24.3.25

Novocaine / Acıya Yer Yok

 


Hayallerindeki kız (Amber Midthunder) kaçırılınca, sıradan bir adam olan Nate (Jack Quaid) acıyı hissedememe yeteneğini onu geri almak için verdiği mücadelede beklenmedik bir güce dönüştürür.



Novocaine / Acıya Yer Yok


Yönetmen: Dan Berk & Robert Olsen

Senaryo: Lars Jacobson

Oyuncular: Jack Quaid, Amber Midthunder, Ray Nicholson, Betty Gabriel, Matt Walsh, Lou Beatty Jr., Van Hengst, Conrad Kemp and Jacob Batalon



#Novocaine 

#AcıyaYerYok


YAPIM HAKKINDA


San Diego, Kaliforniya'da güneşli bir bayram zamanıdır ve banka müdür yardımcısı Nathan Caine (Jack Quaid) bu bayramda kendini özellikle yalnız hissetmektedir... Ta ki geceyi bankasında çalışan ve uzun zamandır aşık olduğu veznedarlardan biri olan Sherry (Amber Midthunder) ile geçirene kadar. Ancak Noel arifesinde, bankaları bir soygun sırasında hedef alınır ve Sherry rehin alınır. Bir ömür boyu Sherry gibi birinin hayatına girmesini bekleyen Nate, aşık olduğu kadını karşı karşıya olduğu korkunç tehlikeden kurtarması gerektiğini bilmektedir.  Yalnızca bir sorun vardır. Ender rastlanan genetik bir hastalık Nate'e her zaman geride engel olmuştur. Bu hastalıktan etkilenenler sadece acıyı hissedememekle kalmaz, aynı zamanda bir şeyin sıcak mı soğuk mu olduğunu da hissetmemektedirler. Nate, kendini yaralamaktan kaçınmak için yaptığı her şeyi kontrol ederek inanılmaz derecede kapalı bir dünyada yaşamak zorunda kalmıştır. Ama şimdi durumunu kabullenmenin bir yolunu bulmalı ve Sherry'yi kurtarmak istiyorsa bunu kendi yararına kullanmalıdır. 


Senarist Lars Jacobson, engel olarak algılanabilecek bir şeyi alıp süper güçlerine dönüştürebilen benzersiz karakterleri her zaman sevmiştir ve Nathan Caine karakteriyle yarattığı şey de tam olarak bu. “Hayatında hiç kavgaya girmemiş, hayatının aşkını kurtarmak için her şeyi göze alan, harika bir sıradan karakterimiz var” diyor senarist. ” Film konusu itibariyle aşk için neleri riske atmaya hazır olduğumuzla ilgili ve bu da her şeyi riske atmaya hazır bir adamın mükemmel hikayesi. Hiçbir şey hissedemiyor ama Shelley için bir şey hissettiğinde, bunu tekrar hissedebileceğinden emin olmak istiyor. Bu, merkezinde karmaşık, farklı, dinamik bir karakterin yer aldığı benzersiz bir hikâye. Bu bir tür filmi ama aslında bir aşk hikayesi."

Yazar aynı zamanda Köpeklerin Günü ve Killing Zoe gibi banka soygunu filmlerinin de hayranıdır ve bu karakteri yerleştirmek için senaryoyu geliştirirken, bir bankanın duvarları içinde hızlı tempolu bir aksiyon filmi fikrini sevmiştir. Jacobson, “Tanıdık bir şeyi alıp benzersiz bir dokunuş ekleyebildiğinizde, bu hikaye anlatımında eğlenceli bir şey” diyor. “Türe sadık kalmak ama onu güçlendirip zenginleştirecek katmanlar eklemek istedim. Bir süper kahraman unsuru da var ama bu Nate'in rakibini alt etmesi ve rakibini zekasıyla alt etmesiyle ilgili çünkü onları fiziksel güç ile alt edemeyeceğini biliyor. Yani askeri eğitim almış adamlarla karşı karşıya kaldığında, tek yeteneği kurnaz olmak ve direnmek. Bunu Bruce Willis'in Zor Ölüm'deki tişörtüne benzetiyorum. Filme bembeyaz başlıyor, ama sonunda göğsü çıplak ve kanlı oluyor. Nate bu dövüşleri her zaman kazanmıyor, bu dövüşlerde hayatta kalıyor ama zekasını ve yaratıcılığını kullanarak aşılmaz sanılan zorlukların üstesinden geliyor. Bu senaryoyu yazmak benim için harika bir deneyimdi çünkü birçok farklı dekorun yanı sıra yüksek konseptli unsurlarla da eğlenmek mümkündü."

Jacobson'ın menajeri ve aynı zamanda Acıya Yer Yok’un yapımcılarından Julian Rosenberg, Safehouse Pictures'dan Matt Schwartz'a yazarın film fikrini sundu. “O gece okudum ve hemen aşık oldum,” diyor Schwartz. “Acıya Yer Yok, Safehouse'un ve yapımcılar Tory Tunnell, Joby Harold ve benim her zaman yöneldiğimiz türden bir filmdi. Benzersizdi ve müthiş bir yüksek konsepte sahipti ama merkezinde bağ kurulabilir, sevimli ve sempatik bir kahraman vardı. Ayrıca harika evrensel temalar da vardı. Bir yandan, aşk için yapabileceğiniz tüm çılgınca şeyler hakkında. Ama beni etkileyen şey, bizi güvensizliklerimizi ve bizi farklı kılan şeyleri görme şeklimizi nasıl değiştirebileceğimizi düşünmeye zorlaması ve bunları olumlu yönde değiştirerek bizi özel ve benzersiz kılan şeylere dönüştürmesiydi. Bu da herkeste yankı uyandıracak çok hoş bir şey gibi geldi ve hemen projeye başladık."



John Wick dünyasındaki çalışmalarından yüksek konseptli aksiyon hakkında biraz bilgi sahibi olan yapımcı Harold, “Senaryo için doğru evi bulmak biraz zaman aldı” diyor ve ekliyor: “Ama filmin konseptini bir türlü aklımdan çıkaramadım.  Bu karakter fikri gerçekten beni çok heyecanlandırmıştı - inanılmaz bir oyuncu seçimi fırsatı gibi geliyordu - ve sürekli “Acıya Yer Yok’un olayı ne?  Yapmadığımız neyi yapıyor olabiliriz?”  İçimde Nate'in izleyicilerin aşık olacağı bir karakter olabileceğine dair güçlü bir his vardı.  Tek yapmamız gereken bizim gördüğümüzü gören doğru ortağı bulmaktı.”


Yapımcı arkadaşı Drew Simon kısa bir süre önce Infrared Pictures'ı kurmuştu ve Schwartz'ın en yakın arkadaşlarından biri olarak, işbirliği yapmak için mükemmel bir proje olduğunu düşündü. “Drew ve ben inanılmaz derecede benzer zevklere sahibiz,” diye belirtiyor Schwartz. “ Onu aradığımızda projeyi çok beğendi ve hemen işe koyulduk.”


“En iyi arkadaşlarınızdan biriyle böyle bir filmde çalışma şansını yakalamak, hafife alınmayacak kadar özel bir deneyim,” diyor Simon. "Acıya Yer Yok beni en başından beri etkiledi çünkü acı hissetmeyen bu adamın kimliğini bulmasını ve hayatının kendisi için yarattığı baloncuğun dışına çıkmasını izlerken bir yandan da aşık oluyor ve engellerle dolu bir aksiyon sürecinden geçiyor. İnanılmaz derecede bağlantı kurulabilir bir kahraman ve bu özel durum, ekranda daha önce görmediğiniz yaratıcı yollarla oluşturulan dekorlara izin veriyor. İnsanların sevdiği bir türe yapılan yeni bir yaklaşım gibi.”

Safehouse Pictures ekibinin yönetmenlik ortakları Dan Berk ve Robert Olsen ile hali hazırda bir ilişkisi vardı ve proje için mükemmel film yapımcıları olacaklarını düşündüler. “İlk görüşmemizin ardından bu filmin yönetmenlerinin onlar olduğunu anladım” diyor Simon. “Tutkuları, vizyonları ve filme getirmek istedikleri yeni, benzersiz ve özel hissettiren bir tarzları vardı. Filmin ait olduğu türü altüst etmek istediler. Bu zaten kendi başına harika bir senaryoydu ama onu birkaç kademe yukarı taşıdılar ve bir aksiyon filmi olarak zamana meydan okuyacak bir şeye dönüştürdüler. En büyük zorluk doğru aksiyon, duygu ve mizah dengesini bulmaktı çünkü sıradan bir aksiyon filmi yapmaya çalışmıyorduk. Eğlenceli, farklı ve öne çıkan bir şey yapmaya çalışıyorduk.” 


Berk ve Olsen genellikle yönettikleri filmleri kendileri yazmış ve yaratmış olsalar da, Jacobson'ın senaryosunu okuduklarında hemen etkilenmişler. “Özünde çok etkileyici bir konsept vardı” diyor Berk. “Acı hissetmeyen bir adamın bir aksiyon filminin içinde yer alması beklenmedik bir durumdur. Bizim özgün tonumuzu yansıtmak için büyük bir potansiyele sahip olduğunu da gördük ve hemen işe koyulduk."


Olsen şöyle ekliyor: “Mizah ve şiddetin karışımı da bu filmi özel kılıyor çünkü herkes içinde biraz daha kan olan ve daha sert tonda bir aksiyon filmi görmüştür. Ama suratına yumruk yiyen ve hemen ardından gülümseyen birinin görüntüsü bu filmin ruhunu yansıtıyor."


Jacobson da Berk ve Olsen'ın senaryosunu beyazperdeye aktarmak üzere seçilmesinden büyük heyecan duydu.  Jacobson, “Bir yazar olarak, her zaman yönetmenlerin malzemenizi yükselteceğini, yeni bir şeyler katacağını ve daha da ileriye götüreceğini umarsınız” diyor. "Dan ve Bobby, aksiyonla komediyi dengeleyerek ve aynı zamanda güçlü bir dinamik sağlayarak Nate'le bir üslup oluşturmak konusunda harika bir iş çıkardılar. Film bir kez başladı mı, bir daha durmuyor.”


Birlikte beş film yöneten ikilinin iletişimi iyi yağlanmış bir makine gibi. Bu da oyuncuların ve yaratıcı ekibin her üyesi tarafından fark edilen bir durum. “Daha sete adım atmadan önce aynı fikirde olmayı öğrendik, böylece kimse gelip ikimizden de onay işareti almak zorunda kalmıyor” diyor Olsen. “Ortaklığımızın yürümesini sağlayan şey, birlikte çalışmaya başlamadan çok önce en iyi arkadaş olmamız, yani kardeşlik temeline sahip olmamız.” Berk ekliyor: “Sürecimizi mükemmelleştirmek uzun zaman aldı. Ses sahnelerine çıkmadan önce aylar boyunca her olasılığı planlıyoruz ki sette bir sorun çıktığında çözümümüz hazır olsun. Dışarıdan kolay gibi görünebilir ama bunun için çok zaman harcıyoruz."

 



ACIYA YER YOK ROL DAĞILIMI


Berk ve Olsen filmi daha da geliştirip çekim senaryosunu yazmaya başladıklarında, kendilerini özellikle bir oyuncuyu düşünerek yazarken buldular. Berk, “Jack Quaid'den aylar önce bahsetmiştik ve aklımızda başından beri onun sesi vardı,” diyor. “Jack bu rol için hayalimizdeki oyuncuydu. The Boys 'taki rolünün büyük hayranıydık ve onun büyük potansiyele sahip bir aktör olduğunu düşünüyorduk. Bu fikri yapımcılarımıza ve stüdyoya sunduk ve onlar da kabul ettiler. Jack atom bombası gibi bir karizmaya sahip ve gerçekten çok sevimli biri. Onunla ilk Zoom toplantımızda, sanki onu 20 yıldır tanıyormuşuz gibi hissettik.” 

“Bu rol için doğru kişiyi bulmak kolay değildi” diye ekliyor Olsen. “Rolün içe dönük kısımlarını oynayacak o “inek’’ özelliğine sahip ama aynı zamanda bir aksiyon filmine dönüştüğünde bu yönü ile filmi satacak ve bir yıldız olacak gücü olan birini bulmak zor. Jack'in bu farklı rollere adapte olabilme yeteneği kolay kolay bulamayacağınız bir şey."


Jacobson'a göre, Quaid aksiyon karşıtı kahraman Nathan Caine'i canlandırmak için biçilmiş kaftandı. “Nate'i canlandıracak kişinin, doğası gereği sempatik, sevilebilir, halktan biri olan ve bir dövüşü kazanacağını düşünmediğiniz birinin olması gerekiyordu” diyor. “Jack bu karakterin kaygılarını, nevrozlarını ve sevdiği kadını kurtarmak için her şeyi riske atmaya hazır olduğunu çok iyi anladı.” 


Quaid resmen kadroya dahil olduktan sonra Simon, aktörün karakteri ekran için geliştirmeye devam ettiğini, Nate'i sayfadan çıkarıp gerçekten üç boyutlu ve karmaşık bir genç adam yarattığını gördüğünü anlatıyor. “Jack Quaid, bir insan olarak, hayatınızda karşılaşabileceğiniz en sevimli, inanılmaz, harika insanlardan biri” diyor. “O çok profesyonel, tutkulu ve zeki biri. Onun bu özelliklerinin filmde bu karakter aracılığıyla hayat bulmasını izlemek filmi çok özel ve benzersiz yapıyor.”


Quaid kendisini aksiyon filmlerinin, “özellikle de 1980‘lerin ve 90’ların eğlenceli filmlerinin” büyük bir hayranı olarak görüyor ve Nathan Caine'i oynama şansına balıklama atlamasının büyük bir nedeni de bu. “Bu filmleri doğru yapıldıklarında çok etkileyici buluyorum, özellikle de size bir şeyler hissettirebiliyor ya da bir tepki ortaya çıkarabiliyorlarsa” diyor. “Bu filmde sevdiğim şey, odak noktasının eğlence olduğu eski aksiyon filmlerinden çok esinlenilmiş olması."


Oyuncuyu role hazırlarken, yönetmenler Quaid'e izlemesi için bir film listesi verdiler. “Öncelikle, Dan ve Bobby birlikte çalıştığım insanlar içinde en sevdiğim iki kişi" diyor Quaid. “Tüm bu deneyimle ilgili tutkuları ve neşeleri çok bulaşıcıydı ve sette harika bir ortam yarattı. Cehennem Silahı 1 ve 2, Zor Ölüm ve inanılmaz bir film olan Kaynar Sıcak gibi filmleri tavsiye ettiler. Ayrıca Gün Doğmadan gibi romantik filmler de izledim. Umuyorum ki, işimizi doğru yaptıysak, Acıya Yer Yok her iki türün de listesine eğlenceli ve sıra dışı bir şekilde girecektir."

Quaid ayrıca film boyunca karakterinin kahramanlık yolculuğunu hayata geçirmekten büyük keyif aldığını söylüyor. “Nate özünde gerçekten çok tatlı, son derece iyi bir adam ve tam bir ''inek''; bu yönünü çok sevdim” diyor. “Aynı zamanda oldukça yalnız çünkü hayatında hiç kimseyle romantik bir bağ kurmamış. Ve artık 30 yaşına geldiği için, elini çabuk tutması gerektiğini fark ediyor. İğnelerle dolu bir dünyada bir balonken dışarı çıkıp insanlarla tanışmak çok zor.”



Amber Midthunder'ın oynadığı Sherry'yle filizlenen bu romantizmi canlandırmak, Quaid'in, ikilinin ne kadar çabuk iyi arkadaş olduklarını göz önünde bulundurarak çekimin bir başka önemli noktası olarak saydığı bir şeydi. “Nate ve Sherry'yi bir çift olarak çok seviyorum” diyor. “Birlikte inanılmaz tatlılar. Amber'la çalışmak da büyük bir zevkti. Kendinizi çok iyi hissettiğiniz bir sahne partneriniz olduğunda belli bir rahatlık oluyor. Amber'la çalıştığım her gün en sevdiğim günlerden biriydi.”


Tunnell, ikilinin ekran dışındaki dostluklarının rolleri için nasıl sessiz bir temel oluşturduğuna ilk elden tanık oldu. “Bu karakterlerin birbirlerine hayran olduklarını ve birbirlerinden hoşlandıklarını hissedebiliyorsunuz çünkü gerçek hayatta Amber ve Jack gerçekten birbirlerinden hoşlanıyorlar” diyor. “Bu da bir araya geldiklerinde doğal karizmalarının kıvılcımlanmasını sağladı. Birbirlerine aşık olduklarını ve aralarında tüm filmi taşıyan bir çekim enerjisi olduğunu hissetmeleri gerekiyordu."


Sherry büyük ölçüde kendi başına büyümüş bir karakter. Daha kalıcı bir aileye kavuşmadan önce koruyucu aile yanında kalmış ve çeşitli evlerde yaşamış. Bankadaki işinde Nate ile tanıştığında, aklında kendisi için farklı bir hayat oluşmaya başlar.


“Amber Midthunder Sherry için ideal bir oyuncu seçimiydi,” diyor Jacobson. “Jack ve Amber arasındaki kimya mükemmel. Sherry çok karmaşık bir karakter. İlk başta Nate için bir sevgi ve hayranlık nesnesi ama Jack onu tanıdıkça, Sherry'nin çok açık sözlü, dürüst ve doğrudan biri olduğunu görüyor. Aralarında derin ve hızlı bir bağ oluşuyor.” 


“Sherry benim için çok heyecan verici bir karakterdi,” diyor Midthunder role neden ilgi duyduğunu anlatırken. "Çok ilginç ve hayat dolu biri ve çok fazla yönü var. Zorluklarla büyümüş ama iyimserliği kötümser bir yerden de gelse hayata iyimser bakma yeteneğine sahip. Kendini nasıl koruyacağını öğrenmiş, bu yüzden rahatsız edilmemiş ve havalı görünüyor, ancak bunun altında daha fazlası var. Kabul etmek istediğinden çok daha hassas ve Nate'le tanışana kadar bu gerçekle yüzleşmiyor.”


Olsen, ikilinin birlikte prova yapmaya başladıkları andan itibaren aktrisin ne kadar doğal bir karizmaya sahip olduğunu görebildiklerini anlatıyor. “Nate'i kabuğundan çıkmaya ikna ettiği bir rol oynuyor, dolayısıyla onun balon çocuk yaşam tarzına tezat oluşturması gerekiyordu” diyor. "Küçüklüğünde çok şey yaşadığı için yaşının ötesinde bilge bir kadın ve bunu somutlaştırma becerisi bulmak zor bir şey. Ve eğer Prey'i izlediyseniz, Amber Midthunder'ın ortalığı kasıp kavurabileceğini bilirsiniz! Dolayısıyla Jack'in yanında bir aksiyon yıldızının ağırlığını taşıyabilecek ve bir dövüş sahnesinde oynayabilecek birinin olması bizim için çok önemliydi. Amber aksiyon sahnelerinde oyunculuk açısından olduğu kadar fiziksel açıdan da etkileyici. O bir enerji küpü. Ve kimyalarının ekrandaki uyumu bizi bile şaşırttı.''



Midthunder, Sherry'nin başlangıçta Nate'e karşı bu kadar samimi duygular beslemeyi beklemediği göz önüne alındığında, ilişkilerinin güzel karmaşıklığı karşısında büyülendiğini söylüyor. “Bence ilişkilerini bu kadar özel kılan şey, birbirlerinin gerçek versiyonlarını ortaya çıkarmaları” diyor. “Dan, Bobby ve ben Nate'in Sherry'yi daha önce kimsenin görmediği bir şekilde gördüğü hakkında çok konuştuk. Sherry için bu hem endişe verici hem de rahatlatıcı bir durum ve Sherry'nin ona bu kadar yakın hissetmesinin ve yanında kendini güvende hissetmesinin nedeni de bu, özellikle de bu kadar çabuk. Sherry bundan etkileniyor çünkü hayatında daha önce hiç böyle güvende hissetmemiş."


Quaid gibi Midthunder da rol arkadaşıyla bu benzersiz ilişkiyi kurmanın son derece değerli olduğunu düşünmüş. “O inanılmaz biri” diyor. “Jack'in kötü bir çekim yaptığını herhalde hiç görmemişimdir! O inanılmaz bir aktör. Bazı büyük sahnelere giriştiğimizde, onun hem harika bir oyuncu hem de süreç boyunca bana destek olan harika bir sahne partneri olduğunu hissetmek çok güzeldi. Bu da filmin gerçekten heyecan verici ve farklı olduğu anlamına geliyor ama aynı zamanda içinde çok fazla duygu da var. Jack bu karaktere hayat verirken sadece aksiyon ile duyguyu değil mizahı da birleştirmek konusunda olağanüstü bir iş çıkardı."


Nate ile tam bir tezat oluşturan bir karakter de Ray Nicholson tarafından canlandırılan Simon'dır. Simon, Andre (Conrad Kemp) ve Ben (Evan Hengst) kardeşlerle birlikte banka soygununu organize etmiştir. Üçlü Sherry'yi de yanlarına alarak bankadan kaçtığında, Nate onları bulmak için amansız bir takibe koyulur. Birçok açıdan Simon, Nate'in yang'ının yin'idir. “Ray bizi çok etkileyen bir oyuncuydu” diyor Berk. "Çok güçlü bir karizması var ve biz de bunu sağlıklı, ciddi ve sevimli bir karizmaya sahip olan Jack'e karşı bir denge unsuru olarak kullanmak istedik. Ray biraz daha öngörülemez ama bir çekiciliği de var. Ekrandayken gözlerinizi ondan alamıyorsunuz ama korkutucu bir yanı da var. İkisi aynı mıknatısın farklı kutupları. Jack'i bulduktan sonra Ray gibi birine ihtiyacımız olduğunu biliyorduk. Onu bulduğumuz için çok şanslıyız.”


“O çok tutkulu bir oyuncu,” diye ekliyor Olsen. "Odaya girdiğinde herkesin dikkatini çekiyor. Oyunculuğu eğlenceli hale getiriyor ve kameranın tam içinden bakabiliyor. Yüz hatları biraz daha yumuşak ve sevimli olan Jack'le çok hoş bir tezat oluşturuyor. Ray ekrandayken kesinlikle ortalığı kasıp kavuruyor."


Nicholson Simon'ı bir psikopat olarak tanımlıyor ve onu neyin harekete geçirdiğini bulma sürecinden nasıl keyif aldığını anlatıyor. “Böyle bir karakterin kalbini bulmak gerçekten eğlenceli bir meydan okumaydı” diyor Nicholson. “Bu, bir psikopat olsanız bile kalbinizin farklı bir yerde olabileceğini keşfetmekle ilgiliydi. Acıya Yer yok, fiziksel acıyı hissedemeyen bir adam ve bunun hayatına getirdiği sınırlamalar hakkında bir hikaye. Sonra da duygusal acıyı hissedemeyen bir karakter olan bu enerjik tip Simon geliyor. Bunun filmin bütünü hakkında ilginç bir yorum olduğunu düşündüm ve bu fikirlerle oynamak için bir aksiyon filmine eğlenceli bir yaklaşım oldu.”



Simon rolünde doğru oyuncu seçimini yapmak Jacobson için çok önemliydi çünkü her zaman kötü adamların bir filmi tanımladığına inanmıştır.  

“Motivasyonlarının ne olduğunu anlamak zorundasınız” diyor yazar. “Ray, karakterin sadece çok agresif, öfkeli, üst düzey doğasını değil, aynı zamanda manipülatif doğasını da yakalamakta harika bir iş çıkardı. Neyin peşinde olduğunu ve motivasyonlarının ne olduğunu ortaya çıkardıkça, hikayeyi yükseltiyor ve bir ilişki dramasını daha güçlü kılıyor. O sadece parayı çalmaya çalışan kötü adam değil."


Nicholson ve Quaid daha önce hiç tanışmamışlardı ama kısa süre içinde Los Angeles'ın aynı bölgesinde büyümek ve komşu okullara gitmek gibi pek çok ortak noktaları olduğunu fark ettiler. “Jack'le çalışmak inanılmaz bir deneyimdi” diyor Nicholson. “O hayatım boyunca tanıdığım en iyi adam. Çok çalışkan biri ve ben de çok çalışıyorum, dolayısıyla etrafımda böyle birinin olması çok ilham vericiydi. Onunla çalışma şansına sahip olduğum için çok şanslıyım."


Nate'in en iyi arkadaşı ve sırdaşı, izleyicinin Örümcek Adam filmlerindeki çalışmalarıyla tanıdığı Jacob Batalon tarafından canlandırılan Roscoe'dur. Nate'in anti-sosyal eğilimleri nedeniyle Nate ve Roscoe aslındaki şey yalnızca ekran aracılığıyla sürdürdükleri bir arkadaşlık. “Nate kendine zarar verme ihtimaline karşı dışarıda çok fazla vakit geçiremediği için bir video oyunu aracılığıyla arkadaş oluyoruz” diye açıklıyor Batalon. “Ama sonunda buluştuklarında, çok çılgın bir macera yaşanıyor!”


Jacobson, “Roscoe, uzun süreli ya da kişisel bir ilişkileri olmasa da Nate'in tek gerçek arkadaşı” diyor. "Nate'in bir arkadaşa ihtiyacı olduğunda ve Roscoe'yu aradığında, bu arkadaşlıkta sınırların ne olduğu ve Roscoe'nun ne kadar ileri gitmeye istekli olacağı sorusu ortaya çıkıyor. Hikayenin eğlenceli yanı da bu. Macera daha da sarpa sardıkça ve yükseldikçe, Roscoe olmak isteyeceğinden daha fazla olaya dahil oluyor ve bu da Nate için anlamlı bir ilişki anlamına geliyor. Roscoe rolündeki Jacob Batalon harika bir oyuncu seçimiydi. ”


Ekranda bu eğlenceli dinamiği yaratmak Quaid ve Batalon'un mizahi yönlerini ortaya çıkarmalarını gerektirdi. Berk, “Nate kendi başına komik ama Roscoe da fazlasıyla komik bir yardımcı karakter" diyor. "Jacob'ı bulduğumuz için çok şanslıydık. Örümcek Adam filmlerinde büyük başarı elde etti ve bu proje için harika bir seçim oldu. Çünkü Roscoe rolü için ekranda hemen komik olabilen ve mizahi anları çok iyi kullanabilen birine ihtiyacımız vardı. Aynı zamanda filmin duygusal yönü için de çok güzel oldu. Çünkü Nate ve Sherry'nin ilişkisi her ne kadar filmin merkezinde yer alsa da, Nate ve Roscoe'nun arkadaşlığı da çok önemli. Bu da vurgulamamız gereken bir başka duygusal nokta." 


Roscoe'nun yüzünün filmin yarısına kadar gösterilmediği düşünüldüğünde, yapımcılar anında tanınabilecek birini bulmaları gerektiğini de biliyorlardı. “Yani o kask çıktığında, 'Hey, bu kim?' diye sormanız gerekiyor” diyor Olsen. “Jacob, Örümcek Adam filmlerini izlemiş olan bir grup çocuk tarafından sürekli durduruluyordu. O kadar eşsiz bir görünüşü var ki onu fark etmemeniz mümkün değil.”


Ayrıca banka soygununun faillerini bulmaya çalışan Dedektif Barbara Mincy rolünde Betty Gabriel, Matt Walsh tarafından canlandırılan polis ortağı, ömrü San Diego'da dedektiflikle geçmiş Coltrane ile birlikte davanın baş dedektifi. Jacobson, “Matt ve Gabriel, soruşturmayı yürütürken hikayenin polisiye yönünü ortaya koyma konusunda harika bir iş çıkardılar" diyor. “Ama bu karakterler aynı zamanda hikayenin temalarına da katkıda bulunuyor, aksiyonu yönlendirip yükseltiyor ve Nate'le ilgili pek çok arka planı dolduruyorlar. Karakterleri çok yönlü ve duygusal bir hale getirdiler." 


Yönetmenler için Gabriel ve Walsh en başından beri listenin başındaydı. “Mincy ve Coltrane filme boyut kazandırmak açısından bizim için çok önemli iki roldü” diyor Olsen. “İkisini filme dahil etmek için çok uğraştık. Betty, Get Out ve Jack Ryan'daki çalışmalarından etkilendiğimiz biri. Bu tür rollere bayılıyor. Matt Walsh için de aynı şey söz konusuydu. Başlarda, 'Matt Walsh tipinde birini bulmalıyız' diyorduk ve sonra gerçekten Matt Walsh'u bulduk!” 


Gabriel, bu karakterlerin uzun süredir “iş eşleri” olduğunu ve bu yüzden bu kadar tanıdık hale geldiklerini açıklıyor. “Birbirlerinden çok farklı ama yine de birbirleri için mükemmeller” diyor. Walsh ekliyor: “Mincy ve Coltrane'in günlerini arabalarında geçirdiklerini, suçluları izlediklerini ve öğle yemeği yediklerini hayal ediyorum, yani birlikte çok fazla zaman geçirmişler. Coltrane esprili, tecrübeli ve bu işten Mincy'den biraz daha fazla yorulmuş. Görmüş geçirmiş biri ve işinde de iyi.”


Bir dedektifi oynama fırsatı Walsh'u heyecanlandırdı çünkü bu sayede gizeme aktif olarak katılabilecekti. “Ortaya çıkardığınız ya da bir araya getirdiğiniz şeylerle hikayeyi ilerletiyorsunuz” diyor. “Ve ben bu tür rolleri seviyorum. Mincy ve Coltrane ilişkisinde Betty Gabriel ile çalışmayı da çok sevdim. Betty benim için harika bir rol arkadaşıydı. Arka planı hayal etmeyi çok sevdim. Eminim Coltrane dünya hakkındaki tüm konuşmalarıyla onun canını sıkıyordur. Eminim o da Coltrane'in canını sıkıyordur!”


Gabriel, karakterlerinin hazırcevaplığını geliştirirken Walsh'un engin komedi deneyiminden yararlanma fırsatını da en iyi şekilde değerlendirmek istemiş. “Matt çok güçlü bir komedi ve doğaçlama geçmişinden geliyor” diyor. “Bu yüzden karakter gelişimimizin çoğu çekim sırasında oldu. Çekimlerin tam ortasında doğaçlama yapmaya başlıyordu ki bu çok güzeldi.”



ACIYA YER YOK’UN GÖZ ALICI VE AKSİYON DOLU DÜNYASINI YARATMAK


Acıya Yer Yok için en kusursuz görsel estetiği yakalamak isteyen film yapımcıları, filmin görüntü yönetmeni Jacques Jouffret ile olanakları tartışmak için hatırı sayılır bir zaman harcadılar. Acıya Yer Yok, Berk ve Olsen için birkaç gerilim ve korku filmi yönettikten sonraki ilk aksiyon filmi olduğundan, bu türde deneyimli bir görüntü yönetmeni bulmaya kararlıydılar ve Jouffret'nin önceki işleri arasında Tom Clancy's Jack Ryan, Gran Turismo ve American Primeval yer alıyor. 


“Jacques'ın aksiyonun her türü ile dolu harika bir özgeçmişi var ve bu bizim için çok önemliydi” diyor Olsen. “Bu her zaman uğraşmak istediğimiz bir türdü çünkü biz büyürken sevdiğimiz şey aksiyon filmleriydi. Etrafımızı daha önce bu alanda çalışmış insanlarla çevrelemek istedik ki işi berbat etmemek için elimizden gelen her şeyi yapmış olalım!"


Nate'le çok korunaklı bir hayat yaşadığı sırada tanışıyoruz ve bu yüzden yönetmenler hikayenin ilk bölümlerinin daha durağan ve yapılandırılmış görünmesi, kilitli çekimler ve akıcı Steadicam kullanılması konusunda çok nettiler. “Sonra Nate'in dünyası altüst olur olmaz, görsellere bu tadı vermek istedik” diyor Olsen. “İşte o noktada işler çok daha çılgınca bir hal alıyor. Çok daha fazla el kamerası kullandık ve Multicam çekim yaptık. Farklı bir hava yaratmaya kararlıydık ve Jacques da bunun için mükemmel bir görüntü yönetmeniydi.”


Acıya Yer Yok’daki çarpıcı ve yaratıcı, dur durak bilmeyen dublörlü, dövüşlü ve şakalı sahneler dublör koordinatörü olarak görev yapan Bulgaristan doğumlu Stanimir 'Stani' Stamatov, yardımcı dublör koordinatörü Kerry Gregg ve ekibi tarafından perdeye taşındı. “Stani ve Kerry inanılmaz bir iş çıkardılar ve ekipleri de çok profesyoneldi,” diyor Simon. “Bunu nasıl başardıklarını bilmiyoruz. Kemik kıran vuruşların olduğu çok fazla aksiyon sahnesi vardı."


Stamatov'un uzmanlık alanı Cehennem Melekleri ve Game of Thrones gibi projelerde yer alan vahşi tarzda dövüşler üretmek olduğundan, Acıya Yer Yok’daki özel dövüş tarzını geliştirmek için en uygun seçim oldu. Olsen, “Onun en iyi işleri süslü kung-fu dövüşleri değil, insanların pencerelerden fırlatılması, nesneleri kapmaları ve birbirlerine vurmaları," diyor. “Tarzında ve yaklaşımında bir sertlik var ve bu sert zihniyeti gerçek bir güvenlik anlayışıyla, oyunculara ve dublörlere gösterdiği gerçek bir özenle harmanlıyor. Bu size inanılmaz derecede sert ama aynı zamanda çok iyi korunmuş ve güvende hissettiğiniz mükemmel bir karışım sunuyor."


Dublör ekibi bu dövüşleri kusursuz hale getirmek için altı ila yedi hafta boyunca oyuncuların her biriyle günde ortalama iki buçuk saat antrenman yaptı. “Dövüş stiline ‘Nate-fu’ adını verdik” diyor Olsen. "Yani dövüşemeyen bir adamın bir dövüşte hayatta kalması. Bu, eski bir suikastçının özel kuvvetlerden biriyle dövüştüğü ve herkesin sürekli havalı karate hareketleri yaptığı bir aksiyon filmi değil. Nate, çırpınıyor, hayatta kalmaya çalışıyor ve çevresindeki ortamı kullanıyor. Ayrıca genetik durumunu da kendi avantajına çeviriyor. Bu konuda çok şey yaptık ve acıyı hissedemediği için bu faktörü de koreografiye dahil etmemiz gerekiyordu. O kadar uzun süre yerde kalmamalı ve hatta irkilmemeliydi. Bu sadece Stani ve bizim için değil, Jack için de zorlu bir görevdi çünkü vücudunuzdaki her kemik size bir şey çarpmış gibi yaparken yalnızca irkilmenizi söylüyor. Darbe alırken duygularını yansıtabilmeli ama acıyı göstermemeliydi. Bu gerçekten zor."



Quaid daha önceki rolleri için dövüş sanatları eğitimi almıştı; dolayısıyla, nabız gibi atan aksiyon söz konusu olduğunda filme büyük bir fiziksellik kazandırdı. “Ayrıca bu rol için pek çok yeni antrenman yaptım” diyor aktör. “Birkaç ay öncesinden oldukça sıkı bir egzersiz programı ile hazırlık yapmam gerekti ve ardından Güney Afrika'ya vardığımda çok sayıda dublör eğitimi de aldım. Stani ve dublör ekibimiz inanılmazdı; filmde büyük darbeleri alan dublörüm Hristo Dimitrov da öyle. Cape Town'a indiğim andan itibaren, her bir dublör sahnesinde bana yol gösterdiler ve sadece her bir harekette rahat olmamı değil, aynı zamanda karakterimin bir kısmını da bu hareketlere katmamı sağladılar. Dublör sahnelerinin koreografisi üzerinde çalışırken bir yandan da yüzümü buruşturmadığımdan ya da herhangi bir acı işareti göstermediğimden emin olmaya çalışmak gerçekten ilginçti."


Dublör koordinatörleri sadece karaktere değil Quaid'e de uyacak bu dövüş stilini tasarlarken çok titiz davrandılar. Gregg bu konuda şunları söylüyor: “Bu uyumu yakaladıktan sonra, filmdeki benzersiz durum nedeniyle dövüşleri tasarlıyor ve bir sürü başka şey katıyorduk.” “Yeteneğini kendi avantajına kullanmayı öğreniyor ve böylece dövüşte ilerledikçe, dövüş stili ve tekniği konusunda kendine daha fazla güveniyor. Son dövüşe geldiğimizde, inanılmaz derecede dehşet verici bir dövüş oluyor.”


Aksiyon sahneleri için üstlerine düşeni yapmak konusunda Midthunder ve Nicholson da çok yoğun çalıştılar. Midthunder, dublör ekibiyle birlikte hazırlık yapmak için çekimden birkaç hafta önce platoya geldi. “Hepimiz aksiyonu elimizden geldiğince yerine getirmeye kendimizi adadık çünkü bu çok duygusal bir hikaye olduğu kadar aynı zamanda bir aksiyon filmi” diyor Midthunder. "Hepimiz aksiyonun heyecan verici ve farklı olmasını istedik çünkü Nate gibi bir karakterle hiç böyle bir aksiyon görmediniz. Ortaya çıkan işi herkesin görmesi için çok heyecanlıyım.”


Nate ve Sherry'nin aksine, Simon eski bir asker, bu da onun dövüş stilini çok farklı yapıyor. “Nicholson rolün bu yönüne kendini kaptırmasıyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Tam teçhizatlı olma ve vücudumu ne kadar değiştirebileceğimi görme fırsatına sahip olmak eğlenceliydi. Her şeyimi ortaya koydum. Fiziksel olarak çok yoğun şeyler vardı ama çok eğlenceliydi. Bu tip bir aksiyonun seyirciler için eşsiz bir deneyim olacağını düşünüyorum çünkü bu başka bir filmde görmediğim bir şey.”


Acıya Yer Yok’un gerçekleştirilmesi en zor ve ekibin en sevdiği hareketlerinden biri, Nate'in eski bir gladyatör ve güçlü adam olan 1.80 boyundaki Garth Collins'in canlandırdığı bir dövme sanatçısından bilgi almaya çalışması ve bunun sonucunda Nate'in dövme salonundaki dev bir cam aynaya fırlatılmasıdır.  “İşi bu kadar zorlaştıran şey, elimizde tavandan tabana kadar dev bir ayna olmasıydı. Maliyet, ağırlık ve üretmek için harcanan zaman nedeniyle birden fazla ayna getiremiyorduk,” diye açıklıyor Olsen. “Yani tek bir şansımız vardı! Dublör koordinatörlerimiz ve Nate'in inanılmaz dublörü Hristo her şeyi doğru şekilde ayarladı. Süper ağır çekim için ayarlanmış olan Phantom kamera da dahil olmak üzere tüm kameraları kurduk. Hepimiz nefesimizi tutmuş, aynanın kırılıp kırılmayacağını merak ediyorduk. Neyse ki her şey plana göre işledi. Film tanrıları o gün bizden yanaydı!"

Dövüşün ilk bölümü çekilirken, aynayı korumak için sete korumalar bile yerleştirildi.  

Simon sözlerine şöyle devam ediyor: “Sahne, tüm farklı departmanların inanılmaz bir sinerji içinde çalışmasının mükemmel bir örneğiydi - kamera departmanı, dublörler, saç ve makyaj, dekor ve protezler - hepsi bir arada çalışarak bu işi başardılar.” 



Dövme salonu, Nate'in yıllarını kendi vücuduna dövme yaparak geçirmesine odaklanan bir başka hikayeyle de güzel bir şekilde bağlanıyor. “Jacobson bu fikrin nereden doğduğunu şöyle açıklıyor: “Yazarken Nate hakkında bildiğim ilk ayrıntılardan biri, çok kapalı bir hayatı olduğu ama yaratıcı ve tutkulu bir adam olduğuydu. "O bir sanatçı, bir müzisyen ve son derece iyi bir okur. Bunlar evde kendi başınıza geliştirebileceğiniz nitelikler ve yetenekler. Sahip olmasını istediğim yeteneklerden biri de dövme sanatçısı olmasıydı. Buna çocukken gizlice başladı ve oradan büyüdü."


Elbette Nate'in tüm göğsüne ve kollarına dövme yapacak zamanı ve yaratıcılığı olmasının yanı sıra iğneyi hissetmemesinin de yardımı oldu. Vücudunda inanılmaz derecede ayrıntılı bir şey yaratmasına rağmen, bunu her zaman iş kıyafetlerinin altında saklamayı başardı. “Sherry dövmelerini gösterdiği ilk kişi,” diyor Quaid. "Bu, onu ne kadar önemsediğinin ve ona ne kadar güvendiğinin büyük bir göstergesi. Dövmeler fantastik bir temaya sahip. Bir şövalyenin bir bakireyi büyücü ve ejderhadan kurtarmasını anlatıyor. Yakından bakarsanız, filmin bazı bölümlerinin Nate'in vücudundaki dövmelerle temsil edildiğini görebilirsiniz. Makyaj departmanı bunu hayata geçirmek konusunda harika bir iş çıkardı. Her gün üzerinde çalışılması gereken çok fazla parça vardı."


Etkileyici saç ve makyaj ekiplerinin başında Christa Schoeman ve protez tasarımcısı Clinton Aiden Smith vardı. Tunnell, “Christa ve Clinton liderliğinde inanılmaz bir makyaj ve protez ekibimiz vardı ve Nate için son derece çılgın bir yolculuk hazırladılar,” diyor. “Makyaja inanmazsak, vücudunda ve fiziğinde süregelen yıkıma inanmazsak, filme de inanmayız. Yarattıkları şey o kadar doğal, o kadar gerçekti ki filmin canlanmasını sağladı.”


Pek çok film yapımcısı gibi Berk ve Olsen da görsel efektlere çok fazla bel bağlamadan, ellerinden geldiğince pratik şeyler yapmaya çalışmışlar. Berk, “Dokunulabilecek ve performans sergilenebilecek somut bir şey olduğunda daha gerçekçi görünüyor ve oyuncular için de daha gerçekçi oluyor” diyor. ” Bu filmde çok fazla protez var. Çok fazla şiddet, kan, yaralar, kırıklar ve vahşi şeyler var. Galaksinin Koruyucuları ve Resident Evil gibi harika bir özgeçmişe sahip olan Clinton'ı bulduğumuz için çok şanslıyız. İşine çok bilimsel bir yaklaşımı var. Hazırlık süreci muazzam ve işin arkasında çok fazla teknoloji var. Nate'in yolculuğunu 52 farklı fiziksel bozulma aşamasına ayırması ve bunların her biri için bir tasarısı olması gerekiyordu. Çeşitli zamanlarda Jack'in 3D taramalarına bakıp, 'Burası biraz fazla dağınık görünüyor' ya da 'Bu biraz fazla korkutucu' diyebiliyordu. Pratikte, tüm bu dijital görsellerin hayata geçtiğini görmek inanılmazdı. Film ilerledikçe Jack'in de işi artıyordu ama bence hepsine değdi."


“Clinton ve protez ekibi harika bir iş çıkardı,” diyor Quaid. “Çok gerçekçi görünüyordu. Kesinlikle çok yoğun çalıştık ama ortaya çıkan iş o kadar iyiydi ki hepsine değdi." 


Saç ve makyajdaki başarı filmin görsel hikaye anlatımı açısından özellikle önemliydi çünkü Nate'in zihinsel olarak etkilenmeden vücudunun bozulmasını sağlayan süper gücünü destekliyordu. Olsen şöyle açıklıyor: “Film boyunca bu adamın parçalanışını izliyorsunuz ve filmin sonunda o kadar hırpalanmış ve yara bere içinde oluyor ki -sadece yüzüne bakarak- yaşadığı her şeyi görebiliyorsunuz.” “Her dövüş sahnesinde, bir sonrakine taşıdığı yeni bir şey var. İkinci dövüş sahnesine kızarmış bir el taşıyor. Cama yumruk atmaktan yırtılmış parmak eklemlerini bir sonrakinde görüyorsunuz. Sonrakinde ise tırnakları sökülüyor. Yani sadece ona bakarak bile nasıl bir yolculuğa çıktığını izleyebiliyorsunuz. Bu unsur bizim her zaman sevdiğimiz bir şeydi.”


Protezlerin filmin dublörlerine sorunsuz bir şekilde uyması gerekiyordu ki bu da dublör koordinatörleri ve oyuncular için ek bir zorluk anlamına geliyordu. “Bizim için en zor kısım, sarkık, kırık bir kol ya da kızarmış bir el kullanmak ve bunu dövüşün içine yerleştirmek zorunda olmamızdı,” diye açıklıyor Gregg. “Yani oyuncular için en zor şey, protezleri yerleştirirken inandırıcı görünmelerini sağlamaktı.” Zor olduğu inkar edilemez ama oyuncular bunu yaparken inanılmaz eğlendiklerini de söylüyorlar. Quaid, “Nathan'a yaptığımız onca şey arasında en sevdiğim espri, kızarmış sağ eliydi” diyor. “Onunla normal el hareketleri yapmayı seviyordum çünkü her şeyi komik ve iğrenç hale getiriyordu. Filmin tam da böyle olmasını istiyordum.”


“Derin yağda kızartılmış el klasikti,” diye katılıyor Olsen. "Nate elini fritöze sokmasıyla birlikte yeteneğini kendi yararına kullanmaya karar veriyor. Ve elini fritöze soktuğu andan itibaren, filmin geri kalanında o kızarmış eli kullanıyor. Bu yüzden çekimler sırasında sürekli giymek zorunda olduğu iğrenç bir eldivenle bütün gün etrafta dolaşıyor, insanları çıtır çıtır, küçük, yanık bir sosisli el ie korkutuyordu."


Yaratıcı ekibin bir diğer favori sahnesi de Nate'in kendisine acımasızca uygulanan acıyı hissediyormuş gibi yaparak zaman kazanmaya çalıştığı işkence sekansıydı. Olsen, “Çekmeye başladığımız anda kimse yüzünü tutamadı,” diye hatırlıyor. “Jack orada oturup 'Olamaz! Lütfen bana daha fazla zarar vermeyin' diye bağırırken çok komikti. Ekip gülmeden duramadığı için birkaç çekimin iptal edildiği sahnelerden biriydi. Bu yaşayabileceğiniz en güzel duygulardan biri. İzlemesi çok keyifliydi.”


Simon sözlerini şöyle tamamlıyor: “Saç ve makyajdan dublörlere ve protezlere kadar herkes elinden gelen her şeyi yaptı. Acıyı hissedemeyen bir adamın grafik bir şey olduğunu bildiğiniz için monitörlerden kafanızı kaldırıp çekilmekte olan sahneye bakmak zorunda kaldığınızda işe yaradığını anlıyorsunuz. O kadar gerçekti ve o kadar içten hissettiriyordu ki. İzleyicilerin de aynı şekilde hissedeceğini umuyoruz.”



GÜNEY AFRİKA'DA SAN DIEGO'YU YENİDEN YARATMAK


Acıya Yer Yok’un yaratıcı ekibi San Diego, Kaliforniya'yı inandırıcı bir şekilde temsil edebilecek bir çekim mekanı ararken, Güney Afrika'nın Cape Town kentindeki benzer manzara ve iklim dikkatlerini çekti. Simon, “Bütçemize göre mümkün olan en yoğun hissi veren, en etkili ve sinematik filmi nasıl yaratacağımızın lojistiğine girmeye başladığımızda, dünyanın dört bir yanına bakmaya başladık,” diye hatırlıyor. "Hikayemiz Noel sezonunda geçiyor ama biz filmi San Diego'da kurguladık ki bu da filmi harika bir şekilde başlatıyor. Cape Town San Diego'nun mükemmele yakın bir kopyası. Ama bunun da ötesinde, filme çok daha fazla boyut kazandırdı. Bir zamanlar bir tünelde geçen zirve sahnemiz, her yerde dev nakliye kasaları ve teknelerin olduğu bir nakliye limanında geçen bir sahneye dönüştü. Cape Town, dünyanın en iyi ekip arkadaşlarından bazılarına sahip olmanın yanı sıra çok fazla olanak sağladı. Bu filmde çalışan her departman, her ekip üyesi, her kişi bir diğerinden daha iyiydi. Büyük bir zevkti."


Mekan belirlendikten sonra, prodüksiyon tasarımcısı Kara Lindstrom'a San Diego'yu Afrika kıtasında yeniden yaratma görevi verildi. “Daha önce hiç Güney Afrika'ya gitmemiştim” diyor. “Ama harika bir yerel ekip buldum. Yetenek ve bağlılığın derinliği beni çok şaşırttı. Acıya Yer Yok’a katılmak beni cezbetti çünkü şiddetli ve çılgındı ama aynı zamanda kendini çok ciddiye de almıyordu. Gerçekten eğlenceli bir deneyimdi.”


“Kara bu filme zamansız bir hava katmak konusunda harika bir iş çıkardı,” diyor Olsen. "Çalışmalarımızda her zaman yapmaya çalıştığımız şey, olayları herhangi bir zamana çok fazla bağlamamaktır. Acıya Yer Yok’da bunu başarabilme sebeplerimizden biri, Güney Afrika'da direksiyonun arabanın diğer tarafında olmasıydı Bu alabileceğimiz arabaları biraz daha eski modellerle sınırladı. Bunun gibi küçük şeyler bu filmi zamansız bir döneme yerleştirdi ve bu da hedeflediğimiz geçmişe dönüş tonuna büyük katkı sağladı."


Bulması en zor olduğu mekanlardan biri de tırnak yedirten soygunun gerçekleşeceği bankaydı. “Kuzey Amerika bankalarına benzeyen bankalar Güney Afrika'da yok” diyor Lindstrom. “Ayrıca bankanın etrafında bir otoparka ihtiyacımız vardı çünkü burası araba kültürüyle ilgili olan San Diego olmalıydı. Sonunda Cape Town'ın dışında Paarl adlı bir kasabada bir yer bulduk. Orayı parçalayıp yeniden inşa etmemize izin verildi, bu yüzden teknik olarak inşa edilmiş bir set değildi ama öyle de düşünebilirsiniz! Ayrıca bir kasa inşa etmemiz gerekiyordu ki şansıma bunu daha önce başka bir film için yapmıştım. Gerçek gibi görünmesi, ağır olması ve açmak için doğru aletlere sahip olunması gereken kasanın kapısını inşa ettik. Sonra kasanın içine 150 tane emanet kasası yerleştirdik. Hepsi harika görünüyordu. Böylece gerçekten bankaya benzeyen bir Güney Kaliforniya banliyö bankası yarattık!”


Tam olarak doğru şekilde ayarlanması zor olan bir diğer alan da dövme salonuydu. Lindstrom, “Bu zor bir işti çünkü başlangıçta Bob ve Dan beğendikleri bir yer bulmuşlardı ama çok küçüktü,” diye hatırlıyor. "Ben de gidip pek çok yere baktım ve sonunda Cape Town şehir merkezindeki Speakers' Corner'da lüks bir otel ayarında bir yer buldum. İnanılmaz mimarisi ve metal kirişleri olan bir sanat galerisiydi. Buranın ekranda korkutucu görünebileceğini düşündüm çünkü gerçekten de korkutucu bir havası vardı. Bob ve Dan burayı gördüklerinde onlar da buranın harika olduğunu düşündüler. Bu yüzden oradaki mimari unsurlara kırılması gereken çılgın, devasa aynayı da dahil ederek muhteşem bir hale getirdik. Nate bazı korkunç felaketlerden geçiyor ve bu mekanda artık kozası yok. Dövme salonu tehlikeye giriş kapısıdır."



PATLAYICI, SİNEMATİK BİR DENEYİM


Acıya Yer Yok sinema ekranlarında patlarken, izleyiciler, çeşitli türleri çılgınca bir aksiyon diliyle harmanlayan ve daha önce ekranda görülen her şeyden ayıran yüksek konseptli bir hikayede dinamik karakterleri deneyimlemeyi dört gözle bekleyebilirler. “Bu film inanılmaz bir aksiyon, bolca mizah ve harika bir duygusallık sunuyor,” diyor Simon. “İzleyicileri koltuklarının ucuna oturtacak kesintisiz bir aksiyon heyecan yolculuğu. Hem gülecekler hem ağlayacaklar ve gerçekten eğlenceli bir şekilde, zaman zaman gözlerini ekrandan kaçıracaklar. Sinemasal bir deneyim gibi hissettirdiği için sinemalara ait bir film. Böyle bir filmi seyirciyle birlikte izlediğinizde, bir gösteri gibi hissedeceksiniz ve filmlerin amacı da budur."

Berk de aynı fikirde: “Çektiğiniz bazı sahneler vardır ve etrafınızdakilerin tepkilerine bakarak bunun bir teatral deneyim olduğunu anlarsınız. Acıya Yer Yok’u koltuğunuzda izlemek de eğlenceli olacaktır ama karanlık bir sinema salonunda birkaç yüz kişiyle birlikte izlemek kadar değil."


Quaid, insanların filmin kendine özgü havasını ve Nathan Caine'in film boyunca çıktığı yolculuğu deneyimleyecekleri için çok heyecanlı olduğunu söylüyor. “Nate'in nihayetinde çok olumlu bir karakter olmasını ve başına gelen tüm korkunç şeylere rağmen mutlu ve şanslı olmasını seviyorum” diyor aktör. “Bu film tüm bu türleri daha önce hiç görmediğim, harika ve benzersiz bir şekilde harmanlıyor. Umarım seyirciler bundan keyif alırlar. Çılgın bir yolculuk olacak ve sinema salonundaki tepkileri duymak beni çok heyecanlandıracak."


Acıya Yer Yok’un senaristi de aynı fikirde ve dur durak bilmeyen aksiyon ve komedinin yanı sıra izleyicilerin bu filmi ilgi çekici ve benzersiz bir aşk hikayesi olarak görmelerini umduğunu ekliyor. “Jacobson sözlerini şöyle tamamlıyor: “Ben olaya hep böyle baktım. "Acı spektrumunun farklı taraflarından gelen iki çok yaralı karakter hakkında. Nate acıyı hissedemiyor ve bu yüzden insanlıktan kopmuş hissediyor. Sherry ise acıyı hayata bağlı hissetmek ve hayatta olduğunu kendine hatırlatmak için bir yol olarak kullanıyor. Bu iki karakter tanıştıklarında aralarında anında bir elektriklenme oluyor, ama sonra birbirleri için fedakarlık yapana kadar birbirlerinden kopuyorlar. Bu hikâyenin sonu da bununla ilgili. Nate sadece Sherry'yi kurtarmıyor. Sherry de Nate'i kurtarıyor.”



OYUNCU KADROSU HAKKINDA


 JACK QUAID 

‘Nathan Caine/Nate’


Jack Quaid, farklı türlerdeki performanslarıyla hem sinema hem de televizyon dünyasında yükselen bir isim.

 Quaid, Eric Kripke ve Uygulayıcı Yapımcılar Evan Goldberg ve Seth Rogan tarafından yaratılan ve şu anda beşinci ve son sezonu için yapım aşamasında olan Emmy© adayı Amazon dizisi The Boys'da rol alıyor.

 Quaid son olarak Drew Hancock'un sürükleyici bilimkurgu-gerilim türündeki Kusursuz Arkadaş filminde Sophie Thatcher ile birlikte izleyicileri büyüledi.

 Sırada kız arkadaşını kurtarmak için amansız bir göreve atılırken fiziksel acı hissetmeyen bir adamı canlandırdığı Paramount'un aksiyon gerilim filmi Acıya Yer Yok var. Film 14 Mart'ta sinemalarda gösterime girecek.

 Quaid ayrıca Amazon Studios'un merakla beklenen filmi Heads of State'te Idris Elba ve Priyanka Chopra Jonas'a katılacak.

 Quaid, Paramount filmi Scream'de eski oyuncular Neve Campbell, Courteney Cox ve David Arquette'in yanı sıra Robert Downey Jr., Matt Damon ve Emily Blunt ile birlikte Akademi Ödülü© adayı olan Oppenheimer'da rol aldı ve dehşet verici bir performans sergiledi. 

 Ayrıca, CBS All Access'te yayınlanan Star Trek: Lower Decks adlı animasyon dizisinde ve My Adventures with Superman'de Clark Kent'i seslendirirken duyulabilir.

 Bağımsız romantik komedi Plus One 'da Maya Esrkine ile birlikte rol aldı ve Steven Soderbergh filmi Logan Lucky 'de Adam Driver, Channing Tatum ve Daniel Craig ile birlikte yer aldı. Ayrıca New Line'ın Rampage: Büyük Yıkım filminde Dwayne Johnson ve Naomie Harris ile birlikte rol aldı.

Açlık Oyunları serisinin ilk iki bölümü, prömiyerini SXSW Film Festivali'nde yapan bağımsız film Trajedi Kızları ve Santa Barbara Film Festivali'nde Canlı Aksiyon Kısa Film dalında Bruce Corwin Ödülü'nü kazanan It's Been Like a Year filmlerinde de rol aldı.

Daha önce televizyonda rol aldığı yapımlar arasında Martin Scorsese ve Mick Jagger'ın baş yapımcılığını üstlendiği HBO dizisi Vinyl da bulunmaktadır. Ayrıca Meg Ryan'ın ilk yönetmenlik denemesi ITHACA'da Ryan, Tom Hanks ve Sam Shepard ile birlikte rol aldı.

Quaid, internette yayınlanan skeçler Funny Or Die, Cracked ve daha birçok sitede yer alan Sasquatch Comedy grubunun kurucu üyesi, yazarı ve oyuncusudur.




AMBER MIDTHUNDER 

‘Sherry’ 


Amber Midthunder hızla Hollywood'un en heyecan verici yükselen yıldızlarından biri haline geldi. Variety'nin 2022'deki prestijli İzlenecek 10 Oyuncu listesinde yer alan oyuncu, olağanüstü yeteneği ve çok yönlülüğüyle izleyicileri büyülemeye devam ediyor.

 Amber bir sonraki filminde, Paramount'un aksiyon-komedisi ACIYA YER YOK’da Jack Quaid'in yanı sıra A24'ün OPUS filminde Ayo Edebiri ve John Malkovich'le birlikte rol alacak. Her iki film de 14 Mart 2025'te vizyona giriyor. İki heyecan verici film aynı anda vizyonda olacak.

 Amber aynı zamanda Dan Trachtenberg'in yönettiği Emmy© adayı Hulu filmi PREY'in başrolünde yer alıyor. 'Naru' rolündeki çarpıcı performansı ona 2022 En İyi Çıkış Yapan dalında Saturn Ödülü ve Eleştirmenlerin Seçimi Ödülü adaylığı kazandırdı.

 2021'de Jonathan Hensleigh'in yönettiği ve Netflix'te yayınlanan BUZ YOLU filminde Liam Neeson ve Laurence Fishburne'ün karşısında kadın başrol olarak rol aldı. Aynı yıl Amber, bağımsız drama THE WHEEL'daki performansıyla TIFF'in Yükselen Yıldızlarından biri olarak kabul edildi.

 Amber televizyonda daha önce Noah Hawley'nin popüler Marvel/FX dizisi LEGION'da düzenli dizi oyuncusu olarak yer aldı.

 

RAY NICHOLSON 

‘Simon’ 


Ray Nicholson Paramount yapımı Berk ve Olsen'in Acıya Yer Yok filminde Amber Midthunder ve Jack Quaid'le birlikte rol alacak ve Jimmy Warden'ın yazıp yönettiği Borderline filminde Samara Weaving ve Eric Dane'le birlikte başrolde oynayacak ve her ikisi de 14 Mart'ta LuckyChap için gösterime girecek. Ayrıca Cazzie David ve Elisa Kalani'nin 2024'te SXSW'de prömiyerini yapan ve 14 Şubat'ta gösterime giren komedisi I Love You Forever 'da Sofia Black D'Elia ile birlikte rol alıyor. 

Ray son olarak, Paramount yapımı serinin son derece başarılı ilk filminin devamı olan Smile 2'de rol aldı.

Ray ayrıca, Patricia'nın ilk yönetmenlik denemesi olan ve prömiyeri 2023 Toronto Uluslararası Film Festivali'nde yapılan başrollerde Willem Dafoe, Sean Penn ve Patricia Arquette'in oynadığı Gonzo Girl filminde önemli bir yardımcı rolde görüldü.

Ray, 2022'de Lauren Neustadter'ın yapımcılığını üstlendiği Tiffany'den Bir Şey ve Reese Witherspoon'un Amazon için çektiği Hello Sunshine filmlerinde Zoey Deutch ile birlikte ve Neil LaBute'un Ansızın filminde Diane Kruger'ın karşısında başrol olarak rol aldı.

Daha önce Lauren Oliver'ın çok satan romanından uyarlanan, Joe Roth ve Jeff Kirschenbaum'un Amazon için yapımcılığını üstlendiği “Panic” dizisinin erkek başrolü 'Ray' rolünde görülmüştü.

 Ray, “Panic ”ten önce Emerald Fennell'in Yetenekli Genç Kadın filminde Carey Mulligan ve Bo Burnham'la birlikte oynadı. Ayrıca Paul Thomas Anderson'ın Licorice Pizza filminde küçük destekleyici roller oynadı.



BETTY GABRIEL 

‘Mincy’

 

Betty Gabriel en çok Jordan Peele'nin Oscar adayı uzun metrajlı filmi KAPAN'daki 'Georgina' rolüyle tanınıyor. Marc Meyers'in yönettiği Universal Pictures filmi HUMAN CAPITAL'de Liev Schreiber, Maya Hawke ve Alex Wolff ile birlikte rol aldı. James Monaco'nun yönettiği ARINMA GECESİ: SEÇİM YILI filminde 'Laney Rucker'ı canlandırdı. Betty Paramount yapımı ACIYA YER YOK filminde de Jack Quaid ve Matt Walsh ile birlikte rol alıyor.

 Betty son olarak Amazon için Tom Clancy'den JACK RYAN ve Apple TV+ için MANHUNT'ta rol aldı. Ayrıca Zoe Kazan ile birlikte rol aldığı Netflix'in tek sezonluk dizisi CLICKBAIT'te de izlenebilir. Apple'ın tek sezonluk dizisi DEFENDING JACOB'da da rol aldı. Ayrıca WESTWORLD, COUNTERPART ve GOOD GIRLS REVOLT'ta sürekli rol aldı.


MATT WALSH 

‘Coltrane’

 

Matt Walsh, HBO'nun komedi dizisi VEEP'ten iki kez Emmy© adayı olmuş ve SAG ödülü kazanmış bir aktör. Şu anda Apple TV'de İç Savaş draması MANHUNT'ta Dr. Samuel Mudd rolüyle izlenebilir. Matt son olarak Hulu'da yayınlanan Searchlight Pictures filmi SUNCOAST'ta rol aldı. Disney+ ve Hulu'da yayınlanan FOX yapımı FLAMIN' HOT'ta da izlenebilir. Walsh bundan sonra Nick Jonas'ın başrolünü oynadığı THE GOOD HALF filminde görülüyor. Ayrıca GHOSTS veya THE CONNERS gibi sitcomlardan PARTİ KRALİÇESİ, ESKİ DOSTLAR, FELEKTEN BİE GECE, AY TEDDY ve KOMŞUM BİR AJAN gibi filmlere kadar birçok unutulmaz komedi rolünde yer aldı. Şu anda All Things Comedy'de “SECOND IN COMMAND” podcast'inin sunuculuğunu yapmaktadır ve aynı zamanda ikonik doğaçlama skeç tiyatrosu Upright Citizens Brigade'in kurucularındandır.

 Film ve TV çalışmalarının yanı sıra Walsh, eşi Morgan ile birlikte ülke çapındaki devlet ilkokullarına LGBTQ'yu onaylayan kitaplar bağışlayan Open Books'un hayırsever bir kurucusudur. Walsh ayrıca, kanser hastaları için ücretsiz seyahatler düzenleyerek en iyi tedaviye erişimlerini sağlayan Corporate Angel Network adlı kuruluşla da çalışmaktadır.

 Walsh şu anda eşi ve üç çocuğuyla birlikte Los Angeles'ta yaşamaktadır.


LOU BEATTY JR.

‘Earl’

 

Sag/Aftra ve Actors Equity Oyuncusu Lou Beatty Jr. televizyon, film ve sahne oyuncusu Amerikalı bir aktördür. Lou, Betty White'ın "Off Their Rockers" dizisinde sürekli, "A Million Little Things", "Boston Legal" ve "Hanedan" dizilerinde bölüm oyuncusu olarak yer almıştır. “Two Broke Girls”, 'NCIS', 'CSI Miami', 'Cold Case', 'Without A Trace' ve 'West Wing' gibi dizilerde ise konuk oyuncu olarak yer almıştır. Lou'nun oynadığı filmler arasında “Soğuk Nefes”, “Finding Normal”, “Korku Masalları 2”, “Eli”, “Cat City”, “Geezers”, “Welcome to Paradise”, “Warrant Breakers Law” ve “Domino (Battle of the Bones)” sayılabilir.

 Lou'nun rol aldığı tiyatro eserleri arasında Paul Robeson, Purlie Victorious, Raft of the Medusa, Lady Patriot, Mama I Want to Sing, Howlin Blues and Dirty Dogs ve Nobody Walks Like My Daddy sayılabilir.

 Sayısız reklam filmi olan Lou sürekli çalışmaktadır. Lou, “Acıya Yer Yok”un sinemalarda gösterime girecek olmasından büyük mutluluk duyuyor.




EVAN HENGST

‘Ben’


Evan Hengst, en çok 'Delidolu' serisindeki çıkış rolüyle tanınan Güney Afrikalı bir aktördür. Güney Afrika'nın küçük bir maden kasabası olan Klerksdorp'ta doğup büyüyen Evan, 2000'li yılların başında oyunculuğa başlamış ve Tshwane Gençlik Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazanmıştır. Tiyatro, doğaçlama ve aksan çalışmalarında güçlü bir geçmişe sahip olan Evan, bir oyuncu olarak çok yönlülüğü ve çeşitliliği ile ün kazanmıştır.

 'Wyfie', 'Lioness' gibi TV dramaları ve romantik komedi dizisi 'Troukoors' da dahil olmak üzere çeşitli Güney Afrika yapımlarında rol aldı. Uluslararası alanda ise 'Moritanyalı' ve 'The Red Sea Diving Resort' gibi filmlerde rol aldı. Aksiyon komedisi “Acıya Yer Yok”daki performansı şimdiye kadarki en fiziksel rolü oldu. Evan, Güney Afrika'nın sunduğu zengin yetenekleri sergileyerek eğlence sektöründe aranan bir aktör olmaya devam ediyor.

 

CONRAD KEMP

‘Andre’

 

Conrad Kemp Broadway'de, West End'de ve dünyanın dört bir yanındaki ikonik tiyatrolarda (Belfast Opera Binası, Dublin'deki The Gate Theatre ve Johannesburg'daki The Market Theatre'ın üç sahnesinde de) oyunculuk yaptı. Ayrıca Kerry'den Khayelitsha'ya kadar sokaklarda ve konteynerlerde pandomim, fiziksel komedi, fars, sıradan insanları konu alan dramalar ve Elizabeth trajedisi gibi çok çeşitli türlerde performans sergiledi.

 Toby Jones, Sienna Miller, Forest Whitaker, Orlando Bloom, Hayley Atwell, Viola Davis, Jessica Hudson gibi en ünlü oyuncularla birlikte Altın Küre'ye aday gösterilen (The Girl), büyük festivalleri kapatan (Zulu) ve tüm dünyada ödüller kazanan (The Sound of People, Uykusuz, Bram Fischer, Soluksuz) filmlerde rol aldı.

 Yazar olarak, Emmy© adayı spor belgeseli Two Sides'ın Hikaye Şefliğini yapmış, son derece popüler ve eleştirmenlerce beğenilen rugby belgeseli Chasing the Sun'ın ortak yazarlığını yapmış ve birçok kez tiyatro ve televizyon için yazmıştır (The Clown and Mrs Fell, Soft, Lutefisk, The Estate, Pulse of a Nation).

 İngiltere'de şiir, mikro öykü ve kısa öyküleri yayımlandı. İlk romanı - Out of the Dead Lands - Eylül ayında Mirari Press tarafından yayımlanıyor. Ayrıca kalıcı kamusal sanat eserleri yaratmış, sanat alanındaki uluslararası STK'larda mütevelli olarak görev yapmış, akademik dergilere ve gazetelere katkıda bulunmuş ve öğretmenlik yapmıştır.


JACOB BATALON 

‘Roscoe’

 

Aktör ve yürütücü yapımcı JACOB BATALON, karakterleriyle yankı uyandırma ve küresel izleyicileri büyüleme becerisiyle sektörde lider bir yıldız olarak kendini kanıtlamıştır. Tom Holland'la birlikte rol aldığı Marvel’ın MSE Spider Man  filmlerinde Peter Parker'ın sevimli en iyi arkadaşı 'Ned Leeds' rolüyle yakaladığı başarının ardından Batalon, hem ekranda hem de ekran dışında sinema ve televizyona hükmetmeye devam ediyor. 

 Batalon şimdi de 14 Mart'ta tüm dünyada vizyona girecek olan Paramount'un ACIYA YER YOK filminde rol alıyor. Kısa süre önce Ángel Manuel Soto'nun aksiyon-komedisi THE WRECKING CREW'de Jason Momoa ve Dave Bautista ile birlikte rol aldı.

 Batalon geçen yıl Sony Picture'ın TAROT adlı korku filminde, bir grup gencin bir deste tarot kartı bulup okumalara katılmaya karar verdiklerinde yanlışlıkla korkunç kötü ruhları serbest bıraktıkları bir filmde başrol oynadı. Film Netflix'in En İyi 10 ABD Filmi listesinde zirveye yerleşti.

 Ekim 2022'de Batalon, Johnny B. Truant'ın FAT VAMPIRE kitap serisine dayanan Syfy'ın REGINALD THE VAMPIRE adlı dramasında Reginald Baskin karakteriyle uygulayıcı yapımcı ve başrol oyuncusu olarak ilk çıkışını yaptı. Hikaye, Batalon'un canlandırdığı güzel, fit ve kendini beğenmiş vampirlerin yaşadığı bir dünyada geçiyor.

 Reginald, sevdiği ama birlikte olamadığı kız, iş yerinde zorba bir yönetici ve onun ölmesini isteyen vampir reisi gibi her türlü engeli aşmak zorunda kalacak beklenmedik bir kahraman. Dizinin ikinci sezonu 2024 yazında yayınlandı.

 Batalon daha önce, 17 Aralık 2021'de dünya prömiyerini yapan Sony'nin ÖRÜMCEK ADAM: EVE DÖNÜŞ YOK filmindeki rolünü yeniden canlandırmıştı. Dünya çapında 1,8 milyar dolar hasılat elde eden film, yerel gişede tarihin en yüksek hasılat elde eden altıncı ve küresel olarak en yüksek sekizinci filmi olmak üzere gişe rekorları kırmaya devam ediyor. Rotten Tomatoes, filmi 2021'in en iyi değerlendirilen filmi olarak Altın Domates Ödülü ile ödüllendirdi. 

 Filipinli bir ailenin çocuğu olarak Honolulu'da doğup büyüyen Jacob, çocukken oyuncu olmayı hiç düşünmemiş. Başlangıçta şarkı söylemek ve ukulele çalmakla ilgilenen Jacob, liseden sonra müzik teorisi eğitimi almak için Honolulu'daki Kapi'olani Community College'a kaydoldu, ancak kısa süre sonra eğitimini tamamlamadan okulu bıraktı. Sahne sanatlarına olan ilgisi devam ettiği için New York Dramatik Sanatlar Konservatuarı'nda iki yıllık bir oyunculuk programına katıldı. Programdaki son yılında çalışırken, ilk seçmeleri olan bir Marvel filmindeki belirsiz bir yardımcı rol için kendi kasetini gönderdi. Tom Holland ile bir kimya okuması yaptı ve gerisi geldi. Hollywood'daki az sayıdaki genç Filipinli aktörden biri olan Jacob'ın Ned'i canlandırması MSE için hoş bir değişiklik çünkü Ned uzun boylu, beyaz ve sarışın olan çizgi roman versiyonundan çok farklı.

 ÖRÜMCEK ADAM: EVE DÖNÜŞ'ün 2017'deki büyük başarısının ardından Batalon ÖRÜMCEK ADAM: EVE DÖNÜŞ, AVENGERS: SONSUZLUK SAVAŞI ve AVENGERS: END GAME filmlerinde rol aldı. Ayrıca Netflix'in UÇUK BİR İŞ ve AŞK BAHARI BEKLEMEZ, MGM için HER GÜN, Randall Park'ın ilk filmi HATALARIMLA SEV BENİ; ve bağımsız filmler THE TRUE DON QUIXOTE; BLOOD FEST; DISH ve BANANA SPLIT'te rol aldı.



FİLM YAPIMCILARI HAKKINDA


DAN BERK & ROBERT OLSEN

Yönetmenler

 

New York Üniversitesi'ndeki ilk yıllarından oda arkadaşı olan Dan Berk ve Robert Olsen, tür filmlerine duydukları ortak sevgi sayesinde kısa sürede birbirlerine bağlandılar. Reklam işleri, müzik klipleri ve komedi skeçlerinde zanaatlarını geliştirmeye başlayan ikili, farklı bir görsel stil ve gerilimi kara mizahla harmanlama becerisi geliştirdi.

 İkilinin uzun metrajlı film yapma yolculuğu, Oscilloscope aracılığıyla sınırlı bir vizyon elde etmeden önce festivallerde dikkat çeken minimalist bir psikolojik gerilim olan BODY (2015) ile başladı. Bunu, Jim Mickle'ın kült vampir filmi Vampir Cehennemi'nin devamı niteliğindeki Vampir Cehennemi: İstila (2017) izledi ve kendi seslerini katarken yerleşik tür çerçeveleri içinde çalışma becerilerini daha da sağlamlaştırdı.

 2018'de, başrollerini Bill Skarsgård, Maika Monroe, Jeffrey Donovan ve Kyra Sedgwick'in paylaştığı kara komedi gerilim filmi VILLAINS'i yazıp yönettiler. Filmin prömiyeri 2019 South by Southwest Film Festivali'nde güçlü eleştirilerle yapıldı ve daha sonra Gunpowder & Sky tarafından sinemalarda gösterime girerek keskin senaryosu ve öngörülemeyen sürprizleriyle övgü topladı.

 Yakaladıkları ivmeyi sürdüren Berk ve Olsen, başrollerini Maika Monroe ve Jake Lacy'nin paylaştığı bilimkurgu gerilim filmi Dünya Dışı Saplantı'yı (2022) yönetti. Paramount+ tarafından eleştirmenlerin beğenisine sunulan film, ikilinin samimi karakter dramasını yüksek konseptli hikaye anlatımıyla harmanlama becerilerini ortaya koydu. 

Son olarak, başrollerini Jack Quaid ve Amber Midthunder'ın paylaştığı ve Paramount Pictures tarafından 2025 İlkbaharında gösterime girecek olan aksiyon-komedi Acıya Yer Yok’u yönettiler.

 Berk ve Olsen kariyerleri boyunca, klasik korku, gerilim ve bilimkurgu hikaye anlatıcılığına duydukları derin takdiri korurken, tür geleneklerini yıkma konusunda keskin bir yetenek sergilediler. Filmlerinde gerilim, keskin diyaloglar ve her daim var olan öngörülemezlik hissi, onları modern tür sinemasının en heyecan verici seslerinden ikisi olarak konumlandırıyor.

 

LARS JACOBSEN

Senarist

 

Lars Jacobson, yakında vizyona girecek olan Paramount filmi ACIYA YER YOK’UN Yazarı ve Uygulayıcı Yapımcısı, ayrıca başrolünde Kevin Hart'ın oynadığı ve Will Packer'ın yapımcılığını üstlendiği Peacock dizisi FIGHT NIGHT'ın UygulayıcıYapımcısıdır. Lars ayrıca iHeart Media'da WHEEL WOMAN ve FODOR's GUIDE TO ESPIONAGE gibi çeşitli podcast'lerin yazarlığını ve yapımcılığını üstlenmiş ve yakın zamanda ilk grafik romanı THE HORROR Dark Horse Entertainment tarafından yayımlanmıştır.



 

DREW SIMON

Yapımcı

 

Drew Simon, FilmNation'ın 2022'nin sonlarında hayata geçirdiği tür filmleri şirketi Infrared'in kurucu ortağı ve başkanıdır. Onun liderliğinde Infrared, franchise geliştirmeye güçlü bir şekilde odaklanarak yılda üç ila dört ana akım tür filmini finanse etmeye ve üretmeye odaklanmaktadır. Simon kısa süre önce Infrared'in Jack Quaid, Amber Midthunder ve Ray Nicholson'ın oynadığı ilk uzun metrajlı filmi ACIYA YER YOK’UN yapımcılığını üstlendi ve film şirket tarafından finanse edilerek 14 Mart 2025'te Paramount tarafından dünya çapında gösterime girecek. Infrared'i kurmadan önce STX Entertainment'ta Yapımdan Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Simon, burada stüdyo için 20'den fazla filmin denetlenmesinde önemli bir rol oynadı. Geniş portföyünde EYVAH ANNEM DAĞITTI, EYVAH ANNEM DAĞITTI 2, GREENLAND: SON SIĞINAK, MY SPY, SUÇ TAKIMI, 21 KÖPRÜ, MILE 22, İNTİKAM ve THE GENTLEMAN gibi hit filmler yer alıyor. Ticari açıdan başarılı ve izleyici odaklı içerikler için keskin bir göze sahip olan Simon, tür filmciliğinin manzarasını şekillendirmeye devam ediyor.

 

TORY TUNNELL & JOBY HAROLD

Yapımcılar

 

Safehouse Pictures, yapımcılar Tory Tunnell ve Joby Harold tarafından yönetilen ve hem beyaz perde hem de televizyon için içerik üreten iki kutuplu bir yapım şirketidir.

 2005 yılında kurulan Safehouse Pictures'ın şu anda Legendary TV ile bir TV anlaşması ve Amazon ile bir ön anlaşması var. Ayrıca A24 için yapımcılığını üstlendikleri ANDRE IS AN IDIOT belgeselinin prömiyerini 2025'te Sundance Film Festivali'nde yaptılar ve İzleyici Ödülü'nü kazandılar. Geçtiğimiz bahar Netflix'in dünya çapında bir numara olan ve başrollerinde Jennifer Lopez, Sterling K. Brown ve Simu Liu'nun yer aldığı ATLAS'ın yapımcılığını üstlendiler. Yakın zamanda Apple TV + için hazırlanan, Kurt Russell, Anna Sawai, Wyatt Russel ve daha birçok oyuncunun rol aldığı MONARCH: LEGACY OF MONSTERS'ın 2. sezonunun çekimlerini tamamladılar. Daha önce Monarch'ın Apple TV + için büyük bir hit olan 1. sezonunun yapımcılığını üstlenen Safehouse, şimdi MONSTERVERSE spinoff'larından oluşan bir evren geliştiriyor.  

Safehouse Pictures daha önce Netflix için Kaya Scodelario ve January Jones'un başrollerini paylaştığı SPINNING OUT, WGN için Aldis Hodge ve Jurnee Smollett'in başrollerini paylaştığı ve büyük beğeni toplayan UNDERGROUND, Starz için Adam Scott, Nick Kroll ve Jenny Slate'in başrollerini paylaştığı MY BLIND BROTHER ve Guy Ritchie'nin yönettiği, Charlie Hunnam, Jude Law ve Djimon Hounsou'nun başrollerini paylaştığı, Joby Harold'un da senaryosunu yazdığı KING ARTHUR: KILIÇ EFSANESİ'nin yapımcılığını üstlendi.

Joby Harold bireysel olarak Disney+ için Ewan McGregor ve Hayden Christensen'in başrollerini paylaştığı OBI-WAN KENOBI'yi yazdı ve yapımcılığını üstlendi. Ayrıca Paramount için Steven Caple Jr.'ın yönettiği TRANSFORMERS: CANAVARLARIN YÜKSELİŞİ'nin ortak yazarlığını yaptı. Andy Muschietti tarafından yönetilen THE FLASH ve Netflix için Zack Snyder tarafından yönetilen ÖLÜLER ORDUSU  filmlerinin de ortak yazarlığını yaptı. Harold daha önce Tom Cruise ve Emily Blunt'ın oynadığı YARININ SINIRINDA ve Keanu Reeves'in oynadığı JOHN WICK 3'ün yapımcılığını üstlenmişti. 

Şu anda Netflix için Shawn Levy ile BACKWARDS, Michael B. Jordan ile İkinci Dünya Savaşı aksiyon-draması THE LIBERATORS, Ridley Scott için BATTLE OF BRITAIN ve daha birçok proje üzerinde aktif olarak çalışıyorlar... 

 İkili CAA ve Goodman Genow Schenkman vd. tarafından temsil ediliyor.


 

SAM SPEISER

Yapımcı

 

Sam Speiser şu anda FilmNation'ın 2022'nin sonlarında kurduğu tür filmleri şirketi Infrared Pictures'da Yapımdan Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor. Infrared, franchise yaratmaya ve ana akım çekiciliğe odaklanarak yılda üç ila dört ticari odaklı filmi finanse etmeyi ve üretmeyi amaçlıyor. Speiser son olarak, Paramount Pictures'ın 14 Mart 2025'te dünya çapında gösterime sokacağı, başrollerini Jack Quaid, Amber Midthunder ve Ray Nicholson'ın paylaştığı Infrared'in ilk uzun metrajlı filmi ACIYA YER YOK’un yapımcılığını üstlendi. Daha önce Solstice Studios'ta Geliştirme ve Yapım Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı ve stüdyonun uzun metrajlı film listesinin şekillendirilmesinde önemli bir rol oynadı. Stüdyonun 2020'de vizyona giren ilk filmi DENGESİZ (yön. Derrick Borte) de dahil olmak üzere birçok projenin geliştirilmesinde ve yapımında etkili oldu. Solstice'ten önce Speiser, deneyimli stüdyo başkanı Rob Friedman'ın (Summit Entertainment, Lionsgate) altındaki tek geliştirme yöneticisiydi ve burada hem uzun metrajlı filmlerin hem de televizyon projelerinin geliştirilmesine liderlik etti. Luc Besson'un EuropaCorp'unda İÇERİDE, NINE LIVES, TAŞIYICI: SON HIZ, DENİZ KOMANDOLARI ve THE COMMAND gibi filmlerin geliştirilmesinde ve yapımında çalıştı.

 

MATT SCHWARTZ

Yapımcı

 

Matt Schwartz şu anda Tory Tunnell & Joby Harold'ın Safehouse Pictures şirketinde Film ve TV Müdürü olarak görev yapıyor ve 30'dan fazla film ve televizyon projesinin denetimine yardımcı oluyor.  Schwartz, Tunnell & Harold ile birlikte kısa süre önce, Paramount'un 14 Mart 2025'te dünya çapında gösterime sokacağı, başrollerini Jack Quaid, Amber Midthunder ve Ray Nicholson'ın paylaştığı sarsıcı aksiyon-gerilim filmi ACIYA YER YOK’un yapımcılığını üstlendi.  Schwartz ayrıca Jennifer Lopez, Sterling K. Brown ve Simu Liu'nun başrollerini paylaştığı, Netflix'in dünya çapında bir numara olan ATLAS filminde Ortak Yapımcı olarak görev yaptı. 

 Televizyon tarafında Schwartz, Apple TV+ için Kurt Russell, Wyatt Russell, Anna Sawai ve birçok oyuncunun rol aldığı, ikinci sezonu yeni tamamlanan, MONARCH: LEGACY OF MONSTERS'ın Yardımcı Uygulayıcı Yapımcısı olarak görev yapıyor. Schwartz bundan önce de Netflix için çekilen ve başrollerinde Kaya Scodelario ve January Jones'un yer aldığı SPINNING OUT'un Yardımcı Uygulayıcı Yapımcısıydı.  

Schwartz, Tunnell & Harold ile şu anda Amazon MGM Stüdyoları'nda YILDIZ GEÇİDİ, New Line'da klasik atari oyununa dayanan SPACE INVADERS ve Universal için Robert Downey Jr. ile birlikte Team Downey'nin yer aldığı THE HIDER gibi çeşitli projelerin geliştirilmesini denetliyor. 

 Schwartz 2014 yılında Safehouse'a Başkan Yardımcısı olarak katıldı. Daha önce de Akiva Goldsman'ın Weed Road Pictures şirketinde geliştirme çalışmalarına başladıktan sonra Hutch Parker Entertainment'ta Kreatif Yönetici olarak görev yapmıştı.

 Babasının video dükkanında çocukluğunun büyük bir bölümünü geçiren Maryland Üniversitesi mezunu Schwartz, eğlenceye olan tutkusunu da burada ateşlemiş.  Bu tutku daha sonra ilk çocuğuna film kahramanlarından birkaçının ismini vermesine neden olmuş, karısı da ikinci çocuklarına isim verme ayrıcalığını iptal etmiştir.

 

JULIAN ROSENBERG

Yapımcı

 

Julian Rosenberg, Circle Management + Production şirketinin ortağıdır ve burada yazarları, yönetmenleri ve fikri mülkiyet haklarını temsil etmekte ve film ve televizyon için yapımcılık yapmaktadır. Yakında gösterime girecek olan Paramount filmi ACIYA YER YOK’un Yapımcılarından biri ve Paramount+ için ilk orijinal belgesel olan CONSOLE WARS'ın da yapımcısıdır. Rosenberg aslen Vancouver, Kanada'lıdır ve kariyerine UTA'da posta odasında başlamıştır.


Kamera arkası



Filmin mmknmrtb notu:   70   /100







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder