan’da Mako, PPSB’de Genel Sekreter pozisyonunda ve ayrı yaşayan erkek kardeşine öğrencilere yardım ederek hapisten kurtulma seçeneği sunuyor. Mako, Jake’in çok iyi bir pilot olduğunu biliyor ve onu geri getirmenin bir yolunu buluyor.
Japon oyuncu Rinko Kikuchi rolüne geri dönüyor ve karakterin yeni filme geçişini şöyle anlatıyor; “Mako’nun son 10 yılda geçmişinin üzüntüsüyle mücadele etmesi gerekmiş. Sevdiklerini kaybetmiş. Bu yüzden her zaman cesur ve sert olmuş ama şimdi daha da sert.”
Boyega, Mako’nun küçük kardeşine olan inancı hakkında şunları söylüyor; “Mako, Jake’in iyi bir lider olabileceğine inanıyor. Eğer çabalarsa en iyisi olabileceğini biliyor. Sarsılmaz inancı, yaptığı hatalara sırt çevirmesi ve Mako’nun bildiği kişi olmak için adım atması için onu motive ediyor.”

İşbirlikleri hakkında Kikuchi şunları anlatıyor; “John, rol için kusursuzdu. Onunla birlikte çalışmak, o kardeş ilişkisini canlandırmak çok keyifliydi.” Konu DeKnight’la çalışmaya geldiğinde o da aynı şekilde kibar sözcük sarf ediyor. “Steven bana Mako’nun karakteri hakkında düşüncelerini söyledi ve karakterimi bulmam için sette yeterli zaman verdi. Pasifik Savaşı evrenini değiştirmeden kendi vizyonunu kattı.”



Jaeger savunmasının ön cephesinde yer alan bir başka güçlü oyuncu da Liwen Shao. Dünyayı Kaiju tehdidinden korumak amacıyla kurulan özel bir girişim olan Shao Endüstri’nin kurucusu ve sahibi. Acımasız, soğukkanlı ve son derece kararlı. Onu hedeflerinden hiçbir şey alıkoymayacakmış ve hedeflerine ulaşmak için her şeyi yapacakmış gibi görünüyor.
Liwen’in ilk güdüsü ve odağı, dron Jaeger programının PPSB tarafından uygulanması. Dronu uzaktan bir bağlantıyla tek bir pilotun kullanabildiği, böylece sürüklenmeye uyumlu pilotların bulunması ve eğitilmesi ihtiyacına son veren muhteşem bir mühendislik eseri tasarlamış. Programı, mevcut Jaeger pilotlarıyla işbirliği yapmak için bir fırsat olarak görüyor. Pilotlarsa kendilerinin açığa alınacağı bir fırsat olarak görüyorlar.
Liwen’ı canlandıran Çinli oyuncu Tian Jing karakterin “bir deha” olduğunu düşünüyor. “Gezegendeki çok az insan onların zekasına ve çalışma ahlakına sahip. Ilk Kaiju saldırılarının kurbanı olan Liwen, hayatını gelecekteki saldırıları engellemeye adamış. Profesyonel olarak son derece başarılı olsa de sosyal açıdan soğuk ve düşmanca görünüyor. Liwen, çok güçlü ve başarılı bir karakter. Ama kusurları var.”

İlk bölümde, Dr. Newton Geiszler ya da kısaca “Newt” PPSB’de çalışmış ve Kaiju konusunda en iyi uzman olmuş. Bilim adamı, insanların Kaiju beyinleriyle birlikte sürüklenmeleri için bir yöntem geliştirmiş. Kaijuların ve Öncüler’in gerçek doğalarını keşfetmiş ve sonunda Gedik’in kapatılmasına yardım etmiş.
Pasifik Savaşı İsyan’da Newt, özel sektöre geçmiş ve Shao Endüstri’de araştırma geliştirmenin başında çalışıyor. Dron projesi konusundaki araştırması yüksek bir maaşla ödüllendirilmiş. Ama Liwen’ın sert kuralları altında çalışması gerekmiş. Başıboş Jaeger Obsidyen Öfke’nin beklenmedik saldırısı sonucunda Liwen, Newt ve ekibinin dronları programlanandan önce kullanmaya zorluyor. Belki de fazla önce.
Eski rolüne geri dönen oyuncu Charlie Day şunları söylüyor; “Karakterimin bu bilgisini ve geçmişini ikinci filme de taşıyabilmek çok güzel. Umarım izleyiciler karakterlerimizin geri döndüğünü, yeni oyuncuların katıldığını ve nefes kesici yeni bir maceraya çıktıklarını görmekten heyecan duyarlar.”

Pasifik Savaşı’nda Gottlieb, siperlerde Newt ile birlikte savaşan br bilim adamıydı. Baskı altında ve küçük bir finans sağlayarak yapabileceklerinin en iyisi yapmak için yorulmak bilmeden çalışmışlardı. Newt, özel sektöre geçerken Gottlieb PPSB’de kalmıştı. Yine de daha fazla sağlam finansal yardımla gelecekteki Kaiju saldırılarına karşı savunmamız için yenilikçi, kimyasal ve biyolojik yollar geliştiriyor.
Filmin başında Gottlieb, Kaiju kan-tepkimeli yakıt sistemi üzerinde çalışıyor. Ama denklemi kurmak için eski arkadaşının uzmanlığına ihtiyacı vardı ve bu bilgi, Newt’in paylaşmaya hevesli olduğu bir bilgi değildi. Gottlieb’in algılaması güç keşiflerinin önemi daha sonraki olaylarda anlaşılacaktı.
Dr. Hermann Gottlieb rolüne geri gelen Burn Gorman şunları anlatıyor; “Gottlieb’i canlandırmak çok keyifli. Çünkü inatçı, dik kafalı biri ama altın bir kalbi var. Artık saygın biri ve ihtiyacı olan kaynaklara ulaşabiliyor. Bu yüzden onu daha iyi bir yerde buluyoruz ama o Newt olmadan çalışıyor ve onu özlüyor. Yalnız, tuhaf bir karakter. Yanıtlar için araştırmayla ilerleyen bir beyin adamı. İletişim yetenekleri berbat ama iyi niyetli.”
Gorman, Newt ve Gottlieb arasındaki ayrılık hakkında şunları söylüyor; “İlişkinin bu filmde daha karmaşık olmasının nedenlerinden biri de Newt’in özel sektöre geçmesi ve belli bir kırgınlık yaşanmış olması. Heves ve bilgi konusunda ona eş olan kimseyi bulmamış. Newt de çok zeki bir adam.”



PPSB’deki bir diğer önemli oyuncu da Moyulan Shatterdome’da bir teknisyeni olan Jules. Jaeger’ların kusursuz bir halde olmasını sağlayan bir ekibi yönetiyor ve Lambert’ın ilgi odağı. Jake Pentecost geldiğinde hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde onun gücü ve güveni ilgisini çekiyor.
Teknisyeni Porto Rikolu oyuncu Adria Arjona canlandırıyor ve şöyle anlatıyor; “Jules kesinlikle bir tamirci. Çok güçlü. Çok hızlı ve kararlı bir şekilde tepki veriyor. Hayatında dikkatini dağıtacak bir şeye yer yok. Savunma halinde ama savunmasını bıraktığında onun da herkes gibi yumuşak biri olduğunu görebiliyorsunuz.”
Arjona, Jules’un dünyasını anlamak için San Diego’daki ABD Midway Gemisi’ni ziyaret etmiş ve savaş uçaklarının mekanik çalışmalarını incelemiş. Senaryodaki güçlü kadın karakterlerin varlığı Arjona’yı kısa sürede etkilemiş. “Senaryoyu okuduğumda ilk hissettiğim güçlü erkek rollerinin olduğu ama filmi taşıyan asıl karakterlerin kadınlar olduğu oldu.”
Oyuncu filmde farklı izleyiciler için bağ kurabilecekleri çok şey olduğunu fark etmiş. “Böyle büyük bir filmde olmak çok özel. Küçük kızlar da 40 yaşındaki erkekler de izleyebilecek ve bağ kurabilecek. Bir adamın peşinden koşan değil de o adamları yönlendiren ve adamların onlara saygı duyduğu güçlü kızlar var. Jules, işinde iyi olan güçlü bir kız ve sanırım bu İspanyol kızlar da dahil olmak üzere kızlara, kendi fikirlerinin olmasının normal olduğunu kanıtlayacak. Güçlü olmakta sorun yok. Bunun yanlış bir yanı yok.”
Arjona oyuncu kadrosunun çok yönlü olması hakkında şunları söylüyor; “Kübalı, Porto Riko’lu var, Amerikalı bir kız, Hong Kong’lu bir erkek, Nijerya asıllı bir İngiliz var. Çok çeşitli insanlar var ve hepimizi bir araya getirdiler ve küçük bir aile olduk. Bu da beyaz perdeye yansıyor.”
Yapımın merkezinde aslında yönetmenlerinin olduğunu anlatıyor; “Steven bize araştırma özgürlüğünü verdi. Böyle bir yapımda oyunculara özgürlük vermek zordur. Çünkü vakit nakittir ama o verdi. Önceliği oyuncularıydı ve bu kadar büyük bir filmde oynamamıza ve doğaçlama yapmamıza izin verdi. Asaya çok özel bir şey getirdi ve ona duygu yükledi.”

Son olarak Mareşal Quan, Moyulan Shatterdome’daki en yüksek rütbeli PPSB subayı. Çok bilmiş, etkili ve çok yetenekli bir komutan. Çinli oyuncu Max Zhang, Mareşal’i canlandırıyor ve küçük bir yaşta dövüş sanatları eğitimi almış. Sinema kariyerine başlamadan önce de wushu sporcusuymuş. Ang Lee’nin 2000 yılındaki gişe rekortmeni Crouching Tiger, Hidden Dragon filminde dublör olarak görev almış. Daha sonra da sporcu ve oyuncu yeteneklerini bir araya getirdiği rollerle ilerlemiş.
Pasifik Savaşı İsyan filmi Zhang’in Wanda Stüdyoları’ndaki ilk deneyimi olmuş ve büyük bir film olması onu etkilemiş. Şunları söylüyor; “Çok büyük bir iş ve çok aşaması var. Çin’deki film sektörünün bu kadar hızlı gelişmesine çok memnunum. Umarım bunun gibi daha başka filmler yapabiliriz.
Zhang, Boyega’yla çalışmak hakkında şunları söylüyor; “John, bu filmde bir süper kahraman ve dövüş sanatlarıyla çok ilgili. Bana önceki filmlerimden en az bir tanesini izlediğini söyledi. Bu yüzden bir gün John’la bir dövüş sanatları filminde rol almayı umuyorum.”




Yeni Nesil’le Tanışın : PPSB’nin Öğrencileri 


Muazzam boyutlarındaki Jaegerlar’ın kullanılması için birlikte çalışan birkaç pilot gerekir. “Sürüklenme” olarak bilinen nöral bir köprüyle birbirilerinin zihinlerine bağlanan pilotların “sürüklenmeye uyumlu”, Jaeger’a ortak bir bağlantıdan birbirleriyle fiziksel ve zihinsel bir senkronizasyon durumuna ulaşmış olmaları gerekir. İlk filmde DNA veya duygusal bağlarla birbirine bağlı olanlar, erkek kardeşler, babalar, oğullar, karı ve kocalar en fazla sürüklenme uyumlu olanlardı. Pasifik Savaşı İsyan’da PPSB tarafından farklı geçmişlerden ve deneyimlerden olanların da senkronize olabilmesi için bir program geliştirilmiş.

Bu seçkin programdaki gençlere Öğrenciler deniyor. Yönetmen DeKnight bu bağa sahip olmanın anlamını açıklıyor; “Genç birini eğitiyorsanız daha iyi bir pilot olacakları ve yardımcı pilotlarıyla daha güçlü bir zihinsel bağ kuracakları düşünülüyor. Sürüklenme uyumluluğu zaman içinde geliştirilebilir.”
Pasifik Savaşı İsyan’daki son bölümde öğrenciler, Kaiju’lar yüzünden dünyanın yok olmasıyla kurtulması arasında duran tek güç oluyorlar. Farklı geçmişlerden ve deneyimlerden olan gençler, dünyanın çeşitli yerlerinden tek tek seçilmiş olan ve çok genç yaşta eğitilmiş bu gençlerin direnmesi ve kahraman olması gerekiyordu.
Boyega şunları söylüyor; “İzleyicilerimiz arasındaki çocuklar için kendilerini o şekilde görebilmeleri çok güzel. Kendi hayatlarıyla ve yüzleşmek zorunda kaldıkları engellerle ilişkilendiriliyor. Bu filmin gücünün kendileri gibi olan insanlardan geldiğini ve herkesin kahraman olabileceğini görüyorlar. Herkes kendi gerçek potansiyelini yaşayabilir. Bunu Amara’da, Suresh’de ve öğrencilerin hepsinde görüyorsunuz.”

Spaen, tüm dünyadan genç oyuncular tarafından cesaretlendirilmiş. Gerçekten de bu sık dokunmuş birimdeki oyuncular çekimlerden aylar önce ve çekimler sırasında yan yana yaşamış ve çalışmışlar. Spaeny şöyle anlatıyor; “Öğrenciler çok tutkulu ve motive. Dünyaya ellerinden geldiğince yardım etmek ve savaşmak istiyorlar. Onları canlandıran oyuncular da muhteşemdi. Birbirimize destek verdik. Yemeklerimizi birlikte yedik. Birlikte karaoke yapmaya gittik. Hayata dair konuşmalar yaptık. Onlar artık benim ailem. Hepsinin gittikleri yerleri görmekten heyecan duyuyorum.”




Çeşitlilik konusunda oyuncu KARAN BRAR (Öğrenci Suresh, öğrencilerin en genci) şunları söylüyor; “Steven ve yapımcılar kadronun çok çeşitli olduğundan emin oldu. Bu olağanüstü çünkü filmin uluslararası anlamda ulaştığı yerlerden bağımsız olarak çocuklar beyaz perdeye bakıp “onlar da benim gibi. Ben de orada olabilirdim” diye düşünebilirler. Ben de hayran olduğum oyuncularla böyle anlar yaşadım. Yani umarım bu film Hindistan’da gösterildiğinde bir çocuk beyaz perdeye bakar ve ‘orada benim gibi birini görüyorum.’ der”
Brar için yapım sırasında bu işin keyfi şuymuş; “imkansızı gerçekleştirebilmek. Bizim dev canavarlarla savaşan dev robotların içinde olmamız gerekiyor. Oyuncular ve teknik kadro bunu mümkün kıldı. Sinemanın sihrinde önemli olan da budur. Biz imkansızı yapıyoruz.”

Meslektaşı Öğrenci Jinhai , Çin’de askeri bir ortamda büyümüş. Doğuştan itibaren bu çok disiplini öğrenci biriminin bir parçası olmak üzere hazırlanmış. Öğrencilerin en naziklerinden biri.  Özellikle Amara’yla yakınlaşıyor. Hong Kong’lu Wesley Wong, karakteri hakkında şunları söylüyor; “Jinhai’nin anne babası Jaeger pilotuymuş. O yüzden bu dünyaya bağlı bir aile ortamında büyümüş. Şimdi kendisi de Jaeger programında.”
Jinhai, ilk sahnesinde bir ranzada karın egzersizi yapıyor. Bu yüzden Wong için çekimlerden 4 ay önce katı bir egzersiz ve diyet program başlamış. Duygusal olarak hazırlanmak için ideal kaynağına gitmiş. “Çin’de Hava Kuvvetleri’nde jet kullanan bir pilotu ziyaret ettim. Bana Jinhai gibi anne ve babası savaşmak zorunda kalan biri hakkında binlerce düşüncesini söyledi. Şimdi çocuk da aynı konumda. Pilot, bunun çocuğu ve anne babayı nasıl etkileyeceğini de söyledi. Bunun hazırlıklarımda bana çok yardımı oldu."
Bir sahnede Jinhai, bağlantı bölmesini sadece bir yardımcı pilotla paylaşmıyor. Öğrenci Viktoria “Vik” ve Amara ile paylaşıyor ve senkronizasyonu yakalamak da daha zor oluyor. “Vik’i canlandıran Ivanna Sakhno ile prova yapmıştım. Ama Cailee ile prova yapmamıştım. Bağlantı bölmesinde üçümüzün bir arada olduğu ilk an çekim anıydı. ‘Tamam, hadi yapalım şu işi’ dedik. Birlikte hareket etmek tamamamen farklıydı. Ama tekrar izlediğimizde çok hoş görünüyordu.”

Rus öğrenci Ilya’nın ince bir mizah anlayışı var. Genelde kendi kafasında, en iyisini yapmak için kendine meydan okuyor ama bunu yapıp yapamayacağını da sorguluyor. Kanadalı oyuncu Levi Meaden, Ilya’yı canlandırıyor. Rus aksanını mükemmelleştirmek için hazırlanmaya da odaklanmış. “Çok iyi bir diyalekt koçum vardı. Cronenberg’in Eastern Promises filmini izleyerek ve Rus edebiyatı, en çok da Dostoyevsky okuyarak çok vakit geçirdim.”
Meaden, öğrencilerin olabileceklere hazırlanırken tehlikenin geldiğine dair hiçbir işaret görmediğini söylüyor. “Öğrenciler, 10 yıl önce ilk saldırı olduğunda çok küçüklermiş. Bu yüzden büyük bir etki bırakmamış. Korku dolu bir dünyada büyümüşler ama durumu tüm ağırlığıyla anlamamışlar. Öğrenciler herhangi bir anda hemen harekete geçip savaşa hazır olacak şekilde yetiştirilmiş.”




Öğrenci Vik, sert bir terbiye almış ve sürekli kendini kanıtlamaya çalışıyor. Anne ve babasını Kaiju saldırısında kaybeden Vik için Moyulan Shatterdome’daki eğitim programına katılması için büyük bir özgüvenli ve sebatlı olması gerekmiş. Artık onun yuvası ve oradaki insanlar da tek ailesi olmuş. Çocuk dahi Amara’nın gelişi, içindeki savunmacı yanı ortaya çıkarıyor.
Ukraynalı oyuncu Ivanna Sakhno karakteri hakkında şunları söylüyor; “Amara gruba geldiğinde Vik öfkeleniyor. Zorba olduğu için değil, sahip oldukları konusunda çok korumacı olduğu için. Bu küçük kız ve yetenekleri yüzünden elinden alınmasını istemiyor.”
Sakhno, sete gelmeden önceki eğitim aylarında güçlü kadın figürleri arasındaki ortak noktaları daha iyi anlayabilmek için filmlerdeki ve gerçek hayattaki güçlü kadınları araştırmış. “Politikacılar da dahil çok çeşitli kadın türlerine baktım. Angela Merkel’i izledim. Hareket tarzını, tavırlarını ve konuşmalarını inceledim. Güçlü kadınları incelememin Vik’i şekillendirmeme çok yardımı oldu.”

Heyecanlı, enerjik ve umut dolu Ryoichi’yi Mackenyu Maeda canlandırıyor. Maeda, rol için oyuncu seçimi yapıldığını öğrendiğinde Japonya’da bir TV dizisi çekiyormuş. “Elemelere video kaydı gönderdim ve beni aradılar. Japon yapımcılar Los Angeles’a gitmem için 24 saat verdiler. Uçağa bindim, Steven’la buluştum sonra tekrar Japonya’da çekime döndüm. Bu kadar kısa bir toplantı için uçmak tuhaftı ama kesinlikle buna değdi!”
Ryoichi, öğrenci Renata (Shyrley Rodriguez) ile birlikte Jaeger Kılıçlı Athena’yı kullanıyor. “Jaegerlar son 10 yılda daha hızlanmışlar. Ama Kılıçlı Athena en hızlısı. Bu yüzden çok gurur duyuyorum. Küçüklüğümden beri benim kontrol ettiğim bir robotla Kaiju’ya karşı savaşma hayalim vardı. Bu yüzden Kılıçlı Athena’nın yardımcı pilotu olmak hayalimin gerçekleşmesiydi. O sahneleri çekmek zordu ama olağanüstüydü.”

Öğrenci Tahima, Malta kökenli ama Sidney Avustralya’da büyümüş. Diğer öğrenciler gibi küçükken Sidney’e saldırdıklarından ailesinden koparılan Tahima da Kaiju’lardan intikam almak istiyor.
Avustralyalı oyuncu Rahart Adams’ın anne babası Malta kökenli. Role Los Angeles’tayken seçilmiş. Süreçle ilgili şunları söylüyor; “Senaryoyu okuduğumda inanılmazdı çünkü Pasifik Savaşı evreninde yeni öğeler vardı. Kafamda toparlayacağım çok şey vardı ama çok heyecan vericiydi. Çünkü daha önce hiç bu kadar büyük bir projenin parçası olmamıştım.”
Adams da öğrenci arkadaşları gibi yapımın büyüklüğüne hayran kalmış. “Bir sete girdiğim her seferde kendimi çimdiklemem gerekiyordu. Özellikle de 6 metrelik mavi ekranlı ve patlamaların yer aldığı gece çekimlerinde. Her şeyin detayı inanılmazdı.”

Öğrenci Mei Lin ise Çin’in güneyinden, Guangzhou kökenli. Anne babası 10 yıl önce Kaiju saldırıları sırasında öldürülmüş. Çinli oyuncu Lily Ji, karakteri canlandırıyor ve karakter için yarattığı geçmiş hikayesini anlatıyor; “Mei Lin daha sonra öğrencilerin eğitim merkezine gitmiş.  Anne babasının intikamını almak için asker olması gerektiğini düşünmüş. Tek başına büyümüş. Çok acı çekmiş ama çok güçlü ve sert.”
Ji, role girmek için yaptıklarını şöyle detaylandırıyor; “Asker gibi antrenman yaptım. Asker gibi yedim. Ama aynı zamanda Çince, el yazması bir günlük tuttum. Öğrencilerin hayatlarını yazdım. Mei Lin’in annesi artık hayatta olmasa da el yazması bir günlük tutmasını isteyeceğini düşündüm. Yani kişisel bir günlük gibi olacaktı.”
Diğer öğrencilerle birlikte çalışmak ve bağ kurmak hakkında şunları söylüyor; “Birlikte antrenman yaptık, yemek yedik ve filmler izledik. Birbirimizin dillerini öğrendik ve sonunda bu aile oluştu. Günlük aktivitelerimizle kendimizi öğrenciler gibi bağ kurmuş bir halde bulduk.”

Son olarak öğrenci Renata, sporcu ve neşeli bir karakter. Rodriguez şöyle tarif ediyor, “Tatlı ama çeşnili biri. Ben ilk nesilden Kübalı Amerikalıyım. Steven kendi işimizi yapmamız konusunda çok açıktı. Bu yüzden karakterimi Kübalı yapmaya karar verdim. Böylece aile hikayemin bir kısmını alıp karakteri yaratırken kullanabilecek ve onu daha gerçekçi kılacak öğeleri bulabilecektim.”
Renata, “yeniden doğmak”tan yola çıkmış. Karakterin ve diğer öğrencilerin Rodriguez için temsil ettiği bu o olmuş. “Karanlık bir zaman. Çok fazla belirsizlik var. bu gençler ışık getiriyorlar. Umut getiriyorlar.”
Ancak onu en çok etkileyen yanı verdiği mesaj ve modern dünya için ne kadar önemli olduğu olmuş. Oyuncu umutla şunları söylüyor; “Hepimiz farklı yerlerden geliyoruz. Farklı iletişim kuruyoruz. Dillerimiz farklı. İzleyiciler Pasifik Savaşı İsyan’ın dünyasında birlikte var olduğumuzu ve iyi bir amaç için birlikte çalıştığımızı görebiliyor. Bunu gerçek hayatlarımızda neden yapmıyoruz? Çocukken farklılıklarımızın bizi ayırmasına izin vermiyoruz. Farklı olmanın ilgisi yok. Film, izleyicileri eğlendirecek ve heyecanlandıracak. Umarım aynı zamanda insanların daha iyi bir dünya için birlikte çalışmak üzere gözlerimizi açmamıza da yardımı olur.”




Boyut ve Güç : Kaiju’ya karşı Jaegers


Pasifik Savaşı evreninde Kaijular Pasifik Okyanusu’nun derinliklerinden ortaya çıkan dev canavarlar. Dünyamıza boyutları genişleten Gedik adlı bir kapıdan giren gezegenleri ele geçirmek için biyoteknik, canlı kitle imha silahları.  Pasifik Savaşı İsyan’da Kaijular gelişerek ölümcül ve beklenmedik yeni türlere dönüşüyor.
Japonca’da Kaiju, “tuhaf canavar” demektir. Ama daha çok “dev canavar olarak tercüme edilir. 1950’lerin ve 1960’ların Japon Kaiju filmleri izleyerek büyüyen DeKnight şöyle anlatıyor; “Çocukken çok severdim. O zamanlarda kostüm giymiş bir insan yaklaşımı vardı. Şimdi sahip olduğumuz teknolojiyle bir Kaiju filminde sevdiğim çok daha görkemli bir şekilde yapabiliyor olmamız. O orijinal filmlerin nostaljik yanını sevsem de çocukken bile kauçuk bir kıyafet giymiş ve minyatürlerin üstüne basan bir insan olduğunu bilirdim. Bizim Kaiu’larımız bir şehre saldırdığında tümüyle gerçek gibi. Tehdit ve dram hemen hissedilir.”
Güçleri ve öfkeleri artan her Kaiju, kendi güçleri ve saldırı modelleriyle savaşmak üzere kusursuz bir biçimde geliştirilmiş yepyeni bir tür. Hiçbir Kaiju bir diğerine benzemezken ortak bir amaç güdüyorlar: İnsan ırkını yok etmek. Bu ölümcül düşman karşısında Jaeger’lar insanlığın tek savunması.

Bir Jaeger’ı kontrol etmek hiç bu kadar heyecan verici olmamıştı. Pasifik Savaşı İsyan son teknoloji ve çılgınca özgün savaş taktikleriyle kahramanlarını ve izleyiciyi aksiyona daha da yaklaştırıyor. Filmde yeni nesil robot koruyucular yeni silah sistemlerini ve yeni tasarım kokpitleri kullanıyorlar. Bu Jaeger’lar 25 kat boyunda ve eskisinden daha hızlı ve çevikler. Ayrıca boyutları da çok çeşitli.
Her Jaeger, pilotlarının uzantısı. Bu yüzden de hepsinin savaş tarzı, hareket tarzı ve karakteri farklıdır.
DeKnight şöyle anlatıyor; “Amara’yla ilk karşılaştığımızda hurdalardan kendi Jaeger’ını yapmış. Kavgacı, 12 metre boyunda. Yani kendisi çalıştırabiliyor. Hurdadan yapılmış olsa da kaçmak için bir topa dönüşüp yuvarlanabilme yeteneğine sahip. Amara aynı zamanda sis bombası gibi, bir çocuğun aklına gelebilecek savunma mekanizmalarıyla da ilgili.”

Filmin açılıştaki aksiyon sahnesinde Amara ve Jake, Kavgacı’nın içinde mahsur kalıyorlar ve aynı zamanda peşlerindeki bir Jaeger’dan kaçmak zorunda kalıyorlar. Daha küçük boyda ve farklı yeteneklerde olması Kavgacı’ya eğlenceli ve dinamik bir tarz veriyor.
Boyega, filme daha önce Star Wars: The Force Awakens’da birlikte çalıştığı Liang Yang’ı getirmiş. Sadece insanların hareket tarzını düşünerek değil aynı zamanda yeni akrobatik ve çevik Jaegerlar açısından da düşünmesi gerekmiş. Boyega şöyle söylüyor; “Bu yeteneklerin ilk filmde yapılandan çok daha önemli bir gelişme olduğunu gösterebilmek istedik. Bu yüzden ön görselleştirmelere bakması için dövüş sanatlarında usta olan Liang’ı getirdik. Liang ön görselleştirmelere el attığında Steve’in muhteşem fikirlerinin üzerine inşa etti. Liang, görsel efektler ekibiyle çok iyi bir işbirliği yaptı ve yüzleşme sahnelerindeki birçok bölüm izleyicileri şaşırtacak.”




Spaeny’nin sadece daha küçük olan Jaeger Kavgacı için değil Çingene için de eğitim alması gerekmiş. “Kavgacı’yı çalıştırmak kayak tarzı bir hareket gerektiriyordu ve mükemmelleştirmek için haftalarca çalıştım. Çok belirli bir hareketti ve başka kimseyle senkronize olmam gerekmiyordu. Çingene’nin bağlantı bölümü çok daha zordu. Boyu benden daha uzun olan John’la senkronize olmam gerektiği için adımlarımızın göreceli uzunluğunu çözmemiz ve nasıl zamanlayacağımızı hesaplamamız gerekti. Bağlantı bölümündeki koreografi için dövüş koreografisine ek olarak çok fazla prova yapıldı. Benzersiz bir deneyimdi.”

İlk filmden bu yanda gelişen Jaeger’ların görünüm ve iç teknolojilerinin görünümü açısından gerçekten de benzersizmiş. DeKnight şöyle anlatıyor: “Jaeger’ların içinde pilotların bağlanma şekillerini yeniden tasarladık. O kadar bağlı değillerdi ki tam bir hareket kapasiteleri vardı. Dönen tekme atabiliyor, sıçrayabiliyorlardı. Çok daha dinamik ve heyecanlıydı.”
İlk filmde Çingene patlamıştı. Yine de PPSB onu kahraman robot olarak gördüğü için yeniden inşa etmiş ve Çingene adını vermişler. DeKnight şunları söylüyor; “Çingene aslında Çingene Tehlike 2.0. Bu evrenin Yıldız Gemisi Atılgan. Sancak gemisi Jaeger.”
Çingene’nin bağlantı bölmesi, her yöne hareket edebilen ve çılgın hareketler yapabilen büyük bir hareket teçhizatının üstünde inşa edilmiş. Jaeger’ı kullanan Lambert rolündeki Eastwood şöyle anlatıyor; “Bağlantı bölmesi hidrolik olduğu için vuruşlardan büyük çekişlere kadar her şeyi yapabiliyordu. Eğlence treninde olmak gibiydi. Bağlanıyorduk ve yola çıkıyorduk.”

Bağlantı bölümünün kendisi de oldukça dar bir alanmış ve hem oyuncuların hem de teknik ekibin ustalık ve hassasiyet göstermesi gerekiyormuş. Eastwood şöyle devam ediyor; “Bazen bir sayfadaki bir sahneye bakarsınız ve bu kolay diye düşünürsünüz. Ama sete gittiğinizde ekibin de içeri girip bazı ayarlamalar yapması gerekir. O alanda bütün bölümlerin çalışması gerekir. Bir anda sayfada göründüğünden çok daha zor olur. Yine de iyi ekipler ve oyuncular birbirleriyle nasıl çalışacaklarını bilir ve hallederler.”
Boyega da asarımın yeni hologram özelliğinden aynı oranda etkilenmiş. “Çingene saldırıya uğradığında dışının 3D hologram versiyonu, pilotların etkileşime girebildiği bağlantı bölmesinin içinde sergileniyor. Oyuncular olarak bu bize, bu şeyleri kullanmanın zorluğunu ve acısını daha etkin bir şekilde oynama olanağı verdi. Aynı zamanda çok daha karmaşık bir dövüş tarzı yaratarak izleyici için çok daha etkileyici olmasını sağladı.”
Spaeny, Amara’nın mekanik zihnini daha yi anlayabilmek için çok yoğun araştırmalar yapmış ve izleyicilere Kavgacı’nın karakteri şekillendirdiğini aktarmanın da önemli olduğunu düşünmüş. “Kavgacı gibi bir şeyi yapmayı düşünmek için sıra dışı biri olmak gerekir. Bu yüzen yapım ekibinden planları yapan kişilerle konuştum ve diğer Jaeger’lara göre nasıl farklı olduğunu, etrafındaki ortamdan aldığı farklı parçaların bir araya getirilmesiyle yapıldığını öğrendim.”
Oyuncu, Jaeger’ın onun karakteri için sadece bir makineden çok daha fazlası olduğunu söylüyor; “Kavgacı, Amara’nın tek arkadaşı. Bütün hayatını bir kişiliği olan bu Jaeger’a adamış. Yani Amara’yı yansıtıyor.” Hayatı taklit eden sanat, onun için çok özel bir an olmuş. “Kavgacı’nın çekimler için inşa edilen bir bölümünü yapmam gerekiyordu. O parçaları bir araya getirmenin nasıl bir şey olduğunu hissetmek istedim. Bu yüzden birkaç parçayı lehimlememe izin verdiler. Muhteşemdi. Zihnimin, Amara’nın o bölümünü sarmasını istedim.”




Dünya Çağında Bir Sorumluluk : Filmin Lokasyonları


Yapımın büyük bölümü Avustralya’da Fox Stüdyolarında çekilmiş. Dış mekanlar Sidney ve Brisbane çevresinde birçok yerde çekilmiş. Ayrıca bazı sahneler, Qingdao, Çin’de Wanda Stüdyoları’nda çekilmiş. Ardından Japonya’da Fuji dağındaki, Seul’deki ve Busan, Güney Kore’deki mekan çekimleri gelmiş. Ayrıca İzlanda’da şelaleler ve buzullar da çekilmiş. Bu görevin boyutu, yapımcılar için sadece Wanda Stüdyoları’ndaki 500 kişilik ekiple çok zor olmuş olmalı.
Yapımcı Boyter şunları söylüyor; “Filmin farklı lokasyonlar yönünden ölçeği çok büyüktü. Oyuncu kadrosu daha önce hiç karşılaşmadığım kadar kalabalıktı. Her hafta gelen ve gidenler vardı. Londra’dan, ABD’den ve Avustralya’dan olduğu gibi çok sayıda Çinli yetenek de vardı. Zorlayıcıydı ama hepsinin bir araya geldiğini görmek çok keyifliydi.”
Avustralya çok uygun bir yer olmuş çünkü ekibin sahne alanı ve yetkin bir teknik kadro üssünün bir arada bulunduğu, aynı zamanda dış mekanları da büyütmelerine olanak sunacak bir stüdyo lokasyonu bulması gerekiyormuş. Neyse ki altyapı varmış. Boyter şunları söylüyor; “O dönemde Avustralya’da çok sayıda büyük film çekiliyordu. Orada yaz olduğu için çok uygundu. Bu yüzden biz de sahne çalışmasından dış mekan çalışmasına geçişler yapabiliyordum. Ayrıca Avustralya ekipleri büyük filmlerde çalışmak konusunda tecrübeliydi. Çok çalışan, tutkulu bir gruptu. Yani kusursuzdu.”
Pasifik Savaşı İsyan, büyük, son teknoloji Wanda Stüdyoları’nda çekilen ilk ABD filmi olmuş. Boyter şunları söylüyor; “Biz kobay olduk ve gerçekten iyi gitti. Çözmemiz gereken dil sorunu vardı ama kültürel boşluğu doldurmaları için doğru insanları işe aldık ve bir kez şifreyi çözünce harekete geçtik.”




Cesur Yeni Dünya : Işığı Tasarlamak


Dev robotların dev canavarlara dövüştüğü bir filmin olağanüstü bir boyutta ve kapsamda olması gerekir. Ama ilk adım Pasifik Savaşı İsyan’ın görsel olarak ilk filmden farklı olacağı kararı olmuş.
DeKnight ve yapımcılar Pasifik Savaşı’nın efektlerinin göz alıcı olduğu konusunda hemfikirlermiş. Ama ikinci filmi cesur bir yönde farklı kılmak istemişler. Stefan Dechant, ilk filmin yapım tasarımcısı olarak göreve gelmiş. Sanat yönetmeni ve illüstrasyon geçmişi olan Dechant’ın görevi DeKnight ve görüntü yönetmeni Dan Mindel ile birlikte görsel dünyanın tamamının planlarından sorumlu olmak olarak genişletilmiş.

Dechant şöyle anlatıyor; “Steven’la ilk görüşmelerimde filmin kendi başına ayakta durmasını istediğini söylemişti. Guillermo del Toro’nun ilk filmine dayanmasına rağmen kendi vizyonu, duygusu ve atmosferi var.”
DeKnight bu önemli farkı şöyle anlatıyor; “İlk filmde saldırıların çoğu gece ve yağmurda yapılıyor. Ama Pasifik Savaşı İsyan için savaşların çoğunu gündüz yapmak istedik. Farklı bir duygu oluyor. Şehrin tamamını görebiliyorsunuz ve canavarları daha net görüyorsunuz. Bu çok daha zor oldu çünkü gün ışığında hiçbir şeyi saklayamadık. Ama aynı zamanda hepimiz olasılıklardan dolayı çok heyecanlıydık.”

Film ve tasarımı aynı zamanda ilk filmden 10 yıl sonrasını yansıtacaktı. “Dechant şöyle söylüyor; “İlk filmde insanlık büyük ölçüde yeniden ayaklarının üstünde. Bu filmde savaş sonrası bir durum var. Para var: PPSB bir şeyleri toparlıyor ve teknoloji geliştiriyor. O dünyanın nasıl görünebileceğini incelemek istedik. Günün farklı zamanlarında farklı ortamlar olmasını istedik. Ayrıca Shatterdome setlerinden bazılarını biraz açmak ve içeriye biraz ışık sokmak istedik. Dış mekandaki savaş sahnelerinin açısını genişletmek için renk paletini değiştirmek istedik.”
Dechant’ın ekibi için değişim sadece filmin fiziksel dünyasında değil, içinde yaşayan yaratıklarda da yaşanmış. Sanat departmanı ilk sekiz hafta boyunca Jaegerları ve Kaijuları tasarlayarak geçirmiş. Her ikisi için de önemli bir farklılığa en başında karar verilmiş. İzlenecek tasarım sürecine bir biçim vermek.
Dechant şunları söylüyor; “Kaijular ve Jaegerlar ,için fikir Cale Boyter’dan geldi. Her benzersiz Jaeger’a ve Kaiju’ya onu diğer her şeyden ayıran kendi belirli sembolünü vermek.” Bunu yapmak için Industrial Light and Magic’in sanat departmanında Çingene’yi ve diğer Jaeger’ları, ardından da Kaiju’ları tasarlayan DeKnight ve Dechant’ın bir sanatçı ekibi çalışmış.
Kaiju’lar için resimli taslak sanatçısı Doug Lefler ve DeKnight, başlıca üç Kaiju’nun simgelerinin ne olacağını planlamış. Dechant “karakter tasarımı belirlesin” yaklaşımını şöyle anlatıyor; “Kılıçlı Athena’ya baktığınızda başlıca özellikleri hız, çeviklik ve kılıçlarıdır. Kaiju Dikenli Darbe’de adını aldık ve dev dikenler fırlatan bir yaratık yaptık. Hikayeden geliştiler. Böylece tasarımlarımız Steven’ın yarattığı sinemanın etrafında şekillendi.”

Ekibin, “Jaeger’lar savaş jetleri gibi olsaydı nasıl olurdu?”, “Fazla çekici olduğumuz zamanlar oldu” gibi soruları ve olasılıkları düşündükleri zamanlar olmuş. Dechant şöyle söylüyor; “Ama bu görüntüleri kağıt üstüne geçirme, inceleme ve uyarlama süreciydi.”
Yapım tasarımcı, hayalindekileri hayata geçirmek için kendisi gibi düşünen bir yönetmeni olmasından çok memnun. Dechant şunları ekliyor; “Steven, sıra dışı bir tasarımcı. Taslaklar üzerinden iletişime geçtik. Bu ortamları ve robotları yaratırken onunla birlikte çalışmak çok hoş bir süreçti.”
Arka planın ve yaratıkların görselleri belirlendiğinde DeKnight ve Dechant, illüstratörlerle birlikte filmin önemli anlarını anlatmak için çalışmaya başlamış.




Uygulamalı ve Bilgisayarla Yaratılmış Görüntüler : Görsel Efektler


Pasifik Savaşı görsel efektleriyle çığır açtığı için bu yapım için çıta iyice yükselmiş. Görsel efektler süpervizörü Peter Chiang (Star Trek Beyond, The Bourne Ultimatum) ekibe çağrılmış. Boyter şöyle anlatıyor; “İçgüdüleri çok kuvvetli olan ve yapmaya çalıştığımız şeye karşı tutkulu bir görsel efektler süpervizörüne ihtiyacımız vardı. Peter’a daha önce görmediğimiz bir şey yapmak istemediğimizi söyledik. Nerede olduğumuzu gösterdik ve o da “Bana birkaç gün verin. Size yaptığınız şeyi nasıl geliştireceğinize dair fikirlerle döneceğim.” Dedi.

Chiang hemen Mindel ile Dechant’ın katkılarını almanın çok önemli olduğunu hissetmiş. Daha önce Mindel’le birlikte çalışmış ve kamera departmanının plakalarla çekim yapmayı tercih ettiğini biliyormuş. Bu da görsel efektler ekibinin DeKnight’ında izlediği bir yaklaşım olan, çalışmalarını gerçekliğe dayandırmalarına olanak veriyormuş.
Chiang şöyle anlatıyor; “Ben çizim kökenli biriyim. Bu yüzden görsel efektleri ağır olan sahnelerin çoğunu resimli taslak haline getirdim. Steven için aksiyonun çoğunu tasarladım. Böylece onun onayı veya yorumları ön görselleştirme sürecine yol gösterecekti. Halon, Day For Night ve The Third Floor adlı üç şirketten oluşan bir ekip ön görselleştirmelerin çeşitli bölümlerini hazırladı. Sonra çekim sırsında Dan Mindel ve ekibiyle plakaları yakaladık ve post prodüksiyonu bilgisayara grafikleriyle tamamladık.”

Jaeger’larla Kaiju’ların boyutlarından dolayı görsel efektler ekibi dominant bir güç olmuş. Chian şunları söylüyor; “Sette fiziksel olarak yapılamayacak her şeyi yaptık. Boyut anlamında görsel efektler ekibi tarafından temin edilen sahte bir şişeyle birinin kafasına vurabilirsiniz. Ama senaryo 80 metrelik robotların binaları paramparça ederek geçmesini, arabaları ezmesini ve dev canavarlarla dövüşmelerini gerektiriyorsa işte o zaman benim ekibimin devreye girmesi gerekir.”
Süpervizör, fırsatı bir “görsel efektler rüyası” olarak gördüğünü itiraf ediyor. “Öncelikle çok sayıda binanın parçalanması vardı ve görsel efektler ekibi bunu yapmayı çok sever. Ayrıca büyük canavarların yer aldığı başka filmler de yapıldı ama bu kadar büyük boyuttaki objelerin arasında dönen bir film yapmak için çalışmak ve bunu gerçekleştirmek gerçekten muhteşem.”




DeKnight ve Chiang, olabildiğince gerçekçi olmak için yine de başlangıç noktası olarak uygulamalı bir temel kullanmış. Chiang şunları söylüyor; “Uygulamalı efektler bize üzerinde çalışacağımızı bir temel oluşturur. Bize üzerine genişletebileceğimiz ipuçları verirler. Örneğin 12 metrelik bir Jaeger olan Kavgacı’nın bir sahnesi var. Sanat departmanı bacağının küçük bir bölümünü inşa etti. Bu da bize eğer tamamını yapabilmiş olsaydık gerçek robotun nasıl görüneceği konusunda muhteşem ipuçları verdi.”
Setteki bilgi edinme sürecinde Chiang’in ekibi lensler kamera yükseklikleri, odak uzunlukları ve ışıklandırma şartları gibi canlı çekim stratejisinin her yönünden veri toplamış. Veri analizcilerinden oluşan büyük bir ekip fotoğraflar çekmiş ve setlerde ve mekanlarda LIDAR taramaları yapmış.
Chiang şunları söylüyor; “Canlı çekim sırasında çok fazla veri toplandı. Bu bilgi post prodüksiyon sırasında bizim için paha biçilmezdi. Sahneye büyük robotları ve Kaiju’ları yerleştirdiğimizde onları Dan’ın plakalarda ışıklandırdığı gibi ışıklandırmamıza olanak veriyor.”

Plakalar ayrıca koruyucu olarak da görev yapmış. Daha sonra bir diyaloğu değiştirmeye, bir oyuncuyu yeniden çekmeye, seti yeniden inşa etmeye ya da bir mekana geri dönmeye karar verilirse bunu oyuncuyu yeşil ya da mavi ekranda çekerek ve sonra da sahneye tekrar yerleştirerek mümkün oluyormuş.
Chiang’ın ekibi için zorluklar çoğunlukla boyutlarla ilgiliymiş. Bir plakayı ya da bir mekanı senaryoya uyacak şekilde çekmek gibi.
Görsel efektler süpervizörü şunları söylüyor; “Sadece Çingene’nin kapsadığı alan 20 metre. Yani eğer bir sokakta koşuyorsa o sokağın koşma şeklini barındırabilmesi için en azından 5 şeritli bir yol olması gerekiyordu. Boyutu iletebilmek için her zaman hızlı eylem arzusu yerine yavaş hareket etmeyi tercih etmek gerekir. Bunlar en büyük zorluklardı.”

Günışığı arzusu da hiçbir şeyi karanlığın örtüsüyle gizleyememek anlamına gelmiş. Chiang şunları söylüyor; “Film, 2035 yılında geçiyor. Bu yüzden bilgisayarda elde edilen görüntülerle fütüristik bir görünüm yaratmamız gerekiyordu. Fiziksel olarak inşa edilmiş gibi kusursuz görünmeliydi. Sahanın derinliği, güneşin o ortamda nasıl olduğu, tüm bu bilgiler işimizi önceden mevcut olan düzleme kusursuzca aktarmak, günışığından dolayı çok önemliydi. Ama zordu ve çok güzel bir görüntü verdi.”

Görsel efektler ekibi farklı şirketlerde, farklı zaman dilimlerinde, farklı hızlarla çalışan, toplam 2000 kişiden oluşuyormuş. Chiang’ın herkesin meslektaşlarıyla kusursuz bir şekilde, DeKnight’ın vizyonunu diğer departmanlarla entegre ederek çalıştığından emin olması gerekiyormuş.
Şöyle anlatıyor; “Sürekli farklı rollerde dans ediyor ve trenin ilerlemesini sağlıyordum. Film işinin en muhteşem yanı, tek bir amaca ulaşmak için üzerinde çalışan herkesin kişisel deneyimlerini bir araya getirmesidir. İki saatlik bir film, ortak bir vizyona doğru birlikte çalışan o insanların çabalarıyla zamana damgasını vurur.”


Filmin mmknmrtb notu:  5   /10